POPULARITY
Bilimin bilmeyi değil, ancak korkuları besleyerek büyüttüğü günlerden geçiyoruz. Bilim adamlarının deprem konusundaki çelişkili açıklamaları, birinin dediğini ötekinin yalanlaması kendi içinde normal görülüyor. Zira bilim, yapısı gereği ruhlara değil, maddi olgu, oluş ve olaylara mahsus sorulara cevaplar vermeye çalışıyor; üstelik bugün verdiği cevabın yarın değişebileceğini, bugünün bilimsel bir doğrusunun yarın bir fanteziye dönüşeceğini bilerek yapıyor bunu.
Bilimin toplumsal kullanımı ve işlevi üzerine yapılan tartışmalardan bağımsız olarak, bilimin popülerleşmesi sorunsalı üzerine düşünmemiz gerekiyor. Hiç kuşkusuz bilimin popülerleşmesi, bilim pratiğinin, salt icracılarla sınırlı bir alana indirgenmediğini ve geniş kitlelerde bir farkındalık ürettiğini söylemek mümkün. Özellikle son yirmi yılda tarih disiplini üzerinden ortaya çıkan trend ve bu trend üzerinden popülerleşen tarihçiler bu konudaki en önemli örnekler.
Albert Einstein, Genel Görelilik'i yazmış, hemen ardından bu teorisini gözleme dayalı bir şekilde kanıtlamıştı. Evrenin şifrelerini çözecek bir noktaya gelmişti artık. Kağıt üzerindeki tüm tahminleri evrende sıfır sapmayla karşılık buluyordu. Tüm gözler onun üzerindeydi. Ama o bunlarla da yetinmeyecekti. Kendince son bir misyonu daha vardı... Bilimin kutsal kasesini, yani Her Şeyin Teorisini bulmak.Hiçbir Şey Tesadüf Değil'deki Albert Einstein serimizin dördüncü ve son bölümünde bu hikayeye odaklanıyoruz. Einstein'ın son yıllarında yaşadıklarını ve Her Şeyin Teorisi'ni ararken başından geçenleri mercek altına alıyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Kuveyt Türk hakkında reklam içerir.Miles&Smiles Kuveyt Türk, ayrıcalıklı Mil dünyası ve size özel fırsatlarıyla her devirde yanınızda! Siz de mobilden Kuveyt Türklü olarak Miles&Smiles Kuveyt Türk kart başvurunuzu yapın, ayrıcalıklardan faydalanmaya başlayın. Detaylı bilgi için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Tarih boyunca birçok bilim insanı farklı farklı teoriler üzerinde çalıştı. Hala çok farklı alanlarda, çok farklı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Her gün yeni cevaplar bulmaya, gizemleri çözmeye yönelik bir adım daha atıyoruz. İşte bu arayışımızın da yegane bir sebebi var: Her şeyin, tüm teorilerin birleştiği noktayı bulabilmek.. Hiçbir Şey Tesadüf Değil'in bu bölümünde bilimin nirvanasına ulaşmayı arzumuz üzerine konuşuyoruz. Her şeyi açıklayacak o teoriyi bulma arayışımızın kökenine iniyoruz.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'in klinik psikologlarıyla ücretsiz tanışma görüşmeleri yapmak ve terapi seanslarınızda pod10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için linkten Hiwell indirin. Bu podcast Garanti BBVA hakkında reklam içerir.Sen de hemen aşağıdaki linkten Garanti BBVA Mobil uygulamasını indir, GENC2024 promosyon koduyla sana özel fırsatlardan hemen faydalan, 8 bin TL'ye varan ödülü kap. Garanti BBVA Mobil indir. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Samsung Galaxy S24 Hakkında detaylı bilgi almak için: Samsung Galaxy S24 * Instagram: @ortamlardasatilacakbilgi Twitter: @OrtamlardaB * Farkındalık Defteri için: Tıklayın Reklam ve İş birlikleri için: ortamlardasatilacakbilgi@gmail.com * Bu bölüm "Samsung Galaxy S24" hakkında reklam içerir*
Kitap Kulübü'müzde Ocak ayında 37'inci buluşmamızda Mine Kobal Ok'un “Yönetim Kurulunda Felsefe” adlı kitabını konuştuk. Mine Hanım da toplantımıza katılarak bizi çok mutlu etti.Kitap Mine Hanım'ın iki yıl önce Linkedin'de başlattığı “Yönetim Kurulunda Felsefe” başlıklı yazı dizisinde yer verdiği ilk 37 felsefecinin yaşamlarına ve düşüncelerine ilişkin özet bilgilerin derlemesinden oluşuyor.“Merakınız bol olsun” dileğiyle bitirmişti sözlerini Mine Hanım bana gönderdiği ve özel bir notla imzaladığı kitabında. Merak benim değer yaratma formülümün ilk elementi. Onun da felsefeye olan ilgisinin başlangıcı olmuş, merak.İş dünyası ile danışmanlık mesleği nedeniyle çok içli dışlı olan Mine Hanım'ın serzenişine ben de yürekten katılıyorum. Sistem büyüme üzerine kurulu. Herkes büyüme için bir aksiyon peşinde. Mine Hanım da bazen “buradan bir aksiyonla çıkmayalım, sadece sorular soralım” diyormuş, çünkü çoğu zaman meseleyi doğru tanımlayamamaktan, yüzeyde kalmaktan, derinleşememekten doğruyu bulamıyoruz. Felsefenin değişik lensleri ise bize bu imkanı sunuyor. Bu anlamda kitap bir soru bankası gibi. Ama cevap anahtarı sizde, kendinizde.Kitap Kulübümüzde her alandan, disiplinden arkadaşımız var, ama özellikle bu oturumda mühendis arkadaşlar ağırlıklarını hissettirdiler. Kitabı ne kadar beğendiklerini söyledikten sonra Mine Hanım'ı taleplere boğdular. Konu başlıkları vererek yeni kitap siparişinde bulunanlar mı istersiniz, kitap içeriği ve düzenlemesi hakkında öneriler sunanlar mı, ayrıntılı dizin isteyenler mi? Umarım Mine Hanım'ı geldiğine pişman etmemişizdir. Şunu anladım yalnız memleket felsefeye aç, aç. En azından mühendisler açlıktan kıvranıyor, onu söyleyebilirim.Kitap felsefeye giriş için kolay yutulabilir bir hap gibi, iş dünyası ile bağdaştırması ise beyaz yakalılar için bonus niteliğinde, ilgilenenlere tavsiye ederim.Bir buçuk saati geçen söyleşimizi kısaltmak için epey ter döktüm, söz alan arkadaşların yorumlarına değil sadece sorularına yer verebildim. (02:22) Felsefeyi yönetim kuruluna taşıma fikri nereden geldi (Aycan'ın sorusu) (05:42) Kitapta Orta Çağ'ı atlamasının nedeni (08:00) Mine Kobal Ok'un hikayesi (Ezgi'nin sorusu) (12:28) Filozoflar temalara ayrılsaydı nasıl olurdu? Önyargılarımızdan kurtulmak adına ne yapabiliriz (Yavuz'un sorusu) (17:50) Yönetim kurulunuza hangi üç filozofu seçerdiniz? (Esra'nın sorusu) (20:50) Sizi yazarken hayal etmekte zorlayan felsefeciler oldu mu? (Aydan'ın sorusu) (23:52) Medeniyetin ilerlediğini düşünürsek onlardan akıl amamız bir çelişki değil mi? (Özer'in sorusu) (34:21) Yöneticilere felsefeci bakış açısını nasıl öğretebiliriz? (Belgin'in sorusu) (36:16) Psikoloji felsefenin neresinde duruyor? (37:19) Bilimin felsefeyle ilişkisi (Aydan'ın sorusu) (38:58) Mine Kobal Ok'un değer yaratma formülü Support the show
Popüler bilimin sosyakültürel ve siyasi etkilerine göz atıyoruz.
Podcastin sosyal hali Poddy'yi hemen denemelisin www.poddy.net/indir. Bilimin hiçbir sahasının olmadığı gibi, Evrim Teorisi (ve evrimsel biyoloji) statik bir çalışma sahası değildir. Sağlam temellere dayanan teorik altyapısı 1859 yılında Darwin'in tam adı "Doğal Seçilim Yoluyla Olan Türlerin Kökeni veya Yaşam Mücadelesinde Desteklenen Irkların Korunumu" olan, kısaca "Türlerin… Seslendiren: Talha ÇAKIRCA
Konuğum fizikçi ve akademisyen Prof. Dr. Mete Atatüre. Baştan söyleyeyim 7'den 77'ye herkese çok yakın gelecek güleç, insancıl ve çok öğretici bir bölüm."Nasıl bilim insanı olunur?" soruma yanıt aradığım bu sohbette Mete'nin bu tutkusunu fark ettiği dönemi, okul ve ülke seçimlerini konuşurken, 'öğrenme neşesinden' de bahsettik sanat ve bilim ilişkisinden de..."Kuantum hayatımızın neresinde"yi konuşurken telefon dinlemekten de söz açtık, dizi ve filmlerdeki komik bilim klişelerinden de bahsettik. Bilimin yıllar içinde geçirdiği değişimlerden, ekip olarak çalışmaktan, çalışma ortamlarından, zorluk ve güzelliklerden, kuantum, ışık ve fizikten, bilim insanı klişelerinden, meraktan, soru sormaktan ve daha pek çok konudan söz açtığımız şahane bir bölüm sizleri bekliyor. Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Bu hafta, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinde önemli bir rol oynayan atom bombasının babası Julius Robert Oppenheimer'ın hayatının çelişkilerle dolu hikayesine odaklanıyoruz. Oppenheimer, savaşın sonuçlarına karşı duyduğu endişeleri ve hayatındaki çelişkileri Bhagavad-Gita ve Prometheus'un felsefi eserleri aracılığıyla anlamaya çalıştı. Oppenheimer'ın hayatındaki dönüm noktalarını ve aldığı kararları ele alırken, Bhagavad-Gita ve Prometheus'un felsefi eserlerinin nasıl yardımcı olduğunu keşfedeceğiz.
