POPULARITY
Bir vesileyle kalktık Almanya'ya gittik, Türkiye-Portekiz maçını Dortmund'da stadyumda izledik. Elbette futbol yazacak değilim ama futbolun sadece futbol olmadığını hatırlatayım. Alman Sanayii ülkenin iki büyük nehri, Ren ve Ruhr çevresinde doğdu ve büyüdü. 60'lardan itibaren Almanya'ya çalışmaya giden Türkler de Köln, Dortmund, Düsseldorf, Duisburg gibi bu iki nehrin kıyısındaki şehirlere yerleştiler. Almanya'daki 3,5 milyon Türk'ün yarıdan fazlası bu bölgede yaşıyor. 4'üncü nesle ulaşan Almanya'daki vatandaşlarımız artık gurbetçi olmaktan çıktı, asli unsura dönüştüler. 2024 Avrupa Şampiyonası kapsamında Dortmund'da salı günü oynanan Türkiye-Gürcistan maçı ve önceki günkü Türkiye-Portekiz maçı hem Avrupa hem de bölgedeki varlığımızı en renkli haliyle gözler önüne serdi. Düsseldorf ve Dortmund'da oynanan maçlara Avrupa'daki birçok ülkeden taraftar geldi ve sokaklara döküldüler ancak hiçbiri kırmızı-beyaz renkleri bastıracak kalabalıkta değildi. Hatta ev sahibi Almanya bile Türklerin gölgesinde kaldı. Maça saatler kala ortaya çıkan manzara görülmeye değerdi: Yer gök kırmızı-beyaz olmuş, büyük bir coşkuyla her sokaktan, her caddeden stadyum yoluna akan Türkler muhteşem bir görüntü oluşturmuştu. Arabalar, bisikletler, pencereler… Her yer kırmızı beyaz. Taraftar bir yandan Mehter marşlarıyla coşuyor, bir yandan “Türkiye, Türkiye” Sloganları atıyor, bir yandan da “Özgür Filistin” diye hep bir ağızdan bağırarak İsrail'le tam dayanışma halindeki Almanya'yı yüreğiyle sarsıyordu. Türk taraftarın bir kısmı stada girdi, bir kısmı dışarda, ekrandan maçı izledi. Maç öncesi başlayan tezahüratlar, Portekiz'in ilk golünden sonra da kesilmedi ama Samet'in kendi kalemize attığı golle taraftar mahzunlaştı, sahneyi az sayıdaki Portekiz taraftarına bıraktı. Stattan ayrılırken hepimiz üzgündük ama Almanya'da yaşayan vatandaşlarımız daha da mahzundu. Futbol milliyetçiliği körüklüyor mu söndürüyor mu? İkinci Dünya Savaşı sonrasında futbol ırkçılığın panzehiri olarak piyasaya sürülmüştü. Avrupa'da aşırı sağ güçleniyor ve Almanya'da futbolun ırkçılığı daha da körüklediğine ilişkin endişeler var. Hatta Almanya'nın turnuvadan bir an önce elenmesi ve yükselen milliyetçiliğin sönmesi isteniyor. Arabalarda çokça gördüğümüz Alman bayraklarının futbol vesilesiyle sergilendiği, bunun da yükselen milliyetçiliğin belirtisi olduğu söyleniyor. Almanya'daki kardeşlerimiz için Türkiye'nin milli maçlarının milliyetçilik ifadesinden ziyade bir şölen, anavatanla buluşma, özlem giderme vesilesi olduğu kesin. Özellikle gençler ve çocuklar için kimliğin inşası ve hatırlanması açısından bulunmaz fırsat. Futbolun sadece futbol olmadığını anlamak için gurbetçilerimizin maça giderken ve dönerkenki yüz ifadelerine bakmak yeterli. Sanırım, bir takımı sahaya sürerken, futbolun bu fonksiyonunu da hatırlamak, sadece Türkiye'de değil, Doğu Türkistan'dan Gazze'ye, Saraybosna'ya, Dortmund'a kadar çok geniş bir coğrafyada oluşan hissiyatı her şeyden çok hesaba katmak gerekiyor. Türkiye'nin ne içerdeki ne de uluslararası arenalardaki futboldan
Türkiye Süper Ligi'nde pazar günü oynanan maçlarla 2023-24 sezonu tamamlandı. Galatasaray'ın şampiyonluğuyla neticelenen sezonda futboldan çok başka tartışmalar öne çıktı. Futbol siyasete ve ideolojik tartışmalara alet edildi. Bu konularda Fenerbahçe Başkanı Ali Koç başrolde yer aldı. Ali Koç, Gezi olaylarından beri işadamı kimliğiyle değil, hep, kaos ve gerilim çıkaran bir isim olarak gündemde yer aldı. Fenerbahçe'ye başkan olduğu günden beri futboldaki gerilimin de merkezi oldu. Sezon boyunca sebep olduğu gerilimleri tüm kamuoyu biliyor. Bütün gerilim çabalarına rağmen sezon selametle tamamlandı. Fenerbahçe'deki başkanlık seçimleri dolayısıyla gerilim bir süre daha devam edeceğe benziyor. Ülkemizin en büyük şirketlerinin sahibi bir işadamına yönelik eleştirilerde bulunurken, elbette insaflı olmak gerekir. Lakin toplumda rahatsızlığa yol açacak konulara da dikkat çekmek gerekir. ALİ KOÇ NE DEMEK İSTİYOR?.. Fetullahçı Terör Örgütü, futbol üzerinden Türkiye'ye büyük bir kumpas kurdu. 2011 yılında şike iddiaları üzerinden planlanan kaosun açtığı yaralar hâlâ iyileşmiş değil. Dolayısıyla futbol sahası herkesin çok dikkatli olması, çok duyarlı davranması gereken bir mecradır. Böylesine hassas bir dönemde ne yazık ki Ali Koç, gerekli hassasiyetleri göstermiyor. “Bugünler geçmek üzere. Belediye seçimlerinde de gördünüz, bazı şeyler değişiyor. Futbolun siyasete karıştığı zaman fayda değil, zarar verdiğini insanlar görüyor. Defalarca gündeme getirdiğimiz konular sadece Fenerbahçe'nin değil kitlesel olarak Türkiye'de kabul görmeye başladı. Bu sisteme karşı verdiğimiz mücadelede bir noktaya geldik. Bunu devam ettirebilmek, bu böcekleri öyle veya böyle ezmek zorundayız.” Bu ifadeleri kullanan Ali Koç, ne demek istiyor?.. Hangi günler geçmek üzere? Belediye seçimlerinde ne değişti? Futbolu siyasete kim karıştırıyor? Ali Koç kimi ima ediyor? Fenerbahçe'nin Başkanı, belediye seçimleri ve sonuçları üzerine neyi inşa etmeye çalışıyor. Şubat ayında FB Başkanlığı'na aday olmayacağını ilan eden Ali Koç, CHP'nin mart seçimlerinden yüksek oyla çıkması sonrası kararını değiştiriyor. Fenerbahçe Başkanlığı için seçim sonuçlarına göre karar vermek ya da karar değiştirmek futbolu siyasete alet etmenin dik âlâsı değil mi?
Düşünüyorum, “34 bin 151” sayısını zihinler nasıl kodlamalı? Hafta sonu oynanan bir maçı stadyumda izleyen seyirci sayısı olabilir mi 34 bin 151? Olabilir. Çünkü Almanya Ligi Bundesliga maç başına 40 bin 232 seyirci ortalamasını yakalamış. İngiltere Premier Lig'de 38 bin 331, İtalya Serie A'da ise 30 bin 934 rakamına ulaşılmış. Futbolun gücü. “Doksan dakikalık şölen” deniliyor. Seyri yüksek, çekişmeli, iddialı bir maç kısa süreliğine de olsa hayatı durduruyor. Ekran başında izleyen milyonları da katarsak, hayat birileri için 90 dakikalığına duruyor gerçekten. Goller, fauller, kornerler, kartlar, paslar, kaleyi bulan şutlar, uzatmalar ve son düdük. 34 bin 151 kişi evine dönüyor, maç istatistikleri konuşulurken hayat normalleşiyor. Sonraki maçlara bakılıyor. Planlar yapılıyor. Bu böyle sürüyor. Liglerin, maçların ve takımların kalitesi ise maçları stadyumda izleyen seyirci sayısından ölçülebiliyor. “34 bin 151” sayısı bir kültürü de simgeliyor o halde. Her açıdan büyük sayı yani. Neyse… Konumuz futbol değil. İnsana dair sayı ve rakamları anlamlandırmaya, karşılık bulmaya çalışırken bir stadyum dolusu insan çağrıştı zihnimde. Böylesi bir girişi de o nedenle yazdım. İsrail, Gazze'de geride kalan 200 günde bir stadyum dolusu insanı dünyanın gözleri önünde katletti. Hayat durmadı, İsrail durdurulamadı, istatistikler paylaşılmadı, bu sayının büyüklüğü hiçbir şeyle ölçülemedi… Bugün 200'üncü günü geride bırakıyoruz. “7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlenen saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısı 34 bin 151'e yükseldi.” bu cümleyi bir haberci olarak yazabiliyorum. Yazmak zorundayım. Ama insan olarak cümleye dökmek, bu acıyla yüzleşmek çok zor. Saniyeler, dakikalar, saatler ve günler geçti gitti. Vicdanı, idraki, bilinci, derdi, acısı, sancısı olan herkesin bir muhasebesi var elbette geçen günlere dair. Lakin şahitlik ettiğimiz soykırım karşısında bizler de çaresizliğe mahkûm olduk.
