Podcasts about ahz

  • 16PODCASTS
  • 53EPISODES
  • 22mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Apr 28, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about ahz

Latest podcast episodes about ahz

Transformation Talk Radio
The River of Ahz ~ Your Waters, Rocks & Banks

Transformation Talk Radio

Play Episode Listen Later Apr 28, 2025 61:03


Welcome to the fifth episode of "Aliveness Now!” ~ The River of Ahz Series Dr. David Breitbach, and his alter egos, help you explore and create the flow of your inner river. Your River is what brings you aliveness and health, or not. When your River of Ahz flows with aliveness, your relationships with others can be also more alive.    In this episode you learn how to enhance the waters of your river with ah's, and how to integrate the rocks in your river into wisdom strengthening and developing its banks. Also, you learn how the Catalyst of Empathy helps this happen.   This is first of a series of episodes about your River of Ahz. The River of Ahz is an experiential metaphor. When it flows, you feel the flow, and experience the feelings and benefits of aliveness.    Dr. David's alter egos bring quirky fun and unexpected depth.  He explains Empathy and demonstrates the science of catalysts as Dr. Chakra-Chakra (Bill Nye-style!)  Dr. David visits Germany, Italy, and the Mississippi River to help you understand relationships (think Carmen Sandiego's lively uncle.) And, Mini Dr. David brings humor as he helps in the demonstrations.    This is a variety show for the soul! Dr. David makes learning how to feel alive, have amazing relationships, and experience deep spirituality fun, easy to understand, and full of joy. With a splash of 90s nostalgia, bright chakra colors, and a ton of personality, this episode has you feeling energized, enlivened, and empowered to take on life like never before!   Like and Subscribe to my channel! More episodes of "Aliveness Now!" filled with depth, humor, healing, and life-changing insights are on the way!    Watch : https://youtu.be/aECVD71x9k8  

Mevlana Takvimi
GERÇEK MANEVİYAT EHLİ VE YOL KESİCİLER-24 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 24, 2025 2:42


İmâm-ı Gazâlî (k.s.) Hazretleri buyurdu: “Havada uçan, suyun üzerinde yürüyen veya ateş yiyen veyahut da bunlardan başka harikulâde haller gösteren bir şeyhi gördüğün zaman onu iyi araştır. O şeyh, eğer Allâh (c.c.)'un farzlarından ve Resûlullâh (s.a.v.)'in sünnetlerinden birini terkediyorsa yalancıdır, düzenbazdır. O evliyâ değildir. O şeyhin işleri asla kerâmet değildir; belki istidrâçtır.” Tasavvuf konusunda şeriat ve hükümlerinin değerini bilmeyen ve şeriat ile amel etmeyen kişiden yüz çevirmek lâzımdır. Çünkü o şeriat ilimleri, hükümleri ve hikmetlerini bilmeyen kişi; kısırdır. Maneviyattan yoksun, eksik ve irşad derecesine yükselmeyen “müteşâyihe” yani sahte şeyhe bağlanan müritler de ancak ve ancak kısır ve çalışmaları sonuçsuz kalmaya mahkumdurlar. O gün yüzleri ateşte çevrilirken “Ah, ne olurdu bizler Allâh (c.c.)'a itaat edeydik, Peygamber (s.a.v.)'e itaat edeydik! Yâ Rabbenâ! Ey Rabbimiz!” demektedirler. “Doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler. Yâ Rabbena! Onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle!” (Ahzâb s. 66-68) Allâhü Teâlâ hazretleri buyurdu: “Ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe s. 119) Yani, sâdıkların cümlesinden olun ve sâdıkların sohbet arkadaşları olun. İşte bu sebeple bazı hikmet ehli buyurdu: “Kişi, bekâ yani yerleşip kalacağı yeri seçerken dînen en güzelini tercih etmesi lazım gelir. Tâ ki sâdık ve samimî ihvân (din kardeşleri) ile yardımlaşsın.” Îsâ (a.s.)'a soruldu. “Yâ Rûhullâh! Kiminle oturalım?” Îsâ (a.s.) buyurdu: “Konuşması ilminizi artıran, görülmesi size Allâhü Teâlâ hazretlerini hatırlatan ve ameli âhirete rağbet ettiren sâlih kimselerin meclisinde oturun.” (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu'l-Beyân Tefsiri,c.17,S.135)

Mevlana Takvimi
MODERNİTE TARAFINDAN KURTARILAN KADIN!-01 NİSAN 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 1, 2025 2:45


Kadını erkek hegemonyasından kurtarmayı vadeden modernite ataerkil yapıya karşı tepkisini ortaya koyarken ölçüyü kaçırdığından kadını yeni argümanların boyunduruğuna mahkûm etmiştir. Koca hâkimiyetinden kurtardığına inandığı kadını, sanayi devriminin ağır çalışma şartları ile gelen modern sömürgeciliğe kurban eder. Müslüman kadını evinden çıkartıp, tahsil ve iş hayatında erkeğin “paydaşı” yapmayı hedefleyen anlayış, İslam'ın kadını kadın, erkeği de erkek olarak değerlendiren bakış açısından mahrumdur. Onlar eşitlik adı altında her alanda erkekle boy ölçüşen bir kadın kimliği oluşturmuşlardır. Ne var ki yapay olan bu kimlik, fıtrat realitesine aykırıdır. Nasıl erkek, sahip olduğu özellikler itibarıyla kadınla eşit olamıyorsa; kadın da erkekle eşit olamaz. Çünkü kadın daha duygusal ve kolay incinen, erkekse daha realist ve güçlü yaratılmıştır. İslâm kadına ev, erkeğe ise cemiyet merkezli bir hayat öngördüğünden, kadının ev dışı ortamlarda bulunmasını ârızî (bir sebebe bağlı ortaya çıkan, geçici) kabul etmiştir. Nitekim Kur'an-ı Kerim kadınlara: “Evlerinizde vakarınızla oturun” (Ahzâb s. 33) derken erkeklere: “Yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin.” (Mülk s. 15) diye emretmektedir. Buna göre kadın, merkezi yaşam yeri olan evinden cemiyete belli ihtiyaçlar için çıkar ve çıkarken şu hususlara riayet eder: “Eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki kalbinde maraz bulunanlar kötü ümide kapılmasınlar. Sözü ciddi ve güzel söyleyin. Vakar ve haşmetinizle evlerinizde oturun. Cahiliye dönemi kadınlarının kırıla döküle ziynetlerini göstererek yürüdükleri gibi süslenip yürümeyin.” (Ahzâb s. 32-34) Hatta kadınlar için evlerin mescitlerden daha hayırlı olduğunu bildiren hadisler yoruma ihtiyaç duyulmayacak derecede açıktır. Bu durum, Allâh Resûlü (s.a.v.)'in eşleri başta olmak üzere diğer bütün kadın sahabiler tarafından da böyle anlaşılmıştır.(Basından Derleme)

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay-Kur'ân Günlüğü -22. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 22, 2025 11:08


Allah ve melekleri müminlere de salât ederler. Öyleyse Efendimiz'e (sav) salât etmek ne demektir? “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için O ve melekleri size salât eder. O, müminlere karşı pek merhametlidir” (Ahzâb 33/43). Şu meâldeki âyet-i kerimeyi hepimiz biliyoruzdur: “Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyet ile teslim olun!” (Ahzâb 33/56). Bu âyette geçen “salât etmek” fiili, çoğu zaman zihin karışıklığına sebep olmakta, “Allah ve melekleri Hz. Peygamber'e salât u selâm ederler/okurlar.” şeklinde meâllere yanlış yansıtılmakta, çeşitli sohbet ve vaazlarda sanki Cenâb-ı Hak ve melekler Hz. Peygamber'e (sav) salavât okuyorlarmış gibi tuhaf tercümelere ve anlatımlara konu olmaktadır.

Mevlana Takvimi
RESÛLULLÂH (S.A.V.)'E SALAVÂT GETİRMEK, ALLÂHÜ TEÂLÂ'NIN EMRİDİR - 06 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 6, 2025 2:50


Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; ‘‘Üzerime günde bin defa salavât getiren kimsenin Allâh cesedini cehennem ateşine haram kılar.'' (Mustatraf) Abdullah ibn Amr ibni As (r.a.)'den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ezan işittiğiniz zaman müezzinin söylediklerin aynen siz de söyleyin sonra bana salavât getirin çünkü bir kimse bana bir salavât getirirse Allah ona on kere rahmet eder. Daha sonra benim için Allah'tan vesileyi isteyin çünkü vesile cennette Allah'ın kullarından tek bir kuluna layık olan bir makamdır. O kulun ben olacağımı umuyorum. Benim için vesileyi isteyen kimseye şefaatim vâcip olur.” (Müslim) “Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey îman edenler, siz de ona salat edin ve gönülden teslim olun.” (Ahzâb s. 56) Kaab bin Acere demiştir ki: Bu âyet nazil olduğu zaman Resûlullah (s.a.v.) Efendimize: Ey Allah'ın Resûlü, sana nasıl selam vereceğimizi ve nasıl selavat getireceğimizi bilmiyoruz dediğimde, buyurdular ki: “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.” Bu âyetin nüzulünden sonra, nasıl salavât getirecekleri hakkında Ashab-ı Kiram'ın sorusu ve “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed.” diyen Resûlullah (s.a.v.)'ın cevabı, açık olarak gösteriyor ki, bu âyeti kerime' de, ehli beyte de salavâtın getirilmesinin murad olduğuna açık delildir. Eğer âyeti kerimeden bu anlaşılmamış olsaydı, âyetin hemen nüzulünden sonra, ne bu soruya ve ne de Resûlullah (s.a.v.) tarafından verilen cevaba ihtiyaç kalmayacaktı. Ashabın bu şekilde cevap almaları, Resûlullah (s.a.v.)'in âline (ailesine ve soyuna) de salavâtın getirilmesi emir olunduğuna delalet eder. Hem de Resûlullah (s.a.v) bu konuda âlini de kendi nefsi yerine koymuştur. Çünkü salavâttan maksat hürmettir. Resûlullah (s.a.v)'ın ismini işittiği vakit salavât getirmeyi terk etmek. Dilin âfetlerinden sayılmıştır. (Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet Akaidi, c.2, s.33)

Mevlana Takvimi
MÜSLÜMAN DÜNYA HAYATINI NASIL YAŞAMALI? - 22 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 22, 2024 2:30


Bir insan kelime-i şehâdet getirerek Cenâb-ı Hâkk'a bir söz vermiş olur. Bu söz ile insan, Resûlullâh (s.a.v.) vasıtasıyla Allâh (c.c.)'dan gelen her şeyi olduğu gibi kabul ettiğini ve gücünün yettiği kadar bunlara uyacağını kabul etmiş olur. İnsanlara bu telkin edildiği zaman veya bunu yapmak insanlara hoş gelmeye başladığı zaman nefis, şeytân veya bunlara boyun eğmiş olanlar hemen “Müslümanın yaşama hakkı yok mu?” demektedir. Bu soruyu gündeme getirenlerin istediği tarzda yaşama hakkını bu dünyada kullanan, âhiretteki yaşama hakkını kaybetmiştir. Hâkk Teâla Hazretleri; “Allâh, sinenizde iki kalb yaratmadı.” (Ahzâb s. 4) buyurmaktadır. Yâni bir tane kalb bulunur, onda da ya dünya olur ya da Mevlâ. Kalbde Mevlâ'nın bulunması demek de Cenâb-ı Hâkk'ın muhabbetinin kalbi ihâta etmesi, doldurması demektir. Dolayısıyla bir insan imânının kemâle ermesini istiyorsa Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)'in emir ve yasaklarına sıkı sıkıya sarılmalıdır, bu davranışına muhalif herkese de Cenâb-ı Hâkk'ın ifadesiyle “Selâmet üzere ol.” deyip oradan uzaklaşmalıdır. Buna riâyet edilmediği takdirde insanın imânı zarara uğrar. Müslüman dünya hayatını yaşayacak; ama nasıl yaşayacağını Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'den ve Sahabe-i Kirâm (r.a.e.) efendilerimizin hayatlarından öğrenecek. Onlar ne şekilde yaşadıysa o şekliyle yaşamaya gayret sarfedecek. Resûlullâh (s.a.v.) “Benimle bu dünyanın hâli, bir ağaç altında istirahat edip ihtiyaçlarını giderdikten sonra yoluna devam eden yolcunun hâli gibidir.” buyurmuşlardır. Madem ki Resûlulâh (s.a.v.)'i seviyoruz, madem ki Sahabe-i Kiram (r.a.e.) efendilerimizi seviyoruz, o zaman bizim de dünyaya bakışımız bu şekilde olmalıdır. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.76-78)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Ahzab Suresi 1-20 Tefsiri Ali Kucuk N090 M033