Gayrisafi Fikirler'in 140. bölümü yayında. Bizi Spotify'da takibe alıp yıldızlamayı unutmayın, Gayrisafi Fikirler topluluğunun büyümesi bu tartışmalara daha fazla kişinin ulaşmasını sağlıyor. Teşekkürler! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Bilimde yeni bir buluş nasıl kabul görür? Eskiden de böyle miydi? Tartışmalı durumlarda ne olur? Bilimin (ve sanatın) sınırlarına ulaştık mı? Bu tartışma niçin zaman zaman gündeme gelir?
Bazen olur öyle, çok şey söylemek ister ama konuşamazsın ya hani... öyle bir zamandayız. Ama madem birileri ısrarla siyaset çıkartmaya çalışıyor bu acıdan, o zaman susmayalım. #deprem #Türkiye Jenerik müziği: Rahman Altın
Akademiklink Podcast olarak bugün siz yalnızların yanında olmaya geldik. Konumuz yalnızlık. Merak etmeyin Akademiklink olarak sizlerin yanındayız. Basın play tuşuna, yalnızlığınız hafiflesin. Akademiklink.net üzerindeki yalnızlık testine ulaşmak için tıklayınız.
Binnur Zaimler - İş Astrolojisi - Sektörler - Sirketler - Kariyer
Uranüs, Neptün ve Plüton keşfedilmeseydi dünya şimdikinden farklı olacaktı. Kolektif gezegen dediğimiz, teleskop sonrası gezegenlerin keşifleri dünyayı nasıl değiştirdi? Bu gezegenlerin sembolleri dünyaya nasıl etkisi altına aldı? İnsanlık hazır olduğunda mı bu gezegenler keşfedildi, yoksa keşiflerden sonra mı insanlık değişti? Binnur Zaimler'in inceleme kitabı ‘Dünyayı Değiştiren Üç Gezegen – Uranüs, Neptün, Plüton- kitabı yakın tarihi ve yakın geleceği farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Hermes Yayınevi'nin Ezoterik Astroloji serisinden çıkan kitabın önsözü ise gizli cemiyetler uzmanı Kemal Menemencioğlu tarafından kaleme alındı. İTÜ Endüstri Mühendisliği mezuniyeti sonrasında uzun yıllar kurumsal hayatta yöneticilik ve danışmanlık yapan Binnur Zaimler, 2003 yılında başladığı astroloji kursları sonrası 2011 yılında Kepler College ‘iş Astrolojisi' programını bitirdi. Kitapta, sadece iş dünyasındaki değişimden değil; moda, Hollywood, politika, icatlar, ‘fast food', medya ve reklamcılığın son 250 yılda hayatlarımızı nasıl değiştirdiğinden de bahsediliyor. Dünya büyük bir sıçramaya hazır olduğunda, tam da Fransız ihtilali öncesi insanlık Uranüs'ü keşfetti. Paris neden ilk metropol oldu? Hollywood'un gizli etkileri neler? Atom bombası bilime olan güveni nasıl öldürdü? Bilimin ve aydınlanmanın yerini ün ve para nasıl doldurdu? ‘Kolektif' veya ‘Modern' gezegen dediğimiz Uranüs, Neptün ve Plüton keşifleriyle modernizm de üç aşamada dünyaya yayıldı. Üç gezegenin sembolleri modaya, günlük yaşama, tıptaki ilerlemelere, bilime, sanata, müziğe, aşka hatta öpüşmeye bile yansıdı. Dünyada yerel doku ölürken folklorik kıyafetleri, türküleri bir kenara bıraktık. ‘Modernizm' ve ‘Kolektivizm' ile birlikte Singapur'da, Tokyo'da, Berlin'de, Boston'da, İstanbul'da günlük kıyafetlerimiz, kot pantolonlarımız, izlediğimiz filmler, şakalarımız, sosyal medya sayfalarımız, işyerlerimiz, yaşadığımız aşklar bile aynı oldu. Hatta ve hatta kaygılar, üzüntüler ve depresyon salgınları bile birbirine benzedi. Uranüs, ihtilalleri, kölelerin başkaldırısını, bilimsel icatları, endüstri devrimini getirdi. Uranüs sonrası gelişen dünyada bilime olan inanç arttı. Çocuklar bilim insanlarına, yazarlara, aydınlara özendi. Neptün anesteziyi, romantizmi, komünizm felsefesini, modern psikolojiyi, ilk kurumsal STK ları, afyon savaşlarını, tatilleri, valsleri getirdi. Neptün, endüstri devrimiyle yorulan insanları rahatlattı. Çocuklar artık müzisyenlere, sanatçılara, romantik şairlere hayrandı. Plüton ise baskın diktatörleri, İtalyan mafyasını, seksi kadın modasını, seri üretimi, büyük kuruluşları, Hollywood etkisini getirdi. Plüton sonrası güç ve para ön plana çıktı. Çocukların hayranlığı zenginlere, Hollywood ünlülerine, hatta mafya babalarına doğru kayacaktı. Kolektif gezegenler, insanlığı büyük kentlere doluştururken, kolektif düzeni de beraberinde getirdiler. Yakın gelecekte ise yapay zeka öğretmenler, uzayda yaşam, insanlığın ve bilimin canlanması bizi bekliyor. #ezoterikastroloji #hermes #yayınevi #kitaplar #astroloji #işastrolojisi #astrology #hermetikkültür #binnurzaimler #moda #endüstridevrimi #okullar #eğitim #gençler #ekonomi #siyaset #devrim #fransa #avrupa #amerika #keşifler #uranus #pluton #sky #gökyüzü #teleskop
Prof. Dr. Serhan Yarkan ve Halil Said Cankurtaran'ın yer aldığı TapirCast'in Bilim Tarihi Serisi'nin bu bölümünde, seri kapsamında bugüne kadar konuştuğumuz bilimsel gelişmeler ve bilim insanları üzerinde durup, ilerleyen bölümler için oluşturduğumuz yol haritamız üzerine konuşuyoruz. Yol haritasına ek olarak, bilim anlatıcılığının amacı ile beraber bilimsel çalışmaları tarihi ile birlikte öğrenmenin önemini/gerekliliğini tekrar vurguluyoruz. Ayrıca, bilimsel gelişmelere öncülük yapan uygarlıkları ve yaşadıkları coğrafyaları tarihsel süreç içerisinde ele alıyoruz. Ayrıca, bilimsel gelişmelere öncülük eden uygarlıkların zaman içerisinde nasıl ve neden değiştiğini açıkladığımız bölümümüz içerisinde Tales'ten, Gazali'ye; Lavoisier'den, Oktay Sinanoğlu'na bugüne kadar konuştuğumuz ve ilerleyen bölümlerimizde konuşacağımız pek çok farklı bilim insanına değiniyoruz. --- 00:00 Giriş 00:57 Motivasyonumuz 02:39 Bilim anlatıcılığı hangi amaçla yapılmaktadır? 03:29 Bilim tarihi çalışmalarında oluşturulabilecek çeşitli dönemler, ekoller ve sınıflar 04:50 Bilim tarihini ele alırken TapirCast'in takip ettiği yol ve gerekçeleri 07:05 Bilimsel çalışmaların beklenmedik etkileri ve birikimli ilerleme 09:16 Bilim tarihi podcastlerimizin ölçeği ve geleceğe dair planlarımız 13:05 Bilim tarihinin başlangıcı: Sümer, Mısır ve Yunan uygarlıkları 15:46 Uygarlıkların birbirleri ile olan ilişkileri ve coğrafi etkenler 18:20 Anadoluda yer alan kültür mirasımızın farkında olmak ve geçmişten ders çıkartmak 21:06 Kültür mirasımızın bir örneği: Hay bin Yakzan - Robinson Crusoe 23:42 Bilim tarihinde kendimizi nerede ve nasıl görmeliyiz? Katkı yapmak ve görünür olmanın önemi 25:15 Tarihi zenginliklerimize sahip çıkmak ve geçmişe takılmamak 26:23 Bilimsel çalışmaların İslam coğrafyasından Avrupa'ya geçişi. Gazali'nin etkilerinin yorumlanması 29:16 Kader anlayışının farklı yorumlarının bilimsel çalışmalar üzerine olan etkisi 30:24 İslam coğrafyasının ilerleyişinin yavaşlamasının nedenleri 32:00 Uygarlıkların yükselişi ve düşüşü. Bilimin askeri alanda gelişimi 33:10 Silah ekonomisi: Özellik mi yoksa türümüzün bir kusuru mu? 36:28 Son birkaç yüzyıldaki gelişmeler, gelişim hızının hızlanması 37:54 Bilimsel çalışmaların hızlanmasını sağlayan nirengi noktaları: Kütüphane, matbaa, kuantum ve internet 40:05 Bilimsel gelişmelerin tarihsel sürecini öğrenmenin önemi 41:11 Bilim kurgunun bilimsel çalışmalara katkısı 42:32 Özet ve kapanış --- bil101 YouTube Kanalı: https://www.youtube.com/channel/UCiIppcA0IpdhTpuBYdJC4mQ bil101 Ağ Sayfası: https://bil101.com/ TapirCast - Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv70_rnTR_kItlrZvaIdxWgfIN TapirCast - Mühendislik Kavramları: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv708xJad4QY9ZueBMGdLSz3m6 TapirCast - Bilim Tarihi: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv70_XdrpkVTcYEylAltcL0Kth Apple Podcasts: @TapirCast, https://podcasts.apple.com/tr/podcast/tapircast/id1485098931 Spotify: @TapirCast, https://open.spotify.com/show/1QJduW17Sgvs1sofFgJN8L?si=6378c7e84186419e Tapir Lab. GitHub: @TapirLab, https://github.com/TapirLab Tapir Lab. Instagram: @tapirlab, https://www.instagram.com/tapirlab/ Tapir Lab. Twitter: @tapirlab, https://twitter.com/tapirlab?s=20 Tapir Lab.: http://tapirlab.com/