Topu öyle ortada çevirmeye hiç gerek yok. Türk futbolunda yüzleşme zamanı geldi de geçiyor. Bu iş top oynamaktan çıkıp ayak oyununa dönüştü ve öylesine ileriye gidildi ki bazıları dinmeyen kuyruk acısından işi futbol üzerinden rövanş alma noktasına getirdi. Kim ne yaparsa yapsın ama konu bu ülkenin birliği ve dirliğine sekte vuracak noktaya gelince herkes orada bir duracak. ‘Futboldur, yanlış görülmüş, yanlış düdük çalınmış, yanlış karar verilmiş' denerek geçilecek dönemleri geçtik. Ve öyle bir noktaya geldik ki tabiri caizse at izi it izine karışmış. Futbol maskesi altında ülkenin birliği ve dirliği adına tehlike tribünlere doğru gidiyor. Şimdi herkes cadı avına çıkmış, suçlu arıyor. Suçlu da belli suç ortakları da. Benim içinse tek bir suçlu var. Tüm olanlara çanak tutan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi. Neden mi? Futbolu spor sayfalarından birinci sayfalara taşıdığı için. Futbolu, spor muhabirlerinin değil, adliye muhabirlerinin takip ettiği zaman dilimi oluşturduğu için. Halil Umut Meler'e atılan yumruğa zemin hazırladığı için, İstanbulspor'un sahadan çekilmesine sebep olduğu için, Arap sermayesi aşkına Türkiye'yi dünyaya rezil ettiği için. Yönetim kurulunu yok sayarak Milli takımı Hamit Altıntop'a bırakıp, Türkiye Futbol Federasyonunda yakın çevresindeki kişilerle alternatif yönetim kurduğu için. Beşiktaş'ın sahasında kendisine göre taraftara, görüntüye göre Ahmet Nur Çebi'ye parmak sallayıp, Fenerbahçe'yi yenmesine rağmen VAR hakemi Mete Kalkavan'ı istenmeyen hakem ilan eden Ertuğrul Doğan'ı disipline verip Meler'i bir hafta sonra bir alt ligden VAR odasına sokmaya çalışarak güç gösterisi yapmaya çalıştığı için. Klasmanın ilk iki sırasındaki takımların hakemlerini bizzat atayıp, diğer takımların atamalarını yapay zeka ile algoritmaya bıraktığı için. Hakemlerin bölgesel ayrımcılığına göz yumup, hazır olan hakeme değil, lobisi güçlü hakeme düdük çaldırdığı için. Futbolun beşiği denilen İngiltere'de maçlar devam ederken yabancı uyruklu oyuncuların ceza alarak veya izinsiz ülkesine dönebileceği telkinlerinden dolayı 20 takımla her iki yarısı 19 maçtan 38 maçın oynanması gereken ligin ilk yarısını 18 maçta bitirdiği için.
uzunca bir süredir gündemde olan fakat belirli bir uzlaşı ile akde bağlanan süper kupa finalinin ertelenmesi, bir futbol müsaba-kasından daha fazla sonuçlar üretti. Hiç kuşkusuz futbolun hem sosyolojik hem de politik sonuçları vardır. Fakat buradaki mesele, bir futbol maçı üzerinden herhangi bir toplumda karşılaşılması zor olan bir sosyo-politik krizin nasıl ve ne denli ölçüde bu kadar kolay ve etkili üretilebildiği. Hatırlayacak olursak final maçının Suudi Arabistan'da oynanmasıyla ilgili tartışmalar başladığında, konu futbol bağlamının ötesine taşmış ve maçın oynanacağı yer ya da buradan elde edilecek gelir tartışma dışında bırakılmıştır. Dünyadaki bütün kulüplerin benzer bir yöntemle finansal sürdürülebilirliklerine katkı sağladığı bu modelin neden Suudi Arabistan'da Türk takımları tarafından işletilemediği hiç kuşkusuz önemli bir soru. Halbuki, iki kulüp Başkanı da Türkiye Futbol Federasyonuna vekalet vermek suretiyle, en iyi teklifi veren Suudi Arabistan'da maçın oynanması yönündeki karara onay vermişlerdi. Buradaki esas soru, ne oldu da maçın iptali söz konusu oldu? DEZENFORMASYON VE KRIZIN ÜRETIMI Tartışmaların başladığı ilk evre ülke tercihi ile ilgili oldu. Farklı ülke tercihlerinin de masada olduğu bu tartışmada, finansal açıdan daha rasyonel görülen Suudi Arabistan'ın seçilmesi, çeşitli eleştirileri de beraberinde getirdi. Kültürel bağlam ve Türkiye'nin ikili ilişkileri üzerinden tartışılan bu tercihin krize evrilmesi ise belirli spekülasyonlar üzerinden mümkün hale geldi. Örneğin maça saatler kala, Suudi yetkililerin İstiklal Marşının okunması ve Türk bayraklarına izin vermediği yönünde asılsız haberler paylaşılması, Türkiye kamuoyunda ciddi bir infiale neden oldu. Söz konusu haberlerin gerçeği yansıtmamasına rağmen, bu denli etkili olabilmesi önemli bir soru işareti. Başka bir önemli soru ise bu tür asılsız haberlerin hangi gerekçe ile ve kimler tarafından ortaya atıldığı.
Hani klasikleşmiş bir söylem vardır, ‘İki ucu pis değnek' diye... Ne iki ucu, değneyin her tarafı pisliğe bulaşmış... Futbol denilen uğraşın artık spor sayfalarında ve spor programlarında değil, birinci sayfalarda ve ekonomi programlarında da tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Aşağılamalar, hakaretler, kara-beyaz paradan vurgunlara kadar bir dizi iğrençlik. Futbolun tepesinden tabanına kadar her geçen hafta biraz daha fazla bataklığa gömülen futbolun futbol olmaktan çoktan çıktığını defalarca yazmamıza rağmen değişen hiçbir şey yok. Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) kendi içinde sorun çözme adına nafile turları, Merkez Hakem Kurulu'nun biçare çabası bırakın gelenekleri bozmasını daha da ileriye götürdü. Babadan oğula geçen hakemlik mesleği, profesyonellik adı altında gövde gösterisine dönüşürken, hakimiyetin ve dirayetin boşluğunu doldurma adına ligi dizayn eden kitlenin adı artık hakemlik. Şampiyonluk adına anlamsız ve tutarsız bir yarışın içinde zaman kaybı yaşayan kulüplerin ekonomik olarak dibe vurduğu bir dönemde popülist yaklaşımlarla sadece tribünlerine şirin görünmeye çalışanların konuşmaktan öte gitmeyen tavırları boş lakırdıdan öteye gitmediği gibi sadece TFF'nin kasasını dolduruyor. Net hesap yapmasam da büyük olarak adlandırılan kulüplerin başkan ve yöneticilerine TFF'nin kestiği cezalar takımlarına ödediği galibiyet paralarından daha fazla. Yani sizin anlayacağınız bu konuşmaların kimseye faydası olmadığı gibi ekonomik olarak da kasaya zararı var. Peki hakemler ne yapıyor? Sadece dinlendiriliyor. Peki hadi bir komplo teorisi üretelim ve diyelim ki... Mesela bir hakem bir maçı bir takımdan alıp bir diğer takıma verse cezası ne olur? Yine varsayımdan yola çıkıp 4 maç ceza aldığını düşünelim. Biraz daha ileri gidip şöyle bir denklem kuralım. Hakem 4 maç ceza aldığında toplam 80 bin TL zarar ediyor. Bir başkan ve yöneticinin bir açıklamasında verdiği cezanın dörtte biri. Her tarafı pisliğe bulaşmış bir uğraşın içinde birileri çıkıp TFF'ye ödeyeceği cezanın dörtte birini ceza alan hakeme hediye etse ne olur? Samimi olarak belirteyim ki hiçbir şey olmaz... Çünkü değneğin iki ucundaki pislik hakem ve bazı hakem eskileri yüzünden değneğin her tarafına bulaşmış..
Futbolun gülen yüzleri Abdulkerim Durmaz ve Melih Şendil, futbol dünyasındaki son gelişmeleri, anıları, ve daha bir çok konuyu eğlenceli yorumlarıyla paylaşıyor.
