Podcasts about kendisini

  • 89PODCASTS
  • 199EPISODES
  • 20mAVG DURATION
  • 1EPISODE EVERY OTHER WEEK
  • Apr 26, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about kendisini

Latest podcast episodes about kendisini

NTVRadyo
Engelsiz - Tahir Erdemir nasıl yaptı?

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 26, 2025 14:37


NTVRadyo
Engelsiz - Kübra'nın hayalleri

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 2, 2025 18:06


Yeni Şafak Podcast
BÜLENT ORAKOĞLU-Terörist başı Öcalan'ın PKK'ya kendisini feshetme çağrısı yaptığı tarihin 28 Şubat Postmodern darbesinin 28'inci yılına denk gelmesi sadece bir tesadüf mü?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 3, 2025 7:04


Şüphesiz değil. Zira Emperyalist stratejilerde tesadüflere yer olmadığı planlanmış tasarlanmış rastlantılar ile pusuda bekleyen 28 Şubat Vesayetçisi veya zihniyeti temsilcilerini de harekete ve teyakkuza geçirmiştir. Zira, Öcalan'ın Terör Örgütü PKK'nın tüm bileşenlerini hedef alan silah bırakın çağrısı yaptığı bu tarihi günde 28 Şubat'ın temsil ettiği zihniyetten her alanda hesap sormuş olabilseydik ki diyemiyoruz! Çünkü bir taraftan bu ülkede yaşayan tüm insanlarımızın “Terörsüz Türkiye için tarihi adımlar atılırken devletine duyduğu güven itimadı sarsacak 28 Şubat'ın vesayetçi zihniyetinin hâlâ bize aba altından sopa göstermeye devam etmesini asla hafife almamalıyız. Örnek mi MSÜ'deki Genç teğmenlerin korsan yemin hadisesi yeterli bir kanıt!

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Afetler karşısında Allah inancı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 14, 2025 7:02


Kendisini bazen çok güçlü görse de nihayetinde aciz bir varlık insanoğlu. Dedikodu, haset ve iftira gibi ahlâkî afetlere; hastalık ve yaşlılık gibi bedenî afetlere; deprem ve sel gibi tabiî afetlere maruz kalan ya da kalma riskiyle karşı karşıya olan bir varlık nasıl aciz olmasın ki! Peki, bu acziyeti karşısında onu dayanıklı ve dirençli kılacak en güçlü şey ne olabilir? Elbette ki Tanrı inancı. Zira O varsa, her şey anlamlıdır. O yoksa hiçbir şey anlamlı değildir. O varsa, meydana gelen her afetin ve her musibetin, künhünü tam olarak bilemediğimiz bir hikmeti vardır. Çünkü merhameti sonsuz olan bir Tanrı'nın, bunları kullarına acı çektirmek ve zarar vermek amacıyla yaratmış olması düşünülemeyeceğine göre, bunlar şimdilik idrak edemeyeceğimiz bazı hikmetlere binaen meydana gelmiş olmalıdır. İşte evreni yaratan ve yöneten bir Allah'a olan iman, insanın çare bulunmaz acziyetine metafizik bir anlam katarak onu rahatlatmaktadır.

NTVRadyo
Herkese Sanat - 31.Bölüm - Sanatı okunur hale getiriyor!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 13, 2025 19:55


Sanat eleştirmeni de sanatçı mıdır? Bugün sanat eleştirmeniyle tanışıyoruz. Kendisini “sanat eleştirmeni ve çevirmen” olarak gören, “Sanatı, okunur hale getiriyorum. Yani bir dili başka bir dile çeviriyorum” diyen Ayşegül Sönmez anlatıyor. NEDEN AYŞEGÜL SÖNMEZ? İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunu. Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi'nde master tezini Türk resminde Modernizme Rağmen Modern başlığında tamamladı. İlk sanat yazılarına Anons Plastik Sanatlar dergisinde başladı. Duygu Asena ile Kim ve Negatif dergilerinde çalıştı. Milliyet, Sabah, Radikal ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. AICA Uluslararası Sanat Eleştirmenliği Derneği Türkiye şubesinin başkanlığını yaptı. 2012 yılında kendi tam bağımsız kültür sanat medya organı uluslararası ENNC üyesi Sanatatak.Com'u kurdu. Sayısız eğitim programları, küratoryal müzik konseri, söyleşi ve sanat etkinlikleri düzenledi. Halen sanatatak.com'un genel yayın yönetmeni ve yazarı. Belçika'da HISK'de lisansüstü öğrencilere, İstanbul'da özel bir üniversitede on yıl aralıksız lisans öğrencilerine çağdaş sanat üzerine dersler verdi. Sonuncusu 2018 yılında olmak üzere, iki kere Uluslararası Kyoto Yarışması, felsefe dalında jüri üyesi oldu. Umut Burnundan Dolaşarak (Sanatatak Yayınları), Evdeki Konuşmalar (Baksı Müzesi Yayınları), Haksız Tahrik (Alef Yayınevi) kitaplarının editörlüğünü yaptı. “Ben Ayşegül Sönmez Çağın İçinde”yi (Sanatatak Yayınları) Fransız filozof Michel Maffesoli'nin yazdığı önsözüyle 2017 yılında yayınladı. 2020 yılında Toy Tiyatro için yazdığı Take a Message to Mary isimli tiyatro oyunuyla Kültür Bakanlığı desteğini kazandı. Youtube'da İşsanat kanalında Türkiye İş Bankası Resim koleksiyonu üzerine inceleme yapan bir youtuber. “Son kitabı Çağdaş Sanat Var Mı?” 2022 Kasım ayında Everest yayınlarından yayınlandı. “Müzede Gör” serisinin ilk kitabı 2024 yılında İş Bankası Resim Heykel Müzesi tarafından yayınlandı. NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi 12.30'da, Pazar 18.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.

NTVRadyo
Herkese Sanat - 31.Bölüm - Sanatı okunur hale getiriyor!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 10, 2025 19:55


Sanat eleştirmeni de sanatçı mıdır? Bugün sanat eleştirmeniyle tanışıyoruz. Kendisini “sanat eleştirmeni ve çevirmen” olarak gören, “Sanatı, okunur hale getiriyorum. Yani bir dili başka bir dile çeviriyorum” diyen Ayşegül Sönmez anlatıyor. NEDEN AYŞEGÜL SÖNMEZ? İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunu. Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi'nde master tezini Türk resminde Modernizme Rağmen Modern başlığında tamamladı. İlk sanat yazılarına Anons Plastik Sanatlar dergisinde başladı. Duygu Asena ile Kim ve Negatif dergilerinde çalıştı. Milliyet, Sabah, Radikal ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazıları yazdı. AICA Uluslararası Sanat Eleştirmenliği Derneği Türkiye şubesinin başkanlığını yaptı. 2012 yılında kendi tam bağımsız kültür sanat medya organı uluslararası ENNC üyesi Sanatatak.Com'u kurdu. Sayısız eğitim programları, küratoryal müzik konseri, söyleşi ve sanat etkinlikleri düzenledi. Halen sanatatak.com'un genel yayın yönetmeni ve yazarı. Belçika'da HISK'de lisansüstü öğrencilere, İstanbul'da özel bir üniversitede on yıl aralıksız lisans öğrencilerine çağdaş sanat üzerine dersler verdi. Sonuncusu 2018 yılında olmak üzere, iki kere Uluslararası Kyoto Yarışması, felsefe dalında jüri üyesi oldu. Umut Burnundan Dolaşarak (Sanatatak Yayınları), Evdeki Konuşmalar (Baksı Müzesi Yayınları), Haksız Tahrik (Alef Yayınevi) kitaplarının editörlüğünü yaptı. “Ben Ayşegül Sönmez Çağın İçinde”yi (Sanatatak Yayınları) Fransız filozof Michel Maffesoli'nin yazdığı önsözüyle 2017 yılında yayınladı. 2020 yılında Toy Tiyatro için yazdığı Take a Message to Mary isimli tiyatro oyunuyla Kültür Bakanlığı desteğini kazandı. Youtube'da İşsanat kanalında Türkiye İş Bankası Resim koleksiyonu üzerine inceleme yapan bir youtuber. “Son kitabı Çağdaş Sanat Var Mı?” 2022 Kasım ayında Everest yayınlarından yayınlandı. “Müzede Gör” serisinin ilk kitabı 2024 yılında İş Bankası Resim Heykel Müzesi tarafından yayınlandı. NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi 12.30'da, Pazar 18.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında. #herkesesanat #ntvradyo #sanateleştirmeni #ayşegülsönmez

Mevlana Takvimi
NEDEN İSLÂM SANATI YERİNE BATI SANATIYLA MEŞGULÜZ? - 22 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 22, 2025 2:21


Avrupa sanatının temelleri; mitoloji, esin perileri, ikonografi, felsefe ve estetiktir. İslâm sanatının temelleri ise inanç, ilhâm, rıza-yı ilâhî, belâgat ve bediiyat (estetik)'tir. Osmanlı medreselerinin en esaslı ilimlerinden olan Belâgat ilmi, Fenni Beyân, Fenni Maani ve Fenni Bedi diye üçe ayrılır. Fenni Bedi, Bediiyat yani bugünkü Estetik bilimidir. İslâm sanatçısı mütevazidir, imzasını bile “Hiç, El-Fakir, El-Aciz” diye atar. Kendisini ilâhî sanatın öğrencisi ve muhatabı olarak görür. İslam sanatında sanatçı yaratmaz. İlâhî güzelliğe ve yaratılışa mazhar olur. Yani ilâhî isim ve sıfatların aynası olur. Güneşin ışıklarını yansıtan su kabarcığı veya ayna gibi kendisi bir hiçtir ama sanat-ı ilâhîye tecelligâh olmuştur. Kendi kaynaklarımız kütüphanelerin tozlu raflarında saklanırken, biz ise hâlâ şaşkın şaşkın batı estetiği ve sanat felsefesi ile meşgulüz. Henüz dedelerimizin kitaplarını okumadık. Kültür kaynaklarımız, bilhassa sanat, estetik ve belâgat kitapları yeni yeni günümüz insanına hitap edecek şekilde yayınlanmaya başladı. Bize, öğrenciyken Osmanlı sanatkârlarının çok muhteşem sanat eserleri üretmelerine rağmen sanatın teorisini yazmadıkları söylendi. Ne de olsa Yörük ve Göçebe Türkler sözlü edebiyata sahipti. Ancak hakikat hiç de öyle değil. Kadîm medeniyetimizin kitapları sadece İstanbul'da değil, dünyanın her yerinde, kütüphanelerde ve arşivlerde saklanıyor. Hatta pek çok ülke kütüphanesinde açık erişim de var. (Doç. Dr. Rasim Soylu, Zafer Dergisi, 545. Sayı, Mayıs 2022)

Yeni Şafak Podcast
TAMER KORKMAZ - Morrison Süleyman'ın şapkasıyla sahne alan Ekrem İmamson!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 3, 2024 5:19


Kendisini şimdiden “Cumhurbaşkanı” seçilmiş gibi gören İmamson Efendi, Ülke Politikaları Vakfı'nın düzenlediği “Süleyman Demirel 100 Yaşında” başlıklı anma toplantısında konuştu.

Sade Kahve☕️
~Konfor Alanı Konforlu mudur?~

Sade Kahve☕️

Play Episode Listen Later Nov 1, 2024 25:32


Konfor alanının gerçekten konforlu mu? olduğu meselesini masaya yatırdık bu sefer. İçindeki sesi bastıramayınca kurumsal kariyerini bir kenara bırakıp kendine yeni bir yol açan Melike bu bölümün konuğu . Bana ilham veren bu güzel insanı sizde tanıyın isterim .Kendisini @melikekelek instagram hesabından takip edebilirsiniz .♥️

Mevlana Takvimi
BÎR ŞEY İSTEYENE CİMRİ DAVRANMAMAK - 30 EKİM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 30, 2024 2:06


Efendimiz (s.a.v.)'in bizlere vasiyetlerinden biri, bizlerden bir şey isteyen müslüman bir kimseye karşı cimrilikle değil, el açıklığı ile davranıp, bu isteğini karşılamamız hakkındadır. Yüce Peygamberimiz (s.a.v.)'in ve onu izleyen imâmların ahlâk ve sıfatları ile ahlâklanmak, ancak böyle mümkün olur. Ancak uyarıcı ve yol sahibi bir şeyhin eliyle bir kimse, bu âhdi yerine getirebilir. Kendisini dünya sevgi ve bağlantısından ve dünyanın insanı etkileyen o lezzet ve şehvetlerinden, bu yolu izlediği takdirde kurtarabilir. Bir hadis-i şerifte anlatılır: Efendimiz (s.a.v.) şöyle duâ ederlerdi: “Ey Allâh'ım, cimrilik ve tembellikten sana sığınırım.” (Müslim) Şu hadîsi anlatır: “Cimrilikten sakınınız. Cimrilik sizden önce gelenleri yok etmiştir. Öyle bir duruma gelmişlerdi ki, bu uğurda kanlarını döktüler. Günâh olan fiil ve yasakları kendilerine helâl kıldılar.” (Müslim) Başka bir hadîste: “Cimrilikten sakının. Sizden önce gelenleri, cimrilik kötülüklere sürüklemişti de, sıla-i rahmi kesip koparmışlar, günah işleri kendilerine helâl kılmışlardı.” (İbn Hibban) buyurulmuştur. Diğer bir rivayette ise: “İnsan için en yaman şer, üzüntüye sevk eden aşırı mal hırsı ve şiddetli korkudur.” (Ebû Davud) buyurulmuştur. Resûlullâh (s.a.v.) hadis-i şerfilerinde şöyle buyurmuşlardır: “Bir kulun kalbinde cimrilikle (aşırı mal hırsı ile) imân, hiçbir vakit yan yana gelip, birleşemez.” (Nesaî) “Cimri bir kimse Cennet'e giremez.” (Taberanî) “Yalancılar, fesâtçılar, yaptığı iyiliği başa kakanlar ve cimriler Cennet'e giremezler.” (Tirmizî) Allâh (c.c.) en doğrusunu bilir. (İmâm Şarani, Büyük Ahidler, s.945-948)

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - Cenazede göze batan noksanlıklar

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 29, 2024 3:00


Bir İmam cenaze namazı kıldırdı. Gömülürken bir Kardinal, İncil'den pasajlar okudu. “Biz hepimiz onun çocuk-larıyız. Kendisini bizim için feda etti. Lordu-muz, bu mirasın devamını sağlama-mızı ve tüm dünyaya yayıl-masını sağlamanı dileriz.”

