POPULARITY
Enerji Günlüğü Haber Bülteni:Türkiye'nin ve Dünyanın Enerji Gündemienerjigunlugu.net
Batı dünyasında Cazari (Gazari) olarak bilinen ElCezeri, Cizre'de 1153 yılında dünyaya geldi. Adı İsmail olup babasının adı Rezzaz'dır. Cizreli büyük mucit, bilgisayarın temelini atan âlim, fen ve teknik adamı, robotlar, saatler, su makinaları vb. makineler mucidi ve dünyanın ilk sibernetik bilginidir. Sibernetiğin bilinen tanımı, insanlarda ve makinalarda karşılıklı haberleşme, denge kurma ve yönetme bilimidir. El-Cezeri'nin, elektronikteki ayarlama sistemleri ve sibernetikteki denge durumunu başarılı bir şekilde çalışmalarında uyguladığı, yaptığı araçlardan anlaşılmaktadır. El-Cezeri'nin imzasını attığı diğer bir alan ise yatay eksenli yel değirmenleridir. Yatay eksenli yel değirmenlerinin ilk olarak Kuzey Avrupa ülkelerinde ortaya çıktığı sanılır. Oysa 12. yy'da Anadolu'da bunlar kullanılmaktaydı. Kitabında derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletlerle kaldırma gücü olarak yatay eksenli rüzgâr türbinlerinden yararlanıldığından bahseder. Bu cihazda sadece rüzgâr gücünden faydalanılmadığı, günümüzdeki silindir, piston ve sübap parçalarının da bir arada kullanıldığı görülmektedir. Aynı zamanda El-Cezeri, tarihte otomatik makinelerin yapımıyla uğraşan ilk mekanikçilerden biri olarak da kabul edilir. Teorik çalışmalardan çok, pratik ve el yordamıyla deneysel çalışmalar yapan Cezeri'nin kullandığı oldukça önemli bir yöntem; yapacağı cihazların önceden kâğıttan maketlerini inşa edip geometri kurallarından yararlanmaktı. İlk hesap makinesinden asırlar önce aynı sistemle çalışan benzer bir mekanizmayı, geliştirdiği saatte kullanan Cezeri, sadece otomatik sistemler kurmakla kalmamış; otomatik olarak çalışan sistemler arasında denge kurmayı da başarmıştı. (Bekir Çırak-Abdülkadir Yörük, Mekatronik Biliminin Öncüsü İsmail El-Cezeri, s.1-8)
Yerel seçimlere doğru gündem, adayların kim olacağına kilitlendi. Partililiğin, kişilerin ve vaatlerin öne çıktığı yarışta, kent sorunları ne yazık ki ikinci planda kalıyor. Oysa bu seçimde, daha yaşanabilir, güvenli, sağlıklı, afetlere hazırlıklı ve kendi kendine yeten şehirlerde yaşamayı oylayacağız. Yerel politikalar; mülksüzleştirmeden halk sağlığına, göçten afet riskleri yönetimine, iklim mücadelesinden ekonomik yeterliliğe, hayatımızı doğrudan etkileyecek kararlarda önemli rol oynuyor. İstanbul'dan Cizre'ye, Hatay'dan Kahramanmaraş'a, Samsun'dan Antalya'ya, Erzincan'dan Bodrum'a, her kentte önemli alanlar farklı gerekçelerle devlete veya sermayeye devredilirken vatandaşı bekleyen tehlikeler ne? Yerel yönetimlerin sorumlulukları neler, üzerlerine düşeni yapıyorlar mı? Büyükşehirlerden ilçe ve köylere, çözüm bekleyen en büyük sorunlar hangileri? Başta deprem tehlikesi olmak üzere “afet riski, kamu yararı, ekolojik turizm, ekonomik kalkınma” gibi gerekçelerle çıkarılan yasal değişiklikler, verilen izinler, kentleri ve geleceğimizi nasıl etkileyecek? “%100 YEREL” podcast serisinde Mehveş Evin bu sorulara, konunun uzmanları ve yereldeki paydaşlarla yanıt arıyor. İlk programda Muğla Çevre Platformu Marmaris sözcüsü Halime Şaman, susuzluktan tarım alanlarının işgaline, Muğla'nın kritik sorunlarını anlatıyor.
