POPULARITY
Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; ‘‘Üzerime günde bin defa salavât getiren kimsenin Allâh cesedini cehennem ateşine haram kılar.'' (Mustatraf) Abdullah ibn Amr ibni As (r.a.)'den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ezan işittiğiniz zaman müezzinin söylediklerin aynen siz de söyleyin sonra bana salavât getirin çünkü bir kimse bana bir salavât getirirse Allah ona on kere rahmet eder. Daha sonra benim için Allah'tan vesileyi isteyin çünkü vesile cennette Allah'ın kullarından tek bir kuluna layık olan bir makamdır. O kulun ben olacağımı umuyorum. Benim için vesileyi isteyen kimseye şefaatim vâcip olur.” (Müslim) “Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey îman edenler, siz de ona salat edin ve gönülden teslim olun.” (Ahzâb s. 56) Kaab bin Acere demiştir ki: Bu âyet nazil olduğu zaman Resûlullah (s.a.v.) Efendimize: Ey Allah'ın Resûlü, sana nasıl selam vereceğimizi ve nasıl selavat getireceğimizi bilmiyoruz dediğimde, buyurdular ki: “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.” Bu âyetin nüzulünden sonra, nasıl salavât getirecekleri hakkında Ashab-ı Kiram'ın sorusu ve “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.” diyen Resûlullah (s.a.v.)'ın cevabı, açık olarak gösteriyor ki, bu âyeti kerime' de, ehli beyte de salavâtın getirilmesinin murad olduğuna açık delildir. Eğer âyeti kerimeden bu anlaşılmamış olsaydı, âyetin hemen nüzulünden sonra, ne bu soruya ve ne de Resûlullah (s.a.v.) tarafından verilen cevaba ihtiyaç kalmayacaktı. Ashabın bu şekilde cevap almaları, Resûlullah (s.a.v.)'in âline (ailesine ve soyuna) de salavâtın getirilmesi emir olunduğuna delalet eder. Hem de Resûlullah (s.a.v) bu konuda âlini de kendi nefsi yerine koymuştur. Çünkü salavâttan maksat hürmettir. Resûlullah (s.a.v)'ın ismini işittiği vakit salavât getirmeyi terk etmek. Dilin âfetlerinden sayılmıştır. (Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet Akaidi, c.2, s.33)
Na stadionu v Bedřichově už jsou připravená sněžná děla. Správci Jizerské magistrály se chystají na blížící se sezonu. Právě z bedřichovského stadionu do běžkařských stop vyráží nejvíc lyžařů.
Bu bölümde konumuz ezan. Namaz için yapılan bu kutsi daveti her gün beş defa duyuyoruz pek çoğumuz. Peki ezanla bize ne anlatılmak istenmektedir, ezanın bizim için kıymeti nedir?
Ebû Hüreyre'den yaptığı diğer bir rivâyetinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Andolsun, gönlümden öyle geçiyor ki, kendi adamlarıma emredeyim, bana pek çok odun toplasınlar, sonra, hiçbir mazeretleri olmadıkları halde evlerinde namaz kılan kimselere gideyim, hanelerini başlarına yakıvereyim.” (Müslim) Bu sahih hadiste mazeretsiz cemaati terkedenler için pek ağır vaîdler vardır. İbn Abbas'dan şöyle rivâyet etmiştir: İbn Abbas (r.a.)'e: “Gündüz oruç tutan, gece ibâdetle meşgul olan, fakat cemaatle namaz kılmayan ve cumaya gitmeyen bir adamın durumu nedir” diye sorulunca İbn Abbas (r.a.): “O o halde ölürse cehennemdedir” cevâbını verir. (Tirmizî) Rivâyet edildiğine göre âmâ bir adam Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e gelir ve: “Ya Resûlallah, elimden tutup beni mescide getirecek kimsem yoktur. Evimde namaz kılmam için bana ruhsat var mıdır?” Resûl-i Ekrem (s.a.v.) önce adama ruhsat verir. Âmâ adam geri dönüp giderken Resûlullah (s.a.v.) adamı geri çağırır ve: “Ezanı duyuyor musun?” diye sorar. “Evet duyuyorum.” cevâbını alınca; Peygamberimiz (s.a.v.): “Öyle ise icâbet et, cemaata devam et” buyurur. (Müslim) Rivayet edildiğine göre; iki gözü görmeyen İbn Ümmü Mektum (r.a.), Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in huzuruna geldi ve: “Yâ Resûlallâh Medine zehirli ve yırtıcı hayvanları çok olan bir yerdir. Halbuki benim gözlerim görmüyor, evimde namaz kılmam için bana ruhsat (izin) var mı?” Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Haydin namaza, yönelin felaha, sesini (ezânı) işitiyor musun?” “Evet duyuyorum.” Resûlullâh (s.a.v.): “Öyle ise icâbet et, cemaate gel” buyurdu. (Ebû Davud) Hz. Ali (k.v.) de şöyle diyor: “Mescide komşu olan için farz namaz ancak mescittedir.” Kendisine soruldu: “Kimler mescide komşu sayılır?” O: “Kim ezânı duyuyorsa” cevâbını verdi. (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.208)
O tom, že se psychický stav dětí po covidové pandemii velmi zhoršil, varují odborníci už dlouho. Přidává se i školní psychoterapeutka Jana Březinová. „Děti už za mnou nepřicházejí s běžnými problémy – s vrstevnickými spory, s tím, že si nevědí rady s písemkou, případně, že dostali pětku a doma na ně možná čeká nějaký trest. Jejich psychický stav se tak zhoršil, že přicházejí v opravdu vážném stavu,“ říká v pořadu Hovory.