Yeni Şafak Podcast
MEHMET METİNER - Biz Erdoğan'ın kendisini sevdik, güç için sevenler ne bilsin!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 6, 2024 9:28


Biz Erdoğan'ın kendisini sevdik. Davasını sevdik. Biz Cumhurbaşkanı veya Başbakan Erdoğan'ı değil, Erdoğan'ın kendisini sevdik. O yüzden Erdoğan'ı yalnız bırakmadık. Bırakmayız. Biz gücünden dolayı Erdoğan'ı sevmedik ki, AK Parti hükümette olduğu için AK Partili olmadık ki Erdoğan güç kaybedince Erdoğan'dan vazgeçelim, AK Parti dışında başka arayışlara yönelelim.

Kısa Dalga Podcast
HÜDA PAR'ın hazırladığı kanun teklifinin hedefi kim? I Sinan Tartanoğlu'yla Olası-Kast

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Sep 4, 2024 23:31


Sinan Tartanoğlu'yla Olası-Kast'ta bu hafta AKP'nin anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesini isteyen ortağının hazırladığı “mukaddes değerlere yönelik saldırılara karşı kanun teklifi”ne destek verip vermeyeceği sorusuna yanıt aradık…   Kendisini eleştirenleri “Laikçi, İsrailci, ırkçı, rakıcı, katliamcı, inkârcı, asimilasyoncu, komünist, faşist, siyonist…” olarak tanımlayıp sefil bir cephe oluşturmakla suçlayan HÜDA PAR…  Güçlenmesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının etkili olduğu bir HÜDA-PAR… Hazırladığı “Mukaddes Değerlere Yönelik Saldırılara Karşı Kanun Teklifi'nde” kimi hedef alır? “Laikçi yobazlar” bu kanun teklifinde değerlere saldırmaktan nasıl caydırılır? Ve daha önemlisi… Anayasanın ilk dört maddesini “Laiklik adı altında İslam'a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesi” için değiştirmek isteyen bir HÜDA-Par ve bunun elini tutan AKP bir tarafta dururken… Hangi AKP, HÜDA-PAR'ın bu kanun teklifine destek verir, hangi AKP vermez? Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Yeni Şafak Podcast
TURGAY YERLİKAYA - Çeyrek Asrın Gölgesinde AK Parti Siyasetinin Serencamı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 15, 2024 5:41


14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan ve Türkiye siyasetinde çeyrek aşıra yaklaşan siyasi ömrüyle derin izler bırakan AK Parti'nin 23 yıllık serencamı elbette bir köşe yazısı ile sınırlandırılamaz. Bu nedenle bu serüveni olabildiğince anlamlı şekilde yazabilmenin tek yolu AK Parti'nin kendisini nasıl ayrıştırdığı, siyaset sahnesine hangi iddia ile dahil olduğu ve hakim parti konumuna nasıl evrildiği gibi izlekleri takip etmekle mümkün olacaktır. AK Parti'nin çok partili demokrasi tarihimiz içerisindeki yeri ve onu pozitif ayrıştıran temel husus, güçlü bir siyasi liderliğin öncülüğünde halkı merkeze alan bir siyaset tarzını eksen almasıdır. 2002 seçimleri öncesinde AK Parti'nin seçim bildirgesinde de yer aldığı gibi, çok partili siyaset tecrübesine rağmen yeterince demokratikleşemeyen, temel hak ve özgürlükler noktasında ciddi sorunlarla mücadele eden bir Türkiye'yi hak ettiği konuma yükseltmek, partinin ana felsefesi olmuştur. AK Parti 2002 seçimleri öncesinde siyasetin kronik sorunlarına ışık tutan ve Türkiye'nin koalisyon tecrübeleri ile yaşadığı zaman kaybının nasıl aşılacağına dair halkı inandıran ve yaptığı reformlarla birlikte iktidarını her seçimde perçinleyen bir siyasi parti oldu. Bunu nasıl başardı sorusunun cevabı ise halkın merkezde olduğu ve yürütmeye doğrudan etkide bulunduğu bir siyasal kültür üreterek vesayet mekanizmalarını ortadan kaldırmasıdır. Reformcu kimliğini ön plana çıkararak değişimi her şart ve koşulda mümkün hale getiren, toplumsal farklılıkları dikkate alarak geniş toplumsal kesimlerin taleplerini siyaset arenasına taşıyan bir parti oldu. Farklı toplum kesimleriyle kurduğu etkileşim AK Parti'nin bu kadar uzun süre iktidarda kalmasını temin eden en önemli hususlardan biri idi. Kendisini demokrat, muhafazakar ve çağdaş olarak tanımlayan bir partinin bu başarısı sadece Türkiye açısından değil dünya tarihi açısından eşine az rastlanır bir örneklikti. AK Parti'nin siyasi tarihimiz içerisinde pozitif ayrışmasını temin eden hususlardan bir diğeri de partinin erken Cumhuriyetten bu yana kronikleşen sorunlara dair ortaya koyduğu cesur açılımlar idi. Demokratikleşme paketleri ile tedavüle sokulan siyasi projeksiyonların çeşitli mukavemetlere rağmen hayata geçirilmesi elbette kolay olmadı.

Mevlana Takvimi
ÖLÜMÜ DÜŞÜNMENİN FAZÎLETİ - 28 TEMMUZ 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 28, 2024 2:28


Dünyevî işlerden oluşan ağırlıklardan şikâyet buyuruyorsunuz; doğrudur. Bir insan, dünyevî işlerden dolayı gâfil bir kalp ile öldüğü zaman bunun ahiretteki vebâli daha fazladır. Allâhü Teâlâ sizi ve bizi muhâfaza buyursun. Âyet-i Kerîme ve hadîs-i şerîfleri tamamıyla tasdîk eden ârif zât, içinde bulunduğu vakitlerinin çoğunu Allâh (c.c.)'u anmaktan gafil bırakmaz. En kıymetli şey olan îman ile dolu kalb evinizi bekçi nezâretinden uzak bırakmazsınız. Altmışa varmış bir ömürden sonra insan, âhiret yolculuğu için yeterince tedârikte bulunmalıdır. Kendisini çoluk çocuk endîşesine veya mal yığıp çoğaltma arzusuna fedâ etmemelidir. “Senin bu âlemdeki sermayen sadece bir kefenden ibarettir. Onu da ya götürürsün ya götüremezsin, endişeliyim.” Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Ümmetimden yetmiş yaşına ulaşan pek azdır” (Keşfü'l Hafa) buyuruyor. Bunun üzerine ezelî kısmete rızâ gösterip gelmesi yaklaşan âhiret yolculuğu için hazır olmalıyız. Dâimâ âhireti ve ölümü düşünmeliyiz. Peygamberimiz (s.a.v.)'in: “Ölümü çokça hatırlayınız” (Tirmizî) hadîs-i şerîfine itimad ederek tûl-i emel (uzun emel), mal ve mevkî' hırsı, hased, kibir ve benzeri bâtınî hastalıkları tedâvî hususunda “tefekkür-i mevt” denilen ölümü düşünmenin vereceği faydaların pek büyük olduğunu İmâm Gazzâlî (r.a.) beyân buyurmuşlardır. İnsanın ölümü düşünmekten kaçınması da bu karşılaşma, yüzleşme korkusundan ileri gelir. Oysa hep dediğimiz gibi, “Korkunun ecele faydası yok.” Korkulan bazı şeyleri düşünmekten kaçınmak, onunla mutlaka yüzleşeceğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor. İşte ölüm de böyle. Kur'ân-ı Kerîm'de ifade buyrulduğu üzere, “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Ankebut s. 57), “Sarp ve sağlam kalelere sığınsa bile!” (Nisa s. 78) Mevlâm muvaffâk buyursun. Amin. (Muhammed Esad Erbili (k.s), Mektubat, s.131)

Yeni Şafak Podcast
YAŞAR SÜNGÜ - Trump'ın Kulağı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 17, 2024 4:28


Bir insanın kabiliyet ve yeteneklerini keşfedemeden yaşaması, Mercedes marka lüks aracıyla sokakta seyyar satıcılık yapması gibi bir şey. Kendisini özel kılan bir yeteneği olmayan insan yoktur. Kendi potansiyelini bulamamış insan vardır. Her insan özeldir ve kendine has özel yeteneklere sahiptir. Ve her insana kendi hayatında başrol verilmiştir ama milyarlarca insan ne yazık ki başkasının başrol oynadığı yerde figüran olmakla yetinir. Milyarlarca insan yeteneklerinin farkına bile varmadan ömrünü tüketir. Milyarlarca insan, aile, mahalle ve okul çevresinin etkisiyle, "Sen yapamazsın, senden bir şey olmaz" cümlelerinin dışına çıkmaya cesaret edemez. ** Milyarlarca insan kapasitesinin binde birini bile kullanamadan kendini fakir yaşamaya mahkûm eder. Ancak kendi kapasitesini keşfedip bundan faydalanmasını bilenler ise hem dünyayı hem de kendilerini güzelleştirir. Başkalarının hayatında figüran olarak oynamak yerine kendi hayatının başrolünü oynayan adamlardır bunlar. İşte onlardan biri. Sosyal medya kanalı Linkedin'de şöyle anlatmış kendini; "Bir gün kahve dükkanından çıkarken aklıma karton bardaklara çizim yapıp satarak dünyayı gezme fikri geldi. Karton bardağı seçme nedenim, her yerde fazla tüketiliyor ve kolay taşınabiliyor olmasıydı. Buraya 12 bardak çizerek geldim. Bir karton parçasına “Dünyayı gezmek için çizdiğim bardakları satıyorum. Bana destek olmak ister misiniz?” yazdım. 7 bardağımı satabildim. Bunun karşılığında Makedonya'ya gidiş dönüş bileti aldım. Sosyal medyada beni, hayalimi ve sanatımı yansıtan “seyyahart” ismiyle içerikler üretmeye başladım. Bu sayede çizim yaparak 29 ülkeyi gezdim. Zamanla bardaklar dışında farklı yüzeylere de çizim yapar hale geldim. Binlerce bardak, yüzlerce termos ve pek çok yüzeye çizim yaptım. Dünyanın farklı yerlerinde çizim yapmak hayatımın anlamı haline geldi. Sevdiğiniz her neyse, hayatınıza bir anlam katıyorsa ne yapıp edin peşini bırakmayın. Bu tek kullanımlık bir bardak olsa bile. "

Yeni Şafak Podcast
ALİ SAYDAM - Özgür Bey'in manasız krizi…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 22, 2024 7:57


