Podcasts about giderek

  • 41PODCASTS
  • 70EPISODES
  • 17mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Feb 27, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about giderek

Latest podcast episodes about giderek

Bir bakışta
Gençlerin ekran bağımlılığı eğitimlerine nasıl yansıyor?

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Feb 27, 2025 10:39


İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM), “Dijital Bağımlılık ve Eğitim: Sorunlar, Eğilimler ve Politika Önerileri” raporu hazırladı. Giderek yaygınlaşan dijital bağımlılığın Türkiye'deki çocuklar ve gençler üzerindeki etkilerine dair detayları, raporu hazırlayan araştırmacılardan Zeynep Yalçıntaş ile konuştuk.

SBS Turkish - SBS Türkçe
Yardım için hayır kurumlarına başvuran Avustralyalıların sayısı giderek artıyor

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Feb 3, 2025 5:50


Avustralyalılar geçim sıkıntısı krizine yakalanıp yardım için onlara yöneldikçe, hayır kurumları üzerindeki baskılar artmaya devam ediyor. Federal seçim yaklaşırken, Sydney merkezli bir hayır kurumu, her iki büyük partiyi de bu sorunu çözmek için fazla çaba göstermeye çağırdı.

SBS Turkish - SBS Türkçe
ADHD: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan yetişkinlerin sayısı artıyor

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Nov 27, 2024 12:10


Giderek daha fazla sayıda yetişkine, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yani ADHD tanısının konmasıyla, gözler yetişkin ADHD'ye çevrildi. Klinik psikolog Aslıhan Tokgöz, teşhis konana kadar hayatları cehenneme dönebilen ADHD'li yetişkinlerin tanı ve tedavi sürecini anlattı.

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
der ya Sinema Kulübü ile Walter Mitty'nin Gizli Hayatı

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Nov 18, 2024 27:26


der ya Sinema Kulübü'nün 15inci buluşmasında başrollerinde Ben Stiller ve Kristen Wiig'in oynadığı, Ben Stiller'ın yönettiği 2013 yılı yapımı Walter Mitty'nin Gizli Hayatı adlı filmi konuştuk.Life dergisinin “film negatiflerini saklamaktan” sorumlu “renksiz” bir hayat yaşayan Walter, monotonluktan kaçmak için romantik ve aksiyon dolu hayaller kurar. Derginin kapanacağını ve işini kaybedeceğini öğrendiğinde, romantizm ve aksiyon dolu gerçek bir yolculuğa çıkar.Hayatımızı anlamla doldurmak için hayallerimizi hep erteliyoruz. Bazılarımız ne istediğinden emin değil veya hayal kurma becerisine sahip değil. Bazılarımız da bir maceraya atılmaktan deli gibi korkuyor. Artık hayalimiz yaşadığımız hayata ne kadar uzaksa o kadar büyük bir macera oluyor tabii. Bizi kendimize getiren genelde kontrolümüz dışında şeyler oluyor, (evlerden ırak olsun) bir sağlık problemi veya işimizi kaybetmek gibi. İkisi de ya zamanımızın olmadığını, ya da başka seçeneğimizin olmadığını bize hatırlatıyor.O yüzden filmde “yaşamaya” karar veren bir Walter görüyoruz. Giderek kendisini buluyor, kendine güveni geliyor. Bugün bir kesim sosyal medya hesaplarını şekillendirmek, renklendirmek için yaşıyor sanki, filmi izlerken bunu da düşünüyorsunuz. Gerçi 11 yıl önce bunu ortaya koyması bugün için olduğundan daha ilginç, ama genel olarak filmin görüntüleri ve müzikleriyle keyifli bir zaman geçirmeyi vaat ettiğini söyleyebiliriz.Bu bölümde görüşlerine yer verebildiğim arkadaşlarım: (02:00) Umay Yılmaz, (06:13) Mehpare Şayan Kileci, (09:52) Mete Yurtsever ve Umay Yılmaz, (12:10) Elif Burcu Yılmaz, (13:55) Umay Yılmaz, (15:24) Hicran Şaşmaz Çabuk, (17:03) Cenk Caner ve (24:03) Suat SoySupport the show

SBS Turkish - SBS Türkçe
Melanom dışı cilt kanseri giderek artan endişeye neden oluyor

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Aug 8, 2024 5:31


Avustralya, dünyada cilt kanserinin en yüksek oranlarından birine sahip ve melanom genellikle en ciddi türüdür. Ancak yeni araştırmalar, son 20 yılda melanom dışı cilt kanserinin yüksek riskli bir türünden kaynaklanan ölümlerin iki katına çıktığını keşfetti.