O tom, že se psychický stav dětí po covidové pandemii velmi zhoršil, varují odborníci už dlouho. Přidává se i školní psychoterapeutka Jana Březinová. „Děti už za mnou nepřicházejí s běžnými problémy – s vrstevnickými spory, s tím, že si nevědí rady s písemkou, případně, že dostali pětku a doma na ně možná čeká nějaký trest. Jejich psychický stav se tak zhoršil, že přicházejí v opravdu vážném stavu,“ říká v pořadu Hovory.Všechny díly podcastu Hovory můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
Cuma namazı için camiye gidildiğinde şu manzara görülüyor: Cami içinde ya caminin imam hatibinin ya şehrin vaizinin veya müftüsünün konuşması var. Cami cemaatinin azami üçte biri içeride, diğerleri elden geldiğince geç katılmak üzere yolda belde, gelenlerin önemli bir kısmı da cami dışında ellerinde, çok kimsenin akla ziyan kullandıkları telefonlarla vakit öldürüyorlar veya faydalı faydasız konuşuyorlar. Ezan okunurken bu durum devam ediyor, ezan bitince bi zahmet camiye giriyorlar, sünnet kılınıyor, bazıları yarıda kalan -ki, hep yarıda kalır, hiç bitmez- telefon meşguliyetine devam ediyorlar. Hatip konuşuyor (okuyor) -iyi ki okuyor, konuşsa kalkıp camiden çıkasım geldiği de oluyor- uyumayanlar dinliyorlar, cumanın farzı kılınınca âdeta birbirlerini çiğnercesine dışarı fırlayıp dünya işine dalıyorlar… Bu, olan. Peki, olması gereken nedir? İşi gücü olmayan, dışarıda vakit öldüren (ömrünü boşa harcayan) birçok insan var; bunlar cuma günü camiye en önce gelip ön sırada yerini alarak Sevgili Peygamberimizin (s.a.) müjdesine nail olmayı tercih etmeliler. İşi gücü olanlar da bir an önce camiye gelmeye, içeri girip aşağıda sıralayacağım ibadetleri yapmaya çalışmalıdırlar. Camide konuşma varken, melekler beklerken dışarıda durup boş şeylerle vakit geçirmek ne kadar yakışıksız bir davranış! Camiye girenler dilerlerse iki rek'at camiyi selamlama namazı (tahiyyetü'l- mescid) kılmalı sonra önden arkaya doğru boş yerlere oturmalıdırlar. Konuşmacının anlattığı şeylere ihtiyacı olanlar onu dikkatle dinlemeli, asla telefon vb. ile meşgul olmamalıdırlar, hele telefonu sessize almayıp namaza durulunca cıngılım havası dinletenler var ya onlara diyecek söz bulamıyorum... Diyelim konuşma yok veya kişinin ilgisini çekmiyor, ihtiyacına cevap vermiyor, o zaman sıra tefekkür, zikir ve duaya gelir. Zikrin başında Kur'an okuma, tevbe ve istiğfar, lâ ilâhe illallah, elhamdülillah, sübhânellah, eş-şükrü lillah vardır.
Köy boşalmış. Bir dağ köyü. Kırk elli hane var galiba. Boşalan evlerin bir kısmı çökmüş. İnsan buraya neden yerleşir ki? Ne bağ var, ne bahçe. En düz tarla otuz derece, avuç içi kadar. Buğdayı iri ve lezzetli olur ama bire beş verir. Susuz. Burası galiba bir mezra imiş. Sırtını verdiği tepenin ardında bir mera var. Orada hayvan besliyorlarmış. Civar köyler de meraya ortak çıkınca kavga-dövüş, bıkmışlar anlaşılan. Zaten kışın gurbette yazın köyde kalmışlar. Zamanla gurbete hepten yerleşip köyü unutmuşlar. Bazı emekliler yazları gelip bir iki ay kalıyor, hatıralar tazeleniyor. Onların çocukları gelmez, gelseler de üç günden fazla durmaz. Köyde kalan dört aile. Aile demeyelim de dört kişi. Biri Bayram Efendi. İnatçı. “Köyde ölüp, köye gömüleceğim” diye tutturmuş. Oğlu kızı “Etme baba, hastalık var sağlık var, seni şehre götürelim” diye ne kadar ısrar ettilerse gitmedi. Eski evin eski eyvanında oturup aşağı dere köylerini seyre durdu. Bastona dayanarak zar-zor yürüyordu. Yaş kaç? Sekseni geçti doksana dayandı. Gözler de pek görmüyor, işte gözlükle falan. Oğlu, kızı yazın gelip bu inatçı keçinin kışlık erzakını tamamlıyor, kilerini, ocağını temizliyor. Sonrası Allah'a emanet. Kış bastırıp karlar durmaksızın yağınca evden çıkmak bir dert. Camiye kadar olan yolu yürümek Bayram Efendi'nin harcı değil. Neyse ki Ümmü Hala var. O da yalnız bir ihtiyar ama köydeki dört kişinin en dirisi. Bayram Efendi'nin evinden camiye kadar olan yolu kar küreği ile açıyor. Bir de ineği var, süt yoğurt çok şükür eksik olmuyor. Ümmü Hala da inatçılardan. O da “köyden çıkmam” dedi. Kaldı. Öteki