POPULARITY
"Türkiye'de iyi şeyler oluyor" Bu hafta Pencere'de CRR Orkestrasının ilk Türk kadın daimi şefi Nil Venditti var. Şeflerim erkek egemen dünyasında bir kadın şef olmanın neler hissettirdiğini, Sahnedeki enerjisini, kendisini takip eden kız çocuklarına tavsiyelerini sorduk.
En la 1381-a E_elsendo el la 05.03.2025 ĉe www.pola-retradio.org: • Hodiaŭ en nia felietono pri koninda Pollando ni direktiĝas al la vilaĝo Staniątki apud Krakovo, en kiu troviĝas la plej malnova en Pollando, 800-jara Benediktanina Abatejo. Antaŭ kvin jaroj ĝi estis registrita kiel plia Historimonumento de Pollando. • En la hodiaŭa kulturkroniko ni informas pri iuj rekonstruotaj historiaj objektoj en Pollando en 2025; pri la nova traduko de Roland-kanto en la pola lingvo; pri plia filmo realigota baze de sciencfikcia verko de Stanisław Lem. • En la E-komunuma segmento ni informas pri E-staĝoj kun lingvokursoj en Francio en marto kaj aprilo. Ili okazos kadre de Meditereanea E-Semajno en Les Issambres, kadre de Printempas en la Kastelo Greziljono. • Fine ni renkontiĝas en la leterkesta programero. • Muzike akompanas nin Martin Wiese per sia kanto „Anstataŭ letero”, Daimi per la kanzono „La Feliĉo”, Suno AI per kanzono „La Lumturo” (kun kantoteksto de Erika Godó (Belulino)). La programinformon akompanas interreta foto de J. Włodek prezentanta fratulinon el Staniątki ĉe ordigado de dokumentoj. • En unuopaj rubrikoj de nia paĝo eblas konsulti la paralele legeblajn kaj aŭdeblajn tekstojn el niaj elsendoj, kio estas tradicio de nia Redakcio ekde 2003. La elsendo estas aŭdebla en jutubo ĉe la adreso: https://www.youtube.com/results?q=pola+retradio&sp=CAI%253D I.a. pere de jutubo, konforme al individua bezono, eblas rapidigi aŭ malrapidigi la parolritmon de la sondokumentoj, transsalti al iu serĉata fragmento de la elsendo.
"Qaydaları Pozma" verilişində Daxili İşlər Nazirliyinin Nəqliyyatı İntellektual İdarəetmə Mərkəzinin mətbuat katibi Ömər Xıdırovla birlikdə daim tıxac olan küçə və prospektlərdən, tıxacı yaradan səbəblərdən, aradan qaldırmağın həlli yollarından danışdıq.
Bem-vindos ao antigo Japão. Uma era dominada pelos Daimiôs. Seus poderes lhes eram assegurados por seus mais poderoso soldados: os samurais. Nobres e honrados, justiceiros e defensores do código de honra: o Bushido. Neste episódio, Didi Braguinha entra na pele de um abastardo samurai, agora um ronin, uma classe menor e desonrada de samurais. Sua missão: vingar seu passado e conseguir a sua redenção. Narrado por André Rumjanek, esta jornada de dor e glória nos levará por inúmeras cidades (a maioria portuária), encontrando os mais variados perigos e desafios, de crianças confusas a canibais famintos, até o confronto final. Será que a honra máxima será alcançada e o maior dos mestres pipeiros terá sua vingança? Tudo isso se desenrolará através do fabuloso jogo "Ronin", de Tiago Junges da Coisinha Verde Games. Uma verdadeira ode à cultura samurai e seus motivos. Para mais sobre o jogo ou para comprar: Ronin | Coisinha Verde Para saber mais sobre este episódio e os jogos mencionados: Ronin | Fabuloso Podcast Se você ainda não conhece ou faz parte, fale conosco no nosso Fabuloso Discord E para as redes sociais: Fabuloso Podcast no Instagram
"Daimi ve geçici olanı birbirinden ayırt edebilmek ne demektir? Sadece Hakikat/Gerçek ebedidir, geri kalan her şey geçicidir. İşte sadece bu kanaate sahip olmak, daimi ve geçici olanı birbirinden ayırt etmek demektir." (Tattvabodha: Vedanta Öğretisine Giriş, sf. 32)
18. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti'nin ilk daimi dış elçiliğinin Londra'da kurulması, Yusuf Agah Efendi'nin ilk daimi elçi olarak Londra'ya gidişi, Londra izlenimleri ve başka şeyler...
18. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti'nin ilk daimi dış elçiliğinin Londra'da kurulması, Yusuf Agah Efendi'nin ilk daimi elçi olarak Londra'ya gidişi, Londra izlenimleri ve başka şeyler...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze'de olası ateşkesle ilgili söyledikleri bir hayli önemli. Doha'daki görüşmeleri işaret eden Erdoğan “Daimi ateşkesi öngören bazı olumlu adımlar atıldı” dedi. Elbette ateşkes çabalarını her fırsatta baltalayan İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yeni çılgınlıklar yapabileceği şerhini düşerek. (Katar medyası süreçte Katar, Mısır ve Türkiye'nin rol oynadığını yazıyor.) Katar'dan çıkacak bir ateşkes kararı -eğer çıkarsa- dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen büyük soykırımın sona ermesi açısından oldukça önemli ve sevindirici olacak. Bu meselenin bir boyutu. Diğer boyutu ise şu: Gazze'de varılacak bir uzlaşma İsrail'i bölgesel planlarında ikinci aşamaya geçmesi için serbest bırakacak. * * * İsrail'in en başından bu yana planı Gazze'yi işgal etmek, Hamas'ın varlığını ortadan kaldırmak, Suriye ve Lübnan'ın güneyinde tampon bölge oluşturmaktı. ABD'nin bu plana hayır demediğini biliyoruz. Tam olarak desteklediği de söylenemez. Washington Hamas'ın ortadan kaldırılmasını destekliyor ancak bölgesel nedenlerle Gazze'nin kalıcı işgaline karşı çıkıyor. İsrail'in Lübnan ve Suriye planlarını ise “anlayışla” karşılıyor. Bu iki konuda yöntemde anlaşamıyorlar. Ancak İsrail, Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde Beyaz Saray'ın direnemeyeceğini biliyor. Her defasında fiili durum yaratarak ABD'yi hizaya getiriyor. ABD'nin Lübnan ve Suriye'de tampon bölge oluşturulması konusunda attığı adımları şöyle özetleyebiliriz: Bir. İsrail'i “Gazze cephesi kapanmadan ikinci cephe açma” diyerek baskıladı. İki. Bölgeye savaş gemilerini göndererek İran ve Hizbullah'a caydırıcılık mesajı verdi. Üç. Körfez ülkelerini koordine ederek İran'a karşı hava savunma aksı oluşturdu. İsrail'i saldırılara karşı korudu. Dört. İsrail'in Lübnan ve Suriye'de Hizbullah ve İran hedeflerine saldırısına istihbarat desteği sağladı. Beş. İran ve Hizbullah'la doğrudan ve dolaylı görüşmeler yaparak onları oyaladı. * * * ABD-İran görüşmeleri bir kez Çin üzerinden dolaylı olarak, iki kez de doğrudan gerçekleşti. Gizli tutulan görüşmeler Umman'da gerçekleşti. ABD'lilerin bu görüşmelerde İran'a “çatışmaların yayılmasını istemiyoruz, kontrolü kaybetmeyelim” mesajı verdiği biliniyor. İran'ın da benzer bir yaklaşımda olduğu sır değil. İsrail, İran'ın bu çekingenliğini fırsat olarak gördü. Suriye'de İran hedeflerine saldırılar düzenledi (Örnek Şam'daki konsolosluğun hedef alınması). Tahran göstermelik saldırılarla yanıt vermek durumunda kaldı (13 Nisan, füze saldırısı).