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 8, 2024 57:24


*33 AHZÂB SÛRESİ 1-20 Yetmiş üç âyettir. Medine'de, hicretin beşinci yılında Yahûdî, Hıristiyan, putperest bütün kabile ve partiler toplanarak Medine üzerine yürüdükleri ve kâfirlerin Ahzâb /Hendek harbinde mağlup oldukları olayın ardından nazil oldu. Kâfirlere itaat etmek yasaklanıyor. Cahiliye dönemi kanunlarından zıhar ve evlatlık müessesesi düzeltiliyor. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 1 Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hükmedendir. 2 Rabbinden sana vahyedilene uy, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 3 Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter. 4 Allah hiçbir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmadı. Zıhar yaptığınız (mahrem yerlerini annenize veya nikahı ebediyyen haram olan kadınların bakılması haram olan yerlerine benzettiğiniz) eşlerinizi sizin anneleriniz kılmadı. Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmadı. Bu, sizin ağızlarınızın sözleridir. Allah doğruyu söyler. O doğru yola ulaştırır. 5 Evlatlıkları (hakiki) babalarıyla çağırınız. Allah katında bu daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşlerinizdir ve dostlarınızdır. Bu konudaki hatalarınızdan size günah yoktur. Ancak kalplerinizin bile bile yaptıklarının (günahı vardır) Allah bağışlayandır, merhamet edendir. 6 Peygamber, müminlere canlarından daha evladır. Peygamber hanımları müminlerin anneleridirler. Zevil erham (Yakın akrabalar) birbirine, Allah'ın kitabında mü'min ve muhacirlerden daha evladır. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız bunun dışındadır. Bunlar kitapta yazılmıştır. 7 Biz, peygamberlerden söz almıştık. Senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan da. Biz, onlardan sağlam söz aldık. 8 Doğrulara, doğruluklarından sormak için (söz almıştık.) Kâfirlere acıklı bir azab hazırlamıştır. 9 Ey iman edenler, Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de, biz onların üzerine rüzgarı ve sizin görmediğiniz orduları göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görmektedir. 10 Hani onlar sizin üstünüzden ve altınızdan gelmişlerdi.(Korkudan) Gözler kaymış, yürekler boğaza gelmiş, Allah hakkında (kötü) zan'da bulunmuştunuz. 11 Orada mü'minler denenmiş ve çok şiddetli bir şekilde sarsılmışlardı. 12 Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Rasülü bize ancak boş va'adlerde bulundu" diyorlardı. 13 Onlardan bir gurup; "Ey Medine halkı, artık size tutunacak yer kalmadı, geri dönün" demişti. Onlardan bir kısmı evleri koruma altında olduğu halde; "Evlerimiz korumasızdır, açıktır" diyerek Peygamberden izin istiyordu. Onlar ancak kaçmak istiyorlardı. 14 Eğer Medine'nin her tarafından onlara girilip ulaşılsa, sonra fitne çıkarmaları istense, hemen hiç durmadan yerine getirirler. 15 And olsun, daha önce, geri dönüp kaçmayacakları hakkında Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz sorulacaktır. 16 De ki: "Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bu kaçış size fayda vermez. Bu durumda çok az yaşatılırsınız." 17 De ki: "Eğer Allah size kötülük dilese veya size rahmet dilese, sizi Allah'tan kim korur? Kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar." 18 Allah, sizin aranızdan (savaşdan) alıkoyanları ve kardeşlerine "Bize gelin" diyenleri bilir. Onların çok azı zor'a (savaşa) gelir. 19 Size karşı cimrilik yaparak (gelirler), Korku geldiğinde üzerine ölüm bürüyen insan gibi, gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gittiği zaman ise iyiliğinizi çekemeyerek keskin dilleriyle sizi incitirler. İşte bunlar iman etmediler. Allah onların amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a gâyet kolaydır. 20 Onlar düşman birliklerinin gitmediğini zannediyorlardı. Eğer düşman birlikleri gelirse, çölde bedeviler arasında olup, sizin haberlerinizi sormayı arzu ederlerdi. Eğer sizin aranızda olsalardı çok azı, çok az savaşırlardı.

Mevlana Takvimi
GÜNÜMÜZ FİTNELERİNE KARŞI EN ÖNEMLİ SİLAH: TESETTÜR - 19 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 19, 2024 2:18


Allâh Resûlü (s.a.v.) zamanında zarûret ve ihtiyaç kuvvetliydi. İnananlar fakirdi ve dışarı çıkmak için şiddetli ihtiyaç duyarlardı. Fitne ihtimali de zayıftı. Çünkü insanlarda salâhat ve takvâ ağır basardı. Onun için Allâh Resûlü (s.a.v.), genel olarak kadınların eve kapanmalarını emretmemiştir. Zamanların en kötüsü olan bizim zamanımızda ise fitne galip gelmiş, fesât ve bozukluk yayılmıştır. Dışarıda açık bir şekilde dolaşanlar şöyle dursun, hicap ve tesettür içinde olan kadınlar için bile bu fitne ve fesâttan emin olunamıyor. Kadınların dışarı çıkmaları için de eskisi kadar ihtiyaç kalmamıştır. Bu böyle olunca, Müslümanlar tesettür ve hicâbı daha ciddi tutmuşlardır. Zamanların en şerlisi olan kendi zamanımızı zamanların en hayırlısı olan Allâh Resûlü (s.a.v.)'in zamanına kıyâs etmek ise zıddı, zıdda kıyâs etmektir. Bu ise kıyâsın en acayibi ve en olmayacak çeşididir. Peygamberimiz (s.a.v.) Allâhü Teâlâ'nın şu emirlerini ısrarla tebliğ etmiştir. “Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakındırsınlar ve avretlerini korusunlar. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakındırsınlar ve avretlerini korusunlar. Yürürken, üzerlerindeki ziynetlerin anlaşılması, ses çıkarması için ayaklarını sertçe yere vurmasınlar.” (Nûr s. 31), “Baş örtülerini açık yerlerinin, ense ve gerdanlarının üzerine salsınlar.” (Ahzâb s. 59) Bunun yanında kendisi zina eden erkek ve kadınlar için çeşitli azâblar olduğunu haber vermiş, bunlara had tatbik etmiş, şehvetle bakmayı zina saymış, yabancı erkek ve kadınların birlikte yalnız kalmalarını nehyetmiştir. (Misvâk Neşriyât, Eşref Ali et-Tehanevî, Hadislerle Hanefî Fıkhı, c.19, s.65)

Mevlana Takvimi
SÂHİBÜ'L-HÂTEM (MÜHÜR SAHİBİ) - 01 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 1, 2024 2:35


Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in isimlerinden biri, nübüvvet mührünün sahibi anlamında “Sâhibü'l-hâtem”dir. Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.), son Peygamber oluşuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Benimle diğer peygamberlerin durumu ev yapan bir adama benzer. Adam evini yapıp tamamlamış, onu güzelce süslemiş, yalnızca bir tuğlasını eksik bırakmıştır. Halk binayı gezmeye başlar, o eksik tuğlanın yerini görünce hayret eder ve “Şu tuğlanın yeri boş kalmasaymış ne güzel olacakmış” der. İşte ben, tıpkı o binada olduğu gibi, peygamberlik binasında yeri boş bırakılan tuğlayım; ben peygamberlerin sonuncusuyum.” Peygamberlik mührü kimileri tarafından “keklik yumurtası”na, kimileri tarafından da yeni evliler için kurulan “gelin-güvey çadırı”nın iri düğmelerine benzetilmiştir. “Hâtem-i nübüvvet veya Mühr-i nübüvvet” diye de anılan peygamberlik mührü, hem Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz'in peygamber olduğunu hem de onunla birlikte peygamberliğin bittiğini, bir daha peygamber gelmeyeceğini gösteren mühür demektir. Kur'ân-ı Kerîm'de ilgili âyet-i kerîmede şöyle buyurulmuştur: “O, Allah'ın Elçisi'dir ve bütün peygamberlerin sonuncusudur” (Ahzâb s. 40) Bütün peygamberlerin sağ ellerinde peygamber olduklarını gösteren bir ben bulunduğu, Resûlullah (s.a.v.)'in peygamber olduğunu gösteren alâmetin ise iki kürek kemiği arasındaki ben olduğu belirtilmektedir. Hz. Âişe (r.anhâ)'nın rivâyet ettiği hadîs-i şerîfe göre Cebrâil (a.s.), Efendimiz (s.a.v.)'in kalbini açtıktan sonra onu zemzemle yıkamış, tekrar yerine koymuş, açtığı yeri dikmiş ve üzerini peygamberlik mührüyle mühürlemiştir. Bunun ardından yaptığı işlemi Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle ifâde buyurmuştur: “Sonra sırtıma mühür bastı; mührün temâsını kalbimde duydum.” (İmâm Tirmizî, Şemâil-i Şerîf, c.1, s.98-99)

Mevlana Takvimi
HAREMLİK VE SELÂMLIK UYGULAMASININ DELÎLİ - 04 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 4, 2024 2:36


Allâh (c.c.), Resûlullâh (s.a.v.)'in hanımlarıyla başkalarının ilişkilerinde kesin hükmünü hicab âyeti ile inzâl buyurmuştur. “Bir de O'nun zevcelerinden, lazım olan bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz. Bu şekilde istemeniz, hem sizin hem de onların kalpleri için en temiz bir harekettir.” (Ahzâb s. 53) Yani herhangi bir mü'min dîn ve dünya için fayda veren ve istenilmesi âdet olan her şeyi onlardan isteyebilir. Fakat onların yanlarına bu âyet nâzil olmadan girdikleri gibi giremezler. Ancak isteyeceği bir eşya veya soracağı bir mes' ele olursa, bakmadan yahut perde arkasından isteyebilir. Çünkü bakmak ve görmek fitnenin birinci sebebidir. Bu gibi ihtiyaçların perde arkasından karşılanması her türlü şüpheyi izâle edeceği gibi şâibeyi uzaklaştırır, himâyeyi de kuvvetlendirir. Neticede erkeğin kadın hakkında, kadının da erkek hakkında kalplerinde doğabilecek vesveselere imkân verilmemiş olur. Cenâb-ı Hâkk, erkeklerle ilgili olarak bu şekilde gerekli âdâbı açıkladıktan sonra, Resûlullâh (s.a.v.)'in hanımlara hitapla da özellikle uymak zorunda oldukları kaideleri beyân etmiştir. Hiç şüphe yok ki, ikili ilişkilerde, bir taraf kayıt altına alınırken diğerinin serbest bırakılması arzu edilen neticeye asla ulaştırmaz. Bilhassa kadınlar için olacak olursa, bu serbestlik câzibeleri sebebiyle emirlere uymayı daha da güçleştirir. Bu sebeple Allâh (c.c.), bizzat Nebî (s.a.v.)'e hitâbla: “Ey Nebî! Hanımlarına, kızlarına ve mü'min kadınlara söyle, cilbâblarını üzerlerine alsınlar. Bu onların tanınıp kendilerine eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allâh çok affedici ve pek merhametlidir.” (Ahzâb s. 53) buyurmuş, böylelikle cahiliyye kadınlarının görünüş ve kıyafetlerinden ayrılmalarını emretmiştir. (Kurtubî, Câmi'ül Ahkam, s.227-228; Âlûsî, Rûhu' l Meânî, s.89)

Mevlana Takvimi
SALAVÂT GETİRMEK VAZÎFEMİZ - 03 OCAK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 3, 2024 2:41


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e salavât getirmek Cenâb-ı Hâkk'ın emridir: “Muhakkak ki Allâh ve melekleri, o Peygamber'e salât ederler. Ey îmân edenler! Siz de ona salât edin ve ona teslîmiyetle selâm verin!” (Ahzâp s. 56) Allâhü Teâlâ bu âyet-i kerimede, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in kendi nezdinde ve yüce varlıklar olan melekler katında üstün bir makâmı olduğunu bildiriyor. Kendisinin Hz. Peygamber (s.a.v.)'i övdüğünü, meleklerin de onun için duâda bulunduklarını bildiriyor ve yeryüzünde yaşayan biz insanlara da onu övmemizi emrediyor. Âyet-i kerimede “Salât” kelimesi geçmektedir. Bu kelime, Allâh (c.c.)'a isnad edildiğinde “Rahmet”, meleklere isnad edildiğinde “Duâ ve af dileme” anlamına gelmektedir. Abdullah b. Abbas (r.a.) ise bu kelimenin burada “Tebrik etmek ve övmek” mânâsına geldiğini söylemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Kim bana bir defa salavât getirirse Allâh ona on defa salavât getirir ve on hatasını bağışlar.” (Ahmed b. Hanbel) Peygamberimiz (s.a.v.) diğer bir hadis-i şerifinde de şöyle buyurmuştur: “Kim bana salavât getirirse, bana salavât getirdiği müddetçe melekler de ona salavât getirirler. Kişi salavâtı isterse çoğaltsın isterse azaltsın. (Tirmizî) Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır: “Cimri o kimsedir ki ben yanında anılırım da bana salavât getirmez.” Peygamberimiz (s.a.v.) yine bir hadis-i şerifinde de şöyle buyuruyor: “Yanında zikredildiğim halde bana salavât getirmeyenin burnu yere sürülsün, Ramazan gelip çıkıncaya kadar kendisini affettiremeyen adamın burnu yere sürülsün. Baba ve annesi yanında yaşlandığı halde onların vasıtasıyla (onların duâsıyla) cenneti kazanamayanın burnu yere sürülsün.” (Ahmed b. Hanbel) (İmâm-ı Taberî, Taberi Tefsiri, c. 6, s. 514)

