POPULARITY
Hz. Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa'ban ayının onbe şinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündü zünü oruçla geçiriniz.” (İbn Mace) buyruldu. Allâhü Te'âlâ, bu gecede mü'min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: “Ber'ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinâya devam edenler hâriç, Allâhü Te'âlâ bütün müslümanları mağfiret eder” buyuruldu. Ebûbekir Sıddîk (r.a.)'in Resûlul lâh (s.a.v.)'den bildirdiği Hadîs-i Şerîfte: “Şa'ban ayının on beşinci gecesi, Allâhü Te'âlâ'nın râh meti dünyâ göğüne iner. Herkesi afveder. An cak, kalbinde haksız yere müslümanlara düş manlık olanı ve Allâhü Te'âlâ'ya ortak koşanı mağfiret etmez” (Beyhakî) buyuruldu. Ayrıca Ravdatü'l Ulemâ'da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcıla rın da bu gecenin feyzinden mahrum kalacakları söylenmiştir. 1. Kıymetli yerleri ve kabirleri, bilhassa şehîd lerin, velîlerin kabirlerini ziyârette, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) bu gece Bakî' kabristanına gitmiştir. 2. Ailesine, akrabalarına, diğer müslümanlara mü'min erkek ve kadınlar ve şehîdlere duâ etmek husûsunda da ona uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) öyle yapmıştır. 3. Ev halkına yumuşak, tatlılık göstererek, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Yâni ailesi varsa, bir yere gitmek istiyorsa, tatlılıkla onlardan ayrıl malı ve onları uzun zaman yalnız bırakmamalıdır. 4. Uzun namaz ve secde yaparak Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. 5. Bu namazda ağlama, yalvarma, yakarma, diğer namazlardakilerden daha çok olmalıdır. 6. Toprak üzerine secde etmelidir. Nebî (s.a.v.) böyle yapmıştır. 7. Birinci secdede üç şeyde O (s.a.v.)'e uyup, yakarmalı, kusurunu îtirâf etmeli ve büyük günâh larından istiğfar etmelidir. (Muhammed Rebhami, Riyâdü'n-Nâsihîn ,s.277)
Üzerinde Amerikan Başkanlık Forsu bulunan kürsüye geldi ve Hitler selamını çakıverdi! -Herkesi şoke etti! *** Dünyanın en zengin adamı Elon Musk'ın “Nazi Selamı” kafaları karıştırdı. Yahudi lobisinden bazılarının güya “üzerlerine alınmama” atraksiyonu tırışkadan nağmedir. Kimi Avrupa siyasilerinin X'ten çıkma kararı ise komik bir tepkiden öteye geçemiyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin işgalci soykırımcı İsrail'in Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında aldığı tutuklama kararı İsrail için sonun başlangıcı olacak gibi görünüyor.
Herkesi kendi çapında bir medya sahibi kılan yeni teknolojilerin; önce kanaatleri ve nihayetinde yargıları da nesnel olma zorunluluklarından arındırıp öznelleştireceği, dolayısıyla sanal gerçekliklerin yaygın biçimde objektif gerçekliğin yerini almasına sebebiyet vereceği belliydi. Daha kestirmeden söyleyeyim: Bireylerin herkesin her istediğini yayabilme imkanına sahip olduğu bir sanal atmosferde, bilgiye dayalı oturmuş düşünce ve kanaatlerin, bu düşünce ve kanaatlere dayalı yargıların kimsenin umurunda olmayacağı açıktı. Şimdilerde aşikâr olan budur. Bu köşede sıkça vurguladığım gibi, herhangi bir bilgilenme ya da araştırma sürecine ihtiyaç duymadan kesin kanaatler edinebiliyor, keskin yargılarda bulunabiliyor artık insanlar…
*Sürekli insanları memnun etme davranışın dozunu kaçırdığınız noktada insanları memnun etme çabası olan “people pleasing” kavramı ortaya çıkıyor.*Instagram: www.instagram.com/oradanburadanbilgi/Youtube: youtube.com/oradanburadanbilgiTwitter: https://x.com/oradanburadanb*Reklam ve İş birlikleri için: oradanburadan7@gmail.comKAYNAKLAR*Ezop-Baba,Oğul,Eşek Masalı*101 Anekdotta Felsefe Tarihinde Yolculuk, Nicholas Rescher*https://www.jmu.edu/counselingctr/self-help/relationships/people-pleasing.shtml*İnsanları Memnun Etme Çabası- Funda Buharalı
Alışık olduğumuzun dışında gelişmeye başladı her şey. Aslında bugünün dünyasında hiçbir şeye alışık olmadığımız da doğrudur. Riyakâr kapitalizm aramızda dolaşıyor. Çıplak olsa tanıyacağız. Hanedana alışık değildik, sürdürdük. Demokrasiye de alışık değiliz, onu da sürdürüyoruz. Refah devletine de alışık değildik, onu da sürdürüyoruz. Avrupa'da siyaset değişirken, her geçen gün daha fazla gündemimize gelecek refah devleti olgusunu tartışmak istiyorum. Konuyu anlaşılır kılmak için yer yer herkesin hakim olduğu konular üzerinden somutlaştırma gayretinde olacağımı da şimdiden söyleyeyim. Refah devleti, bireyselleştirilmiş toplumlarda bireyin kopartılan bağlarıyla uğratıldığı yalnızlığı ikâme ettiği olgudur. Aile, arkadaş-akraba, toplum dayanışmasının yerine konur. Finansmanı maliyetlidir ve zengin kaynaklar yahut sömürgeleri olmaksızın sürdürülemez. Herkesi kuşatırmış gibi yaparken devleti, menfaat birlikteliğinin kaldıracı (aygıt) yapar. Devlet yüce ideallerin muştusu değil, yağma iştahına servis sağlayıcıların egemenlik sahasına dönüşür. Bu son cümleye tam manasını vermekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama şunu eklersem belki somutlaşır; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı, Türkiye için yüzyıllık idealler yeşertirken yerleşen refah devleti düşüncesinin EYT saldırısı altında kalmıştır. Yani İttifak, o anda muhalefet eliyle refah devletinin ikilemi içine düşürülmüştür. Böyle bir liderlik ve ittifak kurgusu, refah devletinin sonu hüsranla bitecek kendisini yağmalatma amacına hizmet etmek için kurulamaz. Böyle bir kurgudan ancak Ergenekon'dan çıkış ayarında bir destan beklenir. Mesela deprem yaralarını sarması beklenir. Çünkü devlet, şişman değil, büyük olmalıdır ve toplumun gücünün yetmeyeceği durumda sahneye çıkmalıdır. Toplumun kendi çözebileceği meselelerde vakarını yıkmamalı, sınırı aşmamalıdır. 1923'te muştulanan refah devletidir, denecekse buna itiraz ederim.
