POPULARITY
Netanyahu hükümetinin bugün itibarıyla mecliste çoğunluğu elinde bulundurması hasebiyle kısa sürede düşmesi beklenmese de 2026 sonunda yapılacak seçimde yeniden iktidar olması zor gözüküyor. Yazan: Dr. Haydar Oruç Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Türkiye'de bir yolsuzluk ve terör soruşturması görülüyor. Buna karşın borsa olağanüstü kayıplar ve negatif anlamda trend dönüşü sergiliyor. Oysa endeksin yönü yukarıydı. Kaan uçtuğu gün vermeyi beceremediği pozitif tepkiyi, Kaan'ın önemini anlayan Avrupalıların tavrını görünce takdir etmeye kalkışmıştı. Evet, mesele gerçekten uçan kalorifer peteğimiz Kaan'dı. Çünkü Kaan, savunma sanayiinin gelişiminin toplamını gösteren bir semboldü. Endeks, mühendislerimizin başarıya koştuğu o gün Kaan'ın hakkını vermekten acizdi de Avrupa aciz kalmayınca nihayet jeton düşmüş yönü yukarı çevirmişti.
NOW Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ile gazeteciler Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Çiğdem Toker ve Deniz Zeyrek kulis bilgileri ve yorumlarıyla Orta Sayfa'da gündemi değerlendirdi.Bizi sosyal medyadan takip edin: X: https://twitter.com/nowhaberFacebook:https://www.facebook.com/nowhaber.trInstagram:https://www.instagram.com/nowhaber.tr/Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Birkaç gün içinde CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak seçilmesi beklenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun polis tarafından gözaltına alınması, gündemi sarstı.
Yağız Alp Tekin ve Ömer Özgen, Türkiye'deki ihalelerde neler yaşandığını, Sayıştay başta olmak üzere hazırlanan raporları inceledi. Yolsuzluk, ekonomik krizle boğuşan bir Türkiye'de, gerçekleştirilemeyen altyapı yatırımları, devlet okullarında dağıtılamayan öğle yemeği ya da artan vergiler anlamına geliyor. Kamu kaynaklarının amacına uygun kullanılmaması, toplumun en kırılgan kesimlerini daha da savunmasız bırakıyor. İhalelerde doğru şekilde harcanmayan her kuruş, aslında bir çocuğun eğitiminden, bir hastanın tedavisinden veya bir ailenin geçiminden eksiliyor. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Enerji Günlüğü Haber Bülteni:Türkiye'nin ve Dünyanın Enerji Gündemienerjigunlugu.net
Tahmin ettiğiniz gibi "Çok söz yalansız çok para haramsız olmaz " sözünü tedavülden kaldırmak için uğraş verdim. Dinlerseniz bu gayretimin boş olmadığını fark edeceksiniz. Popülizmden böyle böyle kurtaracağız bu toplumu.. iyi dinlemeler..
31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere giderken burjuva partilerinin rant paylaşım kavgası sürece damgasını vuruyor. İşçi sınıfına ve emekçi halka bu kavgadan bir fayda yok. Ama bunu söyleyip duramayız. Bu kavganın arkasındaki sistemi görmeli ve taraflarını tanımalıyız. Devlet sistemi özünde yerel ve merkezî diye ikiye ayrılmıyor. Yereldeki belediyeler ve merkezdeki siyasi iktidar aynı devlet yapısının parçası, sadece yetki alanları farklı. Bu devlet yapısına hâkim olan sınıf da patronlar sınıfı, yani burjuvazi. Türkiye'de yolsuzluklar merkezî ve yerel yönetimlerin tam bir iş birliği ve koordinasyonu içinde gerçekleşiyor. İmar planları ve her türlü ruhsatlandırma işlemi belediyelerle valiliklerin ortak denetimindedir. Belediyelerdeki imar izinlerinden, ruhsatlardan her türlü ihaleye kadar en tepede beşli çete diye bilinen oligarklardan başlayıp yerel müteahhitlere uzanan bir rant paylaşım sistemi kurulmuş durumda. Bu sistemin işlemesi için yerel yönetimle merkezî yönetimin tam bir koordinasyon içinde çalışması gerekiyor. Ama bu da yetmiyor, yasaların engel olduğu yerde kişiye özel yasa çıkarılması için meclisin de bu sisteme dahil edilmesi lazım. 22 yıllık iktidarında AKP'nin 8 defa imar affı çıkarmasının, ihale kanununu 198 defa değiştirmesinin arkasında işte yerelle merkezin bu iş birliği var. Yolsuzluk ve hırsızlığın hesabını tutan bir Sayıştay var, ama hesabını sorabilen bir yargı yok! Çünkü yargı da tümüyle istibdad rejimi tarafından zapturapt altına alınmış durumda. Milletin sırtından geçinen bu parazitler avantasını almadan ne metro için bir metre kazılıyor ne de sokağa bir kaldırım taşı konuyor. Erdoğan'ın Hatay'da yaptığı mitingde söylediği “merkezî yönetimle yerel yönetim dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” sözleri işte bu rant paylaşım sistemini anlatıyor. Önümüzdeki en önemli gerçek 31 Mart seçimlerinin hemen ardından, rant kavgasının ilk sonuçları açıklanır açıklanmaz Türkiye işçi sınıfına hızla ve artan bir ivmeyle dayatılacak olan kemer sıkma programıdır. Bu program Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Mehmet Şimşek'in ekonominin başına getirilmesiyle hazırlanmış, Orta Vadeli Program adıyla duyurulmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesinden kıdem tazminatının gaspına kadar tüm saldırı paketi takvime bile bağlanmış durumdadır. En önemlisi de rant kavgasının muhalif kanadı bu saldırı programını rasyonel politikalara dönüş söylemiyle desteklemiştir ve destekleyecektir. Amerikan muhalefetini destekleyen TÜSİAD'ı da istibdad cephesinin arkasında duran MÜSİAD'ı da el birliği ile bu saldırıya hazırlanmaktadır. Emperyalist para babaları dolarları hazırlamış, istibdadın işçinin emekçinin ümüğünü sıkarak yaratacağı kaynağı kasasına indirmek için ülkeye girmeyi beklemektedir. Devrimci İşçi Partisi'nin örgütlenme ve mücadele seferberliği çağrısı yerel seçimlere giderken de sürmektedir. Bizim seçim bürolarımız işçi direnişleridir, grevlerdir, fabrikalardaki, emekçi mahallelerindeki örgütlenme mücadeleleridir. Sermayenin saldırısına karşı direneceğimiz mevziler belediyeler değil sendikalardır, her türlü işçi ve emekçi halk örgütlenmesidir. Yöntemimiz işgal, grev, direniş ve nihayet genel grev olacaktır! O halde yerel seçimler büyük saldırıya karşı safları sıklaştırmanın vesilesi olmalıdır. Rant kavgasına oy yok! Düzen partilerine destek yok! Düzen siyasetinin çeperlerinde boş hayallerle oyalanmak yok! Rant kavgasına karşı sınıf kavgasını ve sınıf siyasetini yükseltmek üzere el birliği yapıp, safları sıklaştıralım!