Hizmetten
Nifak Ehlinin Peşine Takılmış Hasta Ruhlar! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 7, 2023 7:23


Nifak Ehlinin Peşine Takılmış Hasta Ruhlar *Bir de o ölçüde münafık değilse de onların arkasında imanları tabiatlarına mal olmamış kimseler vardır. Belki dünyevî ve maddî cihetle bir irtibatları da vardır: Onlardan geçiniyorlardır, ihaleleri alıyorlardır, onlar korunuyor kollanıyorlardır, KPSS'siz memur oluyorlardır; dolayısıyla o istikamette tercihte bulunuyorlardır. *Kur'an-ı Kerim münafıkların kalblerinde de maraz bulunduğunu anlatır. Şöyle buyurur: {فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ} “Kalblerinde bir hastalık vardır. Allah, onların hastalıklarını daha da artırdı. Bu yalancılık (ve samimiyetsizlikleri) sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.” (Bakara, 2/10) Evet, kalblerinde maraz vardı; o marazın gereği temayüllerine uydular, onların arkasından sürüklendiler; bu sebeple, Allah marazlarını daha da artırdı. *Efendimiz'in (aleyhissalâtü vesselam) mübarek bir hadis-i şerifiyle meseleye ışık tutabilirsiniz. Buyuruyor ki: İnsan bir günah işlediği zaman kalbde bir leke olur; istiğfar, tevbe, inabe, evbe ile çabuk onu silmezse, o günah başka bir günaha çağrıdır, davetiyedir; adeta “Burası müsait bir ortam, sahipsiz, burayı kapatabilirsiniz, gelseniz kapatsak burayı!..” falan der. Her bir günah arkadan gelecek bir günaha çağrıdır. Hazreti Bediüzzaman “Her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır.” der. Günah işleyen bir insan, küfre doğru bir adım atmış demektir. Bu böyle çoğala çoğala kalbi bütünüyle karartır. *Soruda okunan ayet-i kerimede münafıklar ve kalbinde maraz bulunanlar ayrı ayrı zikrediliyor. Mealen şöyle buyuruluyor: “Hani (hatırlayın o vakti ki) münafıklar ve kalblerinde hastalık olanlar, ‘Allah ve Rasulünün bize zafer vâd etmesi, meğer bizi aldatmak içinmiş/aldatmaktan başka bir şey değilmiş!' demişlerdi.” (Ahzâb, 33/12) *Münafıklar.. ve bir de kalbinde maraz bulunanlar. Belli bir noktada bunların bir ortak paydaları oluyor. Ya bir çıkar, ya da kendilerince bir zarardan kaçınma adına bir ortak nokta oluyor. Bu itibarla ikisi de aynı mütalaayı paylaşıyorlar. Haşa ve kella, “Allah ve Rasûlü bize sadece gurur, bizi aldatabilecek şey vadetti.” diyorlar. Küstahlık zirve yapıyor burada; bir kısım sarsıntıları görünce, “Allah'ın vaadi haşa bir aldatmadan ibaret” deme küstahlığında bulunuyorlar. Belki her dönemde olmuştur, ama bazıları bunu ifade etmeyebilir. Mesela koşturur dururlar hep dünya için, başkalarını tahkir ve tezyif ederler, hemz u lemzde bulunurlar, tehcire, tenkile, ibadeye tabi tutarlar. Akıllı gibi davranırlar. Tam başarının zirvesine ulaşacakları bir yerde, Allah (celle celaluhu) tepe taklak getirir. İşte o zaman açıktan açığa söylemeseler bile, haşa ve kella “aldatıldık” derler. Bu video 31/05/2015 tarihinde yayınlanan “Nifakın Güdümündeki Marazlı Kalbler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/tag/kirmizi-bu...

Mevlana Takvimi
EHL-İ BEYT (R.A.E.)'İ SEVMEK - 08 EYLÜL 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 8, 2023 2:33


Efendimiz (s.a.v.)'in bütün Ehl-i Beyt'ini, Ashâb'ını ve merhum ümmetini sevmek lüzumludur. Efendimiz (s.a.v.)'in Ehl-i Beyt'ine olan sevgileri, onun yüce cenâbına yakışır bir şekilde büyüktür. Ehl-i Beyt'in sevgisi hakkında birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde buyururlar ki: “Şüphesiz ki, ben yakında davet olunup buna icâbet edeceğim, (yani öleceğim) Size iki ağır emaneti bırakıyorum: Allâh (c.c.)'un kitabı ile akrabam. Allâh (c.c.)'un kitabı gökten yere uzanan bir ilâhi iptir. Akrabam ise Ehl-i Beyt'imdir. Lütufkâr ve her şeyden haberdar olan Allâh bana haber verdi ki; bu iki emanet benim havzıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Artık bunlar hakkında ırzımda (bıraktığım emanette) bana nasıl halife olacağınızı siz düşünün.” Kur'ân-ı Kerîm'de, “Gerçekten Allâh ve melekleri Peygamber'e salat ederler. Ey imân edenler! Siz de ona salât edin ve gönülden teslim olun” (Ahzâb s. 56) buyrulmaktadır. Kaab bin Acere (r.a.) demiştir ki: “Bu âyet nazil olduğu zaman Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'e: “Ey Allâh (c.c.)'un Resûlü, sana nasıl selâm vereceğimizi ve nasıl selavât getireceğimizi bilmiyoruz” dediğimde, buyurdular ki: “Allâhümme salli âlâ Muhammedin ve âlâ âli Muhammed...” Resûlullâh (s.a.v.)'in cevâbı, açık olarak gösteriyor ki, bu âyet-i kerîme de, Ehl-i Beyt'e de salavâtın getirilmesinin murad olduğuna açık delildir. Ashâb (r.a.e.)'in bu şekilde cevâp almaları, Resûlullâh (s.a.v.)'in âline de salavâtın getirilmesi emir olunduğuna delâlet eder. Hem de Resûlullâh (s.a.v.) bu konuda âlini de kendi nefsi yerine kâim etmiştir. Çünkü salavâttan maksat tazimdir. (Mehmet Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Akaidi, s.153-154)

Mevlana Takvimi
TARİKATLARDA KADINLARI İRŞÂD USULÜ - 14 TEMMUZ 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 14, 2023 2:40


Geçmişte yaşamış tarîkat şeyhlerinin, kadınları irşâdları nasıl olmuştur? Günümüzde yapılan kadınlarla görüşmek, onların bulunduğu meclislerde sohbet etmek vs. gibi uygulamaların tarîkatta yeri var mıdır? Hicab âyeti indikten sonra Nebî (s.a.v.) Efendimiz kadınları çoğunlukla eşleri vasıtasıyla bazen de perde arkasından görüşmek sûretiyle irşâd etmiştir. Bu sünnete tâbi olarak, son devrin mânevîyat büyüklerinden Hz. Mahmud Sâmi Ramazanoğlu (k.s.) da kadınları, kocaları vasıtası ile irşâd etmiş, onlara hiçbir zaman toplu veya tek tek sohbet yapmamıştır. Kadınlara zikir telkinini de kocaları vasıtasıyla yapmıştır. Bu usül, mânevîyat ehlinin yoludur. Bu yolun büyüklerinden Mevlana Halid-i Bağdadi (k.s.)'nin bir talebesine yazdığı mektupta şu ifadeler yer alır: “Ubeydullah Efendi, kadınların eve gelmelerine mâni olsun. Bu iş onun tarîkattan çıkışına sebep olur.” İmâm Şârânî (r.âleyh) hazretleri bu konuda şöyle der: Başlangıçta birçok “şeyh” ve “derviş”, kadınlarla yakınlıkla onlara mânevî bir baba olduklarını, böylece birlikte oturmalarının ve o kadınlara bakmanın câiz olacağını düşünürler. Buna karşılık kadın da, o kimseye bir baba gözü ile bakmanın câiz olduğu düşüncesine vararak yüzünü göstermede bir sakınca duymamaya başlar. İşte bu düşünce ve davranışlar, temiz olan şerîat yolundan ayrılmak demektir. Belki de şeytân bu türlü düşünce ve davranışları onlar için bir zinâ başlangıcı olarak hazırlamıştır. Hâkk Teâlâ her türlü şaibeden uzak Peygamber (s.a.v.) hanımları hakkında Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)'e şu emri vermiştir: “Bir de onun (Peygamber (s.a.v.)'in) zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit, perde ardından isteyin onlardan. Bu davranış gerek sizin ve gerek onların kalpleri için daha uygun ve daha temiz olmuş olur.” (Ahzâb s. 53) (Misvâk Neşriyât, Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar)

Mevlana Takvimi
KUR'ÂN, ANCAK SÜNNET İLE ANLAŞILIR - 02 TEMMUZ 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 2, 2023 3:01


Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “(Resûlüm) şöyle de ki: “Eğer siz Allâh'ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allâh da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın. Zira Allâh çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Âl-i İmran s. 31) Yine bir başka âyet-i kerîmede “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan da sakının. Allâh'tan korkun çünkü, Allâh'ın azabı çetindir.” (Nisâ s. 80) buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'e itaat etmek, sünnetini yerine getirmeye âzâmi gayret sarfetmek, emrettiklerini yapıp yasakladıklarından kaçınmak her müslüman için vecibedir. Allâh (c.c.) hiçbir peygamber göndermedi ki, ümmetlerinin kendilerine itaat etmesini vacip kılmasın. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in sünnetini yerine getirerek, itaat eden kimse, Allâh (c.c.)'un farzlarını yerine getirip Allâh (c.c.)'a itaat eder. Zira bir hadîs-i şerîfinde Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular: “Kim bana itaat ederse o Allâh'a itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse, Allâh'a isyan etmiş olur. Benim emrime itaat eden, bana itaat etmiş, emirlerime isyan eden de bana isyan etmiş olur.” Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “O gün yüzler ateş içinde kaynayıp çevrilirken: “Vah bize keşke Allâh'a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik” diyeceklerdir.” (Ahzâb s. 66) Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kur'ân kendisini sevmeyen, lezzet almayan kimse için (lâfzı itibariyle) güç, (manası itibariyle) zor ve çetin sayılır. Kur'ân-ı Kerîm âdil bir hâkimdir. Kim benim sözüme yapışır, Kur'ân'ın mânâsını anlar, (lafzı itibariyle) Kur'ân-ı Kerîm'i ezberler, (hükmü ile amel ederse) kıyamet gününde Kur'ân ile beraber haşrolunur. Kim ki Kur'ân-ı Kerîm ve benim hadisimi hor görürse dünya ve âhirette hüsrana uğramıştır. Benim ümmetime, benim sözümü tutmalarını, benim emirlerime itaat etmelerini ve sünnetime tâbi olmalarını emrettim. Benim sözüme razı olanlar Kur'ân'a da razı olmuştur.” (Kâdi ‘İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.377-388)

Hizmetten
“Acaba bize ne zaman sıra gelir?” | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 9, 2023 8:18


Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadâkatlerini ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi; kimi de şehitliği (sıranın kendisine gelmesini) gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzâb, 33/23) *Evet, bazıları verdikleri sözün gereğini yerine getirdi, bazıları da beklemeye durdular: “Acaba bize ne zaman sıra gelir?!.” Ashâb-ı Kirâm dönemi itibarıyla, insanlar, Mus'ab bin Umeyr, Abdullah ibn-i Cahş, Sa'd ibn-i Rebi', Mikdat bin Amr gibi sahabîlerin, atlarını mahmuzlayıp adeta ateşin üzerine sürüyor gibi yiğitçe gittiklerini görünce “Acaba bize ne zaman sıra gelir?” dediler. Bu “Bize ne zaman sıra gelir?!.” düşüncesi, kıyamete kadar, o rehberlerin arkasında yürüdüğüne inanan insanların genel mülahazasıdır. Mazluma En Çok Benzeyen Zalim *Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde, إيَّاكُمْ وَالْحَسَدَ فَإِنَّ الْحَسَدَ يَأْكُلُ الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ “Hased etmekten sakının! Zira ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi hased de iyilikleri yer bitirir.” buyurur. Evet, hased insanın amelini, hatta emellerini, beklentilerini cayır cayır yakar, yok eder; tıpkı ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi. *“Hased”, bir kimsenin, başkalarının mazhariyetlerini çekemeyip, onlara nasip olan nimet ve faziletler karşısında hazımsızlık göstermesi, diğer insanlardaki nimetlerin ve iyi hallerin yok olmasını ve hepsinin kendine verilmesini arzu etmesi demektir. Bu, insanı batıran, mahveden bir duygudur. Hasan Basrî hazretleri, “Ben hased edenden daha ziyade mazluma benzeyen bir zalim görmedim!” der. Hazreti Pir de şöyle söyler: “Hased, evvela hâsidi yakar bitirir, mahsûd hakkında zararı varsa da çok azdır.” Hased Kanserine Yenilmişlerin Prototipi Ebu Cehil *Bir de hased, inançsızlığa inzimam ederse, tehlikeyi muzaaf, hatta muk'ap hale getirir; iki buutlu, üç buutlu, dört buutlu düşmanlığa sebebiyet verir. Bunun prototipi Ebu Cehil'dir; onun için kendisine devr-i risalet-penahide, ışık çağında, gül asrında “cehaletin babası” denmiştir. *Hased, kıskançlık ve hazımsızlık gibi hastalıkların “takdîr-i ilâhîye rıza göstermeme” ile çok yakın irtibatı vardır. Hased, olumsuzluklara sebebiyet verme açısından bazen küfrün önüne geçer ve ondan daha fazla negatif tesir icra eder. Nitekim Ebu Cehil, Allah Rasûlü'nün emin olduğuna gönülden inanıyordu fakat hasedini bir türlü aşamıyordu. Hatta bir gün şöyle diyordu: “Aslında biliyorum ki, O peygamberdir. Fakat Hâşimîlerle eskiden beri aramızda bir rekabet var. Onlar, ‘Rifâde (Mekke'ye gelen hacıların fakir olanlarını doyurup onlara ikramda bulunmak) bizde, sikâye (hacca gelenler için su/zemzem temin etmek) bizde, hicâbe (Ka'be'nin anahtarlarını taşıma ve muhafızlığı) bizde!..' diye övünüp duruyorlar. Bir de ‘Peygamber de bizden' derlerse, işte ben buna dayanamam.” Bu video 06/12/2015 tarihinde yayınlanan “Sıra Bizde” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Mevlana Takvimi
KUR'ÂN'DA NEBÎ (S.A.V.)'E KARŞI EDEB-1 - 08 ŞUBAT 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 8, 2023 2:59


Hz. Peygamber (s.a.v.)'e sevgi, elbette ona derin bir ta'zîmi gerektirir. Kur'ân bu konuda detaya kadar inen ilginç atıflarda bulunmuştur. Bizzat Yüce Allâh, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ayrı bir önem ve değer verdiğini çeşitli vesîlelerle ortaya koymuştur. O (c.c.)'un bu kadar değer verdiği bir zâta elbette saygı göstermek, onu incitmekten son derece sakınmak gerekir. İşte Cenâb-ı Hâkk'ın Nebî (s.a.v.)'le muâmelelerde gözetilecek edebleri misâllerle anlatmış ve Ashâb (r.a.e.)'i uyarmıştır. İbn-i Abbas (r.a.)'den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.), Ashâb (r.a.e.)'e evinde yemek yedirir fakat bazen yemekten önce gelirler; yemekten sonra da kalkıp gitmezlerdi. Hâliyle Hz. Peygamber (s.a.v.) sıkılır ama misâfirlerine de bir şey demezlerdi. İşte böyle detay sayılabilecek bir konuda bile Yüce Allâh, Ashâb (r.a.e.)'i uyararak şu âyeti göndermiştir: “Ey imân edenler! Yemeğe çağrılmadan Peygamberin evlerine girmeyin, (şâyed yemek hâricinde size izin verilmiş de girmişseniz) yemek vaktini gözetlemeyin (yemek gelsin diye oturup durmayın). Yemeğe davet edildiğiniz zaman girin, yemeği yeyince de dağılın. Söze dalmayın. Çünkü bu (hareketiniz) Peygamber'e eziyet veriyor fakat o (size bunu söylemekten) utanıyordu. Ama Allâh, hakkı söylemekten utanmaz. Onlardan (Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarından) bir şey istediğiniz zaman da perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allâh'ın Resûlü'ne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız aslâ olmaz. Çünkü bu, Allâh katında büyük bir günâhtır.” (Ahzâb s. 53) Görüldüğü gibi Yüce Allâh bu âyette Resûlullâh (s.a.v.)'e saygı konusunda en ince detaya kadar inmekte ve Ashâb (r.a.e.)'in onu bilmeyerek de olsa üzmemeleri için onlara bazı edeb konularını hatırlatmakta ve ölümünden sonra da sâdece onun zâtına mahsûs bir hüküm olmak üzere Resûlullâh (s.a.v.)'in eşlerinden birisi ile evlenilmesini kesinlikle yasaklamaktadır. (Diyânet İlmî Dergi, Hz. Peygamber (s.a.v.) Özel Sayısı, 2003, s.476)

Hizmetten
"Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız..." | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Dec 20, 2022 7:06


Bu video 24/04/2016 tarihinde yayınlanan “Yürüyün Şeytan ve Avenesine Rağmen!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/canli-... Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadâkatlerini ispat ettiler. Diğerleri de sıranın kendilerine gelmesini beklemektedirler. *Kur'an-ı Kerim'de iman kuvveti ve Allah'a teslimiyet sayesinde asla sarsıntı yaşamayan mü'minler sena edilmekte; ezcümle şöyle denmektedir: الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun!' dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve ‘Hasbunallah ve ni'me'l-vekil – Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!' demişlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/173) *Kur'an-ı Kerim, kâmil mü'minlerin sadâkatini şu ilahî beyanla da adeta destanlaştırmaktadır: مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً “Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadâkatlerini ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi; kimi de şehitliği (sıranın kendisine gelmesini) gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzâb, 33/23) *Evet, bazıları verdikleri sözün gereğini yerine getirdi, bazıları da beklemeye durdular: “Acaba bize ne zaman sıra gelir?!.” Ashâb-ı Kirâm dönemi itibarıyla, insanlar, Mus'ab bin Umeyr, Abdullah ibn-i Cahş, Sa'd ibn-i Rebi', Mikdat bin Amr gibi sahabîlerin, atlarını mahmuzlayıp adeta ateşin üzerine sürüyor gibi yiğitçe gittiklerini görünce “Acaba bize ne zaman sıra gelir?” dediler. Bu “Bize ne zaman sıra gelir?!.” düşüncesi, kıyamete kadar, o rehberlerin arkasında yürüdüğüne inanan insanların genel mülahazasıdır.

Hizmetten
“Bize ne zaman sıra gelir?" | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Dec 19, 2022 6:51


Bu video 24/04/2016 tarihinde yayınlanan “Yürüyün Şeytan ve Avenesine Rağmen!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/canli-... Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadâkatlerini ispat ettiler. Diğerleri de sıranın kendilerine gelmesini beklemektedirler. *Kur'an-ı Kerim'de iman kuvveti ve Allah'a teslimiyet sayesinde asla sarsıntı yaşamayan mü'minler sena edilmekte; ezcümle şöyle denmektedir: الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun!' dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve ‘Hasbunallah ve ni'me'l-vekil – Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!' demişlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/173) *Kur'an-ı Kerim, kâmil mü'minlerin sadâkatini şu ilahî beyanla da adeta destanlaştırmaktadır: مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً “Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadâkatlerini ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi; kimi de şehitliği (sıranın kendisine gelmesini) gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzâb, 33/23) *Evet, bazıları verdikleri sözün gereğini yerine getirdi, bazıları da beklemeye durdular: “Acaba bize ne zaman sıra gelir?!.” Ashâb-ı Kirâm dönemi itibarıyla, insanlar, Mus'ab bin Umeyr, Abdullah ibn-i Cahş, Sa'd ibn-i Rebi', Mikdat bin Amr gibi sahabîlerin, atlarını mahmuzlayıp adeta ateşin üzerine sürüyor gibi yiğitçe gittiklerini görünce “Acaba bize ne zaman sıra gelir?” dediler. Bu “Bize ne zaman sıra gelir?!.” düşüncesi, kıyamete kadar, o rehberlerin arkasında yürüdüğüne inanan insanların genel mülahazasıdır.

Mevlana Takvimi
YOL GÖSTERİCİLERİN VASIFLARI - 30 KASIM 2022- MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 30, 2022 2:37


İmâm-ı Gazâlî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurdu: “Havada uçan, suyun üzerinde yürüyen veya ateş yiyen veyahut da bunlardan başka harikulâde hâller gösteren bir şeyhi gördüğün zaman onu iyi araştır. O şeyh, eğer Allâh (c.c.)'un farzlarından ve Resûlullâh (s.a.v.)'in sünnetlerinden birini terk ediyorsa yalancıdır, düzenbazdır. O, evliyâ değildir. O şeyhin işleri asla kerâmet değildir; belki istidrâçtır. (İstidrâç: Manevî olgunluk sahibi olmayan kimselerden şeytan vesilesiyle sâdır olan olağan üstü hâl.)” Tasavvuf konusunda şerîat ve hükümlerinin değerini bilmeyen, şerîat ile amel etmeyen kişiden yüz çevirmek lâzımdır. Çünkü o (şerîat ilimlerini, hükümleri ve hikmetlerini bilmeyen kişi) kısırdır. Mânevîyattan yoksun ve irşâd derecesine yükselmeyen “müteşeyyih” (sahte şeyhe) bağlanan müritlerin çalışmaları da sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. “O gün yüzleri ateşe çevrilirken “Ah!” derler; “Ah, ne olurdu bizler Allâh (c.c.)'a itaat edeydik, Peygamber (s.a.v.)'e itaat edeydik!” “Yâ Rabbena! Ey Rabbimiz!” demektedirler, “Doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler. Yâ Rabbena! Onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle!” (Ahzâb s. 66-68) Allâhü Teâlâ Hazretleri buyurdu: “Ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe s. 119) Yâni, sâdıkların cümlesinden olun ve sâdıkların sohbet arkadaşları olun. İşte bu sebeple bazı hikmet ehli şöyle buyurdu. “Kişi, bekâsını (yerleşip kalacağı yeri) seçerken dînen en güzelini tercih etmesi lâzım gelir. Tâ ki sâdık ve samimî ihvan (dîn kardeşleri) ile yardımlaşsın.” Hz. Îsâ (a.s.)'ya soruldu: “Yâ Rûhullâh! Kiminle oturalım?” Îsâ (a.s.) buyurdu: “Konuşması ilminizi artıran, görülmesi size Allâhü Teâlâ Hazretleri'ni hatırlatan ve âmeli sizi âhirete rağbet ettiren sâlih kimselerin meclisinde oturun.” (İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu'l-Beyân Tefsiri, c.17, s.135)

Hizmetten
"Neden bunca dert, bela karşısında, ciddî bir ses yok" | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 24, 2022 8:09


Bu video 30/10/2016 tarihinde yayınlanan " VUSLAT İŞTİYÂKI VE TEMİZ KALBLERİN NİYAZI" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz, kalblerimizi temizle ve bizi kurtuluşa erdir!..” Cيَا رَبَّنَا يَا رَبَّنَا، طَهِّرْ قُلُوبَنَا، نَجِّنَا demeliyiz. Böyle kardeşlerimiz hakkında da olabilir. Çünkü farkına varmadan, Cenâb-ı Hakk'ın ihsanları ölçüsünde, o ihsanlara göre bir tavır belirleyememe olabilir. Bu da esasen, bir nevi münasebetsizlik ve saygısızlık olur. Hani nasıl Ezvâc-ı tâhirât için de deniyor: يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ “Ey Peygamber hanımları! İçinizden kim (Rasûlullah'a eza etme, gıybette bulunma, birine iftira atma vb.) çirkinliği aşikâr bir günah işlerse, onun cezası iki kat verilir.” (Ahzâb, 33/30) Mecelle'deki disipline göre بِحَسَبِ الْمَغْنَمِ اَلْمَغْرَمُ “Elde edilen ganimet ölçüsünde altına girilen risk ve meşakkat de artar veya azalır.” Peygamber hânesi, vahyin sağanak sağanak yağdığı bir yer. Öbür tarafta da beraber olacaksınız. O'nun mübarek mahiyeti, bakışı, insanın içindeki buz dağlarını eritiyor… Dolayısıyla, bir yönüyle, “Bu kadar avantajlara karşılık, siz hâlâ o mevzuda çok küçük bir inhirafta bulunursanız, bilmelisiniz ki onun kat kat cezasını çekersiniz!” deniliyor. Şimdi, kardeşlerimiz içinde de, hakikaten nezâhet-i kalbiyelerini, ruhiyelerini, hissiyelerini, sırriyelerini koruyan insanlar çoktur. Fakat hani حَسَنَاتُ اْلأَبْرَارِ، سَيِّئَاتُ الْمُقَرَّبِينَ “Ebrâr adına iyilik kabul edilen bir fiil, daha ileri seviyede bulunan mukarrabîn için günah sayılabilir.” hakikati açısından, acaba Cenâb-ı Hakk'ın eltâf-ı sübhaniyesi ölçüsünde, tam ona denk, ona mukabil, gerekli olan hassasiyeti göstermişler midir? Sen kendin için dedin, ben de kendim için diyeyim. Her zaman da diyorum: Benim yerimde, bu Hizmet'te, bunca arkadaşın içinde, bir başkası olsaydı, kim bilir bu Hizmet kaça katlanırdı?!. Evet, insan kendine öyle bakmalı. Fakat öbürleri için, kardeşlerimiz için “Kalbleri kirlenmiş bunların, levsiyâtla mâlemâl, onların kalblerini de bu türlü şeylerden temizle!..” gibi mülahazalara girdiğimiz zaman, hiç farkına varmadan suizanna girmiş oluruz. Belki elimizde olmayarak, beklediğimiz canlılığı göremediğimizden, heyecanı göremediğinizden, hafakanı göremediğimizden dolayı, bazen böyle suizan esintileri esebilir kafamızda. Böyle kızıl kıyamet kopuyor, yangınları yangınlar takip ediyor; insanlar bir çağlayana salmışlar kendilerini, nereye gittikleri belli değil; böyle, hedefsiz yürünüyor, pusulasız yürünüyor… Bunlar karşısında, bir insanda hâlâ biraz insanî heyecan, kardeşlik şefkati, insanlık mürüvveti harekete geçmiyorsa, hâlâ insanlar canlı cenâzeler gibi davranıyorlarsa, elimizde olmayarak, kafamızda bir kısım suizan esintileri olabilir. Belki o zaman da hemen geriye bir adım atıp “Belki ben yanılıyorum ya Rabbî!” demek gerekir.