Yeni Şafak Podcast
LEVENT YILMAZ - Sıkılaştırmanın reel kesim üzerindeki etkileri giderek belirginleşiyor!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 26, 2024 2:47


Bir süreden bu yana devam eden ve enflasyonu düşürmek amacı ile uygulanan sıkılaştırma programının finansal göstergeler üzerindeki olumlu etkisi sevindirici sonuçlar üretmeye devam ederken, reel sektör tarafındaki bazı gelişmelerden gelen uyarı sinyallerinin frekansı artıyor. Geçtiğimiz günlerdeki yazılarımda sıkça vurguladığım üzere sanayi üretimi tarafında yavaşlama belirginleşirken kapasite kullanım oranı da her geçen ay düşüyor. Örneğin son veriye göre kapasite kullanım oranı Temmuz ayında da 0,3 puan geriledi. Diğer yandan Merkez Bankası'nın her ay düzenli olarak yaptığı İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) sonuçlarına göre; Temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış RKGE, 1,8 puan daha azalarak 98,7 seviyesine geriledi. Endeksin 100'ün Ankete katılan ve imalat sanayinde faaliyet gösteren 1778 işletmenin verdiği yanıtların sonuçlarına göre;  Son üç ayda üretim hacmi hem aylık bazda hem de geçen yılın aynı ayına göre azalmış.  Son üç ayın ve mevcut dönemin toplam sipariş miktarlarındaki düşüş sürerken gelecek üç ayda da siparişlerin düşeceği öngörülüyor. Aynı durum iç piyasadaki siparişler için de geçerli.  Mevcut toplam siparişler mevsim normallerinin altında seyrediyor.  Katılımcılar ihracat sipariş miktarının da son üç aydır düştüğünü ve gelecek üç ayda da düşüşün devam edeceğini belirtiyor.  Gelecek üç aylık dönemde toplam istihdamın da düşeceği öngörülüyor.  İşletmeler içinde bulundukları sektördeki genel gidişat konusunda da ağırlıklı olarak kötümserler. Ekonomideki ve iç talepteki yavaşlama her ne kadar dezenflasyona destek veriyor olsa da reel sektörün içinde bulunduğu durumu da yakından takip etmek gerekiyor. Reel sektörde kalıcı hasar bırakma riski olan kredi kısıtlamalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Elbette şu aşamada prematüre bir faiz indirimi süreci konusuna piyasaların hazır olmadığını biliyoruz. Öte yandan her ne kadar Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay “henüz gündemimizde yok” demiş olsa da yılın son çeyreği için faiz indirimlerinin başlayabileceği konusunda yabancı yatırımcılar da dahil olmak üzere yavaş yavaş bir fikir birliği oluşuyor. Ancak faiz indirimleri başlayana kadar mutlaka başta KOBİ'leri desteklemek üzere, TL kredilerdeki aylık %2'lik büyüme sınırının gözden geçirilerek bankaların elinin rahatlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Midas Podcast
ABD'de seçim ortamı giderek kızışıyor! Borsalara etkisi nasıl olacak? | Perihan Tantuğ ile Kahve ve Borsa #88

Midas Podcast

Play Episode Listen Later Jul 18, 2024 20:12


Perihan Tantuğ ile Kahve ve Borsa yeni bölümüyle yayında!Perihan Tantuğ, yaklaşan ABD seçimlerine yönelik piyasada hakim olan atmosferi ve seçim sonuçlarının borsalara olası etkilerini yorumladı.İyi dinlemeler.Midas uygulamasını indir: https://app.getmidas.com/gmih/mie6gpeuMidas'ın Kulakları: https://www.getmidas.com/midasin-kulaklariTwitter: https://twitter.com/getmidasInstagram: https://www.instagram.com/get_midas/Not: Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler ve haberler baz alınarak hazırlanmıştır. Eğer varsa içerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu podcast'te yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bahsi geçen hisselerdeki; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.