Enerji Günlüğü Haber Bülteni:Türkiye'nin ve Dünyanın Enerji Gündemienerjigunlugu.net
PKK/PYD terör örgütünün sözde Ölümüzler Taburu'na bağlı intihar timinin Suriye'den illegal yollarla Ankara'ya gelerek İçişleri Bakanlığı'na iki canlı bomba ile saldırması, daha sonra PKK'nın sözde askeri kanadı HPG'den yapılan açıklamada TBMM üzerinden devleti hedef alan tehditkar ve alçakça açıklamaları YPG/ PKK terör örgütü için bardağı taşıran son damla olmuştu. Çünkü bu terör saldırısını kahraman iki polis cevval ve kendi hayatlarını tehlikeye atarak etkisiz hale getirmeseydi sonuçları çok vahim olabilirdi. Eğer teröristler İçişleri Bakanlığı'na girselerdi içeride katliam yapabilir, rehin alabilirlerdi. Kahraman iki polisin teröristleri kısa sürede etkisiz hale getirmesi aynı zamanda terörist saldırıyı sönükleştirmişti. Hatta Fransa PKK'nın Türkiye'de eylem kabiliyetini kaybettiğini bile gündeme getirmişti. Aslında Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğünü parçalayarak siyasi yapılarını da değiştirmeyi amaçlayan, Türkiye'yi de içine alan çok ciddi anlamda tehdit eden bir proje yürütülüyordu. ABD ve bazı kolonyalist Avrupa ülkeleri, Süleymaniye merkezli KYB'yi de işin içine katarak bu iki yapıyı birbirine entegre etmeyi başarabilirlerse bu projeden şu ana kadar uzak duran Barzani'yi de baskı altına alarak bu kaos projesine dahil etmeye çalışıyorlardı. Türkiye ısrarla bu konuyu takip ediyor, etmekte de zorunda anlaşılan. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü parçalayarak siyasi veya ideolojik yapısını değiştirmeyi amaçlayan terör örgütünün başat unsur olduğu bir oluşumu ortaya koyarak Türkiye'yi ulusal güvenliğini hedef alan bir tehditle karşı karşıya bırakmaya çalışan güç odakları ile mücadele şimdilerde yapılıyor. Şu an mesela terörle mücadele bu işin içinde var ama bu bir jeopolitik karşılık aslında. Türkiye bu konuda şunu söylüyor: “Burada Türkiye ye karşı kurulan jeopolitik tuzakları entrikaları gördüm, buna karşılık veriyorum.” Şimdi bu noktada ortaya çıkan irade önemli! Neden bahsediyoruz? Sadece SİHA ve savaş uçaklarının etkisi çok farklı bir süreci tetikledi. Biz buraya önce SİHA'lar ile girdik. Bu ne anlama geliyor? Bizim irademizi test ettiler. Sonra SİHA'mızı düşürdüler. ABD'nin SİHA'mızı düşürmekle aslında bize verdiği mesaj netti: “YPG'yi ben burada koruyorum, himaye ediyorum lojistik destek ve eğitim veriyorum, yönetiyorum ve yönlendiriyorum. Bu nedenle sen YPG'yi vuramazsın.” Bu tehdide karşı 5 Ekim gecesi saat 23.00'ten itibaren 50 Km derinlikte Suriye'yi savaş uçaklarıyla vurmaya devam etmesi öncelikle Türkiye'nin etkisini arttıran önemli bir nedendi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” düsturu ile kollar halinde jetlerimiz ve akıncı taaruzi İHA'nın da aralarında bulunduğu insansız hava araçlarımız, Tel Rıfat, Cizre ve Derik'teki terör hedefleri bir yıl içinde ikinci kez vurmuş oldu. Cezire Kampı olarak bilinen alanda Haseki'nin üstüne kadar inerek Abdülaziz ve Karaçok Dağları da vuruldu. Bu kez terör örgütünün kullandığı petrol kuyuları depolama tesisleri de hedef alındı. Suriye sınırının 40-50 kilometre derinliğindeki hedefleri F 16'larımız kullanılamaz hale getirdi. Operasyonlarda yerli milli mühimmat kullanıldı. Şu ana kadar 65 hedef imha edildi. Amerika'ya cevap böyle verildi, verilmeye de devam ediliyor.