Sanat dünyasından bir kaç kişi bir araya geldiğinde sözün bir şekilde Trexit Salvador'a geldiğine defalarca şahit oldum. İlk olarak da şu soruluyor. Trexit Salvador kim? Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim kim olduğunu bilmiyorum ama yakından takip ediyorum. Instagram profilinde Türkçe, İngilizce ve Fransızca olarak şu cümle yer alıyor: Msgsü mezunu değilim. Sanat dünyasında neredeyse filtresiz olarak herkesi, her kişiyi, her kurumu kıyasıya eleştiriyor. Ama bunu çok başarılı bir mizahi üslupla yapıyor. Çağdaş sanatın merkezde olduğu acımasız bir mizahı var. Kimseyi kayırmadan herkese eleştirilerini yöneltiyor. Bunu yaparken gerçek kimliğini gizli tutuyor. Bu da ona biraz rahatlık alanı sağlıyor. Ama rahatlığının sadece bundan kaynaklandığını düşünmüyorum. Trexit geçtiğimiz günlerde ilk sergisini açacağını duyurduğunda bunu ciddiye almadım. Her zaman yaptığı şakalardan biri olduğunu düşündüm. Sonraki günlerde sergi kurulumundan görseller atmaya başlayınca biraz ciddiye aldım. Ama serginin açılışını görünce kesinkes inandım. Herkesi eleştiren bir kişinin ortaya bir iş koymasına pek alışkın olmadığım için ilk etapta inanmamış olabilir. Aynı zamanda kimliğini açıklamaktan geri duran birisinin My Best of adıyla bir sergi açmasını da yadırgamamın da etkisi var. Kendisi de dâhil 29 sanatçının 80'e yakın eserinin yer aldığı sergi 5 Haziran'a kadar Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nda ziyaretçileri bekliyor. Kutu…kutu… Filistin hakkında…
Bugün bütün dünyanın dil, din, ırk, millet ve cinsiyet gibi siyasi ya da kültürel tüm ayrımları, kutuplaşmaları, günlük ekonomik ve sosyal kaygıları dertleri bırakıp buluşması gereken ortak nokta Gazze'dir. Gazze'deki soykırımdır. Bugün dünyanın tek ortak düşmanı; İsrail ve ABD'nin başını çektiği örgütlü kötülüğün yandaşları olmalıdır. Ve dertleneceğimiz tek şey Gazze'de bebeklerin, çocukların, gençlerin, kadınların ve yaşlıların öldürülmesi olmalıdır. Bu dert bizi insan yapar. ** “Takip ettiğim tek şey Gazze” diyor Amerikalı ünlü rapçi Macklemore, Avustralya'da verdiği konserin başında şarkı söylemeden önce şöyle sesleniyor konsere gelenlere; ”Herkesi takip etmeyi bıraktım, sadece Gazze'deki soykırım hakkında haber yapan, konuşan ve rapor veren kişileri takip ediyorum.” Avrupa'da da böyle bir akım başlatmışlar özgür ve merhametli batının Filistin destekçileri. Filistin'i destekleyici paylaşımlarda bulunmayan, sessiz kalan ünlüleri sosyal medyada takip etmekten çıkıyorlar. Takipçi sayıları hızla düşen ünlülere karşı yapılan etkili eylem olumlu sonuç vermeye başlamış.
Toplum gölgelerin arkasında parlayan bir çift sarı gözlü canavar gibi insanların tutkularını tüketerek varlığını sürdürüyor. Çocukluktan itibaren insanların heveslerini kursağına bırakarak tutkularını yok ediyor ve onları kendi istediği kalıplara sokuyor. Bu hafta gölgelerdeki bu canavar hakkında konuştuk. Tutkularını yok etmesine rağmen oradan ayrılmayan toplum yolundakileri ne sen ne de ben kurtarabiliriz. Çekip o hayattan çıkaramayız onları. Bu yüzden de dibe doğru batacaklar ve orada diğerleri ile buluşacaklar. Herkesi ait olduğu yerde bırakıp yolumuza devam etmek bizler için en konforlu olan emin ol. Çünkü kendi yolunda olmak tutkularının peşinde olmaktır. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/kendi-yoluna-giden-adam/message
Herkesi sevmek şart mı? Sevdiklerimizi mi seçeriz yoksa seçtiklerimizi mi severiz? Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
İbn Mâce'nin rivâyet ettiği, Emîrü'l Mü'minîn Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa'ban ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.” buyruldu. Allâhü Te‘âlâ, bu gecede mü'min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: “Ber'ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinâya devam edenler hâriç, Allâhü Te‘âlâ bütün müslümanları mağfiret eder” buyuruldu. Ebûbekr-i Beyhakî, Şuab-ül İmân kitabında, Ebûbekir Sıddîk (r.a.)'in Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdiği Hadîs-i Şerîfte: “Şa'ban ayının on beşinci gecesi, Allâhü Te‘âlâ'nın râhmeti dünyâ göğüne iner. Herkesi afveder. Ancak, kalbinde haksız yere müslümanlara düşmanlık olanı ve Allâhü Te‘âlâ'ya ortak koşanı mağfiret etmez” buyuruldu. Ayrıca Ravdatü'l Ulemâ'da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcıların da bu gecenin feyzinden mahrum kalacakları söylenmiştir. 1. Kıymetli yerleri ve kabirleri, bilhassa şehîdlerin, velîlerin kabirlerini ziyârette, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) bu gece Bakî' kabristanına gitmiştir. 2. Ailesine, akrabalarına, diğer müslümanlara mü'min erkek ve kadınlar ve şehîdlere duâ etmek husûsunda da ona uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) öyle yapmıştır. 3. Ev halkına yumuşak, tatlılık göstererek, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Yâni ailesi varsa, bir yere gitmek istiyorsa, tatlılıkla onlardan ayrılmalı ve onları uzun zaman yalnız bırakmamalıdır. 4. Uzun namaz ve secde yaparak Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. 5. Bu namazda ağlama, yalvarma, yakarma, diğer namazlardakilerden daha çok olmalıdır. 6. Toprak üzerine secde etmelidir. Nebî (s.a.v.) böyle yapmıştır. 7. Birinci secdede üç şeyde O (s.a.v.)'e uyup, yakarmalı, kusurunu îtirâf etmeli ve büyük günâhlarından istiğfar etmelidir. (Muhammed Rebhami, Riyâdü'n-Nâsihîn, s.277)
Videoda da söylediğim gibi Muhabbir bir nitelikli tüketim sayfası. Bira da elbette niteliğine dikkat ederek tükettiğimiz ürünlerden biri. Bununla ilgili bir derdimi paylaşmak istedim. Efes birasını severek tüketirim, ben doğmadan önceden beri bu ülkenin önemli değerlerinden biri olduğu için saygı da duyarım. Yalnız dikkatimi çeken bir biralar arası farklılık bulunuyor. Bu videoda da ondan bahsettim. Tükettiğiniz 50 TL'lik biranın da yaklaşık 20-25 TL'sinin vergi olup devlete gittiğini de hatırlatmak isterim öylesine. Herkesi sevgiyle selamlarım. İyi 2024'ler. - Cem
Yaşadığımız dünya düzenine bir başka isim koymamız istenirse rahatlıkla “İsrail istisnacılığı” diyebiliriz. Kurulu dünya düzeni içinde, beğenmesek de, iyi-kötü herkesin kendini bağlı, uymak zorunda hissettiği kurallar vardır. Savaşın bile kuralları var, bir hukuku, bir ahlakı var ve bunlara herkes bir yere kadar uyar, uymayanlar bir dizi uluslararası yaptırıma tabi olur. Rusya bile Ukrayna'da ihlal ettiği bu kurallar dolayısıyla şimdi bir dizi siyasi ve ekonomik yaptırıma tabi tutuluyor. Herkesi bağlayan bütün bu kurallar İsrail sözkonusu olduğunda bir kenara konulur. Ya her türlü akıl, izan vicdan ölçüleri devre dışı bırakılarak oldu bitti bir açıklamayla geçiştirilir veya o kadarcık bir absürt açıklama bile dünya kamuoyundan esirgenir. İsrail işgalcidir. Ama işgali normalleştirilir bu istisnai düzende. Başta 1948'de işgal ettiği topraklardan Filistinlileri büyük tehcire tabi tutarak kuruldu. Ardından 1967 yılında tekrar daha geniş topraklara yayılarak işgalini devam ettirdi. 1948 yılında yaptığı işgallerin üstü çizildi, oldubittiye getirilerek kendi toprağı kabul edildi artık, ama 1967'de yayıldığı topraklarda işgalci olduğu BM raporlarıyla da bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek. Bu topraklardan çekilmesi gerektiği hususunda bir dizi BM kararı alında ama İsrail bu kararların hiçbirini tanımadı, yok saydı, yok sayarken küstahlıklar da yaptı. Dünya düzeniyle saygısızca dalga geçti, hiç kimse üstüne alınmadı, normal görüldü yaptıkları. İsrail'dir ne yapsa yeridir gibi. Yetmedi, işgal ettiği topraklarda yaşamakta olan Filistinlilere her gün sayısız hak ihlalinde bulundu. Evlerini gasp etti, keyfi biçimde öldürdü, işgal içinde işgalleri rutin hale getirdi. Bütün bunları yaparken her türlü insanlık suçunu irtikap etti ama bütün bu yaptıkları mazur görüldü, çünkü geçmişte soykırıma maruz kalmış bir toplum olarak alacaklarını tahsil ediyor gibi muamele gördü. İyi de Filistinlilerin ona bir borcu yoktu ki. Bu topluluğa o zulümleri yaşatmış olanlar Filistinliler değildi ki. O zulümleri Yahudilere yaşatmış olan Avrupalılar borçlarını Filistinlilere yüklemiş, İsrail'i de onların üzerine salmış. İsrail alacaklarını olayla hiçbir ilgisi bulunmayan Filistinlilerden tahsil ediyor. Bu nasıl bir borç-alacak ilişkisidir? İsrail'e sınırsız suç işleme imtiyazı tanıyan, işlediği her zulmü, yaptığı her ihlali bedeli önceden ödenmiş gibi temize çıkartabilen nasıl bir alacaktır bu? Avrupalılar Yahudilere karşı uyguladıkları soykırım dolayısıyla İsrail'e borçlu olabilirler, ama bu borçtan Filistinlilere ne?