iki kişi Reşit Efendi ile eşi Hatun yenge. Çocukları olmamış. Reşit Efendi merdivenden düşüp kalçayı kırınca sakat kaldı. Ancak tuvalete gidebiliyor, ona da artık güçten iyice düşmüş, ama hâlâ kocasına ve ahırdaki ineğe bakabilen karısı destek oluyor. Köy kadınları daha dayanıklı. Küçük yaşta işe alıştıkları için olmalı. Sevgili okur, anladığınız gibi küçük köy camisinin cemaati yok. Ama Bayram Efendi öğle, ikindi ve akşam namazlarını camide tek başına kılmaya devam ediyor. Titrek sesi camiden çıkıp meşelere, tepelere, kurda kuşa erişiyor. Ezanı caminin içinde okuyor, hoparlör olmadığı için sesin nereye kadar ulaştığı bilinmiyor. Aslında bunun bir önemi yok. Bayram Efendi camiyi ezansız bırakmıyor, hepsi bu. Yazın gelenler caminin odununu da hazırlayıp öyle gidiyorlar. Ortada koca bir odun sobası, çıra var, kâğıt var, kibrit, çakmak tekmil hazır. Ümmü Hala öğleüstü gelip sobayı dolduruyor, yakması Bayram Efendi'ye ait, kendisi yakacak illa. Öğle namazını kıldıktan sonra Ümmü Hala ona çorba, bazlama falan getiriyor. O da sıcak sobanın başında yemeğini yedikten sonra bir iki koyun postunu yan yana getirdiği sergiye uzanıp kestiriyor. Caminin kapısı kilitli değil, hırsız gelse çalacak bir şey yok. Bayram Efendi kapıyı çekip Reşitlerin eve gidiyor. İki eski yoldaş eski günlerden bahsedip vakti geçiriyor, Hatun yengenin çaylarını içiyorlar. Günler böyle geçiyor. Bu dağ başındaki dört haneye bu kış günü kim gelir. Zaten yollar kapalı. Bahara anca açılır.
Dr Mehmet Hakan Sağlam'ın Lozan konulu konuşması: “Lozan'da neleri kaybettik biliyor musunuz? 3 Mart1924, halifelik kaldırıldı. (1923'te imzalanmasına rağmen) İngiltere Lozan'ı ne zaman onayladı? 16 Temmuz 1924 Çünkü Lozan'da İngiltere'nin bir şartı vardı. İngiltere diyordu ki, tamam sizinle anlaştık, bu toprakları verdiniz, bunları aldık. Size de şu kadar toprak bıraktık ama bu anlaşmayı onaylayabilmemiz için mutlaka halifeliğin kaldırılması lazım!Halbuki Halifelik, çimentoydu. Halifelik, tüm dünya müslümanlarının tanıdığı bir referans müesseseydi. 300 milyona yakın Müslüman halifeden gelecek bir emri bekliyordu. Nitekim, Çanakkale'de bizimle beraber savaştılar, maddi yardımda bulundular. 12 Haziran 1924: Camiler kapatılıyor, yani bizzat devlet, camileri kapatıyor, satıyor, daha kötüsü; Çanakkale ve Bursa'da birer cami genelev yapılıyor! 29 Ekim 1924: Türkiye Irak sınırını çizdiler ve Musul– Kerkük bizden alındı! 1 Kasım 1928 harf devrimi: Geçmişimizle 1.000 yıllık bütün bağ koparılıyor. Bir günde cahil oluyoruz. Misal, yarın devlet başkanımız çıktı dedi ki, Japon alfabesine geçiyoruz! Ne oluruz? Cahil. Osmanlı'dan kalan yetişmiş şahsiyetleri de böylece pasifize ettiler. 18 Temmuz 1932: Ezan yasaklandı. Aynı günün akşamı Türkiye'yi Birleşmiş Milletler'e ezanın Türkçeleşmesi şartıyla kabul ettiler. Çünkü bize şöyle dediler, “Zaten camilerini kapattık, harf devrimi de yaptık. Mecelle'yi de (İslam hukukunu) kaldırdık. İsviçre medeni kanunu, Alman Ceza Kanunu, İtalyan ticaret kanunu… Bak ne güzel batılı oldun, medenî (!) oldun başına da bir şapka takarız, olur biter!” 1 Şubat 1935: Ayasofya! İstanbul'un başkentliğini Ankara'ya taşırsanız ve Ayasofya'yı da müze yaparsanız ne olur? 29 Mayıs 1453 ün yani o büyük padişahın İstanbul'u fethettiği günün bir gün öncesine dönersiniz, İşte bizden böyle bir intikam aldılar.” mehmethakansağlam.com.tr
Bu dua ezan okunduktan sonra yapılır. (BUhari, Ezan, 8) --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/mustafakaya/message