Gazeteci Ayşegül Doğan, 14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti'den aday gösterildi ve Şırnak milletvekili seçildi. Doğan'la birlikte Şırnak'tan üç YSP vekili Meclis'e girdi. Kısadalga için röportaj yaptığımızda henüz Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasında “protokol” imzalanmamış, YSP seçimdeki kararını açıklamamıştı. Cizre'de doğup büyüyen Doğan'ın babası Orhan Doğan, 1991 yılında Sosyal demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden Şırnak Milletvekili seçilmişti. 14 Mayıs seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'na Kürt illerinden müthiş destek çıktı. Şırnak özelinde %75.51, Cizre'de rekor destek yüzde 83'ü bularak CHP'nin kalelerini bile geçti. Ayşegül Doğan'a seçime hangi koşullarda hazırlandığını, seçim gecesinde yaşanan zorlukları, Kılıçdaroğlu'na neden bu kadar yüksek oyun nasıl çıktığını ve Yeşil Sol Parti'nin oy kayıplarını sordum. “Seçimin sonuçlarını analiz ederken bütün umudunu, öfkesini sandığa taşımış insanlara reva gören muameleyi unutmamak gerekiyor” diyen Doğan, özellikle 2016'dan bu yana uygulanan “göçertme” politikasının nasıl sürdüğünü, seçim öncesinde bölgeye askeri yığınak yapıldığını vurguluyor.
Cizre'de akraba aileler arasında çıkan tartışma kanlı bitti. Kısa sürede büyüyerek silahlı kavgaya dönüşen olay sonucu 1 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi yaralandı
Son dakika haberine göre Şırnak'ın Cizre ilçesinde Dicle Nehri'ne serinlemek için giren İdris Pütrü ve Zekeriya Negiz (13), suyun bir anda yükselmesiyle akıntıya kapılarak kayboldu. Gençlerin yakınları, çalışmaları gözyaşları içinde takip etti. Sa...
Şırnak'ın Cizre ilçesinde Dicle Nehri'ne giren iki çocuk akıntıya kapılarak kayboldu.
Beril Eski, Ahmet Davutoğlu'yla söyleşisinin ikinci bölümünde Başbakanlık'tan ayrılma sürecini, Başbakanlığı döneminde yürütülen Cizre, Sur ve Nusaybin merkezli operasyonlarının sebep olduğu insan hakları ihlallerini, Suriye politikasını ve siyasetteki pişmanlıklarını konuşuyor..