BABACAN VE DAVUTOĞLU'NDAN "DERİN" SUSKUNLUK! Sıcak gündem.Ali Babacan ve Davutoğlu'nun "derin" suskunluğu. Muhalefet ve muhalif görünümlü medyanın suskunluğu. 17-25 Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun 10. yılı. Prof. Dr. Mehmet Efe Çaman, Erkam Tufan Aytav
Erdoğan ağzını bozmuş: Ne hukuku lan | EDİTÖR MASASI Adem Yavuz Arslan, Levent Kenez, Tarık Toros ve Metin Yıkar gündemi EDİTÖR MASASI'nda değerlendiriyor. -Muhalefet söylem üretemiyor, birbirlerine laf yetiştiriyorlar. Halk bilerek mi çaresiz bırakılıyor? -Bir yıl daha böyle geçti? İnsanlar bir şeylerin değişeceğinden umudu kesti? -Siyasetten üniversiteye, medyadan futbola kalitesizlik yaşanıyor. Ülke büyük bir çürüme yaşanıyor. -17-25'in 10. Yıldönümünde 25 Aralık'ın savcısı Celal Kara konuştu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in hukuku hatırlattığı ortamda Erdoğan'ın nasıl ağzını bozduğunu Savcı Kara anlattı -Yolsuzluk dosyanın takipsizlik kararını Süleyman Aslan'ın avukatı Ersan Şen yazmış -Muhalefet 17-25 Aralık Yolsuzlukla Mücadele Haftası'nda neden sessiz? Yandaş medyada birkaç küçük haber dışında konu gündem olmadı. Neden korkuyorlar?
Adem Yavuz Arslan, gündemi A'dan Z'ye programında değerlendiriyor. 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası başladı. Muhalefet yüzyılın yolsuzluk soruşturmasının 10. Yıldönümünde neden sessiz? Yolsuzluğun hesabını bile soramayan muhalefete halk neden oy versin? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 17 Aralık'ın yolsuzluk soruşturması olduğunu bilmiyor mu? AİHM, 1.000 başvurucunun başvurusunu topluca AKP hükümetine sordu… Yalçınkaya Kararı'na direnme şansı var mı? Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkal, hayat pahalılığından yakınıp annesinin yanına taşınmış. Çamlıca sırtlarında Şehrizar Konakları için Erdoğan'a başvurabilir! AKP'li Özlem Zengin ‘En nefret edilen insan' ödülü için mi yarışıyor? Erdoğan TOGG, Orban at hediye etti; Ziyaretin kodları… BTK, VPN'leri de sansürledi.. Gazze'nin sesini duyan yok…
HAKAN FİDAN VE PARİBU: BOMBA YOLSUZLUK-CEVHERİ GÜVEN Hakan Fidan'ın Paribu'nun da içinde olduğu bir yolsuzluğa bulaşmasının şok bilgileri. Paribu'nun sahibinin bitcoinlerini hangi MİT mensubu çaldı, Süleyman Soylu bunu nasıl tespit etti, Hakan Fidan nasıl panikledi, tüm detaylar. Hakan Fidan'ın oğlu Halid Fidan, MİT'ten ayrılan Alper Özbilen'le hangi şirketi kurdu, bu şirketle MİT başta olmak üzere devletin hangi kurumlarını nasıl soyuyorlar? Kerim Altıay isimli her türlü pisliğe bulaşmış Emniyet Müdürü'ne Hakan Fidan neden kalkan oldu? Paribu'nun sahibi Yasin Oral'ın şu an kara para aklama olayında merkezde bulunmasına rağmen dokunulmaz olmasında MİT'teki hangi kirli görevlilerin sırlarını bilmesi var?
Meltem Suat ve Cem Özen yerel seçimler öncesinde belediyelerin nasıl yolsuzluğa bulaştığını konuşuyor.
TÜRKÜM ÇALARIM ÇÖKERİM ! HERYER YOLSUZLUK HER YER YAĞMA ! Zenginin malı züğürdün çenesini yordu ve Türkiye günlerdir Fatih Terim Fonu'nun detaylarını konuşuyor. Milyon dolarlar havada uçuşuyor. Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belezoğlu, Ayhan Akman, ... Denizbank'ın üzerinde dönen skandal bize ne söylüyor ?