Gerçek gazetesi
Armağan Tulun: İktidarın saldırı programını 15-16 Haziran'ın yolundan giderek püskürtürüz

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Jun 12, 2024 5:40


15-16 Haziran 1970, Türkiye işçi sınıfı hareketinin doruk noktası olarak tarihe geçti. Sendikal özgürlükleri sınırlandırmak ve esas olarak DİSK'i ortadan kaldırmak amacıyla meclise getirilen bir yasaya karşı işçi sınıfı, haklarını savunmak için ayağa kalktı, savunmanın ötesine geçen ve çok daha ileriye atılma potansiyeli taşıyan bir ayaklanmaya da imza attı. Türkiye'de sınıf hareketinin o güne kadar gerçekleştirdiği en büyük ve bugüne kadar da aşılmamış eylemiydi 15-16 Haziran! O dönem iktidarda olan Demirel'in Adalet Partisi (AP) hükümetinin çalışma bakanının deyimiyle “DİSK'in çanına ot tıkamak” istemelerinin nedeni neydi? 1960'lı yılların başından itibaren işçi sınıfı giderek artan bir güç ve özgüvenle, grevler, direnişler, fabrika işgalleri gerçekleştiriyordu. Grev hakkını grev yaparak işçi sınıfına armağan eden Kavel grevinin ardından çorap söküğü gibi gelen, birçok fabrikaya yayılan grevlerin; Derby, Singer, Gamak, Sungurlar, Demirdöküm gibi fabrikaları saran işgal dalgasının ortasında, 1967'de devletten ve sermayeden bağımsız bir sendikal odak haline gelerek kurulmuştu DİSK. Uzlaşmacı bir sendikal anlayışın karşısında, sınıf mücadelesinin yöntemlerine sahip çıkıyordu. İşte bu nedenle patronlar DİSK'i bitirmek, patronların siyasi temsilcileri de DİSK'in çanına ot tıkamak istiyordu. Bu amaçla bir yasa tasarısı hazırlandı. Tasarıya göre bir sendika, ilgili işkolundaki işçilerin üçte birini, bağlı bulunduğu konfederasyon da toplam sendikalı işçilerin üçte birini örgütlemediği sürece faaliyette bulunamazdı. Bunun anlamı DİSK'e bağlı sendikaların, bağımsız sendikaların işlevsiz hale getirilmesiydi. Yasa sonradan, Senato'da da kabul edildikten sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi dedik. Kavel işçisi, ortada bir grev yasası yokken, bu anlamıyla yasadışı bir greve çıkarak grev yasasını yazdırmıştır. 15-16 Haziran'da fabrikalarından çıkıp İstanbul'un kalbine yürüyen işçiler de, meclisten geçen işçi düşmanı bir yasayı, ayaklarının altına almış ve yırtıp atmayı başarmıştır. Kavel grevi, haklarımızı yasalara yazdırmanın, 15-16 Haziran da haklarımızı gasp eden saldırı yasalarını püskürtmenin, şaltere uzanan ellerin, kol kola atılan adımların, sıkılı yumrukların eseri olacağını göstermiştir. 15-16 Haziran'da sermaye ve AP'siyle CHP'siyle düzen partileri DİSK'in çanına ot tıkamak için birleşmişti. Bugün de normalleşme laflarıyla süslenen bir ortamda Orta Vadeli Program ve Mehmet Şimşek ekonomisi arkasında sermaye ve düzen partileri işçi sınıfının ve emekçi halkın canına okumak için birleşmiş durumdalar. 15-16 Haziran'da İstanbul'a doğru yürürken otobanlarda, barikatlarda, tankların tepesinde DİSK'li işçiler, bu yasa bize dokunmuyor demeden onlara katılan Türk-İş'li işçilerle bir araya geldi. 15-16 Haziran'da işçiler düzen siyasetinin herhangi bir rengine değil, sınıfın gücüne güvendiği için kazandı. Bugün de haklarımızı korumanın, krizin faturasını patronlara ödetmenin, ekmeğimize, hürriyetimize sahip çıkmanın yolu, sınıf işbirlikçi sosyal diyalog çizgisini reddetmekten ve işgal, grev, direniş parolası ile 15-16 Haziran'ın izinden yürümekten geçiyor!