ABD, Filistin'in BM'ye tam üyeliğiyle ilgili Güvenlik Konseyi'ndeki oylamada “veto” silahını kullanarak bir kez daha “iki devletli çözüm”e ilişkin politikasında samimi olmadığını gösterdi. 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nin 12 üyesi Filistin'in Tam Üyelik başvurusuna onay verirken, İngiltere ve İsviçre “çekimser” oy kullandı. BM'ye tam üyelik için Güvenlik Konseyinin 9 üyesinin onay vermesi yeterli. Ancak Konseyin veto yetkisine sahip 5 Daimi üyesinden herhangi birisinin de veto etmemesi gerekiyor. Tam Üyelik için BM'nin 193 üyesinden en az üçte ikisinin de “evet” oyu vermesi yeterli. BM'nin 139 üyesi zaten Filistin'i devlet olarak tanıyor. Avrupa'nın birçok ülkesi de Filistin'i tanımaya hazırlanıyordu. Filistin'in tam üyeliği için tek engel ABD'nin veto etmemesiydi. Beklendiği gibi ABD Filistin'in üyeliğini veto etti. Aslında ABD “BM Güvenlik Konseyi”nden (BMGK) 9 “evet” oyunun çıkmamasını istiyordu. Böylece, veto etmek zorundan kalmayacağı için kendisini temize çıkarmış olacaktı. Bu yüzden ABD “BMGK” üyeleri nezdinde bir gizli diplomasi yürüttü. New York merkezli haber kuruluşu “The Intercept”, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yürüttüğü lobi faaliyetlerine ilişkin bazı belgeleri yayınladı. Bu belgelere göre ABD, “BMGK” üyesi Ekvador'dan Filistin'in tam üyeliğine onay vermemelerini sağlamak için Konseyin diğer üyeleri nezdinde lobi yapması isteniyordu. ABD'nin lobi için Ekvador'u seçmesinin arka planındaysa Ekvador ve Meksika arasında diplomatik gerilime yol açan bir gelişme vardı. Rüşvet suçlamasıyla yargılanan Ekvador eski Başkan Yardımcısı Jorge Glas Aralık 2022'de Meksika Büyükelçiliği'ne sığınmıştı. Ekvador polisi 5 Nisan 2024 günü Meksika Büyükelçiliği'ne baskın düzenleyerek Glas'ı tutuklamıştı. Meksika ise Ekvador'u Uluslararası Adalet Divanı'na şikayet etmiş, Ekvador'un, kamuya açık şekilde Meksika'dan özür dileyene kadar BM üyeliğinin askıya alınmasını talep etmişti. ABD, Filistin'in tam üyeliğini engellemek için BM Güvenlik Konseyi üyesi Ekvador'un düştüğü bu durumdan yararlanmak istedi. Ancak Ekvador, “BMGK”nın Filistin'i destekleyen 11 üyesiyle birlikte hareket etmeyi daha uygun görerek ABD'nin istediği yola girmekten vazgeçti. “BMGK” üyelerinin Filistin'in tam üyeliğine destek vermemeleri için lobi yapan ABD bununla da yetinmeyerek Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'dan tam üyelik başvurusunu askıya almasını istemiş. Amerikan medyasına yansıyan bilgilere göre ABD tam üyelik için Filistin yönetimine tatmin edici bir seçenek sunmadığı için bu baskı girişimi de sonuç vermemiş.
Netanyahu'nun 2001'de Batı Şeria'daki Siyonist yerleşimcilere hitaben yaptığı konuşmaya ait bir ses kaydı sızdırılmıştı. Netanyahu işgalci yerleşimcilerden Filistin devletinin kurulması konusunda endişelenmemelerini istiyor, “Amerika'nın ne olduğunu biliyorum. Amerika çok kolay hareket ettirebileceğiniz bir şeydir” diyordu. Netanyahu İsrail ve “Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ) arasındaki “Oslo Görüşmeleri”nin sonuç doğurmayacağını taahhüt ediyordu. 137 ülkenin tanımasına rağmen Filistin BM'de “tam üye” statüsü kazanamıyor. Sözde iki devletli çözümü savunmasına rağmen Filistin'in BM üyeliğini “veto” silahıyla sekteye uğratan ABD'dir. Filistin devleti “yavaş ölüm”e terkedilirken İsrail ABD'nin gücünü kullanarak Filistinlileri de ortadan kaldırmaya çalışıyor. Sözde kurallara dayanan uluslararası sistemse işgal altındaki Batı Şeria'daki Siyonist yerleşimleri engelleyemiyor, Gazze'nin prangalarını çözemiyor, çocukların, kadınların ve diğer masum sivillerin katledilmesini önleyemiyor “Uluslararası Adalet Divanı” İsrail'in soykırım yürüttüğüne ilişkin başvuruyu yerinde bulmasına rağmen Netanyahu engelsiz şekilde soykırımı devam ettiriyor. ABD ve İngiltere başta gelmek üzere Batı yönetimleriyse İsrail'e silah göndermeye devam ediyorlar. İsrail'in soykırım yapmasının müeyyidesi yok. Çöle dönüştürülen Gazze'ye ise sayısız müeyyide var. “İslam İşbirliği teşkilatı”(İİT) 1969'da Mescidi Aksa'nın kundaklanmasına tepki olarak kurulmuştu. 57 ülkenin üye olduğu “İslam İşbirliği Teşkilatı”nın bir üyesi de, Filistin. 2012'de Teşkilat'ın bünyesinde merkezi Cidde olan “Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu” oluşturulmuştu. Ne bu komisyon, ne de bir bütün olarak “Teşkilat” Filistinlilerin can güvenliklerini koruyamadığı gibi Gazze'ye insanî yardımların girmesini de temin edemiyor. “İİT” ne İsrail'i caydırabiliyor, ne de İsrail'i destekleyen ülkeleri İsrail'i desteklemekten alıkoyabiliyor. Müeyyidesi olmayan söylemlerse İsrail'i zerre miskal caydırmıyor. İsrail'in pervasızlığının bir sebebi de bu. Daha da acısı, istisnalar hariç, “İİT” üyesi ülkelerin İsrail'le gizli-açık ticaretleri devam ediyor. İsrail soykırım yaparken, açlığı silah olarak kullanırken, bu ülkelerin yönetimleri canavara dönüşmüş bu rejimle ticarete devam edemezler, etmemeliler. “İTT”nin neden etkisiz kaldığıysa dört başı mamur şekilde kritik edilmelidir. Tek tek bireylerin gücü her şeye yetmiyor. Yönetimlerinse bir şeyleri yerinden oynatabilecek güçleri, araçları vardır. Bu gücü sonuç alacak şekilde kullanmaları gerekiyor. Yönetimler temsil ettikleri halkların fertlerini daha fazla utandırmamalılar, başlarını daha fazla yere eğdirmemelidirler.
Dagens gæst voksede op med mor, Jytte Abildstrøm, der lavede cirkusrevyen i 60'erne og hang ud med blandt andre Daimi, Preben Kaas og Dirch Passer. For at blive lagt mærke til, optrådte Peter Mygind for tidens store danske skuespillere når de var på besøg i det hektiske skuespillerhjem. Og skuespillet blev hans vej i livet.