Hatice Kamer reports from Diyarbakir, about an assassination took place 27 years ago. Hundreds of Kurds were killed and their killers were never arrested in the 1990s in cities of Diyarbakir, Farqin, Batman, Nusaybin and Cizre. Parliamentarian Mehmet Sincar went to Batman back then to investigate these killings, his aim was to prepare a report for parliament. But he also was killed there. His case will be reopened on September 6 in Diyarbakir by his wife. - Ji ber nebûna raporta Ehmed Xefûr ji Hewlêrê emê raporeke taybet ya Hatice Kamer ji Amedê pêşkêş bikin, raport li ser kuştin û doza parlamenterê Kurd Mehmet Sîncar e, ku ew parlamenterê Partîya Demokrasî (DEP) bû. Di salên 1990îyan de li bajarên weke Amed, Farqîn, Batman, Nisêbin û Cizîrê bi sedan Kurd dihatin kuştin û kujerên wan nedihatin girtin. Parlamenter Sîncar ji bo lêkolînkirina van kuştinan wê demê çû Batmanê, armanca wî ew bû ku raporekê ji bo parlemanê amade bike. Lê ew jî li wir hate kuştin. Doza wî dê di 6ê îlonê de li Amedê were vekirin. Bêtir derbarê wê mijarê di raporta Hatice Kamer de heye ku hevjîna Mehmet Sîncar, Cîhan Sîncar û parêzera wan Şaneşîn Aydin behsa girîngîya dozê dikin.
Cizre è un luogo imprescindibile se si vuole provare a comprendere appieno l'epopea curda, vissuta interamente dalla cittàSeguite tutti gli aggiornamenti sulla pagina instagram @medioorienteedintorni , per articoli e podcast visitate il nostro sito https://mediorientedintorni.com/ trovate anche la "versione articolo". Vuoi avere tutto in unico posto? Iscriviti al gruppo Telegram: https://t.me/mediorientedintorni Ogni like, condivisione o supporto è ben accetto e ci aiuta a dedicarci sempre di più alla nostra passione: raccontare il Medio Oriente
Alandan Seçmeler'in bu bölümünde, akademisyen Dilek Kurban tarafından kaleme alınan “Limits of Supranational Justice: The European Court of Human Rights and Turkey's Kurdish Conflict” kitabı çerçevesinde Kürt Meselesi'nin demokratik yollarla çözümünde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin (İHAM) oynadığı rolü konuşuyoruz. Bununla birlikte Kürt meselesiyle bağlantılı güncel İHAM kararlarından Selahattin Demirtaş (2) Büyük Daire kararı, yakında zamanda verilen Cizre kararları ve güncel uygulama sorunlarını tartışıyoruz. Görüşlerinizi bizimle sosyal medya hesaplarımız üzerinden #DEMOStanSesler etiketi ile paylaşmayı unutmayın! #İHAM #KürtMeselesi #AİHM #İnsanHakları Dilek Kurban, Limits of Supranational Justice: The European Court and Turkey's Kurdish Conflict, 2020, Cambridge Press Müzik: Front Runner - Blue Dot Sessions Bu podcast Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği (festr.org) desteğiyle hazırlanmaktadır.
Aydın Başar - Cizre’ye Düştü Yolum by GENÇ
DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR1653 - Yeni Amsterdam (daha sonra New York Şehri olarak değiştirildi) kuruldu.1703 - Japonya'da deprem: 200.000 kişi hayatını kaybetti.1848 - Kaliforniya'da altına hücum başladı. Servet arayan Çinli göçmenlerle dolu ilk gemi San Francisco'ya vardı.1880 - Cadde ve sokakların gece aydınlatılması uygulamasına ilk defa Wabash'ta (Hindistan) başlandı.1918 - Amerika Birleşik Devletleri, I. Dünya Savaşı'na girdi.1935 - İlk yalan makinesi, Leonarde Keeler tarafından denendi.1962 - 400 yıl sonra ilk kez Neptün ve Plüton aynı hizaya geldiler.1982 - Suriye'nin büyük şehirlerinden