Bir gün, gazeteci Yılmaz Özdil'le ilgili ortaya konan bazı davranış kalıplarına karşı çıkacağım, çok sağlam bir CHP'li olduğunu her fırsatta ilan eden bir köşe yazarına getirilen eleştirilerin dozunun abartılı ve yersiz olduğunu ifade edeceğim, aklımın ucundan geçmezdi… Ancak bir ölçüde yoğunlaşmaya çalıştığımız ilişki ve iletişim yönetimi uygulama ile kuramlarıyla, özellikle de İletişim Aklı olarak nitelediğimiz davranış kalıpları refleksiyle konulara yaklaşınca, öne çıkan unsur, fikirlerin içeriğine katılıp katılmamanızdan çok, olayı Algılama Yönetiminin kurallarına uygunluk açısından değerlendirmek durumunda kalabiliyorsunuz… Tartışma, bayramın son günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Ekol TV'de Armağan Çağlayan'ın konuğu olarak katıldığı programda, Özdil'i doğrudan hedef alan ifadeleriyle tetiklendi. Özel'e göre onlarca yıl CHP'ye seçim kaybettiren unsurun, şu sıra ‘yumuşama' (normalleşme) sürecini de hazmedemeyen, yıllarca kaybedilen her seçimden sonra hatayı CHP yönetimde değil AK Parti'yi iktidara getiren, “bidon kafalı” olarak niteledikleri seçmende arayan zihniyetten kaynaklandığıydı. Aynı zihniyet, Özel'e göre, çatışmadan besleniyordu. Benzetme de ilginçti: Bunlar savaş sırasında taraflara mermi satarak menfaat sağlayan tüccarlar gibiydi… Kendisini sürekli eleştiren köşe yazarı da o zihniyetin bir numaralı temsilcisiydi… Bunun üzerine eski köşe yazarı şimdilerdeki YouTube yayıncısı gazeteci, hem X'ten karşı saldırıya geçti; hem de dünkü internet yayınında galiz tespitlerle Özel'e veryansın etti… Anons ettiğine bakılırsa ‘Anti Özel' kampanyasını âdeta tefrika hâline getirip pazartesi günkü internet yayınında da sürdürecekmiş… Burada yapılacak bir ‘iletişim analizinde' şu başlıklar öne çıkabilir: 1. İki testi birbirine çarparsa belki biri kırılabilir; ancak diğerinde de ciddi çatlaklar oluşur… 2. Hedef kitlenizi (burada muhatabınızı) seçerken çok dikkatli olmalısınız. Bir ana muhalefet partisi Genel Başkanının muhatabı bir gazeteci olabilir mi? Muhatap aldığınız anda onun hedef kitleler üzerinde en az sizin kadar etkili olduğunu da ilan etmiş olmuyor musunuz? 3. Partinin tamamını ilgilendirdiği anlaşılan bir zihniyeti eleştirirken, metafor olsun diye bir tek kişiyle özdeşleştirmek, maça en az 1-0 yenik başladığınızın ifadesidir… 4. İş-İlişki-İletişim süreçlerinde çok sık rastlanan bir olaydır: Kendi krizini yaratmak… Hem de durduk yerde. Hem de hiçbir gereği ve gerekçesi yokken… 5. İş ve ilişki süreçleri sonuç odaklıdır… Bu çatışma kime yaradı? Ve yaramaya devam ediyor? Genel Başkan'a mı; gazeteciye mi? Gelişmiş ülkelerde bunu anında ölçüp Genel Başkan'ın önüne koyarlar… Ölçümlemeye göre, gerekiyorsa Başkana manevra kabiliyeti sağlanır… Sizce Özel bunu yaptıracak mıdır? Yaptırmayacaktır büyük olasılıkla… Öyle ya, sonuçlar sızarsa… Oysa öteki taraf için ölçümleme işi kendiliğinden hallolur: Abone sayısı artıyor mu, azalıyor mu? Gelen yorumların içeriğindeki, sayısındaki değişimin yönü ne? Bu kadar basit…

Yeni Şafak Podcast
MAHMUT AY - Türkiye'de din ve Diyanet algısı -I

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 20, 2024 6:50


Günümüz insanı, kapitalizmin ve sekülerizmin geçici ayartıcılıklarının neticesinde, kendinden, fıtratından ve kutsaldan uzaklaşmaya devam etse de; din hâlâ bütün kurumlarıyla gücünü ve etkisini devam ettirmektedir. Bu sebeple dindarlığın ve dinî kurumların mevcut gücü ve etkisi, zaman zaman bazı saha araştırmalarına konu olmaktadır. Yakın bir zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından GENAR'a Aralık 2023'te “Türkiye'de Din ve Diyanet Algısı” başlıklı kapsamlı bir saha araştırması yaptırılmış. Bendeniz, 742 sayfalık bu araştırma verilerinin tamamını mütalaa ettim. GENAR Başkanı İhsan Aktaş Bey ile de geçtiğimiz hafta bu ve benzeri araştırmalar üzerinde detaylı bir görüşme yaptım. Bu araştırmadan elde edilen verileri özetle paylaşmak istiyorum. DİNDARLIK ARTTIKÇA MUTLULUK ARTIYOR Bu araştırmanın önemli verilerinden birisi şu: Dindarlık arttıkça, mutluluk artıyor. Tersi de geçerli. Yani insanın din ile bağı zayıfladıkça mutsuzluk oranı artıyor. Veriler şöyle: “Mutlu musunuz?” sorusuna, kendisini “oldukça dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%17,5), Mutluyum (%52,2), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%16,6), Mutlu değilim (%6,3), Hiç mutlu değilim (%7,4). Kendisini “dindarım” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%6,3), Mutluyum (%65,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%20,2), Mutlu değilim (%5,6), Hiç mutlu değilim (%2,2). Kendisini “dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar şu şekilde: Çok mutluyum (%2,7), Mutluyum (%21,6), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%33,6), Mutlu değilim (%34,5), Hiç mutlu değilim (%7,6). Kendisini “hiç dindar değilim” şeklinde tanımlayanların verdikleri cevaplar ise şu şekilde: Çok mutluyum (%1,8), Mutluyum (%22,7), Ne mutluyum ne mutlu değilim (%26,6), Mutlu değilim (%31,0), Hiç mutlu değilim (%17,8). Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yapılan muhtelif araştırmaların sonuçlarıyla paralel olan (Mesela bk. https://www.pewresearch.org/religion/2019/01/31/religions-relationship-to-happiness-civic- engagement-and-health-around-the-world/) bu veriler, çok net bir gerçeğe işaret ediyor: İnsan, mutlu olmak için kutsal ile barışık olmalıdır. Zira kutsal ile barışık olan insan, daha huzurlu ve daha dingindir. Çünkü insanın sorabileceği en büyük soru olan “Ben kimim? Nereden geliyor, nereye gidiyorum?” sorusunun cevabını öyle veya böyle “kutsal” ile irtibatlı bir şekilde cevaplayanlar, aklen ve kalben bir rahatlama ve tatmin hissedeceklerdir. Bu soruyu “tesadüf” ile açıklayan veya “sanki sormuyormuş gibi” yapıp bilinçaltlarında cevapsız bir muamma olarak bırakanlar, hayatları boyunca bu muammanın ağır yükünü çekmekte zorlanacaklardır. Sekülerliğin geçici cazibeleriyle efsunlanan insanın “Sonsuz” ve “Aşkın” olan ile bağı zayıfladıkça tatminsizliği artacaktır. Hikmetli Kitap'ta buyurulduğu üzere “Kalpler ancak Allah'ı zikretmekle tatmin bulur.” (Ra'd/28). MODERN VE KONFORLU HAYAT İNSANI MUTLU KILMIYOR

Yeni Şafak Podcast
MAHMUT AY - Tevhid Ittihadı Gerektirir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 23, 2024 6:19


Hikmetli Kitap'ın ve İzzetli Din'in en önemli kavramıdır tevhîd. Cenâb-ı Peygamber (sav), bir muallim-i tevhiddir. Bu itibarla Elmalılı, O'ndan bahsederken “Üztaz-ı medrese-i ehadiyyet” ifadesini kullanır. (Elmalılı, Makaleler I, 15). Tevhid, Vâhid ve Ehad'in vahdâniyetini ikrar etmek demektir. Türkçesi “birlemek”tir. Kimi? “Bir” ve “Tek” olanı. İttihad da, aynı kökten türetilmiş olup “birleşmek” demektir. Kiminle birleşmek? Ehl-i tevhid ile. Peki, “niçin tevhid, ittihadı gerektirsin? Madem, ben bir muvahhidim; madem, benim inandığım Peygamber ve Kitap, bana en önemli kavram, gaye ve ideal olarak tevhidi göstermiş; o zaman benim en esaslı meselem “Bir”i anlamak ve o “Bir”deki vahdetin ve ehadiyyetin zevkine varmak olmalıdır. O zevki tahsil ettikten sonra, aynı gayenin ve zevkin peşinden koşanların, benimle aynı sevdaya ve ülküye sahip olduklarını idrak edip, teferruatta farklılıklar olsa da, onları “tevhiddaş” olarak görebilmeliyim. Ben, o Yüce Dost'un “bir”liğini idrak etmeye talipsem, aynı gayeye –farklı yol ve yöntemlerle olsa da- gönül verenler, benim Dost'umun dostları hükmündedir. Şu halde onlarla aramda manevî bir kardeşlik var demektir. Bu kardeşlik, biyolojik kardeşlikten daha kıymetlidir aslında. Meriç'in ifade ettiği gibi “İnananlar kardeştir, diyor İslâmiyet. Kan biyolojik bir mefhum: karanlık, esrarlı, kör. İnsanlaşmak biyolojinin esaretinden kurtulmaktır. Tek insanî değer var: iman. İman, ayırmaz, birleştirir” (Umrandan Uygarlığa, 126-7). Madem, iman birleştirir ve madem, tevhid “Bir”liği idrak etmektir. Şu halde ehl-i tevhid olanlar niçin ittihad edemiyor, “bir”leş(e)miyorlar? El cevap: Hakiki manada tevhid ehli ol(a)madıkları için. Zira Vâhid'i bulan, Ehad'i bilen; “vahdet”in zevkini almış olur ve artık kesret peşinde ol(a)maz. “Ehl-i tevhidim” deyip de, ehl-i tevhidin ittihadına çalışmayan, bilakis -bilerek veya bilmeyerek- ehl-i tevhidi “tefrik” eden eylemlerde bulunanlar, “tevhid”in yalnızca hecelemesini öğrenmiş zavallılardır. Zira “Bir”in peşinde olan, “Bir'in peşinde olanlar”la “bir” olur, birlik olur ve onları, birliğe çağırır. Hâsılı; İslâm'ın anlattığı tevhid, itikadî ve irfânî muhtevasının tabii bir neticesi olarak ictimâî ve siyasî manada “ittihad”ı/”bir”liği iktiza eder. İ. Raci Farukî, bu birliği “düşüncede, iradede ve eylemde birlik” (Bk. Tevhid, 167-176) şeklinde ifade eder. Elbette ki, onlarca farklı etnisiteden oluşan iki milyarlık bir bünyede; farklı düşünceler, kültürler, yöntemler ve ekoller olacaktır. Ancak bütün bünyeyi ilgilendiren temel mevzularda, “Bir”in, dolayısıyla “Bir”liğin sevdalısı olanların bir şekilde “bir”leşmeleri gerekir. “Bir”in âlî hatırı bunu gerektirir. Tevhid ehli olmak, “Vâhid”e, “Bir”e odaklanmak demektir. “Bir”i birlemeye lâyıkıyla odaklanmış bir gönül ve zihin, asla ehl-i tevhidin arasında ikiliği yay(a)maz. İslâmî bir cemaat ya da vakıf bünyesinde hizmet etmeye çalışan ya da bunlara dâhil olmak isteyen talebelerim ve dostlarıma acizâne tavsiyem şu olmuştur: Bu cemaatin, ümmet tasavvuruna iyi bakın. Kendisini, ümmetin bir parçası olarak görüp görmediğini dikkatlice araştırın. Şayet güçlü bir ümmet tasavvuru yoksa, Müslümanların ittihadını dert edinmiyorsa, oraya girmeyin. Zira orası “cem eden bir cemaat” değil “tefrik eden bir fırka”dır. Bir oluşumun “cemaat” mı “fırka” mı olduğunu anlamanın yolu ise şudur: Şayet bu oluşumun lider kadrosu, yalnızca kendilerinin doğru yolda olduklarını; diğer İslâmî cemaatlerin -tamamının ya da ekseriyetinin- yanlış yolda olduğunu düşünüyorlarsa, orası bir “fırka”dır, oraya girmeyin; girmişseniz de bir an evvel çıkın. Zira oradan, Müslümanlara fayda değil zarar gelir. Eğer bir cemaat, kendisini ve istikamet sahibi diğer cemaatleri ümmet ağacının bir dalı, budağı, yaprağı ya da meyvesi gibi görüyorsa, orası faydalı bir ocaktır. O ocaktan faydalanın ve oraya hizmet edin.

Yeni Şafak Podcast
MAHMUT AY - Tevhid Ittihadı Gerektirir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 23, 2024 6:19