Doç. Dr. Serhan Yarkan ve Halil Said Cankurtaran'ın yer aldığı TapirCast'in Bilim Tarihi Serisi'nin bu bölümünde Fransız bilim insanı Antoine-Laurent de Lavoisier'in hayatı, bilimsel çalışmaları ve dönemdaşları ile olan ilişkileri üzerine konuşulmuştur. Lavoisier'in hayatına ve bilimsel çalışmalarına değinerek başladığımız bölümümüzde, ölçüm ve standartlaştırma, Fransız İhtilali'nin bilime ve bilimsel çalışmalara olan etkisi, bilim insanlarının teorik ya da deneysel çalışmalar üstüne yoğunlaşmalarının sebepleri ve son olarak da bilimsel çalışmaları fonlamanın önemi üzerine konuşulmuştur. Ayrıca Lavoisier denilince akla ilk gelen konulardan biri olan kütle korunumu kanununun günümüzde Lavoisier tarafından mı yoksa Rus bilim insanı Lomonosov tarafından mı ortaya konulduğu hakkında yapılan tartışmalarına değiniyoruz. Keyifli dinlemeler dileriz. Fermi teleskobu ile yapılan inceleme, sabit yerçekimsel dalga haberi: https://www.science.org/doi/10.1126/science.abm3231 Lagrange'ın Lavoisier'in ölümü üzerine söylediği söz: http://maths.nju.edu.cn/jpkc/history/Lagrange.html, https://en.wikipedia.org/wiki/Joseph-Louis_Lagrange#:~:text=On%204%20May%201794%2C%20Lavoisier,suffice%20to%20produce%20its%20like Lavoisier'in idama götürülmesine sebep olan kişini de idam edilmesi: https://www.uh.edu/engines/epi728.htm, https://en.wikipedia.org/wiki/The_Death_of_Marat Pomper'ın Lavoisier üstüne yazmış olduğu makale: https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1179/amb.1962.10.3.119 Lomonosov'un Euler'e 5 temmuz 1748'de yazdığı mektubun bir kısmı: https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Fragment_of_Lomonosov_s_letter_to_Leonard_Eiler_VII_5_1748.jpg Michelson Morley deneyi: http://galileoandeinstein.physics.virginia.edu/lectures/michelson.html Gökyüzünü gözlerken kuyuya düşen filozof: https://en.wikipedia.org/wiki/The_Astrologer_who_Fell_into_a_Well --- 00:00 Giriş 01:33 Lavoisier'in hayatına kısa bir giriş 02:38 Lavoisier'in bilim dünyasınca tanınmasını sağlayan yarışma 03:27 Lavoisier'in bilimsel çalışmalarına giriş 04:54 Lavoisier'in ilgisini çeken konular ve düzenli olarak yaptığı/yaptırdığı barometre ölçümleri 05:57 Lavoisier'in metrik sisteme olan katkıları 06:58 Ölçümün ve standartlaştırmanın bilim ve mühendislikteki önemi 09:39 Henry Cavendish ve ölçüm hassasiyeti üzerine 10:41 Ölçüm hassasiyetinde günümüzde ulaştığımız nokta 12:06 Levoisier'in vergi toplama alanındaki görevleri. Bu görevleri sırasında yapmış olduğu çalışmalar 13:03 Lagrange'ın Lavoisier'in ölümü üzerine yapmış olduğu yorum 14:59 Lavoisier'in kütlenin korunumu alanında yaptığı çalışmalar ve Lomonosov tartışması 22:58 İnsanların deneysel ve/veya teorik çalışmaları tercih etmelerinin sebebi nedir? Bilimsel çalışmaların tarihsel devinimi. 33:08 Bilimin masraflı oluşu ve fonlamanın önemi 34:47 Kapanış --- TapirCast - Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv70_rnTR_kItlrZvaIdxWgfIN TapirCast - Mühendislik Kavramları: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv708xJad4QY9ZueBMGdLSz3m6 TapirCast - Bilim Tarihi: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv70_XdrpkVTcYEylAltcL0Kth TapirCast - IEEE Spectum: https://youtube.com/playlist?list=PLwvStmyxv709QYQzgEyDRi9h8pS_BHICr Apple Podcasts: @TapirCast, https://podcasts.apple.com/tr/podcast/tapircast/id1485098931 Spotify: @TapirCast, https://open.spotify.com/show/1QJduW17Sgvs1sofFgJN8L?si=6378c7e84186419e Tapir Lab. GitHub: @TapirLab, https://github.com/TapirLab Tapir Lab. Instagram: @tapirlab, https://www.instagram.com/tapirlab/ Tapir Lab. Twitter: @tapirlab, https://twitter.com/tapirlab?s=20 Tapir Lab.: http://tapirlab.com/
Peter Rabbit'in yaratıcısı Beatrix Potter'ı (1866-1943) konuşuyoruz. O aslında doğa bilimlerine, mikolojiye ilgi duyuyordu ama bilim dünyasına girmesi engellenmiş pek çok kadın gibi başka bir yol seçmek zorunda kalacaktı.
Geçen haftaki yazımızda BM'nin “İklim değişimi” konusundaki üç bin sayfa tutan raporundan bahsetmiştik. Bilindiği gibi bu yıl dünyanın hemen her yerinde olağanüstü sayılan yangınlar, seller ve kuraklık görüldü. Sanayi Devrimi'nden bu yana fabrika bacalarından atmosfere salınan zehirli gazlar tabiatın dengesini bozmuş, ozon tabakası delinmiş, dünya olması gerekenden fazla ısınmıştır. Bilim çevreleri bu ısınmanın bir derece daha artması ile büyük felâketlerin yaşanacağını söylüyor. Ne yapmak lazım? İnsanlık önüne “tek yol” olarak konulan “sanayileşme”den vaz geçebilir mi? İlerleme, kalkınma, zenginlik, refah, konfor bütün bu kutsal hedefler ne olacak? Bilimin sarsılmaz otoritesini ne yapacağız? Lütfen heyecan yapmayın. Bu neticeyi çığlık çığlığa insanlığa üç bin sayfa ile sunanlar da bilim adamları. “Yanlış yaptık arkadaş” demek onların hakkıdır. Yanlıştan dönmek bir erdemdir.
Doğmak ve ölmek arasında geçen süreye yaşam denir ve bu hoşluğu tavuğundan terliksi hayvanına herkes en güzel şekilde tecrübe etmek ister. Güzel bir yaşamsa ancak bilim ve kaliteli antibiyotikler sayesinde mümkün olur. Hayvan, bitki ya da düz insan olsun; biz bilimsizlerin görevi bilim sahibi insanların ayaklarına kapanıp "antibiyotik yazsanız, antibiyotik iyi geliyor" diye yalvarmaktır. Nitekim bir ara uzun süre kolonyalı mendil, mentollü şeker gibi reçetesiz dağıtıyordu ama şimdi reçeteye bağladılar, öyle elinizi kolunuzu sallayıp eczaneye giderseniz nahımı alırsınız. Bu vesileyle doktorlarımızın başı olan sağlık bakanımıza da selamlarımızı iletiyoruz. Adam ne biçim oldu pandemi esnasında... Bir keresinde televizyona çıkmıştı, gözleri kıpkırmızıydı. Ağlamış... Kayıt: Tatarbeyi Stüdyoları Miks & Mastering: Göksel "Magnum" Elbüken
Bilimin övülmeye ya da korunmaya ihtiyacı var mı? Bilim düşmanları hayali düşmanlar mı yoksa halen karşımızdaki bir tehlike mi? Gayrisafi Fikirler'in 122. bölümü yayında. İyi dinlemeler! Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Bu yıl şenliğimize ilk kez katılmasından büyük mutluluk duyduğumuz Ginko Bilim'in bu çevrimiçi etkinliğinde iki önemli bilim kadını Rosalind Franklin ve Lynn Margulis'i hatırlıyoruz.Yaptıkları araştırmalarla 20. yüzyıla damga vurmuş iki büyük bilim kadınının bilimsel yaşamlarını, onların erkek egemen bilim dünyasında karşılaştığı zorlukları, görmezden gelinme hâllerini ve bunlara karşı verdikleri mücadeleyi konu alacak sohbetimizi artık podcast kanalımızda da dinleyebilirsiniz.