Bu yazının gâyesi, Filistin'de yaşanan trajediye ışık düşürmektir. Orada yaşananlar, eğer bâzı iyimser beklentiler doğrultusunda daha fazla büyümeden sona erse de; kötümserler kulübünün öngörüleri doğrultusunda büyüse de fark etmeyecektir. Modern insanlık târihinde, eşi benzeri olamayan bir kırılma yaşadığımız âşikâr. İki bölüm hâlinde bu kırılmanın bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Gerek kadim gerek modern siyâset, nihâyette sistemik bir denge işidir. Bu denge, bir örüntü (pattern) olarak siyâsetin devamlılığı için asgarî bir şarttır. Meselâ kadim siyâset açısından adâlet tam da bunu ifâde eder. Adâlet çift taraflıdır. Devlet ve onu idâre eden siyâsal seçkinler, teb'a için can, mal, ırz husularında emniyeti sağlamak, kan dâvâlarını nihâyetlendirmekle yükümlüdür. Kontrolü sağlamak husûsunda ise kırmızı çizgi keyfîlik ve zulümdür. Bir iktidârın meşrû olabilmesinin, inandırıcılık ve otorite sağlamasının asgarî şartıdır bu. Buna mukâbil tebâ da, veri hiyerarşik iş bölümünü kabûl edecek, iktidârların sâhasına müdâhil olmayacaktır. Denge tam da bu noktada sağlanır. Aksi takdirde, tâbiyet tartışmalı olur. Kadim isyân târihlerinde hep bu dengenin bozulmuşluğu belirleyici olmuştur. Modern siyâsette, tablo farklı değişkenlerin devreye girmesiyle seyreder. Siyâsal iktidârların meşrûiyeti veyâ tâbiyet başka şartların varlığına bağlı hâle gelmeye başlamıştır. Artık siyâsal toplum veyâ ulus olarak anılmaya başlamış olan modern teb'anın yükümlülüklerinin neler ve ne kadar kadar olacağı, bireyler ve sınıflara âit hak ve özgürlüklerin sâhası ile dengelenme şartına bağlanmıştır. Buna ilâveten devlet ve onu idâre eden siyâsal seçkinler ile ulus arasındaki bu denge, adına kurucu yasa denilen metinler ile kayda geçirilmiş; bu sûretle garantiye alınmıştır. Aslında, sistemik siyâsal dengelerin ömrünü tâyin eden meselenin bir kaynak meselesi olduğunu anlamak çok da zor değildir. Sâhip olunan kaynaklar sağlama alınmış ise denge devâm eder. Hele hele bu kaynaklar belli bir zamân periyodunda arttırılabilir mâhiyette ise sistemik işleyişler devâmlılık sağlar. Bu çerçevede kadim dünyâ için söylenebilecek olanlar mahduttur. Toprak ile suyun buluşmasına bağlı olan verimli ziraat alanlarının ve dünyâ ticâret dolaşımını sağlayan ticâret yollarının kontrolü, vergi toplama becerisi birincil derecede mühimdir. İkincil olarak fetihler görece kapasite arttırımı sağlar. Ama zirâî medeniyette bunlar kelimenin semantik mânâsını tam olarak karşılar mahiyette iktisâdî; yâni mahduttur. Veri döngüler üzerinden tabiatın süprizleri zirâî üretimi geriletir,ticâret dolaşımı aksar, yayılma (fetih) imkânları ortadan kalkarsa sistem krize girer. Bunun neticesinde devletler açıklarını kapatmak için iç sömürüyü derinleştirir, ceberrutlaşır. Bu da sistemi taşıyan moral ilkelerin aşınmasıyla tezâhür eder. Yolsuzluk, rüşvet, irtikap, mahallî sömürü yaygınlaşır. Bu da sayısız istikrarsızlılara, isyanlara yol açar ve sistemik bir çöküş başgösterir.
Günaydın. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023'te son kez aday olacağını söyledi. Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı yolsuzluk soruşturmasında gözaltına alındı. Ay'a ayak basılacak Artemis görevi kapsamında uzaya gönderilen Orion, Dünya'ya döndü. Bugünün bülteni GRİ ile birlikte ulaşıyor.
Sosyal medyada çok meşhur olan 'nasıl başlamıştı, nasıl bitti' akımına AKP fotoğrafları koysak emin olun tanıyamazsınız... #yolsuzluk #siyaset Jenerik müziği: Rahman Altın
Ekonomi Politik'te bu hafta Türkiye'nin yolsuzluk bilançosu üzerine konuştuk.
''6 Dakikada Gündem'' ile aktardığımız 24 Ağustos 2022 gündem haberleri sizlerle. İyi dinlemeler. Metin Yazarı: Beyza Doğan / Seslendirme: Eren Berke Yörük Instagram Twitter podcastbpt.com
Lübnan'da ne Hizbullah'ın liderliğindeki ittifak ne de karşısındaki geleneksel rakipleri mecliste çoğunluğu elde edebildi. Yolsuzluk ve kötü yönetime karşı yapılan sokak gösterilerinden doğan reformcu hareketin 20 adayı meclise girerek anahtar konumuna geldi. Beyrut'tan Anadolu Ajansı Ortadoğu Editörü Turgut Alp Boyraz anlatıyor.
Türkiye'de Yolsuzluk | Fatih Yapıcı Ile Güncel by Artı TV
İktisadi gelişme için ne tür bir devlet gerekir? Devlet nerede/nasıl/ne kadar devreye girmeli? Tarih boyunca devletin ekonomideki ve ekonomik gelişmedeki yeri. Büyük devlet ekonomiyi olumsuz etkiler mi? Örneğin Devletin güçlenmesiyle yolsuzluk arasında bir bağlantı var mı? Covid 19 pandemisinin etkisi ne oldu?
Ankara Gündemi programının bu haftaki konuğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz oldu. Programda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun twitter'dan video yayını ile kamuoyuna duyurduğu Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli yüksek standartlı demiryolu inşaatı ihalesinde “usulsüzlük, yolsuzluk yapıldı” iddiasını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın açıklamasını konuştuk. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) “kendisine yakın isimleri çağırarak ihaleyi gerçekleştirdiğini” vurgulayan Yavuzyılmaz, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oluru var ve sürecin içinde” dedi.
Günaydın. Yemeksepeti ve Banabi çalışanları eylem yaptı. Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi protesto edildi. New York Times, kelime oyunu Wordle'ı satın aldı. Bugünün bülteni Alternatif Bank destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Evrensel
Günün öne çıkan haberlerini tarafsız bir bakış açısıyla ve FOX Haber farkıyla dinleyin! Güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi FOX Haber; podcast yayınlarıyla sizlerle. Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber İnstagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Günaydın, perşembe sabahından herkese merhaba! Ben Gamze Elvan, Medyascope'un podcast'i “Güne Başlarken” ile karşınızdayım. Türkiye ve dünyanın gündemini, hava durumunu, ekonomide son verileri, yani güne başlarken bilmeniz gereken her şeyi size aktaracağım. O zaman, başlayalım!
