Podcasts about pkk'n

  • 16PODCASTS
  • 131EPISODES
  • 14mAVG DURATION
  • 5WEEKLY NEW EPISODES
  • Feb 16, 2024LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about pkk'n

Latest podcast episodes about pkk'n

Yeni Şafak Podcast
Tamer Korkmaz - Tehlikenin farkında mıyız?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 16, 2024 4:04


CIA'in Beslemesi, Gizli Kardinal Fetullah; Pensilvanya'daki ininden kafasını çıkardı! “Yeniden dirilişten” söz ederek, adreslere teslim “bilinçaltı mesajı” verdi. Aynen, 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması öncesindeki “subliminal mesajları” gibi! KONTRGERİLLA YÖNTEMİ FETÖ elebaşının bu çıkışı, hangi kontra saldırıların ardından geldi? Sarıyer'deki kiliseye DEAŞ'ın… Çağlayan Adliyesi'ne DHKP-C'nin terör saldırılarından kısa süre sonra! *** Bunlara, aralık ve ocakta Kuzey Irak'ta peş peşe şehitler verdiğimiz PKK'nın terör saldırılarını ekleyelim! *** DEAŞ, DHKP-C, PKK ve FETÖ… Hepsi, ABD'nin kumandasındaki taşeron örgütlerdir. FETÖ, Türkiye'deki Gladyo'nun ‘lokomotif örgütü' olarak diğerleriyle işbirliği içinde, koordineli, zincirleme hareket eder. *** 28 Ocak 2024'teki Kilise saldırısı ile 28 Haziran 2016 tarihli Atatürk Havalimanı'na yönelik canlı bomba saldırısının bağlantılı olması bundan dolayıdır. İki terör eyleminde de kullanılan örgüt DEAŞ, her ikisinde de onlara “zemin hazırlayan, alan açan” ve de saldırıları organize eden FETÖ'dür. NEYİ GÖSTERİYOR?

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - DEM Parti politik çıkmazını anlamaya çalışıyor

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 13, 2024 4:55


Hangi parti kendi seçmenini koyun yerine koyarsa seçmen de dönüp onu hiçe saymaya başlar. Türkiye'de Kürt meselesi CHP zihniyeti ile özdeşleşmiştir. Bu sebepten dolayı Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde CHP'ye çıkan oylar 1-2 puanı geçmez. Kürtlerin başına gelenler rejim dedikleri aygıttan kaynaklı ise bu aygıt CHP zihniyeti ile özdeştir. Zulmedenler ile zulme uğrayanlar son seçimde ittifak yaptı. Bu ittifakın amacı ne diye sorarsanız Erdoğan düşmanlığı. Peki, bu düşmanlık ne menem şeydir? AB ülkelerinin düşman olma amacı farklı, FETÖ'nün düşman olma amacı farklı, PKK'nın farklı ve ABD'nin düşman olma sebepleri farklı. Bu kadar emperyalist gücün düşman olduğu Erdoğan'a bir Anadolu Kürdü neden düşman olur varın siz bir düşünün. Yeşil Sol Parti'nin (YSP) son seçimden önce kamuoyu araştırmalarında oyu yüzde 12 civarında idi. Aynı oran CHP ile seçime ortak giren diğer dört küçük parti için toplam yüzde 7 civarındaydı. Seçim bittiğinde Yeşil Sol Parti yüzde 9, diğer partiler ise toplamda yüzde 1,5 oyda kaldılar. Bu tablo şunu gösteriyor ki CHP ile ortaklık yapan bütün partiler seçimlerde oy kaybetti. Partilerin oy kayıpları karşılığında CHP dışında hiçbir partinin bir kazancı olmadı. Muhalefet partileri açısından 2023 seçimleri, iktidar değişikliği değil rejim değişikliği olacakmış gibi bir atmosfer oluşturuldu. Her parti kendi hayallerini bu seçime endeksledi. Ümit Özdağ MİT Başkanlığı, Yeşil Sol Parti özerklik, CHP üst düzey 8 bin kişilik kadronun ele geçirilmesi, İYİ Parti parlamenter sisteme dönüş vs. Türkiye 2019 yerel seçimlerine giderken muhalefet partileri büyük bir iştiyakla bir araya geldi. Bu birliktelikte hiçbir parti ince hesap ve parti menfaati gözetmedi. Değil mi ki yerelde elde edilen başarı sonrası genel seçimlerde Erdoğan yenilecek. Bu büyük ideal için her türlü fedakârlığa değerdi. 2023 seçimleri bittiğinde ‘kutsal amaç' çöktü ve partiler kendi iç sorunları ile baş başa kaldı. Parti tabanları bu sorgulamayı erken başlattı. İYİ Parti özü başına seçimlere girme kararı aldı. Küçük partiler CHP ile yollarını ayırdı. Sıra DEM Parti'ye gelmişti. İlk başlarda CHP ile açık seçik bir ittifak konuşuldu. CHP'nin tecrübesiz yönetimi bu konuların derinliğini anlayacak pozisyonda değil. Kılıçdaroğlu YSP'ye “Bize oy verin, Erdoğan'ı yenelim fakat sizden cüzzamlı gibi kaçalım” anlayışını benimsetmişti. Bu bir siyasi başarıdır. Açık ortaklık CHP'nin ulusalcı kimliğine ağır bir yük gelebilirdi.

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - Habaset erbabının dikkatine...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 5, 2024 6:33


Pek bir yerlere götürmeyen kendi içimizdeki güdük tartışmalardan ve Türkiye'nin elde ettiği tüm başarıları küçümseyip karalayan her türden ihanete açık dezenformasyon çıkışlı görüşlere karşı kendimizi savunmakla uğraşırken yurt dışındaki algılanmamızın hangi yönde eğilim kaydettiğini gözden kaçırabiliyoruz… İletişim konularında 1990'lardan bu yana bazı projelerde birlikte çalıştığımız Alman meslektaşım Christian Langer sağ olsun, bizi bilgilendirmese belki pek çok şeyi daha gözden kaçıracağız. Çünkü odağımızda Ekrem İmamoğlu'nun “İstanbul'un kazandığını” iddia etmek adına ortaya attığı gerçek dışı sözlerin ne kadarının yalan olduğunu tespit etmek var… Ya da PKK'nın siyasi kanadı DEM'in hangi numaraları çevirip CHP'yi köşeye nasıl sıkıştırdığının hikâyesi… Şubat ayının ilk günü Almanya'da Dr. Jens Bastian imzasıyla 8 sayfalık bir makale yayınlanmış… Kısaltması SWP olan bir Vakfın (Stiftung Wissenschaft und Politik) web sitesindeki “Yayınlar” (Publikationen) sekmesinden makaleye ulaşmak mümkün. Başlık şu: Türkiye Küresel Savunma Sanayi İhracatçısı Olma Yolunda (Die Türkei auf dem Weg zum globalen Rüstungsexporteur)… Almancalarını yazmamızın nedeni, meraklısının internette bu önemli makaleye ulaşabilmesidir… Dr. Jens Bastian, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Merkezi'nin (Centrum für angewandte Türkeistudien) bir üyesi. Peki bu Enstitü kim tarafından destekleniyor? Mercator Vakfı ve Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından… İşin içinde Alman Dışişleri Bakanlığı'nın, iki ciddi vakfın ve bir de araştırma merkezinin bulunması, bu makalede yazılanların sadece Dr. Bastian'ın şahsi görüşlerini yansıtmadığına işaret eder… Yazının alt başlığı ise şöyle: “Türk savunma sanayinin, yükselen rekabet kabiliyeti ve stratejik yeniden yapılanması…” Genel bir izlenim edinilmesi için ara başlıkları da alıntılayalım: Ekonomin bir unsuru olarak Türk Savunma Sanayi... Artan İhracat Kabiliyeti… Bayraktar-TB2'ler… NATO Ortaklarıyla Ortak Çalışmalar… Jeostratejik Unsurlar… Savunma Sanayinde Yeni İttifaklar… NATO Üyeleri ve AB için bir Meydan Okuma… Makalede ifade edilen görüşler özetle şöyle:

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - ABD “Bölgeden çekilirim” diyor ama bir şartı var

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 2, 2024 5:20


Ağustos ayında kulağıma çalınan söylentiler bir hayli dikkat çekiciydi. Buna göre Washington ikili ilişkilerin seyri ve bölgenin geleceği konusunda Ankara'ya oldukça pozitif mesajlar gönderiyordu. Ancak yaşanan güven bunalımı nedeniyle Türkiye, ABD'nin atacağı adımları izleme kararı almış, bu yüzden gelen mesajlar ve içerikleri kamuoyuna yansımamıştı. Ben de bunun üzerine ABD'nin terör örgütü PKK'ya Suriye'nin kuzeyinde verdiği desteğin geleceğine ilişkin -şerhli- bir yazı kaleme almıştım. (ABD PKK'ya mesafe mi koyuyor? Ağustos 2023) Gelinen noktada ABD'nin bölgeden çıkıp çıkmayacağına ilişkin tartışmalar kamuoyuna yansıdı. Washington ülkeden çekilme sürecine ilişkin Bağdat'la resmi görüşmelere başlıyor. Benzer bir sürecin Suriye için de geçerli olacağına ilişkin güçlü tartışmalar yapılıyor. “ABD Suriye'den gerçekten çekilir mi, çekilirse ne olur” sorusu gündemi meşgul ediyor. Amerikan askerlerinin Suriye'den ayrılması halinde yerini kimin dolduracağı ve terör örgütü PKK'nın ülkedeki varlığı Türkiye'nin güvenliğini yakından ilgilendiriyor. Amerikalı yetkililer Suriye'den çekilmenin gündemlerinde olmadığını vurgulasa da konjonktürel gelişmelerin Washington'u bu kararı almaya zorladığı düşünülüyor. Peki, ne olacak? Sizlerle konuya ilişkin Ankara'da dinlediğim bazı -muteber- analizleri paylaşacağım ancak önce şerhimi düşeyim: ABD'nin Irak'taki askeri varlığını çekmesi konusu ciddi bir süreçtir. Ancak ABD Irak'tan çekilemez (Belki askerlerini ülkenin kuzeyine kaydırır.) Benzer bir durum Suriye için de geçerli. ABD askeri varlığını ülkeden çıkarmaz. Ta ki, İsrail'in güvenliğini sağladığına emin olana kadar. Dananın kuyruğunun koptuğu nokta burasıdır. ABD'nin Suriye ve Irak'taki varlığının temel sebebi İsrail'in güvenliğini sağlamaktır. Terör örgütü PKK/YPG'ye verdiği ödünsüz desteğin arka planında da bu amaç yatar. ABD, Suriye ve Irak'ın kuzeyini birleştirerek, bir terör koridoru-devleti oluşturmayı, bu sayede İran'dan İsrail'e gelebilecek tehlikeleri önlemek istiyor. Diğer bir deyişle İsrail için stratejik bir şemsiye oluşturmaya çalışıyor. İsrail de bu şemsiyeyi fırsat bilerek Lübnan ve Suriye'de tampon bölgeler oluşturmayı, Suriye ve Irak'ı istikrarsızlaştırmayı hedefliyor. Buraya kadar tamam. Şimdi soru şu.. Tablo buyken, ABD Suriye'den neden çekilsin? Bu sorunun yanıtıyla ilgili kulağıma çalınanları şöyle aktarabilirim:

Yeni Şafak Podcast
AYDIN ÜNAL - ULUSLARARASI FİLİSTİN BARIŞ GÜCÜ: NEDEN OLMASIN?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 1, 2024 4:05


Gazze'de 119 gündür devam eden soykırım artık bir dönüm noktasına yaklaştı. İsrail ya “tamam” deyip hezimeti kabul edecek ya da “devam” diyerek kendisiyle birlikte dünyayı da ateşe atacak. Soykırımın ilk günlerinde İsrail'e verilen sınırsız desteğin artık zayıflamaya başladığını görüyoruz. ABD ve İngiltere'den dahi sert uyarılar geliyor. Batı sokaklarında Filistin lehine daha kalabalık protestolar yapılıyor. Hükümetler daha temkinli. Küresel ölçekteki boykot devasa şirketleri zorluyor. Siyonizme yönelik farkındalık ve tepki yaygınlaşıyor. Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım davasının açılması ve İsrail'in itirazının reddedilmesi çok önemli bir gelişme. Bunların yanında İsrail'in verdiği kayıplar ve içerden yükselen itirazlar da İsrail'i bir karar vermeye zorluyor. İsrail “tamam” diyebilir: Hamas karşısında istediğini alamamış, çok kayıp vermiş, uluslararası imajı yerle bir olmuş, yenilmiş şekilde Gazze'den çekilebilir. Ancak ikinci bir senaryo, yani “devam” senaryosu da mümkün. İsrail, “Tanrı'yı kıyamete zorlama” ideali uğruna tüm bölgeyi ateşe atacak adımlar atabilir. Daha şimdiden bölgede İran, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Yemen'i içine alan bir ateş çemberi oluştu. PKK'nın üs bölgelerimize saldırılarını, Fatih Camii imamına, Kiliseye, önceki gün de Diyarbakırlı Ramazan Hoca'ya yönelik alçakça saldırıyı İsrail'in Türkiye üzerindeki operasyonları, Türkiye'yi de bu ateş çemberine çekme girişimleri olarak okumak mümkün. İsrail'in kan akıtmaya ve devlet terörüyle bölge ülkelerini karıştırmaya yönelik çabaları devam edecek olursa, bunun karşısında bir direniş hattının kurulması kaçınılmaz görünüyor. İslam dünyasında İsrail karşıtı bir ittifak dün belki hayaldi ama bugün artık zorunluluk ve gayet de mümkün. Neden bir “Uluslararası Filistin Barış Gücü” kurulmasın ki? Ortak bir tehdide karşı, tüm diğer hesaplar bir kenara bırakılarak, neden ortak hareket edilmesin ki? “Barış” gayesiyle oluşturulacak bir uluslararası güç kısa zamanda büyüyecek, İslam ülkelerinin en suskun, en korkak ve çekimserlerini dahi içine alarak caydırıcı bir ittifaka dönüşecektir. Kudüs bazıları için elverişli bir slogandan öte anlam taşımayabilir ama mesele Kudüs'ü çoktan aştı, Mekke ve Medine'yi kuşattı, konforlu evlerimize doğru hızla yaklaşıyor. “Öleceksek adam gibi ölelim” demenin ve gereğini yapmanın tam zamanı değil mi?

Yeni Şafak Podcast
BÜLENT ORAKOĞLU - DENİZ BAYKAL'A YAPILAN KASET KUMPASI SONRASINDA FETÖ TÜRKİYE'DEKİ SİYASETİ DİZAYN

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 28, 2024 6:04


Ana muhalefet partisi, 2023 seçimlerinden sonra değişim dedi. Ancak temel konularda bir değişiklik yapamadı sadece isimler değişti. CHP'deki sözde değişim Deniz Baykal'a yapılan kaset kumpası sonrası başladı. FETÖ, CHP'ye operasyon yaparak Türkiye'deki siyaseti dizayn etmek istedi. Sonraki süreçlerde de buna göre kendi istedikleri isimleri getirmek istediler. CHP'de istediklerini sızmayı büyük oranda gerçekleştirdiler. Günümüzde CHP'de bir değişim yok. CHP'nin tamamen HEDEP'leştiği DEM'leştiği bir süreç var. Ancak en önemlisi Türkiye'nin kurucusu olduğunu iddia eden parti bölücü parti ile iş birliği yapar duruma geldi. 31 Mart seçimlerinde Özel CHP'si ve İmamoğlu'nun PKK'nın uzantısı DEM örgütü ile yaptıkları anlaşmaya göre DEM Parti İstanbul'da aday çıkarmayacak, Ekrem İmamoğlu'na destek verecek. Mersin'de aday çıkarmayacak Vahap Seçer'e destek verecek. Çünkü Vahap Seçer birçok PKK ile iltisaklı ismi belediyede işe aldı ve her konuşmasında HDP'ye dolayısıyla Kandil'e selam çaktı. Böyle bir iş birlikleri var. Aynı şekilde Ekrem İmamoğlu'nun da İstanbul Belediyesi'nde işe aldığı PKK ile iltisaklı pek çok isim var. Özgür Özel CHP'sinin terör örgütü PKK'nın güdümündeki DEM Parti ile 2028 yılına kadar Türkiye'nin milli Güvenliğini tehdit edebilecek anlaşmalar yaptığı da ortaya çıktı. DEM Parti ve CHP genel başkanı arasında yapılan görüşmelerde 2028'e kadar diyaloğun "üst düzeyde sürmesi" konusunda mutabakata varıldı, terör örgütünün belini kıran kayyumlar konusunda ise "ortak hareket etme" kararı çıktı. DEM Parti'nin özellikle 31 Mart yerel seçimleri sonrası olası kayyum atamalarına karşı Özel'den "tam destek sözü" aldığı bildirildi. " Bu kapsamda İBB'ye işe alımlarda her 3 kişiden 1'inin DEM Parti'nin işaret ettiği isimlerden olması talebi kabul edildi. En önemlisi de terör örgütünün uzantısı olan sözde DEM örgütünün öne çıkmış bazı militanlarının CHP şapkası içinde seçime katılmaları konusunda anlaştıkları yönünde güçlü iddialar söz konusu? 31 MART YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE CHP'DE KILIÇLAR ÇEKİLDİ.ÖZEL VE İMAMOĞLU'NA ZEHİR ZEMBEREK ELEŞTİRİLER? 14-28 Mayıs seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğrayan CHP'de yapılan Kurultay'da Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun yerine Özgür Özel Genel Başkanlığa seçilmişti. Özgür Özel'e İmamoğlu'nun verdiği destek Özel'in kazanmasında önemli bir rol oynamıştı. Ancak kısa bir sürede İmamoğlu Özgür Özel ve Kılıçdaroğlu arasında parti içinde ciddi sorun ve gerilimler günümüzde kılıçların çekildiği bir Genel Başkanlık savaşına dönüşmüş görünüyor. Kemal Kılıçdaroğluna yakınlığı ile bilinen Eren Erdem sosyal medya hesabından Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik zehir zemberek ifadelerle sert bir şekilde eleştirdi. Eren Erdem Partide Kurultay sonrası yaşananları ‘' CHP'nin 100 yıllık tarihinde bir ilk'' olarak niteleyip ‘'Genel Başkan, Genel Merkez karar vermiyor; Bir Belediye Başkanı kimlerin büyükşehir, İl ve İlçe belediye başkanı olacağına karar veriyor dedi.