A Milli Futbol Takımı'nın 2024 Avrupa Şampiyonası'na katılmaya hak kazanmasını muhteşem Almanya zaferi ile taçlandırmasının ardından ligimize geri dönüyoruz. Geride kalan 12 haftada takım, oyun ve sonuç istikrarının Fenerbahçe ve Galatasaray dışındaki takımlar tarafından sağlanamamasının sancılarıyla 11 teknik adamın değişiminin gölgesinde milli araya girdik. Hakan Çalhanoğlu'nun “İtalya'dan moralli gelip, moralsiz dönüyorum” açıklamasıyla ateşlenen fitilin sonucunda Stefan Kuntz'un ayrılmasıyla prangalarından kurtulan ay-yıldızlı milliler, İtalyan teknik adam Vincenzo Montella'nın göreve gelmesiyle taktiksel ve zihinsel anlamda gösterdiği değişkenliği sahaya da yansıtarak büyük bir başarıya imza attı. Bu güzel tablonun oluşması kadar devam etmesi de önemli. Önemli olan bir başka konu da Türkiye'nin bu turnuvalara katılmasında da istikrar yakalaması. Öyle ki 2032 yılında İtalya ile ortaklaşa düzenlenecek Avrupa şampiyonasına ev sahipliği yapacak Türkiye'nin bu zamana kadar düzenlenecek iki Dünya kupası ve iki de Avrupa Şampiyonası'na katılmak zorunluluğu var. Almanya'da destan yazan gençlerin yerine yeni gençlerin planlanması, yetişmesi ve yarışmacı kimlikleri ile sahada yer alması için bugünden harekete geçilmeli. Sadece Almanya'da yapılacak Avrupa Şampiyonası'na takılı kalarak geleceği riske etmemeliyiz. Gelecek bu 8 yılı planlarken de sakın ola ki devşirme oyuncuların gündeme geldiği bugünlerde menajerlerin kurduğu tuzağa düşerek Türk gencini imha etmeyin. Futbolun paydaşları sadece kendi değerleriyle bu planlamayı yapmalı diyelim ve bunların detayını gelecek haftalara bırakarak lige dönelim. Lige döndüğümüzde de Trabzonspor'dan dem vuralım. Hiç kuşku yok ki Trabzonspor'da, vazgeçilmezlerinin Milli takımlarından moralli döneceği ligde 7 maçlık yeni bir periyot başlıyor. İşin bir başka ilginç yönü ise geçen sezon devre arası, Dünya Kupası nedeni ile bir ay sürerken bu sezon bırakın bir ayı Milli ara kadar bile süre yok. Gelin devre arasını Milli araya sayalım ve 7 haftalık periyotta neler yapılabileceğini ortaya koyalım. Trabzonspor'un zirve takımlarıyla oynaması her ne kadar avantaj gibi görünse de unutmayalım ki bu takımın bu sezon en büyük handikabı konsantrasyon sorunu. Abdullah Avcı'nın da üzerinde durduğu bu önemli sıkıntı giderilir mi bilemem ama Trabzonspor'un öncelikli hedefi 22 puan ve averajla yarıştığı Adana Demirspor, Beşiktaş ve Kayserispor'un puan farkıyla önüne geçmek olmalı. Kadro istikrarını yakalamak konusunda büyük yol alan Trabzonspor, oyun ve düşünce bütünlüğünü de sağlaması halinde bunu başaracak güçte. Sonuç olarak Trabzonspor'un önceliği Fenerbahçe ve Galatasaray olmamalı. İlk 2 sıra için hedef koyup, bunun sonucunda da hızlı yol almaya çalışırken işi telaşa döndürürse bugün aynı puandaki takımların da gerisinde kalır ki, buna da kimsenin tahammülü olmaz. Oyuncu kalitesinin diğer takım oyuncularından geri olmadığı, hak edişlerini günü gününe alan bu takım, konsantrasyonunu ve enerjisini üst düzeye taşır ve bunu sahaya yansıtırsa yeni periyotta yeni rekorlara koşar.
Güzel yurdumdan bir örnekle başlayayım. Siz şimdi, Süper Lig'in zirvesinden, yarışından bahsedeceğimi zannetseniz de yok öyle değil. Konumuz 3. Lig'den... Darıca Gençlerbirliği futbolcuları Büyükçekmece Tepecikspor'a 1-0 mağlup olduğu maçtan sonra şiddet görmüş. Şiddetin derecesini kulübün yayınladığı açıklamadan öğreniyoruz. Hani gözden ırak olan, gönülden de ırak olur derler ya bu tam da böyle bir olay. Gözden ırak olan ilgiden de uzak olduğu için basın tarafından gündeme getirilmedi ya da getirilemedi. Darıca Gençlerbirliği kulübünden yapılan açıklamada maç sonu ‘Organize' olduğu iddia edilen silahlı saldırıya uğramışlar... Bundan sonrası adli bir konu olduğu için yorumumuzu saklı tutarak dünyanın bir başka yerinden, yazıyı sürdürelim. Bir başka dikkatimi çeken olay ise Brezilya'da gerçekleşti. Görüntüleri ile sabitlenen olayda Brezilya Serie A'da oynanan Gremio maçında Corintians takımının menajeri, VAR odasını bastı. Beyler tuz koktu... Aslında tuz çoktandır koktu. Tuz çoktandır koktu da müşkil budur ki, burnumuz bu berbat kokuya alıştı... Bahisti, kumardı, menajerden imza parasına evrilen transferlerdi derken, uzak diyarlarda zaman zaman fidye için kaçırılan futbolcu yakınlarından futbolcuya yönelik organize çete olayları ile günümüz futbolunun içinde hacı yatmaz gibi sallanıp duruyoruz. Günümüzde orta halli bir mekanın bile koparanı varken, milyon Euro'ların havalarda savrulduğu futbolu kendi başına bırakırlar mı sanırsınız? Herkes bu pastadan pay almanın peşinde. Gayri resmi kazancı gün yüzüne çıkartan, sanal kumar ortamını deşifre eden, bahis girdabını kıran iradeye aldırış etmeden ve o iradeyi örnek almayıp, kulağının üzerine yatarak yok hükmünde halen daha vaatlerde bulunan anlayışla nereye kadar? Geçin be kardeşim. Topun üç direk arasından geçmesine bile şüpheyle bakılan bir platformda siz hariçten gazel okuyorsunuz. Yaklaşık 10 yıldır iddia ettiğim tezimden yola çıkarak bir kez daha diyorum ki; futbol sadece futbol değil. Futbolun şeffaf bir şekilde oynanması ve hak edenin kazanması adına yapılan masumane mücadelenin keyfini sürmek varken bu güzel oyunu çamura bulayan, yetmedi çamurlaştıran ve çirkinleştiren anlayıştan adalet beklemek hayalcilik olur. Yeni Şafak gazetesinden Galatasaray'ı takip eden kardeşim Umut Yılmaz'ın Bayern Münih-Galatasaray maçının Portekizli hakemi Antonio Nobre'ye bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde maç verilmeyeceği bilgisinden sonra komedi dükkanını kapatalım. Konu güç, sonrası para... Türkiye'de Mete Kalkavan, Şampiyonlar Ligi'nde Antonio Nobre... Al birini vur ötekine... Konu güce dayalı sistem ve güçten beslenen futbol baronları.
Trabzonspor'un 2005-2007 yılları arasında mali işlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi olan bugünlerin bankacılık ve spor alanında büyük başarılara imza atmış ismi Abdi Serdar Üstünsalih'ti. Vakıfbank'ı bir bankadan daha fazlasıyla gündeme taşıyan özellikle kadın voleybolunda yurt içi ve yurt dışında yakaladığı büyük başarılarla zirveye yerleştiren Üstünsalih, bordo-mavili yönetimde o dönem tarihi bir söze imza atmıştı ama söylediğiyle kaldı. Bir divan kurulu toplantısında kürsüye çıkıp, Trabzonspor'un transfer harcamaları ve ekonomisi ile ilgili bilgilendirme yaptıktan sonra salona dönüp, “Biri bizi durdursun” sözü ile kulübün durumunu gözler önüne sermeye çalıştı fakat ne fayda. Bugün gelinen noktada büyük olarak nitelendirilen kulüpleri biri veya birileri durdurmalı ama kim? Özerklik kisvesi altında rayından çıkmış futbolu bırakın biri veya birilerinin durdurmasını her geçen gün arkadan itekleyenlerin sayısı artıyor. Sayın Üstünsalih'in, “Biri bizi durdursun” ifadesi üzerinden fazla değil 6 yıl geçmiş olmasına rağmen, Trabzonspor'un toplam borcu 4 milyar 66 milyon TL. Kulübün varlıkları göz önüne alındığında bu borç 2 milyar 86 milyon TL. Demek ki neymiş; sadece şampiyon olmak, kupalar kazanmak yetmiyor. Bunlardan daha önemlisi kulübün geleceğinin yaşanabilir olması için borcun da dönüşebilir seviyelerde olması gerekiyor. Bu ekonomik yapı tartışılırken, borcun ehemmiyeti ortaya koyulurken yeni bir savunma içgüdüsüyle yeni bir model oluşturulmaya başlandı. Neymiş efendim; sponsor bulup teknik adam tazminatını ödemek. Sponsor senin hatanı gidermek için sponsor olmuyor, reklamını yaptırıp, kulübe katkı sağlayarak geleceğini yapılandırma adına kaynak oluyor. Bunu Trabzonspor'da Nenad Bjelica ile gördük. Hırvat teknik adam alındı, alındı ama emaneten alınmış gibi durduğundan konu gazla irdelenmedi. Sonrasında gönderildi ve bir kesim eleştirse de bu takımı yıllar sonra şampiyon yapan Abdullah Avcı göreve geldi. Birilerine göre mekanın sahibi, bana göre başarılı olmak zorunda olan bir teknik adam. Tamam şimdi anladım aylardır “Futbolun sorumlusu olmalı, futbol sadece bir teknik adama bırakılacak kadar basit bir oyun değil” dedik durduk, aldırış bile edilmedi. Edilmedi çünkü onlara göre mekanın sahibi dönecekti ve döndü de... Bıraktığı dönemki alacağı da içinde olan rakam da açıklandı, sponsor bulunarak gönderileninki de. Gelen alacak, giden alacak, yazan alacak, çizen alacak, oynayan alacak, oynatan alacak, tribündeki alacak, masadaki alacak, herkes bir yerden bir şekilde alacak da bunu kim durduracak? Bu arada Almanya'ya gidiyoruz, yetmedi 9 yıl sonra 2032 Avrupa Şampiyonasına ev sahipliği yapacağız. Bu iki güzel haberin sevinci içinde bir dönemi geride bıraktık. Peki şimdi ne olacak? Neler olması gerekiyor?