I dette års nytårsknallert fra MED DANSK TALE fortæller sangeren og skuespilleren DAIMI, hvordan det var at lægge stemme til grisen Georg i den lange tegnefilm "Grisen der dansede". Hanna-Barberas "Charlotte's Web" fra 1973 kendes nok bedst herhjemme under videotitlen "Den syngende gris", men den har også heddet "Tina's tryllespind" som hørespil på LP og kassettebånd. Desuden forklarer skuespilleren, dubbinginstruktøren og animationsnørden JENS JACOB TYCHSEN om sit varme forhold til "Den syngende gris" og filmens danske dubbing, som TRINE HEDMAN instruerede på Skandinavisk Tonefilm Teknik i 1974 i THØGER OLESENs oversættelse og med blandt andre PREBEN KAAS, JYTTE ABILDSTRØM, KARL STEGGER og KJELD NØRGAARD blandt stemmerne. Dette bonusafsnit består af overskydende materiale fra afsnit 5 af podcasten MED DANSK TALE. Interviewet med Daimi er optaget i Cinemateket i januar 2018, og optagelserne med Jens Jacob Tychsen er fra august 2018.
Efter at have været i vælten siden den russiske invasion af Ukraine er det nu blevet offentliggjort, at dirigenten Valery Gergiev skal lede det russiske Bolsjoj Teater. Vi benytter anledningen til at se nærmere på, hvordan styret i Rusland forholder sig til russiske kunstnere, som er blevet cancelled i Vesten. Dagens gæst i Kulturens julekalender er sanger og skuespiller Daimi. Hun elsker at kigge børn i øjnene, når hun sidder i bussen. Mens forældrene og de fleste andre voksne synker ned i sine telefoner, bruger Daimi øjeblikket på at få analog kontakt. Vi taler med hende om begrebet godhed. Værter: Karen Secher & Linne Albinus Lande.
Det er nok kun et gæstgiveri som Hotellet på P5, der kan rumme så forskellige gæster som Daimi, David Bowie og Kate Bush. Vært: Jens Rasmussen
Yağ hücrelerinizi değiştirerek günde fazladan 300 kcal yakmanızı sağlayacak 5 yöntem nedir?
Sesli Köşe-Zülal Kalkandelen -'Cumhuriyet karşıtlığının daimi müttefikleri: Dinciler, etnikçiler ve emperyalistler'
''6 Dakikada Gündem'' ile aktardığımız 26 Ağustos 2022 gündem haberleri sizlerle. İyi dinlemeler. Metin Yazarı: Serap Başar / Seslendirme: Selçuk Kandemir Instagram Twitter podcastbpt.com
K işiden kişiye ilişkilerde bile, birinin diğerine “nasıl baktığı” ilişkinin niteliğini belirliyor. Devletlerarası ilişkilerde de durum pek farklı değil. Sadece bir devlet diğer bir devlete ‘gerçekte nasıl baktığını' her zaman aynı açıklıkta sergilemez. Bu gibi durumlarda ‘gerçeği öğrenmek' çoğun dış politika kuruluşlarına, uzmanlara, istihbarat servislerine düşüyor. Devletlerarası ilişkilerde daha çok, “ihtiyaçlar (çıkarlar)” tayin edici rol oynuyorlar. ”Soğuk Savaş” döneminde ABD'nin “Sovyetler Birliği”ni yalnızlaştırma politikasında Çin'e ihtiyacı vardı. Moskova'yla ilişkisi bozulan Çin de dışarıya açılmak için ABD'ye ihtiyaç duyuyordu. İhtiyaçların çakışması ABD ve Çin arasındaki ilişkinin niteliğini değiştirdi. Çin'in 1971'de “BM Güvenlik Konseyi”nin Daimi üyesi olması, sonrasındaysa “IMF” ve “Dünya Ticaret Örgütü” üyeliklerine kabul edilmesi ABD'nin desteğiyle gerçekleşti. Liberal Amerikalılar'a göre, küresel sisteme angaje edilmesi “Çin Komünist Partisi” tarafından yönetilen Çin'i Batı'lı
ABD Başkanı Joe Biden 31 Mayıs tarihli New York Times'da “Amerika, Ukrayna'da Ne Yapacak ve Ne Yapmayacak” başlıklı yazısında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin, “kurallara dayalı uluslararası düzen”in sonu anlamına gelebileceğini vurguluyordu. Biden Rusya'nın cezasız kalmasının başka devletleri de saldırganlık için teşvik edebileceğini ve bu durumun tüm dünya için feci sonuçlar doğurabileceğini belirtiyordu. İlk bakışta bu cümleler gayet yerinde görünüyor tabii. Ancak ABD'nin sözde uluslararası düzene ilişkin kuralların ihlâliyle ilgili kötü sicili göz önüne alındığında bu cümleler anlamını yitirerek buharlaşıyor. ABD kendini uluslararası düzenin egemeni olarak görüyor. Yakın tarihi ABD'nin kuralları nasıl hiçe indirdiğinin uzun bir listesini içeriyor. En son, Afganistan ve Irak'ın işgali. ABD, “kurallar ihlal edilecek ise, bunu ancak ben yaparım, kimseye de hesap vermem” havasında hep. Rusya örneğinde görüldüğü gibi, başka devletlerin işlediği savaş suçlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasını salık veren ABD'nin kendisi mahkemenin yetkisini tanımıyor. New York merkezli “The Nation” dergisinde 2 Haziran'da yayınlanan yazısında Andrea Mazzarino, ABD'nin sözde “terörle savaş” kapsamında yürüttüğü operasyonlarda yüzbinlerce sivilin hayatını kaybettiğini belirtiyordu. Browm Üniversitesi'nde “Savaş Maliyetleri Projesi” yürüten Mazzarino birçok ülkede insanların evlerinde otururken, sokakta yürürken, market alışverişi yaparken, düğünlerde eğlenirken, okula veya işe arabayla giderken yahut tarlalarda çalışırken öldürüldüklerine dikkat çekiyordu. Buna göre sadece 2004 ile 2014 yılları arasında Afganistan-Pakistan sınır bölgelerinde insansız hava araçlarının saldırılarında 2600'den fazla masum insan hayatını kaybetti. Mazzarino, savaşta cezasızlık ve hesap verebilirlik eksikliğinin yol açtığı insani felaketlere dikkat çekiyordu. İlk baktığı adres ise, kendi ülkesi, Amerika'ydı. Biden'ın yazısında dikkat çeken bir diğer ibareyse, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini “sebepsiz saldırganlık” olarak yorumlanmasıydı. Amerikan ana akım medyasında bu ibare Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini tanımlamak için kullanılıyor. Son derece tartışmaya açık olsa da Rusya'nın sebepleri var tabii. ABD'nin de Irak'ı işgal ederken sözde gerekçeleri vardı. Gerekçelerin en başındaysa, Saddam Rejimi'nin kimyasal silah bulunduğuydu. Bu düzmece gerekçeyle birlikte uluslararası hukuk kurallarıyla da çelişen Irak'ın işgali yüzbinlerce insanın hayatına mal oldu. ABD, kurallara dayalı uluslararası sistemin organı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip 5 Daimi üyesinden biri. ABD'nin eylemleriyse krizleri çözmek, savaşları engellemek ve barışı tesis etmek konusunda BM'yi sakatlamaktan öteye geçmedi. ABD kendisini uluslararası hukuk kurallarından muaf gördüğü gibi, İsrail başta olmak üzere birçok devletin de kurallardan istisna tutulmasında rol oynadı. İsrail'in BM kararlarını hiçe saymakta hamisi her zaman ABD oldu. ABD'nin BM vetoları listesinde ilk sırada İsrail var. ABD uluslararası düzenin kurallarını istediği biçimde esnetebiliyor ise, kendisinde aynı gücü gören başka bir devlet neden aynı yolu izlemesin? Nitekim Rusya da ABD'nin eylemlerine atıf yapıyor. ABD'nin ayak izini izinden giderek Ukrayna'ya müdahale hakkını kendisinde görüyor Rusya.