Evrim Ağacı olarak bilimi ve bilimsel metodu her türlü bilgi türünün önünde tutuyor olmamız, kimi zaman şakayla karışık olsa da eleştiriliyor. Bazı okur ve takipçilerimiz, sanki bilimin kutsal bir yöntem olduğunu düşündüğümüze, hiçbir hatası olmadığını sandığımıza dair bir algı olduğunu görüyoruz. Seslendiren: Akın Karahasan
Niehls Bohr'un bir zamanlar kapısına at nalı astığı söylenir. At nalının şans getirdiğine inanıp inanmadığını soranlara ise “Hayır inanmıyorum. Ama inanmayanlara da şans getirdiğini söylüyorlar” dermiş.1 Hepimiz en az bir kez, ekibimizden bir kişinin daha şanssız olduğuna ve nöbetin kötü geçmesinin sorumlusunun o kişi olduğuna inanmışızdır. Bilimin dolayısıyla da rasyonelliğin uygulayıcıları olsak da, bizim de en az bir kez bu tip batıl inançlara aklımız kaymıştır. Fakat bu irrasyonellik önemli karar süreçlerimizi etkileyecek olursa ortaya ciddi yanlışlar çıkabilmektedir. Hiçbir kılavuzun “şunu yap” diyemediği, hiçbir zihinsel algoritmamızla içinden çıkamadığımız komplike durumlar acilde sık sık karşımıza çıkar. Üstelik kalabalık, stres ve hızlı karar verme baskısının etkisiyle objektif bakış açımızı kaybetmeye oldukça elverişli acil servislerde; STEMI, NSTEMI, Stroke Guideline'ları gibi sırtımızı yaslayabildiğimiz pozitif bilimin kılavuzluğu kadar, sosyal bilimlerin de kılavuzluğuna ihtiyacımız vardır. Bu amaçla, bu yazıda sizler için “Decision Making in Emergency Medicine: Biases, Errors and Solutions”2 kitabının rehberliğinde kendi handikaplarımıza, basit görünen ancak hayati sonuçlar doğurabilecek yanılgı türlerimizden birkaçına değinmek istedim. Keyifli okumalar. İÇİNDEKİLER 1- Kumarbazın Yanılgısı (Gambler's Fallacy)2- Çerçeveleme Etkisi (Framing Effect)3- Karar Sürecini Erken Kapama (Premature Closure)4- Batık Maliyet Yanılgısı (Sunk Cost Bias)5- Psikiyatri Yanılgısı (Psych-Out Error) 1- KUMARBAZIN YANILGISI (GAMBLER'S FALLACY) Kumarbazın yanılgısı, insanların uzun süredir gerçekleşmemiş bir olayın geç kalmış olduğuna inanarak yanılgıya düşmesini tanımlar. Kişi, önceki olaylar göz önüne alındığında, belirli bir rastgele olayın daha az olası veya daha olası olduğuna hatalı bir şekilde inanır. Rulet oynarken peş peşe 5 kez siyah gelirse artık kırmızının geleceğine inanç giderek artar. Fakat aslında kırmızı ya da siyah gelme olasılığı hala aynıdır. Bu yanılgı yüzünden rulette kaybedebilirsiniz. Ya da yazı turayı düşünelim. Bunda da aynı şekilde peş peşe 50 kez de tura gelse bir sonrakinde hala yazı veya tura gelme olasılığı değişmeyecektir. Yine de artık yazı geleceğine olan inancımız istemsizce artar. Yoğun geçen bir haftasonu nöbetindesiniz. 112 aracılığıyla bir trafik kazası geliyor. 40 yaş erkek. Araç devrilmiş ve hasta zorlu bir şekilde araçtan çıkarılmış. Hızlıca ilk değerlendirmenizi yapıyorsunuz. Hastanın alt ekstremitelerinde flask paralizisi ve refleks kaybı mevcut ve C6 seviyesi altında duyusu yok. BT ile C5 ve C6'da unstabil kırık saptanıyor. Hastanın cerrahi ekibine transferi ayarlanırken 18 yaşında başka bir erkek hasta attan düşme ile getiriliyor. Vitalleri stabil ancak boyun ağrısı mevcut. C3-C4 üzerinde hassasiyeti var. Her iki elinde de parestezi tarif ediyor. Bu hastanın da BT'si C3'te üç kolonu içeren bir kırık gösteriyor. Spinal cerrahi ekibiyle tekrar görüşüp bu hastayı da devrediyorsunuz. Üzerinden birkaç saat geçmişken triyajdan arıyorlar. Güreş antrenmanında arkadaşının baş boyun bölgesine düştüğünü anlatan 13 yaşında bir hastadan bahsediliyor. Boyun ağrısı mevcut ancak ayaktan başvuruyor. O sırada gördüğünüz önceki 2 ciddi servikal yaralanmayı düşünüyorsunuz. Bu hastanın da ciddi servikal yaralanması olsa tuhaf olurdu. Üstelik kendi yürüyerek acile gelen bir hasta. Ciddi bir yaralanma olmadığını düşünüp hastayı bekleme salonuna almasını söylüyorsunuz. Hasta 3 saat sonra üst ve alt ekstremitede artan bir güçsüzlük ve hipotansiyon ile karşınıza çıkıyor. Unstabil C2 kırığı var ve epidural kanama eşlik ediyor. Kliniğinde hızla kötüleşme olan bu hastanın ailesi de durumdan şikayetçi. Erken görülse sonucun çok daha iyi olacağına inanıyor. Şimdi düşündüğünüzde, eğer onu nöbetin ilk saatlerinde görseydiniz hastayı immobil hale getirip hızlıca değerlendirmiş olacağınızı anlıyorsunuz. İki ciddi servikal yaralanmayı peş peşe gördüğünüz için kotanızın dolduğunu hissettiniz.
Femfikir'de bu hafta, Gözde Güldal ve Özlem Yalçınkaya ile üniversitelerdeki barınma sorununu konuştuk.
Dünyada tam anlamıyla küresel bir savaş yaşanıyor: Aşı savaşları! Konvansiyonel silahlar değil, biyolojik ve kimyasal silahlar kullanılarak gerçekleştirilen bir savaş bu. KÜRESEL BİR SAVAŞ YAŞANIYOR... Peki, ne demek bu? Bilimin tepe tepe kullanılarak insanın tepelenmesi, deyim yerindeyse, “çöp” muamelesi, “böcek” muamelesi görmesi, ahlâkın hiçe sayılması, bütün insânî değerlerin rafa kaldırılması, vicdanın sırra kadem basması demek! Kapitalizmden bahsediyoruz... Bilimi, modern bilimi, insanı köleleştirmekte, tabiatı, dünyayı sömürerek, yerle bir ederek semirmekte, palazlanmakta kullanan kapitalist çetelerden yani. Daha önce de söylemiştim: Dünyayı bilimle kontrol ediyorlar! Seküler dünyanın dini, bu ruhsuz bilim artık! Kim kontrol ediyor bilimi? Güçlü devletler mi? Elbette ki, hayır! Dev şirketler! Canavarlaşan, ruhsuzlaşan, insanlıktan nasibini alamamış küresel kapitalist ağababalar! Pardon, küresel kapitalist akbabalar! Duygusuz, ruhsuz, robotlaşmış terminatör gibi çalışan mekanik varlıklar! Yaşanan bir dünya savaşı, küresel bir savaş, bunu bilelim. İNSANIN İNSANA KARŞI SAVAŞI! Ama bu kez, bu savaş, insanlığa karşı bir savaşa benziyor. İnsanlığın hem biyolojik varlığını yok etmeye hem de bütün insânî değerleri buharlaştırmaya, tuzla buz etmeye dönük bir dünya savaşı. Seküler, ruhsuz bilim, Frankenstein'larını bütün insanlık üzerine salarak, insanlığın biyolojik, fizik ve metafizik varlığını yok edecek bir dünyanın eşiğine fırlatma savaşı veriyor: Zeki makinaların hükümran olacağı, insanı tahtından edeceği, homorobotics (robot-insan) olarak adlandırılabilecek, sadece bilimin değil, bilim üreten bilimi üreten teknolojinin putlaştırılacağı tekno-pagan bir dünyanın eşiğine fırlatma savaşı bu. Posthuman (insan-sonrası), transhuman (insan-ötesi), görünüşte hibrit (melez) ama gerçekte bütün farklı dinlerin, farklı kültürlerin buharlaşacağı, bütün farklılıkların yok edileceği insanın hız, haz ve ayartının kölelerine dönüşeceği adına tekno- paganizm dediğim yeni bir uygarlığın, dijital uygarlığın gelişi. İnsanın, cinsiyetsiz, ruhsuz, duygusuz, robotlaşmış, yarı mekanik varlıklara dönüştüğü, kanımızı donduran, insanlığın cehennemi olacak bir dünya bu. Bu dünyada varlıklı, zengin, paralı üst sınıflar hiçbir şey olmamış gibi lüks bir hayat yaşayacaklar. Alt sınıflarsa, sürüler gibi, koyunlar gibi güdülerek bu dünyada sadece karın tokluğuna yaşamak için çalışmaya mahkûm olacaklar...
Bilim, en küçük atomaltı parçacıklardan en büyük galaksi kümelerine kadar, fiziksel ve doğal dünyanın yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yoluyla, sistematik bir şekilde inceleyen, entelektüel ve pratik bir faaliyet olarak tanımlanabilir.[1] Bilim, Evren'e, parçalarına ve varsa ötesine dair genel… Seslendiren: Cansın Hazan Bayrak
Derya Gürses Tarbuck konuğu Kaan Ucsu ile halk için bilimin tarihi temasını konuşuyor.
Irkçılık bir fikir değil, bir siyasi tutum değil, her şeyden önce bir hastalıktır. Ama içinde ahlaksızlık da, insanlığa karşı zararlı duygular da barındıran bir hastalık. Zararı sadece kendine dokunan bir hastalık değil, başkalarına da dokunduğu için, bulaşıcı özellikler taşıdığı için ve toplumun insicamını bozduğu için sakınılması gereken bir hastalık. Bu hastalık sözkonusu olduğunda genellikle “çok şükür” dememizi gerektirecek kadar ciddi bir bağışıklığımızın olduğunu söyleyebiliriz. Bilhassa İslam'ın insanların ruhuna işleyen ilaç gibi değerleri ırkçılığa karşı ciddi bir koruma sağlıyor. Ancak bu tabii ki İslam'ın bazı değerlerinin ne kadar benimsendiği ile kısıtlı bir koruma.