Tarihin en iyi teknik direktörü kim? Futbolun son 15 yılına imzasını atan Pep Guardiola mı? Sayısız kupa kazanan Sir Alex Ferguson mı? Şampiyonlar Ligi'ne damga vuran Carlo Ancelotti mi? Soruyu bir de şöyle soralım: Tarihin en iyi teknik direktörü diye bir şey gerçekten var mı?
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Serkan Korkmaz ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Serkan Korkmaz ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Serkan Korkmaz ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
Kuşak var, kuşak var... Baby boomer, X, Y, Z, hatta şimdi alfasına kadar… Bir de ara kuşaklar var: 68'i, 78'i, 12 Eylül'ü... Ama bir de nesilleri enine kesen konular var. Çatıştıran, bakıştıran, tartıştıran... Yine de aynı masaya oturmak önemli. Herkese bir yenileme, bir “rejenerasyon” lazım. Bağış Erten, Uğur Vardan ve Batuhan Herdem sahaya iniyor, her hafta futbolun içinden bir konuyu kendi kuşaklarının perspektifinden ele alıyor, bazen iddialaşıp bazen de ortak paydada buluşuyor. Amaç Sezen şarkısı gibi bir tat bırakmak aslında. Haydi gelin, bakalım dünyadaki neslimize… İlk bölümde topu santra noktasına koyduk, ilk düdükle başlıyoruz! "Futbolun sahibi kim? Sahibi tamam da emekçisi kim..?" sorularını cevaplamaya çalışırken 1 Mayıs'a dair anılarımızı da tazeliyor, yeşil sahaların emekçilerine selam duruyoruz.
Para Konuşur'un 16. bölümünde Ahmet Kürşat Öçalan ve Ahmet Orhon, futbolun doğuşu ve gelişimi üzerine sohbet ediyor. Aztek medeniyeti, futbolun tarihsel ilerleyişi, Sanayi Devrimi sonrasında hız kazanan kolonyal faaliyetler ve Türkiye'de futbolun gelişimi bu bölümün konuları arasında yer alıyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Hakan Gündoğar ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Hakan Gündoğar ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
Socrates FC'nin 159. bölümünde İlhan Özgen ve Buğra Balaban, İnan Özdemir'in moderasyon koltuğunu gerilla taktiğiyle ele geçiren Atahan Altınordu ile birlikte ilk olarak izlenen ve izlenmeyen Şampiyonlar Ligi maçları üzerinden maç anlatımını masaya yatırıyor. Devamında ise İnan'ın katılımıyla Milan-Napoli maçında ortaya çıkan beklenmedik skor, "Forma oynuyor" argümanı, hâkim olmadan izlenen bir spordaki seyir zevki var. Sporcuların üzerindeki fiziksel ve zihinsel hasarlar, Benfica-Inter mücadelesi, farklı sporlardan şampiyonluk kasetleri ve Bisiklet Hırsızları üzerinden açılan İtalyan sineması bahsi de bu bölümün konuları arasında.
Socrates FC'nin 159. bölümünde İlhan Özgen ve Buğra Balaban, İnan Özdemir'in moderasyon koltuğunu gerilla taktiğiyle ele geçiren Atahan Altınordu ile birlikte ilk olarak izlenen ve izlenmeyen Şampiyonlar Ligi maçları üzerinden maç anlatımını masaya yatırıyor. Devamında ise İnan'ın katılımıyla Milan-Napoli maçında ortaya çıkan beklenmedik skor, "Forma oynuyor" argümanı, hâkim olmadan izlenen bir spordaki seyir zevki var. Sporcuların üzerindeki fiziksel ve zihinsel hasarlar, Benfica-Inter mücadelesi, farklı sporlardan şampiyonluk kasetleri ve Bisiklet Hırsızları üzerinden açılan İtalyan sineması bahsi de bu bölümün konuları arasında.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Hakan Gündoğar ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
"Yol Əhvalatı"nda qonaq olan "Qarabağ" klubunun həkim-dietoloqu İlqar Şamilov futbolçuların qidalanmasından, futbolun bayram hesab edildiyi ölkələrdən, İsraildə qadağan olunan qidalardan, fransızların yemək adətlərindən danışdı.
Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Serkan Korkmaz ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Serkan Korkmaz ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
https://www.youtube.com/c/NutSpor?sub_confirmation=1 NutSpor'a abone olmak için tıklayınız⬆️ Futbolun gündemini Nihat Kahveci, Erman Özgür ve Hakan Gündoğar ile Gol Makinası'nda değerlendiriyor.
Futbolun hikayesini bir de Emre Tilev'den dinleyin. Tüylerinizi ürpertecek bu hikaye Beşiktaş'a gönül verenler için.
Trend Spor'da bu hafta saha içi kadar saha dışındaki hareketlilik de gündemdeydi. Fenerbahçe-Konyaspor ile Beşiktaş-Antalyaspor maçlarında tribünlerden gelen tezahüratların hükümet tarafında bulduğu karşılık ve kulüplerin yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Futbolun ve yapılan açıklamaların yanı sıra Formula 1'de 2023 sezonu öncesi takımların son durumu ve sezon tahminleri de bölümde kendine yer buldu. Keyifli dinlemeler!Bu podcast, Kidly hakkında reklam içerir.Çocukların sosyal ve duygusal gelişimini destekleyen, eğitici ve çook eğlenceli Kidlykütüphanesini, ücretsiz deneme süresiyle keşfetmek için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Futbolun süper yıldızı Cristiano Ronaldo, Suudi futbol kulübü Al-Nasr ile iki yıllığına yüz milyonlarca Euro değerinde bir anlaşma imzaladı. Kulübe transfer olacağı haberi büyük heyecanla ama aynı zamanda da biraz hayal kırıklığıyla karşılandı.
Katar'da devam eden 2022 Dünya Kupası geçmiş bütün kupalara nazaran birçok açıdan ciddi bir fark ortaya koyuyor. Tabii sahada oynanan oyunların dışında kupaya eşlik eden ortamlarla, tartışmalarla ve bir turnuvanın gerçekleştiği festivalin sosyal ortamıyla. Futbolun sadece futboldan ibaret olmadığını her vesileyle hatırlatan unutulmayacak anlar Katar Dünya Kupası'nın özel anları olarak hafızalara kaydoluyor. Katar'ın kupaya ev sahipliği yapmasına karşı çok önceden başlatılmış olan karalama kampanyaları kupa tarihinin yaklaştığı tarihe doğru büyük bir tırmanışa geçmişti. Aslında kupaya ev sahipliği de her zaman bir diplomasi ve karşı diplomasinin parçasıdır. Dost düşman bu olayda da safını düşmanlık ölçüsüne göre alıyor. Katar'ın coğrafi büyüklüğüyle orantısız iddiası karşısında ona karşı argüman ileri sürmek bazılarına daha kolay geldi. Hele diğer Arap ülkelerine göre İslami ilkelere daha tutarlı bağlılığı karşısında da onu köşeye sıkıştıracak hamleler için en ucuz yollara tevessül edildi. Ama bunların hepsini Katar'ın karşılama ve yönetme tarzı her şeyden önce Müslümanlar açısından turnuvanın en göz dolduran en değerli skorları arasında yer aldı. Futbol turnuvalarına Batı'nın ölçüsüzce hazcı sefahatinin eşlik etmesi zorunluymuş gibi yapılmak istenen dayatmaya karşı Katar çok olgun ve tavizsiz bir duruş sergiledi. Hiçbir aşağılık kompleksine girmeksizin bunların futbolla alakası olmadığını ve Katar'a gelmek isteyenin buradaki kurallara uymayı da göze alması gerektiği ifade edildi. Sonuçta ilk günlerde sergilenen bazı tartışmalar kısa zamanda ev sahibi ülkenin kurallarına uyulmasıyla tatlıya bağlandı. Bir daha da kimse o görüntülere şahit olmadı. LGBT şovlarının veya uluorta içki ve taşkınlık görüntülerinin eksik olması kupanın kalitesinden hiçbir şey azaltmadığı gibi bilakis bütün dikkatlerin futbola odaklanmasını daha fazla sağladı. Çok daha nezih, çok daha kaliteli bir turnuvanın gerçekleştiğine dair konsensüs düzeyinde bir izlenim oluşmuş durumda. Bu yolla aslında futbol için de farklı bir katılımın, futbolu başka şehvetlere meze kılmamanın mümkün olduğu ortaya konulmuş oldu. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdul Rahman Al Thani Washington Post'ta yayınlanan bir mülakatında Dünya Kupası'nı izlemeye gelen çok çeşitli taraftarlar nedeniyle şimdiye kadarki en kapsamlı turnuvaya ev sahipliği yaptıklarını ama buna rağmen benzeri görülmemiş bir saldırıya maruz kaldıklarını söyledi. Bazı medya kuruluşlarının Katar'a yönelik davranışlarının olumsuz ve hayal kırıklığı yarattığını da söyleyen bakan yine de Katar için en iyi ödülün taraftarların Dünya Kupası'ndan keyif alma şekli olduğunu da sözlerine ekledi.
