POPULARITY
Cihan padişahı Kânunî son zamanlarda yanlış lanse edilen bir padişah olmuş, hatta bazı maksatlı tarihçiler tarafından Kanunî karısı Hürrem Sultan'ın sözüne uyup, dirâyetli oğlu Mustafa'yı öldürterek, yerine Hurrem Sultan'dan olan II. Selim'i tahtın varisi yaparak böylece Cihan Padişahı'nın, Cihan İmparatorluğu'nu karısına olan zaafına kurban ettiği iddia edilmektedir. Fakat yine bu tarih kitaplarında, Hürrem Sultan'ın büyük oğlu Şehzade Bayezid'in çocuklarıyla sığındığı İran hükümdarı tarafından, Kanunî'nin ricasıyla boğduruldukları yer almaktadır. Mustafa'yı boğdurtacak, II. Selim'i tahta geçirtecek kadar Kanunî'ye hâkim olan Hürrem Sultan, niçin oğlu Bayezid'i ve torunlarını kurtarmadı? Annelik şefkati sadece II. Selim'e mi aitti? Kânûnî Sultan Süleyman, 1553 senesi Ağustos sonunda Nahcıvan sefer-i hümâyûnuna çıktı. Bu müddet içinde, Şehzade Mustafa hakkında bir takım haberler aldı. Bunlarda da onun saltanat dâvasında ısrarlı bulunduğu, hattâ bunun için İran'la elbirliği ettiği ve hattâ “lihye (sakal)” koyuverdiği bildiriliyordu. Sakal koyuvermek ise bir şehzade için, saltanat dâvasına kıyâm demekti. Osmanlı şehzadeleri sultan oluncaya kadar sakal bırakmazlardı. Herhalde Kanûnî'nin bu işi iyice tahkik ve tedkîk ettirdiği, netîcede Şehzade Mustafa'nın isyanına kani bulunduğu anlaşılıyor! Kanûnî şeriate uymaya son derece ehemmiyet veren, vatan ve devlet endîşesini her türlü beşerî zaafların üstünde tutan, milletinin zararda olmaması, dahilî bir harb geçirmemesi için kendini dertlendiren bir pâdişâhtı. Kânûnî bütün hislerini ve aklını “devlet-i ebed müddet”in bekâsı davasına vermişti. Bu sebeple oğlunu Aktepe mevkiindeki ordugâhında idam ettirdi. Şehzadenin cenaze namazını kendisinin kıldırmak isteği, defalarca şiddetli gözyaşlarından namazı bozduğu rivâyet edilir. Bütün şu olaylar onun ne kadar acı ve kederlerle, ne iç paralayıcı mes'uliyetlerle bu kararı verdiği, bunda da sırf dînin selâmeti ve devletin bekâsı endişesinin rol oynadığını gösterir. (Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, s.315-316)
Firas Zreik is a Palestine-born, NY-based composer and player of Kanun, a traditional Arabic string instrument. He has performed and recorded in varied styles including Arabic Maqam and jazz and collaborated with many international artists such as Residente, Pink Floyd's Roger Waters, Shreya Ghoshal, and others. His debut EP "Solo" came out in 2021 and his most recent release is a 2023 full-length album called "Salute.”Take a journey with us today to the land of Kanun, the Arabic tradition of Maqam, and world music.What you'll learn in this episode:Understanding the Kanun and its historyMaqam: the language of Arabic musicHow colonization and racism show up in the music worldGrowing up Palestinian and second-class citizen in Haifa and GalileeWhat it was like collaborating with Grammy-winning artist ResidenteThe role of artists and activism in the Palestinian causeFiras tackles the question of diasporaFeatured on the show:Opening credit: Prelude to Salute by Firas ZreikSee Firas play Kanun in my three other favorite compositions:Fields of FigsShamsLullaby for NatureListen to the song dedicated to the children of Gaza, in collab with Residente Learn more about Firas on his website Follow Firas on InstagramGet more information at: Going Places website Join our Going Places newsletter to get updates on new episodes and Yulia's travel storytelling work. Subscribe at goingplacesmedia.com/newsletter!For more BTS of this podcast follow @goingplacesmedia on Instagram and check out our videos on YouTube!Please head over to Apple Podcasts and SUBSCRIBE to the show. If you enjoy this conversation, please share it with others on social and don't forget to tag us @goingplacesmedia!And show us some love, if you have a minute, by rating Going Places or leaving us a review wherever you listen. You'll be helping us to bend the arc of algorithms towards our community — thank you!Going Places with Yulia Denisyuk is a show that sparks a better understanding of people and places near and far by fostering a space for real conversations to occur. Each week, we sit down with travelers, journalists, creators, and people living and working in destinations around the world. Hosted by Yulia Denisyuk, an award-winning travel journalist, photographer, and writer who's worked with National Geographic, The New York Times, BBC Travel, and more. Learn more about our show at
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Kanun teklifinde olandan ziyade olmayanlar üzerinde yoğunlaşılıyor. Memurların merakla beklediği birçok düzenlemenin kanun teklifinde yer almaması ister istemez memurlarda hayal kırıklı oluşturdu. Bu yazımızda konuyu açıklamaya çalışacağız.
Türkiye etki ajanlığı yasası olarak nitelendirilen sansür girişimiyle yeniden karşı karşıya. Geçen hafta komisyondan bir torba yasa içinde geçen etki ajanlığı düzenlemesinin bu hafta Meclis Genel Kurulu'na gelme ihtimali yüksek. Daktilo1984 Genel Yayın Yönetmeni Enes Özkan iktidarın aykırı sesleri susturma girişimi olan etki ajanlığı düzenlemesini CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Hukukçu Gülşah Deniz Atalar ve Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi Uzmanı ve Freedom on the Net Türkiye Raportörü Gürkan Özturan ile konuşuyor.Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/daktilo1984--5970640/support.
Çalışma şartları ve ücretler, patronlarla işçiler arasında her daim başlıca mücadele konuları olmuştur. Patronlar kârlarına kâr katmak için ücretleri baskılamaya çalışırken, işçilerin çalışma şartlarını iyileştirmeyi yalnızca bir gider kalemi olarak görür. İşçiler için ücret yaşam şartlarını belirleyen en önemli unsurken; çalışma şartları çalışırken ölmemenin, sakatlanmamanın ve hastalanmamanın teminatıdır. Ancak ne ücret düzeyi ne de çalışma şartları, yalnızca işçileri ilgilendiren meselelerdir. Bunlar, halk sağlığının da meselesidir. Piyasa koşullarında asgari ücret, asgari ücretten fazla alan çalışanların ücretleri üzerinde çok önemli bir belirleyendir. Tüm ücretler, asgari ücrete yaklaşma eğilimindedir. Bir kişi beslenme, barınma, sosyalleşme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli bir ücrete ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçların ne ölçüde karşılandığı, doğrudan kişinin sağlıklı olup olmamasını belirler. Yeterli beslenemeyen, kötü konutlarda barınmak zorunda kalan, yalnızca evden işe işten eve giden bir kişi, doktor hastalık tanısı koymadı diye sağlıklı kabul edilemez. Dolayısıyla çalışanların büyük çoğunluğunun asgari ücret ve ona yakın bir ücret aldığı Türkiye'de asgari ücret açlık sınırı düzeyinde hatta bunun altında belirlendiyse, Türkiye toplumunun sağlık düzeyinin kötü etkileneceği baştan bellidir. Bu bakış açısıyla baktığımızda sorun, her bir çalışanın kendi sorunu olmaktan çıkar, toplumsallaşmış olur. Keza aynı mantığı çalışma şartları için de yürütebiliriz. Peki, işçilerin ve emekçilerin ücret düzeyinde ve çalışma şartlarında iyileştirme nasıl sağlanır? Kanunların kendi başına sağlamadığı açık. Devlet, patronların temsilciliğine soyunup haklarını isteyen işçilere barikat kuruyor. Patrona kanunda yazılı hakları dahi uygulatmıyor. O hâlde doğru cevap patronları caydıracak bir şey olmalı. Onun adı da örgütlenmektir. Yakın zaman önce asgari ücret düzeyinde ücret alan ve kötü çalışma koşullarında çalışan Polonez Et fabrikası işçileri, “böyle gelmiş ama böyle gitmez” diyerek haklarını almak için Türk-İş'e bağlı Tekgıda-İş sendikasında örgütlendiler. Patronun cevabı ise anayasada yazan haklarını kullanan 146 işçiyi işten atmak oldu. Attığı işçilerin yerlerine de üretimi devam ettirebilmek ve sendikalaşmayı engellemek için işi bilmeyen, hijyen eğitimi almamış taşeron işçileri aldı. Ürettiği gıdaları ise resmî olarak bildirmediği depolarda sakladığı işçilerce tespit edildi. Hem üretim hattında hijyenik olmayan üretim yapıldığının hem de depolamanın uygun olmadığının denetlenip tespit edilmesi için Tekgıda-İş şikâyette bulundu. Peki denetimden sorumlu kimdi? Esasında kanun her türlü sorumluluğu patrona veriyor. Peki patronu kim denetleyecek? Kanun, Çalışma Bakanlığı diyor. Peki, işçilerin hijyen eğitimini kim vermekle yükümlü? Millî Eğitim Bakanlığı. Peki belediyelerin bir yetkisi var mı? Eh, çevre sağlığı anlamında olabilir deniyor. Ha bir de Tarım Bakanlığı var. Onu da atlamayalım denetlemesi gerekenler arasında. Bunca denetleyici mercii var, var olmasına ama denetim mekanizması çalıştırılmıyor. Polonez işçileri aylardır direniyor, mücadele ediyor. Ama yalnızca kendileri için mücadele etmiyorlar. Kendileriyle benzer kötü şartlarda çalışan işçilerin örgütlenmelerine örnek olacak bir mücadele sergiliyorlar. Ama yaptıkları bununla da sınırlı değil. Kanunlarda yazan ama pratikte uygulanmayan anayasal hakların ve halk sağlığı tedbirlerinin uygulanması için de mücadele ediyorlar. Hem hijyen şartlarını sağlama çabalarıyla halk sağlığına katkıda bulunurken hem de sendikalı olup genel ücret düzeyini yükseltme ve çalışma şartlarını iyileştirme çabalarıyla halk sağlığına dolaylı katkı sunmuş oluyorlar. Basın açıklamasında söylediğimiz gibi: Polonez işçileri kazanırsa Halk Sağlığı da kazanacaktır.