Nasıl zengin olurum? Nasıl çok para kazanırım? Nasıl Mutlu olurum? Bilim konuya ilişkin daha doğru soruların zengin olunca neden şerefsiz oluyorum? zengin olunca neden empati yeteneğim yok oluyor? Zengin olunca neden daha çok bencil oluyorum? şeklinde olması gerektiğini söylüyor... Şerefsiz sıfatı kimileriniz için biraz ağır gelmiş olabilir ancak bilimin açıklaması bu :) ne deseydik zenginler neden birazcık insafsız oluyor mu? deseydik :) Ancak gene de bir kaç zenginin kalbini kırmak dahi istemeyiz, çünkü onlar olmasa biz olmazdık :) Mutlu seyirler dileriz... Konuya ilişkin okuyabileceğiniz bir kaç çalışma: https://www.researchgate.net/publication/6686399_The_Psychological_Consequences_of_Money https://www.livescience.com/1128-mere-thought-money-people-selfish.html Kanalımızı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmek isterseniz linkler aşağıda yer alıyor. ilgili hesaplarda da olabildiğince faydalı paylaşımlar yapma çabamız devam ediyor, takip ederek bizlere destek verebilirsiniz:) : Instagram: https://www.instagram.com/akademiklink /Twitter: https://twitter.com/istatistikvean1 Facebook: https://www.facebook.com/AkademikLink-334799593832312/ Linkedin hesaplarımız için: https://tr.linkedin.com/company/akademiklink https://www.linkedin.com/in/behcet-yalin-ozkara Artık Podcast olarak da varız, bizleri dinlemek için tek yapmanız gereken podcast platformlarında "akademiklink" şeklinde arama yapmak ve ardından çirkin sesimize maruz kalarak huzura ermek :) Diğer podcast platformlarından bizleri dinlemek için: https://anchor.fm/akademiklink
• Fizik ancak hareketsiz olmayan varlıkları inceler. Matematiğin bazı dalları da hareketsiz olan, ancak muhtemelen maddeden bağımsız olarak var olmayıp, onun içinde gerçekleşen varlıkları ele alır. Oysa İlk Bilimin konusu, aynı zamanda maddeden bağımsız ve hareketsiz olan varlıklardır. Şimdi bütün ilk nedenler, zorunlu olarak ezeli-ebedidirler. Özellikle de onlar içinde hareketsiz ve maddeden bağımsız olanlarının böyle olmaları gerekir. Çünkü onlar tanrısal şeyler içinde duyularımız tarafından algılananların nedenleridirler. O halde üç teoretik bilimin olması gerekir: Matematik, Fizik ve bizim teoloji diye adlandıracağımız bilim. Çünkü eğer tanrısal olan, herhangi bir yerde varsa, onun bu hareketsiz ve (maddeden) bağımsız varlıklarda var olacağı açıktır. En yüce bilimin de konu olarak en yüce cinse sahip olması gerekir. (296) • Eğer o tek bir bilimse, tek bir bilimin her zaman karşıtları ele aldığı, oysa ilkelerin karşıtlar olmadıkları itirazı yapılabilir. Eğer o tek bir bilim değilse, Bilgelik olarak kabul edilmesi gereken bilimler hangileridir? (447) • Felsefe bilimi, kısımlarından birinde değil, evrensel olarak ele alınan varlık olmak bakımından varlığın bilimidir. Ancak Varlık birçok anlama gelir tek bir anlamda kullanılmaz… Öte yandan var olanı ister Varlık'a, ister Bir'e bağlamak fark etmez. Çünkü Varlık ve Birlik'in kendileri aynı olmayıp farklı iseler de hiç olmazsa birbirinin yerine geçebilecek kavramlardır: Bir olan aynı zamanda var olandır ve var olan da bir olandır. (453) Ansiklopedik Felsefe Şeması http://bit.ly/ansiklopedi Discord Grubumuz https://discord.gg/aGgjEMUXEb Bu videoyu beğendiyseniz sosyal medyanızda paylaşarak katkıda bulunabilirsiniz. Ayrıca şunlar da ilginizi çekebilir: Gerçeklik Nedir https://youtu.be/Ll998IISxnE Felsefe Nedir https://youtu.be/PMC7QH9CYD0 Nereden Başlamalı https://youtu.be/yLQ4X5RzTDA Kurgusal Felsefe https://youtu.be/Wbpm7WBKl_o Kaynakça Aristoteles, V. Baskı: Mart 2014, çev: Prof Dr. Ahmet Arslan, “Metafizik”, Sosyal Yayınları, Cinius Sosyal Matbaası, İstanbul.
Nasıl mutlu olurum? Nasıl mutlu uyanabilirim? Nasıl mutlu ve huzurlu olurum? mutlu hissederim? arayıp duruyoruz bu soruların cevaplarını (şiir gibi girdim :). Ancak mutluluk, hüzün, öfke gibi tüm duygulara ilişkin temel varsayımımız belki de yanlıştır. İşte James-lange teorisi tam olarak bu konuyu ele alıyor ve teorinin iddiaları doğru ise duyguları manipüle etmek ve mutluluk çok daha kolay. eğer yanlış ise Demet Akalın formülü daha iyi olabilir: Bir sen bir ben bir de bebek.... Kanalımızı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmek isterseniz linkler aşağıda yer alıyor. ilgili hesaplarda da olabildiğince faydalı paylaşımlar yapma çabamız devam ediyor, takip ederek bizlere destek verebilirsiniz:) Instagram: https://www.instagram.com/akademiklink/ Twitter: https://twitter.com/istatistikvean1 Facebook: https://www.facebook.com/AkademikLink... Linkedin hesaplarımız için: https://tr.linkedin.com/company/akade... https://www.linkedin.com/in/behcet-ya... Artık Podcast olarak da varız, bizleri dinlemek için tek yapmanız gereken podcast platformlarında "akademiklink" şeklinde arama yapmak ve ardından çirkin sesimize maruz kalarak huzura ermek :) Diğer podcast platformlarından bizleri dinlemek için: https://anchor.fm/akademiklink
Bilimin insanlığa kazandırdıkları tartışma dışı bir konudur. Peki her şey gibi bilimin de bir karanlık yüzü yok mudur? Bu bölümde tarihteki en acımasız deneyleri değerlendiriyoruz.
Başarılı insanların ortak özellikleri? Başarılı olmak için yapmanız gerekenler? Başarıya nasıl ulaşırım? Başarının sırrı? Google'da sıklıkla aranan sorular.. Peki ya cevaplar? Acaba aradığımız sorulara verilecek tüm cevaplar yanlış olabilir mi? Ya odaklandığımız kelime tamamen yanlış ise... Bu videomuzda başarısızlığa odaklanmanın aslında neden daha geçerli ve doğru bir yol olabileceğinden bahsettik. Bu sefer unutmadım :) videoda bahsedilen çalışmanın bilgileri: Eskreis-Winkler, L., & Fishbach, A. (2020). Hidden failures. Organizational Behavior and Human Decision Processes, 157, 57-67. Kanalımızı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmek isterseniz linkler aşağıda yer alıyor. ilgili hesaplarda da olabildiğince faydalı paylaşımlar yapma çabamız devam ediyor, takip ederek bizlere destek verebilirsiniz:) : Instagram: https://www.instagram.com/akademiklink/ Twitter: https://twitter.com/istatistikvean1 Facebook: https://www.facebook.com/AkademikLink... Linkedin hesaplarımız için: https://tr.linkedin.com/company/akade... https://www.linkedin.com/in/behcet-ya... Diğer podcast platformlarından bizleri dinlemek için: https://anchor.fm/akademiklink
Ülkemizin ilk doktoralı akademisyenlerinden kimyacı Remziye Hisar kimdi, nasıl yaşadı, neler başardı? Vakayiname'de, bilimde ve sanatta öncü kadınlar serisinin ikinci programında, Prof. Ali Alpar anlatıyor.
Yazan: Selçuk Bayram Seslendiren: Zehra Erdek http://www.otizmli.org/ben-bilimin-yalancisiyim/
Gelecek Bilimde Youtube ve Twitch kanallarımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar bir çok içeriği her gün kaçırmamak için abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?sub_confirmation=1 Bize destek olmak için ► https://www.youtube.com/gelecekbilimde/join Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► https://youtube.com/gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde
Konuşmacı: Alper Bilgili Moderatör: Rana Elmas
Bilimin bu yavaş temposu araştırmaların doğru ilerlemesini güvence altına almaya yardımcı olur. Ama yayınların -ki yayınlar araştırmaların bulgularına bağlıdır- üretkenliğin anahtar göstergesi sayıldığı günümüzün teşvik edici akademik yapısının, bilimin bu yavaş temposu ile çelişki içinde olduğu ortadadır. Erhan Köş'ün aynı adla dergimizde yayınlanmış çevirisinin seslendirilmiş hali şimdi tüm podcast platformlarında ve internet sayfamızda yayında! Kulağınız dilsosyal'de olsun! Seslendiren: Halil İbrahim Karademir --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/dilsosyal/message
Çalışma motivasyonu nasıl sağlanır? Verimli ders çalışma teknikleri nelerdir? Bilim bu konuda ne diyor? sorularına cevap verdiğimiz video demek isterdim ama o kadar özgüvenim yok :) bu nedenle umarım ilgili sorulara cevap verebildiğimiz bir video olmuştur diyorum. Bu arada bilim aynı zamanda, bilim kelimesi kullanılan videoların daha çok izlendiğini söylüyor bu nedenle başlıkta bilim geçiyor, ama yalan değil bilim dopamin diyor:) Faydalı olması umuduyla. Kanalımızı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmek isterseniz linkler aşağıda yer alıyor. ilgili hesaplarda da olabildiğince faydalı paylaşımlar yapma çabamız devam ediyor, takip ederek bizlere destek verebilirsiniz:) : Youtube:https://www.youtube.com/channel/UCFH3gPaFetVFPHOiU5tUj8g Instagram: https://www.instagram.com/akademiklink/ Twitter: https://twitter.com/istatistikvean1 Facebook: https://www.facebook.com/AkademikLink... #dersçalışma #verim #çalışmateknikleri
İkinci el araba, ikinci el araç ve ev piyasalarında fiyatlar her zamana rtış eğilimi göstermeye meyillidir. Peki neden? Enflasyonun sıfır hatta eksi olduğu ülkelerde bile bu durum değişmez.... Bilimin buna cevabı insanın sahiplenme etkisidir. İşte bu videoda bu etkiden bahsettim. Faydalı olması umuduyla... Kanalımızı diğer sosyal medya hesaplarından takip etmek isterseniz linkler aşağıda yer alıyor. ilgili hesaplarda da olabildiğince faydalı paylaşımlar yapma çabamız devam ediyor, takip ederek bizlere destek verebilirsiniz:) : Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCFH3gPaFetVFPHOiU5tUj8g Instagram: https://www.instagram.com/akademiklink/ Twitter: https://twitter.com/istatistikvean1 Facebook: https://www.facebook.com/AkademikLink... Konuya ilişkin bir kaç makale: https://www.semanticscholar.org/paper... https://www.aeaweb.org/articles?id=10...