Altılı masa, özgürlükçü anayasa vaadini açıkladı... / Futbolun şiddetli yüzü: Maç yarıda kaldı, sis ve meşaleleri ambulans şoförleri içeri sokmuş.../ Maden faciasından 45 gün sonra: Yangın sönme eğiliminde, işçiler işbaşı yaptı... / Avrupa'da dev uyuşturucu operasyonu... / İngiltere'de 4 gün çalışma kalıcı hale geliyor.../ Çin'de karantina protestoları büyüyor: Şi'ye istifa çağrısı... Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…
Futbolun en bütünleştirici etkinliklerinden Dünya Kupası, bu yıl Katar'da düzenleniyor. Organizasyon daha hazırlık sürecinde pek çok tartışmayı beraberinde getirdi. Son olarak Erdoğan'ın Katar ziyareti de tüm tartışmaların üzerine tüy dikti. Trend Topic'in bu bölümünde bu konuya eğiliyoruz.Bu podcast, Cambly hakkında reklam içerir.Cambly hakkında daha detaylı bilgi almak ve Black Friday'e özel 60Trendtopic koduyla %60 indirimden faydalanmak için aşağıdaki linke tıklayın.http://cambly.biz/60trendtopicSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Futbolun hiçbir zaman futboldan ibaret olmadığını biliyoruz. Oyun boyutuyla, ortaya konulan performansıyla kendi iç dinamiği, grameri, kuralları ve gerçekleştirimi var elbet. Neticede “iyi olan kazansın” dediğimizde bile biraz da oyunun kendisinin, oynayanlardan bağımsız olarak, kazanmış olmasını peşinen kabullenmiş oluyoruz -kalitesiyle, güzelliğiyle, performansıyla oyunun. Ne var ki, futbol sadece futbol olarak kalmayınca oyun da sadece oyun olarak kalmamış oluyor. Futbol bütün bir şehir halkını, sonra ülke halkını oyunun içine çeken yanıyla siyasallaşmadan kalması mümkün değil ki, bir noktadan sonra bu özelliği keşfedilerek birlik, beraberlik, bütünlük için bir vesile olarak değerlendirilmekten geri durmamıştır. Yirminci yüzyılda futbol her kademede, dünya gerçekleri nereye akarsa aksın, bütün unsurlarıyla paralel bir evren oluşturacak şekilde bambaşka bir alem olarak yaşanıyor. Sevinçleri, hüzünleri, dostlukları, düşmanlıkları için kendi sebepleri kendi dinamikleri olan bir alem. Yine de bu alemin ilk ortaya çıkış sebeplerinin siyasal olduğunu unutmamak gerekiyor. Kimi onu kitlelerini oyalamak için kullanmak istedi, kimi toplumu birleştirecek bir harç olarak, kimi kendini başkalarından ayıracak bir kimlik sınırı olarak. Her ne için kullanıldıysa, kullananlar sahneden çekilse de futbol kaldı ve neticesinde futbolun bir oyun olarak özerk varlığı daha da kazandı. Uzun ve çetrefil bir hikâye tabi. Bugünlerde Katar'da gerçekleşecek Dünya Kupası maçları dolayısıyla futbolun siyasallaşmasının farklı bir örneğini de yaşıyoruz. Aslında Dünya kupası tam da savaşlardan, çatışmalardan, birbirine yabancılaşmadan, mesafelerden mustarip dünyamıza bir barış ve tanışma vesilesi olarak düşünülmüş devasa bir organizasyon. Bu organizasyonla dünya halkları başka hiçbir vesileyle olmayacak kadar birbiriyle tanışma fırsatı buluyor. Tabi birbirlerine karşı mevcut dostluklarını ve husumetlerini sergileme imkanı da bulmuş oluyor ama futbolun bunu centilmence gerçekleştirme yolu olarak her durumda barışa, tanışmaya, kaynaşmaya vesile olarak düşünülüyor. Bu ay içinde oynanmaya başlanacak 2022 Dünya Kupasının bir özelliği ilk defa bir İslam ülkesinin ev sahipliğinde gerçekleşecek olması. 2010 yılında verilmiş olan bu karar dolayısıyla Katar 12 yıldır inanılmaz bir hazırlık yapıyor. Dünya kupası organizasyonu için Katar'ın şehir altyapısı bu süre içinde adeta yeniden oluşturuldu, inşa edildi. Dünyaya mahcup olmamak, bu işi yüzünün akıyla gerçekleştirmek üzere çok titiz bir çalışma yürütüldü. Katar Emiri Şeyh Temim bin
Futbolun kara koyunlari, samar oglanlari, gunah kecileri ve daha niceleri bu bolumde. Gel vatandas geeeel.(Hakaret ettigimiz tum isimler kurmacadir, gerceklikle baglantisi yoktur. Burak Erken aslinda muptezel bir ayyasin tekidir ve sık sık sayiklamasiyla meshurdur)
1863'te İngiltere'de kurulan modern futbolun hikayesi.
Türk futbolunun bunca sorunu varken ve ligin başlamasına iki aya yakın bir süre kala Türkiye Futbol Federasyonunun olağanüstü genel kurul yapması, zaten sancılı bir dönem yaşayan Türk futbolunu daha da içinden çıkılamaz bir sürece taşıyacaktır. Nihat Özdemir'in ani istifası sonrasında süreci sağlıklı yöneterek ligin sonunu getiren Servet Yardımcı yönetiminin elinde bulunan sorun dosyaları çözümlenmeden yeni bir sürece girilmesi beraberinde birçok sorunu da mevcut sorunlara ekleyecektir. İçinde naklen yayın ihalesi başta olmak üzere; yabancı sınırlaması ve harcama limitlerinin belirlenmesi gibi acil çözüm bekleyen dosyanın aylardır çözümlememesinden yola çıkarsak, yeni yönetimin haziran ayı sonuna kadar bunları hayata geçirmesi çok zor görünüyor. Adayların nitelikleri ve niceliklerini bir kenara bırakıp yeni seçilecek yönetimin ilk iki haftasının hiç kuşku yok ki görev ve yetki dağılımıyla geçecek olmasından yola çıkarsak hafta sonu yapılacak seçimde çocuk sakat doğar. Birde futbolun tepesinde bu kızılca kıyameti koparanların yeniden Türk futbolunu perde arkasından yönetme sevdasını göz önünde bulundurursak, hiç kuşku yok ki yakın zamana kadar haksızlıktan hak edinenler yeniden bu yapının içinde konuşlanacaktır. Kim bunlar? Futbolun gelişimi ve başarısını hiçbir zaman dert etmeyip, kendi oto kontrollerini kurup futbol üzerinden koltuk ve rant elde etme sevdasına düşenler. Nihat Özdemir ve yönetiminin kustuğu bu kişiler ellerinden pahalı oyuncakları alınmış gibi ortalığa düştüler. Bakmayın ortalığa düştüklerini yazmama, aslında cesaret edip ortaya çıkamayan ve perde arkasından süreci kontrol edip yönetme sevdasında olanlar. Olağanüstü genel kurulda kim seçilirse seçilsin değil, olağanüstü genel kurul yapılması başlı başına yeni bir kaos ortamı oluşturacak, perde arkasındakilerin bir yıl sonra yapılacak olağan genel kurul öncesinde ellerini güçlendirecektir. Bugün 4 büyük kulüp başkanları başta olmak üzere Süper Lig kulüplerinin bir çoğunun imza vermediği, 1. Lig Kulüpler Birliği ile 2. ve 3. Lig Kulüpler Birliğinin Servet Yardımcı'dan yana tavır takındığı ve bir yıllık süreci mevcut yönetimle geçerek acil çözüm bekleyen sorunların olağan genel kurula kadar çözümlemesi, ortak aklın ortaya koyduğu haklı bir gerekçe olarak görülüyor. Buna bir de sezon içerisinde yaşanan hakem skandalını da eklersek işlerin daha da zorlaşacağı çok net. Klasman düşecek olan hakemlerle, klasman çıkacak hakemlerin belirlenmesi ve yeni sezonda görev yapacakların belirlenmesinin imkansız olacağı bir dönemde bu sorunların da gelecek sezona taşınması kaçınılmaz. Futbolda adalet arayıp, haksızlığa yol vermeyenlerin bu şekilde tavsiye edilmeye çalışılması, aslında Türk futboluna vurulacak en büyük darbe olur ve bu darbe haksızlığı adaletsizlikle birlikte gelir önümüze koyar. Futbolun istikrarı ve çözümsüzlüğün daha da kör düğüm olmaması için ortaya koyulacak iradenin vakit geçirilmeden hayata geçirilmesi gerek.
Yalçın Yaşar & Handan Kaloğulları'nın hazırlayıp sunduğu Spor Endüstrisi programında Futbolun Popülerliği konuşuldu.
B Takımı'nın son bölümünde saha içindeki 12. adamları konu alıyoruz. Atahan Altınordu, İlhan Özgen ve Onur Erdem'in futbolu şekillendiren teknik direktörleri karşılaştırdıkları bu sohbet damağınızda lezzetli bir tat bırakacak.