Yıl ne zaman yenilenir? Ne zaman bütünlenir? Eskiler için yılı bütünleyen ay Ramazan-ı şerifti. Biz modernler rakamların peşindeyiz. Bir yılı geride bırakmak için takvim yapraklarının bitmesi şart. Gözler ille de 31 Aralık tarihini görecek. 31 Aralık hafızamda, Saatli Maarif ya da Ülkü takviminin son yaprağı koparılırken rahmetli büyükannemin ve büyük babamın “Bir yıl daha bitti...” diye başlayan hüzünlü sohbetlerinde, gidenlerin ve yeni gelenlerin muhasebesinin tutulduğu zaman olarak kayıtlı. 31 Aralık'ta üzüntüye gark olan rahmetliler, üç aylar girince, hele hele Ramazan'ı şerif yaklaşınca geriye doğru sayarlardı. Beş gün sonra, üç gün sonra, bu gün teravihe başlıyoruz... Nasıl bir zaman algısı ki aralık ayının son gününde kederlenen büyükannem ve büyükbabam, ramazan ayında tazelenirdi. Modernlerin bilmediği, postmodernlerin hiç anlayamayacağı bir zaman algısı. Postmodernler dedim de... Mart 2020'den itibaren zaman algımın yara aldığını üzülerek fark ediyorum. Karantina günlerinden itibaren haftaları ve ayları upuzun bir gün gibi yaşadığımı fark ediyorum. “Dünya hayatı bir gün, o da bugün” gibi değil ama. Keşke öyle bir idrakin içinde olsam. Tam tersi. Bitimsiz, sündürülmüş bir günün içinde mahpus kalmış gibi. Mümin zamanı bölerek yaşar. Zamanı gün gün, günün içinde saat saat, saatin içinde dakika dakika, dakikanın içinde saniye saniye yaşamak için ne çok çaba sarf ediyorum. Geniş bir anın içinde kalmak için... Mahur Beste'nin anlatıcısı kendisine isyan eden kahramanı Behçet Bey'e ânı anlatırken diyor ya hani... Esasen o ân demiyor hâl diyor: “ ...Hâl, geleceği, geçmişi görmeye yarayan bir rasat kulesidir.” (Mahur Beste, s. 155) Geleceği ve geçmişi rasat kulesinden görmek için hâli ya da ânı bütün genişliği ve derinliği ile idrak etmek gerekiyor. Bir ânın içinde kalmıyorum. Ama günün içinde kalıyorum. O bir günün içinde kaldıkça dibe battığımı hissediyorum. Günün içinde bir “dün” var ve fakat sanki yarın yok. Bu yazı için “dün” 1932, gün ise 30 Ekim 2021. Önce günden başlayayım. Mekan: Türkiye'nin ilk bankası unvanına sahip bankaya ait bir kitapçı. Kitapçıdaki görevli, 30 yaşlarında ve bulunduğu mekanın ve zamanın hakkını layıkıyla ödeyen genç bir adam. Adı Umut. Adının hakkını vermek için seferber. Daimi müşterilerinin okuma zevklerini ezbere biliyor. Ortam, kitapçı dükkanından ziyade ayaküstü kitap seçilen kütüphane gibi. Dolayısıyla karşımızda “kitap satış elamanı” değil de okuyucularının okuma zevkiyle yakından ilgilen genç bir kütüphane memuru var. Okuyucuları/müşterileri, yeni çıkan kitaplardan, haftanın indirimli kitaplarından, daha önce arayıp da bulamadıkları kitapların yeni baskıya girip girmeyeceğinden haberdar ediyor. Hafta sonu öğleden önce olduğu için ortam tenha. Görevli ile birlikte dört kişi var. 65-70 yaşlarında bir adam, 20'li yaşlarda bir genç kız ve 55-60 yaşlarında bir kadın. Görevli ile genç kız henüz vizyona girmiş Dune filmi üzerine konuşuyor. Filmin etkileyici müziğinden. Filmin sadece sinema salonunda seyredilebileceği bahsi, pandemi, maske, mesafe alt başlıklarına doğru ilerliyor. 55-60 yaşlarındaki kadın, baskısı bitmiş bir kitabın peşinde. 65-70 yaşlarındaki adam, Azra Erhat çevirileri ile ilgili sorular soruyor. Zaman, kitap, film, müzik eşliğinde akarken, kitapçıdan içeri 70-75 yaşlarında bir adam girdi. Balık sırtı ceketi, ceketinin içindeki gri süveteri, çizgili gömleğinin yakasını bağladığı gri çizgili kravatı emekli memur izlenimi uyandırıyor. Temiz pak, görmüş geçirmiş adam, eşikte öylece bekliyor. Görevli Umut Bey, “Buyurun” diyor. Fakat yaşlı adam buyurmuyor. Umut Bey tekrar “Buyurun, ne istemiştiniz?” diye soruyor. Aradığı bir kitap olduğundan emin. Yaşlı adam iki elini yavaşça yana açıyor ve boynunu büküyor, ağzından tek bir kelime çıkmıyor. Bu gayet düzgün giyimli adam ne istiyor?
Konuğumuz Gaye Danışan ile Osmanlı'da yıllık ve daimi takvimler konulu projesi üzerine konuşuyoruz.
Vistis Vinyler skal som titlen antyder genstartes efter en god lang sommerferie. I den forbindelse Jonas Visti fået fint besøg fra P1 Podcasten Genstart, der har sendt den kritiske vært Knud Brix. Han udfritter Jonas Visti om hvad han egentlig har brug de sidste par måneder på, som selvfølgelig munder ud i et par indrømmelser. Blandt andet i forhold til hvordan man udtaler 'Cox Orange'. Udover det er der masser af nyerhvervede danske plader fra både Daimi, Regnar Egekvist og Holger Laumann. Og så skal vi høre en hulens masse Jorge Ben Jor fortolkninger, der jo helt faktuelt set er en af de bedste brasilianske komponister nogensinde! Alt det + meget mere til dig og dine smukke øre.
Jeg er sgu min egen! Det kræver noget at holde fast i dén man er, når alle ønsker en flig af én. Daimi ønskede ikke at stå på scenen, - det stred imod hendes generte natur. Mor ville det anderledes.... Gæst: Daimi, sangerinde. Vært: Stine Rosengren. www.dr.dk/p2
Temaudsendelse om de gamle danske syngefilm med Daimi, Dirch, Ove Sprogø, Lone Hertz, Poul Richardt, Bodil Kjer, Otto Brandenburg m.fl. Værter: Stine Rosengren og Silas Holst. (Sendt første gang 3. april 2017).