Tarık Toros | Yarın herkesi yutacak girdaptan çıkış için son şans | 28.09.2023 by Tr724
Üç Hastalık ve Kurtuluş Yolları Nelerdir? 0:09 Bizim üç önemli hastalığımız vardır. Bu hastalıklardan bir tanesi cehalettir 0:44 İnsanlık cehalet denen bu yüz karasından mutlaka sıyrılmalıdır 1:36 Bizim ikinci hastalığımız da fakirliktir 2:15 Fakirlik neredeyse küfürdür! 3:43 Zühd, insanın kendi vicdanında duyacağı şeydir 4:30 Üçüncü hastalığımız da bizim iftiraktır 5:49 Herkesi müsbet hizmetinde, Allah yolundaki tavrında alkışlamalı, ona sahip çıkmalı 6:32 İçinde olmadığınız yerde size söz vermezler
*Allah'a bağlı ve tamamen ahirete müteveccih yaşamak esastır. Bu arada, ticareti olanlar veya baştan öyle bir kaynaktan gelenler, o mevzuyu daha ileri götürebilirler, elverir ki onu gönüllerine yerleştirmesinler, onun delisi, sevdalısı olmasınlar. Hazreti Pir'in ifadesiyle, dünyayı kesben değil, kalben terketmek lazımdır. Bütün dünya senin olsa sevinmemen; bütün dünya elinden gitse gamlanmaman, kederlenmemen!.. Asıl mesele budur ve bu, peygamber yoludur. *Yoksa hafizanallah dünyaya bağlanmışsan, adeta ona tapıyorsan, “elimden gidecek” diye yapmadığın kötülük kalmaz. Herkesi yıkarsın, herkesi yakarsın; herkesin canını yakarsın “Aman, benim dünyama dokunurlar!” diye. Böyle vehmî şeyleri, paranoyaları realite gibi değerlendirir, her türlü kötülüğe girersin. Kuvvetlendikçe daha bir zehirlenirsin; kuvvetlendikçe daha bir deliliğe kendini salarsın; egoist, egosantrist, narsist hale gelirsin. *Bu zehir zemberek cendereye düşmemek için müstağni olmak lazım. Beni Âdem için istiğna kadar büyük bir servet yoktur. Müstağni olan insan hiçbir şeye sahip olmasa bile dünyanın en zengin insanıdır. Zenginlik odur ki, insanın kimsenin elindekinde gözü olmaz; o, Allah'ın lütfettiği şeylerle yetinir, kanaat eder. Cenâb-ı Allah bizi öyle eylesin. Öbür türlü, yanlış yollara sapma ihtimali vardır hafizanallah. Bu video 01/11/2015 tarihinde yayınlanan “Muhalif Rüzgârlar ve Mümince Duruş” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
21 Mayıs 2023 Pazar #ÇayGünü “Herkesi bir fincan çay için bir araya getiriyoruz.” Seremonisiyle kültürel miras sayılan çay, açlıkla mücadele ve kadınları güçlendirme açısından da önemli. #doğatakvimi
CEVHERİ GÜVEN AKP'Yİ KAPATTIRACAK SES KAYITLARI #seçim #akp #seskaydı AKP'yi kapattıracak resmi dinleme ses kayıtları ve casusluk belgeleri. Herkesi casuslukla suçlayan AKP' yönetiminin casusluk yaptığına ilişkin resmi ses kayıtları ve kayıtların belgeleri. Anayasa 69. maddesine göre yabancı devletlerden yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır. AKP'nin yabancı devletlerden parti faaliyeti için para aldığına ilişkin resmi belgeler ve ses kayıtları bu videoda.
Şarkıcı Yıldız Tilbe, dün akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda dinleyicileriyle buluştu. Seyircisinin istek şarkı tezahüratları üzerine Tilbe, "Herkesi dinliyorum ama bildiğimi okuyorum. Ne şahane bir şey değil mi? Çünkü bildiklerimd...