B Takımı'nın yeni bölümünde Atahan Altınordu, İnan Özdemir ve Caner Eler, futbol tarihini şekillendirmiş stadyumları konuşuyor. Favorilerini yediye indirgemekte zorlanan üçlü basketboldan da yardım alıyor.
Educatedear, Chaby ve Nihatoo ile sadece %17 futbol konuştuğumuz Yüzde 17 Futbol 24. bölümüyle yayında.
Futbolun sadece aşkla desteklendiği günlerden üç hikaye ile Tarih Dergisi'nin sayfaları aralanıyor. 1979 Yılında Yıllar Boyu Tarih dergisinin Şubat sayısında tarih henüz tarih değilken, olayın kahramanlarından öyküleri bizzat derleyen, Cem Atabeyoğlu'nun kaleminden Üç Büyüklerin ilklerine dair zeki, çevik ve ahlaklı bir makale. iyi dinlemeler.
Alt liglerin yegane podcasti Kağıt Bilet; 2. Lig'in ilk yarı panoramasını dinleyenleriyle buluşturuyor. Abdullah ve Özcan'ın yorumladığı 2. Lig gruplarındaki gelişmeler arasında; Pendikspor ve Sakaryaspor'un zirveyi ele geçirmesi, Buca'nın yükselişi gibi notlar da bulunuyor. Futbolun derinliklerine giren program Kağıt Bilet'in yeni bölümü yayında!
Meltem Suat, Türkiye'nin ilk LGBTİ+ futbol kulübü Sportif Lezbon'un kurucularından Selin Yıldız ile futbolda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pişiriyor.
Meltem Suat, Türkiye'nin ilk LGBTİ+ futbol kulübü Sportif Lezbon'un kurucularından Selin Yıldız ile futbolda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pişiriyor.
Futbolun perileri, altın ayak kahramanlarımız üstün bilgi dağarcıklarıyla Messi mi Ronaldo mu konusunu yeşil çimlere yatırıyorlar. Meşin yuvarlağı ağlarla buluştururken Arabica Coffe House lezzetlerine göz kırpan yeni bölüm huzurlarınızda. Sahalar inlesin!
Ali Can Kutlu - Pas oyunuyla, modern futbolun direkt kaleye gitme anlayışını tercih ediyor Torrent
Ercan Taner ve Mert Aydın, Ateş Arabaları'nın bu bölümünde futbolda hakem sorunlarını ve artan omicron vakalarını konuşuyor. - Artan korona virüs vakaları, liglerde son durum. - Covid-19 kış olimpiyatlarını da etkiler mi? - Futbolda hakem sorunsalı... - Türkiye'de ve dünyada hakem kararları... - Yardımcı hakemler daha mı cesur? - Yorumcular futbolu biliyor mu?
Alt liglerin yegane podcasti Kağıt Bilet; uzun bir aranın ardından 1. Lig notlarıyla yayına girdi. Lider Ümraniye, ikinci Ankaragücü ve puandaşı Erzurum'un form grafiği, krizden kurtulamayan Bursaspor ve lige alışma sürecindeki dev ekip Kocaelispor; Abdullah ve Özcan'ın gündem maddeleri arasında yer aldı. Futbolun tribünle hercümerç olduğu program Kağıt Bilet'in yeni bölümü yayında!
Socrates FC 100. bölümünü kutluyor! Bu bölümde İnan Özdemir, İlhan Özgen, Atahan Altınordu ve Buğra Balaban tam kadro olarak mikrofonlarının başına geçiyor ve onlara futbolu sevdiren ilklerden, unutamadıkları futbol anılarından ve de futbol sevgisinin bir parçası haline gelmiş video oyunlarından bahsediyorlar. / Ses Tasarımı: Vadi Sound
Socrates FC 100. bölümünü kutluyor! Bu bölümde İnan Özdemir, İlhan Özgen, Atahan Altınordu ve Buğra Balaban tam kadro olarak mikrofonlarının başına geçiyor ve onlara futbolu sevdiren ilklerden, unutamadıkları futbol anılarından ve de futbol sevgisinin bir parçası haline gelmiş video oyunlarından bahsediyorlar. / Ses Tasarımı: Vadi Sound
Educatedear, Chaby ve Nihatoo ile Yüzde 17 Futbol'un bu bölümünde; Twitch'te neler oluyor? Kore Mutfağı ve adalet Acun - hull city Tiger Woods gelir mi? En güzel spor filmleri.
@dislokasyon922'nin sunduğu @BigLeaggue'in yeni bölümünde, @gamzelovic konuğu @gcsarac ile birlikte Premier Lig'in gündemini ve Chelsea-Man. United karşılaşmasını değerlendirdi.
2 yılda bir dünya kupası olur mu? Çok maç iyi maç mıdır? Futbolun yıldızları, günümüzün Napolyon vari yöneticilerine dur diyebilir mi? Ofsayt kuralı değişmeli mi? Spor iletişimcisi Bener Onar ve Lig Radyo Programcısı Cüneyt Kaşeler yorumladı.
Anıl Kantemir, Doruk Erişen ve Batuhan Özokan, Premier Lig'de geride kalan 3 haftayı ve takımların son durumlarını değerlendirdi.
Aslında bu soru kalıbı dilimize Fenerbahçe ile ilgili girmişti. “Ne olacak bu Fener'in hâli?” şeklindeki serzeniş bir dönem hayli yaygındı. Son yıllarda benzer bir serzeniş, Avrupa sahalarında nal toplayan kulüp takımlarımızı da aşarak Türkiye Millî Futbol Takımı'nın hâli pürmelali karşısında kahrolup ezilen geniş kitlelerin spor gündeminde yer almaya başladı. Avrupa Futbol Şampiyonası'nda perişan olan millî takım, geçen hafta, 622 bin nüfuslu Karadağ ile zar zor berabere kalabildi. Bildiğiniz gibi İstanbul'un iki ilçesi Kadıköy ve Bakırköy'ün toplam nüfusu 708 bindir...
Akademisyen Pınar Öztürk'ün alan araştırması kapsamında Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli kadın futbolcularla yaptığı görüşmeler ve sanatçı Aslı Tanrıkulu'nun özgün resim, heykel ve animasyonlarını birleştiren “Futbolun Nesi Güzel?” sergisi, Goethe-Institut Ankara'da devam ediyor. Acil Servis'in bu bölümünde Tuğçe Özdenoğlu, sergi ve düşündürdükleri hakkında konuşmak üzere Dr. Pınar Öztürk'ü konuk ediyor. Söyleşimizde sergi fikrinin ortaya çıkma sürecinden, “cinsiyetlendirilmiş bir sosyal alan” olarak futboldan, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden, futbola katılım hakkından, “eşit işe eşit ücret” farkındalığından, medyanın kadın futboluna yaklaşımından söz ederken Türkiye-Almanya kıyaslamaları da yapıyoruz. 25 Haziran'a kadar uzatılan sergiyle ilgili ayrıntılar için: https://bit.ly/3ghCCwd
Akademisyen Pınar Öztürk'ün alan araştırması kapsamında Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli kadın futbolcularla yaptığı görüşmeler ve sanatçı Aslı Tanrıkulu'nun özgün resim, heykel ve animasyonlarını birleştiren “Futbolun Nesi Güzel?” sergisi, Goethe-Institut Ankara'da devam ediyor. Acil Servis'in bu bölümünde Tuğçe Özdenoğlu, sergi ve düşündürdükleri hakkında konuşmak üzere Dr. Pınar Öztürk'ü konuk ediyor. Söyleşimizde sergi fikrinin ortaya çıkma sürecinden, “cinsiyetlendirilmiş bir sosyal alan” olarak futboldan, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden, futbola katılım hakkından, “eşit işe eşit ücret” farkındalığından, medyanın kadın futboluna yaklaşımından söz ederken Türkiye-Almanya kıyaslamaları da yapıyoruz.25 Haziran'a kadar uzatılan sergiyle ilgili ayrıntılar için: https://bit.ly/3ghCCwd
Akademisyen Pınar Öztürk'ün alan araştırması kapsamında Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli kadın futbolcularla yaptığı görüşmeler ve sanatçı Aslı Tanrıkulu'nun özgün resim, heykel ve animasyonlarını birleştiren “Futbolun Nesi Güzel?” sergisi, Goethe-Institut Ankara'da devam ediyor. Acil Servis'in bu bölümünde Tuğçe Özdenoğlu, sergi ve düşündürdükleri hakkında konuşmak üzere Dr. Pınar Öztürk'ü konuk ediyor. Söyleşimizde sergi fikrinin ortaya çıkma sürecinden, “cinsiyetlendirilmiş bir sosyal alan” olarak futboldan, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden, futbola katılım hakkından, “eşit işe eşit ücret” farkındalığından, medyanın kadın futboluna yaklaşımından söz ederken Türkiye-Almanya kıyaslamaları da yapıyoruz. 25 Haziran'a kadar uzatılan sergiyle ilgili ayrıntılar için: https://bit.ly/3ghCCwd
Men-E-Men Podcast'in elli üçüncü bölümüyle karşınızdayız. Geçen bölümde konuştuğumuz eğlence sektörü sorunları hakkında yaşanan yeni gelişmeleri değerlendirdik. Bu arada yurtdışında olan gelişmeleri de konuştuk. Festivaller, testler, endişeler ve umutlar... Bu kaydı sizinle paylaştığımız gün başlayan, pandemi sebebiyle bir yıl geciken 2020 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası'na da değindik, favori takımları sıraladık. Bu arada daha turnuva başlamadan alevlenen, "şarkı" meselesine de girdik elbette. Sıkıntılı ve moralsiz bir kıştan sonra, Euro 2020 futbolla ilgilenmeyenlerin bile moralini yükseltecek herhalde. Darısı Olimpiyatların başına...