Após a Batalha de Sekigahara, o Japão feudal foi liderado pelo clã Tokugawa. O hegemonia dessa família durou séculos, fazendo com que os daimiôs (líderes locais) fossem obrigados a se submeter às ordens do xogum Tokugawa. Em uma dessas demonstrações de submissão, Tsunayoshi, conhecido como o xogum cachorro, designou um daimiô de uma região rural chamado Asano Takuminokami Naganori, para ser mestre de cerimônia. Entretanto o jovem daimiô veio de uma área rural, então toda a pompa e classe que um mestre de cerimônia devia ter, não eram características de um líder local do interior. Portanto o xogum cachorro designou Kira Yoshinaka, especialista em cerimoniais, para treinar o jovem Asano. Durante as aulas, Kira era constantemente agressivo com a falta de etiqueta de Asano, o ofendendo constantemente. Em um certo momento, Asano se revoltou e o atacou com uma espada. Violência dentro Castelo de Edo era considerado uma grave ofensa ao xogum, por isso Asano foi condenado a cometer o Sepuku - o suicídio. Os 47 samurais do Daimiô ficaram arrasados com o acontecido. Agora Ronins (samurais sem líder), planejaram uma vingança a Kira que durou mais de um ano de planejamento e tempo para que Kira abaixasse a guarda. Após um ano vivendo como se fossem vagabundos sem honra, Kira diminuiu sua defesa. Foi nesse momento que os 47 ronins tiveram sua vingança. Atacaram Kira, derrotaram todos os guardas e o mataram. Como eles esperavam, os 47 ronins foram condenados também ao Sepuku. Sem pestanejar, todos cometeram o suicídio e foram enterrados ao lado do seu Daimiô, no templo de Sengakuji. O seppuku coletivo ocorreu em 4 de fevereiro de 1703.
Após a Batalha de Sekigahara, o Japão feudal foi liderado pelo clã Tokugawa. O hegemonia dessa família durou séculos, fazendo com que os daimiôs (líderes locais) fossem obrigados a se submeter às ordens do xogum Tokugawa. Em uma dessas demonstrações de submissão, Tsunayoshi, conhecido como o xogum cachorro, designou um daimiô de uma região rural chamado Asano Takuminokami Naganori, para ser mestre de cerimônia. Entretanto o jovem daimiô veio de uma área rural, então toda a pompa e classe que um mestre de cerimônia devia ter, não eram características de um líder local do interior. Portanto o xogum cachorro designou Kira Yoshinaka, especialista em cerimoniais, para treinar o jovem Asano. Durante as aulas, Kira era constantemente agressivo com a falta de etiqueta de Asano, o ofendendo constantemente. Em um certo momento, Asano se revoltou e o atacou com uma espada. Violência dentro Castelo de Edo era considerado uma grave ofensa ao xogum, por isso Asano foi condenado a cometer o Sepuku - o suicídio. Os 47 samurais do Daimiô ficaram arrasados com o acontecido. Agora Ronins (samurais sem líder), planejaram uma vingança a Kira que durou mais de um ano de planejamento e tempo para que Kira abaixasse a guarda. Após um ano vivendo como se fossem vagabundos sem honra, Kira diminuiu sua defesa. Foi nesse momento que os 47 ronins tiveram sua vingança. Atacaram Kira, derrotaram todos os guardas e o mataram. Como eles esperavam, os 47 ronins foram condenados também ao Sepuku. Sem pestanejar, todos cometeram o suicídio e foram enterrados ao lado do seu Daimiô, no templo de Sengakuji. O seppuku coletivo ocorreu em 4 de fevereiro de 1703. See omnystudio.com/listener for privacy information.
Dedicamos el programa a repasar algunas de las piezas contenidas en el disco «Music from all corners of the world», del sello sueco Caprice Records. Escuchamos músicas populares de Vietnam, Etiopía, Uganda, Tanzania, Honduras, Ecuador, Turquía y Túnez. We dedicate the program to review some of the pieces contained in the album «Music from all corners of the world», by the Swedish label Caprice Records. We listen to popular music from Vietnam, Ethiopia, Uganda, Tanzania, Honduras, Ecuador, Turkey and Tunisia. · Đoan Ca Kich Huế & Hien Lủỏng – Đỏan xuân – Music from all corners of the world (VA) · Lủỏng Hùng Việt – Ru con – Music from all corners of the world (VA) · Phong Lan – Đặng Xuân Khải: Cung đàn đất nủớc – Music from all corners of the world (VA) · Kim Sinh – Liễu xuân nương – Music from all corners of the world (VA) · Alemayehu Fanta – Salamta – Music from all corners of the world (VA) · Albert Ssempeke – Amagombe tegaluwa – Music from all corners of the world (VA) · Dim Abilo – Poyo wic ikom merok – Music from all corners of the world (VA) · The Planets – Etooke – Music from all corners of the world (VA) · Sanaa Kariakoo – Kibunguu – Music from all corners of the world (VA) · Lanigi Mua – Agavaraha – Music from all corners of the world (VA) · Los Tucumbi – Convenio – Music from all corners of the world (VA) · Aşık Daimi – Folk tune on the bağlama – Music from all corners of the world (VA) · Salah el Mahdi (et al.) Chouchana «Fundu» – Music from all corners of the world (VA) (· Kusini Dela Dela Group – Mangenge – Music from all corners of the world (VA)) Imagen / Image: Fotos de la portada de / Pictures from the cover of «Music from all corners of the world», por / by Jerker Andersson & Torbjörn Samuelsson
For Daimi har julen ændret sig afgørende. Da hendes engelske mand levede, var det altid ham, der stod for julemiddagen med kæmpe kalkun og engelske julekager. Nu står menuen på sushi juleaften, for Daimi kan ikke selv lave mad. Til gengæld kan hun synge, og i mandagens Kulturen på P1 fortæller hun om den karriere, der kastede hende ud i Danmarksberømmelse, allerede da hun var 17. En skræmmende oplevelse for en meget genert ung pige, der hellere ville være krøbet i et musehul end at stå forrest i rampelyset. Men Daimi fik bugt med genertheden, og i 2021 kan hun fejre 60 års-jubilæum på scenen. Kulturen på P1 fortæller også om "Manden der ikke ville være høflig". Den danske kolonilæge Agner Møller, som i 1920'erne havnede på den lille ø Nias ud for Sumatras kyst. Her opkøbte han et stort antal kulturgenstande og et helt høvdingehus, som han fik bugseret til Nationalmuseet i København. Men ud over det var han en ualmindelig kantet og utiltalende mand, der skabte sig fjender overalt. Også hans danske hustru blev noget stram i betrækket, da Møller giftede sig med en purung høvdingedatter, som han tog med hjem til Danmark trods stor modstand fra myndighederne. Og så kan du møde den svenske journalist Matilda Gustavsson, som fortæller, hvordan hun fik oprullet skandalen om "kulturprofilen" og Det Svenske Akademi. Hele bølgen begyndte at rulle, da hun fik atten kvinder til at stå frem og vidne om voldtægt, trusler og chikane fra Jean-Claude Arnault, som endte med at blive idømt to et halvt års fængsel. Værter: Karen Secher og Jesper Dein.