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a yolsuzluk suçlaması & Erdoğan'ın gündemi İBB
Güne Bakış'ta bu akşam, gazeteci Çiğdem Toker ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün akşam sosyal medya hesabından yaptığı yolsuzluk açıklamasını, gazeteci Banu Güven ile Sezen Aksu'nun hedef gösterilmesini ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını konuştuk. #Medyascope #SezenAksu #KemalKılıçdaroğlu
Erdoğan ekonomisine kim deva olacak? Tarihte bir dinî inancın bütünüyle maddi çıkarlar uğruna böylesine suistimal edilmesine herhalde az rastlanmıştır. 2013'e kadar ekonomi konusunda şansı yaver giden AKP yönetimi, o yıl 2008 uluslararası finans krizinin dalgası ABD'de bir ölçüde ters dönmeye başlayıp ülkenin Federal Reserve adlı merkez bankası faiz yükseltmeye başlayınca kendini dış kredi desteğinden gittikçe daha yoksun kalır buldu. 2013'te bir başka gelişme daha oldu. Gezi halk isyanında Türkiye'nin 81 ilinin 80'inde 4 milyona yakın insan sokağa çıktı, başka bir kısmı da evinden tencere tava çaldı. Erdoğan Gezi ile birlikte sarsıldı. Artık her şey daha istikrarsızdı. Yolsuzluk tartışmaları, müttefikleri yitirmeler ekonomide başlayan güçlüklerle birleşince AKP için iktidarda kalmak, hatta seçim kazanmak iyice güçleşti. İşte bütün bunlar karşısında, dış sermaye desteği zayıfladığı için, kredi garantisidir, dış borçtur, başka araçlardır, ekonomiyi suni yöntemlerle şişirmek AKP'nin baş ekonomi politikası oldu. Kredi garantisiyle borç yığılınca faiz yükseldi. Dış borç yükselince Türk lirası sıkışmaya başladı. Her ikisi birden ekonomi yönetimini (Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı ve Merkez Bankası'nı) artık suni yöntemlere de başvuramaz hale getirince, devreye “güçlü irade” girdi. Erdoğan, “ekonomi benden sorulur” tutumuyla 2018'de ekonomiye daldı. Merkez Bankası gösterge faizi düşük tutulmalıydı ki inşaat ve imalat sektörü müşteri bulsun, yatırımlar düşmesin, Anadolu'nun bankasız sermayesi zarar görmesin, “Alperen” esnaf ayakta kalsın, Erdoğan seçim kazansın. Bunun adı geçtiğimiz günlerde “nas” olarak konuldu. Sonucu çıkaralım: Son büyük TL düşüş krizi de dâhil, bütün bu dalgaların temelinde Erdoğan'ın 20 yıldır sürdürücüsü olduğu ülke ekonomisinin uluslararası finansa kölece bağımlılığı ile Erdoğan'ın seçim kazanma zorunluluğuna uygun bir hoyrat ekonomi politikası arasındaki maddi çelişki yatıyor. “Nas” iddiası bunun üzerine örtülen bir manevi peçe işlevi görüyor. “Erken seçim” ekonomik deva mıdır? Erdoğan'ın Türkiye ekonomisini uçurumun kenarına getirmiş olduğu açıkça ortada. Ekonomi kontrol edilemez bir enflasyon anlamında hiperenflasyon patikasına girmiş durumda. Yılların suni büyümesi (ya da son yıllarda ekonominin derin bir daralmadan suni şekilde korunması), yarın büyük bir gürültüyle dehşet verici bir küçülme ile sonuçlanabilir üstelik. Yani artık bıçak sırtında yürüyoruz. Millet İttifakı'nın, Kılıçdaroğlu'nun, Meral Akşener'in bu ekonomik felakete yanıtı ne? “Erken seçim”. Peki, diyelim erken seçim yapmayı başardınız, diyelim seçimi kazandınız, diyelim yarı-askerî hükümet ve yanındaki faşist musibet size iktidarı izzetüikbal ile teslim etti. Epey bir “diyelim” oldu ama diyelim bütün bunlar gerçekleşti. Başa geçtiniz. Siz bu ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz? Solun çıkmaz yolu Sosyalist solun önemli odakları yaşanan spekülatif dalgaya bir “genel grev” çağrısı ile yanıt verdi. Bu çağrı DİP'in de çağrısıdır. Ama DİP dışındaki solda “genel grev”in hemen ardından gelen talep insanı hayretlere düşürecek kadar tuhaftır: “erken seçim”! Dış borcun reddi, sabit kur, tek bir devlet bankası! Biz bugün “genel grev” diyenin hemen ardından “erken seçim” demesi halinde işçi sınıfının bağımsızlığını asla kazanamayacağını söylüyoruz, biliyoruz. Sınıf bağımsızlığını en temel düstur olarak kabul etmeyen bir sosyalist hareket ne işçi sınıfının sorunlarına ne toplumun ezilenlerin yaralarına merhem olur. İMF'ye, “piyasa ekonomisi”ne, Kemal Derviş ve Ali Babacan'lara, emperyalizme, burjuvazinin siyasi ve toplumsal iktidarına karşı bugün bir zafer kazanamayabiliriz. Ama bunlarla bugün savaşmaya başlamazsak kurtuluşun yolu, yarın da sonsuza kadar da kapalı kalır. Daha da kötüsü: Bu politikayla istibdadın bile sonu gelmez!
Hırsızlık, yolsuzluk yapanlarla tabii ki hesaplaşılacak
Devr-i Sabık'da bu hafta Özgün Emre Koç ve Murat Ağırel AKP'den dışarı sızanlar ve Tügva Papers skandalı üzerine konuşuyor!
Victoria Bağımsız Yolsuzluk Komisyonu, İşçi Partisi içindeki usülsüz uygulamalar konusundaki incelemesini sürdürüyor. Somyürek'in eski bir çalışanının, Somyürek'i 'megalomanyak' olarak tanımladığı bildirildi.
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Bahadır Özgür ile AKP dönemi yolsuzluklar, kara para aklama ve talan ekonomisi üzerine konuşuyor!
FiDiRo Kahvesi bu hafta 1982 yapımı yerli bir film olan Dolap Beygiri'ni konuşuyor. Başrollerini Şener Şen, İlyas Salman ve Ayşen Gruda gibi ünlü isimlerin paylaştığı bu trajikomedik yapım, dürüstlüğü ilke edinmiş Ali'nin büyük şehirde memuriyete başladıktan sonra verdiği ahlaki ve ekonomik mücadeleyi konu alıyor. Müdavimlerimizin özel sektörde dolandırıcılık, bürokraside yolsuzluk ve işsizlik gibi meselere değindiği bu derin sohbete sizler de buyrun, ve yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!Bahsi geçenler: Betting On Zero (2016,Belgesel)Müzik: Ahmet Kaan Güney
Mustafa Sağlamer Ile Artı Hafta Sonu | Aşıda Yolsuzluk Iddiaları by Artı TV
Fatih Yapıcı Ile Gündem Özel | "Yoksulluğun Derinleşmesinin Bir Nedeni Derin Bir Yolsuzluk" by Artı TV
Lübnan'daki ekonomik kriz tarihe geçecek boyutta ve arkasındaki çok sayıdaki faktör arasında siyasi istikrarsızlık ve yolsuzluklar öne çıkıyor. İstanbul Üniversitesi'nden Dr. Tuba Yıldız ile konuştuk.