Kaçık Prens Podcast: Psikoloji ve Günlük Hayat Üzerine Söyleşiler
Bu bölümde çok özel bir konuğumuz vardı. Tardini, S Sport ve Socrates'ten tanıdığımız Türkiye'nin tartışmasız en iyi spor yorumcularından Emre Özcan ile futbolun saha içinde ve dışında insanları ne zaman ayırdığı ve ne zaman birleştirdiği üzerine konuştuk. İçerik danışmanımız Gül Günaydın'ın da katılımıyla futbolun birleştirici gücüne ilişkin bazı araştırma sonuçlarını inceledik; bir futbolcunun bir şehre transferinin şehirdeki ayrımcılığı nasıl indirdiğine ilişkin çarpıcı istatistikler bize cesaret verdi!
Bulut ve Emre'nin bu haftaki durağı Türkiye Süper Ligi:İki scout adayı Okan Köroğlu'nu da yanlarına alıp Galatasaray-Beşiktaş derbisine dair izlenimleri ve şampiyonluk yarışı yorumları ile Futbolun Matematiği podcastin beşinci bölümüyle sizlere konuk oluyorlar...Keyifli dinlemeler...
Futbolun Matematiği podcastin dördüncü bölümünde Bulut ve Emre, Topa Baskı kanalından Gökhan'la beraber Tottenham-City lig kupası finalini analiz ederken, Dele Alli-Bale-Foden hakkında görüşlerini dile getirip Nagelsmann'a verilen 25m€ bonservisi tartışıyorlar...
Alper Ender Fırat | Futbolun idam fermanı | 24.04.2021 by Tr724
Dünya futbolu sarsıldı.. Dev kulüpler Süper Lig kurma arayışında. Kavga kızışıyor, UEFA’dan yaptırım tehdidi geldi. Bu lige neden ihtiyaç duyuldu, fikre kim neden itiraz ediyor? Socrates Dergisi Almanya Koordinatörü Banu Yelkovan Beşte Beşte yanıtlıyor.
Futbolun Matematiği'nde Bulut ve Emre, İtalya Serie A'da zirveyi yakından ilgilendiren Napoli-İnter maçıyla açılışı yapıp, geceye bomba gibi düşen Avrupa Süper Ligi'nin futbola neler getirip, futboldan neler alacağını konuşarak, Mourinho'nun ayrılması sonrası Tottenham'ın hoca adayları ile kapanışı yapıyorlar...
Bulut Furkan ve Emre, Futbolun Matematiği podcastin ikinci bölümünde Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalinde PSG'nin Bayern Münih'e iç sahada yenilmesine rağmen yarı finale adını yazdırdığı bu heyecanlı kapışmayı konuşuyorlar...
Ercan Taner ve Mert Aydın Ateş Arabaları efsanesinde, Şampiyonlar Ligi'nin doğuşunu ve tarihini konuşuyor. https://youtu.be/B8FQ80bPEUo
Futbolun Matematiği podcastin ilk bölümünde Bulut ve Emre, BGSHD podcastten Aydın'ı da konuk alıp Real Madrid'in Zidane'nın dehasıyla kazandığı El Clasico'yu enine boyuna yorumladılar.
ultras/Movement podcast ailesinin en yeni podcasti Futbolun Matematiği, Bulut Furkan Çakmak ve Emre Kuyumcu'nun yorumlarıyla El Clasico ile gala yapacak. Tabii, öncesinden bir tanıtım fragmanı yapmadan olmazdı, buyurun...
Tozlu Raflar'da Uğur Yapıcı'nın anlatımıyla futbolun en komple oyuncusu olarak kabul edilen Alfredo Di Stefano'nun hikayesi dile getirildi. Real Madrid ile bütünleşen şampiyon karakteri ile Maradona ve Pele'nin "en iyisi o" dediği 'Sarı Ok' Di Stefano'yu yeniden hatırlayalım...
Ercan Taner ve Mert Aydın, Ateş Arabaları efsanesinde, futbolda ekol olmuş teknik direktörleri konuşuyor; Johan Cruyff, Diego Simeone, Frank Rijkaard, Ronald Koeman
Faal oyuncular dışında futbol dünyasındaki en efsanevi 10 ismin serüvenini ele alan Tozlu Raflar'da, Uğur Yapıcı'nın anlatımıyla Hollandalı ikon Johan Cruyyf dile getirildi. Futbola bakış açısı, felsefik tarafı ve kendisinden sonra gelenlere açtığı yolla 'özel' olan Cruyff'u tekrardan hatırlayalım...
Tozlu Raflar'da Uğur Yapıcı'nın anlatımıyla Ronaldinho'nun hikayesi dile getirildi. Futbolda basamakları tırmanışı, herkesi kendisine hayran bırakan Barcelona dönemi ve zirveden inişi ile Ronaldo de Assis Moreira'yı yeniden hatırlayalım...
Futbolun Beşiği #9 | Premier Lig'de geride kalan 2 haftada oynanan maçlar ve ara transferde yapılan hamleler
%1 Futbolun 6. yayınında, 00:00-05:00 Gençlerbirliği maçı genel değerlendirmeleri 05:00-10:30 Berat Ayberk Özdemir 10:30-13:00 Parmak 13:00-31:22 Marlon-Serkan performansı ve Pereira meselesi 31:22-35:50 Majid Hosseini - hatası ve sözleşme durumu değerlendirmeleri 35:50-37:52 Mustafa Öğretmenoğlu 37:52-48:55 Transfer Meseleleri 48:55-58:38 Çarşamba günü Başakşehir ile oynanacak Süper Kupa Maçı gündem maddelerini konuştuk. Yorumlarınızı bekliyoruz. Keyifli izlemeler.
Futbolun Beşiği #8 | Premier Lig'de ilk yarının 11'leri ve ödülleri
Futbolun Beşiği #7 | Premier Lig'de Boxing Day'den geriye kalanlar
Futbolun Beşiği #6 | Premier Lig'de geride kalan haftada öne çıkanlar, Big Six maçları, yaklaşan Boxing Day fikstürü ve Fantasy Premier Lig önerileri
Futbolun Beşiği #5 | Premier Lig 13. hafta maçları, Tottenham - Liverpool, Chelsea'deki kötü gidiş, Manchester United'ın yükselen formu, öne çıkan haberler ve Fantasy Premier Lig önerileri
Futbol dünyasının en büyük vitrini Şampiyonlar Ligi'nde son 16 tur eşleşmeleri belli olurken dikkat çeken kuralar ortaya çıktı. Barcelona-PSG, Leipzig-Liverpool ve Atletico Madrid-Chelsea gibi devlerin karşılaşacağı maçları Spor Arena'dan Uğur Yapıcı yorumladı.
Futbolun Beşiği #4 | Premier Lig 12. hafta maçları, Manchester derbisi, Arsenal'deki kötü gidiş ve yaklaşan Boxing Day maçları
Futbolun Beşiği #3 | Premier Lig 11. hafta maçları, Brexit sonrası transfer süreci, VAR tartışmaları, Milwall taraftarının ırkçı hareketi ve Fantasy Premier Lig önerileri
Premier Lig 10. Hafta, Cavani'nin Instagram paylaşımı, Jimenez'in sakatlığı ve Fantasy Premier Lig önerileri
Premier Lig'in 9. haftasını ve çok daha fazlasını konuştuğumuz yeni içeriğimiz Futbolun Beşiği ilk bölümüyle sizlerle.