Hama'da, Müslüman Kardeşler örgütüne yönelik büyük bir operasyon yapıldı. Operasyonda binlerce kişi yaşamını yitirdi. Bu olay tarihe Hama Katliamı olarak geçti.TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR1914 - İstanbul'da Elektrikli Tramvay İşletmesi açıldı.1991 - Silopi ve Cizre'ye gazetecilerin girmesi yasaklandı.2009 - Ergenekon davası kapsamında 41'i tutuklu 86 sanığın yargılandığı davanın 46. duruşmasında ifade veren Sami Hoştan, "Susurluk kazasındaki kayıp çanta bende" dedi.BUGÜN DOĞANLAR137 - Roma İmparatoru Didius Julianus dünyaya geldi.1936 Türk futbolcu - Metin Oktay doğdu1977 - Kolombiyalı şarkıcı Shakira doğdu.1981 - Türk pop rock sanatçısı Emre Aydın dünyaya geldi.BUGÜN ÖLENLER1907 - Rus kimyacı Dmitri Mendeleev hayatını kaybetti.1966 Türk iş adamı ve Sabancı Holding'in kurucularından - Hacı Ömer Sabancı hayatını kaybetti.BUGÜNKÜ BÜLTENİMİZİ BURADA SONLANDIRIYORUZ. TARİHTE GERÇEKLEŞEN ÖNEMLİ OLAYLARI ELE ALDIK. YARIN NELER OLDUĞUNU MERAK EDİYORSANIZ BİZİ DİNLEMEYİ UNUTMAYIN. GÖRÜŞMEK ÜZERE
Pandemi günlerinde memleketi meşgul eden gündemlerden biri de olağanüstü bir düzeyde artan polis ve bekçi şiddeti. Her geçen gün ülkenin farklı noktalarından kolluk güçlerinin yurttaşlara uyguladığı şiddet haberleri geliyor. Çorlu’dan Kadıköy’e, Beyoğlu’ndan Edirne’ye, Cizre’den Sultangazi’ye virüsün yayılma tehlikesinin azaltılmasına destek olmaktan çok, yurttaşlara gözdağı veren kolluk güçleri kişilerin en temel haklarını ve can güvenliklerini hiçe sayıyor. TKP’nin Sesi bültenindeki Günün Yorumu’nda bugün, iktidardan cesaret alan kolluk güçlerinin sermaye düzenindeki işlevlerine değiniliyor. Korkunun büyüğünün iktidarda olduğuna vurgu yapan sesli bülten, çırpındıkça daha fazla batan siyasal iktidarın zor aygıtını mercekten geçiriyor.
Alt liglerin yegâne podcastinde bu hafta; derbiler ve büyük maçlara sahne olan 1. Lig, haftanın en büyük rekabetinin yaşanacağı 2. Lig ve her zaman olduğu gibi Kocaeli'nin gündem unsuru olduğu 3. Lig, tüm detaylarıyla burada! Abdullah ve Özcan, Kağıt Bilet'le her hafta burada! --- This episode is sponsored by · Anchor: The easiest way to make a podcast. https://anchor.fm/app Support this podcast: https://anchor.fm/bosyapma/support
Gökhan Bacık ile bu hafta 100 yaşına yaklaşan Cumhuriyet’in yaşadığı krizi konuştuk. Gerek İslamcıların, gerekse Kemalistlerin inkara dayanan ve dünyadan kopan bakış açısının nedenleri ve muhtemel sonuçları ne olacak… İşte ana başlıklar:Oysa Cumhuriyet’in temel ilkesi egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasıdır. Cumhuriyet’in kuruluşunun 100 yıl ardından tablo parlak görünmüyor.Hukuk devleti problemi var, hala sivil anayasa yapılamamış durumda.Biz “Yıkılmadık ayaktayız” modunda mı gideceğiz, sorunları görüp üzerine mi gideceğiz?Ortada vatandaşlık üzerine kurulu ulusal yapı kırıldığı için herkes kabilesine dönmüş durumda.Bu tablonun nedeni, ortada bir ulusun olmaması…Cumhuriyet kutlamaları sekülerlerin AKP’ye bir cevabı aslında: Kalabalık istiyorsan bende de kalabalık var.Kemalizm bugüne kadar kendi dışında bir şeyi üstün görüyordu, o da Batı kültürüydü. Kendi dışında bir de bilimi üstün görüyordu. Bu 1990’ların başından itibaren yıpranmaya başladı.Türkiye İslami harekatında ve Kemalizmi’nde artık entelektüel müdahale yok.Türkiye halkı dünyadan kopmayı kabullenmiş durumda, bu da iyi bir şey değil.