Sinan Tartanoğlu'yla Olası-Kast'ta bu hafta AKP'nin anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesini isteyen ortağının hazırladığı “mukaddes değerlere yönelik saldırılara karşı kanun teklifi”ne destek verip vermeyeceği sorusuna yanıt aradık… Kendisini eleştirenleri “Laikçi, İsrailci, ırkçı, rakıcı, katliamcı, inkârcı, asimilasyoncu, komünist, faşist, siyonist…” olarak tanımlayıp sefil bir cephe oluşturmakla suçlayan HÜDA PAR… Güçlenmesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının etkili olduğu bir HÜDA-PAR… Hazırladığı “Mukaddes Değerlere Yönelik Saldırılara Karşı Kanun Teklifi'nde” kimi hedef alır? “Laikçi yobazlar” bu kanun teklifinde değerlere saldırmaktan nasıl caydırılır? Ve daha önemlisi… Anayasanın ilk dört maddesini “Laiklik adı altında İslam'a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesi” için değiştirmek isteyen bir HÜDA-Par ve bunun elini tutan AKP bir tarafta dururken… Hangi AKP, HÜDA-PAR'ın bu kanun teklifine destek verir, hangi AKP vermez? Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Birçok yazımızda kamu görevine girişte yaşanan sorunları gündeme getirerek çözüm önerilerimizi belirtmiştik. Bu yazımızda sekiz başlıkta kamu görevine girişte yaşanan sorunları bütünlük içerisinde açıklamaya çalışacağız. 1- Kamu görevine girişte adaletsizlik yapıldığı algısı Kamu görevine girişte, iktidara gençlerden gelen en büyük tepki alanı; sözlü sınavlar ve sözlü sınavlarının yapılış şeklidir. Bu nedenle, kamu yönetiminde sözlü sınavlar acilen masaya yatırılmalı ve sözlü sınavların alanı daraltılmalıdır. Hal böyle iken, sözlü sınav uygulaması giderek yaygınlaşmakta ve en alt düzeydeki memura kadar sözlü sınavlarla alım yolu tercih edilmektedir. İktidarın bu konudaki taahhüdü de henüz hayata geçirilmedi Yazılı sınavlarda çok yüksek puan alan adayların sözlü sınavlarda başarısız kılınması çok büyük hayal kırıklıkları ve tepkilere sebep olmaktadır. Gençlerde tanıdığı olmayanların, memur veya işçi olamayacağı algısı ağırlık kazanmaktadır. Sözlü sınavlardaki adaletsiz uygulamalar, yerini şeffaflığa bırakırsa gençlerin Devlete olan güveni yeniden artacak ve muhalefetin elindeki aparat ortadan kaldırılacaktır. 2- KPSS olmaksızın kur'a ile kamuya eleman alımı KPSS'nin etkisini yitirmesi, memur ya da işçi adaylarını ümitsizliğe sevk etmektedir. Bir kaç kişilik personel alımında, binlerce adayın kur'a için noterde sıra oluşturması, kur'a sonrasında da sözlü sınav için siyasetçilerden referans bulma zorunda olmaları kamuya girişteki liyakati sonlandırmıştır. Bu durum KPSS'den yüksek puan alan başarılı gençleri tedirgin etmekte ve adalet duygusunun kaybolmasına sebep olmaktadır. Özellikle kamuya girişteki adalet ve liyakat yerine, siyasi kayırmacılık yapıldığı algısı gençleri Ak Parti muhalifi haline getirmektedir. Cumhurbaşkanı imzasıyla çıkarılacak bir Genelgeyle, yerel yönetimler dahil olmak üzere kamuya personel alımının objektif kurallara bağlanmasının çok ciddi bir yansıması olacağını düşünüyoruz. Özellikle sınavsız personel alımı haberlerine yapılan tepki yorumları düşünüldüğünde sistemin adil ve şeffaf bir yapıya bağlanması çok büyük bir takdir toplayacaktır. 3- Kamuya sınavsız personel alımı Milyonlarca gencin iş aradığı bir ortamda birilerinin sınavsız olarak işçi veya memur olarak kamu görevine atanması çok büyük tepkilere yol açmaktadır. Bu nedenle 657 sayılı Kanun'un istisnai memuriyeti düzenleyen 59'uncu maddesi yeniden kaleme alınarak kamuya sınavsız personel alımının önüne geçilmelidir. Özellikle belediyelerin ve valiliklerin özel kalem müdürlükleri doldur boşalt mekanizması haline getirilmiştir. Sayıştay Başkanlığı, bu konuları sorgu konusu yapsa da kanuni düzenleme yerinde durduğu sürece çok fazla bir şey yapılamamaktadır.
Adil yargılama her vatandaşın hakkı olup, hakimlerin de bunu yerine getirmesi kanunla verilen bir görevdir. Uygulamada adil yargılamanın olup olmadığı ise geçmişten günümüze kadar sürekli olarak tartışılmıştır. Hakimlerin iş yüklerinin adil yargılamada etkisini de gözden kaçırmamak gerektiğini biliyoruz. Bu minvalde Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesi tarafından verilen aşağıdaki uyarma cezaları özelinde konuyu açıklamaya çalışacağız. Kurul kararında yer alan disiplin cezaları 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda düzenlenmiş olup Kurulun burada yer almayan bir cezayı vermesi elbette düşünülemez. Ancak zaman içerisinde verilen disiplin cezalarına göre de kanunun ilgili maddelerinde düzenleme yapılması için öneriler geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zira aşağıda yer verilen fiilleri işleyen bir kişinin savcılık yapması son derece tehlikelidir. Aşağıda belirtilen fiilleri 657 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirdiğimizde en azından aylıktan kesme cezası verilir ve daire başkanı ve üzeri kadrolara atanma imkanı kalmazdı. İsterseniz savcının uyarma cezası almasına sebep olan fiilleri sıralayalım: 1- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheliler hakkında "Mala Zarar Verme, Hırsızlık" suçlarından ..... tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmesine, ..... tarihli dilekçesi ile müştekinin anılan karara karşı itiraz etmesi üzerine ..... Sulh Ceza Hakimliği'nin ..... tarih ve ..... D.İş sayılı kararı ile itirazın kabul edilerek söz konusu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına karşın dosyanın yeni soruşturma numarası alması gerekirken ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydedilmeyerek yaklaşık 4 ay işlemsiz bırakıldığı, 2- Tehdit suçundan yürüttüğü ..... sayılı soruşturma sonucu ..... tarihinde ..... Mahkemesine kamu davasının açması üzerine ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... sayılı İddianame Değerlendirme numarasıyla iddianamenin iade edilmesine rağmen dosyanın ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydını yapmayarak yaklaşık 10 ay işlemsiz bıraktığı, 3- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheli hakkında "Hırsızlık" suçundan ..... Mahkemesi'ne kamu davası açması üzerine ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... İddianame Değerlendirme Numarasıyla iddianamenin iadesine karar verilmesine müteakiben ..... tarihinde iddianamenin iadesine ilişkin karara itiraz ettiği ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... D.İş sayılı kararı ile Cumhuriyet Savcısının itirazının reddine karar verilmesine karşılık, dosyanın ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydını yapmayarak ... ay işlemsiz bıraktığı, 4- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheli hakkında "Köy Tüzel Kişiliğine ait veya Köylünün Ortak Yararlanmasındaki Taşınmazlara Tecavüz" suçundan ..... tarihinde ..... Mahkemesine kamu davasının açtığı, .....