Futbolun dertlileri, yıldızların arkasını toplayanlar, mahallenin sert abileri; onlar defansif orta sahalar.02:25 - Bahadır'ın Futbolculuk Yılları https://ibb.co/m5m9Ldz03:45 - Fenerbahçeli Kemalettin'e yakışan bir video bulamadık :-(04:10 - Hürriyet ve Alex https://www.youtube.com/watch?v=cqfpwIYVUuo04:30 - Stephen Appiah (genel video bulamadık) https://www.youtube.com/watch?v=hF6hdH8KFJM04:36 - Felipo Melo https://www.youtube.com/watch?v=uWInRqp5h1A ve https://www.youtube.com/watch?v=gEj09v-g3MI04:40 - Federico Giunti (yine bulamadık düzgün bir şey= https://www.youtube.com/watch?v=XWpnMEUtLfM05:30 - Patrick Vieira https://www.youtube.com/watch?v=5XZ5ioUoNhs05:58 - Lothar Matthäus https://www.youtube.com/watch?v=OYQDqhcfVa408:00 - Edgar Davids https://www.youtube.com/watch?v=zt5NagiqiaE 08:10 - Edgar Davids neden gözlük takıyor? https://www.youtube.com/watch?v=cGFhOx1PQhI11:05 - Frank Rijkaard https://www.youtube.com/watch?v=l_dqHW7eRaw12:10 - Pep Guardiola https://www.youtube.com/watch?v=Z7QIvpWSsN013:53 - Gennaro Gattuso https://www.youtube.com/watch?v=sIOLV3YtHdo15:05 - Roy Keane https://www.youtube.com/watch?v=gS_kfMqORp016:10 - Roy Keane, Haaland'in Futbol Hayatını Bitiriyor https://www.youtube.com/watch?v=i0Ie4o-wyjk16:12 - RK vs PV (Soyunma Odası Dahil) https://www.youtube.com/watch?v=YiRl_HeJQXo16:50 - Yorumcu Roy Keane Liverpool'a Karşı https://www.youtube.com/watch?v=HPn_KZysAYg18:35 - Emmanuel Petit https://www.youtube.com/watch?v=hLNb6IUet0s19:30 - Fernando Redondo https://www.youtube.com/watch?v=ocZk43IB7ic19:53 - Redondo'nun Man Utd'e Çalımı https://www.youtube.com/watch?v=Tt39q-ByNk020:33 - Claude Makalele https://www.youtube.com/watch?v=lCcJxUVjWKs22:57 - Ilhan Cavcav Geremi Transferi https://www.futbolarena.com/lhan-cavcav-trk-futbol-tarihine-damga-vuran-geremi-transferini-byle-anlatmt-307103h/23:12 - Didier Deschamps https://www.youtube.com/watch?v=x6tEB26MQH023:45 - Diego Simeone https://www.youtube.com/watch?v=c5dzC9-eYSI23:50 - Estaban Cambiasso https://www.youtube.com/watch?v=V3v4i4_Ewx825:58 - Fernandinho https://www.youtube.com/watch?v=Kw4lCclVzxc26:00 - Fabinho https://www.youtube.com/watch?v=yuaQatcvB0c26:15 - Kante https://www.youtube.com/watch?v=JGRYImIOtqQ27:18 - Marcel Desailly https://www.youtube.com/watch?v=9hs9OXGzKVE27:45 - Mıchael Essien https://www.youtube.com/watch?v=8xHETHlbB5828:35 - Xabi Alonso https://www.youtube.com/watch?v=gXTzePGHI6A
En iyi 10 santrfor.Futbolun meyvesi gol. Ee meyveli ağaç da taşlanır. Aramızda günahsız olan olmasa da taş atmaya çoktan başladık bile...04:30 - R9 Ronaldo https://www.youtube.com/watch?v=qlnDONWbUOQ05:15 - Ronaldo vs Compostela https://www.youtube.com/watch?v=q090EJ6B7Lk06:04 - Tanju Çolak https://www.youtube.com/watch?v=dfynvzH3PfQ07:50 - Alan Sherar https://www.youtube.com/watch?v=bf5MrTX3Slg10:00 - 500'ten Çok Gol Atanlar Listesi https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_footballers_with_500_or_more_goals12:30 - Ibrahimovic "Ibracadabra" https://www.youtube.com/watch?v=LD7J5jq15T015:50 - Ibrahimovic ABD Kariyesi Sonrasi Tweet https://twitter.com/ibra_official/status/1194719897592315904?lang=en15:45 - Romario https://www.youtube.com/watch?v=6HS1B_2jzCo19:00 - George Weah https://www.youtube.com/watch?v=xM8BaC2CVak20:45 - Batistuta https://www.youtube.com/watch?v=Tpgv_5JFJNQ22:40 - Roma GS Maçı Olaylarıni Emre Anlatıyor https://www.youtube.com/watch?v=5o4tivQvyKU23:30 - Luis Suarez https://www.youtube.com/watch?v=LP9_Bj78osM25:00 - Luis Suarez Isırmaları https://www.youtube.com/watch?v=Uy31pdfntUw25:50 - Lewandowski https://www.youtube.com/watch?v=RMQdjlUx5sM28:00 - Van Nistelrooy https://www.youtube.com/watch?v=PUcMYDtpgOg29:00 - Van Basten https://www.youtube.com/watch?v=xpi3vufk0Qs31:00 - Shevchenko https://www.youtube.com/watch?v=ehcubdd_0XE32:00 - Inzaghi https://www.youtube.com/watch?v=xc6M4J2mb4w33:00 - Shevchenko Trabzon denedi mi? https://www.haberts.com/futbol/kacan-yildiz-buyuk-olur-h60001.html34:15 - Raul https://www.youtube.com/watch?v=EX4tWGUXdvw36:20 - Robbie Fowler Kokain Sevinci https://www.youtube.com/watch?v=HkQoBL6-9oE37:30 - Robbie Fowler Liman İşçilerine Desteği https://www.youtube.com/watch?v=u1AK8tAsB88 ve https://libcom.org/library/robbie-fowler-fined-supporting-liverpool-dockers38:00 - Owen https://www.youtube.com/watch?v=Xvxi_Y8Jy4M39:50 - Inter Lazio Ronaldo'nun Sakatlanması https://www.youtube.com/watch?v=1915ZTsUCvk41:15 - Crespo https://www.youtube.com/watch?v=ZJfkSmTZi_o41:40 - Aguero https://www.youtube.com/watch?v=s-XPDRTptJk41:29 - Thierry Henry https://www.youtube.com/watch?v=WMlC1_itRHQ44:10 - Henry vs Man Utd Efsane Gol https://www.youtube.com/watch?v=8iBMW1wThlU44:45 - Henry vs Barthez https://www.youtube.com/watch?v=FoMy9M6UVt045:25 - Klinsmann https://www.youtube.com/watch?v=GWlIFV1-NSM47:17 - Mario Jardel https://www.youtube.com/watch?v=YsreoEv0D74 ve https://www.youtube.com/watch?v=J1StJpyuS6M
O, hayatına çok zor koşullarda başlayan, bir çoklarını tatmin etmeyecek seviyelere gelmek için bile var gücüyle çalışmak zorunda olan, sevdiklerinden çok uzun sure ayrı kalarak tutkusunun peşinden koşan bir isim.. İşte fırtına misali sürati, oyun zekası ve yeteneğiyle yeşil sahaların en takdir gören isimlerinden biri, Jurgen Klopp'un Liverpool'unun sessiz prensi, Sadio Mane'nin hikayesi.... Hazırlayan ve Seslendiren: Muhammet Ali Özdemir Daha fazla için Abone olmayı ve sosyal medya'dan bizi takip etmeyi unutmayın! ►İnstagram Hesabım: https://www.instagram.com/muhammetaliozz ►Twitter Hesabım: https://twitter.com/muhammetaliozz ►Futbolun Hikayeleri İnstagram: https://www.instagram.com/futbolunhikayeleri_/ ►Futbolun Hikayeleri Facebook hesabı: https://www.facebook.com/FutbolHikayeleri ►Futbolun Hikayeleri Twitter hesabı: https://twitter.com/futbolhikayesi
Futbolun geri dönüşüyle ilgili çeşitli senaryolar gündeme gelirken, Socrates FC'nin 38. bölümünün girişinde İnan Özdemir, Atahan Altınordu ve İlhan Özgen salgın sonrası günlerde bizi nasıl bir futbolun beklediğini tahayyül etmeye çalışıyorlar. Bir süreliğine uygulamaya geçecek beş oyuncu değişikliği hakkından yola çıkarak, futbolun değişmeye ihtiyaç duyan ve duymayan bazı kurallarını tartıştıktan sonra geçmişten ve günümüzden sevdiğimiz kalecileri anıyoruz.
Futbolun geri dönüşüyle ilgili çeşitli senaryolar gündeme gelirken, Socrates FC'nin 38. bölümünün girişinde İnan Özdemir, Atahan Altınordu ve İlhan Özgen salgın sonrası günlerde bizi nasıl bir futbolun beklediğini tahayyül etmeye çalışıyorlar. Bir süreliğine uygulamaya geçecek beş oyuncu değişikliği hakkından yola çıkarak, futbolun değişmeye ihtiyaç duyan ve duymayan bazı kurallarını tartıştıktan sonra geçmişten ve günümüzden sevdiğimiz kalecileri anıyoruz.
Futbolun Tarihçesine bir bakalım. Biz kimiz? Merakını yitirmemiş, araştırma ve incelemeyi seven, Türkiye'nin En Genç Podcasterlerıyız. Nasıl başladık? Merakımızı diri tutabilmek ve bu ilgi alanlarımızı herkesin faydasına sunabilmek ve hep birlikte sorgulayabilmek üzere birlikteyiz. Her şey bir düş ile başlar. Sınırı olmayan düşler, karanlığı aydınlatan bilimin ayak izleridir. Merak ve araştırmakla başlayan bu düş; bilimle yoğrulmaktadır. Bilim, tasarım, sanat ve teknoloji gerçeğe giden yolları genişletir. Merakla hiçbir şey imkansız değildir. Hayatta sadece bazı zorluklar vardır. Bu zorluklar ise bilgileri paylaştıkça güzelleşir. Bilgi edindikçe mutlu olursun. Mutluluğu pekişen birey ise araştırmaya ve incelemeye devam eder. Ve en sonunda bilginin de sınırı yoktur. Asıl mesele de budur. Dünyayı değiştirecek ve geliştirecek olan “Sesli Düşler” dünyaya yeniden ve farklı bir bakış açısıyla dile getirmeyi hedeflemektedir. Sesli Düşler Kütüphanesi… Açık ve Sınırsız… --- Send in a voice message: https://anchor.fm/seslidusler/message