İnsanlar birbirinden farklı yaratılmış. Toplumlar bir fark koyuyor ortaya, toplumlar içinde aşiretler, kabileler, etnik gruplar, bunların içinde aileler, bireysel kişiliklerin hepsi kendine özgü bir fark koyuyor. Sadece toplumlar değil, her insan diğerinden farklı. Gelmiş geçmiş milyarlarca insan arasında birinin aynısı olan kimse yok. Herkesi ayırt eden bir yüzü, bedensel özellikleri, parmak izi, retinası, DNA'sı var. Adli tıpta kimlik tespitlerini yapmak farklar üzerinden mümkün oluyor. Bir insan cinsinin bütün bireylerini birbirinden farklı kılarak yaratan, büyük mucizelerinden birini de görene ve anlayana göstermiş ve anlatmış oluyor. Toplumları birbirinden farklı yaratan rabbimiz bir yandan da bütün bu farklılıkları insanlar birbirlerini tanısınlar diye yarattığını söylüyor ama bir yandan da bu farklılıklar üzerinden birbirlerine üstünlük taslamayı da zinhar yasaklıyor. Farklar üzerinden, hele de bize verilmiş, tahsilinde en ufak bir katkımızın olmadığı farlarımız üzerinden birbirimize üstünlük taslamanın anlamı cahiliye asabiyesidir, yani ırkçılıktır. Irkçılık her bir birey farklı olduğu halde bazı topluluklar arasında var olan asgari benzerlikler, yakınlıklar veya bağlar üzerinden bazı gruplara atfedilen üstünlük. Tevhid dininin zirve ismi Hz. İbrahim'in babası bir put yapıcısı olan Azer'dir oysa ve Allah onu bağışlamak için dua etmeyi bile kendisine yasaklamıştır. Aynı Hz. İbrahim kendi torunlarının da insanlara öncülük etmesi için dua ettiğinde rabbinden “Allah'ın vaadi zalimler topluluğuna erişmez” cevabını alacaktır, çünkü hakk üzere olmak bir soya bağlı olmakla temin edilen bir şey değil, istikamet üzere çaba lazım, emek lazım, irade ve duruş lazımdır. Hz. Nuh'un oğlu, mesela kendi babasına inanmamayı, kavmi gibi onu alaya almayı tercih ederek zalimler topluluğu arasında yer alır. Soyu onu kurtarmadı. Daha geriye gidelim Hz. Adem'in iki oğlundan biri ilk cinayeti ve ilk kibri irtikap eden Kabil'dir. Yine Hz. Peygamber'in Hz. Hamza gibi bir amcası var ama Ebu Leheb gibi Kur'an'da ismi adeta şirkin, zulmün ve kötülüğün simgesi olarak zikredilen bir amcası daha var. Soya sopa kutsallık aftetmek İslam'ın temel felsefesiyle çelişe bir şeydir. Elbette bu felsefe, akrabalara karşı sorumluluğu, onlara iyilikte bulunmayı emreden düsturla çelişmez. Soya, kavme, yani hiçbir katkımızın olmadığı, bize verilmiş olan özelliklerle bizi irtibatlandıran özelliklere atfedilen ortaklıklar her bir birey olarak farkımızdan kaynaklanan sorumluluğu yok etmiyor. Bilakis bu farklı ortaklıklar üzerinde fazla durarak sadece kibrimizi, istiğnamızı, dolayısıyla cehaletimizi artırırız, başka bir şey değil. Yine de vurgulamadan ve üstünlük veya aşağılık atfetmeden kendimizi bilmek, tanımak, şeceremizi takip etmek açısından farkları bilmek de gereklidir. Türkiye'de yaşanan İslam'ın başka ülkelerdeki veya toplumlardakine nazaran bir farkı elbette vardır. Bu farkı daha önce şu veya bu özelliklerde arayanlara karşı epey yazmıştım. “Türk Dininin Sosyolojik İmkânı” tam da bu fark iddialarıyla yüzleşmek üzere yazılmıştı. Farklı olmak veya farklılık politikaları gütmek arasındaki farkı da vurgulayarak elbette. Türkiye'de anlaşılan ve yaşanan İslam'ın başka ülkelerdekine nazaran farkını Hanefilik-Maturidilik üzerinden kurmak isteyenlere karşılık, Afgan, Hint, Pakistan ve bilhassa Taliban'ın da İslam anlayışının aynı kaynaklara dayandığını göstermiştik. Ayrıca Anadolu'da Maturidi anlayışın büyük ölçüde Eşari bir talim ve tedrisatla içiçe olduğundan bunun kayda değer bir fark üretme ihtimalinin olmadığını da söylemiştik.
Herkesi mutlu edemeyeceğini mi kabul etmek daha zor, yoksa herkesin seni sevmeyeceğini mi? Herkes ile iyi bir şekilde ayrılamayacağını mı kabul etmek daha zor, yoksa bazı ilişkilerin zaten bitmesi gerektiğini mi? Vazgeçmeyi mi kabul etmek daha zor, yoksa harekete geçmeyi mi? Bu soruların cevapları kabul etmek ile ilgili. Kabul etmek başlı başına oldukça zor değil mi? Ayrılığı, ölümü, iyilği, takdiri, değeri... Ben Nerden Bileyim serisinin yeni bölümünde psikolog Dr. Gizem Sürenkök kabul etmeyi ben nerden bileyim diye soruyor ve sizler için yanıtlıyor. Keyifli dinlemeler! --- Bu podcast Hiwell sponsorluğunda sizlere ulaşmaktadır. Daha iyi hissetmeye başlamak için online terapi uygulaması Hiwell'i kullanmaya başlarken yakin10 kodu ile %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. --- Bölüm akışı: (1:03) Kabul etmek ne anlama geliyor? (3:35) Kontrol illüzyonu (6:40) “Yapmalıyım, etmeliyim, böyle olmalı vb...“ düşünceleri (8:20) Ölümü kabul etmek (11:30) Kayıp sonrası direndiğin şey ne? (15:30) Olumlu şeyleri kabul etmek (19:03) Psikolojik destek almak isterseniz Hiwell yanınızda. (21:27) Başkalarının düşüncelerini kontol etmeyi bırakmak
Bugünkü yazıya geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim istiyorum. Geçen hafta AK Parti'nin tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birinin içinden Türkiye'yi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde çıkarma sürecini yazmaya başlamış ve onun ülkenin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan lider vasfının altını çizmiştik. Bu vasfıyla toplumun tüm katmanlarını pek çok yenliğe ikna etmişti. Ekonomi ekibi içinde yer almasam da kuruluştan itibaren Erdoğan'ın kadrosunda bulunan birisi olarak, ülkeye dair pek çok güzel işte, zorlukların atlatılmasında en önemli teşvikin ondan geldiğini bilirim. Bir lider olarak cesaret veren vasıflarının yanı sıra ülkenin insan sermayesine gösterdiği özen de onu farklılaştırmıştı. Herkesi saatlerce dinler, notlarını alır sonra da bunları hatırlatır, tartışma yapılmasına izin verir, rasyonel uygulamalar için öneri getirenlerin önünü açar, onlara fırsat verirdi. Bugün de gördüğümüz pek çok siyasetçi bu süreçte yetişti, öne çıktı. Şimdi geçmişten beri devam eden ekonomik kriz dalgalarının en büyüklerinden birisini pandemi çarpanıyla birlikte göğüslüyoruz. Türkiye'nin bu dalgaları atlatmasında AK Parti kadrolarının samimiyetinin, ilk yıllarında beri sürdürmeye çalıştığı bu ruhun ve Sayın Erdoğan'ın liderlik vasıflarının çok önemli olduğuna inanırım. ««« Ekonomik krizler tarihinin en önemli kitaplarından birisi olan “Çılgınlık, Panik ve Çöküş (Finansal Krizler Tarihi)” 1978 yılında Charles P. Kindleberger tarafından yazılmıştı. 1989, 1996, 2000 yılları basımı kitabın ilk yazarıyla devam etti, kitap 2005 ve 2011 yılı basımlarında Robert Z. Aliber tarafından güncellendi. Kindleberger'e göre cinnet, panik ve çöküş, kriz sürecinin üç aşaması. Cinnet döneminde, yatırımcılar paradan para kazanma hırsıyla borçlanarak reel ya da finansal varlıklara yöneliyor. Panik sırasında ise reel ya da finansal varlıklardan paraya geçmeye çalışılıyor ya da borcun geri ödenmesine başlanıyor: “Birkaç 'şanslı' yatırımcı spekülatif kazanç toplamak amacıyla ellerindeki varlıkların bir kısmını satar. Varlık fiyatlarının artışındaki yavaşlama diğer yatırımcıları daha temkinli davranmaya iter, gerginlik tırmanır, panik başlar ve ardından da çöküş gelir.” Çöküş sırasında ise, büyük bir istekle alınan tüm mal, konut, arazi, hisse senedi, tahvil gibi reel ya da finansal varlıkların fiyatları düşüyor. Piyasalarda oluşan balon patlıyor. Kitabın ilk sayfasında, 1970'lerden itibaren geçen zamanın, emtia, kur, gayrimenkul ve hisse senetleri fiyatlarında eşi görülmedik bir oynaklığın yaşandığı dönem olduğu vurgulanıyor. Bu dönemde dört finansal kriz dalgası yaşanmış, çok sayıda büyük banka aynı anda çökmüştü. 2008'de başlayan kriz, Büyük Bunalım'dan bu yana yaşanan en ciddi ve küresel boyutta etkili olanı olmuştu. KRİZ PANDEMİYLE BİRLEŞTİ Pek çok ekonomiste göre 2008 krizi sona ermiş değil. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, dün Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte, “2008 global krizi tam olarak sona ermeden pandemiyle birleşti” diyordu. “Çünkü 2008'den 2022'ye kadar küresel ölçekte izlenen yanlış politikaların, 14 yıldır halının altına süpürülen problemlerin, bazı şeylerin 'sonra yaparız' denilerek ötelenmesinin sonuçlarıyla karşı karşıyayız.” Aran, dünyadaki ekonomik sorunların, artık hiçbir ülkenin tek başına çözebileceği bir noktada olmadığına dikkat çekiyor. “Yakın gelecekte bütün dünyada ülkeleri zorlayacak ve daha yaratıcı stratejiler izlemelerini gerektirecek önlemler”in daha çok konuşulacağını söylüyor.