Adil yargılama her vatandaşın hakkı olup, hakimlerin de bunu yerine getirmesi kanunla verilen bir görevdir. Uygulamada adil yargılamanın olup olmadığı ise geçmişten günümüze kadar sürekli olarak tartışılmıştır. Hakimlerin iş yüklerinin adil yargılamada etkisini de gözden kaçırmamak gerektiğini biliyoruz. Bu minvalde Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesi tarafından verilen aşağıdaki uyarma cezaları özelinde konuyu açıklamaya çalışacağız. Kurul kararında yer alan disiplin cezaları 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda düzenlenmiş olup Kurulun burada yer almayan bir cezayı vermesi elbette düşünülemez. Ancak zaman içerisinde verilen disiplin cezalarına göre de kanunun ilgili maddelerinde düzenleme yapılması için öneriler geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zira aşağıda yer verilen fiilleri işleyen bir kişinin savcılık yapması son derece tehlikelidir. Aşağıda belirtilen fiilleri 657 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirdiğimizde en azından aylıktan kesme cezası verilir ve daire başkanı ve üzeri kadrolara atanma imkanı kalmazdı. İsterseniz savcının uyarma cezası almasına sebep olan fiilleri sıralayalım: 1- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheliler hakkında "Mala Zarar Verme, Hırsızlık" suçlarından ..... tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmesine, ..... tarihli dilekçesi ile müştekinin anılan karara karşı itiraz etmesi üzerine ..... Sulh Ceza Hakimliği'nin ..... tarih ve ..... D.İş sayılı kararı ile itirazın kabul edilerek söz konusu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına karşın dosyanın yeni soruşturma numarası alması gerekirken ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydedilmeyerek yaklaşık 4 ay işlemsiz bırakıldığı, 2- Tehdit suçundan yürüttüğü ..... sayılı soruşturma sonucu ..... tarihinde ..... Mahkemesine kamu davasının açması üzerine ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... sayılı İddianame Değerlendirme numarasıyla iddianamenin iade edilmesine rağmen dosyanın ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydını yapmayarak yaklaşık 10 ay işlemsiz bıraktığı, 3- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheli hakkında "Hırsızlık" suçundan ..... Mahkemesi'ne kamu davası açması üzerine ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... İddianame Değerlendirme Numarasıyla iddianamenin iadesine karar verilmesine müteakiben ..... tarihinde iddianamenin iadesine ilişkin karara itiraz ettiği ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ve ..... D.İş sayılı kararı ile Cumhuriyet Savcısının itirazının reddine karar verilmesine karşılık, dosyanın ..... tarihi itibariyle henüz UYAP'a kaydını yapmayarak ... ay işlemsiz bıraktığı, 4- ..... sayılı soruşturma sonucu şüpheli hakkında "Köy Tüzel Kişiliğine ait veya Köylünün Ortak Yararlanmasındaki Taşınmazlara Tecavüz" suçundan ..... tarihinde ..... Mahkemesine kamu davasının açtığı, ..... Mahkemesi'nin ..... tarih ..... İddianame Değerlendirme
durée : 00:59:10 - Les musiques arabes, le kanun à travers l'univers de Farah Fersi - par : Sébastien Llinares - "Nous cheminons dans les musiques arabes et l'univers de la musicienne tunisienne Farah Fersi, virtuose du kanun. Dans ses mains l'instrument est un carrefour, un point de rencontre, un lieu de dialogue entre les différentes musiques et les différentes cultures méditerranéennes" Sébastien Llinnarès - réalisé par : Patrick Lérisset
Ghiak è una raccolta di 9 racconti per scoprire gli Arvaniti, gli albanesi di Grecia, ed il loro rapporto con la guerra greco-turcaSul sito, una lista in continuo aggiornamento in cui troverete tutti gli eventi di luglio a Milano legati alle tematiche di Medio Oriente e DintorniIscrivetevi al canale Telegram per guardare tutta la lista di quelli (ad oggi) confermati ed avvisatemi se ne conoscete altri Qui trovi Medio Oriente e Dintorni Music, un mio podcast uscito 2 anni fa solo per Spotify in cui scoprirai la storia e le canzoni di artisti e band che hanno fatto (o stanno facendo) la storiaMentre qui trovate tutti i link di Medio Oriente e Dintorni: Linktree, ma, andando un po' nel dettaglio: -Tutti gli aggiornamenti sulla pagina instagram @medioorienteedintorni -Per articoli visitate il sito https://mediorientedintorni.com/ trovate anche la "versione articolo" di questo podcast. - Qui il link al canale Youtube- Podcast su tutte le principali piattaforme in Italia e del mondo-Vuoi tutte le uscite in tempo reale? Iscriviti al gruppo Telegram: https://t.me/mediorientedintorniOgni like, condivisione o supporto è ben accetto e mi aiuta a dedicarmi sempre di più alla mia passione: raccontare il Medio Oriente ed il "mondo islamico"
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler en düşük emekli aylığı ile ilgili çalışma yapıldığını ve önümüzdeki hafta içerisinde sonuçların açıklanacağını belirtti. Bu yazımızda en düşük emekli aylığı hakkında algıları ve olguları acı gerecekler ışığında açıklamaya çalışacağız. En düşük emekli aylığı karmaşası ve sebepleri Sosyal Güvenlik Uzmanı olmadıkları halde bu unvanı kullananlar ile muhalefet liderlerinin sorumsuzca yaptığı açıklamalar neticesinde emekli maaşlarının çok düşük olduğu hala gündem oluşturuyor. Ödenen primler ortada iken emekli maaşlarının neye göre düşük olduğu ise açıklanmıyor. Emekli aylıklarının belli bir tutarın altına düşmemesi için getirilen zorunlu alt sınır aylık tutarı bulunmaktadır. Bu tutar 5510 ve 5434 sayılı kanunlarda farklı şekillerde düzenlenmiştir. 5434 sayılı Kanun'a göre bağlanacak emekli aylığının alt sınırı 14. derece'nin 2. kademesi üzerinden 30 fiili hizmet yılı için hesaplanan emekli aylığıdır. 2024 yılının ikinci yarısındaki alt sınır aylık tutarı 16.538,42 TL olacaktır. 5510 sayılı Kanun'a tabi olanlar içinse alt sınır aylık tutarı farklı düzenlenmiştir. Buna göre Kanunun 55'inci maddesinde bütün sigortalılar için düzenlenen alt sınır aylık memurlar için de geçerlidir. Ayrıca, emekli aylıkları 5510 sayılı Kanun'un ek 19'uncu maddesine göre 10.000 TL'den az olamamaktadır. Görüleceği üzere iki çeşit en düşük emekli aylığı bulunmakta olup bu uygulama ile sigortalıların ödediği primle emekli aylığı arasındaki bağ kopmuştur. Haklı olarak yüksek prim ödeyenler haksızlığa uğradığını düşünerek itiraz etmektedir. Öyle ya yıllarca düşük prim ödeyenler günün sonunda ödediği prime göre yüksek emekli maaşı alabilirken yüksek prim ödeyenler primlerinin karşılığını alabilmektedir. 16 milyon emeklinin sadece 2 milyonu sevinecek, ya diğerleri Bu köşeyi takip edenler “Berber Osman'ın emekli maaşlarına ilişkin düşündüren analizi” başlıklı yazımızı hatırlayacaklardır. Bu yazımızda Berber Osman hızını alamayarak şöyle demişti “Biz Bağ-Kur'lular 6.900 TL prim ödüyoruz. Primleri zamanında ödediğimiz için de %5 de indirim yapılıyor. Şimdi en düşük emekli maaşı 10 bin TL. SGK bizden aldığı bu primle hem emekli maaşı ödüyor hem de sağlık ödemesi yapıyor. Valla bu iş böyle gitmez.” Görüleceği üzere Berber Osman bir SGK Uzmanı gibi herkesin anlayacağı bir analiz yapmış ve ödediği primin üzerinde bir emekli maaşı alınınca sistemin işlemeyeceğini söylemişti. Şimdi tekrar en düşük emekli maaşını arttırmak için kolları sıvadık. Sıvadık sıvamasına da EYT'liler için ödenecek yıllık 724 milyar TL'nin yanında şimdi de en düşük emekli maaşı alanlara ilave kaynağı nereden bulacağız? Elbette her harcamanın bir kaynağı olmak zorundadır. Bunun anlamı da ilave vergi olsa gerektir. İyi de başkasının haksız yere alacağı parayı vergi mükellefleri niçin ödesin?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün gerçekleştirdiği CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüşmelerinin ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Bahçeli açıklamasında CHP ve AKP arasındaki geniş tabanlı bir ittifakın MHP'nin “samimi dileği” olduğunu söyledi. Mahir Bağış kulis bilgilerini aktardı. CHP'nin gölge kabinesi ve iktidar kanadı arasındaki görüşmeler sürüyor. Son olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Amasya'daki konuşmasında partisinin üç ekonomi kurmayının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le bir araya geleceğini açıkladı. Detayları Haluk Levent değerlendirdi. Özgenç, CHP'nin gölge bakanlarının iktidarın bakanlarıyla temasları ekonomi gündemini aktardı. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, kamuoyuna yansıyan 9. Yargı Paketi taslağında etki ajanlığı ve 6284 Sayılı Kanun'da kadına yönelik şiddete karşı önleyici tedbir olarak uygulanan zorlama hapsin kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin yer almayacağını açıkladı. Etki ajanlığının Türkiye'yi kaotik bir ortama sokmak için kullanılabileceği yönünde kaygıları olduğunu dile getiren Emir, iktidarın bu konuda “söz verdiğini” söyledi. Özgecan Özgenç Emir'in açıklamalarını anlattı. Kayda Değer'de Gamze Elvan soruyor, konukları son yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor!