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - İran'la zor konular

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 25, 2024 5:32


Bölgede önemli gelişmeler yaşanıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da söylediği gibi “Gazze'de yaşanan savaş daha büyük bir girdaba” dönüşebilir. Çünkü -Türkiye hariç- bölgesel aktörlerin tümü Gazze'yi stratejik kazanımlarını kolaylaştıracak bir basamak olarak görüyor. Agresif politikalara yöneliyor. İran'ın Gazze gerilimini yüzlerce kilometre uzağa, Yemen'e taşıması, Pakistan ve Erbil'i füzelerle hedef alması bununla ilgilidir. İsrail'in Lübnan ve Suriye'nin güneyiyle ilgili hedeflerini güncellemesi, Suriye'de üst düzey İranlı komutanları hedef alması hakeza öyle. Ruslar bu kapsamda Golan tepeleri civarında boy gösteriyor. ABD'nin bölgeye gönderdiği savaş gemileri ve İran'ın vekil güçlerini Irak ile Suriye'de hedef alması da yine bu perspektiften okunabilir. Birden çok aktörün taşeronu terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'ta askerlerimize yönelik saldırıları da aynı kefededir. EN SICAK BAŞLIK TERÖR İran Cumhurbaşkanı Reisi bu zor konjonktürde Ankara'daydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'daki terör saldırısı nedeniyle çarşamba gününe ertelenen 8. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı kapsamında Reisi ile bir araya geldi. Masada Gazze, Irak, Suriye, Güney Kafkasya, Pakistan gibi bölgesel konular yer alıyordu. Hepsi bir hayli zor konular.. Bölgesel meselelere Türk-İran yaklaşımı Gazze'de -insani bağlamda- yakın duruyor. Ayrışma Suriye'de başlıyor. Irak'ta derinleşiyor. Güney Kafkasya, Azerbaycan'da uçuruma dönüşüyor. Ortak çıkar ve tehditler, işbirliği alanları var ama makas kuzeye gittikçe açılıyor. Yakın zamana kadar Kafkasya ikili ilişkilerdeki en sıcak başlıktı. Görünen o ki yerini terör örgütü PKK'nın Suriye ve Irak'taki varlığına bıraktı. FİDAN'IN SATIR ARASI MESAJI

Yeni Şafak Podcast
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN - İSVEÇ'E EVET DEMEK; BAZI İNTİBA VE TESPİTLER

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 24, 2024 6:16


Nihâyet beklenen gün geldi. TBMM'de İsveç'in NATO'ya üyeliği oylandı ve kâhir bir ekseriyetle kabûl edildi. Mesele basit olarak bir NATO devletinin, başka bir devletin NATO'ya kabûl edilmesini onaylanmasının çok ötesinde. Bu karârın esaslı bir kırılma olduğunu ve Türkiye'nin yakın geleceğini doğrudan alâkadar eden bir niteliği olduğunu baştan idrâk etmek gerekiyor. Bunu sonraki yazımda ele almayı planlıyorum. Bugün sâdece bâzı intibâ ve tespitlerimi ortaya koyacağım. Başlangıçta Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın müracaatının onaylanması husûsunda kendisine verdiği inisyatifi târihsel bir fırsat olarak algıladı. Türkiye Cumhûriyeti ile NATO'nun jeopolitiklerinin 1990'ların başından beri yaşamakta olduğu kesin kopuşun muhasebesini masaya taşımak niyetinde olduğumuzu açıkça ortaya koyduk. Bunda da son derecede haklıydık. NATO, güney komşularımız olan Irak ve Sûriye coğrafyalarını hallaç pamuğu gibi atmış, doğrudan Türkiye'nin varlığını tehdit eden bir PKK devletinin hemen sınırlarımızın başladığı yerde kurulmasını destekleyen ve özendiren bir jeopolitik ve jeostrateji tâkip etmekte ısrarlıydı. Bunu bir hayli geç idrâk ettiğimizi kaydetmeliyiz. Türkiye ile NATO arasındaki ilişkileri sarsan ilk ciddî şokları daha 1974 Kıbrıs Harekâtında ve Haşhaş meselesinde NATO ve ABD tarafından yediğimiz ambargolar sırasında hissettik. Ama bu tecrübeler bizi, 1990'larda NATO'nun komşu coğrafyalarımızı darmadağın etmek yolundaki plânının en büyük adımlarından olan Çekiç Güç harekâtlarına, NATO ezberlerimiz üzerinden uzun seneler boyunca destek vermekten alıkoymadı. PKK'nın münferit bir terör hareketi olduğunu düşünüyor; bunun uluslararası bir plânın parçası olduğunu idrâk edemiyorduk. PKK'ya destek veren Fransa ve Almanya'nın siyâsetlerini, “Canım bunlar Türkiye'yi zâten sevmezler; o sebepler terörü destekliyor” kabilinden yüzeysel değerlendirmelerle, kırgınlık ve kahırlanmalarla geçiştirdik. Askerlerimizin başına çuval geçirilip kelepçelenerek teslim alınmasını, Muavenet gemimizin vurulmasını şaşkınlıkla karşılıyorduk. Zihnimizin bir köşesinde bunların ârızî hâdiseler olduğu, gelip geçeceği yolunda sâbir bir düşünce vardı. Ama en beteri, Turgut Özal'ın “Bir koyup üç alırız” lâfında olduğu gibi, ABD'nin komşumuza saldırmasını Türkiye'nin büyümesi için bir fırsat olarak görmekti. Bunun ileri adımını 2010'lardaki Arap Baharı esnâsında da yaşadık. 2009 Davos ve One Minute çıkışı Türkiye'yi Arap sokağında çok prestijli hâle getirdi. Ama Arap Baharı tabloyu değiştirdi. Arap Baharı'nın doğurduğu dalgaların üzerinde sörf yaparak Türkiye'yi Ortadoğu'da yeniden patron yapacağını zannettik. Arap Baharı'nın nihayette bir NATO işi olduğunu, Arap kamuoylarının evvelâ gazını alıp, NATO'ya arıza çıkaran BAAS rejimlerinin tasfiye edilerek, akabinde NATO'ya sadâkatle çalışacak yeni idârelerin kurulmasıyla alâkalı olduğunu da göremedik. En hazini, 1974'de Kıbrıs müdahalemizi desteklemiş ve uçaklarımızın uçuşunu sağlamakta bize hayâtî bir destek vermiş olan Kaddafi'ye karşı düzenlenen saldırılara katılmamızdı. Hatâ üzerine hatâ yaptıran siyâsetlerdi bunlar. Neticede Katar ve kısmen Libya hâriç tutulacak olursa, tekmil Arap dünyâsından koptuk. Bugün Türkiye husûmeti ile hareket eden çok sayıda Arap devleti ile muhatâbız. 1 Mart Tezkeresi hâdisesinde bir refleks göstererek tepkimizi verdik. Zâten ondan sonrası geldi ve Türk-NATO münâsebetleri düzelmek bir tarafa, her geçen sene daha da kötüleşti. Komşumuz Yunanistan tepeden tırnağa silâhlandırılırken Türkiye adım adım NATO'dan dışlanıyordu. Hava savunma sistemi vermediler. S 400'leri Rusya'dan almamız büyük bir hâdise hâline geldi. Cezâ aldık. Türkiye'yi F35 programından çıkardılar. 2009'dan başlayarak ambargolar gelmeye başladı... NATO güdümlü 15 Temmuz ise cerahati patlatan hâdiseydi. Artık NATO jeopolitikası ile Türkiye'nin menfaatlerinin kesin bir şekilde ayrıştığı gün gibi ortadaydı.

Yeni Şafak Podcast
BÜLENT ORAKOĞLU - TKP'NİN 'KOMÜNİST BAŞKAN' LAKAPLI MAÇOĞLU'NDAN FATİH PORTAKAL'A SERT TEPKİ!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 23, 2024 6:05


chp'de genel başkan değişse de zihniyet değişmiyor... CHP'de 126 seçim bölgesinde daha belediye başkan adayları açıklandı. Genel Başkan seçilmeden önce kırmızı çizgisinin ön seçim ve demokrasi olduğunu söyleyen Özgür Özel "namus ve şeref sözünü" unuttu! ‘Ön seçimi' sadece 35 seçim bölgesiyle sınırlandırdı. ‘Ön seçim' yapılacak bölgelerin çoğunun nüfusu az belde ve ilçelerden oluşması dikkat çekti. CHP'de adaylar arasında yerel seçim çatlağı yaşanırken sözünü yutan Özgür Özel'e parti içinden ve dışından tepki yağdı. Kendi parti mensuplarına dahi verdiği sözü tutmayan Özgür Özel CHP'si hakkında kamuoyunda kendi partililerine verilen sözleri dahi tutmayanlar vatandaşa verdikleri sözleri çabuk unuturlar algısı oluştu. Kamuoyunca Özgür Özel CHP'sine duyulan en önemli güvensizlik ise PKK terör örgütünün siyasi uzantısı PKK/YPG/DEM terör unsurları ile yapılan aleni iş birliği ve ittifakı olmuştu. Ayrıca özel görüşmelerde alınan kararların Türkiye'nin Milli Güvenliği ile ilgili olup olmadığı konusunda kamuoyunda derin endişeler oluştu. ÖCALAN'A "SKANDAL ÖZGÜRLÜK KARARI" İTTİFAK ORTAKLARINCA DA KABUL EDİLMİŞ? Terörden tutuklu olan Selahattin Demirtaş'a defalarca selam gönderen CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel oy uğruna Kandil'in partisine boyun eğerken sözde DEM Parti' militanlarıyla pazarlığa oturmasının ardından terör örgütü PKK'nın Avrupa ayağından da skandal üstü açıklamalar geldi. Terör örgütünce CHP ve DEM'e yol haritasını çizilerek “Süreç Öcalan'ın özgürleştirilmesine müsait” denildi. Sözde DEM Parti Şanlıurfa vekili Dilan Kunt Ayan PKK kanalında terörist başı Öcalan'a özgürlük istemişti.

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - Öğrenilmiş çaresizliğe son...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 19, 2024 4:53


“Türkiye'nin ilk insanlı uzay misyonu için, ilk Türk'ün uzaya adım attığı şu anda yüce Atamızın sözü ile bu anı başlatmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün dâhiyane sözü... İstikbal Göklerdir!” Bu kısacık mesajın duruma uygun olsun diye söylendiğini ya da Gezeravcı'nın içinden geldiğini düşünenler yanılıyorlar... Sık sık tekrarlamaya çalışırız; profesyonel ‘seçilmiş davranış' sergiler... Tüm Türkiye'nin ve dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir anda, tarihe geçeceği belli o sözler anlık bir hevesle, heyecanla ifade edilmez... Tasarlanır, hazırlanır, onaylanır ve öyle söylenir... O sözler sadece söyleyene de ait değildir. Arkasındaki iradenin, Millî Uzay Programı'nın söz konusu olduğu şu durumda da hükûmetin politikasını ortaya koyar. İlk Türk astronotumuzun, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünü mesaj olarak iletmesi de bu bağlamda ele alınmalıdır. Hükûmet, Atatürk'ün vizyonuna sahip çıktığını dile getirmektedir. Tıpkı ülkemizin millî bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüne sahip çıktığı gibi... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabine Toplantısı ardından yaptığı açıklamalar da bu bağlamda çok önemliydi. Cumhuriyet'imizin 100. yıldönümü kutlamalarını hatırlatan Erdoğan şöyle konuştu: “TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimizin geçit töreni, aynı zamanda kimin Cumhuriyet'e ve Atatürk'ün mirasına sahip çıktığını, kimin de bunların sadece istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100. Yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyet'i ve kurucusunu siyasi ekmek teknesi hâline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata, geniş bir alana tezgâh açan bu işportacıların ortak özelliği, menfaatperestliktir, mürailiktir, samimiyetsizliktir.” Hükûmetin, Atatürk'ün düşüncesine, vizyonuna sahip çıkması çok önemli... Özellikle de kendisini “Atatürk'ün partisi” olarak tarif ederken, seçim döneminde PKK'nın açık desteğini almaktan geri durmayan, terör örgütüyle iltisaklı partiyle kol kola gezen, selamlar gönderen, eller öpen CHP'nin hâli perişanken... Siyasi hayatlarını omurgasız ve onursuz da olsa sürdürmeye razı bazılarına en güzel cevaplardan biri; bu dik duruş ve milletimizin en büyük değerlerinden olan Atatürk'e sahip çıkmaktır herhâlde... Bu onursuzlar hareketinin pompaladığı bir başka ‘ruh hâli' de yine Türkiye'nin ilk insanlı uzay misyonu ile kırılmıştır. Bir başka deyişle ‘öğrenilmiş çaresizlik' sona ermiştir... “Eller Ay'a biz yaya...” ya da “Adamlar yapıyor abi” minvalindeki sözlerle ifade edilen, “Astronot Niyazi” gibi figürlerde vücut bulmuş aşağılık kompleksi ağır bir darbe almıştır... Bize iyi, doğru ve başarılı hiçbir şeyi yakıştırmayan bu tutum, bir davranış bozukluğunun çok ötesindedir... Çünkü ‘alaycılık' maskesi altında cesaret kırmaya, itibarsızlaştırmaya ve atılan adımları geri çektirmeye varan sonuçları olabilmektedir...

Yeni Şafak Podcast
YAHYA BOSTAN - ABD'DEN PKK'YA GARANTİ VE ANKARA'NIN KARARI

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 18, 2024 5:18


kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'nın iki hafta arayla düzenlediği terör saldırıları yeni ve sert bir dönemin habercisi. Düğüm çözüldü, bıçak kemiğe dayandı. Bu saldırıların arkasında ABD'nin PKK'ya verdiği garanti var. Ankara tabloyu gördü, yanıtını verdi. Bu yazıda ABD garantisine, Ankara'nın aldığı karara, Talabani'nin neden gündeme geldiğine odaklanacağım. Önce kısa bir arkaplan.. Türkiye'nin Şam'la diyalog kurma kararı bölgede ABD lehine kurulan statükoyu bozdu. Böyle bir anlaşma hayata geçerse ABD'nin Suriye'de kalması imkansız hale gelecekti. Bunun üzerine ABD yeni bir oyun planı kurdu. Suriye ve Irak'ın kuzeyinde geçişkenliği artıracak, askeri varlığını tahkim edecek, bölgeyi PKK ve Talabani üzerinden kontrol edecekti. ABD Genelkurmay Başkanı Milley bu kapsamda Suriye'nin kuzeyinde teröristlerle buluştu. (ABD'li Generalin Gizli Ziyaretinin Deşifresi, Mart 2023) Bunu yaparken Ankara-Şam normalleşme sürecini İran'la birlikte sabote ettiler. Süreç tıkandı. ABD, bölgedeki varlığını terör örgütü PKK üzerine kuruyordu. İran'la da içli dışlı olan terör örgütünden sadakat bekliyordu. PKK da karşılığında ABD'den Türkiye'nin terör elebaşlarını hedef alan nokta operasyonlarına (ve Suriye'deki varlığına) ilişkin koruma garantisi istedi. (ABD'li General Teröristle Neyin Pazarlığını Yaptı, Mart 2023) Bu sırada Kuzey Irak'ta düşen ve teröristleri Suriye'den Irak'a götüren bir helikopter ABD'nin bölgede kurmaya çalıştığı yeni oyunu deşifre etti. Bafel Talabani sobelendi. Ankara Süleymaniye'ye hava sahasını kapattı. (Şeytan Üçgeninde Düşen Helikopter, Mart 2023) ABD-PKK pazarlıklarının sürdüğü sırada, Irak'ın Süleymaniye kentinde PKK'lı terörist Mazlum Abdi'ye (Brett McGurk ve Bafel Talabani'nin dostudur) operasyon düzenlendi. Abdi şans eseri kurtuldu. (Nisan 2023) Daha fazla detaya boğmayayım. Gelinen noktada TSK ve MİT'in etkili operasyonlarıyla terör örgütü elebaşları ard arda öldürüldü. PKK da ABD'ye “Bizi korumuyorsunuz” eleştirilerini açıktan dillendirmeye başladı. ABD-PKK pazarlığının 2023'ün Eylül ayında sonuçlandığı anlaşılıyor. PKK bundan sonra düğmeye bastı. 1 Ekim'de Ankara'da İçişleri Bakanlığı'na yönelik terör saldırısı bu garantiye duyulan güvenle düzenlenmiştir. ABD, 5 Ekim'de Suriye'de “Askerlerime çok yaklaştınız” diyerek Türk SİHA'sı düşürmüş ve PKK'ya “Sözümü tutuyorum” mesajı vermiştir. (Elebaşlara yönelik Türk operasyonlarını durduramamıştır, o ayrı.) Kuzey Irak'ta düzenlenen terör saldırıları da -İsrail teşvik etse bile- yine bu güvenceye dayanır. Şimdi Ankara'nın buna yanıtına odaklanalım. Ankara ABD'nin Suriye-Irak hattında kurmaya çalıştığı terör eksenini kırmak için Bağdat'la -önemli mesafe kat edilen- bir diplomasi trafiği yürütüyor. Bu kapsamda 5 ay gibi kısa bir sürede masaya Kalkınma Yolu Projesi kondu. Bağdat ve Ankara'da, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yaptığı toplantılar sonrası Irak, terör örgütü PKK'yı yazılı bir metinde ilk kez “Tehdit” olarak niteledi. (Aralık 2023) (Kalkınma Yolu'nu dinamitlemek için bundan sonra da çok sayıda aktör tarafından çok sayıda girişim gerçekleşecektir.) Bu işin bir boyutu. Diğer boyutunda terörü kaynağında kurutma stratejisi devam ediyor. ABD'nin, terör örgütüne verdiği garanti de ortada. Peki, ne olacak?

Yeni Şafak Podcast
Tamer Korkmaz - Teröristan'ı kurmak isteyenler, sadece Güç'ten anlar!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 16, 2024 3:32


Kuzey Irak'ta 9 şehit daha verdiğimiz saldırıları PKK'lı teröristlere yaptırtan devletin azılı düşmanımız ABD olduğu gerçeği, herkesin bildiği sır!  Aynı bölgede 20 gün arayla yapılan her iki saldırıda da, ABD'nin tandemi İsrail terör devletidir. Gazze Savaşı'nda sahada fevkalade ağır bir yenilgi yaşayan Soykırım İkilisi, PKK'yı Türkiye'ye saldırtıyor.  YPG-PKK'nın Suriye'deki (Kamışlı ve Deyrizor) kamplarında ABD askerlerinin yaptırdığı tatbikatların ardından... PKK'lı teröristler, CIA ve MOSSAD unsurlarınca Irak'ın kuzeyinde sahaya sürüldü. Amerikan uydularının da, PKK'nın hizmetinde olduğunu ekleyelim!  “Müttefikimiz” olduğuna dair büyük yalan uzun yıllardır ısrarla tekrarlanan Haydut ABD, maşası PKK ile “istihbarat paylaşımı” yapıyor.  İsrail, Türkiye'nin MOSSAD ajanları ve köstebeklerine yönelik operasyonuna PKK eliyle karşılık veriyor. TERÖRİSTAN DEVLETİ Ankara “Hangi sebeple olursa olsun, güney sınırlarımız boyunca Teröristan kurulmasına izin vermeyeceğiz” dedi. -Peki, bu Teröristan'ı “İkinci İsrail” misali kurmak isteyen kim? -El Cevap: ABD!  Ankara, artık bu gerçeği üstü kapalı şekilde veya dolaylı olarak değil, açıkça söylemelidir. NATO'nun lokomotif devleti Haydut ABD'nin riyakârlığı, cümle âleme “ayan beyan” gösterilmelidir. Bu mevzuda, mebzul miktarda kanıt var!  Dahası... ABD & İsrail terör üretim tandemi, sadece güçten anlar! Türkiye, bunun gereğini yapmakta daha fazla gecikmemelidir. Yani, düşmanların anladığı dilden konuşmak şarttır! VAŞİNGTON PORTAKALLARI “Bölgede yalnızlaştık! PKK'ya karşı ABD'yi yanımıza çekmeliyiz!” gibi akla ziyan, trajikomik analizler fışkırtanlar... Ankara'yı, Washington'a eklemleme kafasındalar!  PKK'lı teröristlerin aslında ‘Amerikan Askerleri' olduğu ortada iken... Böylesine işbirlikçi ve de teslimiyetçi lakırdılar hezeyandır.  Şu ibretlik örneği de not edelim: PKK terörünü yorumlaması için hala daha “uzman” diye ekranlara çıkarılan bir emekli tümgeneralin; yakın geçmişte “Suriye'nin kuzeyinde laik PYD olsun” dediğini unutmuyoruz!  Bu şahsın “Laik PYD” dediği PKK'lı teröristleri; Haydut ABD, Mehmetçiğe saldırtıyor... O vakit, bu emekli tümgeneralin de aslında “Bir tür Yanki/Amerikan askeri” olduğu ortaya çıkıyor! Aynen, 15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ'cü subaylar gibi! HAÇLI-SİYONİST TEHDİDİ

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - ÜÇ BEŞ SİYONİST HAYTA YOK MUDUR İSTANBUL'DA?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 15, 2024 2:49


Mart ayının son günü seçim yapılacak. En fazla merak edilen ve çekişmeli geçeceği düşünülen İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Sandıktan çıkan neticenin hayırlı olmasını dileriz. Seçilecek başkan, masanın üstünde iki büyük problem bulacak. Biri trafik, diğeri deprem riski. (Olası deprem diyenlere inat ben “olmayası deprem” demeyi tercih ediyorum.) Acil çözüm bekleyen bu konularda bugüne kadar gayet yavaş davranıldı. “Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın” havasında geçen yıllara yazık oldu. Mehtap çoktan uyandı.  Trafik günün her saati tıkanıyor İstanbul'da. On dakikalık yol bir saatte gidilemiyor. Toplu taşımanın, metronun önemini bilmeyen yok ama bilmek yeterli değil. İcraat gerek. Çare üretmek gerek. Bunun için de çalışmak gerek. Trafiğin büyük kısmını yer altına çekmeden çözüm bulunmaz.  Yeni seçilecek başkan, seçilir seçilmez sinagoglardan yardım almalı. Onlar yer altına tünel kazmakta iyiler. İstanbul'daki sinagoglarda üç beş siyonist hayta yok mudur? Bulunur herhâlde. New York'taki gibi kazarlar, İstanbul trafiğinin çözümüne katkıda bulunurlar. İbadet yerine geçen tarafı da vardır üstelik. Yeni başkan kazma kürek temin etsin yeter. Bir yerden kazmaya başlarlar, artık nereden çıkarlarsa. İstanbul'un her tarafında metroya ihtiyaç var. Boşa gitmez. İKİYÜZLÜLER, BEŞYÜZLÜLER, YÜZSÜZLER ABD Dışişleri açıklama yaptı. PKK'nın oluşturduğu güvenlik tehdidinin farkındaymışlar. Türkiye'ye yönelik her türlü terör eylemini kınıyorlarmış. Saldırıda hayatını kaybeden askerlerimiz için başsağlığı diliyorlarmış. Türkiye'nin PKK ile mücadelesinin yanındaymışlar.

Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - Türkiye'yi yeni bir 28 Şubat'a götürmek isteyen zihniyet Özel'in CHP'sinde...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 7, 2024 6:30


31 Mart yerel seçimlerinde mağlup olmaktan korkan CHP'nin yeni eş başkanları İmamoğlu ve emanetçisi Özgür Özel bu kez de umutlarını devlet düşmanlarına bağladı. Aday toplantısında bu defa da Gezici hainlere selam yollayan Özel'in bir ayağı Gezi'de, bir ayağı Kandil'de... Ülkeyi kamplaştırmak ve toplumu kutuplaştırmak için gerekli her adımı atan Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel ikilisi, ülkeyi yakıp yıkan Gezi provokatörlerini savunurken Mehmetçiğe mermi yağdıran bölücü terör örgütü üyelerine tek laf etmiyor. CHP Genel Başkanı Özel, dün de İBB Başkanı İmamoğlu'nun ‘Tam Yol İleri' adlı seçim kampanyasını başlattığı toplantıda akla ziyan açıklamalar yaptı. Özel'in Gezici Osman Kavala'yı, Can Atalay'ı, Tayfun Kahraman'ı, Mücella Yapıcı'yı, Mine Özerden'i ve Çiğdem Mater'i selamlaması tepkiyle karşılandı. Özel'in “Gezi İstanbul'un, Türkiye'nin onurudur” sözü infial uyandırdı. Ülkeyi yağmalayanlara arka çıkan Özel'in Türkiye'de terör eylemleriyle askerlerimizi ve vatandaşlarımızı şehit etmesine karşın Kandil'e çıt çıkarmaması da “pes” dedirtti. Özel'in CHP'nin büyük kurultayında Kobani eylemlerinin faili Selahattin Demirtaş'a selam yolladığı da unutulmadı. Şehit cenazesinden çıkıp PKK/DEM terör örgütü ile ittifak görüşmesine gittiği, PKK'nın 12 Mehmetçiği katletmesinin akabinde teröre karşı yayınlanan bildiriye imza atmadığı unutulmamıştı. 28 Şubat sürecinde bizzat yaşadığımız gibi vatandaşlarımızı köken, inanç, hayat tarzı, kıyafet üzerinden ayrıştırmak isteyenlerin amacı en büyük gücümüz olan milli birlik ve beraberliğimizi bozarak sabote eden iç kalemizi çökertme teşebbüslerine millet devlet iş birliği ile bu kez kesinlikle izin vermeyeceğiz. Milletimizin arasına nifak duvarları örülmesine seyirci kalmayacağız. Ne ülkemize ne milletimize ne demokrasimize ne ekonomimize faydası olan 28 Şubat döneminden çok iyi hatırladığımız bu zehirli, bu toksik ve son derece tehlikeli tartışmaları ülke güvenliğimiz için süratle geride bırakmamız elzem görünüyor. HAÇLI ZİHNİYETİNİN CHP ‘YE YANSIMASI

Yeni Şafak Podcast
Turgay Yerlikaya - PKK terörü ve siyasetin konumu

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 28, 2023 6:06


Pençe Kilit Harekatı bölgesinde yaşanan çatışmalar sonucunda ortaya çıkan tablo, PKK'nın yeniden gündem olmasına neden oldu. 1984 yılından bu yana farklı formlarda karşımıza çıkan PKK terörü, etnik ayrılıkçı karakteri nedeniyle farklı tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Güvenlik bürokrasisini aşan ve bugün farklı düzeylerde karşımıza çıkan tartışmalar, problemin çözümünü de zorlaştıran bir etken. Terör örgütünün özellikle Batılı ülkelerdeki diasporası ve bu ülkelerden aldıkları kurumsal destek, sorunun sınır aşırı boyut kazanmasında etkili olmaktadır. Son dönemde uluslararası destekle iç savaş sonrasında Suriye'nin belirli bölgelerinde etkili olan PKK, eylemlerine devam etme motivasyonunu sürdürmektedir. Örgütün uluslararası desteği sorunun sınırlarını genişletirken Türkiye içerisindeki siyasi destek de sorunun niteliğini değiştirmektedir. Hatırlayacak olursak PKK'ya destek veren siyasi partilerin kapatıldığı ve örgütün siyasi desteğinin sonlandırılmaya çalışıldığı dönemler olmuştur. Örgütün siyasi desteği ile ilgili süreç yönetimi son olarak HDP üzerinden gündeme gelmiş ve Yargıtay Başsavcılığı, 7 Haziran 2021'de HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açmıştır. AYM, 21 Haziran 2021'de iddianamenin kabulüne oy birliğiyle karar vermiş ve hem parti hem de birçok siyasetçi ile ilgili belirli yaptırımlar talep etmiştir. Parti kapatma ve siyasi yasak konusu, sorunun çözümünü mümkün kılmasa da konunun siyasal düzlemde tartışılmasını beraberinde getirmektedir. Nitekim belirli yaptırımlara konu olma ihtimali olan partilerin başka bir parti üzerinden yedeklendiği ve yoluna bu şekilde devam ettiği görülmektedir. Son günlerde aynı siyasi çizgiyi sürdüren DEM Partisi'nin terör eylemlerine yaklaşımı, sorunun çözümü anlamında kat edilen mesafeyi yok saymaktadır. DEM Partisinden yapılan açıklamalara bakıldığında daha somut görülen bu tutum, Türkiye'nin hem içeride hem de dışarıdaki enerji yoğunlaşmasını etkilemekte ve sorun olarak adlandırılan olgunun çözümünü imkansızlaştırmaktadır. Türkiye'nin özellikle demokratikleşme paketleri ile ortaya koyduğu çaba, sorunun çözümü anlamında kullanılan demokratik kanalların nasıl istismar edildiğini de göstermektedir. 7 Haziran seçimleri sonrasında demokratik temsil imkanı yerine Hendek terörünü teşvik edenlerin siyaset alanını nasıl zehirlediği ortada. Bugün de benzer bir eğilim üzerinden demokratik temsil yerine PKK terör örgütü ve liderinin özgürleştirilmesi sürecine harcanan çaba, doğrudan terörün desteklenmesi anlamına gelmektedir. AK Parti hükümetlerinin farklı formlar denemek suretiyle kat ettiği mesafeyi de anlamsızlaştırmaya dönük bir tutum sergileyen siyasetçiler, muhatabın kendileri olmadığını da net biçimde göstermektedir. ULUSLARARASI TECRÜBE

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - Açık istihbarat: Terör saldırısı ve ABD-İran anlaşması

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 28, 2023 5:28


Bölgede birbiriyle bir noktada kesişen, dönüm noktası niteliğinde gelişmeler oluyor. Üstelik bunların hepsi Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Kuzey Irak'ta 12 askerimizi şehit verdiğimiz terör saldırıları bu gelişmelerle ilgilidir. Kimi açık, kimi özel kaynaklardan edindiğim bilgilerle nedenlerini açıklayacağım. Ancak sırasıyla gidelim. Gazze'de yaşananlar ABD planına uygun seyrediyor. Mısır'ın geçen hafta çözüm için önerdiği Filistin'de teknokratlar hükümeti bu planın bir parçasıdır (ABD'nin Abbas ve Netanyahu hükümetlerini değiştirmek istediğini, planın diğer detaylarını yazmıştık. Bakınız, Netanyahu'yu Gönderip Ellerini Yıkayacaklar, 8 Aralık). Abbas bu teklifi reddetti. Ancak Mısır, Ürdün ve Körfez'in bu plan için baskı uygulayacağını söyleyebiliriz. WASHINGTON-TAHRAN ANLAŞMA TASLAĞI ABD ve Körfez ülkeleri (ve Ürdün), İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırması için Tel Aviv'e açık çek verdi. Ancak daha ileri gitmesini istemiyorlar. Netanyahu ise ilk günkü hedefinden vaz geçmiş değil. Hamas'ı ortadan kaldırıp Filistinlileri Gazze'den sürmeye, devamında da çatışmayı Lübnan ve Suriye'ye taşımaya çalışıyor. Bu kapsamda iki önemli gelişme oldu: İsrail Savunma Bakanı çok cepheli bir savaşta olduklarını açıkladı. Ve Şam'da İran'ın Suriye operasyonlarını yürüten General Musavi İsrail saldırısıyla öldürüldü. İran intikam yemini etti. Peki, intikam alır mı? Yakın gelecekte değil. Çünkü ABD ile bir süreç yürütülüyor. Washington, İran'la konuşmanın meyvelerini Gazze'de topladı. İsrail'in yalpaladığı bir süreçte İran'ı ve vekil güçlerini sürecin dışında tutmayı başardı. Şimdi bunu sürdürmeyi planlıyor. Açık kaynaklardan derlediğim Washington-Tahran anlaşma taslağının detaylarına bakalım. Bir. ABD, İran'la dolaylı görüşmelere yeniden başlayacak. Bunu yaparken Tahran'a askeri baskıyı sürdürmeyi hedefliyor. İki. İsrail, Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinden çekilmesini istiyor. ABD bunun çatışmasız bir şekilde sağlanması için Hizbullah'ın Litani nehrinin kuzeyine çekilmesi teklifini İran'a götürecek. Üç. ABD, Yemen açıklarında gemileri hedef alan Husilerle ilgili düşük profilli bir tutum takınıyor. Bu saldırıların durdurulması için Çin aracılığıyla İran'ı ikna etmek istiyor. (Joe Biden, Husileri 2021 yılında terör listesinden çıkarmıştı. Şu an “Yeniden listeye koy” baskısına direniyor.) KORİDOR SAVAŞLARI 1: YEMEN ABD ile Gazze'deki çatışmanın yayılmaması konusunda anlaşan İran'ın (İkili arasındaki bir anlaşma da PKK'nın kullanımı üzerinedir) Yemen'deki vekil güçlerini neden harekete geçirdiği muammadır. Neden Hizbullah değil de Husiler? Bunun birkaç açıklaması var. Bir. İran, iç kamuoyuna Gazze konusunda bir şeyler yaptığını göstermek istiyor ve bu yüzden çatışmaya doğrudan müdahil olmayacak -uzak- bir aktörü devreye sokuyor. İki. ABD ile çatışma halinde olduğu izlenimi yaratıyor, iç muhalif sesleri bastırıyor. Üç. Kendisine saldırı olması halinde bölgeyi ateş çemberine çevirebileceği mesajını veriyor. Bunların hepsi tamam. Peki, neden ticaret gemilerini hedef alıyor? Bir dostum Gazze'deki katliamın ilk günlerinde bana asıl projenin Gazze'yi boşaltmak ve bölgeye Asya mallarını Avrupa'ya taşıyacak büyük bir liman yapmak olduğunu söylemişti. Yaşananları IMEC'e (Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru) bağlıyordu yani. Hani, geçtiğimiz G-20 zirvesinde apar topar alınan bir kararla, Çin'in Kuşak-Yol projesine alternatif olarak geliştirildiği söylenen, aynı zamanda Türkiye-Irak Kalkınma Yolu'nu da kesen projeye. Hindistan'dan başlayan o proje İsrail üzerinden Avrupa'ya uzanıyordu. Bu fikir bana abartılı gelmişti. Hâlâ da öyle geliyor. Ancak ilk başta hedef o olmasa da süreç sanki oraya evriliyor. İran'ın kendisini de by-pass eden ticaret yolunu ve koridoru izleyen gemileri hedef alması bu yüzden olabilir mi? ABD, Husilere karşı kurulan uluslararası koalisyona önümüzdeki günlerde Hindistan'ı da bu yüzden mi davet etmeye hazırlanıyor? Bunların hepsi tartışılır. KORİDOR SAVAŞLARI 2: IRAK

Yeni Şafak Podcast
MEHMET METİNER - HÜDA-PAR ŞEYH SAİD ARTIĞI BÖLÜCÜ BİR PARTİ Mİ?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 28, 2023 8:40


Nedim Şener'i kınıyorum. Yaptığı paylaşım ne hakikatle bağdaşır, ne vicdanla, ne de ilkeyle. Hüda-Par'ı beğenmeyebilir. Hatta ona ideolojik nedenlerle düşman da olabilir. Ama bu, ona hakikati tahrif hakkı vermez. Dün PKK'nın partisi için dediklerinin bugün tersini söyleyerek ilkesiz bir biçimde Hüda-Par'ı olduğundan farklı göstererek düşmanlaştırma hakkı hiç tanımaz. Bu yaptığına dürüst gazetecilik de denmez. PKK'nın partisi DEM ile Hüda-Par'ı bir tutan, üstelik de bunu “Şeyh Said artığı” gibi biçimsiz bir üslupla sarmalanmış bakış açısıyla yapmak, öyle geçiştirilecek bir konu değildir. Ha, bir de araya “Kürt Teali Cemiyeti”ni sıkıştırarak Hüda-Par'ı etnikçi-bölücü diye gösterip düşmanlaştırmaya çalışmak da şayet cehaletin eseri değilse Cumhur İttifakına çekilmiş bilinçli bir siyasi operasyonun adıdır. Nedim Şener gazetecilik ve siyaset anlayışını bence gözden geçirmelidir artık. Nedim Şener'in sosyal medya hesabı X'te yaptığı paylaşımdan bahsediyorum. Söyledikleri yukarıda çerçevelediklerimden ibaret. Tam eski Türkiye'nin resmî ideolojik şablonu bu dedikleri. Bir ezber. Hakikatin tahrifinden ibaret ezberci bir söylemin Cumhur İttifakımızın önemli bir partisinin üzerine bu şekilde boca edilmesi asla iyi niyetle bağdaşmaz. Şeyh Said polemiğine girmek istemem. Nedim Şener'in “Kürt Teali Cemiyeti” ve “Şeyh Said artığı” üzerinden Hüda-Par'la ilgili oluşturmaya çalıştığı bu zemin, fazlasıyla sorunlu. Hem zihniyet itibariyle sorunlu, hem de üslup bakımından. Sadece şu kadarını söylemek isterim: Tarihsel yaşanmışlıktan ders çıkartıp daha birleştirici ve kucaklayıcı olmak gerekirken tarihten bugüne hınç devşirmek, tam da kırılganlıkların ve acıların diri fay hatları olarak bulunduğu ülkemizde bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin değirmenine su taşımaktan öte bir anlam ifade etmez. Nedim Şener bilmiyorsa bilsin. Şeyh Said konusunda PKK terör örgütünün lideri Öcalan da tıpkı kendisi gibi düşünüyor. O terör örgütünün lideri Şeyh Said'i gerici-şeriatçı diye görüyor. Dahası Şeyh Said olayını tıpkı Şener gibi “İngiliz oyunu-tertibi” olarak değerlendiriyor. Öcalan'ın bu bahiste dediklerini mealen aktarıyorum: “Atatürk demokrasiye geçmek istiyordu. İngilizler bunu engellemek için Şeyh Said isyanını çıkarttılar. Bu bir İngiliz tertibiydi.” Aynı bakış açısıyla Seyid Rıza isyanını da bu şekilde değerlendirdiğini belirterek kapatayım bu bahsi.

Yeni Şafak Podcast
AYDIN ÜNAL - TERÖRLE 40 YIL... SONUÇ?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 28, 2023 5:03


PKK Terör Örgütü ilk kanlı eylemini 1984 yılında yapmıştı. 40 yıldır terörle yaşıyoruz. 40 yıldır her boyutuyla terörü konuşuyoruz. Makalelerde, konferanslarda, panellerde, toplantılarda, gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda, köy kahvelerinde, sohbet ortamlarında, her yerde her platformda her mecrada terörü analiz ediyoruz. Terörle mücadelede hemen her yöntemi de denedik. 90'larda anti demokratik ve hukuk dışı yöntemlere de başvuruldu, 2000'lerde özgürlük- güvenlik dengesi gözetildi. Askeri, siyasi, iktisadi, diplomatik, kültürel her yola başvuruldu. Farklı ülke tecrübelerinden yola çıkarak diyalog bile sınandı. Sınır ötesi operasyonlar yapıldı, sınıra duvar örüldü, kalekollar yapıldı, güvenlik sistemlerimiz modernleştirildi, savunma sanayiimizdeki gelişmelerle, özellikle İHA-SİHA teknolojisiyle etkili mücadele de yapıldı. Sonuç? PKK Suriye'nin kuzeyinde devletleşmeye başladı ve geçen hafta da 12 askerimizi şehit etti. 40 yılın bize öğrettiği şu: Terörü bitirmenin yegâne yolu, terörü kaynağında kurutmaktan geçiyor. Biz terörün kaynağını kurutamıyor, kaynağı besleyen kanalları tıkayamıyoruz. Bugün şunu çok net biliyoruz: ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, PKK terörüne açıktan ya da gizliden, doğrudan ya da dolaylı destek veriyorlar. Hatta ABD, her ne kadar inkâr edermiş gibi yapsa da, Suriye'nin kuzeyinde PKK'ya açıktan destek veriyor, lojistik sağlıyor. Daha ilk terör eyleminde çözümün bu olduğu biliniyordu; bugün de biliniyor. Ama hiçbir hükümet bunu göze alamıyordu. Bugün bunu göze alabilecek güçlü bir devletimiz, güçlü bir hükümetimiz var. ABD ve o bazı Avrupa ülkelerine karşı net, kararlı, keskin bir tavır almadığımız sürece bu terör bitmeyecek. Her ne yaparsak yapalım bitmeyecek. Tek çözüm, teröre kol kanat geren bu ülkelere karşı bütün bedellerini göze alarak kararlı bir duruş sergilemektir. Savaş mı? Gerekirse bu dahi göze alınabilir. 40 yılda 50 binden fazla insanın öldüğü, trilyonlarca doların kaybedildiği bir sorunu çözmek için atılacak her adımın arkasında millet fedakârca ve sapasağlam duracaktır. BİR GARİP TABELA 12 Eylül 1980 sonrasında Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan işkence ve insanlık dışı muameleyi incelemek amacıyla, 2016 yılında, kendisi de bir mağdur olan Mardin Milletvekili Sayın Orhan Miroğlu ile birlikte “Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu” kurmuş, çok sayıda tanığı şaşkınlıkla, üzüntüyle, kimi zaman da gözyaşlarıyla dinlemiştik. Komisyon çalışmalarını tamamladığında bende oluşan kanaat şuydu: 12 Eylül cuntası bütün Kürt muhalif hareketleri Diyarbakır Cezaevi'ne toplamış, bunları PKK çatısı altında birleştirmiş, PKK'ya da tepe tepe kullanacağı bir koz, bir hikâye vermişti. PKK'nın kuruluşunda, Abdullah Öcalan'dan daha çok, Diyarbakır Cezaevi İç Güvenlik Komutanı Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran'ın katkısı olmuştu. Keşke yargılanabilseydi ama 1988 yılında PKK tarafından öldürüldü. Geçen hafta İzmir'de bir okula Esat Oktay Yıldıran ismi verildi. Tam bir akıl tutulması. Neyse ki hata fark edildi ve tabela indirildi. Yıldıran'ı kahraman olarak gören var mıdır bilmiyorum ama onun kasıtlı ya da cahilce yöntemleri olmasa, PKK'nın bazı Kürtleri de istismar edecek bir hikâyesi olmayacaktı. Yakın tarihi cesaretle sorgulamazsak gerçekle yüzleşemez, sorunları çözemeyiz.

Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - Pentagon ve Batı'nın eli kanlı maşası PKK'ya terör örgütü diyemeyen CHP'nin...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 27, 2023 6:14


TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerden AK-Parti, MHP, İYİ Parti ve SAADET Partisinin “ortak bildiri” yayımlayarak imza altına aldığı “PKK terörüne karşı birlik” vurgulu metne Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu CHP ile PKK terör örgütünün siyasi uzantısı DEM(HDP) imza atmadı. Peki ne olmuştu da bu kadar zıt kutuplar ABD ve Batı destekli PKK terörüne karşı bir araya gelebilmişlerdi. Yolunu şaşıran şüphesiz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında teröre destek vermekten hakkında kapatma cezası istenen HDP ve yeni adıyla DEM Partisi değildi. Yolunu şaşıran 31 Mart'ta sandıktan tek başına çıkamayacağını düşünen CHP'nin yeni Eş Başkanları Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu. CHP'nin eş Başkanları Özel ve İmamoğlu Türkiye Cumhuriyeti'nin Beka'sını göz ardı ederek ABD ve Batı destekli PKK/DEM örgütü ile ittifak kurmak için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olarak telakki edilen DEM örgütü ile iş birliği ve İttifak içinde olmaktan bir endişe duymuyorlardı. Kapalı kapılar arkasında PKK terör örgütünün siyasi uzantısı DEM örgütüne ne tavizler vermişlerdi. Bu konuda haber almada güvenilir bazı yazarlarımız Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine (DEM) yalnız İstanbul'da değil Ankara, Aydın ve Antalya'da İlçe Başkanlıkları verilmesi konusunda görüşmeler yapıldığını iddia etmişlerdi. Ayrıca DEM Partisi'nin İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na destek karşılığında Esenyurt ve Sultangazi Belediye Başkanlıkları verilmesi konusunun gündemde olduğu iddia edilmişti. CHP Eş Başkanı Özel'in terör örgütüne ait ‘medya haber'de ‘verdiği gündem yaratan görüntüleri ve açıklamaları PKK/DEM partisi ile yapılması planlanan ittifak ve iş birliğini bozacağı nedeniyle Meclis bildirisini imzalamadığı anlaşılıyor! TBMM'de terör örgütü PKK'nın kınandığı bildiriye CHP imza atmadı. Bu durum, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in PKK'ya bağlı medya organlarıyla ve PKK'nın siyasi ayağı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile içli dışlı olmasını akıllara getirdi. Kuzey Irak'taki Pençe-Kilit harekat bölgesinde terör örgütleri tarafından düzenlenen hain saldırıda 12 askerimizin şehit olmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi›nde (TBMM), AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisinin imzaladığı bildiri yayınlandı. PKK terör örgütünün saldırılarının “Terör ve şiddet hiçbir zaman hedefine ulaşamayacaktır” sözleriyle kınandığı bildiriye CHP ve DEM (HDP) partileri imza atmadı. Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu CHP'nin, terör örgütü PKK'yı kınayamaması büyük tepkilere neden olurken, partinin kimlerle yol aldığı da tekrar gözler önüne serilmiş oldu. Bununla beraber, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in geçmiş süreçte katıldığı bir canlı yayın da tekrar gündeme geldi. Özgür Özel, terör örgütüne ait “Medya Haber” isimli televizyon kanalına katılarak yeni anayasa çalışmalarına dair değerlendirmelerde bulunmuştu. Özel'in içli dışlı olduğu Medya Haber isimli oluşum askerimizin şehit edildiği saldırılara dair, “İşgalci Türk ordusuna Urfa, Mardin ve Hakkari'de darbe” yorumunda bulundu!.. PKK-HDP/DEM EŞ BAŞKANI TERÖRİST TUNCER BAKIRHAN TÜRK MİLLETİNİ TEHDİT ETTİ. KÜRT SORUNU DEVAM ETTİKÇE TEKİRDAĞLI DA TRABZONLU'DA RAHAT OLMAYACAK? Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı konumundaki PKK-HDP/DEM örgütünden peş peşe skandal sözler gelmeye devam ediyor. Teröristbaşı Öcalan'a “özgürlük” çağrılarının yapıldığı PKK-HDP/DEM örgütünün Eş Başkanı terörist Tuncer Bakırhan yaptığı yeni açıklamada Türk Milletini tehdit etti. Terörist Tuncer Bakırhan yaptığı açıklamada “Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da rahat olmayacak. Ne Dersim'de ne Türkiye'de umut demokrasi olur” sözleriyle terör örgütü PKK'nın argümanlarını tekrarladı. Aslan, daha da ileri giderek Öcalan'ın özgürlüğü için herkesin sorumluluk alması gerektiğini de söylemişti. CHP'nin yeni Eş Başkanı Özgür Özel'de bu terörist yapı ile ittifak'ı bozmamak adına bu terörist yapı Eş Başkanını ziyaret etmişti.

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - İYİ Parti'nin ayrılığı CHP'nin ayarlarını bozdu

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 26, 2023 5:00


İki yüz yıldır sürekli kaybediyoruz, sürekli ölümlerimiz oluyor. Birinci Dünya Savaşı'na varıncaya kadar bir yüzyıl topraklarımız işgale uğradı. İkinci Yüzyıl'da da kültür emperyalizmine maruz kaldık. Birçok mesele ortaya çıktığı zaman Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın kaybetmesine ve Osmanlı'nın kaybettiği topraklardan 50'ye yakın devletin ortaya çıkmasına atıf yapıyoruz. Bilindiği gibi aslında Birinci Dünya Savaşı fiilen bitmiş değil. Yani Birinci Dünya Savaşı'nda Batı işgalinin oluşturduğu sancı tüm coğrafyada devam ediyor. Batı sömürge imparatorluğu, Uzak Asya'da ve Afrika'da birçok ülke işgal etti. Kanaatim o ki Batı, Türkiye'ye işgal ettiği ve sömürge altına aldığı ülkelerden daha çok operasyon yaptı. Gelinen noktada Amerika ve İngiltere'nin oluşturmuş olduğu köle sistemine bugüne bakınca, hatta konuyu biraz daha geriye götürüp Osmanlı modernleşmesine kadar derinleştirebiliriz. Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde yetişen ‘aydın' sınıfı, sanki İngiltere ve Amerika çıkarlarını korumak için her defasında Batı yanlısı sömürge imparatorluğundan yana kendi halkının çıkarına karşı refleksler göstermiştir. Bugün baktığınız zaman HDP daha çok PKK'nın emrinde ya da tekelinde bir partidir ve reflekslerini daha çok o şekilde göstermektedir. Oysa CHP bu ülkenin kurucu partisidir ve demokrasiye geçiş noktasında çabaları olmuştur. CHP, 1938-50 arası neredeyse bu ülkenin hilafına çalışan bir partiye dönüşmüştür. Ekonomik gelişmeleri engelleyen, Türkiye'yi dünyadan soyutlayan, neredeyse Stalin Rusya'sı gibi bir Türkiye oluşturma hayali kurmuştur. Halkı aşağılayan, ötekileştiren, dışlayan bir müstemleke valisi gibi 12 yıllık bir iktidar sürdürdü. CHP, bugünkü cürümlerinin tamamını savunmak için genelde Mustafa Kemal Atatürk'ü öne sürmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ü ve tek parti ve Milli Şef'den farklılıklarını bu toplum iyi bilmektedir. Eğer utanmasalar HDP bile kendi terör girişimlerini ya da terörden yana olan tutumunu onlar da Atatürk'ü önüne alarak savunma yapacak ama bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi kadar mahir değil. Türkiye zaman zaman ABD ile zaman zaman İsrail ile zaman zaman da Batılı devletlerle karşı karşıya geliyor. Normal şartlarda Türkiye için yetiştirilen aydınların böyle bir şey hayal etme imkânı bile yoktur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tarihsel misyonu ile özdeşleşerek ve Türkiye'yi de güçlendirerek Avrupa devletleri ile rekabet edip dünyanın büyük devletleri ile göz hizasında konuşacak hale getirdi. Bu, aynı zamanda bölgesel bir güç olarak büyük Türkiye'nin de ortaya çıkması anlamına gelir. Dünyanın süper güçleri ya da İsrail gibi devletler, Türkiye'nin bu yükselişini engellemek için başvurdukları en keskin yöntem, PKK gibi FETÖ gibi terör örgütlerini sahaya sürmektir. Geçtiğimiz birkaç gün içerisinde şehitlerimiz oldu. Hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Meclis'te bir ortak bildiri söz konusu olunca Cumhuriyet Halk Partililer sudan bahanelerle bildiriye imza atmaktan çekindiler. Kurulduğu günden beri Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütün reflekslerine, bütün siyasetine destekçi olan İYİ Parti son dönemlerde Cumhuriyet Halk Parti'den uzaklaşıyor. İYİ Parti'nin kendisini Cumhuriyet Halk Partisi beklentilerinden ayrıştırması, Cumhuriyet Halk Partisi'nde olağanüstü bir travma oluşturdu. Bir taraftan İYİ Parti'ye saldırırken diğer taraftan da HDP tezlerine yakın durmak istemektedirler ki bu konuda bir müttefikleri ile aralarında bir çatlak oluşmasın. Kılıçdaroğlu döneminde Cumhuriyet Halk Partisi'nde marjinal sol örgütler, örgütçü solcular ve bazı etnik grupların etkisi vardı. Bütün bu alt grupların göbeğinde Kıta Avrupası'na bağlı gruplar da vardı. Görünen o ki İYİ Parti'nin Cumhuriyet Halk Partisinden uzaklaşması, Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki sol etkiyi artırmış ve HDP ile yakınlaşma bir boyut yukarıya taşınmıştır.

Yeni Şafak Podcast
Yasin Aktay - ABD himayesinde PKK ve İsrail'in terör kardeşliği

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 25, 2023 6:32


Geçen her 5 dakikada bir çocuğun soykırımcı Siyonist çetenin bombalamaları altında parçalanarak can verdiği bir dünyada ilgilenilecek daha önemli bir konu olmasa gerek. Ama işin giderek daha acı veren boyutu, bir defa olduğunda bütün dünyayı ayağa kaldıracak, başka herhangi bir konuyla ilgilenmeyi askıya aldıracak boyutlarda kötülükler, insanlık suçları her gün her saatte işlendikçe hayatın bir rutini haline geliyor. Hastanelerin bombalanması, çocukların, yaşlıların, kadınları, sivillerin hedef alınarak, taammüden barbarca katledilmesi giderek olağanlaşıyor. Kahredici aşinalıklar, alışkanlıklar acıyla, vahşetle uğraşan yanlarımızı aşındırıyor, dünyada en olmayacak şeyleri dünyanın en olağan şeyleri olarak karşılamaya alıştırıyor bizi. İsrail Hamas'ı yok etmek üzere giriştiği kudurmuş saldırıları her geçen gün çıtayı daha da yükselterek devam ettiriyor. Ona karşı bütün dünyada bir vicdan ayaklanması da her geçen gün daha da artarak devam ediyor. Ama bunların hiçbiri kudurmuş İsrail'i durdurmaya yetmiyor. Belki İsrail'e karşı, ilişkide olduğu dünya içinden en açık en yüksek seste eleştiriyi Türkiye yaptı şimdiye kadar, ama bu eleştiriler, bu sert kınamalar ve eleştiriler İsrail'i durdurmaya yetmedi. Hatta bu iki eylem biçimi de birbirine alışmış, birbiriyle beraber yaşamaya ayak uydurmuş olarak devam ediyor. Yani soykırımcı İsrail Türkiye'nin veya dünya halklarının protesto hareketlerini, söylemlerini, piyasa deyimiyle, satın almış bulunuyor, yani umursamıyor artık. Cüretkarlığını besleyen, destekleyen ABD'den başkasının ona dur diyemeyeceğini biliyor. O yüzden aslında muhatabın İsrail değil ABD olması daha doğru. Gazze'deki soykırımın asıl sorumlusu, suçlusu ABD'dir. Öyle olmasa, bunca çocuk-yaşlı-kadın-sivil ölümünden başka bir sonuç vermeyen İsrail operasyonlarının biriktirmiş olduğu insanlık suçlarını durdurma adına yapılan “ateşkes” çağrılarına neden karşı çıkıyor? Çocuk ölümlerine yol açan kudurmuş İsrail saldırılarının devam etmesini isteyen ABD. Dolayısıyla İsrail'in mukadder başarısızlığının faturasını ödeyecek olan da ABD olacaktır. Dünyanın her yanında İsrail'in soykırımına karşı harekete geçen bir vicdan ayaklanmasına şahit oluyoruz. Dün İstanbul ve Ankara'da Sivil Toplum Platformunun düzenlediği Büyük Gazze Yürüyüşlerinde asıl saldırganın ABD, İsrail'inse onun tetikçisi olduğuna dair çokça slogan atıldı, vurgu yapıldı. Yürüyüşün en çarpıcı yanı iki gün önce PKK'nın Kuzey Irak'tan yaptığı saldırılarla 12 askerimizi şehit etmesine karşı da bir tepkiyle birleşmesiydi. Gazze'de işgalciyi aciz duruma düşüren direnişe dünyada artan destek İsrail'i ve onun sahibi ABD'yi çıldırtıyor, kudurtuyor. Bu çılgınlıkla giriştikleri saldırılarla Hamas'ı yok etme hedefinden her geçen gün daha fazla uzaklaşıyor ve hıncını sivillerden, çocuklardan alıyor. İsrail projesinin önemli bir enstrümanı olarak çalışan PKK'yı saldırtarak bir hıncın da Türkiye'den alınmak istendiğini anlıyoruz. Gazze için yürüyen kalabalıklar bunu aynen böyle anlıyor ve PKK terörünü İsrail'in Gazzelilere karşı yürüttüğü barbarca saldırılarla özdeşleştiriyorlar. İçimizdeki çok bilmişler istedikleri kadar Türkiye ile Filistin arasına mesafeler koymaya kalkışsın ne İsrail ne de ABD ve dolayısıyla ne de PKK bu mesafeyi görmüyor, onlar doğrudan ilgili görüyor. İsrail Gazzeliyi vurdukça Türkiye vurulmuş oluyor, Türkiye PKK'ya vurdukça da canı yanan İsrail oluyor.

Yeni Şafak Podcast
Mehmet Metiner - Siyasi kanat ile silahlı kanat arasında ne fark var?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 25, 2023 9:59


Bir terör örgütü var. Adı: PKK. O terör örgütünün bir silahlı kanadı var. Bir de siyasi kanadı. Silahlı kanadı oluşturan teröristler aldıkları emir üzere ölüm kusuyorlar. Siyasi kanadı oluşturanlar ise aldıkları emir gereği siyasi sonuç devşirmek için faaliyet icra ediyorlar. Kısacası terörün siyasetini yapıyorlar. Hiç çekinmeden, pervasızca. Terör örgütünün siyasi propagandasını yapıyorlar. Terör örgütünün ölüm kusan silahlı kanadındaki teröristleri “özgürlük savaşçıları” olarak selamlıyorlar. * Belediye başkanı seçiliyorlar. Belediyeyi örgütten aldıkları talimat doğrultusunda yönetiyorlar. Örgüt tarafından atanıyorlar. Sandık sadece biçimsel bir yasallık kılıfı. Sonrasında örgüt ne derse o. * Milletvekili seçiliyorlar. Daha doğrusu örgüt tarafından belirlenip atanıyorlar. Sandık, seçilmişliğin yasal kılıfı. Meclis'e geliyorlar. Meclis'i yönetecek başkan vekiline sahip oluyorlar. Altlarında devletin kendilerine tahsis ettiği makam araçlarıyla dolaşıyorlar. Sabah akşam terör örgütünün ve liderinin propagandasını yapıyorlar. Yetmezmiş gibi, tehditler savuruyorlar. Dokunulmazlık zırhının arkasına sığınıp terörün siyasetini pervasızca yapıyorlar. Sonra utanmadan kalkıp bu ülkede demokrasinin olmadığını söyleyerek devleti/hükümeti suçluyorlar. Devletin sömürgeci ve faşist olduğunu söylüyorlar. * Şimdi soruyorum size: Terör örgütünün silahlı elemanlarıyla siyasi elemanları arasında ne fark var? Sadece rolleri farklı. Görevleri farklı. Her ikisi de aynı örgütün elemanı. Her ikisi de talimatla hareket ediyor. Talimat aldıkları yer aynı merkez. Birinin elinde silah var, ötekinin elinde yasal siyaset kartı. * O terör örgütünün partisine ne yazık ki en büyük desteği Atatürk'ün kurduğu parti CHP veriyor. Dahası, desteğin ötesinde o terör örgütünün partisiyle ittifak içine giriyor. Bu olayda yasallık ile meşruiyeti birbirine karıştırılıyor. Bence Atatürk'ün partisi olma iddiasındaki CHP bunu bilerek yapıyor. DEM Parti'nin PKK'nın partisi olduğunu elbette biliyorlar. Bal gibi biliyorlar. Çünkü o partinin yöneticileri bunu saklama gereği bile duymuyorlar ki. Açık açık kendileri söylüyor zaten. CHP bunu bildiği halde siyasi iş birliğine yasallık kılıfı geçirmek için o partinin yasal bir parti olduğunu her seferinde söyleyip duruyor. Sanki bunu bilmeyen varmış gibi! Elbette o parti, yani PKK'nın partisi, yasalara göre kurulmuş bir parti. O yüzden seçimlere katılabiliyor. O yüzden Meclis'te bulunuyor. O nedenle devlet bütçesinden devasa yardımlar alıyor. Sorun yasallığında değil ki, asıl meşruluğunda. Terör örgütlerinin çeşitli kılıflarla parti kurmalarına izin veren yasalarımızın kendisi o yüzden sorunlu zaten. Yasallık, her zaman meşruluk anlamına gelmez. * Bu yasaların ivedilikle demokratik meşruluk temelinde düzenlenmesi şart. Demokrasilerde terör örgütlerinin partilerine yer yoktur. Terörün propagandasına ve siyasetine yer yoktur. Terörün siyaseti gayrı meşrudur. Yeryüzünün hiçbir ülkesinde o ülkeyle savaşım halinde olan terör örgütlerinin partilerine hayat hakkı tanınmaz.