Hikmetli Kitap'ın ve İzzetli Din'in en önemli kavramıdır tevhîd. Cenâb-ı Peygamber (sav), bir muallim-i tevhiddir. Bu itibarla Elmalılı, O'ndan bahsederken “Üztaz-ı medrese-i ehadiyyet” ifadesini kullanır. (Elmalılı, Makaleler I, 15). Tevhid, Vâhid ve Ehad'in vahdâniyetini ikrar etmek demektir. Türkçesi “birlemek”tir. Kimi? “Bir” ve “Tek” olanı. İttihad da, aynı kökten türetilmiş olup “birleşmek” demektir. Kiminle birleşmek? Ehl-i tevhid ile. Peki, “niçin tevhid, ittihadı gerektirsin? Madem, ben bir muvahhidim; madem, benim inandığım Peygamber ve Kitap, bana en önemli kavram, gaye ve ideal olarak tevhidi göstermiş; o zaman benim en esaslı meselem “Bir”i anlamak ve o “Bir”deki vahdetin ve ehadiyyetin zevkine varmak olmalıdır. O zevki tahsil ettikten sonra, aynı gayenin ve zevkin peşinden koşanların, benimle aynı sevdaya ve ülküye sahip olduklarını idrak edip, teferruatta farklılıklar olsa da, onları “tevhiddaş” olarak görebilmeliyim. Ben, o Yüce Dost'un “bir”liğini idrak etmeye talipsem, aynı gayeye –farklı yol ve yöntemlerle olsa da- gönül verenler, benim Dost'umun dostları hükmündedir. Şu halde onlarla aramda manevî bir kardeşlik var demektir. Bu kardeşlik, biyolojik kardeşlikten daha kıymetlidir aslında. Meriç'in ifade ettiği gibi “İnananlar kardeştir, diyor İslâmiyet. Kan biyolojik bir mefhum: karanlık, esrarlı, kör. İnsanlaşmak biyolojinin esaretinden kurtulmaktır. Tek insanî değer var: iman. İman, ayırmaz, birleştirir” (Umrandan Uygarlığa, 126-7). Madem, iman birleştirir ve madem, tevhid “Bir”liği idrak etmektir. Şu halde ehl-i tevhid olanlar niçin ittihad edemiyor, “bir”leş(e)miyorlar? El cevap: Hakiki manada tevhid ehli ol(a)madıkları için. Zira Vâhid'i bulan, Ehad'i bilen; “vahdet”in zevkini almış olur ve artık kesret peşinde ol(a)maz. “Ehl-i tevhidim” deyip de, ehl-i tevhidin ittihadına çalışmayan, bilakis -bilerek veya bilmeyerek- ehl-i tevhidi “tefrik” eden eylemlerde bulunanlar, “tevhid”in yalnızca hecelemesini öğrenmiş zavallılardır. Zira “Bir”in peşinde olan, “Bir'in peşinde olanlar”la “bir” olur, birlik olur ve onları, birliğe çağırır. Hâsılı; İslâm'ın anlattığı tevhid, itikadî ve irfânî muhtevasının tabii bir neticesi olarak ictimâî ve siyasî manada “ittihad”ı/”bir”liği iktiza eder. İ. Raci Farukî, bu birliği “düşüncede, iradede ve eylemde birlik” (Bk. Tevhid, 167-176) şeklinde ifade eder. Elbette ki, onlarca farklı etnisiteden oluşan iki milyarlık bir bünyede; farklı düşünceler, kültürler, yöntemler ve ekoller olacaktır. Ancak bütün bünyeyi ilgilendiren temel mevzularda, “Bir”in, dolayısıyla “Bir”liğin sevdalısı olanların bir şekilde “bir”leşmeleri gerekir. “Bir”in âlî hatırı bunu gerektirir. Tevhid ehli olmak, “Vâhid”e, “Bir”e odaklanmak demektir. “Bir”i birlemeye lâyıkıyla odaklanmış bir gönül ve zihin, asla ehl-i tevhidin arasında ikiliği yay(a)maz. İslâmî bir cemaat ya da vakıf bünyesinde hizmet etmeye çalışan ya da bunlara dâhil olmak isteyen talebelerim ve dostlarıma acizâne tavsiyem şu olmuştur: Bu cemaatin, ümmet tasavvuruna iyi bakın. Kendisini, ümmetin bir parçası olarak görüp görmediğini dikkatlice araştırın. Şayet güçlü bir ümmet tasavvuru yoksa, Müslümanların ittihadını dert edinmiyorsa, oraya girmeyin. Zira orası “cem eden bir cemaat” değil “tefrik eden bir fırka”dır. Bir oluşumun “cemaat” mı “fırka” mı olduğunu anlamanın yolu ise şudur: Şayet bu oluşumun lider kadrosu, yalnızca kendilerinin doğru yolda olduklarını; diğer İslâmî cemaatlerin -tamamının ya da ekseriyetinin- yanlış yolda olduğunu düşünüyorlarsa, orası bir “fırka”dır, oraya girmeyin; girmişseniz de bir an evvel çıkın. Zira oradan, Müslümanlara fayda değil zarar gelir. Eğer bir cemaat, kendisini ve istikamet sahibi diğer cemaatleri ümmet ağacının bir dalı, budağı, yaprağı ya da meyvesi gibi görüyorsa, orası faydalı bir ocaktır. O ocaktan faydalanın ve oraya hizmet edin.

Yeni Şafak Podcast
Yasin Aktay - Eşkıya dünyaya hükümdar olmuş ama Gazze direniyor

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 15, 2024 6:27


Gazze'nin bütün dünyanın kilit taşı olduğunu ve orada şu anda yaşanmakta olan hareketliliğin bütün dünyanın düzenini allak bullak ettiğini kaydetmiş olduk. Dünyanın her tarafında insanlar Gazze'de ortaya serilen gerçekler sayesinde bütün dünya düzeninin inanılması zor bir ikiyüzlülükle yönetiliyor olduğunu görüyor. Üç yüzyıldır insanlara anlatılan aydınlanma, modernleşme, hümanizm, demokrasi, eşitlik, adalet insan hakları gibi değerlere dayalı dünyanın nasıl insan ayırdığını ve özünde bütün bu değerlerin nasıl bir ırkçılığı örtüyor olduğunu görüyorlar. Dünya yeni bir aydınlanma yaşıyor Gazze sayesinde. Tabii, dünyanın bir kesimi demek lazım. Yoksa dünyanın bir başka kesimi bütün bu yaşananlar karşısında daha derin bir gaflet, delalet ve alçalma içinde yaşamaya devam ediyor. Hatta Gazze'de yaşananlar dünyanın önemli bir kesiminin körlüğünü, sağırlığını, hakikatler karşısındaki duyarsızlığını daha da artırıyor. Bunlar kuşkusuz bu olup bitenlerin sorumlusu. Gazze, böylece dünyanın bugün üzerine kurulu bu çelişkiyi daha da görünür hale getiriyor, bu çelişkinin küresel ölçekte bir çatışmaya dönüşmesi için bütün zemini hazırlıyor. Bu çatışma ortamında tarafların arasında bir diyalogun olma ihtimali bile yok. Irkçı faşizm hiçbir zaman diyalog kurmaz. Kendisini üstün gördüğü iddiasını tartışmaya açmıyor bile. O kadar üstenci, o kadar bağnaz, o kadar kibirlidir. Bugün Gazze'de yaptıklarını gayet normal gösteren bir vehim dünyasında yaşıyor ABD'li veya İsrailli Siyonist ırkçılık. İşgalci olduğu topraklarda insanların direniş hakkını pişkince terörizm olarak görüp kendi varoluş hakkına bir saldırganlık olarak da sunabiliyor. Hani, “bunun da savunulabilir tarafı var mı artık?” dediğiniz yerde çocuğuyla, kadınıyla, doktoruyla, öğrencisiyle, gazetecisiyle, insani yardım gönüllüsüyle katledilen Gazze halkının direniş eylemlerini terörizm, onların katledilmesine itiraz edilmesini anti-semitizm olarak niteleyebiliyor.

Hayat Kaçık Bir Uykudur
#253 Halet Çambel Olmak

Hayat Kaçık Bir Uykudur

Play Episode Listen Later May 12, 2024 28:58 Transcription Available


Kendi alanında bir duayen ve zamanına göre çok ileride bir kişilik olan Halet Çambel'in olimpiyatlardan arkeolojiye uzanan başarı öyküsünü gurur duyarak anlattığımız bir bölüm ile karşınızdayız! Kendisini büyük bir saygı ile anıyoruz! keyifli dinlemeler dileriz!Support the Show.Bize ulaşmak için: Twitter @hkbu_podcast İnstagram @hkbu.podcast Facebook hkbupodcast.com hkbu.podcast@gmail.com Bizimle yolculuğa devam ettiğin için teşekkürler!

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Mearic Suresi 1-18 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 12, 2024 59:29


MEÂRİC SÛRESİ 1-18 MEALİ N079 M070 Mekke'de nâzil olmuştur. 44 âyettir. Kıyametin dehşeti görüldüğünde kişi yarini, ağyarını terk edecek. Kendi yerine en yakının yanmasını isteyecek. O duruma düşmemek için sabırlı, imanlı, namazlı olmamız, sözü ve özü sağlam cömert olarak yaşamamız öğütleniyor. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 İsteyenin/soranın biri, inecek azabı istedi/sordu. 2 (O azab) kâfirleredir. Onu engelleyecek yoktur. 3 Dereceler sahibi Allah'tır. 4 Melekler ve ruh oraya miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselir. 5 Güzel bir şekilde sabret. 6 Onlar onu (kıyameti) uzak görürler. 7 Biz ise, onu yakın görüyoruz. 8 O gün gökyüzü erimiş maden gibi olacak. 9 Dağlar (atılmış) yün gibi olacak. 10 Hiç bir dost, hiç bir dostu sormayacak. 11 Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için kendi yerine oğullarını vermek ister. 12 Eşini ve kardeşini, 13 Kendisini barındıran kabilesini, 14 Yeryüzündekilerin hepsini verse de, sonra kendisi kurtulsa. 15 Hayır, o alevli bir ateştir. 16 Deriyi kavurup döker. 17 Yüz çevirip geri gideni çağırır. 18 Toplayıp yığanı (cimriyi) (çağırır). https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/mearic-suresi-1-18-tefsiri-ali-kucuk

İstifade Ettiren Fikirler
MUCİT GİRİŞİMCİNİN ZİHİN YAKAN PROJELERİ

İstifade Ettiren Fikirler

Play Episode Listen Later Apr 1, 2024 30:07


Kendisini "mucit" olarak tanımlayan İsmail bey, Türkiye'nin elektrik sorununu çözecek bir projeye sahip. Sadece elektrik ile kalmayıp, şaşkına döneceğiniz bir çok fikir de yine İsmail bey'de. İstifade Ettiren Fikirler'e konuk olan İsmail beyin zihin yakan projelerini keyifle dinleyeceğinizi umuyoruz.

Yeni Şafak Podcast
MAHMUT AY - 15. Yazı Kur'an Nasıl Bir Kalp Ile Okunmalı? - 10

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 24, 2024 6:45


İmam Gazzâlî'nin (ö. 505/1111), muhalled eseri İhyâ'nın birinci cildinde yer alan “Tilâvetin Bâtınî Amelleri Üzerine” isimli bölümdeki son madde olan onuncu maddeyi özetle şöyle aktarabiliriz: 10. Kişinin Kendisinde Manevî Bir Üstünlük Görmemesi (Teberrî): Kur'an'a muhatap olan insan, kendisinde bir kudret, kabiliyet, meziyet ve manevî bir mertebe yüksekliği görmemelidir. Kendisini asla tezkiye etmemeli, hatalardan uzak bir kul olarak görmemelidir. Dolayısıyla salihlere vaat edilen müjdelerden bahseden bir âyeti okuduğunda, kendisini onlardan biri gibi görmemelidir. Bilakis bu âyetin, yakin ve sıdk sahibi insanlarla alâkalı olduğunu düşünüp kendisinin de onlara ilhak edilmesini Cenâb-ı Hak'tan niyaz etmelidir. Öte yandan, günahkâr kullara yönelik azap ve tehdit içeren âyetleri okuduğunda ise, kendisini bu âyetlerin muhatabı olarak görmelidir. Bu sebepledir ki, Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: “Allahım! Zulüm ve inkârım/nankörlüğüm sebebiyle Sen'den af dilerim.” Ona: “Zulmü anladık da inkârın/ nankörlüğün nedir anlayamadık?” diye sorulunca, şu âyet-i kerimeyi okumuştur: “Muhakkak ki insan çok zalim ve pek inkârcı/nankördür.” (İbrahim 14/34). İnsan, kırâat esnasında, kendisini ne kadar kusurlu ve günahkâr görürse, bu kırâati onu Mevlâ'sına o kadar yakınlaştırır. Zira O'na yakın olduğu halde kendisini uzak gören kimseye Cenâb-ı Hak, manevî etkisi öyle yüksek bir korku verir ki, bu korku o kişiyi O'na daha yakınlaştırır. Bunun aksine, O'na uzak olduğu halde kendisini yakın gören kimseye Cenâb-ı Hak, öyle bir güven hissi verir ki, bu his o kişiyi O'ndan daha da uzaklaştırır. Hâsılı, insan kendisini Allah'ın razı olduğu bir kul olarak görürse, kendisini Rabbinden perdelemiş olur. Ancak kendisinde bir meziyet görmez ve bunun da ötesinde Allah Teâlâ'dan başka bir şey görmezse, işte o zaman melekût âleminin sırları O'na açılır. Gazzâlî'den özetle aktardığımız bu ifadeleri şöyle şerh edebiliriz: Gazzâlî'nin, “Tilâvetin Bâtınî Amelleri Üzerine” başlığı altında son madde olarak “Kişinin Kendisinde Manevî Bir Üstünlük Görmemesi”ni zikretmesi, gayet anlamlıdır. O, bununla şunu demek istemiştir: Kur'an'a samimi bir muhabbetle ve arınmış bir kalple yönelen insan, bahsi geçen dokuz aşamayı geçip sonunda bir önceki yazımızda sözü edilen “kelâmı doğrudan Mütekellim'den işitme” kıvamında bir manevî yükselmeye nâil olunca, bu tecrübede asla kendinden bir hisse görmemelidir. Bunu kendi gayretiyle elde edilmiş bir makam, bir tecrübe olarak değil, tamamen Cenâb-ı Hakk'ın bir lütfu olarak görmeli, asla kendisini manen yükseklerde görme aldanışına düçâr olmamalıdır. Kibrin her türlüsü kötüdür; lâkin en kötüsü, en çirkini manevî kibirdir. Bir başka ifadeyle mistik narsizmdir. Bazen kişi, gerçekten bir takım manevî lütuflara mazhar olup ruhunun derinliklerinde bir takım tecrübeler yaşayabilir. Ancak bu da bir imtihandır. Mana yolcusu, asla “Artık şimdi

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Zumer Suresi 32-53 Tefsiri Ali Kucuk N059 M039