Education https://archive.org/download/sesvekitap/kanunmaisiesraozde.mp3 706 mbirgin@mbi
Bu akşam kıyılarımızın başına gelenleri konuşuyoruz. Son günlerde İstanbul'un Prens Adalarında yaşanan iki vaka üzerinden Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümlerine rağmen, kıyıların nasıl özel şirketlere kiralanmak istendiğini, eşitlik, serbestlik ve kamusal yarar ilkesinden nasıl uzaklaşıldığını ele alıyoruz. Değerlendirdiğimiz bir diğer konu da Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'te 16 Nisan 2022 tarihinde yapılan değişiklik neydi ve bu değişikliğin Danıştay tarafından iptali neden önemli; bu soruları da konuğumuz Pervin Çelik'e soruyoruz.
Bu akşam kıyılarımızın başına gelenleri konuşuyoruz. Son günlerde İstanbul'un Prens Adalarında yaşanan iki vaka üzerinden Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümlerine rağmen, kıyıların nasıl özel şirketlere kiralanmak istendiğini, eşitlik, serbestlik ve kamusal yarar ilkesinden nasıl uzaklaşıldığını ele alıyoruz. Değerlendirdiğimiz bir diğer konu da Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'te 16 Nisan 2022 tarihinde yapılan değişiklik neydi ve bu değişikliğin Danıştay tarafından iptali neden önemli; bu soruları da konuğumuz Pervin Çelik'e soruyoruz.
Malumunuz 6 Şubat depreminin üzerinden henüz çok kısa denebilecek bir süre geçti. 11 ilimizi nerdeyse haritadan silen, 50 binin üzerinde can kaybının yaşandığı, on binlerce ailenin fiziken ve manen kayıplar yaşadığı ve devlete (kamuya) en az maliyetin 100 milyar doların üzerinde gerçekleştiği çok büyük bir felaketi yaşadık. Kime sorsan acımız büyük, kime sorsan duacı. Ancak iş vergiye geldi mi kimse ortada yok! Mesele ne? 12 Mart 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7440 Sayılı Kanun“) ile kurum kazancının tespitinde istisna ve indirimden yararlanan kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik tek seferlik bir ek vergi getirildi. Bu vergi ile Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden etkilenen depremzedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanması ve bölgenin yeniden inşası için kaynak oluşturulması hedefleniyor. Deprem vergisi olarak da anılan ek verginin yirmi iki bin civarında kurumlar vergisi mükellefini etkiliyor. Ancak bu tek seferlik vergi mahkemeye taşınarak iptali istendi ve mahkeme iptali yönünde kara verdi. İş Anayasa Mahkemesine taşındı bu sefer Anayasa Mahkemesi mahkeme kararının bozulması yönünde karar verdi. Vergiyi iptale götürmeye çalışanlar; neymiş geriye doğru vergi işletilemezmiş! Evet doğru sonuna kadar katılıyorum, zaten ilk mahkemede bu yönde karar veriyor. Yabancı yatırımcı ne düşünür? Geriye doğru işletilen her nevi kural ister yerli ister yabancı tarafından hoş karşılanmaz. Genel hukuk kaidesine de aykırıdır. Ancak…
An immersive soundscape of Oud and Kanun with subtle sand and wind sounds that transports you to the heart of a vast desert as twilight settles. As the sun dips below the horizon, the sky transitions through a palette of deep oranges, pinks, and purples, casting a magical glow over the endless sands. The soundscape begins with the gentle rustle of the desert breeze, whispering secrets of ancient lands through the shifting sands. Gradually, the evening comes to life with the distant calls of nocturnal creatures, a testament to the desert's hidden vitality.
Australia beci mashur gura fuaín dore gaçit hefazot gori boí solade yan.Maa baaf ar kerer óttu zoruri yan ór kanun gan buzon ót.
Kamu Denetçiliği Kurumu personel konularında vermiş olduğu kararlarla birçok sorunun çözümüne önemli katkılar sağlamaya başlamıştır. Kararlar tavsiye niteliğinde olsa da sorunların çözümüne ciddi katkı sağladığını, tavsiyenin dikkate alınmadığında da yargı mercilerinde personeli avantajlı hale getirdiğini görüyoruz. Bu yazımızda verilen bir karar özelinde konuyu açıklamaya çalışacağız. DPB ve Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü veremezsin KDK vereceksin diyor Halk sağlığı uzmanı olan bir tabibin son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almaması nedeniyle sözleşmeli statüde geçirdiği hizmet sürelerinin hesaba katılarak 657 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi kapsamında bir kademe verilmesi talebi kapatılan Devlet Personel Başkanlığı ve Personel Prensipler Genel Müdürlüğü görüşleri doğrultusunda reddedilmiştir. İl Sağlık Müdürlüğünde Uzman Tabip olarak görev yapan kişi hakkında kapatılan Devlet Personel Başkanlığının 05/04/2017 tarihli görüş yazısında; Kurumlarından aylıksız izinli sayılarak sözleşmeli olarak istihdam edilen personelin bu süre zarfında disiplin cezası verilmesini gerektirecek fiil ve hallerde bulunmamış olsalar bile söz konusu sürelerin memurlukta geçirilmemiş olması sebebiyle mezkur 657 sayılı Kanunun 64'üncü maddesinin 4'üncü fıkrası ve geçici 36'ncı maddesinin (c) bendinin uygulanması açısından değerlendirilmesinin uygun olmayacağı” görüşüne yer verildiğinden ilgilinin Aile Hekimliği Kanununa tabi olarak geçen hizmet sürelerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 64'üncü maddesinin 4'üncü fıkrası kapsamında dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 15.09.2023 tarihli yazısında; “…7433 sayılı Kanun uyarınca memur kadrolarına atananların, 657 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli personel pozisyonlarında ve anılan Kanunun 4'üncü maddesinin mülga (C) fıkrası kapsamında geçici personel pozisyonlarında geçen hizmet sürelerinin, 657sayılı Kanunun 64'üncü maddesinde yer alan son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almama süresi kapsamında değerlendirilmesinin uygun olmayacağı mütalaa edilmektedir.” görüşlerine yer verilmiştir. Kamu Denetçisi ilave bir kademe verilmesi gerektiğini düşünüyor
durée : 00:59:10 - Les musiques arabes, le kanun à travers l'univers de Farah Fersi - par : Sébastien Llinares - "Nous cheminons dans les musiques arabes et l'univers de la musicienne tunisienne Farah Fersi, virtuose du kanun. Dans ses mains l'instrument est un carrefour, un point de rencontre, un lieu de dialogue entre les différentes musiques et les différentes cultures méditerranéennes" Sébastien Llinnarès - réalisé par : Patrick Lérisset
Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün mahalli idarelerin personele yönelik sorularına ilişkin cevaplardan okuyucularımıza yol ve yön gösterecek nitelikte olanları paylaşmaya devam ediyoruz. Hukuk müşaviri kadrosunda görev yapanlar sınavsız avukat kadrosuna atanabilir mi? Hukuk müşaviri olarak sözleşmeli pozisyonda çalışmakta iken 7433 sayılı Kanun kapsamında kadroya geçen personelin avukat kadrosuna sınavsız olarak atanması mümkün müdür? Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesinde, "Bu Yönetmelik, özel kanunlardaki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla; a) 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda, b) İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelere ait memur kadrolarında, c) Düzenleyici ve denetleyici kurumlara ait memur kadrolarında, d) Özelleştirme kapsam ve programında bulunan kuruluşlar da dahil olmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarına ait memur kadroları ile sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen personelin, müdür ve daha alt görevlere yapılacak görevde yükselme mahiyetindeki asaleten atamaları ile en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin unvan değişikliği mahiyetindeki asaleten atamaları hakkında uygulanır. Ancak; ... ı) Avukat kadro veya pozisyonlarından hukuk müşaviri kadro veya pozisyonlarına, yapılacak atamalarda bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz." hükmü yer almaktadır. Ayrıca, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin; "Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar" başlıklı 5 inci maddesinde, "(1) Görevde yükselmeye tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir: ... b) Hukuk hizmetleri grubu; 1) Hukuk müşaviri. ... (2) Unvan değişikliğine tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir: a) ... avukat, ..." hükmü, "Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlar" başlıklı 6 ncı maddesinde, "(1) Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda; a) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak, b) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen atanabilme şartlarını taşımak, 2 c) Bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara atanabilmek için son müracaat tarihi itibarıyla en az bir yıl süreyle atamanın yapılacağı yerel yönetimde çalışmış olmak, genel şartları aranır. Ancak, ilan edilen kadro için yerel yönetimde bir yıl çalışma şartını taşıyan personel bulunmaması durumunda, söz konusu kadro için yapılacak başvuruda bu şart aranmaz." hükmü, "Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar" başlıklı 7 nci maddesinde, "(1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır: ... b) Hukuk müşaviri kadrosuna atanabilmek için; 1) Hukuk fakültesi mezunu olmak, 2) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan görevler ile unvan değişikliğine tabi kadrolarda ayrı ayrı veya toplam en az iki yıl çalışmış olmak, ..." hükmü, "Hizmet grupları arasında geçişler" başlıklı 19 uncu maddesinde, "(1) 5 inci maddede belirtilen hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır: ... ç) Avukat kadrolarından hukuk müşaviri kadrolarına sınavsız, genel hükümlere göre atama yapılabilir. ..." hükmü bulunmaktadır.