Yeni Şafak Podcast
Bülent Otakoğlu - İmamoğlu'nun İyi Parti içine sızarak ‘daha iyiler teşkilatını kurması'...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 20, 2023 6:10


İmamoğlu tarafından, Akşener'in 31 Mart yerel seçimlerinde CHP ile iş birliği ve ittifaka sıcak bakmaması üzerine İYİ Partinin içinde illegal paralel yapı niteliğinde yeni bir grup ve teşkilatlanma kuruldu.'' DAHA İYİ ‘adı verilen bu grup Ekrem İmamoğlu lehine parti içinde paralel bir teşkilatlanmaya gidiyor. İYİ Parti içinden alınan bilgilere göre İstanbul'da 6 ilçe başkanı dışındaki tüm başkanlar İmamoğlu tarafından çeşitli vaatler ile bu teşkilatlanmanın içine alınmışlardı. Ekrem İmamoğlu Meral Akşener'in tek başına seçime girme kararından vazgeçmeyeceği kararında ısrarcı olması sonrasında operasyonun düğmesine bastı. Macaristan'daki Jobik yani Daha İYİ Parti'den esinlenen gruba, 6 ilçe başkanı dışında kalan başkanlar göz yumuyor. İddiaya göre; yapılanmanın içinde başkanlar da var. DAHA İYİ isimli yapılanma seçim döneminde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in bilgisi dışında Ekrem İmamoğlu lehine çalışacak ve oy isteyecek. İmamoğlu'nun parti içindeki nüfuzunu daha da artırmak için CHP dahil bazı siyasi partilerle görüşmelerini sürdürdüğü de belirtiliyor. Örnek verecek olursak İYİ Parti'den istifa eden ancak paralel yapı tarafından yeniden İYİ Parti İBB grup Başkanlığına seçilen İbrahim Özkan CHP ile kirli pazarlığı deşifre ederek Ekrem İmamoğlu ile arka kapı diplomasisi yürüttüğünü itiraf etmişti. Bu görüşmelerden İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Yücel Çoşkun'un da bilgisi olduğunu ancak Genel Başkan Akşener'in bilgisi olmadığını açıklamıştı. Ayrıca parti içinde ‘'Daha İyi'' grubu dışında 1 Nisan grubu, Üçüncü Yol Grubu, Amerikancılar Grubu yapılanmalarının da ortaya çıkması Partinin Genel Merkez dışında illegal yönetilme şüphesini de ortaya çıkarmış oldu. CHP ZİLLET İTTİFAKINI HORTLATMAK İÇİN EDEP DIŞI YÖNTEMLERLE AHLAKSIZLAR İTTİFAKI KURUYOR CHP'nin yeni emanetçisi sözde Genel Başkanı Özgür Özel ve Eş Başkan Ekrem İmamoğlu, Amerika, İngiltere, Almanya ve İsrail istihbarat birimlerinin oluşturduğu üst aklın yönetimi ve koordinesinde zillet ittifakını hortlatmak için edep dışı yöntemlere başvuruyorlar. 31 Mart 2024 yerel seçimlerine tek başına gireceğini ilan eden PKK'nın kuklası HDP'nin son mutasyonu DEM'in kapısını aşındırıyorlar. İmamoğlu ve Özel, bölücülerle dolu bu partiden “Yerel seçimlerde CHP'nin işaret edeceği adaylara oy vereceğiz” sözü alırken ihanet ittifakına ikna edemediği İP'i sinsi oyunlarla yola getirmeye çalışıyor. Üst akıl, taciz ve kayıt dışı para skandallarıyla başını ağrıttığı Akşener''i yıkmak için İmamoğlu'ndan yararlanıyor. İmamoğlu Bir zamanlar babam dediği Kılıçdaroğlu'nu siyasi bir mevta haline getirip emekli yaptıktan sonra şimdi de ablam dediği Meral Akşener'i ve partisini yok etme peşinde koşuyor. İYİ Parti'nin tabanına operasyon çekilmesi, Vekil borsalarının kurulması taciz ve kayıt dışı para skandallarının kamuoyuna yansıması hortlatılmaya çalışılan yeni zillet ittifakında dönen ahlaksızlar ittifakını gözler önüne seriyor. 8 SENE ÖNCE DE AKŞENER'İN İP PARTİSİ MHP'YE OPERASYON ÇEKMEK İÇİN DEVREYE SOKULMUŞTU Günümüzde Akşener ve partisine operasyon İmamoğlu ve ekibi tarafından çekiliyor. CHP'nin son kurultayın'da delegelere dağıtılan paralardan, elden ele dolaşan bavullardan şikâyet ediliyordu. Belediyelerin imkânlarının siyasi operasyon için kullanıldığından yakınılıyordu. Şu anda da kamunun paralarının İP'i yola getirmek için kullanıldığı iddia ediliyor, ki bu çok vahim. Burada gayri ahlâki bir yol var. Tabii etme bulma dünyası. Şu anda İP'e çekilen operasyonla 7-8 sene evvel MHP karşı karşıya kalmıştı. İP, MHP'ye operasyon çekmek için devreye sokulmuştu. Ahlâki temelli olmayan, operasyon ürünü olan, fikirden ve idealden kopuk yapılanmalar dağılmaya mahkûm. Karamsar olmamak gerek. Ortada iyi örnekler var mı? Var. Çeyrek asırdır halk, AK Parti'ye oy veriyor. Bu tutarlılıktan, ahlâki disiplinden ileri geliyor. Cumhur İttifakı'nın ahlâki duruşu, ilkeli yönü halkın takdirini toplamaya devam ediyor.

Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - İmamoğlu neden kaybetme korkusu yaşıyor?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 11, 2023 5:10


Bilindiği gibi CHP'nin ittifak teklifini reddeden İYİ Parti seçimlere tek başına gireceğini ilan etmişti. Akşener bu konuda kararlı olduğunu GİK'ten aldığı onay ile sözde perçinlemişti. Ancak Akşener ne yaparsa yapsın inandırıcı olmuyor olamıyor. Başta İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları İmamoğlu ve Yavaş ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Akşener'in bu kez de blöf yaptığını düşünüyor olacaklar ki yerel seçim iş birliğini reddeden İYİ Parti, ikinci kez CHP trollerinin hedefi oldu. CHP'li gazetecilerden, trol hesaplardan Meral Akşener'e bu kez de hakaretler yağdı. Bazı troller, Akşener'e ağza alınmayacak küfürler etti. Kamuoyunda “Saraçhane medyası” mensubu olarak ifade edilen gazeteciler, İYİ Parti'nin ittifak ve iş birliğine verdiği ret kararının ardından medya ve sosyal medyada saldırıya geçti. Bu gazeteciler, televizyonlarda yaptıkları yorumlar ve sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla İYİ Parti'ye ve Akşener'e yönelik yeni bir linç girişiminin fişeğini ateşledi. Bir başka gazeteci ise “Allah taksiratını affetsin” paylaşımı ile Akşener'i ‘siyasi mevta' ilan etti. 3 MART'TA AKŞENER'İ LİNÇ KAMPANYASI İLE MASAYA DÖNDÜREN ÇEVRELER BU KEZ DE YEREL SEÇİMLERDE CHP İLE İTTİFAK VEYA İŞ BİRLİĞİ YAPILMASI İÇİN DEVREYE GİRDİ Önceki gece muhalefet cephesinde yaşanan gelişmeler, 14 Mayıs seçimleri öncesi 3 Mart'ta Akşener'in masadan kalkıyorum demesinin ardından yaşananlarla tıpatıp aynıydı. 3 Mart'ta masadan kalktığını açıklayan Akşener'i tehdit, küfür ve linç kampanyası ile masaya döndüren çevreler yine devreye girdi. Yerel seçimlerde kendi adaylarıyla seçime girecekleri kararını veren İYİ Parti ve Genel Başkan Meral Akşener bu kez de aynı çevrelerin hedefi oldu. Bu linç kampanyasının hedefi de Akşener'in baskı altına alınıp yerel seçimlerde CHP ile ittifak veya iş birliği yapmasını sağlamaktı. CHP'de yaşanan demokrasi dışı gelişmeler ve trollerin illegal faaliyetlerinin aynen Kılıçdaroğlu döneminde olduğu gibi devam ettiği net bir şekilde görülebiliyor. Değişimi savunan Özel ve İmamoğlu ‘'Değişim'' diyerek yola çıktı ancak Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir yandan İYİ Parti diğer yandan terör örgütü PKK'nın siyasi ayağı HEDEP'le ittifak ve iş birliğine bel bağlanıyor. Görülüyor ki CHP'de değişen hiçbir şey yok! İYİ Parti'nin yerel seçimlere tek başına

lent mart bu allah ak bir baz neden gk chp pkk mamo yava kemal k yerel belediye ba genel ba y parti meral ak chp genel ba chp'li pkk'n bilindi y parti'nin
Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - CHP'nin yeni emanetçi lideri Özel'den PKK'nın siyasi kolu HDP'yi aklayan...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 20, 2023 5:48


CHP'nin 8'inci Olağan Kurultayı'nda Genel Başkan seçilen Özgür Özel PKK'nın siyasi uzantısı HDP'ye selefi Kılıçdaroğlu gibi aynı ideolojik çizgiden baktığı yaptığı skandal açıklamalardan anlaşıldı. CHP'nin yeni lideri Özel PKK terör örgütünün siyasi kolu olan HDP'yi aklınca ve cahilce aklamaya çalışarak ‘Bir suç işlemeyen partileri şeytanlaştırmam' sözleri ile CHP'de liderler değişse de terör muhibbi zihniyetin değişmediğini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. HDP'lilerle hiçbir sorunu olmadığını açıklayan Özel “Gözümün önünde bir suç işlemeyen partileri birileri istiyor diye şeytanlaştıracak değilim” demişti!!! PKK ile kendi sorunu yok anladık ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin vatan uğruna canını seve seve feda etmiş şehitlerimizin ve onların yakınlarının sorunları var! Bu durumda Atatürk'ün partisinin başına hasbel kader gelmiş bu kifayetsiz yöneticilerin ABD başta olmak üzere İsrail'in dahi yönettiğini açıkladığı PKK ve onun siyasi kolu HDP'den oy alma hevesi uğruna devletimizi ne kadar zarar verebilecekleri ortada! ÖZGÜR ÖZEL'E GÖRE CHP'DEKİ DEĞİŞİM, KAPATMA DAVASI AÇILAN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN SİYASİ KOLU OLAN HDP'DE HEYECAN UYANDIRMIŞ! Bilindiği gibi CHP'nin yeni lideri Özgür Özel'in ‘Gözümün önünde suç işlemeyen siyasi partileri birileri istiyor diye şeytanlaştıracak değilim' skandal açıklamalarında kastettiği o birileri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Anayasa Mahkemesi olsa gerek! Zira Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP ile ilgili hazırladığı iddianamesinde “Anayasa'nın 14. maddesinde temel hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlayan' faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı” belirtilerek Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesinde, bir siyasi partinin Anayasa'nın 68. maddesinin 4. fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına ancak bu nitelikteki fiillerin işlendiğinin ve odak hâline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilmesi hâlinde karar verileceği belirtilmiş; fıkranın devamında da bir siyasi partinin, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin tüm organlarınca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde söz konusu fiillerin odağı hâline gelmiş sayılacağına işaret edilmiştir.

Yeni Şafak Podcast
Süleyman Seyfi Öğün - ABD ve Çin nereye?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 16, 2023 5:33


Jeopolitik üzerine yazdığım yazının hemen arkasından, tesâdüf olarak memleketimizin parlak beyinlerinden birisi olan Cemil Şinâsi Türün'ün ekonomi gazetecisi Erkan Öz ile yaptığı bir YouTube sohbetini seyrettim. Benim merâmımı çerçeveleyen, onunla pek çok yerde örtüşen ve çok hoş sembolik kavramlaştırmalarla yüklü bir sohbetti bu. Son Akıl Odası programında da, tabiî ki Cemil Bey'in onayını alarak ve kendisini kaynak göstererek bu yaklaşımı kullandım. Cemil Bey, jeopolitik gelişmeleri, herkesin bildiği bir çocuk oyununa, “Taş, Makas ve Kağıt” oyununa benzetiyor. Taş, enerji yatırımcılarını, kâğıt finansal sermâyeyi makas ise askerî ve istihbârî yapıları sembolize ediyor. Kâğıt Rothschild, Taş Rockefeller âilelerine dayanıyor. Makas ise Pentagon, CIA ve MI6 gibi yapıları temsil ediyor. Bunların arasında, bir gerilimin ortaya çıkmış olduğunu ve bu gerilimlerin çok ciddî jeopolitik neticeleri olduğunu dile getiriyor Cemil Bey. Bir bakıma, iç içe geçmişliklerini de atlamadan söyleyelim; bir para-enerji kavgası bu. Sâdece ABD'de değil, diğer devletlerde de, dış politika çıktılarından iç bölünmelere kadar bu kavgaların izlerini bulabiliyoruz. Meselâ Ukrayna-Rusya savaşı Taşçı Putin ile Kâğıtçı Zelenski'yi karşı karşıya getiriyordu. Almanya'da Taşçıların adamları olan ve Brandt Doktrinine yaslanan Merkel ve Schröder ekolü sonrası ortaya çıkan ve ABD'deki Kâğıtçıların temsilcisi olan Biden iktidârının desteklediği Scholtz ve ekibi, Almanya ve Rusya'nın târihsel enerji dostluğunu berhavâ etmişti. Kuzey Akımı'nın fiziken tahrip edilmesi de bunu teyid ediyordu. Hâsılı bugünkü AB, Makasçıları da devreye sokan ABD- Birleşik Krallık ikilisinin neredeyse tam güdümüne girdi. Polonya ve boylarından büyük işlere soyunan Baltık Cumhûriyetleri, zaman zaman yalpalasa da Fransa bu dizilimdeki yerini aldı. Arada çatlak sesler çıkaran ve Rusya yanlısı gibi profil veren Macaristan, Slovakya'daki bugünün iktidârı vb, Taşçılarla iş tutuyor gibi anlaşılabilir. Şablonu İsrâil-Filistin savaşına da tatbik etmek mümkün görünüyor. Çok açık ki, İsrâil'i Levant ve Mezopotomya'da büyütmek isteyen bir güç var. Her ne kadar Biden, ilk zamanlarında İsrâil'e mırın kırın etmiş olsa da, bugün ABD'nin tekmil gücüyle İsrâil'i mutlak destekliyor. Kâğıtçıların işi bu. Buna ayrıca PKK'nın da dâhil olduğunu bilmek lâzım. Taşçıların adamı Putin mümkün mertebe buna dâhil olmaktan çekindi. Sûriye'de işbirliği yaptığı İran'ı da ortada bıraktı. İran ise, uzantılarını off side'a düşürerek savaşa dâhil olmayacağını belirtti. (Bundan sonra Hizbullah vd. İran uzantılı güçlerin hâli bir merak konusu olarak kalıyor). Muhtemelen, bunu ABD ve genel olarak Batı karşısında bir koz olarak kullanmayı düşünüyorlar. İran arkasını Çin'e vermiş durumda. Bunu ABD ve İsrâil'e karşı cephesini tahkim etmek için bir kullanılacağını düşündük. Hâlbuki, tam aksine, bunu Kâğıtçı Batı ile barış sağlamak için yaptığı anlaşılıyor. Sebebi Çin ve ABD'nin de de bu yolda olması. Yâni, içine Çin ve ABD'yi de alan daha büyük bir rüzgâr yakalayıp durumunu kurtarmak ve bloklanmış fonlarına kavuşmanın derdinde. Yâni, İran, Çin üzerinden Kağıtçı Batı ile anlaşmanın derdinde. Ne Gazze'yi ne de Sûriye'yi umuruna koyduğu yok. Körfez-İran yumuşaması da bunun provasıydı. Unutmayalım ki, İran, İsrâil ile anlaşmış bir Körfez ile barışma yoluna gitti. Kâğıtçı Batı da buna sıcak bakıyor. Nitekim Biden'ın çıkış yaptığı günlerde İran'a sempati ile yaklaşması da bunun göstergesi sayılabilir. İran eğer diretmiş olsaydı parçalanmasına gide büyük bir savaş onu bekliyordu. Kendi açısından akıllılık etmiş oldu.

Yeni Şafak Podcast
Hüseyin Likoğlu - Sınır namussa, “Tezkereye hayır” nedir!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 11, 2023 4:37


Türkiye yarım asırdır sınırlarının ötesinde yuvalanan bir terör örgütüyle mücadele ediyor. PKK'nın sınırlarımızın dışındaki ilk varlık yeri Suriye'dir. Elebaşı Öcalan, Bekaa Vadisi'nde Hafız Esed'in himayesinde örgütü şekillendirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nin 1991 yılında Irak'a saldırmasıyla başlayan 1. Körfez Savaşı'nın ardından PKK'nın Irak'a geçme serüveni başladı. ABD'nin Irak'ın kuzeyinde istikrarsızlaştırdığı bölge PKK için büyük bir alan açtı. ABD, Bağdat'tan kopardığı 36. paralelin kuzeyini sözde Saddam Hüseyin'in müdahalesinden korumak için bir güç oluşturdu. Adına Çekiç Güç denilen askeri oluşum, PKK'nın Irak'taki varlığına şemsiye oldu. Terör örgütü PKK, Çekiç Güç'ün himayesinde, Kandil başta olmak üzere Kuzey Irak'ta kamplar kurdu, mağaralarda yaşam alanları oluşturdu. Çekiç Güç aynı zamanda insan gücüyle taşınamayacak silahların nakliye işini de yaptı. ABD, helikopterlerle hem silah hem de teröristleri Türkiye'nin sınırları karşısındaki dağlara taşıdı. PKK, Irak'ın kuzeyinde oluşturduğu kamplardan, uzun yıllar sınır karakollarımıza saldırılar düzenledi. Şırnak'ta kurtarılmış alanlar oluşturmaya kalkıştı. Aktütün, Çukurca isimleri hafızalarımızda hâlâ acı olaylarla yer alıyor. Türkiye, sınırlarının ötesinde var olan terör yüzünden yıllarca acı olaylar yaşadı. Sınır ötesi operasyonlar ancak günübirlik yapılıyordu. ABD'nin tehditleri yüzünden yarım bırakmak zorunda kaldığımız sınır ötesi harekâtlarımız oldu. “TERÖRİSTLERİ BULUNDUKLARI YERDE İMHA ET” Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızan Fetullahçı teröristlerin, PKK'yı koruduğunu yıllar sonra öğrendik. 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin ardından TSK'nın FETÖ'cü hainlerden temizlenmesiyle birlikte, terörle mücadelede yepyeni bir konsept oluştu: “Teröristleri bulundukları yerde imha et.” Teröristleri bulundukları yerde imha edebilmek için, kamplarının olduğu ülkelere ordumuzun girebilmesi gerekiyordu. Bunun için de sınır ötesi operasyonlara izin veren tezkerelerin Meclis'ten geçmesi gerekir. 15 Temmuz'dan kısa bir süre sonra terör örgütü DEAŞ'a yönelik sınır ötesi Fırat Kalkanı Harekâtı gerçekleştirildi. Sınırlarımızdaki teröristler temizlendi. Oluşturulan tampon bölge ile DEAŞ'ın ülkemizde bir daha eylem yapmasının önüne geçildi. Ardından yapılan Zeytin Dalı Harekâtı'yla Afrin ve çevresi PKK'dan temizlendi. Daha sonra da Barış Pınarı Harekâtı'yla Fırat'ın doğusunda PKK'ya büyük bir darbe indirildi. Yine o bölgede tampon alan oluşturuldu. Bu üç harekâtın ardından oluşturulan tampon bölgelerde binlerce Mehmetçik görev yapıyor. Bu sayede teröristler sınırlarımıza yaklaşamıyor. Hem sınırlar güvene alındı hem de teröristler bulundukları yerlerde imha ediliyor. Mehmetçik iki yıldır Irak'ın kuzeyinde büyük bir alanda ve PKK'nın en önemli kamplarının bulunduğu yerde operasyonlar gerçekleştiriyor ve fiili bir tampon bölge de Kuzey Irak'ta oluştu. CHP DE HDP GİBİ HAREKET EDECEK!

Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - MİT'e ait SİHA'yı düşüren ABD Türkiye'ye ne mesaj verdi, Türkiye'nin...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 9, 2023 5:20


PKK/PYD terör örgütünün sözde Ölümüzler Taburu'na bağlı intihar timinin Suriye'den illegal yollarla Ankara'ya gelerek İçişleri Bakanlığı'na iki canlı bomba ile saldırması, daha sonra PKK'nın sözde askeri kanadı HPG'den yapılan açıklamada TBMM üzerinden devleti hedef alan tehditkar ve alçakça açıklamaları YPG/ PKK terör örgütü için bardağı taşıran son damla olmuştu. Çünkü bu terör saldırısını kahraman iki polis cevval ve kendi hayatlarını tehlikeye atarak etkisiz hale getirmeseydi sonuçları çok vahim olabilirdi. Eğer teröristler İçişleri Bakanlığı'na girselerdi içeride katliam yapabilir, rehin alabilirlerdi. Kahraman iki polisin teröristleri kısa sürede etkisiz hale getirmesi aynı zamanda terörist saldırıyı sönükleştirmişti. Hatta Fransa PKK'nın Türkiye'de eylem kabiliyetini kaybettiğini bile gündeme getirmişti. Aslında Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğünü parçalayarak siyasi yapılarını da değiştirmeyi amaçlayan, Türkiye'yi de içine alan çok ciddi anlamda tehdit eden bir proje yürütülüyordu. ABD ve bazı kolonyalist Avrupa ülkeleri, Süleymaniye merkezli KYB'yi de işin içine katarak bu iki yapıyı birbirine entegre etmeyi başarabilirlerse bu projeden şu ana kadar uzak duran Barzani'yi de baskı altına alarak bu kaos projesine dahil etmeye çalışıyorlardı. Türkiye ısrarla bu konuyu takip ediyor, etmekte de zorunda anlaşılan. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü parçalayarak siyasi veya ideolojik yapısını değiştirmeyi amaçlayan terör örgütünün başat unsur olduğu bir oluşumu ortaya koyarak Türkiye'yi ulusal güvenliğini hedef alan bir tehditle karşı karşıya bırakmaya çalışan güç odakları ile mücadele şimdilerde yapılıyor. Şu an mesela terörle mücadele bu işin içinde var ama bu bir jeopolitik karşılık aslında. Türkiye bu konuda şunu söylüyor: “Burada Türkiye ye karşı kurulan jeopolitik tuzakları entrikaları gördüm, buna karşılık veriyorum.” Şimdi bu noktada ortaya çıkan irade önemli! Neden bahsediyoruz? Sadece SİHA ve savaş uçaklarının etkisi çok farklı bir süreci tetikledi. Biz buraya önce SİHA'lar ile girdik. Bu ne anlama geliyor? Bizim irademizi test ettiler. Sonra SİHA'mızı düşürdüler. ABD'nin SİHA'mızı düşürmekle aslında bize verdiği mesaj netti: “YPG'yi ben burada koruyorum, himaye ediyorum lojistik destek ve eğitim veriyorum, yönetiyorum ve yönlendiriyorum. Bu nedenle sen YPG'yi vuramazsın.” Bu tehdide karşı 5 Ekim gecesi saat 23.00'ten itibaren 50 Km derinlikte Suriye'yi savaş uçaklarıyla vurmaya devam etmesi öncelikle Türkiye'nin etkisini arttıran önemli bir nedendi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” düsturu ile kollar halinde jetlerimiz ve akıncı taaruzi İHA'nın da aralarında bulunduğu insansız hava araçlarımız, Tel Rıfat, Cizre ve Derik'teki terör hedefleri bir yıl içinde ikinci kez vurmuş oldu. Cezire Kampı olarak bilinen alanda Haseki'nin üstüne kadar inerek Abdülaziz ve Karaçok Dağları da vuruldu. Bu kez terör örgütünün kullandığı petrol kuyuları depolama tesisleri de hedef alındı. Suriye sınırının 40-50 kilometre derinliğindeki hedefleri F 16'larımız kullanılamaz hale getirdi. Operasyonlarda yerli milli mühimmat kullanıldı. Şu ana kadar 65 hedef imha edildi. Amerika'ya cevap böyle verildi, verilmeye de devam ediliyor.

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Er ya da geç

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 9, 2023 5:26


Daha önceki İsrail'in Filistin'e yönelik baskınlarında sine-çekine İsrail'e destek olan memleketteki bit yavruları, bu kez baskın Hamas'tan gelince ve Hamas bir şok dalgasıyla İsrail'in anasını ağlatınca açıktan kahpelik etmeye başladılar. Meğer ne çok İsrail destekçisi varmış yahu memlekette. Başta Kamalist akıl hastaları olmak üzere Ümit Özdağ'ın Nazi özentisi yavruları, bazı sinik-liboş muhafazakarlar, Fatih Altaylı denilen mikser, Mustafa Yeneroğlu isimli entegrist lolipop ve Bülent Arınç isimli “şişirilmiş bölüm sonu canavarı” sıvadılar kolları. El birliğiyle “İsrail'i aklama operasyonu” yaptılar, iyi mi? FETÖ'cü P.İ.Ç'leri saymıyorum bile. Bu çevrelerin her biri bir başka kanaldan ilerleyerek İsrail'i aklamanın derdine düştüler. Pek salakları “İsrailli siviller” yavesine sarıldı. İsrailli işgalci yerleşimcileri “sivil” sayan bu dangalaklar çabuk ekarte oldular. Bunların daha da salakları “Hamas güçsüz, ne gerek vardı bu saldırıya?” şeklinde analiz kastılar. Allah'a inanan ama O'na asla güvenmeyen bu güya muhafazakâr dangalaklar, analiz adı altında izzet ve şerefleri için uzun süredir dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze'den çıkan savaşçıların ‘acayip güçlü İsrail' palavrasını saatler içerisinde yerle bir etmeleriyle yaşadıkları paniği açık ettiler. Bu salaklar hâlâ İsrail'in Gazze'yi amaçsız ve vahşi şekilde bombalıyor oluşundan kaynaklı şekilde “Biz dememiş miydik? Bak İsrail kızdı, sivil öldürüyor” demeye devam ediyorlar. He lan, demiştiniz. Biz de size demiştik ki “Bu şanlı savaşçılar huruç etmeden önce bu terör organizasyonu İsrail hiçbir sivil Filistinlinin burnunun bile kanamasına izin vermiyordu, dünyanın en barışçı topluluğu idi bu teröristler, he lan, haklısınız.” Gelelim bu İsrail severlerin en ama en salaklarına. Bunlar, Ümit Özdağ'ın Nazi özentisi yavruları ve Kamalist tarih zırvalarıyla büyümüş Arap düşmanı “gavur severler” topluluğu. Aslında biliyoruz ki bu topluluğun tarihle, gerçekle, gerçeklikle, hakikatle hiçbir ilişikleri yok. “Araplar bizi arkamızdan vurdu, Filistinlilerin dedeleri Yahudilere toprak sattı ve Filistinliler Ermenileri destekliyor” palavraları dışında tek bir cümleleri yok konuyla ilgili. Salak heriflere “Osmanlı askerini arkadan vuran az sayıda Arap'ı o esnada bütün aklını Yahudilerin ürettiği İngilizler organize etti; o isyanlara rağmen Arapların büyük çoğunluğu Osmanlı ordusu saflarında düşmanla çarpışıyordu. Dahası, bizi arkamızdan vuran Arapları organize eden Şerif Hüseyin'in iki oğlu Faysal ve Abdullah Mustafa Kemal Atatürk'le ‘kanki' olmuşlardı. Bu iki kral, kral gibi ağırlanmışlardı Türkiye'de Atatürk tarafından” diyorsun demeye ama kulakları yok ki duysunlar. Salak heriflere “İsrail Devleti'nin kurulma planı 19. yüzyıl sonundan itibaren Londra ve Paris'te pişirilmiş bir plandır. Yahudiler güya kendilerinden nefret eden Avrupa'dan Filistin coğrafyasına geldiklerinde tonlarla para dökmelerine rağmen Filistinliler onlara ancak topraklarının yüzde 6'sını (ki bu da çok şişirilmiş bir oran) satmışlardı. Üstelik topraklarını satanların kahir ekseriyeti Ermeniler ve diğer Hıristiyan Araplardı” diyorsun demesine de duyma yetileri olmadığı için bunu da duymuyorlar. Daha neler neler diyorsun demeye. Misal, “Azerbaycan, Ermenistan'ı yenip Karabağ'ı özgürleştirdiğinde ilk kutlama mesajlarından biri Hamas'tan geldi” diyorsun, bu salaklar “Filistinliler Ermeni dostu, İsrail değil” diyorlar. “Lan Türkiye'ye karşı PKK'nın yanında duran, PKK'nın içerisindeki Ermenilerin tam teçhizatla silahlanmalarını sağlayan İsrail'in ta kendisi değil mi?” diyorsun, mavi ekran bile vermiyorlar. O yüzden Filistin davasının kurucusu İzzeddin Kassam'ın “Atatürk'ün silah arkadaşı” olduğunu bu sığırlara anlatamıyorsun bile.

Yeni Şafak Podcast
Yahya Bostan - ABD Türkiye'yi durdurabilir mi?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 7, 2023 4:37


Ankara'da düzenlenen terör saldırısından sadece bir kaç saat sonra, Cumhur-başkanı Erdoğan bundan sonra atılacak adımların ipuçlarını verdi. “Atacağımız yeni adımlar sadece hazırlık, zaman ve ortam meselesidir” dedi. Ardından artık önemli bir sembol haline gelen o cümleyi tekrarladı: “Bir gece ansızın gelebiliriz.” İçişleri Bakanlığına saldıran iki teröristin kimlikleri, nereden geldikleri netleşince Ankara'nın oyun planı da belirginleşti şüphesiz. Dışişleri Bakanı Fidan'ın “Terör örgütüne ait tüm tesisler meşru hedefimizdir” sözleri yeni bir sürecin işaret fişeğiydi. Fidan'ın “Üçüncü taraflar bu tesislerden uzak dursun” sözleri önemli bir uyarıydı. İsim verilmese de herkes biliyor ki burada öncelikli muhatap ABD'dir. Ancak tek muhatap değildir. PKK ile iş tutan, silah ve finansman sağlayan, örgütün kullanımına havaalanlarını açan her yapı, devlet, örgüt bu mesajdan kendisine düşen payı almalıdır. Ama biz ABD ile devam edelim..  ABD ile uzun süredir PKK/YPG kaynaklı bir gerilim yaşıyoruz. Washington gözlerimizin içine baka baka terör örgütünü ve türevlerini destekliyor. PKK'nın Suriye kolu YPG ile iş tutuyor. Tırlar dolusu silah yardımının yanı sıra PKK'nın Suriye'nin kuzeyindeki tüm altyapı faaliyetlerini finanse ediyor. SİHA operasyonlarından korumak için elebaşlarını kendi uçaklarıyla taşıyor. Terör konvoylarına askeri araçlarla eskortluk yapıyor. Bu teröre kalkan olmaktır. Bunun tansiyonu artırması kaçınılmazdır. Nitekim bu gerilim uzun bir süredir perde arkasında devam ediyordu. Ankara Washington'u bu konuda onlarca kez uyarmıştır. Yazmıştık... Washington'a giden “Terör Amerikan bayrağı altında olsa da bizim için açık hedeftir” mesajı Türk devletinin kararlılığıdır. (Washington'a Mazlum Abdi Resti, Nisan 2023) Amerikalılar bu kararlılık karşısında uzun bir süredir homurdanıyordu. Ama önce perde arkasından. Bir. Amerikalıları ayağa kaldıran ilk gelişme geçtiğimiz yıl, Kasım ayında yaşandı. İstiklal Caddesi saldırısının ardından Suriye'nin kuzeyine büyük bir SİHA saldırısı düzenlendi. Bu saldırıda ilk kez terör örgütünün işlettiği petrol kuyuları vuruldu. ABD özel kuvvetlerinin koruduğu terör kuyuları. (Bakınız, Terör Kuyularını Sıfırlayacağız, Ocak 2023). Operasyonda Washington'un büyük bir bütçe ayırarak inşa ettiği ve PKK'nın hizmetine sunduğu telsiz- haberleşme sistemleri, altyapı tesisleri, silah ve mühimmat depoları da yok edilmişti. Amerikalılar bu konuda basına açıklama yapmadılar. İki. Diğer konu PKK'nın Suriye'deki ele başı Mazlum Abdi'nin ABD koruması altındayken Irak Süley-maniye'de hedef alınmasıydı. Amerikalılar bu kez “İsmini açıklamak istemeyen yetkililer” üzerinden basına konuştular. “Askerlerinin can güvenliğinin riske atıldığını” ileri sürdüler. Oysa can güvenliği riske atılan sadece elebaşıydı. Görgü tanıklarına göre Amerikan askerleriyle arasında 300 metre mesafe vardı. Üç. Son olay geçtiğimiz ay Süleymaniye'de, Arbat Havalimanında yaşandı. “Üçüncü taraflardan” biri olan Bafel Talabani'ye bağlı üç peşmergenin teröristlere eğitim verdiği sırada havalimanında patlama yaşandı. ABD bu kez doğrudan Bağdat Büyükelçiliğinin resmi sosyal medya hesabından açıklama yaparak yaşanan olayı kınadı. Artan dozajı görüyorsunuz.

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - “Yeter” demenin vakti gelmedi mi?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 7, 2023 5:07


Her zaman olan bir kez daha oldu. “Kürtleri temsil ediyoruz” yalanıyla buldukları her iktidar ocağının kucağına oturan emperyalizmin mayın eşekleri bir kez daha derin bir hayal kırıklığı ve panik havasıyla “foşik TC bizi vuruyor, emperyalist efendilerimiz imdada yetişmiyor” türküsü çığırmaya başladılar. Bence bu emperyalizmin mayın eşeklerinin çok iyi anlayıp bile isteye safa yattıkları yer şurası. Gölgesinde serinledikleri emperyalist efendiler bu aptallara bir ülke armağan etmenin derdinde değiller. Hiçbir zaman olmadılar. Türkiye'yi, Irak'ı, Suriye'yi ve nispeten İran'ı “istim üzerinde” ve “karışıklığa hazır” tutmanın bir yolu olarak bu aptallara mayın eşekliği yaptırıyorlar. Bir gram fazlası değil. Zaten Kürdün çocuğunu kandırıp emperyalizmin askeri haline getiren, bundan da neredeyse sadistik bir zevk alan bu aptallar sürüsünün hak ettiği de bir gram fazlası değil. Bunlarla işi bittiğinde bir sümük mendili gibi kenara atıyor bunları emperyalistler ve bunlar da başlıyor yeniden o berbat türküye: “Foşik T.C bizi vuruyor.” Aslına bakarsanız PKK'ya da, harf azgını PKK uzantısı örgütlere de, “PKK'nın siyasi yapılanması” YSP'ye de başından beri “aklı eren herkes” ilgili uyarıları yaptı, yapmaya da devam ediyor. “Ne Türkiye, ne Suriye, ne de bölgede çıkarı dışında hiçbir insani ilke tanımayan emperyalistler sizin hayalini kurduğunuz şeyin gerçekleşmesine izin vermez” denildi bunlara. “Bugün yaptığın terör, ortaya koyduğun tedhiş, öldürdüğün masum insanlar... Hiçbiri yanına kalmaz” da denildi. Dinlemediler. Her zaman yaptıklarını yapıp, Kürdün ölmesinden yahut ölüme gönderilmesinden hayvani bir çıkar, korkunç bir gelir, muazzam bir iktidar devşirmeye giriştiler. Hatırlayın, dünya kamuoyunu gaza getirip “Arap öldürmek isteyen” sadist ruhlu, hastalıklı Avrupalı tiplerin tamamını Suriye'ye davet edip onlara “canlı hedefe ateş edebilecekleri bir poligon” yarattılar Rojova'da. “Yapmayın”ı duymadılar, “etmeyin”i dinlemediler. “Bugün öldürttüğünüz bu insanlar, emperyalist efendileriniz ve yanınızda güya özgürlük savaşçısı gibi takılan bu sadist ruhlu pislikler sizi yalnız bıraktığında size cehennemi yaşatırlar” denilmedi mi bunlara? Denildi. Geçtik “aklı eren insanlar”ın uyarılarını, bir Kürt kadının “hani bizim öldürülmemize izin vermeyecektin, neredesin gavat Amerika?” seslenişi bile akıllarını başlarına almalarına yetmedi Şimdi Türkiye “üçüncü taraflar karışmasın” diyerek balyoz gibi indi ya PKK'nın tepesine. Bu mayın eşekleri bütün umutlarını Amerika'nın Türkiye'yi ekarte etmesine bağlamış durumdalar. Bir de İHA düşürülünce bu mayın eşekleri “aha Amerika foşik TC'ye savaş açacak” havasına girdiler bile. Bitmek tükenmek bilmez şekilde “başkasının gücünden medet ummaya” devam ediyorlar. Türkçede bu şaşkınlık ve eziklik psikolojisine çok uygun gerdekli merdekli bir deyim var ama yazamam buraya. Şurası çok net, çok kesin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kamuoyuna ilan ettiği şekliyle Tel Rifat'ta, Cizire'de, Derik'te 30 hedefi yerle bir etmiş durumda. Bu operasyonların ne kadar süreceği, kaç hedefin daha yerle bir edilip kaç mayın eşeğinin daha canının cehenneme gönderileceği ise başkasının değil, sadece Türkiye'nin bileceği, karar vereceği bir iş. Dengeleri gözetip operasyonları kısa kesmek de uhdesinde, “dengelerin canı cehenneme” deyip terörün bütün bileşenlerini dilediği gibi yok etmek de uhdesinde Türkiye'nin. Türkiye ve ordusu bu operasyonu dilediği gibi yürütedursun, biz bu esnada “bir ağlamadığı kalan” Sezai Temelli'nin şu açıklamasını okuyalım dilerseniz: “Bu saldırıları bir kez de ben kınamak istiyorum. Sivil ölümlerine yol açan bu saldırılar bizzat Dışişleri Bakanlığı tarafından tescillendi. Her yeri hedef alacağız dedi. Dolayısıyla burada sivilleri kadınları çocukları gözetmeyen bir saldırı stratejisini izleyeceklerini söylediler. Olan Kürt halkına, Kürt çocuklarına oluyor çünkü hedef Irak ve Suriye Kürdistan'ıdır.”

COSMO Köln Radyosu
Ankara'daki bombalı saldırı ve düşündürdükleri

COSMO Köln Radyosu

Play Episode Listen Later Oct 4, 2023 21:58


Ankara'da TBMM'nin açılışından birkaç saat önce hem de İçişleri Bakanlığı önünde gerçekleştirilen bombalı saldırı, pekçok soruyu da beraberinde getirdi. Saldırıyı üstlenen PKK'nın bu eylem ile hem gücünü göstermek hem de Öcalan'nın tecridine dikkat çekmek istediğini düşünenlerin sayısı az değil. Saldırıdan sonra MHP ile AKP arasındaki kutuplaşmanın derinleştiği yorumlarının yapılması da dikkat çekti. Saldırı uluslararası siyasette de tepki çekerken Türkiye sınır ötesi operasyonlarını hızlandırdı. COSMO TÜRKÇE konunun detaylarını Erkan Aslan ve gazeteci Gökçer Tahincioğlu ile konuştu. Mikrofonda Aydın Işık var. Von Aydin Isik.