Mevlana Takvimi
CENÂB-I HÂKK NEBÎ (S.A.V.)'İ NASIL VASFEDİYOR? - 09 EYLÜL 2022 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 9, 2022 2:46


Cenâb-ı Hâkk buyurmuştur: “Ey Peygamber, şüphesiz seni biz, bir şahit, müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik.” (Ahzâb s. 45) Gördüğünüz gibi Cenab-ı Hâkk bu âyette ona herkesin üstünde tutacak, birçok vasıflar vermiştir. Birçok rütbeler de ihsân etmiştir. Önce onu ümmetine karşı, risâleti tebliğ ettiğine dair şahit tutmuştur. Ki bu pek büyük bir şereftir ve aynı zamanda bu sadece onun özelliklerindendir. İnanan ve Allâh (c.c.)'un emirlerine boyun eğenler için onu bir müjdeleyici kılarken, masiyet ehline karşı da bir uyarıcı ve Cehennem ateşinden korkutucu yapmıştır. Âyetin devamında onu tevhide çağıran, ibâdete çağıran bir davetçi, kendisiyle Hâkk'a hidâyet olunan, her tarafa nûr saçan bir kandil kılmıştır. İbn-i Mes'ud (r.a.) anlatıyor: Peygamber (s.a.v.) bizlere Tevrat'ta geçen sıfatlarını şöylece beyân etti: “Ahmed-i Muhtar olan kulum'un doğumu Mekke'de olacaktır. Hicret edeceği yerin adı ise Medine'dir yahut Tayyibedir” dedi. Ümmeti de Allâh (c.c.)'a her hal-ü kârda çok hâmd edicidir! Cenâb-ı Hâkk takvâya ermiş mü'minler hakkında şöyle buyurmuştur: Yine Allâh (c.c.) onun hakkında şöyle buyurmuştur: “Allâh (c.c.)'dan gelen bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın.” (Al-i İmran s.64) Semerkandî der ki: “Allâh (c.c.), Resûlü (s.a.v.)'e karşı bulunduğu bu ihsânı bizzat ona hatırlatmıştır. O, Resûlü (s.a.v.)'i Mü'minlere son derece merhametli ve şefkatli olarak gönderdi. Daha doğrusu bu evsafta yarattı onu. Eğer O, sert ve kaba tinetli olsaydı etrafından dağılıp gideceklerdi, yanında hiç kimse kalmayacaktı. Lâkin Allâh (c.c.) O (s.a.v.)'i, tatlı dilli, hoş huylu ve son derece lûtufkâr olarak yarattı.” (Kâdı ‘İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.32-35)

Mevlana Takvimi
KURTULUŞ GEMİSİ: SÜNNET - 22 MART 2022 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 22, 2022 2:45


Sünnet, Peygamberimiz (s.a.v.)'in, farzın dışında yaptığı şeylerdir. Peygamberimiz (s.a.v.), sünnetin ehemmiyeti hakkında hadis-i şeriflerde şöyle buyururlar: “Sünnetimi terk eden şefaatime kavuşamaz.” “Benim sünnetime ve benden sonraki râşid halifelerimin (dört halifenin) sünnetlerine yapışmalısınız.” Sünnet iki kısımdır. Sünnet-i müekkede (Kuvvetli sünnet), Peygamber (s.a.v.)'in devamlı yapıp pek nâdir terk ettiği sünnetlerdir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri ile yatsının son sünneti gibi. Ezân, ikâmet ve cemaatle namaz kılmak gibi sünnetler de mutlaka yapılması gereken müekked sünnetlerdir ki bunlara sünnet-i hüdâ denilir. Müekked sünnetleri yapmakta sevâp ve Peygamberimiz (s.a.v.)'in şefaatine kavuşma vardır. Sünnet-i müekkedenin bir de sünnet-i kifâye kısmı vardır. Ramazan ayının son on gününde i'tikaf etmek ve teravih namazını cemaatle kılmak gibi. Bir beldedeki müslümanların hiçbiri bunları yapmazsa hepsi sünneti terk etmiş olur; bir kısmı yaparsa hiçbiri sünneti terk etmemiş olur. Sünnet-i gayr-i müekkede (Kuvvetli olmayan sünnet), Peygamber (s.a.v.)'in ara sıra yaptığı şeylerdir. Yatsı namazının ilk sünneti ile ikindi namazının sünneti gibi. Peygamber (s.a.v.)'in yeme, içme, giyinme gibi hareketlerine sünnet-i zevâid adı verilmiş olup bunlar da birer gayr-i müekked sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in Ashâbı (r.a.e.)'in hareket tarzına da sünnet denilir. Sünnetleri terk etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan, vacip günâhından aşağı bir küçük günâh işlemiş olur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: “Andolsun ki, Allâh (c.c.)'ın rızasını ve âhiret gününün saadetini umanlar ve Allâh (c.c.)'ı çokça ananlar için, Allâh'ın Resûlü'nde sizin için pek güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb s. 21) (Muhammed Alâüddin, El-Hediyyetü'l- Alâiyye, s.22-23)

Mevlana Takvimi
KADIN ERKEK İLİŞKİLERİNDE ÖLÇÜ - 23 ŞUBAT 2022 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 23, 2022 2:58


Kadınlarla tokalaşmak, dînen kesin olarak haramdır. Kur'ân'dan delîli: Allâhü Teâlâ, Nûr sûresi 30-31. âyette, mü'min erkek ve kadınlara, gözlerini haramdan sakınmalarını emretmektedir. Bakılması helâl olmayan şeye bakmak haram olunca, elle dokumak, bakmanın ötesinde olduğundan bu âyete göre öncelikle haram olur. Kadınlarla musafahanın haram olduğunu bildiren hadîsler de vardır. Hz. Âişe (r.anhâ)'dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: “Resûlullâh (s.a.v.), kadınlardan söz ile bey'at alırdı ve “Git, senden bey'at almış oldum” derdi. Vallahi Resûlullâh (s.a.v.)'in eli, nikâhlı olduğu kadınlar dışında herhangi bir kadının eline kat'î surette değmemiştir.” (Buharî) Ebû Hüreyre (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “…İki göz zinâ eder; zinâları (haram şeylere), bakmaktır. Dil zinâ eder; zinâsı (yabancı kadınla gayr-ı meşru bir şekilde) konuşmaktır. El zinâ eder; zinâsı (yabancı kadını), tutmaktır. Ayak zinâ eder; zinâsı (harama giden) adımdır. Kalb hoşlanır, temenni eder; ferc (cinsî uzvu) ise bunu tasdik veya tekzîb eder (yâni asıl büyük zinâ bazen tahakkuk eder bazen de etmez).” (Müslîm) İmâm Nevevî şöyle demiştir: “Zarûret olmaksızın kadının derisine (tenine) dokunmak câiz değildir. Zarûret; tedavi, ameliyat, hacâmet (kan almak), diş çekmek gibi şeylerdir. Bunları yapacak kadın bulunmazsa erkek için bu gibi şeyleri yapmak zarûret sebebiyle câizdir.” Allâh (c.c.), kadın-erkek ilişkilerinde yabancılara bakmayı, dokunmayı haram kıldığı gibi, sesleri de haram kılmıştır. Bir kadının, İslâmî terbiyeye göre, evinin kapısına gelen yabancı bir erkeğe, kapının arkasından sert bir sesle seslenmesi esastır. Nitekim âyet-i kerîmede “Ey Nebî-i Zîşan hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allâh'tan sakının, edâlı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun.” (Ahzâb s. 32) (Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.259)

SHADOWBOX ON AIR
Shadowbox @ Radio 1 16/01/2022: AhZ a jeho nová remixová deska

SHADOWBOX ON AIR

Play Episode Listen Later Jan 15, 2022


V prvním řádném Shadowboxu tohoto roku jsme si zavolali s AhZ, abychom pokecali o jeho novém vinylovém projektu. Zhruba půl hodinku povídání jsme doplnili klasickým množstvím novinek, kterých překvapivě v průběhu ledna vyšlo dost.

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.)'E SALÂT-Ü SELÂM GETİRMENİN FAZÎLETİ - 3 OCAK 2022 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 3, 2022 3:01


Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor: “Gerçekten Allâh ve melekleri, Peygambere salât ederler (O'nun şeref ve şânını yüceltirler). Ey îmân edenler! Siz de O'na salât edin. (Allâhümme salli âlâ Muhammedin ve ‘alâ âli Muhammed, deyin) ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (Ahzâb s.56) Salâvât-ı şerîfe okumanın fazîleti ile ilgili Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdular: 1. “Bana getirilen iki salât-ü selâm arasında duâ yapa¬nın duâsı reddolunmaz (mutlaka kabul olur).” 2. “Her duâ gökte takılıp kalmıştır. Bana salât-ü selâm getirildiği zaman o duâ (Allâh'a) yükselir.” 3. “Yanında anıldığımda bana salât-ü selâm getirmeye-nin burnu yere sürtsün (yeryüzünde sürünsün).” 4. “Cimri, yanında adım anıldığı halde bana salât-ü selâm getirmeyen kimsedir.” 5. “Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât-ü selâm getirenleridir” 6. “Kim ki bir kitâpta salât-ü selâmı yazarsa, o kitap¬ta benim ismim bulunduğu müddet melekler onun için istiğfâr eder.” 7. “Kim bana bir kere salât ederse Allâh ona on kere salât (rahmet eder) ve onun on günâhını bağışlar. Derece¬sini de on kat yükseltir.” 8. “Ben Cebrâil'e uğradım. Cebrâil bana şöyle dedi”: Sana müjde ederim ki, Allâhü Te‘âlâ buyuruyor ki: “Kim sana selâmet dilerse, ona selâmet veririm. Kim sana salât ederse, ona rahmet ederim.” 9. “Bir yerde toplanıp Peygamber (s.a.v.)'e salât getir-meksizin dağılanlar, ancak leş kokusundan daha çirkin bir koku ile dağılırlar.” Hz. Ebû Bekir (r.a.) şöyle buyuruyorlar: “Resûlullah (s.a.v.)'e salâvat getirmek, soğuk suyun ateşi söndürmesinden daha çok günâhları yok eder. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e selâmet dilemek ise, köleler âzad etmekten daha fazîletlidir.” (Kâdi İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.450-465)

Mevlana Takvimi
KADINLARIN EV DIŞINA ÇIKMA ŞARTLARI - 1 KASIM 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 1, 2021 2:39