Kültür meseleleri üzerine yazarken her iş dönüp dolaşıp onun taşıyıcı kolanlarından birisi olan dile geliyor. Yaşadıklarımızı hikâye edemiyoruz, duygularımızı anlatamıyoruz derken de, ayrıştık derken de, karşı tarafı anlayamıyoruz ya da onlar bizi anlayamıyor derken de yine konular hep Türkçeye dayanıyor. Batı merkezli düşünce ve tarih anlatımının vesayetine karşı koymak için de Türkçe hayati bir öneme sahip. Türkçenin zayıflaması bugünün en önemli konuları haline gelen tüm kültür konularının zayıflaması ile yakından alakalı. Dil değişimi hayata yansırken, hayatın değişimi de dile yansıyor. Türkçenin tarihine dair izleri Göktürk Kitabeleri'nden itibaren görsek de sistemli olarak Türkçeye dair gramer ve kuralları ilk defa 11. yüzyılda Kâşgarlı Mahmud kaleme alıyor. Dîvânu Lugâti't-Türk'te yazı dilinin dil bilgisi kurallarını ve söz varlığını toplayıp, Türk topluluklarının ağız özelliklerini hem ses hem de söz varlığı bakımından ayrıntılı biçimde ele alıyor. Bu girişten sonra Türkçenin resmi dil olma hikâyesini biraz aktarmak istiyorum. 13. yüzyılda Karamanlı Mehmet, yapıtlarını Farsça ve Arapça yazan aydınların çoğunlukta bulunduğu Konya'da 1277 yılında şöyle diyordu: “Bugünden sonra Divân'da, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” 1876 tarihli Kanun-i Esasi ise ‘resmi dil' başlıklı bir madde içermiyor, ancak üç maddede Türkçe ile ilgili düzenleme getiriyor. Kamu görevlisi olabileceklerde aranan şartların düzenlendiği 18. Madde'de, “devletin lisanı resmisi olan Türkçe” ifadesi kullanılmış. Madde şöyle diyor: “Tebaai Osmaniyenin hidematı devlette istihdam olunmak için devletin lisanı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır”. Resmi dil Türkçeyi bilmek Meclis-i Mebusan'a üye seçilebilmeyi düzenleyen maddede de yer alıyor. Ayrıca “Heyetlerin (Meclis-i Umumi'nin her bir dalının) müzakeratı Iisanı Türki üzere cereyan eder ... " denilerek meclisteki görüşmelerin Türkçe yapılacağı belirtiliyor.
Meltem Suat konuğu anayasa hukukçusu Afra Teren Gürlüler ile AYM'nin kadınların soyadı hakkındaki kararını pişiriyor
Meltem Suat konuğu anayasa hukukçusu Afra Teren Gürlüler ile AYM'nin kadınların soyadı hakkındaki kararını pişiriyor
Michel Claise est un juge d'instruction à la retraite, candidat politique à DEFI mais aussi romancier ... Il s'inspire de ses enquêtes et, notamment, à travers une existence albanaise sur le territoire belge qui s'appelle le “Code Kanun”; livre qu'il publie chez Genèse Editions Merci pour votre écoute Le fin Mot c'est également en direct tous les jours de la semaine de 18h30 à 19h sur www.rtbf.be/lapremiere Retrouvez tous les épisodes de Le fin Mot sur notre plateforme Auvio.be : https://auvio.rtbf.be/emission/23283 Et si vous avez apprécié ce podcast, n'hésitez pas à nous donner des étoiles ou des commentaires, cela nous aide à le faire connaître plus largement.
We partnered with Habibi Festival for a six-night celebration of ancient + contemporary sounds from Lebanon, Tunisia, Syria, Morocco, Palestine, Algeria and more! It all took place from October 1-7 at Joe's Pub in NYC. Each night we taped live conversations with the artists on stage. This special Quartertones episode is the second of six, featuring a conversation with mother-son duo Firas Zreik – who has previously joined us on Quartertones – and Amal Murkus, as well as snaps from their performances at Joe's Pub. Amal Murkus is a Palestinian singer, actress, producer, TV & Radio host. Born and raised in Kufer Yasef in the Galilee, her career has been dedicated to the promotion, preservation and enrichment of Palestinian music and culture around the world. Her music is pioneering in its creation of a post-modern musical style that brings different Mediterranean influences together.Firas Zreik is an artist, composer, lyricist and educator. A Palestine-born New Yorker, Zreik has revolutionized global perceptions of the Kanun instrument. While still preserving its identity as a vital part of the Maqam tradition, Zreik has "stretched its potential as a cultural chameleon enhancing a range of fresh, evolving sounds." He has collaborated with a number of leaders including Roger Waters, Simon Shaheen, Amir ElSaffar, Fabrizio Cassol and his internationally-renowned mother and frequent artistic partner Amal Murkus, for who he works as musical director.THIS SERIES IS PART OF THE AFIKRA PODCAST NETWORK QuarterTones is afikra's music podcast which hosts current Arab musicians from different geographies who play contemporary and modern music, including alternative scene or hip-hop, electronic, classical music, among other genres. The guests are invited to talk about their work and play their music – whether live or recorded – in three segments. The audience gets a chance to listen to some of the most interesting work from across the region and genres, and understand the music that these musicians and musicologists perform or study. Explore all episodes in this series: https://www.youtube.com/watch?v=Pg2zwxYLPXg&list=PLfYG40bwRKl7FiLcdH_iSgv4RiXEy4GAh ABOUT AFIKRA afikra | عفكرة is a movement to convert passive interest in the Arab world to active intellectual curiosity. We aim to collectively reframe the dominant narrative of the region by exploring the histories and cultures of the region – past, present and future – through conversations driven by curiosity.