RoB - Reiseblog ohne Bilder - Podcast über Reisende und digitale Nomaden
Türkei? Auf gar keinen Fall. Da muss ich mir ja immer Sorgen wegen weiterer Anschläge machen, richtig?Solche und ähnliche Fragen bekommt Thomas vom Türkei Reiseblog regelmäßig per E-Mail. Er antwortet damit, dass kein einziger Anschlag in den Bade- und Strandregionen verübt wurde. „90 % des Landes sind absolut sicher und da muss man sich gar keine Sorgen machen“, erklärt er, „und es fliegen wieder mehr Touristen in die Türkei, auch aus Deutschland. 2016 waren es 3,8 Mio., 2017 3,4 Mio. Deutsche.“Doch woher kommt die allumfassende Angst?Thomas sieht das Hauptproblem darin, dass die Medien nicht unterscheiden und ganz allgemein über Anschläge in der Türkei berichten. „Man muss aber genau schauen, wo etwas passiert. Schließlich ist die Türkei sehr groß und besteht aus vielen verschiedenen Landesteilen, die viele nicht einmal voneinander unterscheiden können. Wovon man sich unbedingt fernhalten sollte, sind ein paar Städte wie Cizre oder Diyarbakır, in denen es in den letzten Monaten immer wieder zu Problemen kam. Und natürlich bis auf 30 Kilometer von der syrisch-irakischen Grenze“, erklärt er. In allen anderen Orten, zum Beispiel auch Gaziantep in Ostanatolien (etwa 50 km von der syrischen Grenze entfernt), könne man seinen Urlaub ganz in Ruhe verbringen.Die großen Städte in der Türkei sind genauso sicher wie Berlin, Madrid und London. Es reisen wieder mehr Touristen in das Land.Es gab zwar Anschläge in Istanbul, Ankara, Bursa und Izmir, aber der letzte in Istanbul ist über ein Jahr her. Die Anschlagsgefahr in einer türkischen Großstadt ist genauso groß wie in deutschen und anderen europäischen Städten. Es gibt also keinen Grund, sich unsicher zu fühlen.Je nachdem, wohin man reist, hört man wieder wesentlich mehr Deutsche auf den Straßen. Zum Beispiel in Istanbul und in Antalya. Dort sprechen einen Hoteliers und Restaurantbetreiber sogar auf Deutsch an.Die Türkei ist ein Land mit unendlichen MöglichkeitenWunderschöne Wanderwege, Strände, die Ruinen von Ephesos und Troja: All das bietet dir die Türkei. Ebenso kannst du Großstädte wie Istanbul und Ankara erleben, Paragliding und Tandemsprünge machen. Im Winter kannst du an der Südküste bei angenehmen 20 °Celsius im Shirt rumlaufen, während in Istanbul sogar manchmal Schnee fällt.Wohin du auch reist, eines darfst du dir, so Thomas, keineswegs entgehen lassen: „Das türkische Essen ist einfach der Wahnsinn. Probiere unbedingt das Streetfood. Mein Favorit sind Midye Dolma, gefüllte Muscheln. Und lass dich mit einem türkischen Frühstück verwöhnen. Da ist alles bei, was gut ist!