Yeni Şafak Podcast
Bülent Orakoğlu - PKK'nın İçişleri Bakanlığı'nı hedef alan çifte canlı bomba saldırısı...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 4, 2023 5:33


İçişleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü binası önünde nöbet tutan kahraman polislerimiz canlarını yok sayarak BTÖ PKK'lı iki canlı bombacıyı etkisiz hale getirmişlerdi. PKK'lı canlı bombalardan biri polislerimizin müdahalesini görerek kendisini patlatmış diğer canlı bomba da teröristlerle çatışmaya giren polislerimizce öldürülmüştü. Bu terör eylemini planlayan PKK'nın sözde askeri kanadı HPG'den teröristlerin başarısızlığı ve korkaklığını örtmek amacıyla yapılan tuhaf açıklamalar imalar ve tehditler çok enteresan doğrusu. Şöyle ki “Meclis'in açılış gününde, Meclis'e çok yakın bir yerde” saldırının yapıldığının altı çizilirken şöyle dendi: “Ölümsüzler Taburu'nun üyeleri eğer isteseydi eylem saatinde küçük bir değişiklik yaparak çok daha farklı sonuçların oluşmasına yol açabilirdi. Ancak bilinçli bir biçimde böyle bir tercih yapılmayıp, esas amaç olan; ilgili yerlere gereken mesajın ulaştırılması ve ciddi anlamda uyarılması hedefine bağlı kalınmıştır.” Bu yalana kimse inanmaz çünkü birkaç kahraman polis karşısında korkarak kendisini patlatan, çatışmada öldürülen sözde Ölümsüzler Taburu teröristleri şüphesiz terör eylemini gerçekleştirmek için TBMM önünden geçtiğinde Özel Harekat başta olmak üzere onlarca kahraman polisi görerek korkup Emniyet Genel Müdürlüğü önüne giderek korku içinde öldüklerini sanıyorum. İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA TERÖR SALDIRISINDAN KISA BİR SÜRE SONRA ŞU AÇIKLAMAYI YAPTI İçişleri Bakanı Yerlikaya, olaydan birkaç saat sonra İçişleri Bakanlığı önünde kameraların karşısına geçerek son duruma ilişkin bilgi verdi. “Şükürler olsun kahraman polisimizin cevvaliyeti, kararlılığı, sezgisiyle teröristler araçtan iner inmez onlara silahla mukavemette bulunmuş, bu esnada teröristlerden biri zaten canlı bomba düzeneği var, kendini patlatmış, diğeri kendini patlatmaya fırsat bulamadan başından vurulmuş, etkisiz hale getirilmiştir. Olayın ardından polisler tarafından etkisiz hale getirilen teröristin üzerinde de canlı bomba yeleği tespit edildi. Yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığı bölgeye sevk edilen bomba imha ekiplerince teröristin üzerindeki bomba kontrollü şekilde çıkarıldı ve fünye ile patlatılarak imha edildi. Ankaralılara geçmiş olsun” dileklerini ileten Yerlikaya, saldırıya karşılık veren polisleri kutladı. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NI HEDEF ALAN ÇİFTE CANLI BOMBA SALDIRISINI PKK'NIN SÖZDE ASKERİ KANADI HPG ÜSTLENDİ Ankara'da İçişleri Bakanlığı'na yönelik düzenlenen terör saldırısını PKK'nin sözde askeri kanadı HPG üstlendi. Saldırının doğrudan PKK lideri Murat Karayılan'a bağlı sözde “Ölümsüzler Taburu” adlı grup tarafından düzenlediği kaydedildi. Açıklamada saldırının “Rojhat Zilan” ve “Erdal Şahin” kod adlı üyeler tarafından gerçekleştirildiği bilgisine yer verildi. Ayrıca eylemin geçtiğimiz gün Diyarbakır'da hayatını kaybeden “Axin Muş” kod adlı Hülya Demirer için yapıldığı belirtildi. BOMBA YÜKLEMESİ ADANA'DA YAPILDI

Yeni Şafak Podcast
Turgay Yerlikaya - PKK terörü ve medyatik temsil sorunu

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 4, 2023 5:10


1978'de kurulan ve ilk silahlı eylemini 1984 yılında gerçekleştiren PKK, etnik-ayrılıkçı bir terör örgütüdür. 80'lerden bu yana terör üzerinden tartışılan PKK'nın sadece devlete ya da güvenlik bürokrasisine yönelik bir tehdit olmadığı açık. Örgütün özellikle kurulduğu bölgede, temsil iddiasını üstlendiği kitlelere yönelik çok yönlü şiddet politikaları sergilediği bilinmektedir. Nitekim bu tür terör örgütlerinin kendi etnisitesinin tek temsilcisi olma iddiasıyla diğer rakiplerini tedhiş yöntemiyle bertaraf ettiği gerçeği sabittir. Sol içi grupların hatıralarında da takip edileceği üzere PKK, örgüt içerisindeki farklılıklara ve örgüte alternatif olabilecek farklı gruplara yönelik katliamlar sergilemekten çekinmemiştir. Zaman zaman dağılmanın eşiğine gelen PKK'nın örgüt içi infaz yöntemini bir kültür olarak benimsediği ve bu yolla dağılmanın önüne geçmeye çalıştığı da bilinmektedir. Bu nedenle ilgili terör örgütü sadece güvenlik güçleri değil sivil halk ve temsil iddiasında bulunduğu Kürtlere yönelik baskı, şiddet ve terör eylemleri sergilemekten hiçbir zaman imtina etmemiştir. TERÖRLE MÜCADELE VE MEDYATİK BAĞLAM Son yıllarda güvenlik bürokrasisinin başarılı operasyonları ve terörün sosyolojik nedenlerini ortadan kaldırmaya dönük devlet politikalarının terörle mücadelede kat ettiği mesafe ortada. Özellikle 7 Haziran 2015 Seçimleri sonrasında PKK eliyle üretilen “hendek terörü” döneminde gösterilen mücadele, örgütün dağılmasında önemli bir etki oluşturmuştur. Örgüte katılım ve operasyonel kapasitenin önemli ölçüde zayıfladığı PKK'da, dışarıda etkin olmak suretiyle güvenlik tehdidi olma potansiyelinin devam ettirilmeye çalışıldığı bilinmektedir. Bu bağlamda özellikle sınırlarımızın dışında muhtelif isimlerle kurduğu yeni örgütler farklı gerekçelerle meşrulaştırılmakta ve bu tehdit potansiyeli sürdürülmektedir. Bu nedenle sınır ötesinde farklı isim ve sıfatlarla kendisine meşruiyet üretmeye çalışan PKK ile mücadele Türkiye açısından uluslararası bir meseledir. Medya, terör örgütleri açısından önemli bir araçtır. Terör örgütleri kendi eylemlerinin bilinmesi ve örgütün daha geniş kitlelerde etki uyandırması adına medyada görünür olmak isterler. İlgili literatüre bakıldığında terör örgütleri, eylemlerin sorumluluğunu üstlenmek ve bunu duyurmak, militan devşirmek (recruitment), destekçi toplama ve propaganda yapmak gibi amaçlarla medyaya yönelirler. Bahse konu medyatikleştirilme süreci ya örgütün eylemleri üzerinden medyada tartışılması ya da doğrudan kendisini bir propaganda malzemesi haline getirmesi ile mümkündür. 80'lerden bu yana bir biçimde her iki metodu da uygulayan PKK'nın medyada yer alma biçimleri üzerine ciddi tartışmaların yapılması gerekmektedir. Örneğin PKK'nın Batı'da bir terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen Batı ülke medyalarında neden farklı şekillerde temsil edildiği başlı başına önemli bir tartışma konusudur. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI SALDIRISI

Yeni Şafak Podcast
Tamer Korkmaz - Sam Amca'sının canlı bombaları

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 3, 2023 2:50


Meclis'in açılış gününün sabahı, İçişleri Bakanlığı'na saldıran iki teröristten biri kendisini patlattı, diğeri öldürüldü.  Saldıranlar, PKK'lı canlı bombalar: -Sam Amca'sının vekil askerleri!  Hep söylüyoruz: -Türkiye ABD ile adı konulmamış bir savaşta, Gizli Harp yaşıyor!  Vaziyet, böyleyken... “ABD ile yeni dönem” ya da “ABD ile normalleşme başladı” gibi... İkide bir sahne aldırılan lafların hiçbir geçerliliği, hükmü yoktur. -Bu lakırdılar, bir nevi gözbağcılıktır. BİRLEŞİK TERÖR DEVLETİ Haydut Devlet ABD, bölgemizde ve dünyada terörün mühendisidir.  Türkiye'ye yönelik terör saldırılarının tamamının perde arkasında ABD var... Dünden bugüne, bu hep böyledir.  Vaktiyle, NATO'nun Gladio'su eliyle Türkiye'de PKK'yı inşa eden... PKK terör örgütünü Kuzey Irak'ta konuşlandıran... Suriye'nin kuzeyinde ise PKK'nın uzantısı olan YPG'li teröristleri yöneten ABD'nin ta kendisidir.  2015'ten bugüne, Türkiye'nin içeride ve sınır ötesindeki operasyonlarla PKK terörünü neredeyse bitirme noktasına gelmesi, ABD'yi çıldırtıyor!  Tam da Meclis'in açıldığı gün... PKK'lı canlı bombaları üzerinden güç gösterisi yapmaya yeltendiler.  Bu terör saldırısı, aynı zamanda... 14 ve 28 Mayıs seçim sonuçlarından dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Sam Amca'nın tepkisini simgeliyor. Türkiye'de seçim sandığından çıkan milli iradeye, demokrasiye “Amerikan Usulü” tepki!  Destek verdikleri Ermeni çetelerinin Karabağ'daki son yenilgisini müteakip... Bölgedeki sinsi planlarının çökmesini de, buraya ekleyelim.  Ne oldu? Haydut ABD, PKK'sının eliyle... Başkent Ankara'nın göbeğinde... Güç gösterisine kalkıştı, Türkiye'ye gözdağı vermeye yeltendi... -Neticede, hak ettiği cevabı aldı! NATO KAFA, NATO MERMER Bir de “Terör Sevici” İsveç var. PKK'lı ve FETÖ'cü hainleri itina ile himaye eden İsveç devleti!  NATO üyesi olabilmek için... Türkiye'ye muhtaçlar! Stockholm, Ankara ile yaptığı malum mutabakatın gereklerini bir türlü yerine getirmediği halde... TBMM'den üyelik için onay bekliyor!  Türkiye'nin iadesini talep ettiği PKK'lı ve FETÖ'cüleri vermediler... Stockholm'de Türkiye'yi hedef alan PKK eylemleri gırla gidiyor.

Yeni Şafak Podcast
Samed Karagöz - Sanat Dünyasının Körlüğü

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 19, 2023 3:28


İsmi lazım değil, Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin sahibi olduğu yayınevinin sergi salonundaki bir sergiyi küratörü eşliğinde geziyordum. Küratör serginin konseptini anlattı ilk önce sonra da eserlere dair bilgiler verdi. “Muhalif” bir sanatçının eserinin önüne gelince bir müddet durdu ve eseri anlatmaya başladı. Bu eser Amerika'nın en önemli bienallerinden Whitney'in yönetim kurulunda yer alan bir silah tüccarını eleştirmek için yapılmış, silahların savaşa neden olduğunu vurgulayan sanatçının bu eserinden sonra Whitney Bienali'nin yönetiminden o kişi istifa etmek zorunda kalmış. Küratör bunun ne kadar da etkin bir yöntem olduğunu aktarıyordu. Ama bu eserden hemen önce, hapiste olan zamanında Türkiye'nin F-16 uçaklarının modernizasyonu yapmış, zengin “solcu”, darbe heveslisi, PKK'nın terör örgütü değil de özgürlük savunucusu gerillalar olduğunu belirten kişiyle alakalı eserden bahsediyor olmasındaki çelişkiyi göremeyecek kadar kör; “itibar suikastı projesinde yer almaktan rahatsızlık duymayacak” kadar olan bitenden bihaberdi. Ya da ben öyle olmasını umdum. Türkiye'nin sol seküler sanat çevrelerinin en büyük problemi PKK'yla ve onun uzantılarıyla şartlar ne olursa olsun aralarına mesafe koymayı başaramamaktır diyebilmeyi çok isterdim ama maalesef durum bundan daha vahim çünkü bu çevrelerde yer alan birçok kişi ve kurum mesafe konulması gereken şeylerin zaten gönüllü destekçisi. Kandil'dekiler şehirde onları öven, onları destekleyen sanatçı bozuntularını zaten umursamıyorlar. (Buradakilerin de böyle bir derdi yok) Esas problem aradakiler. Yani Kandil'e çok daha üst perdeden yardımda bulunanlar aynı zamanda bu sanat çevreleriyle de yakın ilişki içinde. GÜLSÜN KARAMUSTAFA VENEDIK'TE 60. kez düzenlenecek olan Venedik Bienali'ndeki Türkiye Pavyonu'nda ülkemizi Gülsün Karamustafa temsil edecek. Sanatçının küratörlüğünü ise uzun zamandır sanatçıyla çalışan Esra Sarıgedik Öktem üstlenecek. 20 Nisan-24 Kasım 2024 tarihleri arasında düzenlenecek bienalin küratörü ise Adriano Pedrosa. 60. Uluslarası Sanat Sergisi'nin teması ise geçtiğimiz günlerde Yabancılar Her Yerde/Foreigners Everywhere olarak açıklandı. Gülsün Karamustafa'nın sanat pratiğinde işlediği konularda da yerinden edilme, göç, sürgün, etnisite yer aldığı için ana seçkiyle uyumlu bir yaklaşım görebiliriz. İKSV koordinasyonunda TC Dışişleri Bakanlığı himayesinde ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla gerçekleşen Türkiye Pavyonu'nda önceki edisyonda olduğu gibi gene bir kadın sanatçı tarafından temsil edilecek. Sergi açıldıktan sonra özellikle sanat eleştirmenlerimiz Pedrosa'nın düzenlediği uluslararası sergiyle ilgili övgü dolu yazılar yazacaklar. Yaklaşımını yerlere göklere sığdıramayacaklar. Ama aynı kişilerle oturup sohbet etseniz İstanbul'un artık yaşanmaz bir yer olduğunu her tarafın Araplara dolu olduğunu size söyleyeceklerdir. Birçoğunun kökünde yabancı düşmanlığı, onlar için yabancı kendileri gibi olmayandır, vardır. Örneğin dindar ve/veya muhafazakâr, erkek, heteroseksüel, evli ve çocukluysanız “sen de azınlık olmanın keyfini çıkart” diyebilirler rahatlıkla. Ama bir Batılı kendi toplumlarının içinde bulunduğu ayrımcılığı gözler önünde serdiğinde, devletlerinin uyguladığı asimilasyon politikalarını eleştirdiğinde demokrasiden bahsederken, iş kendilerine geldiğinde “yabancı” olanı yok etmeyi, tek tipleştirmeyi marifet bilirler. Utanmadan, sıkılmadan “Suriyeliler gi-de-cek” diye afişler bastırıp seçim dönemi bilboardlara bunları asan kişiye en ufak bir eleştiri yöneltmemelerinin temelinde de bu yaklaşımın yattığını unutmamak gerek.

TVNET
Akıl Odası/23 Mart/CHP ve İYİ Parti, PKK'nın ‘Lozan'ın yırtılma zamanıdır' açıklamasına ne diyor?

TVNET

Play Episode Listen Later Mar 26, 2023 103:26


Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr. Çağrı Erhan ve Avni Özgürel'in konuk olduğu, 23 Mart 2023 tarihli Akıl Odası'nda bu hafta: 00:00 Giriş 4:12 Şi-Putin görüşmesi nelere sebep olur? 7:06 Çin ve Rusya'yı bu noktaya ne getirdi? 8:42 Çin-Rusya yakınlaşmasında Kuzey Kore nerede duracak? 9:33 ABD, Çin ve Rusya'yı ‘eşi benzeri görülmemiş' beraberliğe mi itti? 16:33 Yeni dünya hangi dengeler ve kurallarla kuruluyor? 23:52 Çin ve Rusya nasıl bir küresel düzen planlıyor? 45:03 ABD-Rusya rekabetinde Türkiye nerede duracak? 50:14 Çin-Rusya işbirliği küresel ölçekte nasıl genişleyecek? 1:05:00 Rusya-Çin ittifakı ABD için ne kadar tehlikeli olabilir? 1:12:22 Çin'in küresel stratejisini nasıl anlamak gerek? 1:19:54 Yeni dünyanın hikayesi ne olacak? 1:26:14 Dünya dengeleri kimin öncülüğünde oluşuyor? 1:32:20 Yeni kurulan dünyada Türkiye nasıl adımlar atmalı? 1:40:19 Türkiye-Irak ilişkileri hangi boyutta seyredecek? #yenidünya #rusya #ukrayna Nedret Ersanel moderatörlüğünde Akıl Odası her salı ve perşembe 20.45'te TVNET'te.

HABERTURK.COM
İsveç Başbakanından terör örgütü PKK'nın provokasyonlarına tepki

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Jan 13, 2023 1:23


İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, İsveç'te terör örgütü PKK'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın maketini asarak gerçekleştirdiği provokasyonlarına tepki gösterdi. Kristersson, "Önde gelen iki siyasetçisi suikasta kurban giden İsveç'te, bir ül...

Hizmetten
“Şimdi konuş ey Ömer, artık seni dinler ve sana itaat ederiz!” | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 3, 2023 8:53


Bu video 10/04/2016 tarihinde yayınlanan “Meşru Siyaset ve Makyavelist Politikacılar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Raşit Halifeler ve onların yolunda yürüyenler meşru siyaseti temsil etmiş ve Makyavelizm'e asla başvurmamışlardır. *Siyaset; taht-ı tasarrufta olan şeyleri idare etme, düzene koyma, ahenk içinde götürme.. farklılıklardan bir bütünlük meydana getirme, onlardan bir dantela gibi bir hayat örgüleme.. şahısları ve hadiseleri doğru okuyup doğru değerlendirme sayesinde gayr-ı mütecanis şeyleri bir araya getirip bir vahdet ruhu ortaya koyma demektir. Siyaset; sağlam idare etme, yönetimi ahenk içinde götürme demektir; problemsiz, ayrıştırmadan, kendini öne sürmeden, her şeyi kendi arzu ve isteklerine bağlamadan; umumun hissiyatını ve farklı insanlar arasında nasıl bir birlik ruhu teessüs ettirilebileceğini nazar-ı itibara alarak işi götürme demektir. *Siyasetin Allah'çasını, Peygamber'cesini Hulefa-i Râşidîn efendilerimiz uyguladılar. Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radıyallahu anhüm ecmaîn) efendilerimizden sonra mesele izafiliğe ve nisbîliğe düştü; onun ikide birini, üçte birini, dörtte birini, beşte birini ortaya koyanlar oldu. O ilklere, bir asır sonra yaşayan Ömer b. Abdülaziz çok yaklaştı; onun için bazıları onu Raşit Halifeler'in beşincisi olarak sayarlar. Daha sonraki devirlerde de belki Abbasilerden Mehdî, Hadi ve Harun Reşit gibi kimseler onlara bir ölçüde yaklaştılar. Aynı hususu Selçuklular için de düşünebilirsiniz. Selahaddin için de düşünebilirsiniz. Devlet-i Âliye'de bir kısım rical-i devlet için de düşünebilirsiniz. *Siyasetin namuslusunu, dünya ve ukbâda sorgulanmaya maruz kalmayanını yaşayanlar onlardır. İnandıkları gibi yaşamışlar ve yaşadıklarını çevrelerine aksettirmişler. Meşru yaşamışlar, meşruiyetin dışına çıkmamışlar. En büyük problemleri bile hallederken kat'iyen Makyavelizm'e başvurmamışlar. Hep meşru.. meşru.. meşru… “Bana tahsis ettiğiniz maaş bazı günler fazla geldi. Bunu harcamaktan Allah'a karşı hayâ ettim!” Diyen Halife *Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ruhunun ufkuna yürüdüğünde sayıları (bazı kaynaklarda yüz bin oldukları nakledilse de) otuz-kırk bini geçmeyen sahabe-i kiram efendilerimiz, o dönemin iki süper gücü olan Bizans ve Sasanî'nin hakkından gelmiş, devletler muvazenesinde önemli bir yere oturmuş ve dünyaya yeni bir nizam vermişlerdi. Üstelik onlar, her birisi bugünkü PKK'nın üç-dört katı büyüklüğündeki on bir tane irtidat hâdisesinin üstesinden gelmişlerdi. Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh), iki buçuk seneye varmayan hilâfeti döneminde, bütün bu fitneleri bastırmış ve asayişi temin etmişti. Bununla beraber, o yüce kamet nazarlarını hep ahirete yoğunlaştırmış; insanlardan bir insan olarak yaşamış; hele asla meşruiyetten ayrılmamış ve helal rızık konusunda da adeta kılı kırk yarmıştı.