2011 Van Depremi'nde Emlak Konut Genel Müdürüydü. 2020 Elazığ Depremi'nde ve 6 Şubat Depremlerinde Şehircilik Bakanıydı. Popüler bir siyasetçi de değil. Bu kadar bagajına rağmen neden Murat Kurum?Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Sorunları------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Enerjisa hakkında reklam içerir.Bu podcast, Meditopia hakkında reklam içerir.Meditopia hakkında detaylı bilgi almak için bu linke. tıklayarak Meditopia'yı telefonuna indir, yeni yıla özel %60 indirimle huzurlu bir hayata adım at.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün mahalli idarelerin personele yönelik sorularına ilişkin cevaplardan okuyucularımıza yol ve yön gösterecek nitelikte olanları paylaşmaya devam ediyoruz. İSTATISTIK MEZUNU OLUP DA EKONOMIST KADROSUNDA ÇALIŞANLAR ILAVE BIR DERECE ALABILIR MI? Teknik hizmetler sınıfında ekonomist kadrosunda çalışmakta olan personelin istatistik bölümü mezunu olması halinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36/A/4 maddesi kapsamında ilave bir dereceden faydalanması mümkün müdür? 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36 maddesinin “II Teknik Hizmetler Sınıfı” başlıklı bölümünde, “Bu Kanunun kapsamına giren kurumlarda meslekleriyle ilgili görevleri fiilen ifa eden ve meri hükümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar, jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı), matematiksel iktisatcı, ekonomici ...... Teknik Hizmetler sınıfını teşkil eder.” hükmü bulunmaktadır. Ayrıca, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin A/4 fıkrasında, “Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog, jeomorflog, kimyager, fizikçi, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), ...... anabilim dallarından mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece” eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacağı belirtilmektedir. Buna göre personelin, 657 sayılı Kanunun 36/A/4 maddesinin ilgili hükmü gereği teknik hizmetler sınıfında görev alması ve istatistik bölümü mezunu olarak istatistikçi unvanını ihraz etmesinden dolayı ilave bir dereceden faydalanması gerekmektedir. ISAĞLIK RAPORU ALAN PERSONELIN DIKKAT ETMESI GEREKEN AYRINTILAR Belediyede görev yapan personelin aldığı 45 günlük sağlık raporunun fenne aykırı olduğu gerekçesi ile sağlık iznine çevrilmemesi halinde personelin göreve gelmediği günler yıllık izninden düşülebilir mi? Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7 nci maddesinde konu detaylarıyla açıklanmıştır. Ayrıca mülga Devlet Personel Başkanlığının 6/4/2015 tarihli ve 2109 sayılı görüş yazısında konunun detaylarına yer verilmiştir. Bu görüşe göre; 1- Devlet memurunun almış olduğu ve anılan Yönetmelikte belirtilen sürede çalıştığı kuruma intikal ettirdiği hastalık raporunun fenne aykırı olduğu konusunda tereddüt bulunması hâlinde kamu kurum ve kuruluşlarınca söz konusu raporların hastalık iznine çevrilmemesi halinde en kısa sürede memurun bulunduğu yere yakın ve Sağlık Bakanlığınca belirlenen bir hakem hastaneye sevk edilmesi gerekmektedir. 2- Hakem hastanece hastalık raporunun fenne aykırı olduğuna karar verilmesi halinde memura hastalık raporunun fenne aykırı olması sebebiyle hastalık iznine çevrilmediğine ve görevine başlaması gerektiğine ilişkin yazılı bildirimin yapılması gerekmektedir. 3- Yazılı bildirim yapılmasına rağmen memurun bildirimin yapıldığı günü takip eden gün görevine başlamaması halinde söz konusu memurun izinsiz ve özürsüz olarak görevini terk etmiş sayılması ve hakkında 657 sayılı Kanun ve özel kanunların ilgili hükümleri uyarınca işlem yapılması gerekmektedir. 4- Fenne aykırı olduğuna karar verilen hastalık raporunu veren hekim hakkında gerekli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla bu durumun hekimin bağlı olduğu kuruma bildirilmesi gerekir. 5- Bahse konu fenne aykırı olduğu tespit edilen hastalık raporunun tesisinde ilgili memura atfedilebilecek bir sorumluluğun bulunması halinde ilgili memur hakkında da disiplin hükümlerinin işletilmesi gerekir. Ancak personelin aldığı sağlık raporunun fenne aykırı olması halinde ise ilgilinin bu rapor gereğince göreve gelmediği günlerinin yıllık izinden düşülmesi mümkün değildir.
Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün mahalli idarelerin personele yönelik sorularına ilişkin cevaplardan okuyucularımıza yol ve yön gösterecek nitelikte olanları paylaşmaya devam ediyoruz. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILANLARIN MAAŞLARI VE KESINTILER NASIL ÖDENECEK? Hakkında yürütülmekte olan çeşitli yargılamalardan dolayı görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanan personelin tedbir kararı devam etmesine rağmen emeklilik ile yıllık izin talebinde bulunması halinde ne yapılacağı, kesilen maaşın 1/3'lik kısmı ile sosyal denge tazminatının tarafına ödenmesini mümkün müdür? 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun; “Görevden uzaklaştırma” başlıklı 137'nci maddesinde; “Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir.” hükmü, “Ceza kovuşturması sırasında görevden uzaklaştırma” başlıklı 140'ıncı maddesinde, “Haklarında mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan Devlet memurları da 138'inci maddedeki yetkililer tarafından görevden uzaklaştırılabilirler.” hükmü yer almaktadır. Yine bu kanunda Görevden uzaklaştırılan veya görevinden uzak kalan memurların hak ve yükümlülüğü, tedbirin kaldırılması halinde yapılacak işlemler ile memurun göreve tekrar başlatılması zorunlu olan haller açıklanmıştır. Diğer taraftan, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15'inci maddesinde, “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” hükmü bulunmaktadır. Ayrıca, Sayıştay 1. Dairesinin 18/12/2018 tarihli ve K.10730 nolu Kararında, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Görevden uzaklaştırılan veya görevinden uzak kalan memurların hak ve yükümlülüğü” başlıklı 141'inci maddesindeki; “Görevden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi ödenir. ...” hükmü esas alınarak söz konusu tazminatın ödenmesi mümkün değildir. Çünkü sosyal denge tazminatının dayanağı 657 sayılı Kanun değil; 375 sayılı KHK ve 4688 sayılı Kanun ile bu KHK ve Kanuna istinaden düzenlenen “Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi”dir.” denilmektedir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde ilgili personelin; 1-Görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan, gözaltına alınan veya açığa alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi, göreve tekrar başlatılmaları halinde ise aylıklarının kesilmiş olan üçte biri ödenir. 2-Görevden uzakta geçirilen süre göreve dönüş sonrasında kanunda belirtilen şartların sağlanması halinde kademe ilerlemesinde veya derece yükselmesinde değerlendirilir.
Konuğumuz Şehir ve Bölge Planlama Uzmanı Faruk Göksu ile Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 7471 Nolu Kanun'un getireceklerini konuşuyoruz.
Meclise sunulan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile kamu personeline yönelik bazı düzenlemelere yer verilmiştir. Yıllar önce getirilen düzenlemenin oluşan sıkıntıyı ortadan kaldırmak için değiştirilmeye çalışılması ile bozulan kariyer sisteminin tekrar düzeltilmeye çalışıldığı açıkça görülmektedir. Bu yazımızda hem bu konuyu açıklayacak hem de takipçilerimizden gelen talepleri gündeme getirmeye çalışacağız. HUZUR HAKKI ÖDEMELERINDE YÖNTEM DEĞIŞTIRILDI Anayasa Mahkemesi'nce teşkilat kararnamelerinde yer alan huzur hakkında ilişkin düzenlemelerin iptal edilmesi üzerine 375 sayılı KHK'nin ek 29 uncu maddesinde yer alan huzur hakkı ödemesine ilişkin düzenleme yapılıyor. Yeni düzenlemeye göre kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yer alan yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ile komisyon, heyet, komite ve benzeri organlarda görev alanlara, ayda dördü geçmemek üzere her bir toplantı için (9000) gösterge rakamına kadar Cumhurbaşkanınca belirlenecek gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda tespit edilecek tutarda, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın huzur hakkı ödenebilecektir. Bu ödemenin parasal tutarı ise her bir toplantı için 9000*0,509796 = 4.588 TL tutarında ödeme yapılabilecektir. Cumhurbaşkanınca 9000 göstergenin altında belirleme yapılabilecektir. CUMHURBAŞKANININ EMEKLILIK STATÜSÜ BELIRLEME YETKISI KALDIRILDI 375 sayılı KHK'nin ek 26 ve 27'nci maddeleri gereğince istihdam edilen yerli veya yabancı sözleşmeli personelin teşkilatlanmalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi halinde Cumhurbaşkanının sözleşmeli personeli 5510 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile ilgilendirebileceğine ilişkin yetkisi kaldırılıyor. Bu personeller 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında sigortalı (SSK'lı) olarak görevlerine devam edecekler. Ancak Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yer alan 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi ile ilgilendirmeyi düzenleyen hususları iptal etmişti. Düzenleme özet olarak AYM Kararları doğrultusunda yapılmıştır. Halen 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi kapsamında sigortalı olarak görevlerine devam edenler için geçici madde ile bir ay içerisinde başvurmaları halinde 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesine devam etmelerine imkân sağlanmıştır. Aksi takdirde 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince sigortalı olacaklar. Bu şekilde sözleşmeli olanların 1.10.2008 sonrasında işe başlamaları halinde 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında sigortalı olmaları daha avantajlı olacaktır.