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 19, 2024 52:56


ZÜMER SÛRESİ 32-53 MEALİ N059 M039 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 32 Allah'a yalan söyleyen, kendine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim var? Kâfirlere Cehennemde yer olmaz mı? 33 Doğruyu (Kur'ân'ı) getiren ve doğruyu tasdik edenler var ya, işte onlar mûttakilerin ta kendileridir. 34 Onlar için Rabbleri katında diledikleri vardır. İşte bu, iyilerin mükâfatıdır. 35 Allah, onların yaptıklarının en kötüsünü örtmek ve yaptıkları iyiliklerin en güzeliyle mükâfatlandırmak için (dilediklerini verir.) 36 Allah, kuluna yeterli değil midir? Onlar seni Allah'tan başkasıyla korkutmaya çalışırlar. Allah kimi sapıtırsa ona yol gösterecek yoktur. 37 Allah kime de hidâyet verirse onu sapıtacak yoktur. Allah güçlü ve intikam alan değil midir? 38 Onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan: "Elbette Allah" derler. De ki: "Bana söyleyin, Allah bana bir zarar vermek istese, o Allah'tan başka dua ettikleriniz, Allah'ın zararını giderebilirler mi? veya Allah bana bir rahmet dilese, onlar Allah'ın rahmetini tutabilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler yalnız O'na güvenirler." 39 De ki: "Ey kavmim, durumunuza göre iş yapın. Ben de yapacağım. Yakında bileceksiniz.” 40 Kendisini rusvay edecek azab, kime gelecek, kalıcı azap kim üzerine inecek (yakında bileceksiniz.) 41 İnsanlar için kitabı sana hak ile indirdik. Kim hidâyeti isterse kendi lehinedir. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Sen onların üzerinde vekil (zorlayıcı) değilsin. 42 Allah, ölüm anında ruhları alır. Ölmeyenlerin ruhunu da uykusunda alır. Ölmelerine hükmettiklerini tutar, diğerlerini belirli bir zamana kadar bırakıverir. Düşünen toplum için bunda ibretler vardır. 43 Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar bir şeye sahip olmadıkları ve bir şeye de akıl erdiremedikleri halde mi (şefaat edecekler)?" 44 De ki; "Bütün şefaat Allah'a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O'na aittir. Sonra O'na döndürüleceksiniz. 45 Allah tek olarak anıldığında, âhirete inanmayanların kalpleri nefretle ürker. Allah'tan başkası anıldığında hemen sevinirler. 46 De ki: "Ey göklerin ve yerin yaratıcısı, gizliyi ve açığı bilen Allah'ım, ayrılığa düştükleri konularda kullarının arasında hüküm verecek olan sensin." 47 Yeryüzündekilerin tamamı, onunla beraber bir misli daha fazlası zalimlerin olsaydı, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette bunları fidye olarak verirlerdi. Hiç hesap etmedikleri (azap), Allah katından onlara beliriverir. 48 Kazandıkları kötü şeyler (o gün) onlara belirir. Alaya aldıkları (azap) onları kuşatıverir. 49 İnsana bir kötülük dokunduğunda bize dua eder. Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde: "Bu bana bir bilgi üzerine verilmiştir" der. Halbuki bu bir imtihandır. Ancak insanların bir çoğu bilmezler. 50 Bunu onlardan öncekiler de söylemişti, kazandıkları onlara fayda vermedi. 51 Onlara yaptıkları kötülükler isabet etti. Bunların içinde zulmedenlere de yaptıkları kötülükler isabet edecek. Onlar (Allah'ı) engelleyemezler. 52 Onlar, Allah'ın dilediğine rızkı yaydığını ve kısdığını bilmiyorlar mı? İman eden toplum için bunda ibretler vardır. 53 De ki: "Ey kendilerini israf eden kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları afveder. Muhakkak O bağışlayandır, merhamet edendir.” https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/zumer-suresi-32-53-tefsiri

Kerem Önder
"Kıyameti gizleyecektim!" / Kerem Önder - TrabzonKıyameti gizleyecektim!'' / Kerem Önder - Trabzon

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Mar 1, 2024 46:43


Berat Gecesi “Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.” Taha 15 “Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!” Taha 16 “İşte Cenâb-ı Hak bundan ötürü, onun peşinden: "Hiç şüphesiz o kıyamet gelecektir" buyurmuştur. Çükü kıyamet mükâfaatlandırma ve cezalandırma zamanıdır. "Hiç şüphesiz saatin (kıyametin) bilgisi Allah katındadir" (Lokman 24) Ebu´l-Feth el-Mevsıli şöyle der: "Ayetteki bu tabir, "Ben onu neredeyse açıklayacağım" manasındadır. Bu ifadenin özü şudur. "Onun gizliliğini gidermem yakındır" Kıyametin ve ölüm vaktinin gizlenmesinin hikmeti nedir? Cevab: Çünkü Hak Teâlâ tövbelerini kabul edeceğini vadetmiştir. Kul şayet öleceği vakti bilebilseydi, bu vakit yaklaşıncaya kadar günahlarla meşgul olur, sonra tevbe eder ve günahlarının cezasından halas olup kurtulurdu. Böylece de ölümün zamanını bildirmek, günah işlemeye bir teşvik gibi olmuş olurdu ki, bu caiz değildir. Eğer kıyamet olmasaydı, itaatkâr, âsiden; iyilik yapan da kötülük yapandan ayırdedilemezdi. Bu ise caiz değildir. İşte Cenâb-ı Hak, "Yoksa Biz iman edip de güzel güzel amel edenleri, yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahut muttakileri, sapıklar gibi mi sayacağız?" (su, 28) ayetiyle kastetiği de budur. Ebu Müslim: Bunun, "Ona yani kıyamete inanmayan, seni ondan, yani sana emretiğimiz namazdan alıkoyup menetmesin" şeklindedir. Buna göre birinci zamir "namaza", ikincisi de kıyamete raci olmuş olur. Kâfirlerin alıkoymaları, insanın dini bakımdan gevşemesinin neticesidir. Bu tıpkı, insanın, birisini görmekten ve huzuruna gelmekten nehyetmek -aksadı ile, "seni burada görmeyeyim" demesi gibidir. İşte burada da böyledir. Sanki, "Gevşek olma. Dini hususlardan sebatlı, tavizsiz ve güçlü ol" denilmek denmiştir. Ayet, akaid ilmini öğrenmenin farz olduğuna delâlet eder. Çünkü ayetteki, "Seni alıkoymasınlar" ifadesi, o Peygamberin dini hususlarda taviz vermemesine vanp dayanır. Binâenaleyh bu salâbet-i diniyye ite, eğer takliden kastedilmiş olursa, o, bu hususta bâtıl yolda olan ile, hak yolda olanı birbirinden i. rdedemez. Binâenaleyh bununla, hasmı Kendisini dini bakımdan yanıltmayıp aksine Kendisinin, batılı savunanı batılından vazgeçirebilmesi için, delilleri ortaya koymada ve şüpheleri bertaraf etmede salâbetli {güçlü ve tavizsiz) olması kastedilmiştir.” Razi Tefsir "Allah'ın yaratmasını görüp durduğu halde. Allah'ın varlığından şüphe eden kimseye çok şaşarım; ilk yaratılmayı bildiği halde (kıyametin kopmasından sonraki) dirilmeyi inkâr edene şaşarım; her gün ve gece ölüyor ve tekrar diriİiyorken yani uyuyup tekrar uyanıyorken ölümden sonra tekrar dirilmeyi ve haşrı inkâr edene şaşarım. Cennete ve oradaki nimetlere inandığı halde, (sadece) aldanış yurdu olan bu dünya için koşuşturana şaşanm ve başlangıcının atılmış bir damla meni, sonunun da tiksindirici bir leş olduğunu bildiği halde kibirlenen ve övünen kimseye şaşarım." Hadis Ateistlerin her yerde ben ateistim diye belirtme ihtiyacı bir çığlıktır. Biri beni kurtarsın diyor! Mantıklı bir insan Allah'ın varlığına inanmalı. Eğer Allah varsa kazanacak çok şeyi var, eğer Allah yoksa kaybedecek hiç bir şeyi yok. Mantıksız olan bir insan Allaha inanmaz. Eğer Allah yoksa kazanıcak hiçbir şeyi olmaz. Ama eğer Allah varsa kaybedecek çoook şeyi var. “Cennet halkı kıyamet günü Âdem'in suretinde, otuz üç yaşında, bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.” (Kenzu'l-Ummal, H. No: 39383).

Yeni Şafak Podcast
Fatma Barbarosoğlu - Bir arpa boyu yol, tesettürlü özne her kesime hâlâ yabancı...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 1, 2024 6:44


Muhafazakârların 28 Şubat “duyarlılıklarının” aksayan yönlerini ne zaman konuşacağız?  2000'lerden sonra doğanlar, başörtüsü yasaklarının ilk defa 28 Şubat 1997'de başladığını zannediyor. Lakayt bir şekilde “Annemler yaşamış bir şeyler” diyenlerin sayısı giderek artıyor.  En yakındakine bile aktarılamayan yakın geçmiş, günlük siyasetin malzemesi olarak eriyip bitmiş gibi...  Başörtüsü yasaklarını sadece 28 Şubat üzerinden anlatmak yerine Cumhuriyet Tarihi'nin dindarlar ile devlet arasındaki gerilim hattını takip etmek daha isabetli bir yöntem. Neyse ki bu takip için elimizde 3 ciltlik fevkalade bir çalışma var. Prof. Dr. İsmail Kara, yıllardır üzerinde çalıştığı Resimli Cumhuriyet Din Kitabı'nı Cumhuriyet'in 100. yılına armağan olarak sundu.    Kitabın metinleri kadar metinlerin içindeki resimler de uzun analizleri hak ediyor. “Geçmiş, nasıl geçmiş?” bahsi için fotoğrafların dili bülbül gibi şakıyor. Şu fotoğraf mesela... Bir cami girişi. Raflarda çeşit çeşit şapkalar. Müthiş bir görüntü. Ben bu fotoğrafı ilk defa gördüğümde sanki zamanın bir yerine batıp çıkmışım gibi hissetmiştim. Yaşananların bütün yükü sanki üzerime sinmişti  II- Şubat'ın son haftasına girince kayıtlı olmayan telefon aramalarında birdenbire bir artış oluyor. Arayanlar, “Tarihe tanıklık etme”nin altını çizerek “28 Şubat mağduriyeti” üzerine görüş istiyorlar. Oysa her yıl birbirini tekrar eden konuşmalar ve hatıralarla tarihe tanıklık etmiş olmuyoruz.  Birkaç gün önce, 28 Şubat temalı bu mutat görüşmelerden birinde, “Farklı bir şey yapmalısınız” dedim sivil toplum temsilcisine.  “Tarihe tanıklık, günden düne, dünden güne sefer eyleyen çift taraflı bir yolculuktur.”  “Mesela?” dedi, yaşının 32 olduğunu öğrendiğim genç hanım. “Farklı kişilerle konuşun” dedim. “Biz sizin kuşağınızdan kişilerle konuşmayı tercih ettik” dedi.  Benimle aynı yaşta olan, “Köy filozofu” olarak anılan Nuran Germiyanlı ile konuşun mesela” dedim. “Kendisini tanıyor musunuz?” diye sordu heyecanla. “Hayır. Ekranlardan tanıdım. Kendisini ilk defa Bursa TED konuşması vidyosundan izledim. Sonra peşine düştüm. Kanal D Haber'de, TRT'nin Bir de Bana Sor programında rastladım. Kendisini en iyi ifade ettiği programın TRT'deki o program olduğunu söyleyebilirim. Diğerleri, “köylü bir teyzenin ressamlığı”na odaklanmış haberlerdi.  “Ama” dedi genç hanım “bunun sizin başta söylediklerinizle bağlantısını pek kuramadım. Dünden güne, günden düne dediniz de...”

Yeni Şafak Podcast
FATMA BARBAROSOĞLU - AKLINI FİRAR ETTİRİP, BEDENİNİ DANSA KALDIRANLAR...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 8, 2024 6:00


Kendisini mühim insan kategorisinde gören herkesin dilinde asılı duran şöyle bir cümle var: “Tarihe tanık olduğumuz şu günlerde yaşadığım için çok mutluyum.”   Tarihe tanık olduğunu zannetmek zavallı bir tesellidir, gündemi takip ettiğini düşünen biz faniler için.    Kendisine dayatılan gündemler arasında, onu değil de bunu seçtiği için kendisini tanık gören kişi, esasında hanesinde olan bitenden bile bihaberdir çok defa.   Dijital kültürün zihnimize taktığı gözlükler ile bizi hiç ilgilendirmeyecek “bilgi”ler üzerinden köleleştiriliyoruz. Ne ki kölelik bize gündem takibi olarak sunulduğu için kendimizi çağa tanık, sorumlu bireyler sanıyoruz.   Oysa pek azımızın gündeminde “hakiki” gündem var.     Hakiki gündem, küresel sermayenin gücüyle yurtları başlarına yıkılan milyonlarca insanın göçmen olması.   Gazze halkının çoluk çocuk katledilmesi.   6 Şubat 2023'ten itibaren yakınlarını, yuvalarını kaybedenlerin içlerindeki derin kuyu, yıkılan duvarlarla birlikte yıkılan istikballeri...   Fakirlerin giderek daha fakir olması, orta halli insanların alım gücünün giderek düşmesi.