Hizmetten
Yalan Vallahi Yalan... M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 2, 2023 8:06


#hocaefendi #fethullahgulen #mizan Bu video 10/04/2016 tarihinde yayınlanan “Meşru Siyaset ve Makyavelist Politikacılar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Raşit Halifeler ve onların yolunda yürüyenler meşru siyaseti temsil etmiş ve Makyavelizm'e asla başvurmamışlardır. *Siyaset; taht-ı tasarrufta olan şeyleri idare etme, düzene koyma, ahenk içinde götürme.. farklılıklardan bir bütünlük meydana getirme, onlardan bir dantela gibi bir hayat örgüleme.. şahısları ve hadiseleri doğru okuyup doğru değerlendirme sayesinde gayr-ı mütecanis şeyleri bir araya getirip bir vahdet ruhu ortaya koyma demektir. Siyaset; sağlam idare etme, yönetimi ahenk içinde götürme demektir; problemsiz, ayrıştırmadan, kendini öne sürmeden, her şeyi kendi arzu ve isteklerine bağlamadan; umumun hissiyatını ve farklı insanlar arasında nasıl bir birlik ruhu teessüs ettirilebileceğini nazar-ı itibara alarak işi götürme demektir. *Siyasetin Allah'çasını, Peygamber'cesini Hulefa-i Râşidîn efendilerimiz uyguladılar. Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radıyallahu anhüm ecmaîn) efendilerimizden sonra mesele izafiliğe ve nisbîliğe düştü; onun ikide birini, üçte birini, dörtte birini, beşte birini ortaya koyanlar oldu. O ilklere, bir asır sonra yaşayan Ömer b. Abdülaziz çok yaklaştı; onun için bazıları onu Raşit Halifeler'in beşincisi olarak sayarlar. Daha sonraki devirlerde de belki Abbasilerden Mehdî, Hadi ve Harun Reşit gibi kimseler onlara bir ölçüde yaklaştılar. Aynı hususu Selçuklular için de düşünebilirsiniz. Selahaddin için de düşünebilirsiniz. Devlet-i Âliye'de bir kısım rical-i devlet için de düşünebilirsiniz. *Siyasetin namuslusunu, dünya ve ukbâda sorgulanmaya maruz kalmayanını yaşayanlar onlardır. İnandıkları gibi yaşamışlar ve yaşadıklarını çevrelerine aksettirmişler. Meşru yaşamışlar, meşruiyetin dışına çıkmamışlar. En büyük problemleri bile hallederken kat'iyen Makyavelizm'e başvurmamışlar. Hep meşru.. meşru.. meşru… “Bana tahsis ettiğiniz maaş bazı günler fazla geldi. Bunu harcamaktan Allah'a karşı hayâ ettim!” Diyen Halife *Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ruhunun ufkuna yürüdüğünde sayıları (bazı kaynaklarda yüz bin oldukları nakledilse de) otuz-kırk bini geçmeyen sahabe-i kiram efendilerimiz, o dönemin iki süper gücü olan Bizans ve Sasanî'nin hakkından gelmiş, devletler muvazenesinde önemli bir yere oturmuş ve dünyaya yeni bir nizam vermişlerdi. Üstelik onlar, her birisi bugünkü PKK'nın üç-dört katı büyüklüğündeki on bir tane irtidat hâdisesinin üstesinden gelmişlerdi. Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh), iki buçuk seneye varmayan hilâfeti döneminde, bütün bu fitneleri bastırmış ve asayişi temin etmişti. Bununla beraber, o yüce kamet nazarlarını hep ahirete yoğunlaştırmış; insanlardan bir insan olarak yaşamış; hele asla meşruiyetten ayrılmamış ve helal rızık konusunda da adeta kılı kırk yarmıştı. *Hazreti Ebû Bekir (radıyallahu anh) halife seçildikten sonra da komşularının koyunlarını sağarak geçimini sağlamaya devam etmişti. Bir müddet sonra, önde gelen sahabe efendilerimizin ısrarları üzerine, bütün zamanını Müslümanların ihtiyaçlarına ayırabilmek için cüz'î bir maaşa razı olup koyun sağmaktan vazgeçmişti. Hizmetine mukabil maaş almak ona çok ağır gelmesine rağmen devlet işlerini aksatmamak için buna katlanmıştı. Bununla beraber, kendisine takdir edilen parayı kullanırken elleri titrerdi.

Hizmetten
"O fitneden korkun ki..." | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Dec 30, 2022 7:40


Bu video 10/04/2016 tarihinde yayınlanan “Meşru Siyaset ve Makyavelist Politikacılar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Raşit Halifeler ve onların yolunda yürüyenler meşru siyaseti temsil etmiş ve Makyavelizm'e asla başvurmamışlardır. *Siyaset; taht-ı tasarrufta olan şeyleri idare etme, düzene koyma, ahenk içinde götürme.. farklılıklardan bir bütünlük meydana getirme, onlardan bir dantela gibi bir hayat örgüleme.. şahısları ve hadiseleri doğru okuyup doğru değerlendirme sayesinde gayr-ı mütecanis şeyleri bir araya getirip bir vahdet ruhu ortaya koyma demektir. Siyaset; sağlam idare etme, yönetimi ahenk içinde götürme demektir; problemsiz, ayrıştırmadan, kendini öne sürmeden, her şeyi kendi arzu ve isteklerine bağlamadan; umumun hissiyatını ve farklı insanlar arasında nasıl bir birlik ruhu teessüs ettirilebileceğini nazar-ı itibara alarak işi götürme demektir. *Siyasetin Allah'çasını, Peygamber'cesini Hulefa-i Râşidîn efendilerimiz uyguladılar. Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radıyallahu anhüm ecmaîn) efendilerimizden sonra mesele izafiliğe ve nisbîliğe düştü; onun ikide birini, üçte birini, dörtte birini, beşte birini ortaya koyanlar oldu. O ilklere, bir asır sonra yaşayan Ömer b. Abdülaziz çok yaklaştı; onun için bazıları onu Raşit Halifeler'in beşincisi olarak sayarlar. Daha sonraki devirlerde de belki Abbasilerden Mehdî, Hadi ve Harun Reşit gibi kimseler onlara bir ölçüde yaklaştılar. Aynı hususu Selçuklular için de düşünebilirsiniz. Selahaddin için de düşünebilirsiniz. Devlet-i Âliye'de bir kısım rical-i devlet için de düşünebilirsiniz. *Siyasetin namuslusunu, dünya ve ukbâda sorgulanmaya maruz kalmayanını yaşayanlar onlardır. İnandıkları gibi yaşamışlar ve yaşadıklarını çevrelerine aksettirmişler. Meşru yaşamışlar, meşruiyetin dışına çıkmamışlar. En büyük problemleri bile hallederken kat'iyen Makyavelizm'e başvurmamışlar. Hep meşru.. meşru.. meşru… “Bana tahsis ettiğiniz maaş bazı günler fazla geldi. Bunu harcamaktan Allah'a karşı hayâ ettim!” Diyen Halife *Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ruhunun ufkuna yürüdüğünde sayıları (bazı kaynaklarda yüz bin oldukları nakledilse de) otuz-kırk bini geçmeyen sahabe-i kiram efendilerimiz, o dönemin iki süper gücü olan Bizans ve Sasanî'nin hakkından gelmiş, devletler muvazenesinde önemli bir yere oturmuş ve dünyaya yeni bir nizam vermişlerdi. Üstelik onlar, her birisi bugünkü PKK'nın üç-dört katı büyüklüğündeki on bir tane irtidat hâdisesinin üstesinden gelmişlerdi. Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh), iki buçuk seneye varmayan hilâfeti döneminde, bütün bu fitneleri bastırmış ve asayişi temin etmişti. Bununla beraber, o yüce kamet nazarlarını hep ahirete yoğunlaştırmış; insanlardan bir insan olarak yaşamış; hele asla meşruiyetten ayrılmamış ve helal rızık konusunda da adeta kılı kırk yarmıştı.

Hizmetten
Siyasetin namuslusunu yaşayanlar... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Dec 29, 2022 8:50


Bu video 10/04/2016 tarihinde yayınlanan “Meşru Siyaset ve Makyavelist Politikacılar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Raşit Halifeler ve onların yolunda yürüyenler meşru siyaseti temsil etmiş ve Makyavelizm'e asla başvurmamışlardır. *Siyaset; taht-ı tasarrufta olan şeyleri idare etme, düzene koyma, ahenk içinde götürme.. farklılıklardan bir bütünlük meydana getirme, onlardan bir dantela gibi bir hayat örgüleme.. şahısları ve hadiseleri doğru okuyup doğru değerlendirme sayesinde gayr-ı mütecanis şeyleri bir araya getirip bir vahdet ruhu ortaya koyma demektir. Siyaset; sağlam idare etme, yönetimi ahenk içinde götürme demektir; problemsiz, ayrıştırmadan, kendini öne sürmeden, her şeyi kendi arzu ve isteklerine bağlamadan; umumun hissiyatını ve farklı insanlar arasında nasıl bir birlik ruhu teessüs ettirilebileceğini nazar-ı itibara alarak işi götürme demektir. *Siyasetin Allah'çasını, Peygamber'cesini Hulefa-i Râşidîn efendilerimiz uyguladılar. Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radıyallahu anhüm ecmaîn) efendilerimizden sonra mesele izafiliğe ve nisbîliğe düştü; onun ikide birini, üçte birini, dörtte birini, beşte birini ortaya koyanlar oldu. O ilklere, bir asır sonra yaşayan Ömer b. Abdülaziz çok yaklaştı; onun için bazıları onu Raşit Halifeler'in beşincisi olarak sayarlar. Daha sonraki devirlerde de belki Abbasilerden Mehdî, Hadi ve Harun Reşit gibi kimseler onlara bir ölçüde yaklaştılar. Aynı hususu Selçuklular için de düşünebilirsiniz. Selahaddin için de düşünebilirsiniz. Devlet-i Âliye'de bir kısım rical-i devlet için de düşünebilirsiniz. *Siyasetin namuslusunu, dünya ve ukbâda sorgulanmaya maruz kalmayanını yaşayanlar onlardır. İnandıkları gibi yaşamışlar ve yaşadıklarını çevrelerine aksettirmişler. Meşru yaşamışlar, meşruiyetin dışına çıkmamışlar. En büyük problemleri bile hallederken kat'iyen Makyavelizm'e başvurmamışlar. Hep meşru.. meşru.. meşru… “Bana tahsis ettiğiniz maaş bazı günler fazla geldi. Bunu harcamaktan Allah'a karşı hayâ ettim!” Diyen Halife *Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ruhunun ufkuna yürüdüğünde sayıları (bazı kaynaklarda yüz bin oldukları nakledilse de) otuz-kırk bini geçmeyen sahabe-i kiram efendilerimiz, o dönemin iki süper gücü olan Bizans ve Sasanî'nin hakkından gelmiş, devletler muvazenesinde önemli bir yere oturmuş ve dünyaya yeni bir nizam vermişlerdi. Üstelik onlar, her birisi bugünkü PKK'nın üç-dört katı büyüklüğündeki on bir tane irtidat hâdisesinin üstesinden gelmişlerdi. Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh), iki buçuk seneye varmayan hilâfeti döneminde, bütün bu fitneleri bastırmış ve asayişi temin etmişti. Bununla beraber, o yüce kamet nazarlarını hep ahirete yoğunlaştırmış; insanlardan bir insan olarak yaşamış; hele asla meşruiyetten ayrılmamış ve helal rızık konusunda da adeta kılı kırk yarmıştı. *Hazreti Ebû Bekir (radıyallahu anh) halife seçildikten sonra da komşularının koyunlarını sağarak geçimini sağlamaya devam etmişti. Bir müddet sonra, önde gelen sahabe efendilerimizin ısrarları üzerine, bütün zamanını Müslümanların ihtiyaçlarına ayırabilmek için cüz'î bir maaşa razı olup koyun sağmaktan vazgeçmişti. Hizmetine mukabil maaş almak ona çok ağır gelmesine rağmen devlet işlerini aksatmamak için buna katlanmıştı. Bununla beraber, kendisine takdir edilen parayı kullanırken elleri titrerdi.

HABERTURK.COM
MİT terör örgütünün sözde sorumlusunu etkisiz hale getirdi

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Dec 7, 2022 2:49


MİT tarafından, Suriye'de terör örgütü PKK'nın sözde Cezire bölge sorumlusu "Roj Habur" kod adlı Ciwana Heso etkisiz hale getirildi

Medyascope.tv Podcast
Adını Koyalım (80): Tüm yönleriyle İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Nov 16, 2022 73:25


İstanbul-Beyoğlu'ndaki İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım'da düzenlenen bombalı saldırıda altı kişi yaşamını yitirdi, 81 kişi yaralandı. Emniyet, saldırıyı PKK'nın yaptığını açıkladı, PKK ise saldırıyla ilgisinin olmadığını savundu. “Bize verilen mesajı aldık. Çok güçlü cevap vereceğiz” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD'yi hedef alarak “Amerikan Büyükelçiliği'nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz” dedi. ABD'nin taziye mesajına teşekkür eden AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ise dün (15 Kasım) Endonezya'daki G-20 Zirvesi'nde ABD Başkanı Joe Biden ile görüştü. Ruşen Çakır, Ayşe Çavdar, Kemal Can ve Burak Bilgehan Özpek, Adını Koyalım‘ın bu bölümünde tüm yönleriyle İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırıyı ele aldı.

joe biden ay ru kas abd erdo bize pkk sald cumhurba beyo soylu zirvesi abd ba caddesi endonezya bakan s caddesi'nde pkk'n akp genel ba caddesi'ndeki
Bilgisel
22: Abdullah Öcalan'ın Yakalanmasının Gerginliğinde Bir Maç: Galatasaray-Juventus

Bilgisel

Play Episode Listen Later Nov 7, 2022 10:07


1998 yılının son günlerine geldiğimizde Şampiyonlar Ligi B Grubu'nda Juventus, İstanbul'a gelip Galatasaray'la karşılaşacaktı. Bu cümlenin normalliğini bozan dev bir olaysa eş zamanlı olarak yaşanıyor, bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan, İtalya tarafından Türkiye'ye teslim edilmiyordu. Devamı için hazırsanız başlayalım mı?------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Boş Yapma Enstitüsü
Kobra Gündem #88 - Koltuk Kapmaca

Boş Yapma Enstitüsü

Play Episode Listen Later Oct 23, 2022 62:39


Kobraların gündeminde bu hafta; Ak Partiden ayrılan Ahmet Eşref Fakıbaba, Tüik tarafından açıklanan boşanma oranları, İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan "haftanın yalan haberleri", sanal gözlüklerle ev izleten Toki, koltuk kavgası yaşanan RTÜK ve Tele1'e verilen ceza, halkekmek fabrikasının kapısına dayanan Osman Nuri Kabaktepe, dış güçlere dikkat çeken yazısıyla Mehmet Barlas, ilginç yazısıyla Abdülkadir Selvi, başörtüsü konusunda anayasaya eklenecek olan maddeler, Lgbt karşıtı açıklamalar yapan Adalet Bakanı, ilginç seçim vaadiyle Fatih Erbakan, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanan cemevleri, haftanın en çok konuşulan ismi Kılıçdaroğlu ve açıklamaları, Bartın'da yaşanan maden patlaması ve sonrasında olanlar var. Cumhurbaşkanı köşesinde; PKK'nın çocuk sayısı, sınavların konulduğu çuvallar, barajları kalkan üniversiteler, muhafazakar devrimciler var. Ayrıca Kobra Kobra Podcast, bu bölüm konuk da ağırlıyor. Ediposis, İngiltere gündemini sarsan Liz Truss olayını ve enerji krizini anlatıyor. 29 Ekim Cumartesi 20:00'da Kadıköy-Fugamundi'de canlı canlı buluşuyoruz, sizleri de bekleriz! Kobralara destek olmak için : http://kreosus.com/kobrakobrapodcast Twitter: http://twitter.com/kobrapod Instagram: http://instagram.com/kobrakobrapodcast

TVNET
5 Eylül 2022 /Net Bakış-CHP'li Gürsel Tekin'in açıklaması tartışmalara neden olmuştu

TVNET

Play Episode Listen Later Sep 9, 2022 101:44


Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'a bu hafta, Gazeteci Yazar Nedim Şener, Avukat Bülent Kaya, Mete Yarar ve Ali Saydam konuk oluyor. "İzmir"i unutma mesajı Yunanistan'a göz dağı mı? ABD'nin 'yeni maşası Atina'ya İzmir' göndermesi Lavrion'un PKK'lı bombacısı İstanbul'da yakalandı Lavrion, PKK'nın yeni terör kampına mı dönüştü? Amaç Türkiye'yi kışkırtmak mı? Yunanistan'ın provokasyonları Miçotakis'in seçim yatırımı mı? 6'lı masada 'HDP'ye bakanlık' krizi Saadet Partisi'nin 'HDP'ye bakanlık' vaadine bakışı nasıl? CHP liderinin "HDP" çıkışına İYİ Parti ve SP ne diyecek? CHP ve İYİ Parti arasında HDP krizi büyüyor İYİ Pati 'HDP'ye bakanlık' vaadini sindirebilir mi? 'HDP'ye bakanlık' vaadi sus payı mı? 6'lı masa HDP'nin oyları için mi vaatler veriliyor? 6'lı masa 'adayımız Kılıçdaroğlu' der mi? 6'lı masada HDP çatlağı büyür mü? Muhalefette 6+1 sızıntısı Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her Pazartesi 20.45'te TVNET'te.

TVNET
7 Eylül 2022 / Konuşmak Lazım -CHP HDP'ye bakanlık sözü verdi mi?

TVNET

Play Episode Listen Later Sep 9, 2022 139:55


Siyasete dair her şey, Türkiye'yi ilgilendiren her konu Konuşmak Lazım'da konuşuluyor. Konuşulmayanlar masaya yatırılıyor, uzman konuklar analizleriyle olaylara ışık tutuyor. Konuşmak Lazım'a bu hafta Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mehmet Metiner, Ali Turan ve İlker Yücel konuk oluyor. 6'lı masada 'HDP'ye bakanlık' krizi neye varır? 6'lı masada 'HDP' çatlağı büyüyor mu? HDP neden muhalefete yamanma peşinde? HDP'ye bakan vaadi muhalefeti karıştırdı 6'lı masada kararları kim alıyor? Lavrion, PKK'nın yeni terör kampına mı dönüştü? Yunanistan sabır denemesi mi yapıyor? ABD ve İsrail, sabır denemesi mi yapıyor? Cüneyt Özdemir ile Konuşmak Lazım her çarşamba 20.45'te TVNET'te.

Anadolu Ajansı Podcast
PKK Alman toplumu için güvenlik riski oluşturuyor

Anadolu Ajansı Podcast

Play Episode Listen Later Jun 17, 2022 6:58


PKK'nın terör örgütü olarak kabul edildiği Almanya'da federal sistemden kaynaklanan dağınıklığın da etkisiyle PKK'ya müsamaha gösteriliyor. Yazan: Prof. Dr. Osman Can Ünver

Medyascope.tv Podcast
Akşener'in HDP açıklaması ve Kürtler: Edgar Şar, Nahit Eren ve Roj Girasun tartışıyor

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Nov 3, 2021 23:48


Edgar Şar, Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Nahit Eren ve araştırmacı Roj Girasun ile İYİ Parti lideri Meral Akşener'in partisinin grup toplantısında Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) ilişkin, “PKK'nın yanında konumlandırıyoruz” açıklamalarını değerlendirdi.

tart eren pkk hdp ener diyarbak y parti meral ak halklar pkk'n