Sosyal Psikolog Yasemin Abayhan ve iletişimci Betül Yurtseven "Kurban Olmayı Seviyor Muyuz?" başlıklı yayında şu konu başlıklarını ele alıyor:-Daimi moral bozukluğu bir alışkanlık mıdır?-Mağdur kimliği vazgeçilmez midir?-Kimlik özelliklerinden vazgeçmeden kurban üçgeninden çıkılabilir mi?-Kainattaki her kötü olaya üzülmemiz mümkün mü?Kaynaklar:İkincil Kazanç:https://www.jpain.org/article/S1058-9139(05)80274-8/fulltext Kendini Doğrulayan Kehanet:https://www.researchgate.net/publication/329433307_KENDINI_GERCEKLESTIREN_KEHANET_KAVRAMINI_ANLAMAK Kendine Hizmet Eden Yanlılık:https://en.wikipedia.org/wiki/Self-serving_bias Kurban Tuzağından Kurtulmak - Diane Zimberoff:https://www.amazon.com.tr/Kurban-Tuza%C4%9F%C4%B1ndan-Kurtulmak-Diane-Zimberoff-M/dp/605988363X Yapısal Aile Kuramı - Salvador Minuchin:https://en.wikipedia.org/wiki/Structural_family_therapy#:~:text=According%20to%20Minuchin%2C%20a%20family,appropriateness%20of%20its%20subsystem%20boundaries. Yoldaşını Öldürmek - Aytekin Yılmaz:https://iletisim.com.tr/kitap/yoldasini-oldurmek/8932 Gelenek Ötesi Ahlak - Lawrence Kohlberg:https://www.britannica.com/science/Lawrence-Kohlbergs-stages-of-moral-development Otantik Benlik Değeri:https://www.researchgate.net/publication/330881349_Benlik_Kurgulari_ve_Oznel_Iyi_Olus_Otantik_Olmanin_Aracilik_Rolu_Self-Construal_and_Subjective_Well-Being_The_Mediative_Role_of_Authenticity
Afsnit 48 byder på Dario Campeotto og Daimi, vi snakker gammel elevfest, update på borgerforslag, skrækfilm og Bogart uden navne, der er 'pres & ansvar', men ingen nytårskur + det løse. Vi lyttes! /Cecilie & Tanja Følg med her: www.instagram.com/kaffeogkimono www.facebook.com/kaffeogkimono
De fleste af os tænker måske ikke over det. Juletræet står jo bare dér juleaften år efter år og pynter så dejligt. Men det gør Benjamin på 5 år, og derfor kan alle nysgerrige børn nu blive klogere på, hvordan det kan være, at juletræet er flyttet ind i vores hjem juleaften. Medvirkende: Benjamin på 5 år samt Anja Jørgensen, museumsinspektør ved Frilandsmuseet. Musik: Højt For Træets Grønne Top. Tekst: Peter Faber, 1848. Melodi: E. Horneman. Sunget af Poul Bundgaard; Juletræet Med Sin Pynt Tekst: Mogens Lorentzen, Melodien: Egil Harder. Sunget af Daimi. Afsnittet er tilrettelagt og redigeret af Karen Birkegaard og Lisa Bay. Podcasten Radionauterne er produceret af Karen Birkegaard og Lisa Bay med støtte fra Novo Nordisk Fonden.
Nella famiglia dei Nabéshima, uno dei diciotto Daimiò del Giappone, narra la tradizione che molti anni fa il principe di Hizen fosse stato stregato ed incantato da un gatto posseduto da un suo sottoposto.
Jonas Visti har fundet nogle af de mest dansable afrikanske plader frem der står i samlingen. Du forstår næsten ikke hvor meget afrikansk vi skal svømme rundt i, i dagens udsendelse. Men det behøver du faktisk heller ikke - for du skal bare mærke det i hofterne, ballerne og i de kropsdele du ikke var klar over du havde. Udover det skal vi dykke ned i en formidabel brasiliansk komposition som både Cornelis Vreeswijk og Daimi har fortolket. Er du sindssyg, hvor bliver det bliver fedt!
Det ugentlige H.C.Andersen eventyr er ’Sommergækken’. Det var hans gode ven Adolph Drewsen som var meget haveinteresseret, der opfordrede ham til at genindføre navnet ’sommergæk’ fremfor det nymodens ’vintergæk’. Drewsens pointe var at blomsten snarere ’gækker’ det vil sige narrer om sommeren end om vinteren. Eventyret udkom i ’Folkekalender for Danmark 1863’. Det er Daimi der læser...
Daimi güzel hatırlayacağımız bayramlar görmemiz dileklerimle...
Selvtægt og hævntørst: Hvor langt vil man gå for at hævne den, man har mistet? Julie Hastrups nye krimi handler om en sorggruppe, hvor en trang til hævn og retfærdighed langsomt breder sig og får alvorlige konsekvenser. For Julie Hastrup er det også en personlig bog, som tager udgangspunkt i hendes egen historie, og de følelser der vældede op i hende, da hendes søn for tre år siden blev overfaldet. Vi mødte hende dér, hvor overfaldet skete, for at tale om hævn, retfærdighed, selvtægt og sorg. Et helt liv med musik: I 60 år har Daimi budt op til dans og musik, siden hun som 17-årig vandt en talentkonkurrence. Hun har optrådt med Dirch Passer og Preben Kaas, stået på landets største og mindste scener, og hun er stadig aktuel med både ny lyd og optrædener. Daimi er et sitrende liv fyldt med stjernedrys, børneteater og dyb kærlighed til jazzmusikken - og hun er besøg i dagens udgave af Kulturen på P1. Guldtraktorens musikteater: En guldbelagt traktor med diamantperler har hen over det seneste år opsøgt fynske folkelige fortællinger. Bag traktorrettet sidder performancekunstner Tine Louise Kortemand - og hun har været på udkig efter folkets historier, som hun i samarbejde med en række andre nordiske kunstnere omdanner til musikteater og cirkus. Og nu er der ikke lang tid til, at guldtraktorens teaterscene kan åbne op for sit publikum. Værter: Karen Secher og Jesper Dein.
Evrim Kuran'ın anlatımı ve Gül Çetin'in illüstrasyonları ile... gitme turnam gitme nerden gelirsin sen nazlı canana benzersin turnam Aşık Daimi Uzun bacaklı, uzun boyunlu, büyük ve zarif bir kuştur turna. Sesi yankılıdır ve uzaktan hoş gelir. Göçmen bir kuştur turna. Turna sürüleri göç ederken V şeklinde uçarlar. Çiftler halinde yaşarlar ve tek eşli bir hayat sürerler. Yuvalarını diğerlerinden ayırırlar. Eğer turna çiftlerinden biri ölürse, geride kalanın yaşamaya devam etmediğine, kendini suya bıraktığına rivayet edilir. Turna, Anadolu’nun kadim bir sembolüdür. Göbeklitepe’de bulunan 14 bin yıllık taşların üzerinde turna motifleri bulunur. Gök Tanrıyı temsil ettiği varsayılmıştır. Bu kutsal kimlik İslâm tasavvuf geleneği içerisinde de yer alır. Turnanın bolluk ve bereket getirdiğine inanılır. Gelinlerin saçına turna teli takılması da bundandır. Turna uçarken bir tarlaya konarsa bu o tarlaya bereket geleceğinin müjdesidir. Turna Japon kültüründe de önemli bir simgedir. 1945 Hiroşima atom bombasının patlaması sonucunda Lösemi hastası olan 11 yaşındaki Sasaki Sadako, hastalığının iyileşmesi için turna kuşu origamileri yapmaya başlar. Japon inancında, 1000 adet turna kuşu origamisi yapıp dilek tutulduğunda, dileğin gerçekleşeceğine rivayet edilir. Sadako, 644 turna kuşu origamisi yaptıktan sonra ölür. Arkadaşları onun yerine sayıyı tamamlar ve cenaze töreninde mezarına turna kuşları koyarlar. Her sene 6 Ağustos’ta Hiroshima’da kutlanan Dünya Çocuk Barış Gününde, dünya çocuklarının yaptığı turna kuşu origamileri Hiroshima’ya gönderilir. Turna figürü türkülerimizde de pek sık karşımıza çıkar. Pir Sultan’dan Dadaloğlu’na, Erzurumlu Emrah’tan Karacaoğlan’a, Aşık Daimi’ye birçok ozan türkülerinde turnalara yer vermiştir. Alevi ve Bektaşi kültüründe turna, Tanrı’nın yeryüzündeki tecili olarak görülür. Bektaşilikte Hz. Ali ile ilişkilendirilen turna bu sebeple kutsaldır. Turna Semahı, turnanın uçuşunu andıran hareketlerle dönülür ve bu şekilde Hak ile buluşulur. Turnanın sesinin Hz. Ali’nin sesine benzediğine ve turnanın uçarken Anadolu’nun bir ucundan diğerine selam taşıdığına inanılır. Turna bir habercidir, ozan sevdiğinin diyarına, sılaya vardığında ne söylemesi gerektiği kor turnanın kanatlarına. Turna aşığın kendisiyle dertleşmesidir. Daimi’nin her bakışta mecnun oluşu gibi: Her bakışta beni mecnun edersin Sen kaşı kemana benzersin turnam Türkülerimizde, şiirlerimizde, motiflerimizde yer alan, kuşakları birbirine bağlayan turnaların Anadolu’daki neslinin devamı ne yazık ki tehlikededir. Doğamızdaki ve kalplerimizdeki turnaların korunması, kanatlarını özgürce açmaları, nice aşığa ilham vermeyi sürdürmeleri dileğiyle…