Yeni Şafak Podcast
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN - Yaza Doğru Siyâsal - Askerî Iklim

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 6, 2024 6:19


Önümüz yaz. Bu iklim değişikliğine bağlı olarak kışın sıkışmış olan bir dizi siyâsal- askerî meselenin de ısınıp yumuşacağına dâir kuvvetli emâreler hissediliyor. Rusya- Ukrayna savaşıyla başlayabiliriz. Ukrayna tarafı yan çizen ve bocalayan NATO devletlerinden gelen desteklerdeki aksamalar ve silâh tedârik zincirindeki eksilmeler sebebiyle hayli zor durumda. Geçen yaz başlattıkları taaruz tam bir başarısızlıkla neticelendi. Kritik bâzı yerleşim birimlerini kaybettiler. Rus ordusu bahar ve yaz aylarında muhtemelen yeni ilerlemeler sağlayacak görünüyor. Bir husûsu hatırlamakta fayda var. Rusya, Ukrayna'ya tekmil kapasitesini kullanarak girmedi. Hakiki kapasitelerini muhtemel daha büyük çaplı savaşlara saklıyorlar. Sabırlı ve zamâna yayılan bir stratejiyi tâkip ediyorlar. Daha çok Almanya başta olmak üzere Avrupalı NATO mensubu devletlerin ne yapacağını hesaplıyorlar. Kendileri açısından can sıkıcı olan Karadeniz donanmasında yaşadıkları kayıplar. Bunun için Transdinyester'i devreye sokarak yarın Odesa'ya karşı daha derinlikli bir operasyonu başlatabileceklerinin işâretini veriyorlar. Diğer taraftan Avrupa'nın içine düştüğü bocalamaları tâkip ettikleri anlaşılıyor. Baltık devletlerinin keskin Rus karşıtı siyâsetlerinin arkası boşalacak olursa ,ki bunun işâretleri de ABD seçimlerinden, bilhassa Trump'ın açıklamalarından geliyor; ellerini yükseltebileceklerini ve Kaliningrad ile yetinmeyip , Baltık'daki sâhasını genişletecek yeni açılımları başlatabileceklerini düşünmek çok da hatâlı olmayacaktır. Hâsılı, Rusların nihâî hedefleri Karadeniz ve Baltık'da içine düşürüldükleri sıkışmışlığı gidermek ve kontrol sâhasını genişletmek. Buna mukâbil Avrupa'nın hâli çıkmazlarla dolu. Baltık devletleri ile Almanya arasındaki çelişki aşılabilmiş değil. Giderek de büyüyor. İsveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya hesapsız bir saldırganlık temâyülünü devâm ettiriyor. Almanya ise mütereddit. Rusya'nın dünyâ kamuoyuna fâş ettiği son dinleme kayıtları Almanya'yı çok zor bir duruma soktu. Fransa ise tahrikkâr bir söylem kullansa da kendisini hayli geride tutuyor. Şansını daha çok Kafkasya , bilhassa da Ermenistan üzerinden deniyor. Eğer Trump seçimi kazanır , ABD NATO'ya verdiği desteği çekerse Avrupa ordusunun kurulmasına dâir safahatta Almanya'yı hâriçte bırakarak merkeze yerleşmenin , Avrupa liderliğini onun elinden almanın hesaplarını yapıyor. Rusya ise bu çelişkileri doğru değerlendiriyor ve rahatlıyor.