Allâhü Te‘âlâ şöyle buyurur: “Evlerinde otursunlar ve ilk cahiliyyette açıldıkları gibi açılmasınlar...” (Ahzâb s. 33) Bu âyet-i kerîmenin Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in temiz zevcelerine tahsis edilmesi, onların şeref ve mevkilerinin yüceliği sebebiyledir. Onlara bağlı olarak diğer mü'min kadınlar da aynı hükme dâhildir. “Kadın bir avrettir. Kadının, Allah'a en yakın olduğu yer, kendi evidir. Dışarı çıktığında şeytan, onu erkeklere süslü göstermeye çalışır.” (İbn Battal, Şamile, c.4, s.82) Kadının, Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.) tarafından kendisine verilen en şerefli (annelik ve evinin, kocasının kadını olma) görevini en iyi yapacağı yer evidir. Ancak bir ihtiyaç sebebiyle olması müstesna, kadın için asıl olan evde oturmasıdır. Buna şu âyet delildir: “Onlardan (kadınlardan) bir şey isteyeceğiniz vakit, perde gerisinden isteyin; bu, sizin ve onların kalpleri için en temiz olanıdır.” (Ahzâb s. 54) Hz. Âişe (r.anhâ) annemizden rivâyetle, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Size, hacetiniz (ihtiyacınız) için dışarıya çıkmanıza izin verildi.” (Müslim) İbn Ömer (r.a.)'dan rivayetle: “Kadınların zarûrî ihtiyaçları için olması müstesnâ, evden çıkma konusunda hisseleri yoktur.” (Taberânî) buyurulmuştur. Bu da ancak, Ahzâb suresi 59. âyette belirtildiği üzere tesettürlü bir şekilde, (başka türlü giderilemeyecek) meşru bir ihtiyaçtan dolayı dışarı çıkmalarıdır. Bu, onlara mubâh kılınmıştır. Tergîb-üs-salât kitabında şöyle der: “Resûlullâh (s.a.v.), kızı Hz. Fâtıma'ya (r.a.): “Kadınlar için hangi şey daha iyidir?” diye sordu. Fâtıma (r.a.) cevâbında: “Nâmahrem olanların onları görmemesi, onların da hiçbir nâmahremi görmemeleri” dedi. Resûlullâh (s.a.v.)'in bu söz çok hoşuna gitti, kızı Fâtıma (r.anhâ)'yı kucakladı ve: “Bâzısının evlâdı, kendi gibi olur” buyurdu.” (İmâm Kurtûbi, Tefsir-i Kurtûbi, c.14, s.179; Muhammed Rebhâmi, Riyâdünnâsihîn, s.145)

Mevlana Takvimi
GERÇEK MANEVİYAT EHLİ VE YOL KESİCİLER - 15 AĞUSTOS 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 15, 2021 2:56


İmâm-ı Gazâlî (k.s.) Hazretleri buyurdu: “Havada uçan, suyun üzerinde yürüyen veya ateş yiyen veyahut da bunlardan başka harikulâde haller gösteren bir şeyhi gördüğün zaman onu iyi araştır. O şeyh, eğer Allâh (c.c.)'un farzlarından ve Resûlullâh (s.a.v.)'in sünnetlerinden birini terkediyorsa yalancıdır, düzenbazdır. O evliyâ değildir. O şeyhin işleri asla kerâmet değildir; belki istidrâçtır. Tasavvuf konusunda şeriat ve hükümlerinin değerini bilmeyen ve şeriat ile amel etmeyen kişiden yüz çevirmek lâzımdır. Çünkü o (şeriat ilimleri, hükümleri ve hikmetlerini bilmeyen kişi) kısırdır. Maneviyattan yoksun, eksik ve irşad derecesine yükselmen “müteşâyihe” (sahte şeyh)'e bağlanan müritlerde ancak ve ancak kısır ve çalışmaları sonuçsuz kalmaya mahkumdurlar. O gün yüzleri ateşte çevrilirken “Ah!” derler; “Ah, ne olurdu bizler Allâh (c.c.)'a itaat edeydik, Peygamber (s.a.v.)'e itaat edeydik!” “Yâ Rabbena! Ey rabbimiz!” demektedirler, “doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler. Yâ Rabbena! Onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle!” (Ahzâb s. 66-68) Allâhü Te‘âlâ hazretleri buyurdu: “Ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe s. 119) Yani, sâdıkların cümlesinden olun ve sâdıkların sohbet arkadaşları olun. İşte bu sebeple bazı hikmet ehli buyurdu. Kişi, bekâ (yerleşip kalacağı) yeri seçerken dînen en güzelini tercih etmesi lazım gelir. Tâ ki sâdık ve samimî ihvân (din kardeşleri) ile yardımlaşsın.” Îsâ (a.s.)'a soruldu. “Yâ Rûhullâh! Kiminle oturalım?” Îsâ (a.s.) buyurdu: “Konuşması ilminizi artıran, görülmesi size Allâhü Te‘âlâ hazretlerini hatırlatan ve ameli sizi âhirete rağbet ettiren sâlih kimselerin meclisinde oturun.” (İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu'l-Beyân Tefsiri, c.17, s.135)

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.)'İN MUHTEREM EBEVEYNİ - 16 TEMMUZ 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 16, 2021 2:51


Seleften büyük bir cemâat ve âlimlerin çoğu Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin anne ve babalarının îmân üzere vefât ettikleri görüşündedirler. Şunu delîl getirdiler. Efendimiz (s.a.v.): “Ben mütemâdiyen (devâmlı olarak) temiz babaların sulbünden, temiz anaların rahmine nakloluna geldim” diye buyurmuşlardır. Cenâb-ı Hâkk Tevbe Sûresinde “Şübhesiz ki müşrikler, necistir (pistir)” buyurmuşlardır. Temizlik ile pislik; îmân ile şirk birbiriyle tezad teşkil eder. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in yüce ecdâdından herbirisi temizdir ve onların müşrik olmadıklarını kabûl etmek vâciptir. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin nesebi, şirkin kirinden, küfrün aybından ve her türlü pislikten arınmıştır. O dönemde Kureyş'in putlara taptığı meşhûrdur. Amma, onların içinde Hz. İbrâhîm (a.s.)'ın Dîni üzere olup putlara tapmayanlar da vardı. Ve aynı zamânda Hz. İbrâhîm (a.s.) şöyle duâ etmişti: “Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!” Mâliki Mezhebi'nin büyük âlim ve kadılarından Ebû Bekir İbn-i Arabî Hazretleri'ne, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin ebeveynlerinin cehennemde olduğunu söyleyen kişinin hâlini sordular. O zât da şöyle fetvâ verdi: “Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri'nin anne ve babalarının cehennemde olduğunu söyleyen kişi mel'ûndur. Zîrâ Allâhü Te'âlâ: “Şübhesiz ki Allâh ve Resûlü'ne ezâ edenler; muhakkak ki Allâh onları dünyada ve âhirette la'netlemiş (rahmeti sahasından kovmuş) ve onlara pek hakaretli bir azâb hazırlamıştır” buyurmaktadır. (Ahzâb s. 57) Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri de: “Ölülerden dolayı, hayâtta olanlara eziyet etmeyin (onları üzecek sözler söylemeyin)” buyurdular. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: “Ashâbım anıldığı zamân susun (dilinizi tutun)” buyurdular. Biz Sahâbe-i Kirâm (r.a.e.) Hazretleri hakkında noksanlık ve ayıp verecek bir şeyle konuşmaktan men olunduk. Peygamberler (s.a.v.) hakkında ayıp ve noksanlık veren bir şeyle konuşmamak daha önce gelir. (İsmâil Hakkı Bursevî (k.s.), Rûh'ul Beyân, c.1, s.767-672)

Mevlana Takvimi
ÂYETLERLE TESETTÜR EMRİ - 14 HAZİRAN 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 14, 2021 2:57


“Size şunları nikahlamak harâm kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz ve karılarınızın anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.” (Nisâ s. 23) “Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (harâma bakmaktan) korusunlar; nâmûs ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, zînetlerini teşhîr etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mü'min kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yâhûd henüz kadınların gizli kadınlık husûsiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zînetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zînetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allâh'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nûr s. 31) “Onlar (Peygamberin eşleri) için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (Mü'mîne hanımlar) ve sâhib oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur. Bununla berâber (ey Peygamberin hanımları) Allâh'tan korkun. Çünkü Allâh her şeye şâhid bulunuyor.” (Ahzâb s. 55) “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla berâber Allâh çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzâb s. 59) İşte böyle hür kadınların, bu istisna edilmiş kimselerden başkasına zînetlerini göstermemeleri, kendi iffet ve korunmaları ve güzel geçimleri noktasında gayet önemli olduğu gibi, yabancı erkekleri etkilememek, edeb ve iffet telkin etmek noktasından da çok önemlidir. Tesettür emrinin kuvvet ve kapsamını bir daha hatırlatmak üzere, bayanların yürüyüş tavırlarının nasıl olması gerektiği anlatılmıştır. (Zînete, âlimlerce süs, takı, saç, boyun gerdân gibi mâ'nalar verilmiştir.)

Askıda Kitap
Namaz Emaneti!

Askıda Kitap

Play Episode Listen Later Mar 11, 2021 1:00


Hergün beş kerre nemâz kılmak, Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde emr edilmişdir. Ahzâb sûresinin yetmişikinci (72) âyet-i kerîmesinde meâlen, (Şübhe yok ki, biz, emâneti göklere ve yere ve dağlara sunduk. Onlar bunu yüklenmekden çekindiler. Ondan korkup titrediler. Onu insan yüklenerek, nefslerine zulm etdiler. Sonunu bilemediler) buyuruldu. Beydâvî tefsîrinde diyor ki: [Bu âyet-i kerîme, önceki âyetde va'd edilen se'âdetin büyüklüğünü bildiriyor. Önceki âyetde meâlen, (Allahü teâlânın emrlerine ve yasaklarına uyanlar, dünyâda ve âhıretde se'âdete kavuşurlar) buyuruldu. Bu emrler ve yasaklar, emânete benzetiliyor. Emâneti yerine vermek lâzım olduğundan, ibâdetleri yapmanın lüzûmu bildirilmiş olmakdadır. Hak Sözün Vesîkaları | Sayfa : 136

Tasavvuf Sohbetleri
#32 Ahzap Suresi / Tasavvuf Sohbetleri

Tasavvuf Sohbetleri

Play Episode Listen Later Feb 12, 2021 133:47


Ahzâb Suresi anlamı ve fazileti üzerine yapılmış tevil ve tefsir içeren tasavvuf sohbetidir.

Mevlana Takvimi
ALLÂH (C.C.) VE NEBÎ (S.A.V.)'E TESLİM OLMALIYIZ - 26 OCAK 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 26, 2021 2:55


Kur'ân-ı Kerîm'de: “Onlar, “Allâh'a ve Resûl'e inandık ve itaat ettik” derler. Bütün bunlardan sonra onların bir grubu gerisin geriye dönerler. Bunlar mü'min değillerdir. Aralarında hüküm vermek için Allâh'a ve Resûlü'ne çağırıldıklarında onların bir grubu, bir bakarsın yüz çevirirler. Fakat onları ilgilendiren bir hak, menfaat olsa, ona itaatle koşa koşa gelirler. Onların kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe içindeler mi, yahut Allâh ve Resûlü'nün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır asıl zalimler onlardır. Aralarında Peygamber'in hüküm vermesi için Allâh'a ve Resûlü'ne çağırıldıklarında mü'minlerin bütün söyleyecekleri ancak “İşittik ve itaat ettik” demekten ibârettir. İşte felâha erenler de onlardır. Kim Allâh'a ve Resûlü'ne itaat eder ve Allâh'tan korkup O'ndan sakınırsa işte asıl kazananlar bunlardır.” (Nur s. 47-52) buyurulmaktadır. Diğer bir âyet-i kerîmede ise “Erkek olsun kadın olsun, inanmış hiçbir mü'min, Allâh ve Rasulü bir şeye karar verdikleri zaman o konuda tercihte bulunma hakkına sahip değildir. Kim Allâh'a ve Resûlü'ne itaatsizlik ederse yolunu şaşırıp apaçık bir yanlışa düşmüş olur” (Ahzâb s. 33-36) buyurulmaktadır. Bu âyetler müslüman olmak için, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hükümlerine kayıtsız şartsız teslim olmanın şart olduğunu ihtivâ etmektedir. Davet olundukları halde ihtilâfları konusunda O (s.a.v.)'e müracaat etmeyenler, Kur'ân-ı Kerim'e göre mü'min muamelesi göremezler. Allâh (c.c.)'a ve Resûlü'ne inanmanın temel unsuru, Peygamber (s.a.v.)'in otoritesinin bütün kalple kabul edilmesidir. İhtilâflar konusunda O (s.a.v.)'e danışılmalı ve itaat olunmalıdır. O (s.a.v.)'in kararlarına tam bir teslimiyetle uyulmalı ve O (s.a.v.) tarafından kesin bir şekilde dile getirilen hukuki hükümler bağlayıcı kabul edilmelidir. (Muhammed Taki Osmanîi, Sünnetin Bağlayıcılığı, s.50)

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.) EFENDİMİZ'İ SEVMENİN ALÂMETLERİ - 7 OCAK 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 7, 2021 3:27