Yeni Şafak Podcast
Ayşe Böhürler - Hocam Alev Alatlı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 3, 2024 7:50


Alev Alatlı, murakabe yaparak bilgisini sürekli yenileyen Müslüman bir Türk münevveriydi. Öyle ki Kapadokya Üniversitesi için yaptığı programın adını Murakabe Günleri koymuştu. Ana akım anlatılara her zaman kuşkuyla bakar, çalı dibi karıştıra karıştıra arkasına, daha da arkasına bakmaya çalışırdı. Kendisini, ne yapmaya çalıştığını en iyi Nasihatname kitap serisinin girişinde yazdığı yazıda anlatmıştı: “Akil ömrümde yeminle bildiğim bir şey varsa; o da ayaklarımıza dolanan meselelerden, onları doğuran düşünce tarzımızı kullanarak kurtulamayacağımız. Öğretilmiş çaresizlikten silkinmenin yolu belirli bir konumdan kanatlanarak Google haritası misali yükselmek, görüş mesafemizi genişletmek, sorunların mümkün olduğunca çok veçhesiyle yüzleşmekten geçiyor.” Kelebek Etkisi söyleşileri kitabında da dünyaya hangi pencereden baktığını çok iyi anlatmıştı. “Burada yapmaya çalıştığımız belirli ipuçlarını verebilmek, ‘Dünyaya bir şuradan bakın, bir buradan bakın' demek. Bir küçük pencere, kelebek deliği açabilmek…” diyordu. “En küçük bir etki çok büyük değişimlere neden olabilir. Bir kelebek etkisi oluşturmak her şeyi kökten değiştirmeye yetecektir. İnan ve korkma!” Kömürlük penceresinden dünyaya bakmaktan vazgeçirmeye çalışıyordu biz inatçı Türkleri. 150 bölüm İhmal Edilebilir Nasihatler, 6 bölüm Mitolojinin Gücü (kendi verdiği başlıkla; Bana Masal Anlatma), 22 bölüm Kelebek Etkisi, Türk Kahvesi söyleşisi, on'a yakın gazete röportajı ve 30 yıla varan dostluğumuzda sayamayacağım kadar çok sohbet yaptık Alev Alatlı ile. Her seferinde mutlaka yeni bir bakış açısı ve bilgi koyardı ortaya. Gezi olayları esnasında yaptığım bir röportajda aydın despotizminden de yola çıkarak, “Okumuşların ambargosu altındayız… Klavyeleri iyi kullanıyorlar diye atar ergenlere ülkeyi bırakamayız”; sonrasında yaptığım bir başka röportajda ise “Varsa bir ambargo o da samimiyetsizliğin ambargosu olabilir” demişti. Safsata Kılavuzu'nun hazırlanmasına öncülük etmişti. Türkiye'de kutuplaşmanın sebeplerinin başına birbirini anlamamayı koyar, tartışılan konuyu bir yana bırakıp muhatabın kişiliği ile uğraşmak anlamına gelen ad hominem yapmayı da en büyük alışkanlığımız olarak görür, yönetim sorunlarımızın başına bunu koyardı. Edward Said'in Filistin Sorunu ve Haberlerin Ağında İslâm kitabını ilk olarak Alev Alatlı çevirmişti. Türk okuru ile Edward Said'i tanıştıran kişiydi. Yaser Arafat Tunus'ta sürgündeyken ona bir elbise ve özgürlük madalyası göndermişti. Pek çok ödül almıştı, ancak en çok onu sevmişti.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
Deniz Sağdıç ile Sürdürülebilir Sanat

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Jan 22, 2024 51:45


Bu bölümde konuğum sanatçı Deniz Sağdıç. Kendisini ismen değilse de eserlerini; büyük tuvaller üzerinde kumaşlar, kablolar, plastik, alüminyum ambalaj atıkları gibi malzemeler ile yaptığı, uzaktan bakıldığında her an canlanacakmış gibi görünen, yağlı boya ile yapılmış izlenimi veren portrelerini tanıyorsunuzdur.Yirmi yılı bulan sanat yaşamında nasıl kendi tutkularını, değerlerini sanatına yansıttığını, aldığı reaksiyonlara göre nasıl çalışmalarına yön verdiğini, doğadan nasıl ilham aldığını anlattı.Her konuğum için araştırma yapar ve sorular belirlerim, bazen gidişata göre değiştirdiğim veya atladığım sorular olur, ama pek az söyleşide bu denli soramadığım soru kaldı. Bunda sanatın tüm hayatı kapsayan etki alanı olduğu kadar Deniz Hanım'ın sanatını icra etmesindeki özen ve yaratıcılığın bende uyandırdığı merakın da payı var. Eserleri sergilemekte, geliştirmekte gösterdiği yaratıcılığını kurmuş olduğu Sanat Evi'ni önümüzdeki on yılda multidisipliner bir sürdürülebilir sanat akademisine dönüştürme hedefini koymasında da görebiliyoruz.Birinin çöpü başkasının hazinesidir derler, o hazineyi bir kültürel zenginliğe çevirip, dünya ve Anadolu arasında nasıl bir köprü kurduğunu gelin Deniz Hanım'dan dinleyelim. (02:48) Doğanın hayatındaki yeri (06:16) Sanatının geçirdiği evrim (10:50) Sanat sanat için mi toplum için mi? (13:56) Sanatta başarının tanımı (18:15) Başarıyı beklerken (21:00) Kullandığı malzemeler (30:00) Yapay zeka hakkında düşüncesi (32:15) Kimden, neyi çaldı? (36:17) Portreleri ve tekniğini nasıl belirliyor? (43:09) Gelecek planları (48:03) Deniz Sağdıç'ın değer yaratma formülü Deniz Sağdıç'ın İnstagram sayfasıhttps://www.instagram.com/denizsagdicartSupport the show

Bi' Gidene Soralım | Türkçe Podcast
6.5 Romanya'da Yaşamak | Onur Özdemir

Bi' Gidene Soralım | Türkçe Podcast

Play Episode Listen Later Jan 10, 2024 33:17


Bu sene Bükreş'teki 15. yılına giren Onur Özdemir konuğum. Kendisini "doğuştan göçmen" olarak tanımlayan Onur, ailesinin memuriyeti nedeniyle Sivas, Tokat, İzmir, Kayseri ve Ankara'da yaşıyor. İTÜ Endüstri Mühendisliği'nde okumak için de üniversite zamanı İstanbul'a taşınıyor.Üniversite boyunca hem Erasmus hem de Aegee, Aiesec gibi Avrupa Birliği destekli program ve organizasyonlarda aktif görevler alıyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra 1.5 sene Garanti Bankası Genel Müdürlüğü'nde İstanbul'da çalışan Onur, AIESEC ile Siemens'te çalışmak üzere 6 aylığına Münih'e gidiyor ve projesinin uzatılmasıyla 1 sene Münih'te yaşıyor.Sonrasinda Garanti Bankası'nın Romanya ofisinden sürpriz bir iş teklifi alarak 2009'da Romanya'da Bükreş'e taşınıyor. Hayatını orada kuran Onur, evlenip iki çocuk sahibi oluyor ve 15 senedir orada çalışıyor. Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını ⁠⁠⁠⁠http://bit.ly/bigidenesoralim⁠⁠⁠⁠ 'dan indirip inceleyebilirsiniz.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
Oya Geron ile Üretken Yapay Zekadan Faydalanma

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Dec 17, 2023 36:41


Bu hafta konuğum Yapay Zeka Değişim Stratejisti ve Eğitmen Oya Geron.Yapay zeka hayatımıza tüm renkliliğiyle 30 Kasım 2022'de ChatGPT (Chat Generative Pre-trained Transformer) ile girmişti. Değişim stratejileri üzerine çalışan ve tükenmez meraka sahip Oya Hanım böyle bir dönüştürücü ile ilgilenmeden duramamış. Şu an bir çoğunuz kendisini sosyal medyadan ilham verici yapay zeka uygulamaları kullanımlarından tanıyorsunuz.Kendisini hayatımızı kolaylaştıran, verimliliğimizi arttıran uygulamalar hakkında deneyimlerimizi paylaştığımız Dijital Akıl Kulübü'müzde misafir ettik. Önce kendisine düstur edindiği, pek de bir arada görmeye alışmadığımız; yaratıcılık, merak ve stratejik düşünce hakkındaki görüşlerini aldık. Ardından yapay genel zeka (AGI) ve üretken yapay zeka arasındaki farkı, yapay zekanın gelişimi konusundaki güncel gelişmeleri ve geleceği hakkındaki tahminleri konuştuk.Sohbetimiz eğitim niteliğinde olmasa da ben hemen uygulamaya alacağım bilgiler edindim.Oya Hanım'ı sosyal medyadan takip etmenizi hatta eğitimlerini kaçırmamanızı tavsiye ederim.Oya Geron'un Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/oyageron/ (02:26) Yaratıcılık, merak ve stratejik düşünce beraber yürürse (07:46) .yapay zeka'ya olan ilgisi (11:56) Yapay zekanın yaratıcılığa katkısı (16:41) yapay genel zeka ile üretken yapay zeka arasındaki fark (21:43) Neyin geçici, neyin kalıcı olacağını nasıl anlayabiliriz (24:58) En heyecan verici uygulamalar (28:50) Yapay zeka'nın geleceği (33:06) Oya Geron'un değer yaratma formülü Support the show

IPI Press Freedom Podcasts
Yıldız Yazıcıoğlu ile MHP'nin kendisini hedef göstermesi üzerine

IPI Press Freedom Podcasts

Play Episode Listen Later Sep 6, 2023 36:26


Sunucu: Cansu Çamlıbel | Konuk: Yıldız Yazıcıoğlu Özgür Sohbetler'in 39. bölümünde gazeteci Cansu Çamlıbel, meslektaşı Yıldız Yazıcıoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin kendisini hedef göstermesinden hareketle ülkedeki bağımsız gazetecilik alanının giderek daha çok bastırılmasını konuştu. Yazıcıoğlu, 24 Ocak 2023 tarihinde MHP'nin grup toplantısının ardından suikasta uğrayan eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş hakkında bir soru sormak isteyince MHP lideri Devlet Bahçeli “Hadi işine bak” şeklinde yanıt verdi. Ardından Yazıcıoğlu uzaklaşmaya çalışırken MHP vekilleri tarafından itildi. Yazıcıoğlu, gazetecilerin mesleki ve toplumsal sorumluluğunun siyasetçilere soru sormak olduğunun altını çizerken olayın yaşandığı dönemde bunun üzerinde durmamasını şu sözlerle anlattı: “O günlerde ben sadece bir kez açıklamada bulundum, buradaki gerekçe korku veya çekince değildi. Buradaki gerekçe gazetecilerin haber öznesi olmaması gerektiğinden hareketle duyduğum ilkesel bir yaklaşımdı.” Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle: Yıldız Yazıcıoğlu'nun gazetecilik faaliyetini sürdürürken 24 Ocak 2023 tarihinde MHP tarafından engellenmesi, Hedef gösterme olaylarında cinsiyetin etkisi, Türkiye'de daralan bağımsız medya alanının siyasi aktörler tarafından hedef alınması, Türkiye'de basın kartlarının iktidar tarafından veriliyor olmasının getirdiği zorluklar. Bu kayıt, Avrupa Birliğinin (AB) maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

Hizmetten
Sevr Sultanlığı'nda İtminan Solukları | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Aug 10, 2023 11:07


*Hicret esnasında Allah Rasûlü'nün yolu Sevr Sultanlığı'na uğramıştı. Oraya ve Hirâ'ya hep “sultanlık” dedik. “Mağara” demeyi yakıştıramıyorum. Evet, bir kayanın deliği bile olsa, oraya bir kere şeref-kudûm buyurmuşsa İnsanlığın İftihar Tablosu, orası Firdevsler kadar kıymet kazanmıştır. Onun için Hirâ, sultanıktır; Sevr, sultanlıktır. Adımını bastığı her yer sultanlıktır. *Kendisini takibe koyulan Mekke müşrikleri bir aralık gölgeleri içeriye düşecek ve tehditleri Sevr Sultanlığı'nın duvarlarına çarpıp yankılanacak kadar yaklaşmışlardı. Arada bir metrelik mesafe ya vardı ya da yoktu ve Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh) telaş içindeydi. Çünkü o esnada Allah Rasûlü'nün, kendisine emanet olduğunu düşünüyor ve O'nun adına endişe ediyordu. Hâlbuki Allah Rasûlü'nün dudaklarındaki tebessümde en küçük bir değişiklik yoktu. O itminan ve emniyet insanı, dostunu teselli ederek, “Tasalanma! Allah bizimle beraberdir.” diyor ve ekliyordu: “İki kişi hakkındaki zannın nedir ki, onların üçüncüsü Allah'tır.” *Hazreti Âdem'den (aleyhisselam) günümüze kadar her dönemde, Hak dostları en zor şartlar altında ıztırar diliyle Cenâb-ı Hakk'a teveccüh edince çok geçmeden kara bulutlar dağılmış ve o salih insanlar ilahi maiyetle inşiraha kavuşmuşlardır. Hazreti Yunus ve Hazreti Musa'nın (aleyhimesselam) mucize kurtuluşlarında olduğu gibi, İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in hayat-ı seniyyelerindeki pek çok hadisede de Üstad'ın ifadesiyle, sırr-ı ehadiyet içinde nuru tevhidin inkişaf ettiği görülmüştür. Her sıkıntı ve tazyik bir inşiraha gebedir!.. *Kalbleriniz O'nunla beraberse, O sizinle beraberdir. Şayet siz maiyyete talipseniz, Allah (celle celaluhu) o isteği karşılıksız bırakmaz. Bir hadis-i şerifte ifade edildiği gibi, kul “Rabbim” deyince Allah (celle celaluhu) anında “Lebbeyk!..” diyor. Bu, “buyur” manasına gelir. Dil inceliği açısından buna “mukabele” veya “müşakele” diyebilirsiniz. Yani, siz Cenâb-ı Hakk'a teveccüh ediyorsunuz, teveccühünüze O da mukabelede bulunuyor; “Nedir isteğin, is'af edeyim?” buyuruyor. Bu video 27/09/2015 tarihinde yayınlanan “Terakki Rampası Tazyikler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Haset, bazen küfrün yaptırmadığını yaptırtır! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 1, 2023 6:33