Prof. Haluk Savaş'ın yayında yanıtladığı sorular şöyle: 1- Kaslarımla ilgili herhangi bir sorunum ve hastalığım yok ama en ufak bir yük taşıdığımda bile kısa süreli de olsa sinirlerim boşalıyor, ellerim ve vücudumda titreme ve ürperme oluyor. Fiziksel bir hastalığım yok psikiyatrik bir nedeni olabilir mi? 2- Antidepresanların kalıcı yan etkisi var mıdır varsa nelerdir? 3- Kumar (iddaa) bağımlısıyım. Kredi çekip oynadım kaybettim ama daha kötüsü oynamadığım zaman acı çekiyorum. Kendi maaşımı harcayamıyorum. En basitinden bir kahve içeceksem bile bunu iddaa parasıyla yapmak istiyorum. Bırakmak istiyorum ama o an aklıma kaybettiklerim geliyor. “Bunları geri kazanmalıyım.” diye düşünüyorum sürekli kendimle kavga ediyorum. Akşam 20:00 gibi yatıyorum bir an önce uyumak için ama gece kalkıyorum ve sabaha kadar uyuyamıyorum. Şu zamanda biraz rahatım tüm ligler ertelendi ama içimde halâ oynama dürtüsü duruyor. Hayatım tamamen iddaa olmuş. Kazandığım zaman benden mutlusu yok. Kazandığım günün akşamı rahat bir uyku çekiyorum sanki hep kazanacakmışım da borçlarımı ödeyecekmişim gibi hissediyorum. Diğer günler ise ruh gibiyim çevremden soyutladım kendimi kimseyle görüşmek istemiyorum. Doktora gitmem gerekiyor ama para verip gitmek istemiyorum canım acıyor! Nasıl bir ruh halidir anlamadım kendi paramı harcayamıyorum. Paramla bir yemek yesem eğlensem acı çekiyorum ama bir anda 20 bin ₺ iddaada kaybedebiliyorum. Sonum ne olacak bilmiyorum. Şu an bankadan kredi çekemediğim için para kaybetmiyorum. Son 7 aydır her günüm bilgisayar başında maç kovalamakla geçti. Son 7 ayımı düşünüyorum da çoğunu hatırlayamıyorum bile koca bir boşluk gibi 2 ay öncesini gözümde canlandıramıyorum. Ne yapmalıyım? 4- Hafif seyreden anksiyete bozukluğum var. Daimi antidepresan kullanıyorum ama bazı günler yetmiyor bazen o kadar sinirleniyorum ki hiç yoktan çevremi kırıyorum bu da beni ürkütüyor doğrusu nasıl bir yol izlemeliyim acaba? 5- Sanrısal bozukluğu olan birine nasıl davranmalıyım?
Et radio-talkshow med både sjov og alvor, hvor værterne Sara Otte og Dennis Johannesson kommer længere ind, og endnu tættere på deres gæster. Programmet tager revolverjournalistikken til nye højder med spørgsmål hentet i 'Den Russiske Roulette', ladt med spørgsmål fra tidligere gæster. Denne lørdag er der besøg af: Sys Bjerre - Lagde hele landet ned med sangen om 'Malene', men har også kunnet opleves som Tv-vært på 'Boogie', og som skuespiller da hun spillede Daimi i forestillingen 'Dirch'. I aften synger hun i 'Dansk Melodi Grand Prix'. Lisbeth Zornig - Blev landskendt i dokumentaren 'Min barndom i Helvede', og har selv brugt meget af sin tid på landets mest udsatte. Hun laver dokumentarer, og så skriver hun. Den 16. marts kommer spændingsromanen 'Monsterland'. Silas Holst - Syv gange dansk mester i standarddans, og verdensmester i musicals. Har spillet i et hav af dem og blev Reumert-nomineret for den ene. Nu gælder det 'Den skaldede frisør', med Jakob Fauerby som han vandt 'Vild med Dans' med.
Sorularla Hizmet Rehberi 4: Hizmetimiz içinde az inhiraf eden kardeşlerimiz hakkında ileri geri konuşmamız kulağına gidiyor, onun temelli soğumasına sebep oluyor. Bu konuda bize neler tavsiye edersiniz? Kur’an, sünnet ve elimizdeki kitaplar bir mümin kardeşe karşı nasıl bir tavır almamız gerektiği olduğu mevzuunda kafi derecede bizi aydınlatmış. Allah’a binlerce hamd ve sena olsun. Bizim bugün yürüdüğümüz yol şehrahtır, asfalt gibi bir yoldur. Ne yoldan sapmaya, ne de şaşırıp yolda kalmaya, yani buna sahip olabilecek herhangi bir sebep yoktur Allah’ın inayetiyle. Işık karanlıktan ayrıldığı gibi her şey ayrılmış birbirinden, tefrik edilmiştir. فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ اِلَّا الضَّلَالُۚ (Yunus, 32) Artık bundan sonra, bu yoldan sonra varsa bir sapıklık vardır, ötesinde başka şey görmüyoruz. Bu noktadan ben arz edeceğim şeyleri arz edeyim. Az inhiraf etmiş, her nasılsa bizden soğumuş kardeşlerimiz vardır. Her seviyede oluyor bu. Bir mümin kardeşimiz dediğimiz bir kardeşimiz hakkında, bir mümin hakkında bir şey denir mi denmez mi, dinin bu mevzuda açık seçik beyanları vardır. Mümin gıybet edilmez. O kadar edilmez ki böyle bir gıybeti ölü eti yemeye benzetiyor Kur’an-ı Kerim. Ha almış onun etini dişlemişiniz, ha da onu küçük gösterici, küçük düşürücü, kınayıcı, hırpalayıcı maiyette hakkında sözler sarfetmişiniz. İkisi birbirine müsavidir. Ha etini kazanda kaynatmış yemişiniz – bağışlayın yamyamlar gibi -, ha onu çekiştirmişiniz, hiç farkı yoktur. Bu mevzu belli noktalarda tecviz ediliyor. Bence ne semtine gitmeli ne de onu kullanmalı. Bize ait, size ait meseleler değil onlar. Bir mümin kardeşimizi çekiştirmeden; yılandan, akrepten, çıyandan kaçıyor gibi kaçınmalıyız. Bu mevzuda bir şey demeyeceğim, çok duymuşunuz, malumu ilam olacak bence. Sohbetin yazılı haline aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: https://drive.google.com/open?id=1OMQ_qjHn3hnisFHluDENep2OZSu_CTA2 Yayınlarımıza destek olmak için: https://www.patreon.com/cinarmedya Kanalımıza abone olmak için: https://www.youtube.com/c/cinarmedya Sosyal medya hesaplarımız: Twitter: https://twitter.com/cinar_medya Instagram: https://www.instagram.com/cinar_medya Ses Platformlarında Çınar Medya: Soundcloud Podcast Ses https://soundcloud.com/cinar-medya Spotify Podcast Ses https://open.spotify.com/show/0Y7IrnvAReGx0hl1GVBjTu Deezer Podcast Ses https://www.deezer.com/show/402142 Google Podcast Ses https://tinyurl.com/y3mf29ms İtunes Podcast Ses https://podcasts.apple.com/de/podcast/m-fethullah-g%C3%BClen/id1464454591?l=en
To cyklende reportere tager dig med rundt til Copenhagen Jazzfestival 2019. I torsdagens udsendelse talte vi med Thomas Nedergaard, præst ved UKirken på Litauens Plads. Vi mødte også trommeslageren Alex Riel ved Jazzcup. På Karensminde Kulturhus i Sydhavnen talte vi med Daimi, der spillede med Lousiana Jazzband. Vi mødte også Kaj Jessen, som har været med fra kulturhusets start. I Huset-KBH i Magstræde traf vi Zoë Bestel (sang og ukulele) og Tobias Elof (ukulele). Vi mødte også en debutant, bandet Skurkar, som saxofonisten Amalie Dahl fortalte om. Og endelig talte vi med to medlemmer af London-bandet Ill Considered. Vært: Frederik Korfix. Reportere: Niels Christian Cederberg og Cæcilie Iburg Printzlau. www.dr.dk/p8jazz
Daimi konuğunuz ben Emrah ve moderatörünüz Göksel ile müzik üzerine konuştuk. Kısa ve akıcı bir sohbet oldu. Umarız beğenirsiniz. Tüm yorumlarınızı hello@wearebando.com adresine bekliyoruz. Bizi iTunes, Spotify ve Soundcloud aracılığı ile dinleyebilirsiniz.