İzmir Müze Müdürlüğü'nde aralarında yöneticilerin de yer aldığı 5 kişi hakkında, arkeolojik kazılarda yolsuzluk yaptıkları yönündeki ihbar üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı müfettiş incelemesi başlattı. Geçen yıl Foça Antik Kenti'nde bilimsel ark...
Sağduyu - Özel: Osmanlı bürokrasisinde yolsuzluk - Konuk: Hüseyin Çelik by Medyascope
Özge Mumcu Aybars'ın editörlüğünde temiz, sade, net haberler. Kısa Dalga Bülten ve Pervin Metin'in sunduğu podcast her sabah yayında..
Yolsuzluk yapan, kime ne yapmış olur? Nerede başlar yolsuzluk, kim başlatır, kim sürdürür? Neden razı oluruz yolsuz yöneticilere? Yolsuzluk yapan idareciler “devlet”in egemenliğin nasıl kemirir? Yolsuzluk bizden umudumuzu, birbirimize olan güvenimizi, bir kalabalığı topluluk yapan her şeyi nasıl çalar? Aysuda Kölemen ve Ayşe Çavdar bu hafta Şimdiki Zaman‘da yolsuzluk kavramını tartıştılar.
Rejim ve yolsuzluk [Mehmet Efe Çaman] by Tr724
Ekonomi Gündemi’nde Gültem Atabay ile Eser Karakaş gündemdeki ekonomik gelişmeleri ele alırken, Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri, TÜİK’in Danışma Kurulu’nu, Gare operasyonu, saydamlığı ve ihaleleri konuştu.
Ekonomi Gündemi’nde Gültem Atabay ile Eser Karakaş gündemdeki ekonomik gelişmeleri ele alırken, Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri, TÜİK’in Danışma Kurulu’nu, Gare operasyonu, saydamlığı ve ihaleleri konuştu.
Ülkemizde yolsuzluk ve talan ekonomisi, nasıl bir danışıklı dövüş çarkıyla işliyor? Siyasi otoriterleşmeyle perçinlenen bu döngü kırılabilir mi? Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi siyaset bilimci Dr. Berk Esen anlatıyor.
Ekonomi Gündemi’nde Güldem Atabay ile Eser Karakaş, Türkiye ekonomisini, büyümeyi, ekonomi yönetiminin enflasyon hedefini, ABD ve Çin ekonomisini masaya yatırdı.
Ekonomi Gündemi’nde Güldem Atabay ile Eser Karakaş, Türkiye ekonomisini, büyümeyi, ekonomi yönetiminin enflasyon hedefini, ABD ve Çin ekonomisini masaya yatırdı.
Hafta Sonu Siyaset‘in 53. bölümüne konuk olan Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile “yolsuzluk ekonomisi”ni ve yolsuzlukla mücadelede ne durumda olduğumuzu konuştuk.
Erkam Tufan - HIRSIZINDAN POLİSİNE ŞİMDİ NEREDELER? #17Aralık #25Aralık #Reza #rüşvet #yolsuzluk by Bahar Solukları
Fatih Akalan - Sıfırlanamayan dosya: 17 Aralık Yolsuzluk SoruşturmasıBilal'e anlatır gibi anlattım by Bahar Solukları
Sevgi Akarçeşme - 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına değdi mi? 5 dakikalık yorumum*** by Bahar Solukları
17-25 Aralık Konuşmalarında, Tr724 Yazarları Tarık Toros, Adem Yavuz Arslan, Levent Kenez ve Bülent Korucu Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını tüm yönleriyle masaya yatırıyor. İran’a uygulanan uluslararası ambargo, Türkiye’deki iktidar sahipleri için nasıl yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama ve haksız zenginleşme aracına dönüştü? Bu soruya cevap veren fezleke ve iddianameleriyle dört dörtlük bir soruşturma olan 17-25 dosyaları nasıl kapatıldı?
Moonstar Tv - ERDOĞAN'IN YOLSUZLUK SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR? PROF. DR. İBRAHİM ÖZTÜRK by Bahar Solukları
Siyasetbilimci Berk Esen, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin önceki döneme ait yolsuzluk dosyalarına ilişkin adımları ve Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşmasından hareketle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına ilişkin yolsuzluk tartışmalarını ele aldı.
Ahmet Bozkuş - YOLSUZLUK DAVASI Kutlu Olsun Canlı Yayın by Bahar Solukları
Ahmet Bozkuş - YOLSUZLUK DAVASI | Kutlu Olsun | Canlı Yayın by Bahar Solukları
ABB ve İBB önceki döneme ait yolsuzluk dosyalarını açmaya başladı. Ankara'da yapılan harcamalar dudak uçuklattı. İstanbul'da ise henüz yargıya gitmiş bir dosya var. Bu dosya ile ilgili haberlere de erişim yasağı getirildi....%20 indirim için kod: TRENDPANDAWWF Market Link.Bölüm Sponsoru: GoDaddyGo Daddy Link
Yolsuzluk dosyalarıyla yüzleşmekten iktidar rengine yakın muhalefete,siyasette taşranın belirleyiciliğinden salgın şartlarında toplumsal adalet aramaya...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki dönemlerde usulsüz işlemlerle yapılan yolsuzlukları yargıya taşıyacaklarını açıkladı. Mansur Yavaş Ankara’da “3 katrilyonluk kamu zararı olduğunu ve 40’a yakın suç duyurusunda bulunduklarını” söyledi. Ekrem İmamoğlu da İBB Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Bilgi İşlem Müdürlüğü’nce 30 Ekim 2018’de düzenlenen “yatırım organizasyonlarının tanıtım ve medya çalışmaları işi” ihalesi kapsamında 15 milyon 458 bin+KDV tutarındaki ödemenin kamu zararı yarattığını açıkladı. Yerel yönetim ve şeffaflık ilişkisini Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Oya Özarslan ile konuştuk.