1. İnsanı küfre sokan, küfür olduğundan korkulan sözleri söylemek. 2. Yanlış ve yalan söz söylemek. 3. Kişinin arkasından söz söylemek, söz götürüp getirmek. 4. Alay edici sözler söylemek, sövmek ve zinâ hakkında konuşmak. 5. Halka lânet etmek, insanları yermek ve kötülemek. 6. Çekişmek. Dövüşmek. 7. Kinaye yolu ile yalan söylemek. 8. İnad etmek. 9. Sırrı (gizli şeyi) açığa vurmak, söylemek. 10. Bâtıl (gerçeksiz) söze dalmak. 11. Halkın anlamadıklarını sormak veya yalan yanlış şeyler söylemek. 12. İnsanları birbirine düşürecek sözler söylemek. 13. Öfkeli, kızarak söz söylemek. 14. İnsanların ayıplarını, kusurlarını araştırmak. 15. Büyüklerin yanında yersiz konuşmak. 16. Ezan okunurken, hutbe okunurken, Kur'ân okunurken konuşmak. 17. Tuvalette iken veya cima halinde konuşmak. 18. Müslümâna veya kişinin kendisine bedduâ etmek. 19. Camide, dünyaya ait şeylerden konuşmak. 20. İnsanlara kötü lakap takmak. 21. Fazla yemin etmek, Allâh (c.c.)'dan başkasıyla yemin etmek. 22. Telâşla sormak ve vasiyeti sormak. 23. Kur'ân'ı kendine göre tefsir etmek. 24. Başkalarını korkutmak, başkalarının konuşmasını kesmek. 25. Meşrû âmirin sözünü reddetmek, yapmamak. 26. Başkasını yüzünde övmek. 27. Hicivle (başkasını aşağılayarak) şiir söylemek. 28. Lüzumsuz konuşmak, manasız, boş şeyler konuşmak. 29. Başkalarının yanında fısıldaşmak. 30. Başkasını kötü yola, isyâna yöneltmek veya kötülük işlemeğe müsaade etmek. (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz., Marifetname, s.190-191)
Bundan tam 11 yıl önce, 2013 yılının başlarıydı. Mısır tarihinde ilk defa yaşanmış demokratik ve kurallara uygun bir seçimin ardından Cumhurbaşkanı ikinci turda ve ancak yüzde 52 ile seçilmiş ve parlamento oluşmuştu. Hürriyet ve Adalet Partisinin ipi göğüslediği sonuçlara göre İhvan'dan daha radikal, İhvan'la İslamcılık yarıştıran Selefi partiler de meclise girmişti. Sonradan Mursi'ye karşı yapılacak darbeyi destekleyecek olan bu Selefiler Mursi'yi yeterince İslamcı olmamakla suçluyorlar, onun üzerinde olabildiğince formel konularda baskı uyguluyorlardı. O günlerden hafızalara kazınan ve İhvan'a karşı yapıldığı halde İhvan'ın hesabına kaydedilen bir olay şuydu mesela: Ezan vakti Selefilerden biri Meclis Genel Kurul salonunda oturum devam ederken ezan okuyuverdi ve oracıkta namaz kılmaya başladı. Ezan çok güzel bir şey elbet, ama onun bile güzelliği yerinde ve zamanında olmasına bağlı. Ne eskiden ne de sonradan ayın vekillerin asla yapmadığı, yapamadığı bu hareketi onlara yaptıran şey, Mursi'ye, yani ezan için canını vermeye her zaman hazır bir hayat yaşamış olan Mursi'ye karşı ileri sürmek. Tıpkı Haricilerin Hz. Ali'ye karşı Kur'an'ı öne sürmeleri gibi. Tabii Hz. Ali Kur'an'ı öne sürüp “hüküm Allah'ındır” diyen Haricileri her şeye rağmen tekfir etmemiş “doğru bir sözü, yanlış bir yerde yanlış insanlara karşı kullanıyorlar” diyerek sadece münasebetsizliklerine tarihe geçecek şekilde dikkat çekmişti. Bu olayı buraya not edelim. Futbol elbette sadece futboldan ibaret değildir. Hele işin içine Fenerbahçe, Galatasaray, Suudi Arabistan, Ali Koç, Cumhuriyet ve Atatürk girmişse futboldan bekleyeceğiniz en son şey futbol olur artık. Ama işin içine hiç girmemiş gibi görünen ama bütün bu bileşenler bir araya gelip bir kriz ürettiğinde bugünlerde asıl faktörün ve asıl oyuncunun soykırımcı İsrail olduğundan zerre kuşkum yok. Aslında İsrail dünyanın gözü önünde soykırım suçlarını bütün barbarlığı ve küstahlığıyla işlerken ve bütün dünyada ona karşı küresel intifada ayarında bir vicdan ayaklanması yaşanırken, dikkatleri oradan başka bir yere çeken her türlü girişimi bu oyunun bir parçası saymak vicdanlı aklın gereğidir. Hele bu girişimlerin neticesinde
Android için #Ezan #ALARMı uygulama incelemesi
Rekonstrukce starého případu ještě z první republiky. Nejznámější "pomníček", tedy nevyřešený případ československé a později české kriminalistiky - vražda Otýlie Vranské. Dnes můžeme tvrdit, že po mnoha desetiletích, také díky metodě DNA, s největší pravděpodobností známe vraha. Varování: V pořadu se vyskytují násilné motivy a scény a svým charakterem a zpracováním není vhodný pro děti nebo citlivé osoby.Všechny díly podcastu Kriminálka můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
Kdo si i letos stromek koupí, borovičku, smrček nebo jedli, řezanou či v kontejneru, před přesunem na místo určení by ji měl nechat v chladnu a postupně aklimatizovat. A jak fungují půjčovny vánočních stromků? Vybraný stromek přivezou, odvezou a připojí návod, jak se o stromek postarat. Pokračuje Ivan Dvořák z časopisu Zahrádkář.