Nebî (s.a.v.) Efendimiz'e tâbî olmak için sünnetini iyi bilmek gerekir. Resûlullâh (s.a.v.)'in sünnetini de muhakkikiyn ûlemadan, müçtehid ûlemadan öğrenmek gerekir. Meselâ İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.) hazretleri, Nebî (s.a.v.) Efendimiz'i gerçekten seven bir mü'minde şu vasıfların olması gerektiğini söylemiştir: 1. Resûlullâh (s.a.v.)'in sünnetine her hususta tam olarak ittiba edilmelidir. Hâkk Te‘âlâ hazretleri; “Andolsun, Allâh'ın Resûlü'nde sizin için; Allâh'a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allâh'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb s. 21) Yani Resûlullâh (s.a.v.), bizim için örneklerin en mükemmelidir. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bizlere gecesiyle ve gündüzüyle apaydınlık bir din bırakmıştır, her şeyi öğreterek bu dünyadan darü'l bekâya teşrif etmiştir. Hayatın her safhasında Nebî (s.a.v.)'in sünnetine uygun olarak yaşamaya gayret sarfedilmelidir. 2. Resûlullâh (s.a.v.)'in her sözü kabul edilip hükmüne uyulmalı, her meselede Resûlullâh (s.a.v.)'in hakemliğine başvurulmalıdır. Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerim'de; “Allâh ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allâh'a ve Resûlü'ne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır” (Ahzâb s. 36) buyurmuştur. 3. İnsanlar arasında Resûlullâh (s.a.v.)'in dîni olan İslâm'ı yaymaya ve tevhid bayrağını yüceltip, putperestliği ortadan kaldırmaya çalışılmalıdır. 4. Emr-i bi'l ma'ruf nehy-i anil münker yapmak. Yani doğruyu emretmeli, kötülükten sakındırmalıdır. 5. Mü'min, Nebî (s.a.v.)'in yüce ahlâkıyla ahlâklanmaya çalışmalıdır. 6. Nebî (s.a.v.)'e daima salât-ü selâm getirmelidir. 7. Nebî (s.a.v.)'in huzurunda yüksek sesle konuşmamalıdır. Resûlullâh (s.a.v.)'in huzurunda yüksek sesle konuşmama ifadesi ile belirtilen edeblerden birisi de Nebî (s.a.v.) Efendimiz bir hüküm verdiği zaman hiçbir yorum yapmadan sessizce dinlemektir. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler, c.2, s.34)

Conscience Soufie
Cercle d'échange avec Denis Gril du 25 octobre 2020

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Oct 26, 2020 45:32


Conférence du 25 octobre 2020 avec Denis Gril. Du Mawlid au Beau Modèle ou l’épanouissement de la Lumière muhammadienne Le Mawlid commémore l’apparition et le parachèvement d’une lumière originelle. Cette lumière, aperçue par Âmina, resurgit, ravivée par la lumière de la Révélation. Elle se diffuse malgré ou grâce aux épreuves que traversent le Prophète et les croyants. La sourate al-Ahzâb (n° 33) fait allusion aux dangers qui menacent la communauté de Médine de l’extérieur comme de l’intérieur. Dans ces temps troublés, il est rappelé aux croyants : « Vous avez dans l’Envoyé de Dieu un beau modèle pour qui espère Dieu et le Jour dernier et invoque Dieu sans cesse ». C’est dans cette même sourate, qu’il est qualifié de « Sceau des prophètes » et de « Lampe lumineuse » et qu’est instituée la prière sur lui. Ce modèle est celui d’un être que les vicissitudes du temps ne détournent pas de la source essentielle de toute lumière. Denis Gril, professeur émérite de langue arabe et d’islamologie de l’université d’Aix Marseille, est membre de l’Iremam ( Institut de recherches et d’études sur le monde arabe et musulman ). Ses recherches portent sur les fondements scripturaires de la spiritualité musulmane, sur la littérature hagiographique musulmane médiévale et sur la doctrine du soufisme, principalement l’œuvre d’Ibn ‘Arabî et celle de ses prédécesseurs et continuateurs. Denis Gril nous introduira dans le temps du Mawlid an-Nabawî, célébration de la naissance du Prophète Muhammad – sur lui la grâce et la paix. Il consacrera son intervention au Prophète afin de nous faire goûter à sa présence spirituelle et nous permettre ainsi de vivre pleinement l'événement du Mawlid. Attention, après votre inscription, vous recevrez immédiatement un e-mail de confirmation de Helloasso. Votre billet Helloasso inclut le lien pour se connecter à la visioconférence sur zoom. Il suffit de cliquer dessus à 18h30 pour nous rejoindre. Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
Le Prophète nous dit: "Je n’ai pas été envoyé pour maudire, mais comme miséricorde pour l’humanité"

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Oct 26, 2020 4:09


Intervention d'Eric Geoffroy lors de la conférence du 25 octobre 2020 ''Le Prophète Muhammad'' avec Denis Gril. Du Mawlid au Beau Modèle ou l’épanouissement de la Lumière muhammadienne Le Mawlid commémore l’apparition et le parachèvement d’une lumière originelle. Cette lumière, aperçue par Âmina, resurgit, ravivée par la lumière de la Révélation. Elle se diffuse malgré ou grâce aux épreuves que traversent le Prophète et les croyants. La sourate al-Ahzâb (n° 33) fait allusion aux dangers qui menacent la communauté de Médine de l’extérieur comme de l’intérieur. Dans ces temps troublés, il est rappelé aux croyants : « Vous avez dans l’Envoyé de Dieu un beau modèle pour qui espère Dieu et le Jour dernier et invoque Dieu sans cesse ». C’est dans cette même sourate, qu’il est qualifié de « Sceau des prophètes » et de « Lampe lumineuse » et qu’est instituée la prière sur lui. Ce modèle est celui d’un être que les vicissitudes du temps ne détournent pas de la source essentielle de toute lumière. Denis Gril, professeur émérite de langue arabe et d’islamologie de l’université d’Aix Marseille, est membre de l’Iremam ( Institut de recherches et d’études sur le monde arabe et musulman ). Ses recherches portent sur les fondements scripturaires de la spiritualité musulmane, sur la littérature hagiographique musulmane médiévale et sur la doctrine du soufisme, principalement l’œuvre d’Ibn ‘Arabî et celle de ses prédécesseurs et continuateurs. Denis Gril nous introduira dans le temps du Mawlid an-Nabawî, célébration de la naissance du Prophète Muhammad – sur lui la grâce et la paix. Il consacrera son intervention au Prophète afin de nous faire goûter à sa présence spirituelle et nous permettre ainsi de vivre pleinement l'événement du Mawlid. Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
Le Prophète Muhammad (conférence du 25 octobre 2020 avec Denis Gril)

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Oct 25, 2020 32:08


Conférence du 25 octobre 2020 avec Denis Gril. Du Mawlid au Beau Modèle ou l’épanouissement de la Lumière muhammadienne Le Mawlid commémore l’apparition et le parachèvement d’une lumière originelle. Cette lumière, aperçue par Âmina, resurgit, ravivée par la lumière de la Révélation. Elle se diffuse malgré ou grâce aux épreuves que traversent le Prophète et les croyants. La sourate al-Ahzâb (n° 33) fait allusion aux dangers qui menacent la communauté de Médine de l’extérieur comme de l’intérieur. Dans ces temps troublés, il est rappelé aux croyants : « Vous avez dans l’Envoyé de Dieu un beau modèle pour qui espère Dieu et le Jour dernier et invoque Dieu sans cesse ». C’est dans cette même sourate, qu’il est qualifié de « Sceau des prophètes » et de « Lampe lumineuse » et qu’est instituée la prière sur lui. Ce modèle est celui d’un être que les vicissitudes du temps ne détournent pas de la source essentielle de toute lumière. Denis Gril, professeur émérite de langue arabe et d’islamologie de l’université d’Aix Marseille, est membre de l’Iremam ( Institut de recherches et d’études sur le monde arabe et musulman ). Ses recherches portent sur les fondements scripturaires de la spiritualité musulmane, sur la littérature hagiographique musulmane médiévale et sur la doctrine du soufisme, principalement l’œuvre d’Ibn ‘Arabî et celle de ses prédécesseurs et continuateurs. Denis Gril nous introduira dans le temps du Mawlid an-Nabawî, célébration de la naissance du Prophète Muhammad – sur lui la grâce et la paix. Il consacrera son intervention au Prophète afin de nous faire goûter à sa présence spirituelle et nous permettre ainsi de vivre pleinement l'événement du Mawlid. Attention, après votre inscription, vous recevrez immédiatement un e-mail de confirmation de Helloasso. Votre billet Helloasso inclut le lien pour se connecter à la visioconférence sur zoom. Il suffit de cliquer dessus à 18h30 pour nous rejoindre. Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Mevlana Takvimi
BİR ZAMANLAR KAÇ-GÖÇ VARDI-2 - 26 TEMMUZ 2020 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 26, 2020 2:41


Parklar, çay bahçeleri, lokantalar, tiyatrolar, tramvaylar ve vapurlarda hanımlar ile erkekler karı-koca bile olsalar ayrı ayrı otururlardı. Arada gerekirse çocuklar veya âmâ yaşlı bekçiler haber götürüp getirirdi. Tiyatrolarda, kadınlar için ayrı seanslar tertiplenirdi. Tramvaylarda evvelce hanımlara mahsus vagon vardı. Sonra masraf sebebiyle çuha perde ile ayrıldı. Tacizlere engel olabilmek adına, 2005'de Japonya, 2010'da İsrail'de hanımlara ayrı vagon tatbikatına geçilmiştir. Aralık 1923'te tramvaylardaki perdeler kaldırıldı. Artık umumi yerlerde hanımlara ayrı mekânlar tarihe karıştı. Şimdi de evde, sokakta, işte beraber iken, Allâh (c.c.)'un evinde neden erkeklerle ayrı olduğunu merak eden hanımlar, nedense tersini sorgulamayı pek düşünmemektedir. Emevî İslâmı mı? İlk zamanlarda hanımlar, Resûlullâh (s.a.v.)'in huzuruna çıkıp, dinî müşküllerini danışırlardı. Hicret'in 6. senesinde, hicâb âyeti gelince, artık kadınlarla görüşmedi. Zevceleri vasıtasıyla suâllerine cevap vermeye başladı. Bu âyet-i kerîmede meâlen, “Kadınlara bir şey soracağınız, onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman, hicab (perde) ardından isteyin. Bu sizin de, onların da kalbleri için daha hayırlıdır” buyurulur. (Ahzâb s. 53) Zevceleri Ümmü Seleme (r.ânhâ) anlatıyor: “Meymûne ile birlikte Resûlullâh (s.a.v.)'in yanında idik. Abdullah ibni Ümmi Mektum (r.a.) izin isteyip içeri girdi. Resûlullâh (s.a.v.) bunu görünce bize, “Perde arkasına çekiliniz!” buyurdu. “O âmâdır, bizi görmez” dedim. “Siz de mi öylesiniz?” buyurdu.” (Tirmizî) Bu sebeple İslâm tarihinde sosyal hayat artık hep böylece tanzim olunmuştur. Câmilerde, kadınların erkeklere karışmadan ibadet edebilmesi için hanımlar mahfili bulunur. Nitekim Yahudi havralarında; ayrıca Ermeni, Süryani gibi Şark Hıristiyanlarının kiliselerinde de böyledir. Sosyal hayatın çok safhasında hanımlarla erkeklerin birbirine karışmadan yaşaması, bazıları “Emevî İslâmı” diye burun kıvırsa da, hicab âyetlerine ve Asr-ı Saadet'teki tatbikata dayanır. (Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)

Mevlana Takvimi
DÎNİMİZDE ERKEK VE KADININ MESULİYETİ - 7 TEMMUZ 2020 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 7, 2020 2:18


Dînimiz, kadın-erkek bütün insanların yaratılışta eşit olduğunu ilan ederek; kadını, insanlık şeref ve haysiyetine, gerçek benliğine ve kişiliğine kavuşturmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi, sırf birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allâh (c.c.) nezdinde en şerefliniz takvâca en ileride olanınızdır.” (Hucurât s. 13) Kur'ân-ı Kerîm, kadın ile erkek arasında kulluk bakımından ayırım yapmamakta, her ikisine de aynı hak ve sorumlulukları yüklemektedir. Bununla ilgili olarak âyet-i kerîmede: “Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, tâate devam eden erkekler ve tâate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevâzî erkekler ve mütevâzî kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allâh (c.c.)'u çok zikreden erkekler ve kadınlar var ya; işte Allâh (c.c.), bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfât hazırlamıştır.” (Ahzâb s. 35) buyurulur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de: “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine eşittirler.” buyurmuştur. Bununla beraber Cenâb-ı Hâkk, erkek ve kadına farklı husûsiyetler ve meziyetler vermiş ve onların toplum içindeki mevkîlerini de farklı kılmıştır. Haklar ve mes'ûliyetler, bu farklı husûsiyetlere göre tanzîm edilmiştir. Erkek ve kadın, aynı zamanda birbirlerinden farklı, güzel kabiliyetlerle donatılmıştır. (Âsım Uysal, Kadın İlmihâli,s.47)

Mevlana Takvimi
VAHİY SADECE KUR'AN'DAN İBARET DEĞİLDİR - 19 Şubat 2020 Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 19, 2020 2:31


Resûlullâh (s.a.v.)'e gelen vahiy, sadece Kur'ân âyetlerinden ibaret değildi. Meselâ Kur'ân- ı Kerîm'de namazın farziyeti konusunda pek çok âyet bulunmaktadır. Ancak namazın ne kadar, ne zaman, kaç rekât ve nasıl kılınacağına dair bir detay yoktur. Ayrıca biz bugün alışmış olduğumuz için namazın ne olduğunu biliyoruz; fakat namazın mahiyetinden hiç haberdar olmayan biri için “salât” kelimesinin anlamı da açık değildir. Gerçek şudur ki, bugün kıldığımız şekliyle namazların mahiyetini, biz Resûlullâh (s.a.v.)'den öğreniyoruz. Burada önemli bir soru cevap beklemektedir: Acaba Resûlullâh (s.a.v.) namazları bugünkü şekliyle bize gösterirken tamamen kendi re'yine göre mi hareket etmiştir, yoksa bu konuda kendisine birileri öğretmenlik yapmış mıdır? Her aklı başında insanın kabul edeceği üzere Resûlullâh (s.a.v.) bunları Cebrail (a.s.)'dan öğrenmiştir. Bunlar Kur'ân- ı Kerîm'de bulunmadığına göre, Resûlullâh (s.a.v.)'e Kur'ân dışında da vahiy geldiğini göstermektedir. Namaz için söylediklerimizi zekât, oruç, hac vb. diğer ibadetler için de söylemek mümkündür. Bu misâlleri şüphesiz daha da çoğaltmak mümkündür. Resûlullâh (s.a.v.)'e ve emirlerine uyulması gerektiğini emreden âyeti-i kerimelerde şöyle buyrulur: **“Resûl size neyi verdiyse alın, neyi men ettiyse ondan sakının!” (Haşr s. 7) “Sizler için, Allâh (c.c.)'a ve âhiret gününe inananlar için Allâh'ın Resûlü'nde pek güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb s. 21) “Resûle itaat eden, Allâh (c.c.)'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, biz seni onlara muhafız göndermedik.” (Nisa s. 80) “Peygamber'in emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir musibet gelmesinden veya elîm bir azaba uğramaktan sakınsınlar!” (Nûr s. 63)** **(İbnu'l-Esîr El-Cezerî, _Camiu'l-usul_)**

Belajar Jadi Ibu
Belajar Dari Masa Anak-anak Nabi

Belajar Jadi Ibu

Play Episode Listen Later Jan 19, 2020 91:54


Sesungguhnya telah ada pada (diri) Rasûlullâh itu suri teladan yang baik bagimu (yaitu) bagi orang yang mengharap (rahmat) Allâh dan (kedatangan) hari kiamat dan Dia banyak menyebut Allâh [al-Ahzâb/33:21]

Mevlana Takvimi
HAREMLİK VE SELÂMLIK - 8 Aralık 2019 Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 2, 2019 2:47


**“Ey Mü'minler! Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allâh katında büyük bir günâhtır.” (Ahzâb s. 53)** İşte bu Âyetler ile Cenâb-ı Hakk, kadınlara tesettürün lüzûmunu ve tesettürde, erkek ve kadınlar için kalblerinde temizlik ve tahâret olduğunu beyânla Resûlü (s.a.v.)'in kadrini ve şânını yüceltmiş ve yükseltmiştir. Hz. Âişe Sıddîka (r.anhâ) Vâlidemiz'den Müslim ve Buhârî'nin rivâyetlerine nazaran, bu Hicâb Âyeti'nin nüzûl sebebi şöyledir: “Ezvâc-ı tâhirat (r.a.e.), bazen akşamları Medîne kadınlarıyla berâber boş meydânlığa gezinti için çıkarlardı. Hz. Ömer (r.a.) de “Yâ Resûlallâh! Eşleriniz perde altına alsanız; zîra huzûrunuza her çeşit insan gelir gider.” derdi. Lâkin, bu husûsta Allâh (c.c.) tarafından bir emir gelmediği için, Hz. Ömer (r.a.)'in bu teklîfine Nebî (s.a.v.) Efendimiz sükût buyururlardı. Bir gün Nebi (s.a.v.)'in temiz eşlerinden Hz. Sevde (r.anhâ) Vâlidemiz, âdet üzere gezintiye çıktıklarında Hz. Ömer (r.a.): “Yâ Sevde! Biz, seni bildik” dedi ki bu sözlerinden maksâdı, Hicâb ile ilgili ilâhî bir emrin gelmesini istemeleriydi.” Şu hâlde nefsini azâbdan kurtarmak isteyenlerin, gerek Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in zamanlarında; gerekse ebedî âleme irtihâllerinde Resûlullâh (s.a.v.)'e ezâ verecek, şerîatın hükümlerine aykırı bir harekette bulunmaktan şiddetle kaçınmaları gerekir. Hicâb Âyeti, nâzil olunca Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in akrabâları gelip “Yâ Resûlallâh, bizler de perde arkasından mı konuşacağız?” demeleri üzerine Ahzâb suresi 55. Âyet nâzil oldu ki bu Âyet ile Allâh (c.c.), Müslüman kadınlara yedi sınıf erkekten gayrisiyle konuşurken perde arkasından konuşmalarını emir buyurdu. **(_Hulâsatü'l-Beyân Fî Tefsîri'l-Kur'ân_, 11.c.,4460-4462.s.)**

Lipps Service with Scott Lipps
Brody Jenner and AHZ

Lipps Service with Scott Lipps

Play Episode Listen Later Jun 19, 2019 41:16


Brody Jenner and AHZ sit down with Scott to discuss life and pop culture.

SHADOWBOX ON AIR
Shadowbox @ Radio 1 16/06/2019

SHADOWBOX ON AIR

Play Episode Listen Later Jun 15, 2019


V červnu se nám sešlo tolik novinek, že jsme jim tentokrát věnovali celé vysílání. Dejte si 2 hodiny skvělé nové hudby: česko-slovenská produkce v podání Vision of 1994 (aka Silhouette), Dleeb & ahZ, Entita nebo Forbidden Society, nový Breakage, Ulterior Motive, FD, Raybee, Halogenix, Incident, Ed:It nebo Hybert Philips. Přístě zase s hostem!

Bangers x Broad
30's SOMETHING WITHOUT KIDS DATING PEOPLE WITH KIDS - BXB S1 E5

Bangers x Broad

Play Episode Listen Later Apr 18, 2019 103:55


Join Adair, Angela & their guest Jake Sirokman on a discussion of challenges of being in their 30's, unattached & without children dating people with children. They also discuss asian fetishes, turn on's & turn off's, Angela's update on Lady St. Lucia's collaboration with Spensha Baker & Adair's update on AHZ music & music festivals...

Tree House Social Club
#38 — The One with Loren Moore

Tree House Social Club

Play Episode Listen Later Apr 16, 2019 55:49


Special episode with music producer @lorenmooreofficial. He is a supremely talented music producer that has worked with some of the biggest artists out today. We take a trip down memory lane with The France Story. Plus, we realize Kiernan's spirit animal, we chat Game of Thrones, & we share our favorite music. Please rate & subscribe. Try www.kachava.com w/ promo code SOCIALCLUB Follow us at www.instagram.com/socialclubpod

Bangers x Broad
TOXIC PEOPLE & RELATIONSHIPS - BxB S1 E3

Bangers x Broad

Play Episode Listen Later Apr 7, 2019 74:00


Join Adair, Angela & Eugene on a new discussion about toxic people/relationships - how do you deal with toxic situations? And catch up on Angela's collaboration with Spensha Baker, seasonal hair trend update with Eugene & Adair's update with musical group AHZ...

SHADOWBOX ON AIR
Shadowbox @ Radio 1 10/03/2019: AhZ Guestmix

SHADOWBOX ON AIR

Play Episode Listen Later Mar 9, 2019


Shadowbox na Radiu 1 letos oslaví 20 let, na náš výroční mejdan do pražského Crossu jsme na 3. května si pozvali dBridge, Forbidden Society a před Crossem nám živě zahraje partička Hard to Frame (které jsme si mimochodem pozvali do příští show na R1). No a právě na tenhle mejdan jsme naopak zase pozvali vás přímo ve vysílání. Hostem v druhé hodině byl tentokrát DJ a (ne)producent AhZ, který nám přišel do studia zahrát super set a povědět nám něco o releasech, ve kterých má touchwoodovy prsty. Nerozumíte? Nevadí - dejte si rozhovor v prvním březnovém Shadowboxu na vlnách Radia 1!

Kerem Önder
Adamsan sözünü tut! - Kadir Gecesi / 10.06.2018 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Jun 10, 2018 62:46


مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا ﴿٢٣﴾ “Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb 23) “Biatin Hakkını Veren Erler Bu ayetler, onların Allah'a, ölmeleri durumu müstesna, peygamberini terketmeyecekleri hususunda verdikleri sözlerini bihakkın yerine getireceklerine bir işarettir. cümlesi, "Onlardan bir kısmı savaştı ve şehid edildi. Böylece de adağını yerine getirdi" demektir. Çünkü "nahb", adak manasınadır. Onlardan bir kısmı da hâlâ savaşta, ahidlerini yerine getirmek için, şahadet şerbetini içmeyi gözetiyorlar. Onlar da ahidlerini bozmadılar. Münafıklar ise böyle değildir. Çünkü münafıklar da, "Biz sırtımızı dönüp, savaştan kaçmayacağız" diye söz vermişlerdi. Ama sözlerini değiştirip, gerisin geri döndüler. Cenâb-ı Hak, "Çünkü Allah sâdık olanları, sadâkatleri sebebiyle mükâfaatlandıracaktir" buyurmuştur. Bu, "Onlar vaadlerinde sâdık oklukları gibi, Allah onları, onlara dünya ve ahiret hususunda vaadettiği şeyleri birer birer gerçekleştirmek suretiyle mükâfaatlandırmıştır" demektir, ifadesi, Yalan söyleyen ve vaadlerinde durmayan münafıkları Allah azablandırır" demektir. "Eğer dilerse", yani "azabetmeyi dilerse, onların imân etmelerine Tânî olur" "Yahut onlara tevbe nasib eder", yani "İsterse de böyle yapar." Cenâb-ı Hak bunu bu şekilde beyan etmiştir. Çünkü Hz. Peygamber s.a.s’in henüz onların iman edeceklerine olan ümidi devam ediyordu. Bundan sonra onlardan birtakım kimseler iman etmiştir.” Razi (Artık onlardan öylesi vardır ki, adağını) teahhüt ettiği muameleyi (ödedi) ona hakkiyle riâyette bulundu, hak yolunda cihada atıldı, şehitlik şerefine nâil oldu. Hz. Hamza, Enes İbni Mâlik, Musab İbni Ümeyr gibi sehâbe-i kiram bu cümledendir. (Ve onlardan öylesi de vardır ki, gözetiyor) Adağını, sözünü yerine getirmek için takdir edilen günü beklemektedir. Hz.Osman, Hz. Talha gibi zâtlar da bu cümledendir. Bunlar da Uhud savaşında ve diğerlerinde Resûl-i Ekrem’e pek çok yardımda bulunmuşlar, büyük kahramanlıklar göstermişler, daha sonra şehid olmuşlardır.” Ömer Nasuhi “Her kim, cihad etmeden yahut içinde cihad etmeyi gönlünden geçirmeden ölürse, münafık olarak ölür.” (Sahih-i Müslim)

Kerem Önder
Bir tane kalbin var ve içine ne koyduğuna dikkat et! / 25.07.2017 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Jun 25, 2017 56:40


مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ … Allah, hiç bir adamın içine iki kalp koymamıştır..." (Ahzâb 4)

Fokuz Recordings Podcasts [Liquid Drum and Bass]
#27 – Madcap & Anthony Kasper

Fokuz Recordings Podcasts [Liquid Drum and Bass]

Play Episode Listen Later Apr 1, 2016 66:11


A new Fokuz Recordings Podcast featuring Madcap with the guest mix and Kasper drum & bass on hosting duties! Tracklist: 01. Pennygiles & Sevin – Last Words 02. Phase 2 – London After Dark 03. Dleeb & AhZ – Capsula Interna 04. Intelligent Manners, Command Strange – Mastermind 05. HumaNature & Apache – Spectral Advice […]

Kerem Önder
Aydınlatıcı bir kandil: Muhammed aleyhisselam (Regaip gecesi) / 23.04.2015 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 23, 2015 91:32


"Ey Peygamber, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik." (Ahzâb 45)

muhammed kerem kandil aleyhisselam ahz
End of The Counter Podcast - Atomix Cafe

Dan and Ahz discuss the Quad Cities, Comics in the 90's and making a living as an artist. Also, we are giving away money to Chikara's Luchabowl Fundraiser, tell us how much.