Varsayılan Ekonomi’de bu hafta Enes Özkan, konuğu Gazeteci Bahadır Özgür ile "Yolsuzluk ve Kötü Yönetim Arasında Türkiye"yi tartışıyor.00:00 – Başlangıç 03:00 – Yolsuzluk ve Kötü Yönetim arasındaki ilişki 11:30 – 90’ların sonu yönetim sorunları 13:30 – Oligark(ımsı) yapının kaynağı/sorunu? 23:00 – 2000’li yılların sonunda yargılamalarla gündem değiştirilmesi 30:00 – Bakanlar Kurulu Kararı, Cumhurbaşkanı Kararnameleri 37:00 – Kamu kaynaklarının, finansal araçların yanlış kullanılması 49:00 – Kartelleşen siyaset 01:01:30 – Orta Direğe etkisi 01:14:00 – Medya sektörünün yalnızca medyada olması 01:18:00 – Ahlak çöküntüsü mü yaşandı?Telegram adresimiz: https://t.me/joinchat/AAAAAFlGSzZKTb31UaqVgATwitch: https://twitch.tv/daktilo1984Bizi destekleyin! https://www.patreon.com/Daktilo1984 Web sitemizi ziyaret etmeyi unutmayın!www.daktilo1984.comDaktilo1984 Twitter adresi: https://twitter.com/daktilo1984Enes Özkan Twitter adresi: https://twitter.com/Enes0zkanBahadır Özgür Twitter Adresi: https://twitter.com/bahadir_ozgr
19.10.2020 -Bir torbadan çıkan, bir başka torba ile geri dönüyor -Yolsuzluk operasyonları bıçak gibi kesildi
Gazete Duvar ekonomi yazarı Bahadır Özgür, Konuşa Konuşa'nın konuğu oldu ve hiçbir krizden, ekonomik kötüleşmeden etkilenmeden AKP iktidarının sınırsızca sunduğu kamu kaynakları sayesinde gönenç içinde varlığını sürdüren inşaat sektörünü ve bu model nedeniyle ortaya çıkan kabarık faturanın da halka ödetildiği AKP tarzı büyüme modelini yorumladı. Özgür, bu modelin sürdürülebilir olmadığını vurguladı.
Almanya'ya dair yaptıkları iki Fanmade ile tanıdığınız Abdullah ve Soner; BYE Talks'un bu bölümünde, 2006 Dünya Kupası'nın Almanya'da düzenleniş sürecinde yaşanan komik ve yolsuz olayları ele alıyor! BYE Talks yeni bölümüyle sizlerle, Beckenbauer ve daha niceleriyle! --- Support this podcast: https://anchor.fm/bosyapma/support
AhvalPod’un ekoloji podcasti Mavi Yeşil’in bu haftaki bölümünde, ekoloji aktivisti Cemil Aksu ve gazeteci Mustafa Alp Dağıstanlı, Elazığ'da yaşanan felaketle birlikte yeniden Türkiye gündemine oturan deprem ve hükümetin deprem konusundaki ihmallerini değerlendirdi.
Gazeteci Çiğdem Toker, kamu kaynaklarının pervasızca şirketlere aktarıldığı ihale sisteminin şifresini anlatıyor. "21B" ile sistematik hale gelen ve bir devlet pratiğine dönüşen yolsuzluklarla sadece 2017 yılı içinde 4.8 milyar TL kamu zararı nasıl oluştu? Kamu İhale Yasası'ndaki değişikliklerin dönüm noktası olan Ali Dibo olayı neydi? Nazan Özcan'ın podcasti...
Konuşa Konuşa'da Gülten Sarı'nın konuğu, ordunun çağrısı üzerine koltuğunu bırakarak Meksika'ya sığınan Evo Morales ve ülkesi Bolivya'daki son gelişmeleri değerlendiren Gordon Institute araştırmacısı İmdat Öner.
Suriye’nin ardından Lübnan ve Irak da karıştı.Tüm dünyada çürümüş yönetimlere karşı tepkiler artarken Ortadoğu da bu öfkeden payını alıyor elbette… Suriye’de ise tablo belirsizliğini sürdürüyor. Ateşkes sözde kalmış durumda, Amerika çekildiği bölgelere geri dönerken Suriye Ordusu da sınıra yerleşmeye devam ediyor. Suriye’de çatışmaların bir süre daha devam etmesi ardından sıranın İdlib’e gelmesi kaçınılmaz görünüyor.Fehim Taştekin ile bu hafta Suriye’nin ve bölgenin geleceğini konuştuk:“Suriye’de Erdoğan’ın önce ABD sonra Rusya ile sağladığı mutabakat Türkiye’nin genişleme emellerine fren yaptırdı ama sorunun kalıcı çözümüne oluşmasını önleyecek yeni bir denge de kurulmuş oldu. Türkiye, Kürtlerin Şam yönetimiyle olası müzakerelerini baltalayacak şekilde iki bölgedeki askeri varlığını kart olarak kullanıyor. Bu kart Moskova üzerinden Şam’a gösteriliyor. Türkiye’nin daha fazlasını yapma şansı şu koşullarda yok. Erdoğan dediği gibi Tel Ebyad’dan Kobani’ye doğru sarkarsa ABD’de Temsilciler Meclisi’nde onaylanan yaptırım paketi anında Senato’dan geçer. Erdoğan bunu göze alacak durumda değil.Aynı fren Rusya tarafında da devrede. Beri tarafta ABD çekildikten sonra Suriye’ye geri dönüşüne petrol kulpu taktı. Elbette bu, Trump’ın Kongre’yi atlatma manevrası olarak görülebilir. Ama bunun sahaya yansıması daha önemli. Petrol bağıyla Kürtlere “Şam ve Rusya ile anlaşmaya yanaşma” deniliyor. Kürtler buna bel bağlayabilir mi? Trump’ın yarın ne yapacağı belli olmadığı için buna bel bağlayamazlar.O yüzden tekrar Suriye Demokratik Meclisi, Şam’a müzakere çağrısı yaptı. Suriye yönetimi de geçen hafta dikkat çekici tekliflerde bulunmuştu. Diyalog süreci yavaş işliyor. Sanırım kararlı bir süreçten önce Suriye ordusunun bölgeye intikalinin tamamlanması ve Kürtlerin Amerikalılarla ne yapacağına karar vermeleri bekleniyor. Yine de şunu söylemek mümkün: Suriye ordusu bölgenin kontrolünü sağlamak için Suriye Demokratik Güçleri’ne ihtiyaç duyuyor. Siyasi garantiler verilir de bu birliktelik sağlanırsa sahadaki durum Türkiye aleyhine hızlıca değişir. O vakit sıra Fırat’ın batısına da gelir. İran etsine karşı tabandan gelen öfke büyüyorIrak ve Lübnan’da hizmet üretmeyen, ülkeyi yönetemeyen ve yolsuzluğa bağışıklık kazanmış düzene karşı kitlelerin öfkesi sokaklara taşıyor. Son derece haklı ve objektif gerekçelere dayanan bu öfke bir yanıyla İran ve bağlantılı unsurlarına