“In Folge 13 erfährst du die folgenden Dinge über die Türkei:Der letzte Anschlag ist über ein Jahr her und du bist in Istanbul und Ankara genauso sicher wie in anderen europäischen Städten.Das Problem liegt in der türkisch-irakischen Grenzregion sowie in ein paar Städten wie Cizre und Diyarbakır (hier weitere Infos). Wenn du aber in Antalya, dem Hauptreiseziel der Deutschen, Urlaub machst, merkst du davon nichts. Das liegt über 800 Kilometer von der türkisch-syrischen Grenze entfernt.An der Schwarzmeerküste ist es das ganze Jahr über regnerisch und es kann auch Schnee fallen. An der Südküste hingegen regnet es im Sommer höchstens einmal pro Monat und ist mit 20 °Celsius recht warm.Bursa ist mit knapp 3 Mio. Einwohnern die viertgrößte Stadt der Türkei und gehört zum UNESCO Welterbe. Hier gibt es Häuser, die 750 Jahre alt sind.Du erfährst, wo die Ruinen von Troja und von Ephesos zu finden sind und das Ephesos eine antike Großstadt mit 250.000 Einwohnern war.Çanakkale an der Dardanellen-Meerenge ist eines der größten Schlachtfelder des Ersten Weltkriegs.Mustafa Kemal Atatürk gilt als Gründer der modernen Türkei, weil er nach dem Ersten Weltkrieg Staatspräsident wurde, das Kalifat abschaffte und die osmanischen Sultane vertrieb.Wie ein türkisches Frühstück aussieht und wo du das beste StreetfoodWas du in der Türkei alles machen kannst, wenn du zwei Wochen Zeit hastBeginne deine Reise in Istanbul und schau dir die Stadt an. Hagia Sophia, Blaue Moschee, den großen Basar und probiere auf jeden Fall das Streetfood! Hier übernachtest du am besten im Cheers Lighthouse Hostel*.Von dort aus weiter nach Kappadokien in Zentralanatolien. Die Landschaft hier wurde von Vulkanen geprägt, die vor 20 Mio. Jahren ausgebrochen sind. Schon vor 3.500 Jahren haben die Bewohner Höhlenwohnungen in das Gestein gehackt. Dadurch sind riesige unterirdische Städte entstanden, in denen tausende Menschen gelebt haben. Das siehst du zum Beispiel im Göreme Nationalpark. Im Winter kannst du in Kappadokien sogar Skifahren. Und du kannst sogar in den Höhlenwohnungen schlafen, im Stay in Peace Cave Hostel*. Auch sehr gut sind The Dorm Cave by Travellers* und Hostel Terra Vista*.Von Kappadokien aus empfiehlt sich die Südküste. Antalya hat eine besonders schöne Altstadt mit sehr alten osmanischen Steinhäusern, vielen guten Restaurants und Stränden in der Umgebung. Hier schläfst du gut im Role Street Hostel* oder im Marina Hostel*.Von dort aus ist es nicht weit nach Çıralı, wo du in Baumhäusern schlafen und Meeresschildkröten beim Eierlegen am Strand beobachten kannst. Auf dem Weg dorthin solltest du unbedingt am seit 2.700 Jahren brennenden Gasfeld Yanartaş vorbei und dir abends Marshmallows grillen, während jemand auf der Gitarre spielt. In Çıralı gibt es zahlreiche Clubs und eine internationale Backpacker-Szene. Hier übernachtest du natürlich in den Baumhäusern, in Kadir‘s Tree Houses*.ShownotesThomas schreibt in seinem Türkei Reiseblog über seine Erfahrungen in diesem vielfältigen Land.Türkei Reiseblog auf FacebookTürkei Reiseblog auf TwitterTürkei Reiseblog auf InstagramTürkei Reiseblog auf PinterestDirekter Link zum BeitragBei den mit * gekennzeichneten Links handelt es sich um Affiliate-Links externer Portale und Seiten. Wenn du über diesen Link ein Produkt kaufst, erhalte ich eine Provision und verdiene damit Geld. Für dich bleibt der Kaufpreis derselbe.