.
New York'ta ses yasağına rağmen Cuma günleri sesli ezan okunmaya başladı. ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre Ağustos ayında 187 bin yeni iş imkanı sağlandı. Temmuz ayında 3,5 olan işsizlik oranı Ağustos ayında yüzde 3,8'e çıktı. Biden Yönetimi ateşli silahlar konusunda şimdiye kadar alınmayan önlemleri hayata geçirmek için yeni bir düzenleme hazırlıyor. Ayrıntılar Stüdyo VOA yayınında
Florida'nın Meksika Körfezi kıyılarına ilerleyen Idalia Kasırgası'nın karaya kategori 3 olarak ulaşması bekleniyor. Tampa'da yaşayan Melis Altürk Garcia kasırga hazırlıklarını anlatıyor. New York Belediye Başkanı Eric Adams Cuma vakti ve Ramazan ayı sırasında iftar saatlerinde ezanın dışarıdan duyulabilecek şekilde okunabileceğini açıkladı. Başkan Biden 65 yaş ve üzeri ABD'lilerin yararlandığı federal sağlık programı Medicare 10 reçeteli ilaç için fiyat pazarlığı yapmayı planlıyor. ABD'li sanayi devi 3M'den ordu mensuplarına “hatalı kulak tıkacı” davasında 6 milyar dolarlık anlaşmaya vardığını açıkladı. Ayrıntılar Stüdyo VOA yayınında
Léto končí a s ním patrně i pověstná okurková sezóna
Bienvenue dans Face B, Photographe officiel des principaux festivals de musique en France, Mathieu Ezan nous parle de son travail, et de son rapport à la musique ... Vidéaste, réalisateur et photographe pour les grands festivals, il shoote depuis une dizaine d'années, au pied de toutes le scènes internationales... Mais il réalise aussi des clips pour des groupes locaux, ici en Bretagne, notamment avec Fuzeta et son fameux clip tourné au Musée de la Cohue de Vannes. Créer de l'image sur une musique, raconter une histoire, rester dans l'univers du groupe, tout en y posant sa "patte", sa signature, c'est le jeu d'équilibre qu'il faut trouver... Et prendre du plaisir ! C'est l'été et la valse des festivals, Mathieu Ezan est sur le pied de guerre, prêt à shooter et filmer ! Groupe de rock, backstage, et images clippées, Bienvenue dans Face B !
Bir akşam vakti, Saraybosna'nın kenar mahallelerinden birinde, İbrahim Begova Camii'ndeyiz. Ezan okunmak üzere. Avlu kapısının girişinde karşılaştığımız yaşlıca bir zat, arkadaşımla sohbetimize birkaç saniye kulak verdikten sonra, bana dönüp Boşnakça bir şeyler söylüyor. Aramızda ortak bir dil bulunmadığından anlaşamıyoruz, ama epey ısrarcı, meramını anlatmak için çabalıyor. Sonunda eliyle “tüh!” anlamına gelecek bir işaret yaparak, ezanı okumak üzere yanımızdan ayrılıyor. Meğer caminin müezziniymiş kendisi. Namaz bitiminde, cemaate katılan Prizrenli bir teyzeyle tanışıyoruz. Dupduru bir Türkçe, tavrıyla da tam bir Osmanlı. Camiye girişte müezzinle yaşadığımız durum aklımdan çıkmadığından, “Teyze, bir sorar mısın kendisine, ne diyormuş?” ricasında bulunuyorum. Cevap, içimde hâlâ bir pişmanlığa işarettir: “Türkiye'den geldiğinizi fark edince, ezanı sizin okumanızın yakışık alacağını düşünmüş, size ezanı teklif etmiş. Anlaşamayınca da üzülerek kendisi okumuş.” II. Yemenli tarihçi Dr. Ali Cârullah'la San'a'daki Osmanlı eserlerinin peşindeyiz. Sokak sokak, uğramadık köşe bırakmıyoruz. Nihayet eski bir medresenin önüne geldiğimizde, kapıyı kapalı buluyoruz. Dr. Ali içeriye bağırıp bekçiye sesini duyurmayı başarıyor. Bekçi yavaş adımlarla geliyor, ama kilidi açmak konusunda çok isteksiz. O zamana kadar son derece halim-selim bir üslupla mekânları anlatan Dr. Ali aniden celâlleniyor ve bekçiyi adeta yakasından tutup sarsarak bağırıyor: “Sen kimsin? Burası, bunun dedelerine ait. Aç kapıyı!” Bekçi kendine geliyor, kapı hızlıca açılıyor. İçeri girerken, Dr. Ali'nin benim şaşkınlığıma bakarak -doğrusu hem bu üslubu beklemiyordum hem de işe yarayacağından hiç emin değildim- tebessüm ettiğini görüyorum. “Ama öyle” diye ekliyor, “Bunu hatırlatmak lazım!” III. Marâkeş'in merkezindeki meşhur Câmiu'l-Fenâ Meydanı'nı ve şehrin tarihî mahallelerini mükemmel şekilde izleme imkânı veren Kutubiyye Camii'nin ihtişamlı minaresine çıkmak istiyorum, ama nasıl? Kaldığım otelin resepsiyonundaki çocuk, formülü söylüyor: “Müezzini bulup kendini tanıt, sana kapıyı açar.” Bu kadar kolay olabileceğine inanmak istemiyorum önce, ama denemeye değer elbette: İkindi namazının farzı bitince, imamın hemen arkasında duran müezzine sokuluyorum. “Efendim ben Türkiye'den geldim, minareye çıkmak istiyorum, mümkün mü acaba?” 