da çarpıyor. Elbette iki ülkenin farklı siyasal tarihleri ve dengeleri var. Ama Lübnan 1943’ten beri, Irak 2003’ten beri mezhep dengeleri üzerine oturtulmuş siyasal bölüşüm sistemiyle benzeşiyorlar. Bu sistem Lübnan’da iç savaşın tekrarını önlemek için kurgulandı ama pratikte ülkeyi ne öldüren ne de ayağı kaldıran tarzda bir bitkisel hayat dayatıyor. Bunu değiştirmeye kalkışan olursa herkes derebeyliğini koruduğu kendi sokağına geri dönüyor. Irak da 2003’ten beri bu yolda ilerliyor. Buna öfke var. Ama kim nasıl değiştirecek? Irak’ta bir tarafta ABD ve Suudi Arabistan diğer tarafta İran nüfuz araçlarını kullanıyor. Lübnan’da ‘direniş güçleri’nin arkasında Suriye ve İran olageldi. Bunlar sadece Hizbullah’la sınırlı değil. Hizbullah’ın Hıristiyan, laik Şii ve Sünni ortakları var. Karşısında arkasını Suudiler, Fransızlar ve Amerikalılara dayamış 14 Mart Bloku var. Hükümet kurulması birbirine diş bileyen bu güçlerin masaya oturmasına bağlı. Sistem başka türlü bir oluşuma izin vermiyor. Bu görünüşte istikrarın garantisi ama bu sistemde herkes kendi kotasını doldururken kesinlikle yolsuzlukla mücadele etmek mümkün değil. Yolsuzluk soruşturması olunca mesele hemen Şii-Sünni ya da Müslüman–Hıristiyan kavgasına çekiliyor. Irak’ta da mezhebi ortaklığa rağmen gerek Iraklılık gerek Araplık kimliğinin etkisiyle Fars’ın müdahalesine bir direnç gelişiyor. İran'ın özellikle Şiilerin kutsal kentlerinde protesto edilmesi çok önemli. Oturtulan mezhepçi sistem dış müdahaleye imkân veriyor. Lübnan ve Irak siyasetini dizayn eden yabancı ellerin sorumlu davranıp çekilmesi lazım.”
Doğan Grubu tarafından 2018 yılı içerisinde Demirören Grubu'na devredilen, Türkiye'nin en yüksek tiraja sahip üçüncü gazetesi Hürriyet'te işten çıkarmalar devam ederken son tasfiye hamlesi 43 gazetecinin işinden olmasına neden oldu.İşten çıkarmaların yüz yüze aktarılmaması, çalışanlara mektup yoluyla tebligat yapılması veya çalışanların e-posta ile bilgisayar hesaplarına girememeleriyle işten çıkarıldıklarını anlamaları tartışma yarattı ve tepki topladı. Gazetenin yazarlarından Gülse Birsel ve Ayşe Arman da tepki olarak istifalarını sundu.Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar ile Hürriyet’teki tasfiyeyi ve Faruk Bildirici’nin RTÜK üyeliğinden düşürülmesini konuştuk..Ahvalpod’da Nar programında değerlendirmelerde bulunan Baydar, “43 meslektaşımızın işlerinden atılması çok üzücü ancak bu sürece nasıl gelindiği konusunda öz eleştiri yapmamız gerekiyor” diyor.“Bu sanki yeni oluyormuş gibi bazı meslektaşlarımız tarafından lanse edilmesi rahatsızlık verici” diyen Baydar, şunları kaydediyor:“Bu aşağı yukarı 10 yıldır sürmekte olan bir sürecin yeni bir safhası. Medyanın bitirilişi Gezi olayları ile hız kazanmıştı. İktidar için önemli olan muktedir için medyayı tamamen pravdaya bağlamak, editoryal kontrolü ele geçirmek ve bir propaganda merkezine çevirmek. Artık medya bitirilmiştir. Bu süreçte Erdoğan’a en çok yardımcı olanlar da bizzat gazeteciler oldu. Şimdi üzülenlerin bir kısmı timsah gözyaşı döküyor.” Baydar, Doğan Grubu’nda da daha önceki işten çıkarmalarda bazılarının hiçbir tepki göstermediğine dikkat çekiyor:“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşar anlayışı bu. Ben şahsen işten çıkarılan kim olursa olsun bizzat arayarak bir geçmiş olsun mesajı ilettim. İşten atılan arkadaşlarıma, ‘Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi kuruluşlardan aradılar mı yardımcı olmak adına’ diye sorduğumda hemen hepsinden ‘Hayır’ cevabını aldım.”“Bu, beklenen bir şeydi, bundan sonrası artık yeniden oturup düşünme meselesi” diyen Baydar, “Medya göz göre göre bitirilmiştir. Dost acı söyler…” ifadesini kullanıyor.Baydar, “Bir medya grubunu böyle bir aileye (Demirören) teslim etmek o medya grubunun boynuna urgan geçirmektir” derken “Demirören Ailesi’nin eline teslime etmek kurda kuzuyu teslim etmekle eş değer” vurgusunu yapıyor.Aydın Doğan ve ailesinin de keyfi bir şekilde hoşlarına gitmeyen gazetecileri işten çıkardığını hatırlatan Yavuz Baydar, “Yolsuzluk haberleri sırasında da bazı isimler kendilerini kapıda buldu” ifadesini kullanıyor ve şöyle devam ediyor:“Hürriyet gazetesi, Hrant Dink’in suikastına giden süreçte yaptığı yayınlarla taşları döşeyen bir gazeteydi. Hâlâ logosunda ‘Türkiye Türklerindir’ yazan, Ahmet Kaya olayındaki gibi doğrudan insanları hedef gösteren bir gazetedir.”Baydar, RTÜK üyesi Faruk Bildirici’nin görevden alınmasının kendisini de şaşırttığını belirtiyor. “Bu kadar ileri gidilebileceğini beklemiyordum, doğrusu beni de aştı bu olay” diyen Baydar, “Maalesef gözlemciler, büyük resmi görmekte biraz geride kalıyorlar. Büyük bir sistemik çürüme olduğunun farkında değiliz. Medyanın bitirilmesi, sarı basın kartı uygulamaları ve akreditasyon sansürlerinin hepsi sistem çürümesinin parçaları. Bildirici, RTÜK’te doğrucu Davutluk yapmış ve buradan bir sonuç elde etmeyi amaçlamış. Ancak artık o sistemi kuranlar, kural ve etik tanımıyorlar. Ortalığı keyfi uygulamalar sarmış durumda ve adeta çapulcu davranışı söz konusu… Bundan sonra benzer adımları beklemek lazım. Bu kadarı da olmaz denemez” görüşünü dile getiriyor.