Nergens ter wereld zitten zoveel journalisten in de gevangenis als in Turkije. Velen van hen worden verdacht van steun aan terreur. Veel belangenorganisaties hebben hun zorgen geuit over de persvrijheid in Turkije. En toch durfde de Turkse journaliste Müzeyyen Yüce, van de lokale krant Antalya Korfez, het aan om af te reizen naar de belegerde steden Nusaybin en Cizre, bij de Syrische grens. Ze wilde met eigen ogen zien hoe het de kinderen in deze Koerdische regio vergaat. In een serie van vijf artikelen beschrijft ze de zware gevechten en de impact van de uitgaansverboden. Onlangs won ze hiervoor de EU Investigative Journalism Award voor beste onderzoeksjournalistiek uit Turkije. We belden Yüce ook om meer te horen over hoe zij te werk is gegaan. Bestaat onderzoeksjournalistiek nog wel in een land waar de persvrijheid zo in het geding is? We praten erover met Erik-Jan Zürcher, hoogleraar Turkse talen en culturen, Gulsah Ercetin, buitenlandredacteur bij de NOS, en Tan Tunali, oud-Turkijecorrespondent en nu werkzaam bij de Groene Amsterdammer.
Nergens ter wereld zitten zoveel journalisten in de gevangenis als in Turkije. Velen van hen worden verdacht van steun aan terreur. Veel belangenorganisaties hebben hun zorgen geuit over de persvrijheid in Turkije. En toch durfde de Turkse journaliste Müzeyyen Yüce, van de lokale krant Antalya Korfez, het aan om af te reizen naar de belegerde steden Nusaybin en Cizre, bij de Syrische grens. Ze wilde met eigen ogen zien hoe het de kinderen in deze Koerdische regio vergaat. In een serie van vijf artikelen beschrijft ze de zware gevechten en de impact van de uitgaansverboden. Onlangs won ze hiervoor de EU Investigative Journalism Award voor beste onderzoeksjournalistiek uit Turkije. We belden Yüce ook om meer te horen over hoe zij te werk is gegaan. Bestaat onderzoeksjournalistiek nog wel in een land waar de persvrijheid zo in het geding is? We praten erover met Erik-Jan Zürcher, hoogleraar Turkse talen en culturen, Gulsah Ercetin, buitenlandredacteur bij de NOS, en Tan Tunali, oud-Turkijecorrespondent en nu werkzaam bij de Groene Amsterdammer.
Su Hakkı: 15 Eylül 2015 Su Hakkı'nda su gündemini değerlendiriyoruz: Akgun Ilhan ve Nuran Yuce'nin hazirlayip sundugu Su Hakki'nda Cizre'de yasanan yasam ve su hakki ihlalleri uluslararasi hukuk cercevesinde ele alindi.
Under striderna i staden Cizre i Turkiet infördes utegångsförbud. Svenska Helin får kontakt med en släkting mitt i konflikten. Vad ska hon göra med informationen om döda kroppar i kylskåp? Helin får ett samtal från sin mamma. Hon låter upprörd och stressad på rösten och ber Helin att göra något för nu har det gått två dagar sen utegångsförbudet utlystes i den kurddominerade staden Cizre i Turkiet. Deras släktingar bor där.Helin får höra att en död kvinna förvaras i hemmet. De vågar inte begrava henne, istället har de placerat den döda kroppen i ett tomt kylskåp. Runt kroppen har de lagt stora petflaskor fyllda med is för att förhindra liket från att ruttna. All information som når Helin under utegångsförbudet kommer från henne släkting inifrån Cezri. Vad kan man egentligen lita på under en konflikt? Och vad kommer att rapporteras när oberoende media väl kommer till staden?
18 Eylül 2015: Nil Mutluer / Cizre İzlenimleri Cizre'de yaşanan 9 günlük ablukanın kaldırılmasından sonra biraraya gelen milletvekili, akademisyen ve yazarlardan oluşan bir gozlemci heyet Barış İçin Kadın Dayanışma Grubu ismiyle bölgeye gitti. Açık Dergi'de yayınımıza bağlanan sosyalbilimci Nil Mutluer gozlemlerini aktardı.