Daimi konuğunuz ben Emrah Doğru ve moderatörünüz Göksel Balaban ile insanın beklentiye olan sıkı sıkı bağı üzerine konuştuk. Özel hayatımızda ya da iş hayatımızda beklenti ile olan derin ve sorunlu ilişkimiz üzerine konuştuk. iTunes ve Spotify'dan dinleyebilirsiniz.
Daimi konuğunuz ben Emrah Doğru ve moderatörünüz Göksel Balaban ile insanın beklentiye olan sıkı sıkı bağı üzerine konuştuk. Özel hayatımızda ya da iş hayatımızda beklenti ile olan derin ve sorunlu ilişkimiz üzerine konuştuk. iTunes ve Spotify'dan dinleyebilirsiniz.
Daimi konuğunuz ben Emrah Doğru ve moderatörünüz Göksel Balaban ile insanın değişime olan direnci üzerine konuşuyoruz. İnsan hem değişmeyi talep edip hem de neden değişmez? Günümüz insanı pozisyonunu değiştirmek için ne kadar çabalamalı. Tüm bunları kendi açımızdan konuştuk. iTunes ve Spotify'dan dinleyebilirsiniz.
Daimi konuğunuz bendeniz Emrah Doğru ve moderatörünüz Göksel Balaban ile İnsanın var olduğundan bugüne, yalan ile olan ilişkisini kendi perspektifimizden mizahi olarak değerlendirdik. iTunes ve Spotify'dan dinleyebilirsiniz.
Düşünmeden ağzınıza attığınız baklavanınveya elmanın tadını algılayacak tatmaduyunuz, çiğneyecek dişleriniz,yumuşatacak tükürük bezleriniz, ağızdaçevirecek kaslı diliniz olmasaydı,ne yapardınız?
Afsnit 5 - vores hidtil længste og mest tætpakkede afsnit! - handler om dansk dubbing i 1970'erne. Glæd jer til at høre en stjerneparade af skuespillere, når vi genforener holdet fra Disneys “Robin Hood” - MORTEN GRUNWALD, JESPER LANGBERG, FINN STORGAARD, SUSANNE BRUUN-KOPPEL og instruktøren PER HOLST - til en snak om filmens danske indtaling. FRANZ ERNST vender tilbage for at snakke om "Asterix og Kleopatra". VIGGA BRO fortæller om at lægge stemme til Sofus i “Bjergkøbing Grand Prix”, og DAIMI og GERT FREDHOLM beretter om deres version af “Pinocchio” fra 1978. Endelig runder vi de legendariske Tintin-hørespil fra Starbox. Producer JOHNNY REIMAR mindes indspilningerne med BOB GOLDENBAUM, som for mange stadig er Tintins eneste rigtige stemme på dansk. God fornøjelse - og husk, at du kan støtte podcasten på meddansktale.10er.dk! Værter: Brian Iskov og Anders Vad Bruun Se alle credits og ekstramateriale på meddansktale.blogspot.dk Følg MED DANSK TALE på facebook.com/meddansktale - twitter.com/meddansktale - instagram.com/meddansktale RSS-feed til din podcastapp: http://feeds.soundcloud.com/users/soundcloud:users:314973706/sounds.rss
Dagens gæst i Jazz & Co er skuespiller Sonja Richter. Vi skal tale om sommerfuglevinger, altings forbundethed og hvordan man tager en beslutning. Fiona Apple, Judy Garland og Daimi er på playlisten. www.dr.dk/p8jazz
Anders Lund er hjemme fra Grønland og vi udkommer fra studie 2. Breinholt modtager et rosende opkald fra en tidligere kollega og da telefonen ringer nok en gang, viser det sig at være et opkald til Lund Madsen han ikke rigtigt ved hvad handler om. Og så det store spørgsmål: Har Daimi boet i Hundige?Anders & Anders Podcast præsenteres i samarbejde med blockbuster.dkSe video podcast på www.blockbuster.dk/andersFølg os på www.facebook.com/andersoganderspodcast
Forfatter og dramatiker Line Knutzon ser ofte livet som et teaterstykke. Vi lytter til Lulu Ziegler, Daimi og Kenny Clarke-Francy Boland Bigband og taler om nogle af de mange eksistenser, Knutzon har givet liv; i Camille Clouds brevkasse, såvel som i radiodramastykkerne om Måvens og Peder. Vært: Christina Englund. Foto: Mikkel Tjellesen.
MED DANSK TALEs julegave til lytterne i 2017 er dette lille bonusklip, hvor Jakob Stegelmann fra DR fortæller om "Disneys Juleshow" og programmets mangeårige historie. Husk, at du i Cinemateket den 7. januar kan møde Daimi og opleve hendes indtaling af "Pinocchio", som ikke længere kan fås på video, men som takket være Stegelmann stadig er den version, du hører i juleshowet. Fra alle os til alle jer: Glædelig jul! * * * Hør 1. afsnit af MED DANSK TALE: http://bit.ly/mdtep1 Støt crowdfundingen af de næste afsnit: http://bit.ly/mdtfund Læs mere om MED DANSK TALE: http://bit.ly/mdtblog RSS-feed: http://feeds.soundcloud.com/users/soundcloud:users:314973706/sounds.rss Køb billetter til "Pinocchio" (1978-dub): http://bit.ly/pinoc1978
Ahşaptan Betona Mecidiyeden Jetona: 5 Temmuz 2016
Morden May! Vi har det sgu godt! Morden er tilbage til nørd-snak. Morten bliver tegnet meget, og Mikkel skal til Nice. Morden May - Facebook Magermayn Dødsstjernen som dukkehus - DEN SKAL JEG HA’ DEN SKAL JEG HA’! Åh fuck - Ringen! Sismofytter Radiolab om farver Beholder More Skjoldhøj-arkivet Luft-kran! Eller … Det lyder som en kyklop i meget spraglet tøj Nørdshowet er en god undskyldning for at være dig NO OFFENSE, DAIMI Hvad godt er det at kunne huske 98%, når man ikke kan huske de 2%, der er en talende bjørn? Det ku’ være meget fedt at finde en ny Slagelse