Aramızda'nın bu bölümünde başkalarının görüşüne, başkalarının sevgisine, başkalarının onayına ihtiyaç duyan ilişkileri konuşuyoruz. Üstüne biraz da panik atak, üstüne biraz da doğru insan falan... Keyifli dinlemeler
Bu video 22/01/2017 tarihinde yayınlanan "İTİRAFÇI KILIKLI MÜFTERÎLER VE MEDRESE-İ YÛSUFİYE" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Medrese-i Yûsufiyenin sabırlı kahramanları her gün yeni bir kurbet zirvesine dikey yükseliyorlar. Meselenin ikincisine gelince… O gidilen yerler, “medrese-i Yûsufiye”. Bir gün “medrese-i Yûsufiye” deyince, onlardan bir tanesi, “Madem medrese-i Yûsufiye, sen de gelip girsene oraya!” demişti. Ben çok girdim, çok girdim; 60'tan itibaren, 70'te de, 80'de de, askerliğimde de girdim, tattım, gördüm. Oradaki o psikozlara şahit oldum. O zamanlar, “din” dediğinden dolayı masumlar dine karşı olanlardan zulüm görüyordu. “Neden sen ism-i Kuddûs'ün cilvelerini okudun, bir yerde, insanlara, Nûr Risaleleleri'nden!” Esasen mahkûmiyete/mahkemeye sebebiyet veren de bu idi. Allah, hepsinden sıyrılmaya muvaffak kıldı. Öbür tarafta da, “muhâkeme-i kübrâ”da, “ma'dele-i ulyâ”da, Erhamü'r-Rahimîn, Ekremü'l-Ekremîn, A'delü'l-Âdilîn, Asdaku's-Sâdikîn (celle celâluhu) böyle sıyrılmaya sizi-bizi muvaffak eylesin!.. Medrese-i Yûsufiye… Orada sabretmek, çok önemli bir şey. Hani, sabır anlatılırken bir taksim yapılıyor. Bu taksimin mebdeini ta Eflatun'a götürüyorlar ama bizim bildiğimiz İbn Miskeveyh; değerlendiren ise Hazreti Pîr-i Mugan. “Üç şeye karşı sabır…” diyor. Bir, belalara karşı sabır; bir, ibadet u tâate karşı sabır; bir de, günahlara karşı sabır. İbadet ü tâate karşı sabır, kulluğun zorluklarına karşı dişini sıkıp katlanmak. إِسْبَاغُ الْوُضُوءِ فِي الْمَكَارِهِ buyuruyor bir yerde, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem). Şartların nâmüsait olduğu bir dönemde, hava soğuk, doğru dürüst abdest alma imkanı yok; şartlar çok zor.. o şartlara rağmen abdestini tastamam almak, öyle bir fazilet ki!.. Onda sebat… Her şeye rağmen, sana bir seccade bile vermedikleri bir yerde bile namaz kılmak… Gördük bunları; on metrelik bir yere otuz tane insanın doldurulduğuna şahit olduk. Şu kadarcık, bir yer ayırma arkadaşlara, diğerlerine sorarak; çünkü orada sosyal demokrat insanlar da var. Herkesi hoş görmek lazım. Bazıları namaz kılmıyorlar. Fakat koğuş, onların da bizim de. Bu kadarcık bir yer kazanıp orada namazı kılmaya çalışmak… Hepimiz birden kılamıyorsak, parçalanarak kılma, iki fasılda kılma, orada… Bunlar, ağır şartlar altında bu işi devam ettirme demektir. İbâdet ü tâati, bütün ağırlığına rağmen, yerine getirmede sabretmek. Sabrın birisi bu, esasen. İkincisi; günahlara karşı sabır. Çarşıda-pazarda insan, günah işleyebilir, hafizanallah. Belki de çok defa konumumuz itibariyle göstermemiz/sergilememiz gerekli olan o ismet, o iffet hassasiyetini gösterememiş olabiliriz. Çarşıda-pazarda işimiz vardır, memuriyet alanında işimiz vardır; göz, kaymış olabilir; kulak, dinlememesi gerekli olan şeylere kulak kabartmış olabilir; dil, olmayacak şeyleri mırıldanmış olabilir; kafa, olmayacak kirli tasavvurlara kendini salmış olabilir… Bunların hepsi -bir yönüyle- insanın kalb ve ruh dünyasını kirleten şeyler. Şimdi bunlara karşı sabretmek, çok önemli bir ibadettir. Aksine bu mevzuda sabretmeme, bohemliktir; bağışlayın, daha açık, net ifadesiyle “hayvanca yaşama”dır. Gözün, her şeye açık olması, haram-helal bilmeden; kulağın, bütün muharremâta açık bulunması… Oysaki o, “mesmûât”a karşı açık olsun diye; öbürü “mübserât”a karşı, tekvinî emirlere karşı açık olsun diye; ağız, doğru şeylere tercüman olması için verilmiş. Kalb, doğru şeylerin heyecanıyla çarpmak için verilmiş. Dimağ, doğru şeylerin muhakemesini, mantığını yapmak için verilmiş… Eskiler “mâ hulika leh'inde kullanma” derlerdi; her uzuv, ne için yaratılmışsa, onu o istikamette kullanma ve o istikamette kullanma mevzuunda sabretme.. o çerçeveye riayet etme, onu kırmızı çizgi olarak kabul etme ve onun dışına çıkmamaya çalışma… Bu da sabrın önemlilerinden bir tanesi.
Alper Çelik, Ömür Okumuş ve Nuri Çetin ile varyantlı hususlara yolculuk
"Eleştiriye tahammül her düzeyde yerlerde. Herkesi eleştirme hem de sertçe eleştirme hakkını kendinde görenler, kendilerine yönelik bir eleştiriye tahammül edemiyorlar. Türk tipi tartışma da bu zeminde gelişiyor" Mehmet Y. Yılmaz'ın 20 Mayıs 2022 tarihli yazısının seslendirmesidir. https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/altinci-kural,35332
Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by skypeturkish.com Basit Türkçe ile Haberler, bundan tam bir yıl önce, 24 Şubat 2021'de başladı. Bugün Basit Türkçe ile Haberler'in birinci yıl dönümü ve ellinci bölümü. Bir yıl içinde 50 bölüm yaptık. Bizi dinleyen ve destekleyen herkese çok teşekkür ederiz. Sizin desteklerinizle bu podcastlere uzun süre devam etmek istiyoruz. Lütfen Basit Türkçe ile Haberler hakkındaki görüş ve önerilerinizi turkishlearnernetwork@gmail.com adresine gönderin. Dinleyicilerimizin görüşleri bizim için çok önemli ve bu seriyi daha iyi yapmamıza yardım ediyor. Bugün 24 Şubat 2022 Perşembe. Basit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz. Rusya'nın Ukrayna'yı İşgali Başladı Rus güçleri, Ukrayna sınırını geçti ve büyük şehirlerin yakınındaki askeri hedefleri bombaladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeyi planlamadığını söyledi. Ukraynalı yetkililer ise "Putin, Ukrayna'ya yönelik kapsamlı bir işgal başlattı" dedi. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “işgal” kelimesinin kullanılmaması gerektiğini iddia etti. Ayrıca Peskov, “askeri harekatın süresi, gelişmelere bağlı olacak” dedi. 2014 yılında Rusya Kırım'ı işgal etmişti. Bu işgalden sonra, Rusya destekli bazı gruplar Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk'ı ele geçirmişti. Bu gruplar ele geçirdikleri bölgelerde bağımsızlıklarını ilan etmişti. Bu haftanın başında Rusya, bu grupların bağımsızlığını tanıdığını duyurdu. Putin, askeri operasyonun amacının bu bölgelerdeki insanları savunmak olduğunu söylüyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO liderlerinin yarın sanal bir zirve yapacağını söyledi. Before we continue, here are our usual announcements: If you have grammar questions in Turkish, or comments and suggestions about the podcast, e-mail them to turkishlearnersnetwork@gmail.com or leave comments under our social media posts. We are working on a blog page where we answer the most common grammar questions. We love receiving your feedback about the show. You really help us get better. Feel free to tell us how we can help you improve your Turkish! Please remember to share our episodes with other Turkish learners and follow our show on your podcast platform. And as always, for the best private Turkish lessons out there that you can take literally anywhere in the world on Skype or Zoom, please visit skypeturkish.com. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Ukrayna'nın tamamında sıkıyönetim ilan etti. Ukraynalı lider, bir videoda "Panik yok. Güçlüyüz. Her şeye hazırız. Herkesi yeneceğiz çünkü biz Ukrayna'yız" sözlerini kullandı. Ukrayna'nın başkenti Kiev'de uyarı sirenleri çaldı. Şehirden ayrılmak isteyenler nedeniyle trafikte uzun kuyruklar oluştu. Çok sayıda insan Kiev metrosuna inerek buraya sığındı. Bazı komşu ülkeler Ukrayna'dan mülteci kabul etmek için hazırlıklara başladı. Kiev Belediye Başkanı, şehre giden yollara kontrol noktaları kurulacağını ve hükûmet binalarına erişimin kısıtlanacağını söyledi. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Türkiye'den Boğazlar'ın Rus gemilerine kapatılmasını istedi. Dinlediğiniz için teşekkürler! Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın! Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!
Veysel Ayhan | Bahar nedir? Herkesi zorla cennetlik yapmak! | 12.02.2022 by Tr724
Hayatta herkesin kurallarına ve her şeyin adabına uymaya çalışırken kendi varoluşumuz tükeniyor olabilir mi? Kendi yarattığımız hayali kahraman kurbağa Odi'nin hikayesi ile birlikte hayatımızın içinde bizi yok eden saygı kurallarını inceliyoruz. Herkesi mutlu etmeye çalışırken kendimizi nasıl mutsuz edebildiğimizi değerlendiriyoruz.Keyifli dinlemeler.
Herkesi sevmek zorunda değiliz ama saygılı ve nazik olmalıyız. Neden mi? Cevabı bu bölümde. Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Kısıtlamaların kaldırılması, bayram ziyaretleri ve Delta varyantı ile birlikte Doğu ve Güneydoğu'daki koronavirüs vakalarında adeta zirve yaşanırken, aşılama oranlarının ise Türkiye ortalamasının çok altında kaldığı gözlendi. Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Aşıdan Sorumlu Başhekim Yardımcısı Ahmet Şen, bayramdan önce stabil olan vaka sayısının yeniden tırmanışa geçtiğini, günde ortalama bin kişinin salgın şüphesi ile hastaneye başvurduğunu söyledi. Aşılama hedeflerinin yüzde 75 olduğunu ancak şu ana kadar bütün çağrıları ve oluşturdukları ikna ekipleri ile bunu yüzde 54 civarına taşıdıklarını söyleyen Dr. Şen, “Hastanemizin birçok yerine ve kentin değişik noktalarına il sağlık müdürlüğü ve halk sağlığı müdürlüğümüz ile aşı noktaları ve aşı ikna ekipleri oluşturduk. Maalesef Türkiye genelinde olduğu gibi şu anda hastanemizde yatan hastaların yüzde 90'ı ya aşı olmamış ya da aşılarını tamamlamamış kişilerden oluşuyor. Bölgede özellikle gençlerin aşılamaya karşı dirençleri söz konusu, virüsün kendilerine bir şey yapmayacağını düşünüyorlar. Ama genç yaşta kaybettiğimiz çok hastamız oldu. Herkesi aşı yapmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
İzninizle bölüme, ünlü filozofumuz Şeyma Subaşı'nın bir sözüyle başlamak istiyorum: “Herkesi mutlu edemezsin, çünkü sen pizza değilsin” Bu sözü kendisine motto edinerek iş hayatında uygulayan Jeff Bezos, çalışma gruplarının sınırlarını belirlemek için şöyle bir kural belirlemiş: “Eğer bir grubu iki pizza ile doyuramıyorsanız, orada çok fazla insan vardır.” Bu bölümde sizlere bu kuralı ve bunun öğrenme ile ilişkisini anlatıyorum. Bölümün notlarını Wiser Media'daki hesabımdan kürasyon olarak paylaştım. Beni takip etmeyi unutmayın! (0:00) Kural nereden geliyor (1:31) Beni Wiser Media'dan takip edin! (2:23) Neden 6-8 kişi? (3:44) Peki öğrenme ortamı için mucize kural mı? (5:53) Eğitimlerde 24 sayısı önemli çünkü… (7:16) Eğitmenin çantasında 8 pizza olmalı! (7:44) Grup Çalışmasının Etkileri
Ülkemizde Müslümanların içerisine düştüğü ve İslâmî terakkîye mâni olan en önemli hastalıklardan bir tanesi de Müslümanların peşlerinden gittikleri liderleri ve şeyhleri için “Benim şeyhim ve liderim ne yaparsa doğrudur, o yanlış yapmaz, onun bir bildiği vardır.” anlayışıdır. Bu yanlış anlayışa karşı Muhterem Ömer Muhammed Öztürk bir sohbetinde şunları söylemiştir: “Eğer peşinden gittiğin zâtın söylediği söz, fiil ve davranışları; Resûlullâh (s.a.v)'e uyuyorsa doğru, uymuyorsa yanlıştır. “Benim şeyhim, önderim, ağabeyim çok büyük bir zâttır. Bir bildiği vardır. Ma'nen çok büyüktür, şöyle kerâmetleri görülmüştür, işte şunun için yapmıştır.” gibi zorlama yorumlara girmeden söylenecek tek söz: “Bizim için tek bir ölçü ve dünya-âhiret kurtuluş reçetesi vardır; o da Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'in Şerîat-ı Garrâ-i Muhammediyesi'dir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in sünnetine uyan her şey doğrudur, haktır, gerçektir. O (s.a.v.)'e uymayan her şey de her ne sebeple yapılırsa yapılsın yanlıştır, bâtıldır. Müslüman, karşısına gelen hâdiseyi, sünnet aynasına tutacak. Eğer orada yer buluyor, o aynaya uyuyor ise alacak, uymuyorsa kabûl etmeyecek, reddedecektir.” Bu konuda Ahmed er-Rufai (k.s.) şöyle buyurmuştur: “Efendiler! Mânevî derece ve mertebeleri iyi belleyiniz, öğreniniz. Aşırılıktan, taşkınlıktan kaçınınız. Herkesi kendi makamında tutunuz; insanların en fazîletlisi, şereflisi peygamberlerdir. Salat-ü selâm onlara olsun. Peygamberlerin de en üstünü, Nebîmiz Hz. Peygamber (s.a.v.)'dir. Peygamberlerden sonra da yaratıkların en meziyyetlileri onun yakınları ve sahâbileridir. Sonra da, çağların en hayırlılarından birinde yaşamış olan tâbiînlerdir. Bu hususta özet olarak bileceğiniz budur. Kur'ân ve Sünnet'e sarılınız. Kendi görüşünüze itibar etmeyiniz. Helâk olanlar, perişan olanlar, kendi görüşlerine uymaları sebebiyle helâk olmuşlardır.” (Ahmed er-Rufâi (k.s.), Hakk Yolunun Esasları; Misvâk Neşriyat, Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.207)
İbn Mâce'nin rivâyet ettiği, Emîrü'l Mü'minîn Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: “Şa'ban ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz” buyruldu. Allâhü Te‘âlâ, bu gecede mü'min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: “Ber'ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinâya devam edenler hâriç, Allâhü Te‘âlâ bütün müslümanları mağfiret eder” buyuruldu. Ebûbekr-i Beyhakî, Şuab-ül İmân kitabında, Ebûbekir Sıddîk (r.a.)'in Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Şa'ban ayının on beşinci gecesi, Allâhü Te‘âlâ'nın râhmeti dünyâ göğüne iner. Herkesi afveder. Ancak, kalbinde haksız yere müslümanlara düşmanlık olanı ve Allâhü Te‘âlâ'ya ortak koşanı mağfiret etmez” buyuruldu. Ayrıca Ravdatü'l Ulemâ'da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcıların da bu gecenin feyzinden mahrum kalacakları söylenmiştir. 1. Kıymetli yerleri ve kabirleri, bilhassa şehîdlerin, velîlerin kabirlerini ziyârette, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) bu gece Bakî' kabristanına gitmiştir. 2. Ailesine, akrabalarına, diğer müslümanlara mü'min erkek ve kadınlar ve şehîdlere duâ etmek husûsunda da ona uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) öyle yapmıştır. 3. Ev halkına yumuşak, tatlılık göstererek, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Yâni ailesi varsa, bir yere gitmek istiyorsa, tatlılıkla onlardan ayrılmalı ve onları uzun zaman yalnız bırakmamalıdır. 4. Uzun namaz ve secde yaparak Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. 5. Bu namazda ağlama, yalvarma, yakarma, diğer namazlardakilerden daha çok olmalıdır. 6. Toprak üzerine secde etmelidir. Nebî (s.a.v.) böyle yapmıştır. 7. Birinci secdede üç şeyde O (s.a.v.)'e uyup, yakarmalı, kusurunu îtirâf etmeli ve büyük günâhlarından istiğfar etmelidir. (Muhammed Rebhami, Riyâdü'n-Nâsihîn, s.277)
Can Dündar Bilanço'da haftanın son gelişmelerini değerlendiriyor... Dündar: "Gergerlioğlu'nun günahı büyük. Herkesi savundu. Sadece Türkiye değil, dünyaya örnek olacak bir mücadele verdi. İktidar gözünde yirmi müebbet alsa yeridir. Erdoğan ne zaman sıkışsa, kriz yaratarak durumdan çıkıyordu. Çarşamba müjdesi ile bunu hedefliyordu ama bu kez daha da inişe geçmiş bir manzara ile karşı karşıya kaldı. Muhalefet şimdiki tavrını korumayı başarırsa iktidar zor bir döneme girer ve Türkiye siyasetinde çok şey değişir..."
Âl-i İmrân sûresi yüzotuzüçüncü âyetinde meâlen, (Rabbinizden mağfiret istemeğe ve Cennete girmeğe koşunuz. Bunun için çalışınız! Cennetin büyüklüğü gökler ve yer küresi kadardır. Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hâzırlandı. Bunlar, az bulunsa da, çok bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler. Öfkelerini belli etmezler. Herkesi afv ederler. Allahü teâlâ, ihsân edenleri sever) ve Hucurât sûresinin onuncu âyetinde meâlen, (Mü'minler, birbirleri ile kardeşdir. Kardeşleriniz arasında sulh yapınız!) buyuruldu. Bunlar gibi dahâ otuza yakın âyet-i kerîmelerde, mü'minlerin birbirlerine öfkelenmemesi, birbirlerine iyilik ve ihsân yapmaları, afv etmeleri emr olunmakdadır. Hadîs-i şerîfde, (Birbirlerine merhamet edenlere, Allahü teâlâ merhamet eder. O, merhamet edicidir. Yer yüzünde olanlara merhamet ediniz ki, gökde olan melekler de, size merhamet etsin) buyuruldu. Buna benzer dahâ elli kadar hadîs-i şerîfde öfkeyi yenmek, iyilik ve ihsân etmek emr edilmekde, insanlık vazîfeleri öğretilmekdedir. Hak Sözün Vesîkaları | Sayfa : 97 - 98
Tek tek yapılan tüm takasların üzerinden geçtik. Sonra şöyle bir sezonun üzerinden geçtik. Yetmedi kişisel bölümlerimize süre ayırdık. Herkesi konuşmaya çalıştık herkese süre ayırmaya çalıştık. İşte yeni sezonun ilk NBA podcasti! İyi dinlemeler efendim!
Herkesi geçtiği yollar ve verdiği sınavlar aynı olmayabilir. Memleketim olan Isparta'ya gitmişken ve ortancı kardeşim Tutku'yu hazır bulmuşken kısa bir sohbet ettik. Buyursunlar ... Tüm Sosyal Medya Linkleri: https://linktr.ee/101konsept Patreon ile destek için: https://www.patreon.com/101KONSEPT --- Send in a voice message: https://anchor.fm/101konsept/message Support this podcast: https://anchor.fm/101konsept/support
Kaçış Rampası'nın yeni bölümü yayında. Gün onlarınmış gibi görünebilir ama herkes bilsin ki gelecek bizim. Ocu, bucu değil. Herkesi kapsayarak örnek birer model olarak tüm dünyayı kendine hayran bırakacak bir neslin yetiştiğinin haberini herkes duysun. Yapmayı bilip yapamadıklarımızı çok kısa bir zamanda yapacağımızdan emin oldukları için bizi bitirmek adına her gün hunharca çalışıyorlar. Bütün kötü sıfatları ve sapkınlıkları bize iteliyor, kendilerini görmüyorlar. Eskiden medyada şeffaflık olmadığı için kitleleri istedikleri gibi sürüklüyorlardı. Bir çamur atar 90 yıl izi çıkmaz... Hâlâ o çamurun etkisini yaşıyoruz. O zaman hepiniz bu aleme hoş geldiniz!
Kütüphane modern bir tarihi eser olarak her yerde. Ufak bir ilçede halkın bilmediği köşede. Şehrin göbeğinde. Devasa yapıların depolarında. Bir yerlerde, bir şekilde varlığını sürdürüyor. Farklı çağın çağrısı gibi. Ya da tam tersi. Postmodern bir müze. Kütüphaneler yeni çağın gerektirdiği hızın aksine yavaş. İlk şıktan yanayım. Herkesi eşitleyen. Kitaplar, bilgi ve çabanın karşısında herkesi küçük düşürüyor. Ne kadar çok bilmediğin ne kadar çok bilmen gerektiği. Aynı anda hepsi ya da hiçbiri. Bilgi açlığı modern bir durumdur belki. Bilmiyorum. Karışık.
Pandemi süreci çalışma tempomuzu değiştirdi. Biriken yatırım haberlerini, gündemde ki olayları bayram özel bölümüz de konuştuk. (00:00)- (2:15) Sohbet(2:16) Clubhouse yatırımı(10:58) Airbnb işten çıkarma haberi(16:45) Yeni çalışma düzenlemesi(27:44) 1 milyon yazılımcı(41:07) Figopara yatırım haberi(47:25) Yolda yatırım haberi(57:45) Sohbet⚪ Clubhouse yatırım haberi:https://nyti.ms/2LSJznF .https://tcrn.ch/2ZwqiAo . ⚪ Airbnb haberi ve işten çıkarılanlar için kurdukları sayfa:https://bit.ly/2XplXMB . https://bit.ly/2LVhlbJ . ⚪ Hazine ve maliye bakanlığı 1 milyon yazılımcı sss:https://bit.ly/3d2lqqx . ⚪ Figopara yatırım haberi:https://bit.ly/3eey7P7 . ⚪ Koray Bahar ile çektiğimiz 228. bölüm linki:https://bit.ly/3cVKUG2 . ⚪ Yolda sitesi yatırım haberihttps://bit.ly/2X0mmGm . ⚪ https://bit.ly/3d1a4mM .
İbn Mâce'nin rivâyet ettiği, Emîrü'l Mü'minîn Alî (r.a.) onun da Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdikleri hadîs-i şerîfte: **“Şa'ban ayının onbeşinci gecesi gelince, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.”** buyruldu. Allâhü Te‘âlâ, bu gecede mü'min kullarına kurtuluş berâti yazdırır. Hadîs-i şerîfte: **“Ber'ât gecesi kâhinler, büyücüler, içkiye devam edenler, ana-babasına isyan edenler ve zinâya devam edenler hâriç, Allâhü Te‘âlâ bütün Müslümanları mağfiret eder”** buyuruldu. Ebûbekr-i Beyhakî, Şuab-ül İmân kitabında, Ebûbekir Sıddîk (r.a.)'in Resûlullâh (s.a.v.)'den bildirdiği hadîs-i şerîfte: **“Şa'ban ayının on beşinci gecesi, Allâhü Te‘âlâ'nın râhmeti dünyâ göğüne iner. Herkesi afveder. Ancak, kalbinde haksız yere Müslümanlara düşmanlık olanı ve Allâhü Te‘âlâ'ya ortak koşanı mağfiret etmez”** buyuruldu. Ayrıca Ravdatü'l Ulemâ'da yazdığı üzere, faiz yiyen, canlı resmi, heykeli yapan ve söz taşıyıcıların da bu gecenin feyzinden mahrum kalacakları söylenmiştir. 1. Kıymetli yerleri ve kabirleri, bilhassa şehîdlerin, velîlerin kabirlerini ziyârette, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) bu gece Bakî' kabristanına gitmiştir. 2. Ailesine, akrabalarına, diğer Müslümanlara mü'min erkek ve kadınlar ve şehîdlere duâ etmek husûsunda da ona uymalıdır. Nitekim Resûlullâh (s.a.v.) öyle yapmıştır. 3. Ev halkına yumuşak, tatlılık göstererek, Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. Yâni ailesi varsa, bir yere gitmek istiyorsa, tatlılıkla onlardan ayrılmalı ve onları uzun zaman yalnız bırakmamalıdır. 4. Uzun namaz ve secde yaparak Resûlullâh (s.a.v.)'e uymalıdır. 5. Bu namazda ağlama, yalvarma, yakarma, diğer namazlardakilerden daha çok olmalıdır. 6. Toprak üzerine secde etmelidir. Nebî (s.a.v.) böyle yapmıştır. 7. Birinci secdede üç şeyde O (s.a.v.)'e uyup, yakarmalı, kusurunu îtirâf etmeli ve büyük günâhlarından istiğfar etmelidir. **(Muhammed Rebhami, _Riyâdü'n-Nâsihîn,_ s.277)**
İkinci dalga nedir? Kâr, soğuk veya sıcak virüsü öldürür mü? Sıcak banyo yapmak virüsü öldürür mü? Sineklerden koronavirüs bulaşır mı? Soğan veya sarımsak yemek koronavirüsten korur mu? Yayınlanan son makaleler... Herkesi testten geçirmek mümkün mü? Bunun yararı var mı?
Bu bölümü kargosu evde değilken gelenlere ithaf ediyoruz. Teslim alınamayan kargoları ve bu zamana kadar denenmiş yöntemleri konuştuk. Herkesi canından bezdiren bu sorunu çözmek için tartıştık. 0:45 Bukoli'nin acı geçmişi, Barbaros Hayrettin ile reklam ve Google yorumları 1:55 PTT Kargomat'ın çıkışı, Bukoli'nin tutunamaması 3:30 Migros Para Gönder Al uygulaması, bankaların havale ücreti alması skandalı. 5:00 Devren satılık kargo makinesi, AVMlerdeki kargo noktaları 6:00 Kutu fikri aydınlanması, İstanbul'da olur mu olmaz mı? 7:30 Posta kutusu tarih mi oldu? Diafon yokluğu ve dilencilerle ilişkisi. 09:56 Dolabı nasıl yaparız? Kargo firmaları bunu yapabilir mi? Teslim alırken atılan imzaların yalan oluşu. 13:40 Amazon Hub nasıl çalışır? Emanet dolapları. 16:00 Kargolardaki kutu yığını. Dijital altyapı gerekli mi tartışması. Gerekliyse nasıl çalışır? 19:40 Kiralama yöntemi. Gelir modeli ne olabilir? 22:00 Kargonun bulunduğun yere gelmesi. Havadan dronela kargo taşıyacak mıyız? 26:00 Kargo şirketlerinde mesaiye kalan dolaplar ve maliyeti. Sürdürülebilir olmasını nasıl sağlarız? 31:20 Bukoli'nin kapanma nedenleri, kurum içi girişimcilik. 33:50 Kolay gelsin projesi. 34:38 Kargo teslimat aracı ve dijitalde takibi. GPS ile çalışan otonom kutular. 38:43 Kapanış Kulp'u sosyal medyadan takip edebilirsiniz. https://www.instagram.com/kulppodcast/ http://twitter.com/kulppodcast
BomBoş İşler #1 - Herkesi Mutlu edemezsin , çünkü sen pizza değilsin