70'li yaşlardaki beyaz sakallı zatın yüzü aydınlanıyor “Türkiye” ibaresini duyunca. “Cemaat çıkıncaya kadar bekle, avludan geçeceğiz” diyor. Söylediğini yapıyorum. Önce caminin kapısını içeriden kilitliyor, sonra beni alıyor ve minarenin girişine götürüyor. Anahtarı çevirip “Buyur, yukarıda dilediğin kadar kalabilirsin. İnince bana haber ver” diyor. Tarihi ta 1000'li yılların başına kadar uzanan Kutubiyye'nin minaresinden Marâkeş'i temaşa ederken, “Türkiye” kelimesinin itibarı ve gönüllerdeki yeri tüylerimi diken diken ediyor.
Aujourd'hui, s'il n'y a plus forcément de pages dédiées aux filles et d'autres dédiées aux garçons dans les catalogues de jouets, le sexisme se ressent toujours. Cette division des jouets et des jeux selon le genre entraîne un apprentissage différencié : les filles jouent essentiellement à des jeux d'imitation et développent leur attention aux autres et leurs capacités linguistiques, tandis que les garçons jouent à des jeux physiques et développent leur motricité. Comment faire alors pour que nos enfants s'épanouissent au maximum par le jeu ? Intervenant·e·s : Pascale Ezan, professeure en sciences de gestion Christia Spears Brown, professeuse en psychologie du développement Manuela Spinelli, sociologue et autrice Bienvenu·e Bébé : journal de bord d'une éducation non-genrée est la quatrième série du podcast "Le Journal " produit par Paradiso Media. Le Journal raconte les histoires intimes de celles et ceux qui tentent de se construire hors des cadres établis. Si vous aimez ce podcast, abonnez-vous et laissez nous un maximum d'⭐⭐⭐⭐⭐! Et pour le partager, c'est simple : https://lnk.to/BandeAnnonceBienvenueBebe Retrouvez tous nos podcasts ici et nos actualités sur Instagram | Twitter | Linkedin Crédits : Écrit et raconté par : Aline Laurent-Mayard Productrice : Suzanne Colin Producteurs délégués : Lorenzo Benedetti, Louis Daboussy, Benoit Dunaigre Réalisateur, Monteur son, sound designer et mixeur : Théo Albaric Avec la voix d'Alix Du Plessis D'Argentré Directeur.ice de production : Oriane Bettoni Chargée de production : Lucine Dorso Responsable marketing : Carla Bertone Assistante marketing : Cyrile Pocreau Assistante chargée de développement : Marie-Soizic Fraboulet Stagiaire édito : Joséphine Caro Attachée de presse : Gaëlle Job Juridique : Ludye Nysol et Alix du Plessis d'Argentré Musique Originale : D.L.i.d Graphiste : SuperFeat Photographe : Salomé Oyallon Archives : Extraits du reportage “Tours : manifestation Marre du Rose !, association Osez le féminisme”, 19 20 Edition Central Val de Loire, INA, 17 décembre 2016 Extraits du journal de 20h, France 2, INA, 20 décembre 2004 Ressources : Rapport sur l'égalité entre les filles et les garçons dans les modes d'accueil de la petite enfance Campagne Marre du rose ! Lancée en 2015 Étude Longitudinale Française depuis l'Enfance (Elfe), Ined, Inserm, 2023 Renée Greusard, Choisir d'être mère : Tout ce qu'on ne vous a pas dit sur la parentalité, JC Lattès, 2022 Ezan, Pascale, et Isabelle Ulrich. « Bouleverser les codes dans les catalogues de jouets : réactions des enfants et légitimité de la démarche », Décisions Marketing, vol. 82, no. 2, 2016, pp. 53-72. Christia Spears Brown, Parenting Beyond Pink & Blue : How to Raise Your Kids Free of Gender Stereotypes, Ten Speed Press, 2014 Spinelli, M. et Hancewicz, A., Eduquer sans préjugés : Pour une éducation non-sexiste des filles et des garçons, JC Lattès, 2021 L. Kohlberg, Essays on Moral Development. Vol. I: The Philosophy of Moral Development: Moral Stages and the Idea of Justice, New York, Harper and Row, 1981, p. 98.