Pandemi dönemi hekimler için hem bireysel, hem de akademik olarak zorlu geçti ve geçmeye devam ediyor. Zaman zaman Hollywood filmlerinde dünyanın sonunu getiren göktaşının dünyaya düşüşüne tanık olur gibi, bazen çaresizlik, bazen ise umutla geçen ilginç bir döneme tanık oluyoruz. Hepimiz için farklı geçen bu dönemin bilimsel, sosyal, eğitimle ilgili, kişisel ve bireysel sağlık yönünden; geri kalan hayatımızı da kökünden değiştirecek bazı yansımaları oldu. Bu yazıda sizlere pandemi döneminde yaşadığımız paradigma değişikliğinden yola çıkarak, tuttuğum notları paylaşıyorum. Notların çoğunun bireysel düşüncelerim olduğunu söylemekte fayda var.. İnsanlar çoğunlukla, bilim ise bazen yanılır; rasyonalite her zaman kazanır Pandeminin ilk başladığı günlerden itibaren yoğun şekilde COVID-19'un tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgiler edindik. Bu toplu öğrenme süreci, önce kişisel görüşlerin ve olgu sunumlarının değerlendirilmesi, sonra konuyla ilgili araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi şeklinde devam etti. Sürecin başında ampirik olarak başlanan bazı ilaçların hiçbir etkisinin olmadığını, hatta yan etkilerinin daha baskın olduğunu gördük. Bu nedenle ilaç önerileri ve bunların kanıt düzeyleri sürekli değişti. Bu değişkenliğin nedeninin bilimin doğası olduğunu, bilimin bazı dogmalarla ve kesin yargılarla çalışmadığını yaşayarak görmüş olduk. Şu an hala konuyla ilgili yetkin isimlere, "6 ay önce öyle demiyordunuz, şimdi ne değişti" diye soruluyor. Bilimin doğruları zamanla değişir, bilimadamı da bu bulguları insanlarla paylaşır. Doğrular zamanla değişken olabilir, ama en sonunda gerçekler ortaya çıkar. Akademik okur yazarlık herkes için önemlidir Günümüzde sadece referans kitaplara dayanarak hekimlik yapılması mümkün değildir. Makale okumanın sadece belli bir zümreye özgü bir yaşam tarzı, hatta bir tatmin aracı olduğunu düşünenler bu dönemde yanıldılar. Normal şartlarda standart hekimlik pratiğini ilgilendirmeyen araştırma fazları, ilaçların etki ve yan etkilerinin araştırılması, araştırma ürününün yetkili otoritelerce onaylanması, piyasaya sürülmesi, klasik başvuru kaynaklarında yerini alması gibi süreçler hekimlerin birebir gözünün önünde yaşandı. COVID döneminde anlık olarak araştırma sonuçları pratiğe geçti, fakat e-mail ve Whatsapp grupları aracılığıyla PDF olarak yayılan makalelere herkes aynı reaksiyonu veremedi. Bir makaleyi elinize aldığınızda sadece özet bölümündeki Conclusion'a bakarak klinik yargı oluşturmanın güçlüğünü herkes yaşadı. Saygın olduğunu düşündüğümüz dergilerde yayınlanan "Compassionate use of remdesivir" (remdesivirin şefkatlice kullanımı) başlıklı makalelerle karşılaştık. Yürütülen her araştırmanın neden eleştirilmesi gerektiğini, otomobil kullanan bir sürücünün neden biraz motordan anlaması gerektiğini fark ettik. Eğitim etkileşimdir Pandemi öncesinde uzun zamandan beri herkesin yakındığı, uzun ve slaytların okunduğu sıkıcı derslerden - toplantılardan sonra, pandemiyle beraber Zoom ve benzeri platformlar herkesin hayatına girdi. Çoğu eğitimci, başlarda derste yaptıklarının aynısını yaparak slaytlarını "okudu" ve aslında bu yöntemin oldukça kolay ve kullanışlı olduğunu varsaydı. İlerleyen dönemde sessizliğe veya duvara karşı ders anlatmanın zorlukları, dinleyicilerin reaksiyon vermemeleri, değerlendirme yöntemiyle ilgili açmazlar, sınav yapılmasının zorlukları ise herkesi bezdirdi. Eğitimin, özellikle de herhangi bir konuyu "default" olarak bildiği varsayılan yetişkinlerin eğitiminin o kadar da kolay olmadığını herkes anladı. Yakın bir zamanda okuduğum, çok merkezli ve çok uluslu bir araştırmada ürologlara pandemi döneminde kendilerini nasıl geliştirdikleri soruluyordu. Yazarlar, araştırmanın sonuçlarına göre katılımcıların yarısından fazlasının internet kaynaklarını kullandığını, online kongre ve webinarları takip ettiklerini, farklı oranlarda kaynak kitapların, sosyal medya ve podcastlerin de kullanıldığını belirtiyorlardı. Doğal olarak katılımcı ürologların yaşları gençleştik...
Pandemi dönemi hekimler için hem bireysel, hem de akademik olarak zorlu geçti ve geçmeye devam ediyor. Zaman zaman Hollywood filmlerinde dünyanın sonunu getiren göktaşının dünyaya düşüşüne tanık olur gibi, bazen çaresizlik, bazen ise umutla geçen ilginç bir döneme tanık oluyoruz. Hepimiz için farklı geçen bu dönemin bilimsel, sosyal, eğitimle ilgili, kişisel ve bireysel sağlık yönünden; geri kalan hayatımızı da kökünden değiştirecek bazı yansımaları oldu. Bu yazıda sizlere pandemi döneminde yaşadığımız paradigma değişikliğinden yola çıkarak, tuttuğum notları paylaşıyorum. Notların çoğunun bireysel düşüncelerim olduğunu söylemekte fayda var.. İnsanlar çoğunlukla, bilim ise bazen yanılır; rasyonalite her zaman kazanır Pandeminin ilk başladığı günlerden itibaren yoğun şekilde COVID-19'un tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgiler edindik. Bu toplu öğrenme süreci, önce kişisel görüşlerin ve olgu sunumlarının değerlendirilmesi, sonra konuyla ilgili araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi şeklinde devam etti. Sürecin başında ampirik olarak başlanan bazı ilaçların hiçbir etkisinin olmadığını, hatta yan etkilerinin daha baskın olduğunu gördük. Bu nedenle ilaç önerileri ve bunların kanıt düzeyleri sürekli değişti. Bu değişkenliğin nedeninin bilimin doğası olduğunu, bilimin bazı dogmalarla ve kesin yargılarla çalışmadığını yaşayarak görmüş olduk. Şu an hala konuyla ilgili yetkin isimlere, "6 ay önce öyle demiyordunuz, şimdi ne değişti" diye soruluyor. Bilimin doğruları zamanla değişir, bilimadamı da bu bulguları insanlarla paylaşır. Doğrular zamanla değişken olabilir, ama en sonunda gerçekler ortaya çıkar. Akademik okur yazarlık herkes için önemlidir Günümüzde sadece referans kitaplara dayanarak hekimlik yapılması mümkün değildir. Makale okumanın sadece belli bir zümreye özgü bir yaşam tarzı, hatta bir tatmin aracı olduğunu düşünenler bu dönemde yanıldılar. Normal şartlarda standart hekimlik pratiğini ilgilendirmeyen araştırma fazları, ilaçların etki ve yan etkilerinin araştırılması, araştırma ürününün yetkili otoritelerce onaylanması, piyasaya sürülmesi, klasik başvuru kaynaklarında yerini alması gibi süreçler hekimlerin birebir gözünün önünde yaşandı. COVID döneminde anlık olarak araştırma sonuçları pratiğe geçti, fakat e-mail ve Whatsapp grupları aracılığıyla PDF olarak yayılan makalelere herkes aynı reaksiyonu veremedi. Bir makaleyi elinize aldığınızda sadece özet bölümündeki Conclusion'a bakarak klinik yargı oluşturmanın güçlüğünü herkes yaşadı. Saygın olduğunu düşündüğümüz dergilerde yayınlanan "Compassionate use of remdesivir" (remdesivirin şefkatlice kullanımı) başlıklı makalelerle karşılaştık. Yürütülen her araştırmanın neden eleştirilmesi gerektiğini, otomobil kullanan bir sürücünün neden biraz motordan anlaması gerektiğini fark ettik. Eğitim etkileşimdir Pandemi öncesinde uzun zamandan beri herkesin yakındığı, uzun ve slaytların okunduğu sıkıcı derslerden - toplantılardan sonra, pandemiyle beraber Zoom ve benzeri platformlar herkesin hayatına girdi. Çoğu eğitimci, başlarda derste yaptıklarının aynısını yaparak slaytlarını "okudu" ve aslında bu yöntemin oldukça kolay ve kullanışlı olduğunu varsaydı. İlerleyen dönemde sessizliğe veya duvara karşı ders anlatmanın zorlukları, dinleyicilerin reaksiyon vermemeleri, değerlendirme yöntemiyle ilgili açmazlar, sınav yapılmasının zorlukları ise herkesi bezdirdi. Eğitimin, özellikle de herhangi bir konuyu "default" olarak bildiği varsayılan yetişkinlerin eğitiminin o kadar da kolay olmadığını herkes anladı. Yakın bir zamanda okuduğum, çok merkezli ve çok uluslu bir araştırmada ürologlara pandemi döneminde kendilerini nasıl geliştirdikleri soruluyordu. Yazarlar, araştırmanın sonuçlarına göre katılımcıların yarısından fazlasının internet kaynaklarını kullandığını, online kongre ve webinarları takip ettiklerini, farklı oranlarda kaynak kitapların, sosyal medya ve podcastlerin de kullanıldığını belirtiyorlardı. Doğal olarak katılımcı ürologların yaşları gençleştik...