Öyleyse günümüzde bazı kimselerin sinek veya haşerat ısırması nev'inden ısırmaları karşısında sarsılmamak lazım. Durduğunuz yerin tamamen hakkaniyet ve adalet zemini olduğuna inanıyorsanız, orada sâbit-kadem olun!.. İnadın hikmet-i vücudu, hakta sebattır; Allah inat duygusunu hakta sâbit-kadem olmamız için vermiştir. Hakkı ve adaleti bulmuşsanız, bin fırtına esse, bin tane tayfun gelse bağışlayın, halk ifadesiyle diyeceğim size vız gelir ve dimdik durursunuz Türkiye'nin çınarları gibi; Allah'ın izniyle hiçbir şey deviremez sizi!.. *Devlettir, idaredir, sızmadır… Siz, bunları aşağılık ve kompleks sayarak, elinizin tersiyle iter ve Allah'a doğru yürürsünüz. Bu yürümeyi bugüne kadar Cenâb-ı Hak lütfetti ve sizi çok muvaffak kıldı. En güçlü devletler bile yirmi küsur senede yüz yetmiş ülkede maarif yuvaları açamadı. En güçlü devletler bile… Ne Batılı devletler ne bizim o mübarek, başımızın tacı olan Devlet-i Aliyye!.. Zaten şimdikilerin zerre kadar bir şey yaptığı söz konusu değil; yapamadılar! *Allah, lütuf buyurdu ve halkın himmetiyle bunları yaptırdı. Kime yaptırdı? Kendisini hiçlemiş insanlara yaptırdı. Kendini sıfır görenlerin sol taraflarına bazen bir rakamı koydu, on oldu; bazen iki koydu, yirmi oldu; bazen üç koydu, otuz oldu; bazen dokuz koydu, doksan oldu; bazen bir sıfır daha koydu, dokuz yüz oldu. Allah'ın inayeti, tamamen sevk-i ilahî. Mü'minin kendisine zulmeden birisinin işini kolaylaştırması Allah'a karşı terbiyesizliktir. *Birileri Hizmet faaliyetlerini ve muvaffakiyetlerini çekemediler, hazmedemediler. Âcizane hep arz ediyorum: Haset bazen küfrün yaptırmadığını yaptırtır. Ne Türkiye'deki dil olimpiyatlarınızı hazmedebildiler ne de Türkiye'de yasak edince yirmi ülkede belki kırk yerde farklı şekilde aynı aktivitelerin icrasını sindirebildiler. Sindiremediler, çünkü enzim yoktur onlarda. O işin enzimi, iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah, zevk-i ruhânî ve iştiyak likâullah'tır. Bunların hepsi zirvede değilse, bu türlü şeyleri hazmedemezler. *Bir yerde Nemrutlar üzerinize geldiği zaman oradan çıkıp gidebilirsiniz; Hazreti İbrahim'in yoludur bu. Selefleriniz, seleflerinizin selefi öyle yapmıştır. Bu video 20/12/2015 tarihinde yayınlanan “Mihneti Zevk Edinmişlerin Yolu” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kısa Dalga Podcast
Muhabbet 23': 'Komünist Başkan' Fatih Mehmet Maçoğlu anlatıyor

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Apr 15, 2023 42:33


Azmi Karaveli'nin hazırladığı “Muhabbet '23” podcast programına katılan Fatih Mehmet Maçoğlu gündeme ilişkin soruları yanıtlıyor. •   Asıl ismi Emir Ali'yi neden kullanmıyor? •   Kendisini komünist olarak mı sosyalist olarak mı tanımlıyor? •   Genel seçimlerde milletvekilliği teklifi aldı mı?  •   Vali ile anlaşabiliyor mu? •   Komünistliğin yıllardır deli olarak algılandığı bir ülkede kendini “deli” olarak görüyor mu?  •   Türkiye'nin konuştuğu Ovacık modelinden sonra Dersim Başkanlığı sırasında hangi konuları başardı hangi konularda öz eleştiri yapıyor? •   Sosyalistler neden birleşemedi? Önümüzdeki iki seçimde nasıl tavır almak gerekir?

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
DYF Kitap Kulübü ile Mükemmel Olmamanın Hediyeleri

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Apr 3, 2023 31:11


Kitap Kulübümüzün 27inci buluşmasında Brené Brown'ın “Mükemmel Olmamanın Hediyeleri” adlı kitabını konuştuk. Bu bölümde her zaman olduğu gibi üyelerimizin görüşlerine yer veriyorum.Kendisini araştırmacı ve hikaye anlatıcısı olarak tanımlayan Brené Brown'ı TED konuşmalarından tanıyorsunuzdur. Kırılganlık, utanç ve empati konularında, çalışmalarından edindiği bilgileri kendi hayat deneyimleri üzerinden paylaşıyor. Çok sayıda kitabı var, youtube'da konuşmaları ve Unlocking Us adlı bir de podcasti var.Bu kitabında da başkalarının bizden beklediği veya olmamız gerektiğini düşündüğümüz biri gibi olmaya çalışmaktan çektiğimiz sıkıntılardan, asıl olduğumuz kişiyi hikayesiyle, kusurlarıyla kucaklayarak kurtulabileceğimizi bize söylüyor. Cesaret, şefkat ve bağlantının bütün kalbinizle yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz yegane şeyler olduğunu anlatıyor.Bu buluşmanın da sürprizi Sevgili Yasemin Parlak Demir Hoca'dan geldi. Dünyada özşefkat kavramını literatüre sokan Kristin Neff ve Christopher Germer'in kitabından bir “şefkatli temas” adlı kendi hastalarına da uyguladığı bir egzersizi bize yaptırdı, sonra üzerine konuştuk. Bu kısmı podcaste alamadım ama geçen haftaki Linkedin paylaşımımda bu egzersizin aşamalarına yer verdim. Onu da bölüm notlarında bulabilir ve kendinize uygulayabilirsiniz.Bu bölümde söz alan arkadaşlarımız sırasıyla (02:09) Müge İrfanoğlu, (05:09) Dilek Sena Çekin, (07:46) Aycan Acar Şahin, (11:00) Yavuz Abut, (17:46) Cihat Özeray, (19:32) Selma Çelik, (20:56) Yasemin Parlak Demir, (24:17) Müge İrfanoğlu, (25:03) Bengü İlhan Şefkatli temas paylaşımı:https://www.meteyurtsever.com/2023/03/30/dyf-kitap-kulubu-mart23-bulusmasi/

Beyazperde: Fragmanlar
Sevda Mecburi İstikamet Fragman

Beyazperde: Fragmanlar

Play Episode Listen Later Jan 8, 2023


Sevda Mecburi İstikamet, kızıyla yarım kalmış hikayesini tamamlamak için bir yolculuğa çıkan ünlü bir oyuncunun hikayesini konu ediyor. Yeşilçam'ın başarılı oyuncularından olan Selim, bir film çekimi sırasında tanıştığı Sevda'ya aşık olur. İkilinin ilişkisi çok geçmeden evlilikle sonuçlanır ve çiftin Suna adında bir kızı olur. Hayatlarında her şey yolunda giderken, Suna'ya 4 yaşına geldiğinde otizm teşhişi konur. Eşi ve kızını korumak ve kariyerine zarar gelmesini önlemek için çaresiz kalan Selim, Sevda ve Suna'yı Çanakkale'ye ailesinin yanına gönderir. Kendisini tamamen işine kaptıran Selim'in hayatı, Sevda'nın hastalık haberini alınca değişir. Sevda'nın ölümü ile Selim, her şeyi bırakıp artık bir yetişkin olan kızı Suna ile yarım kalan hikayesini tamamlamak için çabalar.

Medyascope.tv Podcast
Gökkuşağı Bülteni (150): 2022 LGBTİ+'lar için nasıl bir yıldı?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Jan 1, 2023 28:10


Medyascope'un LGBTİ+'ların gündemini ekrana taşıdığı “Gökkuşağı Bülteni”nde bu akşam LGBTİ+17 Mayıs derneğinden Anjelik Kelavgil ile 2022'nin LGBTİ+'lar için nasıl geçtiğini konuştuk. Editör: Gamze Elvan Anayasa değişikliği teklifi Türkiye'nin gündeminde. Eşitlik İçin Kadınlar Platformu, yani EŞİK, teklif için muhalefete “Müzakere dahi etmeyin” çağrısı yaptı. Kadın, LGBTİ+, emek ve meslek örgütlerinin katılımıyla Ankara'da düzenlenen toplantıda EŞİK adına konuşan Sevilay Çelenk, anayasa değişikliği teklifini reddettiklerini söyledi.  171 kadın ve LGBTİ+ örgütü; Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi'nin Meclis Başkanlığı'na getirdiği anayasa değişikliği teklifine karşı açıklama yayımladı. Açıklamada, anayasa değişikliği teklifinin, eşitlik, laiklik ve insan haklarına saygılı olma ilkeleriyle temelden çeliştiğine dikkat çekildi.  Güzel bir haberle devam ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesi'ne Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolarda LGBTİ+ bayrakları taşıdıkları için gözaltına alınan ve haklarında üç yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 12 öğrenci beraat etti. Ressam Lili Elbe 1882 yılında doğduğunda biyolojik cinsiyeti erkekti. Elbe tarihe ilk defa cinsiyet değiştirme ameliyatını yaptıran kişi olarak geçti. Elbe'nin yaşamına kadın olarak devam etmek istemesi yani trans görünürlüğü ile yaşamaktaki kararlılığı dönemin transfobisi içinde Danimarka'da oldukça büyük sorunlara yol açtı. Elbe, 1930'da ilk uyum ameliyatını oldu ve dünyanın ilk transseksüeli olarak tarihe geçti. Bu ameliyatın ardından artık resim yapmayacağını açıklayan Lili Elbe, arka arkaya geçirdiği ameliyatların ardından beşinci ameliyatını beklerken hayatını kaybetti.28 Aralık Lili Elbe'nin doğum günüydü. Kendisini bu vesileyle hem anıyor hem de doğum gününü kutluyoruz.

HABERTURK.COM
Kendisini oklavayla döven annesinden davacı oldu!

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Dec 7, 2022 2:23


Bolu'da şaşkına çeviren bir dava ortaya çıktı. Kentte bir annenin, sevgilisinden ayrılmadığı için kızını oklavayla dövdüğü iddia edildi. Kızının şikayetiyle anne hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İlk duruşmada savunma yapan...

Beyazperde: Fragmanlar
Acil Durumda Jane'i Ara Altyazılı Fragman

Beyazperde: Fragmanlar

Play Episode Listen Later Dec 5, 2022


Acil Durumda Jane'i Ara, içine düştüğü zor durumdan kurtulmaya çalışırken hayatı tamamen değişen bir kadının hikayesini konu ediyor. Genç bir kadın olan Joy, 1960'lı yılların geleneklerine uygun bir yaşam sürmektedir. Ancak beklenmedik hamileliği onun hayatının değişmesine neden olur. İkinci hamileliği Joy'un hayatını tehdit ettiği için hamiliğini sonlandırmak ister. Ancak erkeklerden oluşan sağlık kurulu, Joy'un hamileliğini sonlandırmasına izin vermez. Kendisini sıkışmış hisseden Joy, bu sırada kendi gibi çaresiz kadınlara gizlice yardımcı olan, kendilerine Jane'ler adını veren bir grup kadınla tanışır. Grup, Joy'un hayatını kurtarır. Hayata yeniden başlayan Joy, örgüte katılıp başka kadınların da kendi kararlarını almalarına yardımcı olmaya karar verir.

LakLak
2022 - 22 : Kendisini Dijitale Aktaran Starlar ve $700M'luk su firması

LakLak

Play Episode Listen Later Oct 5, 2022 23:11


Bruce Willis ve James Earl Jones'un kendilerini ve seslerini dijitale aktarmalarını, kendine 700 milyon dolar biçen su markasını, NASA'nın DART misyonunu ve NYU'daki öğrenci dertlerini konuştuk.