Ruhunuza işleyecek bir okuyuşla Eminönü Akşam Ezanı sizlerle. Okuyan: Bahadır Kılıç
10 binlerce kez öldük, 10 binlerce can enkaz altındayız. Ezan – Çan – Hazan sustuk… Tarih paramparça…
Videonun içerisinde geçen kaynaklara buradan erişebilirsiniz: 1 Konuyla ilgili ayetler için bkz; Bakara 197-200, 203; Maide 1-2, 96; Hac 25,27,29,37. Hz. İbrahim (as) ve Ka'be ilişkisine dair ayetler için ise; Bakara 125-127, İbrahim 37, 2 Bu rivayeti İbn Hanbel, Fâkihî, Tirmîzî, Hâkim ve Beyhakî tahric etmişler, Tirmizi ise bu rivayete “garib” hükmünü vermiştir. Hadisin rivayet zincirinde geçen Recâ b. Sabîh Ebû Yahyâ el-Hareşî isimli şahıs ise hadis uleması tarafından cerh edilmiş, zayıf ve kuvvetsiz bulunmuştur. Dolayısıyla bu hadis sahih kabul edilmemiştir. 3 Ayrıntılı bilgi için bkz; Hadislerde Kutsiyet Atfedilen Fenomenlerin Dinî Değeri (Hacerülesved Örneği), Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN, Rağbet Yayınları, 2016, S. 147-155 4 Buhârî, Hac, 57; Müslim, Hac, 41 5 Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş, Kabalcı Yayınları, 2014. s: 27 6 Bakara, 144 7 Bakara, 158; Hac, 29 8 Bakara, 158 9 “Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz siz de öyle namaz kılın.” (Buhari, Ezan, 18) 10 Kütüb-ü Sitte, Rezin, Abdurrahman b. Avf rivayeti, kayıt no: 1352
11.11. członkowie Polskiego Towarzystwa Turystyczno-Sportowego „Beskid Ślaski” pokonali symboliczne 1918 m. W taki sposób włączyli się w obchody Narodowego Święta Niepodległości.Rozmowa z Adamem Miklaszem, autorem książki "Řezaný świat. Osobisty przewodnik po Śląsku Cieszyńskim" wydanej przez Fundację Volens i Centrum Polskie Kongresu Polaków w RCz.Z książką na walizkach 2022 - spotkanie z autorką książek dla dzieci i dorosłych Pauliną Płatkowską.
Bu video 14/08/2016 tarihinde yayınlanan "“DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR!..”" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Hizmetlerini dünyevî çıkarlara bağlayan kimseler hakiki dindar olamazlar!.. Evet, dedim ki: “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur!” Bu meselenin bir yanı da şudur: Böyle çok dindar gibi görünse de, din hesabına olsa da… Din hesabına… Din hesabına olan şey nedir? İ'lâ-i kelimetullah. Nedir o mesele? İnsanlığın İftihar Tablosu'nun sizin için gaye-i hayal yapmak üzere ortaya koyduğu mübarek, mukaddes, münezzeh, tebcile şayan bir mülahaza: “Benim nâm-ı celilim, güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır!”. Gayb-bîn haber. O bir gün böyle olacağını görmüş; görmüşse, o olacaktır Allah'ın izni ve inayetiyle.. En azından ne ölçüde olacaktır? Bunu kendi dar ufkum itibariyle diyorum, isterse daha ileriye de götürür Allah (celle celâluhu): Yavuz cennet-mekanın bir şiirinde dediği gibi, “Yâr olur, ağyâr olur, dildâr olur, serdâr olur!” Hepsi olur bunların; kardeş olur, dost olur, taraftar olur, muhib olur, sempatizan olur, A'râfta durup karışmaz olur… Bunların hepsi bir yönüyle O'nun gâye-i hayal adına gösterdiği hedef istikametinde çok önemli kazanımlardır ve bunların hepsi, sizin defter-i hasenatınıza yazılır. Bir tanesi “kardeş” olmuş, sarmaş dolaş oluyorsun.. bir tanesi omuz veriyor sana; dizi dizlerine, topuğu topuklarına, omuzu omuzuna değiyor.. bir başkası sana ilişmiyor, “Olduğun yerde yaşa!” diyor.. bir diğeri ilişmek isteyene “İliştirmem!” diyor; bunu da bir yere koyacaksın.. bir başkası diyor ki “Yahu ilişmeyin bu adama, işte yürüdüğü yerde yürüyor!” diyor; bu bile yine senin kazanım hânende sayılır ve dolayısıyla, defter-i hasenatına onun sevabı da akar. İşte bu manada “güneşin doğup battığı her yere, nâm-ı celîl-i Muhammedî” gider ulaşır. Merhum Yahya Kemal, “Ezan” şiirinde bunu dile getirir. Bazıları şiirin başında Sultan Selim'in zikredilmesinden rahatsızlık duyabilirler, ayrı bir mesele; fakat Yavuz'un mezâyâsı ve fezâili, başkalarının olumsuz gördüğü yanlarına elli defa tereccüh eder. “Emr-i bülendsin ey ezân-ı Muhammedî / Kâfî değil sadâna cihân-ı Muhammedî Sultân Selîm-i Evvel'i râm itmeyüb ecel / Feth itmeli idi âlemi şân-ı Muhammedî Gök nûra gark olur nice yüz bin minareden / Şehbâl açınca rûh-i revân-ı Muhammedî Ervâh cümleten görür Allahü Ekber'i / Aks eyleyince arşa lisân-ı Muhammedî Üsküp'de kabr-i mâdere olsun bu nev-gazel / Bir tuhfe-i bedî' ü beyân-ı Muhammedî.” Evet, nâm-ı celil-i Muhammedî (sallallâhu aleyhi ve sellem) güneşin doğup battığı her yere ulaşacak. Cenâb-ı Hak sizleri, sizin neslinizi, sizden sonra gelenleri bu ulvî gâye-i hayali realize etmeye muvaffak eylesin.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Köln'deki merkez camisinde bugün bir ilke imza atıldı. Yerel saatle 13.24'te ilk kez hoparlörden ezan okundu. İki yılla sınırlı model uygulamaya destek de çok, tepki de. Bu okunan ilk ezan mı ve uygulamaya tepkiler nasıl? COSMO Türkçe bu soruya cevap aradı. Von Celik Akpinar.