Doç. Dr. Enis Doko (Celal Şengör'ün iddia ettiği gibi bilimin metodu yanlışlamacılık mıdır?)
Bilimin, sanatın ve felsefenin hem birbirleri ile hem de kendi içlerindeki ayrı alanlara ayrılması bizlerin gerçek ve hakikat ile ilişkisini nasıl etkilemiştir?
27.03.2020- Çağhan Kızıl: "Yetkililer halk hatalı gibi vurgulara sarılmaya başlasa da çalışanların işten atılmayı göze alamayacaklarına dair bir söylemleri yok. Ülkeyi neyin beklediğinin farkına varip açık ve net şekilde bu savaşa hazırlanmalı. Sağlık Bakanı bir açıklamasında 0 riskle yaşayalım dedi ancak Türkiye'nin durumu 0 riskle açıklanacak bir durumda değil. Türkiye'de Ocak'ta benzer semptomlarla başvuran olduğu ancak tanı koyulamadığı için es geçilmiş olabileceği ihtimali var. Bilime rağmen atılan adımlarsa tehlikelidir. 80 Milyonluk Türkiye ile 8 Milyonluk Türkiye karşılaştırıldığında test yapma yaygınlığında arada 27 kat fark var.”
◼ Obezite neden engellenemiyor? ◼ Kilo konusu nasıl ele alınmalı? ◼ Bilimin zayıflama formülü nedir? Ayşenur Asuman Uğur soruyor; Prof. Dr. Oğuz Özyaral, Doç. Dr. Murat Çağ, Dr. Şeniz Ünal ve Serap Güzel cevaplıyor.
Bilimin katı ve veri-odaklı doğasına yoğunlaşırken, bilim insanlarının "insan" tarafları gözden kaçabiliyor. Bilim, oldukça çetrefilli ve zor bir iş; ancak kimi zaman (hele ki o zorlukların üstesinden gelinebildiğinde) adeta bir oyun gibi keyifli ve heyecan verici olabiliyor. Seslendiren: Anıl Şahinbaş
"Beyler, size şunu söylemek isterim ki; öğrendiğiniz şeylerin yarısı yanlış ve o yarının hangisi olduğunu bilmiyoruz." - William Osler, Oxford tıp mezunlarına hitaben 1960’lı yıllarda orta halli bir Anadolu evinde, evin annesi üstü dantelle örtülü bugüne göre bir hayli iri sayılacak radyosundan eve yayılan programı dinlemekteydi. “Çocukların her yaş için olmaları gereken boy aralıkları vardır”, diyordu konuşmacı -elbette- didaktik bir ses tonuyla. “Bu boy aralıkları şöyledir...” Bir yandan radyoyu pür dikkat dinlerken, bir yandan da bir odadan diğerine koşturup oyunlar oynayan henüz 5 yaşındaki büyük oğluna takıldı gözleri. Acaba çocuğunun boyu sağlıklı aralıkta mıydı? “5 yaşındaki bir çocuğun boyu en az…., en çok…. olmalı.” cümlesini duyduğu gibi yerinden fırladı ve mezurayı kaptığı gibi çocuğunu yakalayarak boyunu ölçtü. Eyvah! Çocuğunun boyu radyoda belirtilenden tam 5 cm uzundu. Bunu bir sağlıksızlık alameti görerek korktu ve radyo programında boyu çok uzun olanlarda sütü kesmek gerekeceğini duyduğu anda, çocuğunun her gün iştahla içtiği sütü kesmeye karar verdi. Yeniden süt içmesine izin vermesi için, oğlunun Marshall yardımlarıyla gelen süt tozu paketini boşalttığı bir tabağa büyük bir heyecanla su koyup “süt” yapmaya çalıştığını görmesi gerekecekti. Babamın bu hikayesini her duyduğumda, aklıma - hadi kabul edelim - birazcık hoyratça, kendi malımızmış gibi kullandığımız “bilim” kavramının aslında ne kadar çok boyutlu ve çok paydaşlı bir kavram olduğu gelir. Bilimde çoğunlukla bir konuda kesin bir doğru yoktur. Bilim, bir “bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecidir”. Bilim çürütülebilmeli ve tekrarlanabilmelidir. Bilimde, korelasyon nedensellik belirtmez: Yatıp uyuduğunuz her gecenin peşinden güneş doğması, siz uyuduğunuz için güneşin doğduğunu göstermez (post hoc ergo propter hoc). Hepsinden öte, bir şeyin bilimsel olarak doğru olması, günlük pratikte uygulanabilir olduğunu göstermez. Günlük pratikte uygulanabilir olması, “vatandaşın” onu doğru anlayabileceğini ve kullanabileceğini göstermez. Jetgillerde, 2000’li yıllarda uçan arabalarla gezildiğini hatırlarsınız. Hepimiz bunu hayal etmiyor muyduk? Aslında yaklaştık da... 1988’de uçan araba prototipi haberlere konu olmuştu. O zamandan beri “eli kulağında”. Ama hala kullanımda değil. Yüz yıldır “kansere çözüm” bulunuyor, ama hala gidecek çook yolumuz var. Bilimsel bir çok çalışmada böyle “ama”lar varken, insan belki de doğası gereği kesin konuşmayı seviyor. “Şu anki bilgilerimize göre doğrusu şu...” demek ile “Doğrusu şu...” demek arasındaki fark; “2000’lerde uçan arabalar yapmak mümkün olacak” ile “2000’lerde bütün insanlar uçan arabalarla seyahat edecek” kadar büyük. Bilimin ne olduğunu, yöntemlerini ve süreçlerini doğru kavrayamadığımızda; “Dün domates yiyin diyorlardı, bugün yemeyin diyorlar”, “Haberlerde okudum, kanseri bir hapla yok edebilirler ama etmiyorlar”, “Bu aşılarla bizi hasta ediyorlar” gibi lümpen muhabbetlerine meze ediyoruz bilimi. Daha önce yüz yıl geriye giderek “Bir Zamanlar Acil Tıp” ile acil tıbbın geçmişine yolculuk yapmış, “Basının Gözüyle Türkiye’de Tıbbın Yakın Tarihi”nde ise gazete ve dergi küpürleriyle ülkemizde tıbbın geçmişine bir göz atmıştık. “Sci-Hub: Kahraman mı? Hırsız mı?”da bilime açık erişim felsefesinden Sci-Hub’a uzanmış, “Nazilerin Mahkum Kadavraları ve Pernkopf Atlası”nda ise etiği aradan çıkaranların bilim adı altındaki vahşetlerine göz atmıştık. Bu yazımızda ise, geçmişte bilimsel olarak kabul görmüş, hani o döneme gidip hastalarınıza uygulasanız makul karşılanacak, ancak bugün -neyse ki- uygulamadığımız yöntem ve tedavilerden bahsedeceğiz. Resüsitatif Lavman Özene bezene hazırlanmış bu alet çantası, resüsitasyon için kullanılıyordu. 18. yüzyılın sonlarında Londra’da boğulanları, başka şanssızlıklar da bekliyordu. Halktan biri yardıma koşabilir ve bilincini kaybetmiş kişinin rektumundan sigara dumanı vermeye çalışabilirdi. Yanlış duymadınız. “Sigara dumanı lavmanı”,
Bilimin sarsılmaz gerçekliğini temellerinden sarsmak için itibarsızlaştırma politikalarına başvurmaktan çekinmeyen Nebula, dinleyicilerini adeta günaha davet ediyor.
**Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır.” (Lokman s. 14)** Anne sütü, bebeğin besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak gidermek ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı korumak üzere Allâh (c.c.)'un yaratmış olduğu benzersiz bir karışımdır. Anne sütündeki besin maddelerinin dengesi en ideal ölçülerdedir ve bebeğin henüz olgunlaşmamış vücut sistemleri için en uygun formdadır. İçeriğindeki besin değerlerinin bebek için ideal ölçülerde olması nedeniyle “mucize karışım” olarak adlandırılabilecek anne sütü, bebeğin beyin hücrelerinin büyümesini sağlayan ve sinir sistemi gelişimini hızlandıran besinler açısından da oldukça zengindir. Günümüzün en son teknolojisi ile hazırlanan bebek mamaları dahi bu mucizevi besinin yerini tutamamaktadır. Araştırmalar sonucunda, anne sütü ile emzirilen bebeklerin özellikle solunum ve sindirim yolu enfeksiyonlarından korundukları ortaya çıkmıştır. Çünkü anne sütündeki antikorlar enfeksiyona karşı doğrudan koruma sağlarlar. Ayrıca anne sütünde, bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık sistemini düzenleyen ve iyi çalışmasını sağlayan faktörler de tespit edilmiştir. Anne sütü, bebeğin en kolay sindirebileceği besindir. Çok zengin gıda içeriği olmasına karşın, bebeklerin hassas sistemlerine uygun olarak sindirimi kolaydır. Anne sütü ile ilgili başka mucizevi bir özellikse, bebeğin anne sütü ile 2 yıl boyunca beslenmesinin son derece faydalı olduğudur. Bilimin yeni keşfettiği bu önemli bilgiyi Allâh (c.c.) bizlere Kuran'da **“Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler…” (Bakara s. 233)** ayetiyle 14 asır önce bildirmiştir. Her canlının ihtiyacını bilen ve onları rızıklandıran Yüce Allâh, anne sütünü annenin bedeninde, bebek için yaratmaktadır. **(European Journal of Clinical Nutrition, 1997, c.51, s.520-526)**
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'in 66. bölümü karşınızda: İnsanlık Tarihten Ders Alır mı ya da Bilimin Tarihi Laboratuvarındaki Bilim İnsanının İşine Yarar mı?Bizi Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. Ayrıca iTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz. Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'in 66. bölümü karşınızda: İnsanlık Tarihten Ders Alır mı ya da Bilimin Tarihi Laboratuvarındaki Bilim İnsanının İşine Yarar mı?Bizi Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. Ayrıca iTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz. Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Remziye Hisar: Bilimin Öncü Kadını
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'de Epistemoloji 102 serisinin 61. bölümü karşınızda: Makale Okuyoruz, Makale Tartışıyoruz (MO, MT 6 ve sonuncu bölüm).Bizimle birlikte okumanızı isteriz: https://www.academia.edu/31977765/Bilimi_Sahte-bilimden_Ayırmanın_Bilgikuramsal_Kısa_TarihiBizi artık Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. AyrıcaiTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz.Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'de Epistemoloji 102 serisinin 61. bölümü karşınızda: Makale Okuyoruz, Makale Tartışıyoruz (MO, MT 6 ve sonuncu bölüm).Bizimle birlikte okumanızı isteriz: https://www.academia.edu/31977765/Bilimi_Sahte-bilimden_Ayırmanın_Bilgikuramsal_Kısa_TarihiBizi artık Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. AyrıcaiTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz.Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'de Epistemoloji 102 serisinin 60. bölümü karşınızda: Makale Okuyoruz, Makale Tartışıyoruz (MO, MT 5).Bizimle birlikte okumanızı isteriz: https://www.academia.edu/31977765/Bilimi_Sahte-bilimden_Ayırmanın_Bilgikuramsal_Kısa_TarihiBizi artık Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. AyrıcaiTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz.Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'de Epistemoloji 102 serisinin 60. bölümü karşınızda: Makale Okuyoruz, Makale Tartışıyoruz (MO, MT 5).Bizimle birlikte okumanızı isteriz: https://www.academia.edu/31977765/Bilimi_Sahte-bilimden_Ayırmanın_Bilgikuramsal_Kısa_TarihiBizi artık Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. AyrıcaiTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz.Gayrisafi Fikirler'in yeni bölümleri birer hafta arayla salı günleri bilim felsefesinin en popüler haliyle cebinizde!
Programın bu haftaki konusu: Bilimin karanlık yüzü.
İnsan ve yalnızca yaklaşık %2'lik genom farkı bulunan şempanzelerin ve bonoboların son ortak atası, 7 milyon yıldan biraz daha uzun bir süre önce yaşadı. Bu noktadan itibaren çok hücreli canlılar, hayvanlar, omurgalılar, memeliler, apeler diye büyükten küçüğe sıralayabileceğimiz canlı sürekliliğin genetik ve moleküler mirasları, gradüel biçimde evrimsel niteliklerini biriktirerek modern insanları oluştururken, bir taraftan da bu değişimlerin sonucu olan başka bir takım değişimlere de uğradık. İnsana özgü ne var diye sorduk? Bilimin ve bilimsel bilginin doğasını konuştuk.
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 6. bölümünde "Bilimin Sonu: Tüm Yanıtlara Sahip Olduğumuz O 'An' Yakın ve Mümkün mü?" sorusu üzerine konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Adını sadece bilim tarihinde duyduğumuz o bilimsel devrim nedir?-İnsanlık olarak geldiğimiz noktada bilimde devrimsel gelişmelerin çağı kapandı mı? -'Eleştirel düşünce ilelebet yaşar' demeden önce yeniden düşünelim, bilimin (temel anlamıyla) sonu gelir mi?
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 6. bölümünde "Bilimin Sonu: Tüm Yanıtlara Sahip Olduğumuz O 'An' Yakın ve Mümkün mü?" sorusu üzerine konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Adını sadece bilim tarihinde duyduğumuz o bilimsel devrim nedir?-İnsanlık olarak geldiğimiz noktada bilimde devrimsel gelişmelerin çağı kapandı mı? -'Eleştirel düşünce ilelebet yaşar' demeden önce yeniden düşünelim, bilimin (temel anlamıyla) sonu gelir mi?
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 4. bölümünde "Anadolu Toprakları Bilimin Durağı Oldu mu?" konusunu konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Dünya tarihinde birçok bilim Anadolu coğrafyasında doğmuşken bilimsel düşünce bayrağı yüzyıllardır neden uzaklardadır?-Bilimsel olarak ilerlemelere öncülük ettiğimiz yıllarda da bilimsel düşünceyi hep bir araç olarak mı kullandık?-Bilim ve bilimsel yenilikleri yeniden yakalayabilme şansını yitirdik mi?
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 3. bölümünde "Bilim Neden Otoritedir?" konusunu konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Bilimin otoriter yapısı kökten uca topluma da yansıdığında kendi dogmatizmini de yaratır mı?-Bilim ilerlemeyi gerçekleştirebilmek için kimi egemen kuramlar için kendi "dogmasını" yaratmayı göze alabilir mi?-Tarih sahnesinde karşımıza sıkça çıkan, bilimin yerini dogmaya bırakışı ya da bu bırakışın şartları geride kalmış mıdır?
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 2. bölümünde "Bilim Ne Zaman Başladı?" konusunu konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Başlangıç izi sürülen bilimsel yöntem hangisi, başlı başına bir ilerleme mi yoksa sadece yardımcı niteliğiyle bir bilgi birikimi mi?-Bilimin tarihsel olarak kırılımlarından biri, Mısır ve Mezopotamya bilimi neden "modern" bilim sınırları içinde değildir?-Bilimsel yöntemin başlangıcını aramak beyhude bir çaba mıdır? Bilim icat etmediğimiz fakat insanlığın serüveni boyunca sadece yardım aldığı bir yöntem olabilir mi?
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Hayatın Denklemlerinde Bilim Teorisi, Gayrisafi Fikirler'in 1. bölümünde "Bilim Felsefesi Olur mu?" konusunu konuştuk.Bölümden Başlıklar:-Kesinliğin kaynağı olan bilim "yolda olmayı" şiar edinen felsefeyle aynı zeminde buluşabilir mi?-Bilim insanının felsefeyle olan teması gerekli midir?-Bilimle ilgili varsayımların temelinde yatan "yetkinlik" kaynağı nereden gelir ve gerçekten de bilimsel yaklaşım yetkin midir?
Açık Bilinç 13 Ocak 2015 Bu hafta psikoloji t arihi tartışmasına devam ederek, Davranışçılık okulunun ardından ortaya çıkanYapay Zeka'nın ve ona bağlı olarak Bilişsel Bilimin doğuşunu konuşuyoruz.
[post_authors_post_link] Sihirbazlık, illüzyonistlik, Medyumlar ve Şüphecilik Gerisi Hikaye’de bu hafta 20. yüzyılın ilk süperstarını konuştuk. Kaçış Ustası Harry Houdini’nin hayatı çerçevesinde spiritüelism/ruhçuluk akımının yükselişi ve Houdini’nin medyumlarla savaşını konuştuk. Bilimin yükselişi ve Birinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’daki etkileri, Sir Arthur Conan Doyle ile arkadaşlıkları, havacılık, korku edebiyatı ve sinemaya ilgisi ile efsanevi gösterileri ile karşınızda Harry […] The post Houdini ve Ruhçuluk – s01e04 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
23. Bölüm: Konusuz (2) Arada bir konudan konuya atlayan ama konusuz radyo program Açık Bilim Radyo Programı'nın 23. bölümünden sizlere merhaba. İstanbul'da 91.6 frekansından yayın yapan Radyo 24'te Salı akşamları 20:00 ila 21:30 arasında yayınlanan programımızda bu hafta Tevfik Uyar ve Ömer Cansızoğlu vardı. 23. Bölümümüzde pek çok konuda muhabbet ettik. - Terbiyesiz meyveler var mıdır? Yoksa konumuz anlatım bozukluğu mu? - Doğallık safsatası nedir? Her doğal olan sağlıklı mıdır? - Şive zenginliği ve vücut dili. - Duygu, duygudurum, ruh hali. - "Bilimin bilemedikleri #?!$?" - Süpermen'i gören üç kişiden ilk ikisi neden heyecanlanır? - Burçlar nerede yaşasın?!!! - Bal sahtekarlığı. Bu bölümde: Pişmanlık ve Çileler şiiri, Sezai Karakoç Dinlemek için: iTunes ile (iPod, iPhone ve iPad’lerde kolaylıkla dinleyebilmek, güncellemeleri otomatik indirebilmek için): Açık Bilim Radyo Programı iTunes bağlantısı
9. Bölüm: Konusuz Higgs bozonundan sahtebilime, Türk bilim basınından, akrofonolojiye gezip duran "konusuz" bir bölümden sizlere merhaba. Tevfik Uyar ve Ömer Cansızoğlu tarafından hazırlanıp sunulan, 91.6 frekansında yayın yapan Radyo 24'te, her salı 20:30'da yayınlanan Açık Bilim Radyo Programı'nın 9. bölümünde bir konu belirlemedik. Fakat bu hiçbir şey konuşmadığımız anlamına gelmiyor tabi :) Bu programda değinilen konular: - Her şeyi aşmış adamlar varken bilim insanlara ne gerek var? - Sahtebilimi nasıl ayırt ederiz? - NTVMSNBC'nin anlaşmalı fizikçileri, - Ağaçtaki titreşimler mi? Ömer'e 2500 kişi sarılabilir mi? - Bilimin "iddia etme"deki temel yöntemi nasıldır? - Tevfik nasıl gaza gelir? - Higgs bozonu... Bu bölümün şarkıları: - Teoman, Elveda - Mor ve Ötesi, Araf Dinlemek için: