POPULARITY
1. 0:49 - Grok 2, Elon'ı sırtından hançerlemiş: "X platformunda en büyük dezenformasyoncu Elon Musk'tır" 2. 2:03 - Gemini halüsinasyona devam 3. 2:47 - Trump'ın Verimlilik Bakanı Elon Musk, bakanlık için memur alım ilanı açtı: -Süper yüksek IQ'lu -Haftada 80 saatten fazla çalışabilecek -Hükümeti küçültme devrimcisi olabilecek 4. 3:20 - Bu kez ChatGPT kazandı: Şiirleri Shakespeare'i geride bıraktı 5. 4:53 - Her bir Avrupalı, GDPR nedeniyle karşısına çıkan saçmasapan onay kutularına tıklamak için yılda ortalama 1 saat 15 dk harcıyormuş. Toplam maliyet yılda 16 milyar dolar. Hollanda savunma bütçesi kadar. Lüzumsuz regülasyonun sonucu (GDPR Avrupa kişisel verileri koruma kanunu). 6. 5:49 - Grok 3'ün dün eğitimi sırasında bir tür felaketle karşılaştığına dair söylentiler var. xAI araştırmacısı Hieu Pham, Grok-3'ün 1 milyon dolar ödüllü Riemann Hipotezi'ni kanıtladığını iddia etti! 7. 6:53 - Microsoft AI CEO'su Mustafa Süleyman: "Neredeyse sonsuz hafızaya sahip prototiplerimiz var. Ve bu yüzden asla unutmuyor, bu da gerçekten dönüştürücü. (...) 2025 gerçekten dönüştürücü” Eric Schmidt (Eski Google CEO'su), sonsuz bağlam penceresinin bu yıl çözüleceğini söylerken yalan söylemiyordu. 8. 7:55 - OpenAI'ın yeni modeli hayal kırıklığı yaratabilir: Yapay zekada 'sınıra' ulaştık mı? 9. 9:10 - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi önemli bir gelişmeye imza attı. TOBB ETÜ, 5 Kubit Kuantum Bilgisayarı (QuanT) hayata geçirerek Türkiye'de kuantum bilgisayar çağını başlattı. 10. 11:45 - ChatGPT seviyesinde iş çıkardığını iddia ediyor: https://chat.deepseek.com/ 11. 11:55 - Mistral gerilerden geldi. Yanında da Pixtral 12. 12:10 - Videoda yeni oyuncu: vivago ai. Magic brush ve video enhance dikkat çekici 13. 13:09 - Bytedance durmuyor: komutla fotoğraf editleyen Seededit 14. 13:44 - Ücretsiz rakibi de var: Magic Quill: Sihir Gibi Hissettiren Ücretsiz Bir Yapay Zeka Görüntü Düzenleyicisi 15. 14:18 - DimensionX: Create Any 3D and 4D Scenes from a Single Image 16. 14:34 - blendbox.ai: blender ve aivideo karışımı 17. 14:45 - tiktok symphony creative studio: video da üretiyor konuşan avatar da 18. 15:25 - SUNO V4 müziğe noktayı koyuyor.
*49 HUCURÂT SÛRESİ 1-11 MEALİ N106 M049 Medine'de hicretin sekizinci yılında nâzil olmuştur. Dördüncü âyette, Efendimizin odaları manasına gelen "Hucurât" kelimesi geçtiği için bu ismi almıştır. Allah ve Rasülünün emri veya yasağı olduğu yerde onların önüne geçilmemesi, konuşurken ses tonumuzun ayarlanması, habercilikte araştırmaya önem verilmesi, mü'minlerin kardeş kabul edilmesi, birden fazla İslâm devletinin olabileceği, aralarında harp olursa barış için arabuluculuk yapılması, kimseyi alaya almamamız, ayıpları araştırmamamız, insanlar arasındaki üstünlüğün ırkta değil, takvada aranması, kötü zanda bulunulmaması ve gıybet edilmemesi istenmektedir. Kısaca ahlak ve terbiye kuralları veriliyor. 18 âyettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 1 Ey iman edenler, Allah ve Rasülü'nün önüne geçmeyin ve Allah'tan sakının, şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 2 Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Farkında olmadan amellerinizin boşa gitmemesi için, birbirinizle bağırarak konuştuğunuz gibi peygambere de bağırarak konuşmayın. 3 Şüphesiz Allah Rasülü yanında seslerini kısanlar öyle kimselerdir ki, Allah onların kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. 4 Odaların arkasından, sana bağıranların çoğunluğu aklı ermeyenlerdir. 5 Eğer onlar, sen kendilerinin yanına çıkıncaya kadar sabretselerdi, onlar için daha hayırlı olurdu. Allah afvedendir, merhamet edendir. 6 Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haberle gelirse onu araştırın ki, bilmeden bir topluma sataşırsınız da, sonra yaptığınıza pişman olursunuz. 7 Bilin ki, Allah'ın Rasülü içinizdedir. Eğer birçok işte, o size itaat etseydi sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi ve onu gönüllerinizde süsledi. İnkârı, fasıklığı ve isyanı size kötü gösterdi. İşte onlar doğru yolu bulanların ta kendileridir. 8 Bu Allah'tan bir lûtuf ve nimet olarak (verilmiştir). Allah her şeyi bilendir, hükmünde hikmet sahibi olandır. 9 Eğer mü'minlerden iki taife bir biriyle harp ederlerse, aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri diğerine saldırırsa, saldırgan, Allah'ın emrine dönünceye kadar saldırgana karşı harp edin. Eğer Allah'ın emrine dönerse, aralarını adaletle düzeltin. Adil olun. Allah adilleri sever. 10 Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki, merhamet olunasınız. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hucurat-suresi-1-10-tefsiri
Hafta başında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 80. Mali Genel Kurulu gerçekleştirildi. Genel kurul kapsamında gerçekleştirilen Hizmet Şeref Belgesi Ödül Töreni'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da birer konuşma yaptı. TOBB Genel Kurulu'nda her zaman olduğu üzere iş insanlarını ilgilendiren konulara ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Ancak ben bugün daha önce de sizlere yazılarımda aktardığım bir konunun TOBB Genel Kurulu'ndaki yansımalarını aktaracağım. Yazılarımı düzenli takip edenlerin hatırlayacağı üzere beklenen Marmara depremi ve olası ekonomi güvenliği risklerini birkaç kez ele almıştım. Bu kapsamda ayrıca benim de yazarları arasında olduğum ve Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezi (KOSAM) tarafından yayımlanan “Bir Ekonomi Güvenliği Meselesi, Marmara-Orta Anadolu Sanayi Dönüşümü” başlıklı raporumuzdan da bahsetmiştim. Tekrara düşmemek açısından burada rakamları yeniden paylaşmayacağım ancak İstanbul, Bursa ve Kocaeli'yi kapsayan Marmara Sanayi Bölgesi'nin Türkiye ekonomisi ve hatta Türkiye'nin ekonomi güvenliği açısından ne kadar önemli olduğu aşikar. Türkiye'de ödenen toplam vergiler, yapılan ihracat ve yapılan istihdamın içindeki bölge payı bölgenin önemini anlatmak için yeterli. Maalesef bu önem eşanlı olarak bazı riskler de içeriyor. Hatta olası Marmara depreminin tüm bu alt yapıya zarar vermesi ve Türkiye'nin ekonomi güvenliğini de tehdit edecek şekilde kalıcı hasar vermesi kuvvetle muhtemel. İşte bu ihtimali göz önümüzde bulundurarak, KOSAM olarak Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk'ün destekleri ile hazırladığımız raporda neden Marmara Sanayi Bölgesi'nin Orta Anadolu'ya taşınması gerektiğini teknik ve akademik gerekçelerle izah eden bir rapor hazırlayıp yayımlamıştık. Rapor yayımlanmadan önce de böyle bir ihtiyaca işaret ederek raporun entelektüel altyapısını oluşturan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun KOSAM'ı ziyaretinde raporumuzu kendisinin bilgisine sunmuştuk. Hisarcıklıoğlu da TOBB'un son genel kurulundaki konuşma
Ankara Sanayi Odası 1963 yılında kurulduğundan bu yana hem başkentin hem de Türkiye'nin sanayisine önemli katkılar sağlayan bir kurum. Bu yıl da kuruluşunun 60. yılını oldukça görkemli bir törenle kutladı. Benim de davetlileri arasında olduğum törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Vedat Bilgin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, milletvekilleri, Ankara Valisi Vasip Şahin, Oda ve Borsa Başkanları ile bürokrasi, iş ve medya dünyasından çok sayıda davetli katılım sağladı. Törende açılış konuşması yapan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç Ankara'nın 13 organize sanayi bölgesi, 149 Ar-Ge merkezi, 36 tasarım merkezi, 13 teknoloji geliştirme bölgesi, 40 meslek grubu ve 10 bine yakın üyesiyle üretimde Türkiye'nin en büyükleri arasında yer aldığına dikkat çekerken başkentin ihracatının 12 milyar doları aştığını ve istihdam rakamının da 1 milyona ulaştığını belitti. Verilere göre bu ihracatın %90'ından fazlası sanayi ürünlerinden oluşuyor. Bu oldukça önemli bir başarı. Başkan Ardıç konuşmasında önemli bir gelişmenin de müjdesini verdi. Ankara'yı sanayi ve teknolojinin başkenti yapma hedefinde olduklarının altını çizen Ardıç, ASO'nun bu amaçla 1,5 milyon metrekarelik bir alanda Türkiye'nin en büyük teknoloji üssünü kuracaklarını açıkladı. Böylelikle 160 bin ilave mühendis ve bilim insanının istihdamının önünün açılması ve çalışan başına yüksek teknolojili ihracatın da 15 bin dolardan 30 bin dolara çıkarılması mümkün olacak. Ardıç'ın konuşmasındaki bir diğer önemli başlık da ekonomi yönetiminin uygulamaya devam ettiği politikalara ilişkindi. Ardıç yaptığı konuşmada; enflasyonun düşmesi, sıkıntıların aşılması ve makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan ekonomi politikalarına tam destek vereceklerini ifade etti. Bu konuyu ben de çok önemsiyorum. Zira hali hazırdaki ekonomi programı ağırlıklı olarak dezenflasyonu sağlamak için sıkılaştırma üzerine tesis edilmiş durumda. Böylesi sıkılaştırma programlarının ortak noktası ise büyümenin bir süre ikinci planda kalmasıdır. Bu da belirli kesimlerin zorlanması ve fedakârlık yapması anlamına gelir. Kuşkusuz bunun ilk yansımalarını hızlıca sanayiciler hisseder. Bu bakımdan sanayicilerin programı sahiplenmesi ve destek vermesi programın amacına makul bir sürede ulaşması açısından son derece önemlidir. Hafta içinde benzeri destek açıklamaları TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan'dan da gelmişti. Not: ASO'nun 60. yıl töreninde ihracat, istihdam ve ar-ge gibi başlıkların olduğu 7 kategoride 68 ödül dağıtıldı. Ben de bu anlamlı töreni düzenleyen ASO adına Başkan Seyit Ardıç'ı ve ödül alan Ankaralı sanayicileri tebrik ediyorum.
2024 yılında bizi bekleyen tek seçim 31 Mart yerel seçimleri değil. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) ve tabip odalarının da seçimleri bu yıl içinde olacak. Nisan-Haziran döneminde yapılacak olan bu seçimlere iktidar müdahil olacağı mesajını Sağlık Bakanı aracılığıyla verdi. Hekim sendikaları mesajı aldı ve harekete geçti. TTB'yi ve tabip odalarını, iktidarın arka bahçesi olmasına karşı başta hekimler olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin sahiplenmesi çok önemli. TTB, sağlığın; eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde, kamu eliyle verilmesi gerektiğini, ayrıca sağlık emekçilerinin güvenceli, sendikalı, grevli toplu sözleşme hakkının olduğu şartlarda çalışmasını savunuyor. Biz, tabip odalarında örgütlenmeyi, sendikalaşmaya alternatif olarak görmüyoruz. Tamamlayıcı bir unsur olarak görüyoruz. Gelecekte hekimler, kamuda olsun özelde olsun, mücadele güçleri arttıkça üretimden gelen güçlerini kullanmak için mutlaka sendikal haklara ihtiyaç duyacaklardır. O nedenle hekimler mutlaka sendikalarda da örgütlenmelidir. Hekimleri üretimden gelen gücünü kullanma olanaklarından yoksun bırakma isteğini dile getirmektedir. Aralık ayı sonunda, Hekimsen Başkanı Adil Kurban ise sosyal medya hesabından, tüm üyelerini TTB'ye üye olmaya çağırarak, üyelik için gereken tüm desteğin verileceğini, kayıt ücreti dışında bir ücret ödememelerini söyledi. Ocak ayı başında ise Hekimsen, “TTB ve Tabip Odalarının Kurtuluş Savaşını Başlatıyoruz” başlıklı bir bildiri yayınladı. Peki, Bakan sendika düşmanlığı yaparken, bir sendika olan Hekimsen'in Bakan'a göz kırpan bu çıkışlarını neye yormalı? Hekim sendikalarının en önemli işlevi, hekimleri diğer sağlık çalışanları ile birlikte mücadele etmekten alıkoymak, kendi dar bencil çıkarları etrafında örgütlemektir. Mücadele ederek kazanma perspektifini, pazarlıkla elde etmeye indirgemektedir. Bu da hekimlerin uzun vadede alabilecekleri kazanımların azalmasına neden olmaktadır. Hekimsen başkanı da bakana “Biz tam da böyle bir sendikayız, iktidar ne derse onu yapacağız” demekte, bakanın uygun göreceği ulufeye talip olduğunu belirtmektedir. Ayrıca sendika içinde seçimleri yaptırmaması ve sendika kasasını tabip odası üyeliğine hasredeceğini açıktan söylemesi iktidarın desteğini aldığını göstermektedir. Diğer hekim sendikalarından Tabip-Sen'in Hekimsen ile benzer düşündüğü görülmekte. Ayrıca söze gerek yok. Hekim Birliği Sendikası ise düşmanca bir tutum takınmış değil ancak İstanbul başta olmak üzere oda seçimlerine ayrı bir liste hazırlığında oldukları anlaşılıyor. Biz buradan hekim sendikalarına üye olan olmayan asistan hekimlere, iş yeri hekimlerine, özel hekimlere, statüsü her ne olursa olsun tüm hekimlere çağrı yapıyoruz: TTB ve onun çizgisindeki tabip odaları hekimler başta olmak üzere sağlık emekçilerinin özlük haklarının korunmasının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesinin teminatıdır. Bu örgütler sağlık hakkının savunulabilmesinin bir parçası ve gereği olan hürriyet mücadelesinin de yılmaz savunucusudur. Memleket yanarken hekimlerin özlük hakları da, çalışma şartları da iyiye gidemez. Mücadele etmeksizin, ulufe dilenerek de ne hakkımızı alabiliriz ne toplum sağlığını koruyabilir ne de memlekete hürriyeti getirecek yolda ilerleyebiliriz. TTB ve tabip odaları, bugün mükemmel işleyen örgütler olmayabilir, daha fazla hekim omuz verdikçe büyüyecek ve daha iyiye gidecektir. Ama önce sahip çıkma zamanı. İktidarın arka bahçesi olmaya hayır demenin zamanı.
Hâkk Teâlâ hazretleri Kur'an-ı Kerim'de; “Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. Allâh'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allâh'ın, gönüllerini takvâ konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. Ey Resulüm! Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allâh, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Hucurât s. 2-5) buyurmaktadır. Resûlullâh (s.a.v.) öğle istirahâtinde iken Gatafanlar geldiler ve penceresinin arkasından “Ya Muhammed! Ya Muhammed!” diye bağırmaya başladılar. İşte onlar için Allâh (c.c.) “aklı ermeyen kimselerdir” buyuruyor. Cenâb-ı Hâkk, Nebi (s.a.v.)'e ne derece hürmet gösterilmesi gerektiğini şu ifadelerle de beyân buyurmuştur: “Ey inananlar! Peygamber'in sizi çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. Zira O'nun çağırmasına derhal koşmak gerekir, Peygamber çağırmasına aldırmazlık edilemez. İçinizden birbirini siper ederek sıvışıp gidenleri Allâh gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” (Nûr s. 63) buyrulmaktadır. Resûlullâh (s.a.v.) namaz kılmakta olan birisine seslendi. O kişi namazını bitirdikten sonra geldi ve “Ya Resûlullâh (s.a.v.), namaz kılıyordum.” dedi. Resûlullâh (s.a.v.) Nûr Sûresi 63. âyet-i kerimesini söyleyerek “Sen Allâh (c.c.)'ın bu hitabını duymadın mı?” buyurdular. O zât da affını talep etti. Yani namazdayken dâhi Resûlullâh (s.a.v.)'in çağrısına icabet etmek gerekmektedir. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.60-64)
İsyan aparatlarının ucuz kurgusu Şer ile hesabı olanın Şerden yana olması Başkaldıranın kısadır sultanlığı Kuş uçar kervan geçer buralardan Nasihatle değil çarpışarak Nice mareşaller naldan şimşek çıkararak İstilalar değiştirirken kaderi Bir kral ille gökten mi inmeli? Kendimi bana tercüme et Kaynaklara git, kabzasından yakala kınından çek, Taç giydir çocuklara, gelinlere iş buyur Üfle kubbeleri şişsinler minareleri bur Sokakları daralt, Odaları yık, boğazları sık, Çatlat damarları Sıkletli gemileri pupasından tut Kopart dağılsın tespih taneleri... Söylemediğim sözleri Düşünmediğim düşünüşleri bana atfet Vur sırtıma cümle günahları, vur. Yürüyeyim kurşun sıksınlar Koşarken değil, dururken değil Yürürken sıksınlar Yürüyelim, açığa çıkacaksa Susam tarlasındaki çiftçinin Yelek cebindeki kavurga Ya da bana sıkmasınlar beni sık Ayağa kalk doğrul Namludan doldur Doğrult tüfeği Tam alnının çatına Sık beni, sakın hedefi ıskalama Klimaks otlar ceylanları seviyor değil ya Tarlama diken ek İmanımı sorgula Atlar tay görünsün Bir gölet kaz Hamile kadınlar Ayağını yıkasın yazda Bir yalnız kaya bul Oğlakları yatır dibinde Sırrını bir madalyona yaz sakla Bilen bilsin Hadi gel yüzyıllık bir savaşı bugün başlatalım Ne galip çıksın ne mağlup bulunsun En azından yüzyıl daha tutkulu yaşansın aşklar
Türkiye, jeopolitik konumu ve doğal kaynakları sayesinde doğalgaz hub'ı olma potansiyeline sahip bir ülke. Dünyanın en büyük doğalgaz üreticilerine komuş olan Türkiye, bu ülkeleri en büyük tüketicilerin bulunduğu Avrupa'ya bağlayan bir köprü konumunda.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de desteğiyle Türkiye'nin enerji ticaretinde merkez olma projesi her geçen gün ilerliyor. Enerji sektörü temsilcileri arasında ise konuyla ilgili bazı fikir ayrılıkları var…Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Maden Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan, Limak Enerji CEO'su Birol Ergüven ve enerji iletişimi uzmanı Murat LeCompte "Türkiye doğalgaz ticaret merkezi olur mu?" sorusuna yanıt veriyor...
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliğiyle ve J.P. Morgan'ın desteğiyle hazırlanan "Rota Dijital" podcast serisinde, dijital dönüşüme dair en çok merak edilenleri, dijital dönüşümün temel bileşenlerini ve KOBİ'lerin (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler'in) dijital dönüşüm yolculuğunu inceliyoruz. KOBİ'lerin dijital dönüşümüne destek olmayı hedefleyen EBRD'nin geliştirdiği Dijital Barometre Anketi'ni ücretsiz olarak cevaplamak ve sonuç raporunuzu almak için buraya tıklayabilirsiniz. Rota Dijital'in onuncu ve son bölümünde Emir Barın konuğu Trendyol İcra Kurulu Üyesi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) E-ticaret Meclisi Başkanı Ozan Acar ile dijital dönüşümde devamlılığın önemine ve gerekliliğine değinerek; kamu kurumları, finansal kurumlar ve sektörel birliklerin dijital dönüşümdeki devamlılığa katkılarını ve KOBİ'lerin dijitalleşme yolculuklarında devamlılık sağlamak için atabilecekleri adımları anlatıyor.
Nedim Hazar | Otel odaları (1) | 29.06.2023 by Tr724
Adana İş Kadınları Derneği İŞKAD Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berman Mantı ile deprem bölgesindeki sorunları, sanayi ve ticaret faaliyetlerinin toparlanmasının önündeki engelleri, kadınların durumunu konuşuyoruz.
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://s.cagrisarigoz.com/masal Bölüm 1: Tatil Başlıyor Bir zamanlar, güzel ve neşeli bir kız çocuğu olan Vera, ailesiyle birlikte Bodrum'daki bir otele tatil yapmaya gitmişti. Vera, bu tatilin hayalini uzun zamandır kuruyordu. Ailesi, babaanne, anneanne, Veysel dede, Kadir dede, anne ve baba, hep birlikte Vera'nın bu tatil hayalini gerçekleştirmek için bir araya gelmişlerdi. Vera'nın uyku arkadaşı Ayıcık ve sevimli kedisini, Şapşik'i de yanlarına almışlardı. Bodrum'a vardıklarında, güneşli ve sıcak bir hava karşıladı onları. Otelin kapısından içeri girdiklerinde ise, muhteşem bir bahçe ve havuz gözlerine çarptı. Vera'nın gözleri parladı ve hemen Ayıcık'la birlikte havuza gitmek istedi. Ama önce, odalarına yerleşmeleri gerekiyordu. Odalarına yerleştikten sonra, Vera ve ailesi, havuz başında güzel bir yer buldular. Vera, Ayıcık'la birlikte hemen suya girdi. Şapşik ise, havuzun etrafında dolaşıp diğer tatilcilerle tanıştı. Vera ve Ayıcık, suyun içinde eğlenirken, anne ve baba da güneşlenip dinleniyordu. Babaanne ve anneanne ise, Veysel dede ve Kadir dedeyle birlikte havuz başında sohbet ediyorlardı. Akşam yemeğinde, Vera ve ailesi otelin büyük restoranında bir araya geldiler. Leziz yemekler ve tatlılar eşliğinde keyifli bir akşam geçiren Vera ve ailesi, tatilin ilk gününün ne kadar güzel geçtiğini konuştular. Vera, Ayıcık'la birlikte yemekten sonra biraz daha oynamak istedi. Ailesi de ona izin verdi ve Vera, Ayıcık'la birlikte otel bahçesinde koşuşturup eğlendi. Şapşik ise, oteldeki diğer hayvanlarla tanışıp arkadaşlık kuruyordu. Bölüm 2: Vera'nın Kreş Macerası Tatilin ikinci günü, Vera ve ailesi, otelin sunduğu güzel imkanlardan faydalanmaya karar verdiler. Vera'nın anne ve babası, onu oteldeki kreşe götürmeye karar verdiler. Kreşte, Vera'nın yaşındaki diğer çocuklarla bir araya geleceği ve eğlenceli etkinlikler yapacağı söyleniyordu. Vera, başta biraz çekinse de, sonra orada yeni arkadaşlar edinip eğleneceğini düşünerek heyecanlandı. Kreşe gittiğinde, Vera'nın öğretmeni Derya Öğretmen karşıladı onu. Derya Öğretmen, Vera'ya kreşi ve burada yapacakları etkinlikleri anlattı. Vera, Ayıcık'ı da yanında götürmüş ve onunla birlikte kreşte eğlenmeyi planlamıştı. Şapşik ise, oteldeki diğer hayvanlarla vakit geçiriyordu. Derya Öğretmen, kreşteki diğer çocuklarla Vera'ya bir resim yapma etkinliği düzenledi. Vera, Ayıcık'la birlikte resim yaparak çok eğlendi. Bu sırada, kreşteki diğer çocuklar da Vera ile arkadaş oldu ve onlarla güzel anılar biriktirdi. Akşam olunca, Vera kreşten ayrıldı ve ailesiyle buluştu. Vera, kreşteki eğlenceli anılarını ailesiyle paylaştı ve onlar da ne kadar mutlu olduğunu görmekten keyif aldılar. Vera, tatil boyunca kreşe gitmeyi ve yeni arkadaşlarla eğlenmeyi dört gözle bekledi. Bölüm 3: Tatilin Sonu ve Öğretici Anılar Tatilin son günü geldiğinde, Vera ve ailesi, otelde geçirdikleri güzel anıları düşünerek üzüldüler. Ama aynı zamanda, bu tatil boyunca ne kadar güzel anılar biriktirdiklerini ve öğretici deneyimler yaşadıklarını fark ettiler. Vera, kreşte yeni arkadaşlar edindi ve onlarla eğlenerek sosyalleşmeyi öğrendi. Şapşik ise, oteldeki diğer hayvanlarla dostluklar kurarak hayvanlar arası iletişimi geliştirdi. Anne, baba, anneanne, babaanne, Veysel dede ve Kadir dede, Vera'nın neşeli hallerini ve güzel anılarını görünce, bu tatilin ne kadar değerli olduğunu anladılar. Vera, tatilin sonunda Ayıcık'la birlikte oteldeki kreşten ve arkadaşlarından ayrılmakta zorlansa da, ailesi ona başka tatillerde de yeni arkadaşlar edinebileceği ve eğlenebileceğini söylediler. Bu tatil, Vera ve ailesi için sadece güzel anılarla dolu bir
Yüce Allâh, Habîbi (s.a.v.)'e gösterilmesi gereken saygıyı anlatırken detaya kadar inerek şöyle buyurur: “Ey imân edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın. Yoksa siz farkında olmadan amelleriniz boşa gider. Allâh'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar ise öyle kimselerdir ki, Allâh onların kalplerini, takvâ için imtihân etmiş, onların takvâya ehil olduklarını anlamıştır. Onlar için mağfiret ve büyük mükâfât vardır. Ey Peygamber! Odalarının arkasından sana bağıranların çokları, düşüncesiz kimselerdir. Onlar, sen kendilerinin yanına çıkıncaya kadar bekleselerdi kendileri için elbette daha iyi olurdu. Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Hucûrat s. 2-5) Görüldüğü gibi Yüce Allâh bu âyetlerde de onun huzurunda onun ses tonundan daha yüksek bir sesle konuşulmaması gerektiğini bildirmiş; aksi takdirde yapılan bütün amellerin farkında olunmadan bir anda boşa gideceğini haber vermiştir. Bu âyetlerin inmesinden sonra Ashâb (r.a.e.)'in ikinci âyette sözü edilen imtihândan başarı ile geçmek için bu hususa çok dikkat ettikleri ve bu emirleri hassasiyetle uyguladıkları bir gerçektir. Meselâ tefsîrlerde bu âyetin inmesinden sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (r.a.e.)'in Resûlullâh (s.a.v.)'in huzurunda çok alçak sesle konuştukları belirtilmiş; yaratılıştan yüksek bir ses tonuna sahip olan Sabit b. Kays (r.a.) ise bu âyetin inmesinden sonra “Ben cehennem ehlindenim.” deyip evinden çıkmamış; bunu duyan Resûlullâh (s.a.v.), ses tonunun yaratılıştan yüksek olması sebebi ile kendisinin bu hükmün kapsamına girmediğini belirterek onu teselli etmişlerdir. Yukarıda âyetlerde de Yüce Allâh, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i yüksek sesle çağırmanın yanlış olduğunu beyân etmektedir. Türbe-i Saâdet'lerinde de sesimizi yükseltmekten ve edebe aykırı her türlü davranıştan kaçınmalıyız! (Diyânet İlmî Dergi, Hz. Peygamber (s.a.v.) Özel Sayısı, 2003, s.477)
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan'la eczacı odalarının deprem bölgelerinde yürüttüğü çalışmaları konuşuyoruz.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan ile İTO'nun 9 Şubat'ta yaptığı basın açıklaması üzerinden depremin ardından bölgedeki sağlık hizmetlerinin durumunu konuştuk.
Sağlık Olsun'da Kübra Kırımlı'nın konuğu Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey 2'nci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten. Dr. Ali İhsan Ökten, meslek odalarının neden AKP-MHP iktidarının hedefinde olduğu, TTB ve TMMOB'ye dair yasa değişikliğinin ne anlama geldiği, hekimlerin iktidarın bu saldırıları karşısında ne yapacağı ve TTB'nin halk sağlığı açısından öneminin ne olduğu konularında Kübra Kırımlı'nın sorularını yanıtladı. Sağlık Olsun her cuma Evrensel'de.
Her yıl Ocak ayının ikinci haftasında Enerji Verimliliği Haftası kutlanıyor. Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Meslek Odaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği işbirliği ile çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ülkemizde ne gibi etkinlikler yapılıyor, yenilenebilir enerjide ne noktadayız? Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener yanıtladı.
Mail bültenimize abone olmak için tıklayın. Bubble Works Media'nın yeni orijinal içeriği Start Point yayındaa.
Mail bültenimize abone olmak için tıklayın. Bubble Works Media'nın yeni orijinal içeriği Start Point yayındaa.
Yeni yıl başlarken trendleri konuşmamak olmaz. Bu konulara meraklı, araştıran ve takip eden yeni dünyalı, Tüketime Övgü podcastinin co-host'u, dijital marka stratejisti ve pazarlama danışmanı Hande Aydın ile 2022 trendlerini konuştuk. Bölümde askıda girişimcilik fikirleri de sizleri bekliyor. (Hande'yi instagram'dan takip edin: @hhhande Bölümün sponsoru, online psikolojik danışmanlık uygulaması Hiwell ile tanışmak için: www.hiwellapp.com . Hiwell meraklı insanlar için "merak10" kodu ile %10 indirim sunuyor. Kullanmayı unutmayın! Bölüm akışı: (1:48) Hande'yi 2022 için heyecanlandıran neler var? (3:08) Büyük İstifa süreci (5:36) Fırsat Maliyeti (opportunity cost) (6:26) İçe dönüş, ben ne yapıyorum süreci (8:08) psikolojik destek alanların oranında bir artış var (9:33) Eticaret hacmi ve tüketici alışkanlıkları da değişti. (11:03) İçerik üreticilik artışta. (creators) (13:53) İnstagram ve TikTok (15:38) Side Hustle (17:53) Mikro girişimcilik (19:23) Side hustle için envanter analizi çalışması tıklayın (21:13) Askıda Fikir Önerileri (24:13) Keşif Ticareti (24:53) Duygusal kaçış odaları (27:01) Öfke Odaları (29:43) Evde duygusal kaçış odaları (32:10) Tech Fatique - Teknoloji Izdırabı (33:20) DIY - Kendin yap - Tamir et ve Upcycling -ileri dönüşüm akımlarıı (36:35) Fazla Gıda'nın %50 indirimli son kullanma tarihine yaklaşan ürünler kampanyası (37:40) Bitkisel tabanlı beslenme trendleri (39:35) Hande'nin 2022 yatırım tavsiyeleri (43:15) 60+ yaş üstü kişilerin Snapchat gibi yeni platformlara dahiliyeti + Onlara özel flört uygulamaları
Hucurat Suresi (Arapça: سورة الحجرات) ismini 4. ayette geçen "hucurat" kelimesinden almaktadır. "Odalar" anlamına gelen hucurat kelimesi, söz konusu ayette peygamberimizin (s.a.a) Mescid-i Nebi'deki evi olarak kullandığı odalara işaret etmektedir. 18 ayetten oluşan sure, Medine'de Mücadele Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf'taki resmi sırası itibarıyla 49. ve nüzul sırasına göre ise, 106. suredir. Ayet Sayısı18Kelime Sayısı353Harf Sayısı1533 v t e Tanıtım Bu sure, adını odalar veya küçük odalar anlamına gelen "Hucurat" (hücreler) kelimesinden alır. Odalardan maksat, Hz. Fahr-i Kâinat efendimizin (s.a.a) eşlerine ait odalar olduğu, bunların hürmet ve saygınlığının korunması gerektiği, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) ashabının, efendimizin evlerine davetli veya davetsiz olarak nasıl gitmeleri gerektiğinin adabını öğretmektedir. Kur'an'ın bütün müfessir ve karilerine göre, ayet sayısı 18, kelime sayısı 353 ve harf sayısı ise, 1533'tür. Mushaf'taki resmi sırası itibarıyla kırk dokuzuncu ve iniş sırasına göre ise, yüz altıncı suredir. Sure, Medeni surelerdendir. Mesani surelerin sonuncusu, hacim ve boyut olarak da bir hizbin yarısı kadardır. [4] İçeriği Bu sure, toplumsal ahlak, adap ve düzeni ele aldığı gibi, Hz. Peygamberle (s.a.a) muaşeret adabını, araştırılmadan her habere itibar edilmemesi gerektiğini, başkalarına kötü söz söylenmemesi ve gıybet edilmemesini, insanların ayıplarının araştırılmamasını, bazılarının günah olduğu her zanna kapılmaması gerektiğini ve Müslümanların kardeş olarak, kendi aralarında sulh ve barışın tesis edilmesi için çaba ve telaş göstermeleri gerektiğini istemektedir. [5] Danışname-i Kur'an, bu sureyi "ahlak", "edep" ve "toplumsal düzen suresi" olarak adlandırmaktadır. Zira bu sure, Hz. Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) karşı davranış biçiminin nasıl olacağının anlatılmasının yanı sıra, şayialara araştırmadan teveccüh etmemeyi, başkaları hakkında gıybet ve kötü söz söylememeyi, insanların ayıbını araştırmaktan uzak durmayı, ihtimaller üzerine yola çıkmayıp, Müslümanlar arasında sulh ve barışın tesis edilmesini istemektedir. [6] Tefsir-i Numune, Hucurat Suresi'nin ihtiva ettiği konuları aşağıda görüldüğü üzere özetlemiştir: Birinci bölüm; Surenin başlangıcında yer alan ve Hz. Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) karşı davranış adabını beyan eden ayetlerden oluşmaktadır. İkinci bölüm; En önemli ahlaki ve toplumsal esaslar, bu esasları hayata geçirmenin, camiada birlik-beraberliğin, muhabbettin, samimiyet ve emniyetin oluşmasına neden olan ayetlerden oluşmaktadır. Üçüncü bölüm; Müslümanlar arasında meydana gelebilecek tartışma, sürtüşme ve ihtilaflarla nasıl mücadele edilebileceğiyle ilgili düsturları içeren ayetlerden oluşmaktadır. Dördüncü bölüm; İnsanın Allah katındaki değerinin ölçüsü, takva meselesinin önem ve ehemmiyeti hakkındaki ayetlerden oluşmaktadır. Beşinci bölüm; İmanın sadece sözle olmadığı, kalbi inancın yanı sıra, imanın eser ve etkisinin amelde aşikâr olmasını gerektiren ayetlerden bahsetmektedir. Altıncı bölüm; İslam ve imanın, Allah'ın müminlere hediyesi olduğunu ve bu nedenle müminlerin inanmış kimseler olmalarından dolayı, kimseyi minnet altında bırakmamaları gerektiğini beyan eden ayet-i kerimelerden oluşmaktadır. Yedinci bölüm; Allah'ın ilminden, varlık âlemindeki sırlara ve insanların amellerine vakıf oluşundan bahsetmektedir. Meşhur Ayetler Nebe Ayeti يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz. ( Hucurat Suresi/6) Fıkıh Usûlü'nde "Nebe" ayetinden çokluca bahsedilmiştir. Fıkıh Usûlü alimleri, bu ayet-i kerimenin ‘‘Haber-i Vahid''in hüccet, delil ve kanıt olduğunu ima ettiğini inceleyerek, araştırmışlardır. Müfessirlerin çoğunlu
Dediklerinizi okuduktan sonra anladım ki sizin öyle esastan yüzleşme-hesaplaşma eksenine oturan bir helalleşme ile zinhar alakanız yok. Yaptığınız sadece çeşitli kesimlerin ağzına bal sürerek kandırmaca siyaseti. 28 Şubatçıların açtığı yaraları sarmak için ikna odaları üzerinden başörtülü kızlarla helalleşmeyi istediğinizi söylediğinizde eksik de olsa bu kadarcık lafınızı önemsediğimi belirtmiştim. Oysa 28 Şubat sadece üniversitelerde okuyan başörtülü kızlarımızı değil, topyekûn dindarları hedef alan zalimane bir darbeydi. Bu eksik ve sorunlu bakış açınıza rağmen bu kadarcık lafınızı bile önemli addedip alkışlarken siz kalkıp 28 Şubatçıların eşlerinden birinin tepkisi üzerine anında çark ettiniz. 28 Şubatçıların da aslında FETÖ mağdurları olduğunu söylemeye başladınız. FETÖ kumpasına itirazımız yok, lakin 28 Şubatçıların bu ülkede yaptığı mezalim kelimelerle tarif edilemeyecek kadar kapsamlı ve büyüktür. O yaraların izleri henüz duruyor kalplerimizde. Asıl bu zalim zihniyetin kendisiyle hesaplaşmadıktan sonra gayrısının ne önemi var? Siz sadece başörtülülerden helallik istemekle gerçekte bir zihniyet hesaplaşmasını da ötelemiş oluyorsunuz. Azımsanmayacak bir maharet sizinkisi, bravo! CHP'NİN YOL AÇTIĞI DERİN YARALAR HANİ NERDE? Kendi özeleştirinizi vermeden koskoca bir zulüm dönemini yalnızca ikna odalarına sıkıştırmaya çalışmanız samimiyetle bağdaşmıyor. Zira o ikna odalarının mucidi ve uygulayıcısı olan rektör yardımcısını bizzat siz milletvekilliği ve parti meclisi üyeliğiyle taltif ettiniz. Helalleşme evvela yüzleşmeyi gerektirir. Yüzleşmek ise hesaplaşmayı. İkisi olursa ancak helalleşmenin bir anlamı ve karşılığı olur. Görünen o ki siz ne yüzleşmeye ne de hesaplaşmaya yanaşmadan kandırmaya dönük bir retorikle siyaset yapmayı marifet sanıyorsunuz. Başka bir deyişle, yaptığınız bu şey, helalleşme kılıfı altında siyasi ikna odaları açmak.
NewsLabTurkey Research Hub'ın yeni raporu yayında. Dr. Sarphan Uzunoğlu ve Hazal Sena Karaca tarafından hazırlanan rapor bu sefer de Twitter'daki gazeteci komünitelerine yoğunlaşıyor. Raporu okumak için: https://www.newslabturkey.org/yanki-odalari/ Raporu indirmek için: https://www.newslabturkey.org/wp-content/uploads/2021/11/rh-9.pdf Raporla ilgili yorum ve görüşlerinizi sarphan@newslabturkey.org ve hazal@newslabturkey.org adreslerinden bize iletebilirsiniz.
Konuk: 8 - Bir takımla soyunup giyinmiyorsan o takımda değilsin.
capslock'u bireysel olarak desteklemek ister misin? Abonelik planlarımızı incele: https://www.patreon.com/capslocknext capslock podcast'in 92. bölümünde Wiser'ın kurucu ortağı Emre Çubukçu ile sohbet ediyoruz. Wiser'ı indirmek için: https://wisermedia.com/ Emre Çubukçu'yu takip etmek için: https://www.linkedin.com/in/emrecubukcu/ -o- Mükellef nedir? Şirket kuruluşu ve sonrasında ihtiyaç duyulan tüm finans süreçlerinin tek bir yerden yönetilmesini sağlayan platformdur. https://mukellef.co/ Her Çarşamba yeni bölüm yayınlıyoruz! Bizi Instagram'da mutlaka takip et: https://www.instagram.com/capslocknext/
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabulleri, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Borell İle Görüşecek, Soylu'nun Kastettiği İsim Milletvekili Değil, PKK'nın Yurt İçindeki Terörist Sayısı 250'nin Altına İndi, Türkiye'nin Covid19 İle Mücadelesi, İllere Göre Her 100 Bin Kişide Görülen Kovid-19 Vaka Sayıları Açıklandı, Kovid-19 Aşı Odalarında Görevli Personele Ek Ödeme Verilecek, Erdoğan-Biden Görüşmesi, --- Send in a voice message: https://anchor.fm/haluk-kurtuncuoglu/message
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabulleri, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Borell İle Görüşecek, Soylu'nun Kastettiği İsim Milletvekili Değil, PKK'nın Yurt İçindeki Terörist Sayısı 250'nin Altına İndi, Türkiye'nin Covid19 İle Mücadelesi, İllere Göre Her 100 Bin Kişide Görülen Kovid-19 Vaka Sayıları Açıklandı, Kovid-19 Aşı Odalarında Görevli Personele Ek Ödeme Verilecek, Erdoğan-Biden Görüşmesi
NLTR Research Hub Koordinatörü Dr. Sarphan Uzunoğlu ve NLTR Research Hub Araştırma Asistanı Verda Uyar hazırlanan bu bölümde araştırma birimimizin dördüncü araştırmasının sonuçlarını sizlerle paylaşıyor. Research Hub'ın bu seferki araştırmasının amacı haber endüstrisindeki gelir modellerine ilişkin trendleri kavramak ve uzman görüşleri eşliğinde eleştirel bir bakışla bunları paylaşmak. Araştırmanın tamamını https://www.newslabturkey.org/dijital-haber-odalarinin-gelir-modelleri/ adresi üzerinden okumak mümkün. - - - Bu podcast Avrupa Birliği'nin maddi desteği ile Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi Projesi kapsamında alınan ekipman ile kaydedilmiştir. İçeriğin tamamı NewsLabTurkey'in sorumluluğundadır; Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
7 ŞUBAT 2021Tarihte bugün yaşanan olaylar arasında; Mustafa Kemal'in Balıkesir Hutbesi, Haiti Devlet Başkanının kaçması, Kral Hüseyin'in ölümü, Maastricht Antlaşması var…DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANALAR1941 - Britanyalılar, Bingazi'yi aldı.1942 - Hırvat Naziler, Banja Luka'da aralarında 551 çocuğun da bulunduğu 2 bin 300 sivil Sırpı katlettiler.1962 - ABD, Küba ile olan tüm ihracat ve ithalatını durdurdu.1964 - The Beatles müzik grubu, New York'un JFK Havaalanına indi ve böylece ilk ABD turneleri başlamış oldu.1971 - İsviçre'de kadınlara seçme hakkı verildi.1979 - Her iki gezegenin keşfinden bu yana; Plüton, ilk kez Neptün'nün yörüngesinin içine girdi.Haiti Devlet Başkanı Ülkesinden Kaçmak Zorunda KaldıTÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR1727 - İbrahim Müteferrika, Osmanlı'da basılmak üzere ilk kitap baskı kalıpları hazırlattı.1921 - T.C. Resmî Gazete çıkmaya başladı.1929 - Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) günü ilk kez kutlandı.1952 - Türkiye'de mevcut olan Oda ve Borsaların yetkilileri, bir araya gelerek teşkil ettikleri Genel Kurulla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) kuruldu. 1968 - Ağrı'da sıcaklık eksi 48 dereceye düştü; çevredeki göl ve ırmaklar dondu.1973 Maraş Şehrine Kahraman Ünvanı VerildiMilli mücadele döneminde Maraş halkı işgalci Fransız ve yanlarında ki Ermenilere karşı büyük bir direniş göstermişti. Bu direnişinden dolayı Maraş önce İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Daha sonra 7 Şubat 1973 tarihinde TBMM tarafından Maraş şehrine ‘'Kahraman''ünvanı verildi. 1983 - Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, "Artık yeniden bürokrat olamam, müsteşarlık yapmam mümkün değil. Kendi programımı uygulayabilirsem parti kuracağım. Ancak ikinci, üçüncü adam olarak belirli işleri yapmak mümkün olmadığı için kendi programımı kendim yapacağım" dedi.BUGÜN DOĞANLAR1478 - İngiliz yazar ve devlet adam Thomas More, dünyaya geldi.1804 - Amerikalı sanayici John Deere doğdu.1812 - İngiliz yazar Charles Dickens dünyaya geldi.1904 - Arif Nihat Asya, Türk şair dünyaya geldi.BUGÜN ÖLENLER1958 - Osmanlı devlet adamı (İttihat ve Terakki'nin son Hariciye Nazırı) Ahmet Nesimi Sayman hayatını kaybetti. 1999 Ürdün kralı Hüseyin öldü.
Koronavirüs vaka sayıları ikiye katlanan üç ilin tabip odaları başkanları anlatıyor by Medyascope
Yankı Odalarımız ve Covid-19 Algoritmalar dünyayı çoktan ele geçirdi ve biz uzun zamandır yankı odalarında yaşar olduk. Peki coronavirüs bizi evlerimize hapsederken, yankı odalarımıza nasıl bir etki yaratacak? AKAN ABDULA FutureBright Group Değer Katan Eğitimlerimizi paylaştığımız whatsapp duyuru listemize kayıt olmak için: http://bit.ly/DKE-2 Haydi birlikte daha çok insana değer katalım.✌ Güncel eğitimlerimize ise buradan ulaşabilirsin; https://bit.ly/ValoremTeam #AkanAbdula #YankıOdaları #Algoritmalar #SosyalMedyaAlgoritmaları #SosyalMedya #YankıOdası #Covid19 #DijitalDönüşüm #Teknoloji #inovasyon #Girişimcilik #Valorem #ValoremTeam #DeğerKatanEğitimler #Motivasyon #KişiselGelişim #OnlineEğitimler #CanlıEğitim #Eğitim #OnlineEtkinlik #LinkedinLive
Medyascope’ta “Haftanın Konuğu”, ekonomist, Prof. Dr. Fatih Özatay’dı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği sırada Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özatay, Merkez Bankası Başkanlığı ve Berat Albayrak’ın istifası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda yaşanan değişimi ve bu değişimlerin Türkiye ekonomisinde ne tür gelişmelere neden olabileceğini değerlendirdi.
Osman Nuri KUNDAKÇI - Kalbimin Odaları Bomboş
Bold - Devletin karanlık odalarında neler yaşadılar? Bu video psikolojinizi bozabilir by Bahar Solukları
Bold - Devletin karanlık odalarında neler yaşadılar? Bu video psikolojinizi bozabilir by Bahar Solukları
Eduardnet - Manevi Anatomide kalbin bazı odalarından Covid 19'a farklı bir bakış | APSS Seminars 12 by Bahar Solukları
Koronavirüs salgınında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeniden açılma süreci devam ediyor. Salgın da verilere ilişkin şeffaflık tartışmaları da Türkiye’nin gündemindeki yerini koruyor. Söz sırası bu kez yurdun dört bir yanındaki tabip odalarında. Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Memet Akbal, Edirne’nin salgın deneyimini Medyascope’a anlattı. Süreci değerlendiren Akbal, koronavirüsün neden olduğu hastalığın ciddiyetinin unutulmaması gerektiğine dikkati çekip “Normale geçişin erken olduğunu ve vaka sayısını artabileceğini düşünüyoruz. Buna karşılık panik yapmamalıyız, ama önlemleri de gevşetmemeliyiz” diyor.
Tabip odaları salgını anlatıyor – Adana: “Normalleşme sürecini çok tehlikeli buluyoruz” by Medyascope
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin ile Antalya'da koronavirüs günlerini, normalleşme sürecini ve hasta turizmini konuştuk.
Batu Bozkürk'ün konuğu Konya Tabip Odası Başkanı Seyit Karaca
Samsun Tabip Odası Başkanı Doktor Murat Erkan, Türkiye’de resmi makamlarca açıklanan virüs bulaştırma katsayısının (R0) 1.5 olduğunu, bu şartlar altında Türkiye ve Samsun’un normalleşme sürecine girmesinin çok riskli olduğunu ve bu katsayının Almanya’da 0.7 olarak açıklandığını belirtti. ”Samsun’daki koronavirüs vaka seyri, Türkiye’deki genel tabloya paralel gidiyor” diyen Erkan, Samsun Tabip Odası olarak il pandemi kurullarına davet edilmediklerini söyledi: ”Çok defa girmek istediğimizi belirtmemize rağmen kurula dahil edilmedik. Bu sürece katkı sunacak pek çok meslek örgütü -Eczası Odası gibi- vardı, onlar da dahil edilmedi.”
Türkiye’nin tabip odaları koronavirüs salgınını Medyascope’a anlatmaya devam ediyor. Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, Batu Bozkürk’ün konuğu oldu. Bulut, başkentteki mevcut durum, vaka ve ölüm sayıları, sağlık çalışanlarının malzeme yeterliliği ve Türkiye’deki genel manzarayı anlattı.
Koronavirüs salgınında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeniden açılma süreci başladı. Yeniden açılan yerlerin başında alışveriş merkezlerinin gelmesini, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilim Kurulu hem de Türk Tabipleri Birliği (TTB) eleştirdi. Bu süreçte özellikle TTB, Sağlık Bakanlığı’nın kendini veri paylaşmaktan sakındığını belirtti ve bakanlığa sıklıkla şeffaflık çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, bu eleştirileri ve çağrıları, 5 Mayıs’ta düzenlenen AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında “barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesiyle ilgili taslağın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmesi gerektiğini” söyleyerek yanıtladı. Salgın da verilere ilişkin şeffaflık tartışmaları da Türkiye’nin gündemindeki yerini koruyor. Söz sırası bu kez, yurdun dört bir yanındaki tabip odalarında. Tekirdağ Tabip Odası (TTO), 1 milyonu biraz aşkın nüfusuyla Trakya’nın en kalabalık ili olan Tekirdağ’ın koronavirüs salgını deneyimini Medyascope’a anlattı.
Türkiye'de hükümetin barolar ve meslek odalarının seçim sistemlerini değiştirmeye yönelik hazırlık yaptığı ortaya çıktı. Aslında eski olan bu planın tekrar gündeme gelmesine, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın bir Cuma hutbesinde zinayı ve eşcinselliği eleştirmesinin neden oldugğu bildiriliyor. Zira o açıklama üzerine Ankara Barosu, Diyanet İşleri Başkanı'nın sözlerini İslamiyet’i çağlar öncesinden gelen bir sese benzetmişti. Şimdi işte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla barolarla ilgili yasal değişiklik gündemde. Audio: Avukat Erdal Doğan ile söyleşi
İslâm mimarîsi, malzeme ve teknolojilerin kullanılması ile ilgili olarak özel düşüncelerin yanı sıra modern konfor anlayışına benzer yanı olmayan ve amaçları hazcı (hedonistik) kavramlardan tamamen farklı olan biyo-sosyal taleplerin İslâmî bir değerlendirmesinin ve hususî sosyal ihtiyaçların ürünüdür. İslâm mimarîsi, İslâm'da insanın Allâh (c.c.) hakkındaki şuurunun, varlığın kutsal karakterinin çatısını oluşturur. Allâh (c.c.)'un iradesine teslim olmak insanın iki cihandaki saadetine giden tek yoldur. Bu tutum, onun, tabandan tavana kâinata bakmasını mümkün kılar. İnsanın şuuru, çevresine olan ilgisi İslâm'da temel olduğu için, mesken mimarîsi hayatın bütün yönlerini kapsayacak tarzda geliştirilmiştir.* Ev, harem ve selâmlık olmak üzere iki bölümden meydana gelir ve genellikle bir avlu etrafında teşekkül etmiştir. Bir İslâm şehrinde sokakta oturmaya izin verilmez. Oturulacak ve toplanılacak yerler mescitler ve evlerdir. Sokak, evlerle tarif edilmiştir. Avlu, evi dış dünyadan muhafaza eder. En nefis bir şekilde süslenmiş (dekore edilmiş) ev bile -ki çok mütevazı olanları da vardır- gelecek nesillerin değişen ihtiyaçlarına ve arzularına hizmet edilmesini mümkün kılacak esneklikte tasarlanmıştır. Evler tahta yahut kerpiç gibi kısa ömürlü ve yeniden kullanılabilen malzemelerden inşa edilirdi. Böylece şehirdeki değişim ihtiyacı da kolaylaştırılmış olurdu. Odaların çok amaçlı kullanımı da genel bir tavrı belirler. Yeryüzünde hayatın fanî özelliğini yansıtan şehir dokusunun bu esnekliğinin yanında, binaların, tabiata saygıyı gösteren topografya ile ahenkli ilişkisine özel bir önem atfedilmiştir. Bu anlayış temelde insanlar arasındaki saygın ilişkide görülür ki, aynı zamanda evlerin birbirine uygun biçimde, uyumlu olarak yerleştirilmesine de yansımıştır. (Turgut Cansever, İslâm'da Şehir ve Mimari, 15.s.)
https://soundcloud.com/aykutarslan
https://soundcloud.com/aykutarslan
https://soundcloud.com/aykutarslan
Rüyalar, falcılar, travmalar, sago ve ceza...
Dünya'nın en büyük 3 iş insanları organizasyonundan biri olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) yönetim kurulu başkanı ve Eurochambers'ın Başkan Yardımcısı M.Rifat Hisarcıklıoğlu'nu Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odasıyla birlikte Ukrayna'da misafirimizdi. Başkan Hisarcıklıoğlu'nun ve TOBB'un Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerine ve Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşması'na güçlü ve sürekli destekleri oldu, oluyor. Etkinlikteki konuşmam
1978 yılında Malatya’da doğan Burak Ünaldı, ilk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirmiştir. 1998 yılından bu yana Finans piyasalarında çalışan Ünaldı, çeşitli aracı kurum ve bankalarda sermaye piyasaları yatırım uzmanlığı, vadeli işlemler yöneticiliği ve portföy yöneticiliği gibi pozisyonların ardından ITKIB Başkan Danışmanlığı görevinde bulunmuştur. Birçok sivil toplum kuruluşunda aktif olarak görev alan Burak Ünaldı, MÜNÖD Danışma Kurulu, MIAD Başkanlık Koordinasyon Kurulu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genç Girişimciler Kurulu üyeliklerini sürdürmektedir. Çeşitli dergilerde ekonomi yazıları yazan Ünaldı'nın yazıları halen GQ Türkiye dergisinde yayınlanmaktadır. Aynı zamanda profesyonel bir müzisyen olan Burak Ünaldı, Gripin grubunun kurucu üyelerindendir. Kaynak:http://www.yasamarti.com.tr/portfolio/burak-unaldi/
Erkenden aşındırır aşkını Odaların köşelerine zamansız oturur Duyarsa bir çocuğun Oyundan çağrıldığını
Bir merhamettir yanan, daracık odaların, İsli lâmbalarında, isli lâmbalarında.
Açık Mimarlık: 1 Aralık 2016
Açık Mimarlık: 1 Aralık 2016
Acik_Mimarlik : 18 Temmuz 2013 Meclis'ten geçen bir torba yasayla meslek odalarının yetkilerinin kısıtlanmasını, TMMOB'ni ve politik olmakla suçlanmasına dair yorumları konuştuk.
Acik_Mimarlik : 18 Temmuz 2013 Meclis'ten geçen bir torba yasayla meslek odalarının yetkilerinin kısıtlanmasını, TMMOB'ni ve politik olmakla suçlanmasına dair yorumları konuştuk.
SALT Galata’nın açılış sergilerinden Geçmişe Hücum: Osmanlı İmparatorluğu’nda Arkeolojinin Öyküsü, 1753-1914, arkeolojinin Yakın Doğu’daki zengin ve karmaşık hikâyesini seçili arkeolojik bölgeler üzerinden kronolojik bir anlatımla sahneliyor. Yunanistan’dan Mısır’a uzanan geniş bir coğrafyadaki arkeoloji faaliyetlerini sosyal, kültürel ve politik bağlamlarıyla inceleyen sergi, yaklaşık 200 yıl boyunca Osmanlı topraklarında gerçekleştirilmiş yerli ve yabancı arkeolojik girişimleri irdeliyor. Sergi ayrıca, Batı’nın “klasik dönemin kültürel mirasına” ilgisine odaklı araştırmalara paralel olarak Osmanlı tarih anlatısındaki dönüşümleri kapsıyor; modern anlamda ilk müze olan British Museum ile Osmanlı’nın Evkaf-ı İslâmiye Müzesi (bugünkü adıyla Türk ve İslâm Eserleri Müzesi) arasındaki izleği sürüyor. Serginin ana malzemeleri, Batılı ve Osmanlı kâşiflerin raporları ile seyahat izlenimlerine ilişkin kitaplar, bölgelerin detaylı çizimlerini içeren planlar ile Osmanlıların, Müze-i Hümayun’un (bugünkü adıyla İstanbul Arkeoloji Müzeleri) kuruluşu itibariyle eski eser mücadelesine dâhil oluşunun izdüşümünü sunan belge ve fotoğraflardan meydana geliyor. Bu malzemeler, Yunanistan, Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır’daki önemli arkeolojik kazı alanlarından o dönemde çıkartılıp İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne getirilmiş objeler ile destekleniyor. Serginin ana temasını ise, geçmişe yönelik ilginin 18. yüzyılın ortalarından itibaren bir “mücadele” alanına dönüşmesinin hikâyesi oluşturuyor. Bu dönüşümün temelinde, Avrupa’da uygarlığın kökenlerini antik kültürlerde arama iddiasına hizmet eden arkeoloji faaliyetlerinin, 19. yüzyıl itibariyle emperyalist projelere dâhil edilmesi yatıyor. Osmanlıların arkeoloji arenasında yer bulmaya başlaması da, yine bu emperyal iddialara paralel olarak ortaya çıkan tarih bilincinin yükselişine dayanıyor. Arkeolojiye bakışın geçirdiği bu dönüşüm, sergide Avrupalı ve Osmanlı aktörlerin aralarındaki etkileşime vurgu yapılarak inceleniyor. Geçmişe Hücum, Zainab Bahrani, Zeynep Çelik ve Edhem Eldem tarafından kavramsallaştırılıp hazırlandı. Grafik tasarım çalışmalarını Aslı Altay yürüttü. Celine Condorelli’nin enstalasyonu, serginin destek yapısı işlevini görüyor. Mark Dion ve Michael Rakowitz’in özel olarak hazırladığı iki enstalasyon ise, serginin kavramsal altyapısının öne çıkardığı bazı meselelere gönderme yaparak, arkeolojiyle ilişkimizi ve bu dala dair gündelik algımızı ele alıyor.
SALT Galata’nın açılış sergilerinden Geçmişe Hücum: Osmanlı İmparatorluğu’nda Arkeolojinin Öyküsü, 1753-1914, arkeolojinin Yakın Doğu’daki zengin ve karmaşık hikâyesini seçili arkeolojik bölgeler üzerinden kronolojik bir anlatımla sahneliyor. Yunanistan’dan Mısır’a uzanan geniş bir coğrafyadaki arkeoloji faaliyetlerini sosyal, kültürel ve politik bağlamlarıyla inceleyen sergi, yaklaşık 200 yıl boyunca Osmanlı topraklarında gerçekleştirilmiş yerli ve yabancı arkeolojik girişimleri irdeliyor. Sergi ayrıca, Batı’nın “klasik dönemin kültürel mirasına” ilgisine odaklı araştırmalara paralel olarak Osmanlı tarih anlatısındaki dönüşümleri kapsıyor; modern anlamda ilk müze olan British Museum ile Osmanlı’nın Evkaf-ı İslâmiye Müzesi (bugünkü adıyla Türk ve İslâm Eserleri Müzesi) arasındaki izleği sürüyor. Serginin ana malzemeleri, Batılı ve Osmanlı kâşiflerin raporları ile seyahat izlenimlerine ilişkin kitaplar, bölgelerin detaylı çizimlerini içeren planlar ile Osmanlıların, Müze-i Hümayun’un (bugünkü adıyla İstanbul Arkeoloji Müzeleri) kuruluşu itibariyle eski eser mücadelesine dâhil oluşunun izdüşümünü sunan belge ve fotoğraflardan meydana geliyor. Bu malzemeler, Yunanistan, Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır’daki önemli arkeolojik kazı alanlarından o dönemde çıkartılıp İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne getirilmiş objeler ile destekleniyor. Serginin ana temasını ise, geçmişe yönelik ilginin 18. yüzyılın ortalarından itibaren bir “mücadele” alanına dönüşmesinin hikâyesi oluşturuyor. Bu dönüşümün temelinde, Avrupa’da uygarlığın kökenlerini antik kültürlerde arama iddiasına hizmet eden arkeoloji faaliyetlerinin, 19. yüzyıl itibariyle emperyalist projelere dâhil edilmesi yatıyor. Osmanlıların arkeoloji arenasında yer bulmaya başlaması da, yine bu emperyal iddialara paralel olarak ortaya çıkan tarih bilincinin yükselişine dayanıyor. Arkeolojiye bakışın geçirdiği bu dönüşüm, sergide Avrupalı ve Osmanlı aktörlerin aralarındaki etkileşime vurgu yapılarak inceleniyor. Geçmişe Hücum, Zainab Bahrani, Zeynep Çelik ve Edhem Eldem tarafından kavramsallaştırılıp hazırlandı. Grafik tasarım çalışmalarını Aslı Altay yürüttü. Celine Condorelli’nin enstalasyonu, serginin destek yapısı işlevini görüyor. Mark Dion ve Michael Rakowitz’in özel olarak hazırladığı iki enstalasyon ise, serginin kavramsal altyapısının öne çıkardığı bazı meselelere gönderme yaparak, arkeolojiyle ilişkimizi ve bu dala dair gündelik algımızı ele alıyor.
Bu oda, daha sonra beraberindeki iki oda ile birlikte manzara resimler i yapan ressam, Joseph Rosa'nın adı ile adlandırılmıştır. Hemen sol tarafta geçtiğiniz kapının yanındaki resim, Habsburg hanedanının İsviçre Aargau'daki anavatanları olan Habichtsburg'u göstermektedir. Burada imparator Franz I. Stephan'ın portresini görüyorsunuz. Franz Stephan 1745 yılında eşi Maria Theresia'nın siyasetteki yeteneği sayesinde Frankfurt'ta Kutsal Roma Krallığına seçilip taç giymiştir. Maria Theresia Habsburg eyaletlerini yönetirken Franz Stephan imparatorluk sorumluluklarının yanında kendini doğa bilimlerine ve finans işlemlerine adamıştı. Tablo, çevresindeki çeşitli nesneler ve koleksiyonları ile onun sanata, tarihe ve bilime olan ilgisini göstermektedir. www.schoenbrunn.at | Download Tour-Guide (PDF)© by Schloß Schönbrunn Kultur- und Betriebsges.m.b.H.
Küçük Galeri'nin her iki tarafında özel Çin Odaları'nı görebilirsiniz: Sol tarafta oval, sağ tarafta yuvarlak Çin odası bulunmaktadır. Maria Theresia o dönemde çok moda olan Çin ve Ja pon sanatlarını çok beğeniyordu. Her iki özel odada da değerli beyaz tahta üzerine Çin kaplamaları, altın kaplama çerçevelerinden ortaya çıkan; üzerlerinde mavi-beyaz porselenler bulunan küçük konsollar bulunmaktadır. Sanatsal döşemeleri ile yer kaplamaları da dikkat çekmektedir. Her iki özel oda da, oyun ve görüşme odası olarak kullanılmaktaydı. Yuvarlak odada gizli hükümet görüşmeleri ve Maria Theresia'nın devlet başkanı prens Kaunitz ile yaptığı görüşmeler gerçekleşmiştir. www.schoenbrunn.at | Download Tour-Guide (PDF)© by Schloß Schönbrunn Kultur- und Betriebsges.m.b.H.