SEYİR HALİ
Dünyada giderek artan uçak talebi

SEYİR HALİ

Play Episode Listen Later Nov 13, 2023 112:18


Ali Çağatay Seyir Hali programında uçak üreticileri arasındaki rekabete değindi. Çağatay, "Türkiye'nin siparişiyle Airbus, Boeing'e tarihi bir fark atacak. Boeing'in bittiği, tükendiği günlere gelebiliriz, o kadar büyük bir fark" dedi.

SBS Turkish - SBS Türkçe
Diyabet hastalarının sayısı giderek artıyor

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Nov 12, 2023 11:22


Hükümet şu sıralar Avustralya'da giderek artan bir hastalık olan diyabetle ilgili federal soruşturmaya yapılan başvuruları değerlendiriyor. Hamile kadınlar, Avustralya Yerli Halki mensupları ve kırsal ve uzak bölgelerde yaşayanlar gibi bazı gruplar daha ağır bir yük taşıyor.

Yeni Şafak Podcast
Mehmet Şeker - Katil Bibi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 10, 2023 2:43


Evlerinin önü bulgur kazanı, yonca, yol, mersin, bulgur sokusu veya boyalı direk değil. Evlerinin önü protesto. İsrailliler Netanyahu'nun Batı Kudüs'teki konutu önünde protesto düzenledi. “Katil Bibi” diye bağırarak istifa etmesini istediler. Fakat istifa etmeden önce kaçırılan yakınlarının getirilmesini talep ettiler. Bibi, Binyamin'in kısaltılmış şekli.  Tel Aviv'de de İsrail halkı gösteri yaptı. Kaçırılan 240 İsrailli olduğunu söyleyen protestocular, yaşananların “savaş suçu” olduğunu haykırdı. 1996-99 arasındaki ilk başbakanlığı döneminde biz de kendisine bu sütundan bazı çağrılarda bulunmuştuk. Netanyahu'ya Neden yahu ve Niçin yahu demişliğimiz vardır. Yaptıklarının sorgulanacak kapsamda olduğunu vurgulamak için. Yıllar öncesinde bile ölçüsüz davranan biriydi. Gördük ki Bibi'nin yaşı ilerledikçe azgınlığı artıyor. Giderek daha fazla şiddet yanlısı davranıyor. Daha fazla gaddarlaşıyor. İnsan dediğin zamanla olgunlaşır. Bunda insana benzer bir taraf kalmadığı aşikâr.  İlk adının Binyamin olduğu ne derece kesin, araştırmaya değer gerçekten. Adolf olma ihtimali var gibi görünüyor. Hattâ, Netanyahu'nun kelime anlamı ile Hitler'in anlamı aynı olabilir. Dil konusuyla ilgilenenlere arz ederim. Bir bakmakta fayda var. İsimlerin, insan üzerinde etkisi olduğu ve kişilik yapısını etkilediği biliniyor. Yaptıkları birbirine çok benzediğinden ötürü, böyle bir şüphe doğuyor ister istemez.  Batı medyası, yöneticileriyle aynı kafada yayın yapıyor. Mümkün olduğunca İsrail yanlısı yayınlara rağmen, halk olan bitenin farkında. O yüzden dünyanın her tarafında İsrail'in yaptığı soykırım olarak görülüyor. “Savaş suçu” ifadesi, en hafif tanım. Gayet kibarlık içeriyor. Dün itibariyle İsrail'e ateşkes çağrısında bulunan ülke sayısı 121 idi.  Protesto gösterisi düzenlenmeyen ülke kalmadı. ABD'deki Yahudiler de başı çekiyor. New York'taki özgürlük anıtı önünde de İsrail ve Netanyahu protesto edildi. Gazze'de derhal ateşkes isteyen Yahudilerin “Bizim adımıza soykırım yapma” demesi, bizim sözlerimizden daha etkili ve anlamlı olsa gerek. Duyan ve gereğini yapan çıkarsa bu etki ve anlam belli olur. 