Kerem Önder
Son Peygambere uyan, bütün Peygamberlere uymuş olur! / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Aug 21, 2022 55:40


Son Peygambere uyan, bütün Peygamberlere uymuş olur! 79. Mektup - Son Peygambere uyan, bütün Peygamberlere uymuş olur! Bu mektûb, yine Cebbârî hâna yazılmış olup, bu parlak dînin geçmiş dinlerin herbirini bir araya getirmiş olduğunu ve bu dîne uymak, bütün dinlere uymak olacağını bildirmekdedir: “Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın getirdiği parlak dîne uymak ve bu doğru yolda ilerlemek, böylece rızâsına, sevgisine kavuşmak nasîb eylesin! Çünki, Allahü teâlâ, bütün ismlerinin ve sıfatlarının kemâllerini, üstünlüklerini, en sevgili kulu ve resûlü olan Muhammed aleyhisselâmda toplamışdır. Bütün bu üstünlükler, kula yakışacak şekilde onda görünmekdedir. Ona indirilmiş olan kitâb, ya'nî Kurân-ı kerîm, bütün Peygamberlere “aleyhimüsselâm” indirilmiş olan kitâbların hepsinin hulâsasıdır. Hepsinde bildirilmiş olanlar, bunda da vardır. Bu büyük Peygambere “aleyhissalâtü vesselâm” verilmiş olan din de geçmiş dinlerin hepsinin süzülmüş kaymağı gibidir. Hak olan, doğru olan bu dînin bildirdiği her iş, geçmiş dinlerde bildirilen amellerden, işlerden seçilmiş, alınmışdır. Ayrıca meleklerin işlerinden de seçilmiş alınmış bulunmakdadır. Meselâ, meleklerden bir kısmına rükü' etmek emr olunmuşdur. Birçoklarına secde etmek, başka meleklere de kıyâm, ya'nî ayakda ibâdet etmeleri emredilmişdir. Bunun gibi, geçmiş ümmetlerden ba'zısına yalnız sabâh nemâzı emr edilmişdi. Başkalarına, başka vaktlerin nemâzı emr olunmuşdu. Geçmiş ümmetlerin ve mukarreb meleklerin ibâdetlerinden, amellerinden süzülenleri, seçilenleri, bu dinde emr olundu. Bunun için, bu dîni tasdîk etmek, inanmak ve bu dînin emrlerine uymak, geçmiş bütün dinleri tasdîk etmek ve hepsine uymak olur. Demek oluyor ki, bu dîni tasdîk edenler, ümmetlerin en hayrlısı, en iyileri olur. Bu dîne inanmıyan, beğenmiyen, buna uymak istemiyen de geçmiş dinlerin hepsine inanmamış, hiçbirine uymamış olur. Bunun gibi, insanların en üstünü, iyilerin seçilmişi olan Muhammed aleyhisselâma inanmıyan, o büyük Peygambere dil uzatan bir kimse, Allahü teâlânın ismlerinin ve sıfatlarının kemâllerine, üstünlüklerine inanmamış olur. Resûlullaha “aleyhissalâtü vesselâm” inanmak, Onun üstünlüğünü anlamak da, bütün kemâlleri anlamak ve inanmak olur. Demek ki, bu yüce Peygambere inanmıyan, onun getirdiği dîni beğenmeyen kimse, ümmetlerin, insanların en kötüsü, en aşağısıdır. Bunun içindir ki, Tevbe sûresinin doksanyedinci âyetinde meâlen, “Bedevî Araplar, kafirlik ve münafıklıkta daha ileridedirler; Allah'ın resulüne indirdiklerinin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar...” buyuruldu. Fârisî iki beyt tercemesi: Arabistânda doğan, Muhammed “aleyhisselâm”, Dünyâ ve âhiretin efendisi odur hemân! Toprak altında kalsın, ezilsin, batsın her zemân, Onun kapısında toz, toprak olmak istemiyen! Bütün ni'metleri, iyilikleri gönderen Allahü teâlâya hamd olsun ki, sizin bu islâmiyyeti ve onun sâhibini sevdiğiniz, iyice inandığınız ve uygunsuz davranışlarınıza pişmân olduğunuz görülmekdedir. Allahü teâlâ bu uyanıklığınızı artdırsın! Âmîn. Allahü teâlâya hamd ve şükr olsun ki, bu islâmiyyete ve islâmiyyetin sâhibine “aleyhissalâtü vesselâmü vettehıyye” güzel i'tikâd ve güzel düşünce, güzel şeklde sizde görülmekde ve dâimâ uygunsuz hareketlerinize pişmân olmak elinize geçmekdedir. Allahü teâlâ dahâ çoğunu nasîb eylesin. İkinci olarak şunu da ricâ edeyim ki, düâcınızın bu mektûbunu size getiren Şeyh Mustafâ, Kâdî Şerîhin soyundandır. O temiz sülâlenin çocukları bu memleketde saygı gören büyüklerden olmuşlardır. Maddî bakımdan da râhat yaşamışlardır. Adı geçen şeyh Mustafânın maâşı yokdur. Bu yüzden asker olmak yolundadır. Senedler ve emrler de yanındadır. Umulur ki, sizin vâsıtanızla, bu sıkıntıdan kurtulup, cem'iyyete kavuşur. Dahâ fazla yazıp başınızı ağrıtmıyayım. Kendisini sadr-ı a'zama o şeklde ısmarlayınız ki işi olsun ve ...

Medyascope.tv Podcast
Ruşen Çakır yazdı: “Bay Kemal” kendisini aşıyor

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Aug 18, 2022 8:00


Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Ruşen Çakır'ın "“Bay Kemal” kendisini aşıyor" başlıklı yazısını Janset Atacan sizler için seslendirdi. Beğenerek dinlemenizi umuyoruz.

MyMecra Podcast
Kimi Sevdiğine Dikkat Et! - B59 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

MyMecra Podcast

Play Episode Listen Later Jun 11, 2022 18:43


Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Dünyanın En Günahsız İnsanı" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler, hiç olmazsa onlara laf ettirmeyenler ve dahi Ramazan-ı Şerif'i ihya etme derdine düşenler... 1443 Ramazan'ı çıkmış gelmiş. Hoş helmiş safalar getirmiş getirmiş. Gerçi yanlış bir şey söyledim; Ramazan-ı Şerif ihya edilir mi? Hayır. Ramazan'ı Şerif'in ihya ettiklerinden olunur. Ramazan ihya edilmez, ihya eder. Kimi ihya eder? Kendisini ihya etmeye çalışanları ihya eder . Bu da tekerleme gibi oldu; aramakla bulamazsın ancak bulanlar yine arayanlardır demiş ya Beyazıd-i Bestami Hazretleri derin sözdür bilene, anlayana... Ramazan-ı Şerif'i ihya etme dedine düşmek lazım. Her Ramazan geldiğinde gelir kalbime şöyle bir sızı oturur hani deriz ya Cenab-ı Hakk yeni Ramazanlar'a kavuştursun fakat bir düşünün şöyle bir hatırlayın; bu duayı beraber ettiğimiz nice kimseler varki bu Ramazan yanımızda değiller. Mübarek 11 aylarda emr-i Hakk vaki oldu, Allah-u Teala'ya göçtüler... Bu Ramazan yoklar... Hani ömrün hayırlı ve uzun olanı istenir ya biraz da bunun için istenir. Ne kadar çok Ramazan-ı Şerif, ne kadar çok Ramazan-ı Şerif'i ihya etme derdine düşmek o kadar güzellik... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Paraşüt'le Üretim Bandı
Teknik: Gizem Saruhan | Trendyol - Test Nedir, Nasıl Yapılır?

Paraşüt'le Üretim Bandı

Play Episode Listen Later Jun 7, 2022 40:31


KONUKGizem SaruhanLinkedin: https://www.linkedin.com/in/gizem-saruhan-02508a4b/Twitter: www.twitter.com/waitbutwhocaresMedium: http://medium.com/@gizemsaruhanKONUŞULANLAR(00:00) Başlangıç(02:04) Testerların unvanı(05:42) Farklı platforma farklı tester(07:44) Takımlarının yapısı(09:15) Kariyerinin başlangıcı(17:00) Yapılan testlerin tipleri(19:18) Ortamının kurgusu(23:36) Testin testi (25:53) TestOps(30:18) Kendisini ve başkalarını nasıl geliştiriyor?(35:29) Yenilere tavsiyeler ----Üretim Bandı'nın Slack grubu olduğunu biliyor muydunuz? 2300'den fazla ürün yöneticisi, girişimci, yazılımcı, tasarımcının bir arada bulunduğu aktif ürün topluluğuna siz de katılın:>>> uretimbandi.com/slackİki haftada bir yayınladığımız, ürün geliştirmeyle alakalı bültenimizi de aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:>>> uretimbandi.com/bulten

Medyascope.tv Podcast
AK Troller AK Parti'ye karşı

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Apr 20, 2022 16:07


Gazeteci İbrahim Haskoloğlu'nun tutuklanmasının ardından, daha önce TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile yaptığı söyleşi ve o söyleşiye ilişkin sosyal medyada paylaşılan fotoğraf trol tartışmalarına neden oldu. Kendisini hedef alan Cumhur Frankfurt isimli Twitter kullanıcısına, “Trollerle muhatap olmadım, prensibimi bozuyorum, terbiyesizlik yapma” yanıtını veren Şentop, bugün (20 Nisan) yaptığı açıklamada, “Kimin, kimin sahibi olduğunu herkes biliyor, bu konuyu kapatmayacağım” dedi. Ruşen Çakır, Mustafa Şentop'un yaşadığı polemiğin ardından başlayan AK Parti'deki troller tartışmasını yorumladı. Cumhur Frankfurt adlı trole Twitter'dan cevap veren Mustafa Şentop'un “parti içi operasyon” ifadesine vurgu yapan Ruşen Çakır, daha önce eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün de benzer operasyonlarla görevlerinden ayrıldığını hatırlattı. Şentop'un bugün TBMM'de gazetecilere yaptığı açıklamaların AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik “uyarı” niteliğinde olduğunu belirten Ruşen Çakır, seçimlere 13 ay kaldığını hatırlatarak Erdoğan'ın parti içinde farklı kesimleri temsil eden her isme ihtiyacı olduğunu söyledi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3rGB5oR

Turkish Stories
Şişmanlığın Tedavisi

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Mar 21, 2022 3:27


Turkish Stories for Learner Turkish Şişmanlığın Tedavisi Memleketin birinde, Ahmet adında çok zengin bir adam yaşarmış. Fabrikaları, apartmanları, iş merkezleri ve hesabını bilmediği paraları varmış. İştahı da yerindeymiş. Kısa sürede şişmanlamış. Zayıflamak için gitmediği doktor kalmamış. Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya gidip binlerce dolar harcadığı hâlde, bir türlü zayıflayamıyormuş. Bu duruma çok üzülüyor, üzüldükçe stresi artıyor, stresi arttıkça iştahı açılıyor ve şişmanlıyormuş. Dolayısıyla hiç mutlu değilmiş. Bir gün bir işçi gelip, “Efendim!” demiş. “Ben size zayıflatabilirim. Ancak bunu yapabilmem için, bir geceliğine benim misafirim olmanız gerekiyor.” “Tamam!” demiş adam. “Eğer beni zayıflatırsan sana istediğini veririm.” O akşam işçinin evine yalnız giden adam, çok zengin bir sofra ile karşılaşmış. Yiyip içtikten sonra da hemen uyuyuvermiş. Çünkü işçi, yemeklerin içine uyku ilacı koymuş. Uyuttuğu zengin adamın elbiselerini çıkaran işçi, önceden hazırladığı madenci elbiselerini ona giydirmiş. Sabah uyanan adam kendini tahta bir barakada bulmuş. İçeri giren birisi: “Haydi bakalım! Neden hâlâ buradasın? Çabuk madene!” demiş. Adam kendini tanıtmak istemiş; ama dinletememiş. Aldığı sert cevaptan sonra, çaresiz madene inmiş. Aşağıda ise bir başka adam bağırmış: “Orada bekleyeceğine, çabuk şu kazmayı alıp çalış!” Bir dağ başında olan bu maden aslında kendisine aitmiş; ancak bunu kimseye anlatamıyor, kimse de onu dinlemiyormuş. Çünkü herkes harıl harıl çalıştığından, kimsenin kimseyi dinleyecek vakti yokmuş. Kendisini buraya getiren işçi de ilgilenmiyormuş onunla. Madenden dışarı çıkması yasakmış. Köleler gibi durmadan çalışıyormuş. Çok yorulduğu için her gün tıka basa yemek yiyormuş. Ama şişmanlamak bir yana, gittikçe zayıflıyormuş. Bu madende tam bir ay çalışan zengin adam, sonunda incecik bir adam olup çıkıvermiş. Aradan bir ay geçtikten sonra kendisini buraya getiren işçi ile karşılaşmış. Akşam olunca beraber yiyip içmişler. Zengin adamın yemeğine bir kez daha uyku ilacı koyan işçi, onu uyuttuktan sonra, üzerindeki madenci elbiselerini çıkarıp önceki elbiselerini giydirmiş. Sabah olunca uyanan adam, kötü bir rüya gördüğünü düşünüyormuş; ama uykuda nasıl zayıfladığını bir türlü anlayamıyormuş.

Medyascope.tv Podcast
Feminist Bakış: Esra Erol'da eril şiddet ve kendisini savunuculukla savunma garabeti

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Feb 2, 2022 15:28


Berrin Sönmez ile Feminist Bakış (105): Esra Erol'da eril şiddet ve şiddeti savunma garabeti Eşitsiz güç ilişkisiyle genç bir kadın, canlı yayında Esra Erol'un fail olduğu eril şiddete maruz bırakıldı. Doğru veya yanlışa dair hüküm vermek eril dildir ve bu tavırda aile desteklenmiş, toplumsal baskı genç kadın üzerinde bir kere daha kuruldu. Kadın ve çocuk hakları savunucusu olma iddiasıyla kendi şiddetini savundu. Toplum ortalamasının en alt düzeyinden kalıp yargıları dayatmak savunuculuk değil. İlkin kadının özgür iradesini tanımak gerekir. Kadın ve çocuk hakları savunuculuğu için eşit düzlemde, eşit söz hakkıyla konuşmayı bilmek ve şiddet dilinden, kendi düşüncesini dayatma alışkanlığından uzaklaşmak gerekir. Berrin Sönmez, Feminist Bakış'ta bu hafta Esra Erol'da yaşanan "eril şiddeti" ve Erol'un "kadın ve çocuk hakları savunucusu olma" iddiasıyla kendi şiddetini "savunma garabeti" üzerine konuştu.