Ogün Samast nasıl tahliye edildi? İnfaz sistemi nasıl işliyor? İyi hal indirimi herkese uygulanıyor mu? Koşullu salıverme kararı neye göre alınıyor? Kamu vicdanı hangi durumlarda dikkate alınıyor? Kanun ne diyor? Mete Çubukçu, Dink ailesinin avukatı Bahri Belen ile konuştu. #Kayıttayız
Konuğumuz Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ile afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun ile bazı kanunlarda ve 375 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun getireceklerini konuşuyoruz.
Kimse bir şey anlamadı...Ülkemizin hiç şüphesiz en önemli projelerinden biridir. Çünkü, eninde sonunda milyonlarca insanın hayatı söz konusudur. Özellikle, afet bölgesi ilan edilen 13 ilimizi vuran 6 Şubat depremlerinden sonra fay hatları üzerinde bulunan İstanbul ve diğer kentlerimiz için ‘olmazsa olmaz' hâline gelen ‘kentsel dönüşüm', bir ‘güvenlik' sorunu olarak karşımızda durmaktadır... Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren ve TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Resmî Gazete'de yayınlandı. Bu isimden bir şey anlayan beri gelsin... Bir de AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler'in Yasa, Meclis'e sunulduğunda yaptığı, ‘açık olmaktan çok uzak' açıklama (!) var: “Bu düzenlemede, ilk inceleme ve savunma verme süreleri, genel usulden daha kısa belirlenmeye gayret edilmektedir. 2577 Sayılı Yargılama Usulü Kanunu'ndaki düzenlemelerde bir yenilik getiriyoruz. Dosyanın daha çabuk tekemmül etmesi için, savunmaya cevap ve cevaba cevap aşamaları kaldırılmaktadır. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilen kararlara itiraz edilemeyeceği düzenlenmektedir. [...] Riskli yapıların tespitinin, maliklerce veya kiracılarca engellenmesi durumunda, mülki idare amirinden alınacak yazılı izinle, riskli yapıların çilingir vasıtasıyla açılarak söz konusu tespit işlemlerinin de daha hızlı yapılmasına imkân sağlamaktadır. Riskli yapı olarak tespit edilen yapıların yıktırılması için yapı maliklerine tek seferlik 90 güne kadar ek süre verilmesi de Kanun Teklifi'nde yer alıyor.” Gazete ve haber portallarındaki açıklamalar (!) ise yaklaşık şöyle: “Kanun kapsamındaki yapıların yıktırılmasından sonra arsa hâline gelen taşınmazda ortaklığın giderilmesi için dava açılabilecek. Ancak bu davalar, paydaşların salt çoğunluk ile karar almasına ve bu karara göre işlem yapılmasına engel oluşturamayacak.”
In Albania, if a woman takes an oath of virginity, she can gain the legal rights and responsibilities of a man. According to an archaic law known as the Kanun, the women who take this vow are referred to as Burrnesha.
En Albania, según su sistema legal ancestral, el Kanun, una mujer puede considerarse un hombre, a efectos de derechos y deberes, si cumple determinados criterios. Son las Burrneshas, una figura en extinción.
İŞTE O TEHDİT TELEFONU! Kanun Hükmü
In this Quartertones event in collaboration with Habibi Festival held at Joe's Pub, we talked to Kanun player and composer Firas Zreik.ABOUT HABIBI FESTIVALCreated with the goal of giving a snapshot of contemporary and traditional musics of the SWANA (South West Asia North Africa) region, Habibi Festival aims to take listeners on a journey of the sounds wafting through the airwaves and living rooms of cities spanning Marrakech to Baghdad to Brooklyn. This new performing arts festival is a collaboration between the Director of Joe's Pub at the Public Theater Alex Knowlton, artist/composer/curator Yacine Boulares, and curator/producer Meera Dugal who are bonded by the goal of creating more joyful spaces for performance, conversation, and storytelling from this part of the world. Learn more at www.habibi-festival.com. Created by Mikey Muhanna, afikra Hosted by Rami Abou-KhalilEdited by: Ramzi RammanTheme music by: Tarek Yamani https://www.instagram.com/tarek_yamani/About Quartertones:QuarterTones is a music show. It is an opportunity to listen to music, across genres, from musicians of and from the Arab world. This series is similar to NPR's All Songs Considered that is focused on the Arab world. afikra will be inviting musicians of all genres, as well as music historians, to help better understand the music that they perform or study. In this series, the guests will be invited to talk about their work and play their music, whether live or recorded, in three segments. The series will host current musicians who play contemporary and modern, including alternative scene or hip-hop, electronic, classical music, among other genres. The musicians will also be from different geographies.Join the live audience: https://www.afikra.com/rsvp FollowYoutube - Instagram (@afikra_) - Facebook - Twitter Support www.afikra.com/supportAbout afikra:afikra is a movement to convert passive interest in the Arab world to active intellectual curiosity. We aim to collectively reframe the dominant narrative of the region by exploring the histories and cultures of the region- past, present, and future - through conversations driven by curiosity. Read more about us on afikra.com
YSK Başkanı: Erdoğan'ın durumunu araştırdım ama açıklayamam... / Soylu İmamoğlu kararıyla ilgili, "Kanun çerçevesinde yetkilerim var ve bunları kullanırım... " dedi, CHP tepki gösterdi... / Yargıtay Onursal Daire Başkanı Aktan'dan İmamoğlu yorumu: Dosya öne alınabilir.../ 46 sivil toplum örgütü: Okullarda ücretsiz yemek verilsin... / Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 oldu... Ortanca yaş artıyor... / Asgari ücrette üçüncü toplantı.../ Çin'de günler sonra Covid-19 bağlantılı ilk ölümler... / Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Muhalefet, okullarda ücretsiz yemek için MEB bütçesinin artırılmasını istedi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi... / Amasra'daki maden faciasında bir işçi daha yaşamını yitirdi... / İklim Değişikliği Kanun taslağının detayları ortaya çıktı.. / Varlık Fonu'na geçtiğinden beri kâr yok: Çaykur'dan bir yılda yarım milyar lira zarar... / Çin'in kontrolden çıkan roketi Dünya'ya düştü... Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından “Hepimiz için samimiyet turnusolu olacak” dediği video mesajını paylaştı. Kılıçdaroğlu,”Başörtüsü meselesini toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Kanun teklifimizi yarın TBMM'ye sunacağız” dedi. CHP, bugünkü grup toplantısının ardından kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) ilk grup toplantıları bugün yapıldı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi liderleri bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grup toplantılarını gerçekleştirdi. Ankara-Çayyolu'nda bir eğlence mekanında istedikleri şarkıyı bilmediği gerekçesiyle çıkan tartışmanın ardından müzisyen Onur Şener'i öldüren zanlıların, 15 yıl önce müzik yaparken çektiği görüntüler ortaya çıktı. Zanlı Semih S. ve Ali G.'nin saz ve gitar çaldıkları görüldü. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Gelecek Partisi İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Serap Yazıcı ile Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını ve CHP'nin kanun teklifini, Medyascope Ankara Temsilcisi Hıdır Göktaş ile partilerin grup toplantılarını konuştuk. Editör: Egemen Gök Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3SXnvbM
Alper Çelik, Ömür Okumuş ve Nuri Çetin ile varyantlı hususlara yolculuk
Marina Otero Verzier is an architect, researcher and curator, who is also the current Head of the MA in Social Design program at Design Academy Eindhoven. Until very recently, she was the director of research at the Het Nieuwe Instituut in Rotterdam. Her work touches on many socio-political and environmental dimensions of design and cultural production; as well as the emergence of new paradigms for institutions. Together with Marina we unpack what designing the social might mean, and we explore the outer reaches of architectural research; both in the political and ecological realms. I think her particular mix of cautious optimism and her introspective openness allows us to reflect on how culture can be put to work, both in everyday life and in the sites of knowledge production, whether it's the museum, the school, or the archive.EPISODE NOTES & LINKSMarina Otero Verzier is an architect. She was formerly Director of Research at Het Nieuwe Instituut (HNI), the Dutch Institute for Architecture, Design, and Digital Culture. She is the Department Head of the MA in Social Design at Design Academy Eindhoven. https://www.designacademy.nl/p/about-dae/community/marina-otero-verzierDesign Academy Eindhoven is an interdisciplinary educational institute for art, architecture, and design in Eindhoven, Netherlands. https://www.designacademy.nl/Het Nieuwe Instituut is a cultural centre in Rotterdam, the Netherlands. It focuses on architecture, design, and digital culture.https://hetnieuweinstituut.nl/homeThe term “canon” pops up quite often, it refers to cultural works (books, buildings, etc) that come to be accepted as exceptional and set the criteria for good work. Canon has the same root as Kanun, or Qanun, which means the rule, or the law. So in a way, these works become unquestionable. Cartesian Grid refers to grids often used in architecture as the basis for organizing spatial form, as composed of squares (or cubes) aligned with the Cartesian coordinate axes. Cartesian coordinate axes exist in a coordinate system that specifies each point uniquely by a pair of numerical coordinates, which are the signed distances to the point from two fixed perpendicular oriented lines, measured in the same unit of length. Conceived as a spa resort, the exhibition Lithium took place in 2020 at Het Nieuwe. It delved into the beneficial and destructive aspects of the eternal human search for energy and reflected on the role of the chemical element lithium in powering today's economy. https://lithium.hetnieuweinstituut.nl/enMore-than-human is an edited volume by Andres Jacque, Marina, and our previous guest Lucia Pietroiusti. https://research-development.hetnieuweinstituut.nl/en/morethanhumanCoauthored by Marina, Drone: Unmanned. Architecture and Security Series investigates the relationship between drone technology, cultural production, and forms of surveillance and violence.