Kısa Dalga Podcast
Marjinal Fayda 60 | Enflasyonda yüzde 75'i göreceğiz

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Nov 6, 2023 16:22


TÜİK, Ekim ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini açıkladı. Tüketici fiyatlar aylık %3,43, yıllık 61,36 olarak duyuruldu. Böylece yıllık enflasyon üç ayın ardından ilk kez yavaşlamış oldu. Yavaşlamanın başlıca nedeni baz etkisi. Geçen yıl ekim ayında aylık enflasyon %3,54'tü.  Üretici fiyat endeksi ise aylık %1,94, yıllık 39,39 oldu. Bir süredir devam eden bu tablo, üretici fiyatların daha yavaş ve düşük oranlı arttığını gösteriyor. İki endeks arasındaki makas ise üreticilerin maliyet üstü zamlar yaptığını düşündürüyor. Enflasyon konusunda asıl TCMB'nin raporu önemli. TCMB 2023 enflasyon tahminini OVP seviyesine çıkardı. Başkan Hafize Gaye Erkan, 2023 yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 58'den yüzde 65'e, 2024 enflasyon tahminlerini ise yüzde 33'ten yüzde 36'ya çıkardıklarını söyledi. Başkanın açıklamalarına göre dezenflasyon süreci 2024 yılının ikinci yarısında başlayacak ve istikrarlı bir gerileme izleyeceğiz. O zamana kadar yükselmeye devam edecek ve 2024 Mayıs – Haziran döneminde %75 üstü bir enflasyon görülecek. Erkan'ın açıklamasına göre enflasyonda haziran sonrasında gerçekleşen 23 puandan fazla artışa akaryakıt fiyatları 4,8 puan, sepet kurdaki artış 4,3 puan, vergi artışları ise 2.5 puanlık katkı yaptı. ENAG, ekim enflasyonunu aylık %5,09, yıllık ise %126,18 olarak açıklamıştı. Giderek yaygınlaşan kanaat, ENAG'ın rakamlarının hissedileni daha doğru yansıttığı yönünde.  Bakan Şimşek, şeffaflık sözü verdiği halde kendisinden önceki dönem açıklanan ve çok tartışma koparan enflasyon rakamlarını denetime açmadı. Dolayısıyla son aylarda doğru açıklandığını kabul etsek bile, yanlış rakamların üzerine açıklanmış oluyor. Yıl başı yaklaşırken yine bu tartışmalı enflasyon rakamları artışlar için baz oluşturacak. Emekçileri zor günler bekliyor TCMB Başkanı, son enflasyon raporu sunumunda, “Ücretlerdeki her 10 puanlık artış enflasyonda 1 ila 1,2 puan artışa yol açıyor” dedi. Fakat kar marjlarındaki fahiş artışların, şirketlerin maliyetlerinin çok üstünde zam yaparak sağladıkları astronomik karların etkisi hakkında ne bir çalışmadan söz etti ne de bir oran verdi. Ortodoks iktisatçılar, ekonomistler bu tutucu yaklaşımdan, bu piyasacı yaklaşımdan ayrılmıyorlar. Onlar için şirketlerin fahiş karları sorun oluşturmuyor. Bakış açılarının merkezinde “şirketler için her şeyin daha iyi olması” var. Milyonlarca emekçinin yoksulluk pençesine düşmesini her zaman göze alınması zorunlu bir maliyet olarak vazediyorlar. Enflasyonun karakteri hakkında bir çalışma yok. Bu enflasyonun talep çekişli mi yoksa kar çekişli mi ya da başat rolü hangisinin oynadığına dair bir kanıt sunmadan klasik sermaye yanlısı, sermayeyi gözeten politikaları tercih ediyorlar. Bu yaklaşımı ekonomi yönetiminin iki önemli isminde de (Şimşek ve Erkan) izliyoruz. Prof. Dr. Erinç Yeldan, Erkan'ın açıklaması üzerine; “Enflasyonun altında ücret maliyetleri var savı yanlış, tutarsız ve komuoyunu yanıltıcıdır. TÜİK verileri, 2015 sonrasında şirketlerin tekelci konumlarına dayanarak kar marjlarını hızla yükselttiğini ve üretici fiyat enflasyonunu körüklediğini belgeliyor” dedi. Ücretlerin milli gelir içindeki payı azalırken, TÜİK'in hatalı enflasyon rakamlarına göre yapılan zamlarla ücretlilerin alım gücü kaybı ortadayken, enflasyonu ücret artışlarının azdırdığını söylemek doğru Ortodoks ezberden başka bir şey değil. Prof. Yeldan'ın dediği gibi yanlış, tutarsız ve yanıltıcı. Fakat anlaşılıyor ki mevcut ekonomi yönetimi ücretlilere yüklenmeyi sürdürecek. Bu acımasızlığı en son “emeklilere 5 bin lira ikramiye” verilmesinde kapsam sınırı getirilmesinde de görmüştük. 