Host: Ing. Pavel Matiska, Katedra zahradnictví Fakulty agrobiologie, potravinových a přírodních zdrojů České zemědělské univerzity v Praze. Moderuje Patricie Strouhalová.Všechny díly podcastu Káva o čtvrté můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
Flamingolar phoenicopteridae familyasındandır ve tropik bölgelerde sürüler halinde yaşar. Boyları 130cm'e ulaşabilmektedir. Ülkemizde tüm tatil yöresi Migros'larda görülebilir.
Postit'in 9. bölümünde Mustafa Avcı'yı nam-ı diğer mavcıefendi'yi ağırladık. İktisattan etnomüzikolojiye ve bestebuluculuğa uzanan hikayesi etrafında çok sesli, çok gürültülü, bol janrlı, bol analojili, nağmeli, kostaklı bir sohbet oldu. Sohbetin sonunda amatör podcastçiliğimiz üzerinden, bir medya olarak podcast hakkında da birkaç kelam ettik. Umarız sıkılmadan, keyifle dinlersiniz. Bahsi Geçenler: Etnomüzikoloji vs. etnik/dünya/halk müziği; Politik müzik, Aşık kültürü, Rap, Hip hop; Beste(cilik), şarkı-beste buluculuk, arşivcilik, melodi avcısı; Ses - Gürültü: Ezan, Korna, Islık; Sayat Nova, Ara Dinkjian, Ruşen Ferit Kam, Şaban Kutlu, Ahmet Kaya, Gazapizm, Orhan Gencebay, Sezen Aksu, Neşet Ertaş, Dede Efendi; Müzik platformları, algoritmalar, filtre balonları, yankı odaları; Müzik ve Yemek Analojileri; Bir medya olarak Podcast Charles Keil (1995). The Theory of Participatory Discrepancies Alexis C. Madrigal - The Hard Drive With 68 Billion Melodies. The Atlantic Mustafa Avcı'nın soundcloud hesabı: mavciefendi Mama Nazlı Türküsü Hakkında: Mardin Bienali'nden Sesli Bir İş
Tilki ezan okuyorsa gözünüz kümeste olsun [Ahmet Kurucan]
Nález lidských ostatků u domu v pražských Strašnicích překvapil v roce 2004 dělníky, kteří zde pracovali. Ještě překvapivější byla zpráva soudního lékaře, který uvedl, že oběti zemřely v rozmezí několika měsíců. Jak se tato záhada vyřešila a kde se skrývali pachatelé?Všechny díly podcastu Kriminálka můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
V listopadu roku 2010 přijali plzeňští policisté oznámení ženy, která nahlásila zmizení svého třicetiletého syna Tomáše. Následně se u něj v kanceláři našly stopy krve a v prosinci se v řece Berounce objevila i část jeho tělesných ostatků. Hlavní podezřelý ale vše popíral. Jak se nakonec podařilo usvědčit vraha? Všechny díly podcastu Kriminálka můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
Arapların en önemli kahramanlarından biri Antere Bin Şeddad. Ebrehe Ebu Yeksum ve Bedir Yılı nda olan Zukar Savaşı nın rivayetlerdeki tarihi. Kral Ezana ve İslam daki ezan geleneği sadece isim benzerliği mi? Daha önceki tarihlerde yüklediğimiz “Habeşli Bilal ve İslam'da Ezan Geleneği” başlıklı video'da Ezan'ın yani birşeyleri insan sesiyle ilan etmenin Etiyopya yöneticilerinden Kral Ezana ile ilgili olabileceğini belirtmiştik. Etiyopya konusuna vakıf olmayan bazı izleyicilerimiz konunun sadece isim benzerliği olduğu düşünmüş olabilir. Sayfamızda bu isim benzerliğine istinaden bazı yorumlar aldık. Acaba bu sadece isim benzerliği mi yoksa başka destekleyen başlıklar da var mı? --- Send in a voice message: https://anchor.fm/karmatiarman/message
Son günlerde ortaya çıkan Türkçe Ezan tartışması aslında yüzeysel biçimde devam ediyor. Kimse olayın derinine inmiyor ya da bilerek inmek istemiyorlar. Andımız meselesinden sonra politik bir salvo ile başlayan bu tartışma gerçekten siyasilerin konusu mu, din adamlarının konusu mu yoksa araştırmacı tarihçilerin konusu mu? İzledikten sonra buna siz karar vereceksiniz. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/karmatiarman/message