“Architecture of Appropriation” was an exhibition developed by Het Nieuwe in 2017 that asked questions about squatting from various perspectives including squatters, artists, and architects. https://hetnieuweinstituut.nl/en/press-releases/architecture-appropriation#:~:text=Architecture%20of%20Appropriation%20is%20designed,Architecture%2C%20Design%20and%20Digital%20Culture.The Dutch Pavilion at the Biennale Architettura 2018 was titled “Work, Body, Leisure”. The exhibition was about the spatial configurations, living conditions, and notions of the human body engendered by disruptive changes in labor, its ethos, and its conditions. https://work-body-leisure.hetnieuweinstituut.nl/Studio-X is a Columbia University project that appeared in various cities as laboratories for exploring the future of cities—producing events, research projects, pop-up exhibitions, and publications. Marina previously worked as Director of Programming.https://www.arch.columbia.edu/studio-xThe Master Program in Social Design at the Design Academy Eindhoven focuses on new social roles for designers attuned to contemporary ecological and social challenges. https://www.designacademy.nl/p/study-at-dae/masters/social-designCan Altay was the Head of the Industrial Design Department at Istanbul Bilgi University between 2012 -2019. Kombucha is a fermented, lightly effervescent, sweetened black or green tea drink.A biomaterial is a substance that has been engineered to interact with biological systems for a medical purpose, either a therapeutic or a diagnostic one. Stephen Wright is a writer and gardener. His works and thought on artistic activity redefining cultural practices in response to permaculture and ecological thinking are influential for the Ahali Community. https://www.ahali.space/episodes/episode-1-stephen-wrightAna Devic is a curator, writer, and teacher Ana Dević and a member of the curatorial collective What, How and from Whom (WHW). Find more about Ana in Episode 21. https://www.ahali.space/episodes/episode21-ana-devicNato Thompson is a curator and the founder of the Alternative Art School. Head over to Episode 18 to discover more. https://www.ahali.space/episodes/episode-18-nato-thompsonAhali Conversations' Episode 14 is a great episode to explore his “out of this world” mode of thought. Jerzsy Seymour conceives of design as the creation of situations, such as the relationship we have with the constructed and the natural world, with other people, and with ourselves, and is as much about the inhabitation of the planet as the inhabitation of the mind.Amal Alhaag is a curator and researcher.Vasıf Kortun is a curator, educator and writer. He was the guest of Ahali Conversations Episode 6. https://www.ahali.space/episodes/episode-6-vasif-kortunHeman Chong is an artist, curator, and writer who creates texts, objects, installations, and situations in order to investigate the manner through which individuals form associations between objects in their environments. https://www.hemanchong.com/Staying with the Trouble: Making Kin in the Chthulucene is a 2016 book by Donna Haraway, published by Duke University Press.Lucia Pietroiusti is a curator whose work intersects art, ecology, and systems in her work. https://www.ahali.space/episodes/episode-16-lucia-pietroiustiKathrin Böhm is an artist whose practice focuses on the collective re-production of public space; on economy as a public realm; and the everyday as a starting point for culture. Episode 13 to get to know her better. https://www.ahali.space/episodes/episode-13-kathrinbohmDoughnut Economics explores the mindset and ways of thinking needed by humanity to thrive in the 21st century. https://doughnuteconomics.org/about-doughnut-economicsACCESS SERVER is a digital tool developed by MELT that addresses the unequal inclusion of disabled people in art institutions. It will be a website that provides email templates and a modest fee per email to support disabled people's access requests. https://research-development.hetnieuweinstituut.nl/en/het-nieuwe-instituuts-call-fellows-2021-jury-reportAhali Conversations' Episode 10 featured Chus Martinez. She is a curator and teacher. https://www.ahali.space/episodes/episode-10-chusmartinezEvanescent Institutions is the title of Marina's PhD. Thesis. This work would be helpful to think about how public cultural institutions should resituate themselves in the 21st century. Misiones Pedagógicas (The Pedagogical Missions) was a socio-pedagogical project committed to social justice. It fostered educational renewal and was active between 1931 - 1936. The Franco dictatorship (dictadura franquista) took place between 1939 and 1975 when Francisco Franco ruled Spain with the title Caudillo. After his death in 1975, Spain transitioned into a democracy. Cátedra Ambulante Francisco Franco was a mobile propaganda project which appropriated Misiones Pedagógicas' ideas about reaching small towns and villages through on-site activities.This season of Ahali Conversations is supported by the “Graham Foundation for Advanced Studies in the Fine Arts”. The Graham provides project-based grants to foster the development and exchange of diverse and challenging ideas about architecture and its role in the arts, culture, and society. This episode was also supported by a Moon & Stars Project Grant from the American Turkish Society.This episode was recorded on Zoom on March 10th, 2022. Interview by Can Altay. Produced by Aslı Altay & Sarp Renk Özer. Music by Grup Ses.
Hukuk ve Demokrasi: Kanun değişiklikleri iktidarın ömrünü uzatmaya yeter mi?
Kainatta en büyükten en küçüğüne kadar her şeyin mânâsını Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) gelmesiyle bulduğu. • Hz. Muhammed Allah'ın lütuf ve hareketlerinin membaıdır. • O bereket mucizesine Ebu Leheb'in sihir demesi. • Hendek ve Tebuk savaşlarındaki bereket mucizeleri. • Bir bedevinin Resulü Ekrem'in uyurken kılıcını alıp öldürmek istemesi. • Hayber'de Yahudi kadının Efendimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) öldürmek istemesi. • Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hicret ederken evini saran insanlar arasından sıyrılması. • Süraka'nın Efendimizî (sallallahu aleyhi ve sellem) takip etmesi atının kumlara saplanması Allah Resulü'nün affetmesi. • Büyük doğumların büyük sancılara bağlı bulunduğu. • Kanun-u İlâhî'nin gereği bütün peygamberlerin çile çekmesi.
"Ön Libero" programının 61. bölümünde siyasetbilimci Burak Bilgehan Özpek, İstanbul-Büyükada İskelesi ile ilgili olarak yaşanan kiralama tartışmasından hareketle, iktidarın kamusal kaynakları dağıtımındaki problemli anlayışa değindi ve kendini iktidara yakın gören kişi ve grupların kanunlara ve hukuki düzenlemelere uymamayı kendilerine hak olarak gördüklerini söyledi.
“Ön Libero” programının 61. bölümünde siyasetbilimci Burak Bilgehan Özpek, İstanbul-Büyükada İskelesi ile ilgili olarak yaşanan kiralama tartışmasından hareketle, iktidarın kamusal kaynakları dağıtımındaki problemli anlayışa değindi ve kendini iktidara yakın gören kişi ve grupların kanunlara ve hukuki düzenlemelere uymamayı kendilerine hak olarak gördüklerini söyledi.
Karen goes dark this episode with her coverage of gjakmarrja, an ancient vendetta custom still alive today. Casey keeps a bloody postbellum bickering breezy when she covers the Lee-Peacock Feud. Artwork: Jovana StekovicLogo: nydaaaMusic: Home Base Groove by Kevin MacLeod Karen's Sources:https://shakespeare.folger.edu/downloads/pdf/romeo-and-juliet_PDF_FolgerShakespeare.pdf> https://www.britannica.com/biography/Guy-Fawkeshttps://www.britannica.com/topic/kanunKanun - Blood and HonourHistory of the Albanians: Origins of the Shqiptarhttps://en.wikipedia.org/wiki/Albania#CommunismVoell, Stéphane. “The Kanun in the City. Albanian Customary Law as a Habitus and Its Persistence in the Suburb of Tirana, Bathore.” Anthropos, vol. 98, no. 1, 2003, pp. 85–101. JSTOR, www.jstor.org/stable/40466137. Accessed 8 Aug. 2021.Honest Opinion on ALBANIA - Watch This before Coming! (Crime,Safety,Travel)https://www.smithsonianmag.com/history/the-human-price-of-a-centuries-old-vendetta-8744/