Yeni Şafak Podcast
Süleyman Seyfi Öğün - Kamuoyu nerede?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 6, 2023 6:14


Bilmem dikkâtinizi çekiyor mu? Gazze haberleri yavaş yavaş sönümleniyor. Evvelâ ikinci sıraya düştü. Giderek altyazılara dönüşüyor. Gazze'deki korkunç katliam bittiği için değil. Tam aksine katliamlar bütün hızı ve şiddeti ile devâm ediyor. İsrâil'in duracağı yok. Hizbullah'tan gelen haberler “kasapları” rahatlattı. Meselenin seyrini değiştirmesi beklenen Hizbullah, en azından şimdilik savaşa dâhil olmayacağını beyân etti ve HAMAS'ı hayâl kırıklığına uğrattı. Artık kasapların önünde hiçbir mâni kalmadı. II.Umûmî Harp sonrasında yaşanan en büyük soykırım insanlığın gözü önünde amacına doğru ilerliyor. Af edersiniz, insanlığın gözü önünde dedim ; düzeltiyorum; görme kabiliyetini kaybetmiş insanlık demem icap ederdi. Her şeyin, eski zamanlarda mukâyese edildiğinde, asrî teknolojinin de himmetiyle çok daha görülebilir olduğu bir dünyâda yaşanan bu körleşme ne kadar da tuhaf? Aslında şaşırmamak gerekir. Diyalektik icâbı, ışık görmeyi sağlar; ama fazlası da kör eder. Evet mesele bu. Fikri takipsizlikle seyreden bu körleşmenin üzerinde durmak gerekiyor. Başlayalım... 1970'lerin Türkiye'sinde sağ ve sol militanların derneklerindeki duvarlarını birbirlerine benzeyen posterler süslerdi. İdeallerindeki Türkiye'yi resmeden, her hâlinden acemi ressamların elinden çıktığı belli olan posterlerdi bunlar. Solcularınkinde,, ellerinde orak çekiç tutan gürbüz işçiler resmedilirdi. Sahnenin arkaplânında, münbit tarlaların bittiği noktalarda mutlaka tüten bacalarıyla fabrikalar olurdu. Sağcılarınkinde ise işçilerin yerine , milli ve mânevî hislerle donanmış gürbüz “Türkler” boy gösterirdi. Fabrikalar ve tarlalar oralarda da resmedilirdi. Fark, fabrika bacalarına câmî minârelerinin de dâhil olmasıydı. Evet, müşterek payda ,münbit tarlalar ve fabrikalardı. Bu hasretler ve beklentiler aslında o günlerin; II.Umûmî Harp sonrası kurulan dünyânın ahkâmı ile mütenâsipti. Kalkınmak, sanayileşmek, büyümek ve nihâyetinde refaha ermek adına, ekonomiden siyâsete dev merkezî yapıların hüküm sürdüğü bir dünyaydı bu. Tek mesele bunun nasıl başarılacağı ile alâkalıydı. Kapitalist yol mu, sosyalist yol mu? Bu bölünme, gençleri birbirine kırdıracak kadar büyüyen , ölümcül neticeleri olan bir kavgaya dönüşüyordu. Bugünden bakıldığında ilkinin baskın ve hegemonik, diğerinin ise onun devlet yoğunluklu bir çeşitlemesi olduğu çok berrak görülebiliyor. Hâsılı bir kayıkçı kavgası kadar cesâmeti olan bir ayrışma, cepheleşmelere, iç savaşlara, kan dâvâlarına dönüşüyordu.