Ankara Rüzgârı’nda gündemi değerlendiren Zülfikar Doğan’ın aktardığı gözlemlerine göre, Saadet Partisi’nin (SP) 7. Olağan Büyük Kongresi’nde “Keşke birisi çıksa da bıraksam” dediği Genel Başkanlığa tek aday olan Temel Karamollaoğlu, bir saati aşan konuşmasında Tayyip Erdoğan’a yüklendikçe, Ankara kapalı spor salonunu dolduran SP’lilerin coşkulu tezahüratları ve alkış tufanıyla adeta salon yıkıldı.Partinin kurucusu Prof. Necmeddin Erbakan’ın, 3 Kasım 1969’da Milli Nizam Parti’sini kurarak çıktığı siyaset sahnesinde kamuoyuna açıkladığı Milli Görüş ideolojisinin 50. Yılı nedeniyle olağan büyük kongrenin gününün 3 Kasım olarak belirlendiğini söyleyen Doğan, Milli Görüş’ten kopup AKP’yi kuran ve 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelen Tayyip Erdoğan’ın da iktidarda 18’inci yılına girdiğini anımsattı.Erdoğan’ın “Milli Görüş gömleğini çıkarttık” diyerek yürüttüğü 3 Kasım 2002 seçim kampanyasının ana omurgasının “3Y” olarak adlandırılan “Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklarla Mücadele” üzerine oturtulduğunu kaydeden Doğan “Bu yüzden de SP liderinin hedefinde Milli Görüş’ün 50’inci yılında kendi içerinden kopan Erdoğan ve partisi AKP vardı. Her ne kadar partileri değil politikaları eleştirdiklerini söylese de Karamollaoğlu’nun en çok alkış alan sözleri, Erdoğan’ın vaatlerini, verdiği sözleri hatırlatıp, bugün gelinen noktayı kıyasladığı sözler oldu. 17-25 Aralık rüşvet-yolsuzluk operasyonları ile 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası Gülen Cemaati’ni kastederek aldatıldığını söyleyen ve Allah bizi affetsin diyen Erdoğan’a atıfta bulunan SP lideri ‘Bu salonda aldatmayanlar ve aldanmayanlar var’ deyince alkışlar patladı. Karamollaoğlu 18 yıllık iktidarın sonunda ne adalet ne de kalkınma kaldığını belirterek AKP’nin miyadını doldurduğunu, Türkiye’ye vereceği bir şey kalmadığını, ülkenin sırtında yük haline geldiğini vurguladı. SP lideri “AKP yorgun, ülkeyi de yordu’ derken Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de ‘Sultanlarda bile olmayan bu yetkilerle bu ülkenin yönetilmesine müsaade etmeyeceği’ deyince yine bir alkış yağmuru başladı.” diyor.SP liderinin en çok alkışlanan cümlelerinden birisinin de “AKP döneminde adalet iflas etti. İltimas, torpil, yolsuzluk, israf had safhada” sözleri olduğunu belirten Zülfikar Doğan, SP liderinin bir saati aşan konuşması boyunca bir kez bile Atatürk’ün ismini ağzına almadığına dikkat çekiyor.Bu hafta TBMM komisyonlarında 2020 bütçesinin görüşülmeye başlayacağını belirterek bütçe yasa tasarısını analiz eden Doğan Türkiye’nin AKP’nin ekonomi politikalarıyla yeniden “trilyonluk bütçe” dönemine geçtiğini, meclisi genel kurulunda görüşülmeye başlanacak yeni vergi düzenlemelerinin de iktidarın “az kazanandan az çok kazanandan çok vergi” vaadiyle çelişen değişiklikler getirdiğini vurguladı.Erdoğan’ın “henüz karar vermedim” dediği 13 Kasım’daki Washington ziyareti ile ilgili siyasi kulislerde dile getirilen çarpıcı iddiaları ve spekülasyonları aktaran Doğan’a göre Erdoğan, ziyaret kararını netleştirmek için ABD’den gelecek bazı “güvenceleri” bekliyor.IŞİD lideri Bağdadi’nin Türkiye sınırına 5 kilometre mesafede ve TSK’nın kontrolündeki İdlib’te ABD tarafından düzenlenen operasyonla ortadan kaldırılmasının hükümeti sıkıntılı bir konuma sokmasının nedenlerini de analiz eden Zülfikar Doğan’la Ankara Rüzgârı’nı buradan dinleyebilirsiniz.
Konuşa Konuşa'da Gülten Sarı'nın konuğu KHK ile ihraç edilen sosyolog Veli Saçılık.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan gösterişli bir toplantıyla bir “Yargı Reformu Paketi” açıkladı. Ulusalcı çizgideki duruşuyla başta işkence iddiaları olmak üzere her türlü hukuksuzluğu (Ergenekon Davaları hariç) görmezden gelen Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yeni paketi alkışlarla karşıladı, övgü yağdırdı.Tablo öyle mi?Ergun Babahan 'yargı reformu' paketini yorumladı...
Bu bölümde Berkay ve Bora yolunu şaşıranlardan ve anlamsız girişimlerden bahsediyorlar.
Proje Adı : Önlisans Bölüm Adı : Adalet Önlisans Ders Adı : Adalet Meslek Etiği Ünite Adı : Kamu Etiği - Yolsuzluk Ünite No : 2