COSMO Köln Radyosu
Almanya'nın göç politikası giderek sertleşiyor

COSMO Köln Radyosu

Play Episode Listen Later Nov 2, 2023 20:43


Alman siyaseti adeta istihdam etmek için ihtiyaç duyduğu göçmenler ile mülteciler arasında sıkışıp kaldı. Giderek güven kaybeden koalisyon hükümeti, aşırı sağcıların güç kazanmasının da verdiği baskıyla göç politikasını sertleştirecek adımlar atmaya başladı. Bu adımlar ile hükümet, Almanya'da alışık olduğumuz insan hakları konusundaki duyarlılığını da yitirmeye başladı. Podcast COSMO TÜRKÇE'ye konuşan Berlin Federal Göç ve Uyum Konseyi Yöneticisi Dr. Deniz Nergiz bu soruna AB içindeki fikir uyuşmazlığını da ekliyor. Mikrofonda Aydın Işık ve Ceyhun Kara var. Von Aydin Isik.

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Böyle dedi büyük şeytan: İşgalci İsrail mazlumdur, mülk sahibi Hamas terörist!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 12, 2023 4:27


Kilometrekare başına 4.000 kişinin düştüğü, su ve enerji kaynakları sıfır olan toplam 360 kilometre karelik bir toprak parçası, adına İsrail denilen bir katiller grubunca, dünyada gönlünün çektiği yeri işgal etmeyi ve insan kanıyla beslenmeyi sıfatı haline getiren ABD'nin verdiği son teknolojiden ve her cinsten yıkım ve öldürme araçlarıyla havadan ve karadan vuruluyor. Bu daracık alanda evlerini, akrabalarını kaybetmiş ailelerse acı ve gözyaşı içinde, sudan, yiyecekten, enerjiden, ilaçtan, zayıf da olsa uzanabilecek bir yardım elinden mahrum olarak ölmeyi bekliyorlar. “Neden böyledir; bunların sebebi nedir?” diye sormanın vakti çoktan geçti. Çünkü bunların cevaplanmasına mahsus kavramların ya içleri boşaltıldığı ya da anlamları değiştirildiği için beyan edilecek doğruların hiçbir hükmü kalmadı. Fiilen yaşananı mecazi, analojik bir dille anlatmayı denemek de boşunadır zira işgalcilerin ve destekçilerinin hizmetindeki dünya medyası, onlar tarafından uydurulan, üretilen sahte haberlerle akılları ve vicdanları uyutuyorlar. Örneğin, “Hamas'ın yaşarlarken ölüme terkedilmiş bir halkın feryadını dünyaya duyurmak için silaha sarılması meşrudur” diyemezsiniz çünkü hem bu meşruiyetin hem de Filistin toprağının asıl sahiplerinin terörist ilan edildiği bir zamandayız. Basitleştirerek düşünelim: Sizin bir eviniz var. Günlerden bir gün eli silahlı biri evinize gelerek, buranın 2.500 yıl önce kendi atalarına ait olduğu iddiasıyla evinize el koyuyor ve sizin rica ve minnetinizle evinizin odalarından birinde yaşamanıza izin veriyor. Sonra o odayı da elinizden alıyor ve sizi sokağa atıyor. Ardından sokakta olmanızı kendi güvenliği için sakıncalı bularak sizi başka yere sürüyor. Siz diğer sürülenlerle birlikte küçük bir alana sığınıyor ve orada hayatınızın temel ihtiyaçlarını evinizi işgal edenin keyfine göre karşılayabileceğiniz yeni bir düzen kuruyorsunuz. Evinizi işgal edene ve sizi sürene karşı en ufak bir itiraz hakkınız bulunmuyor. Böyle bir haktan söz ettiğiniz anda ölüm makinalarını karşınızda buluyorsunuz. Öyle ki, evinizi işgal eden silahlı kişi evinizin asıl mukimi, siz ise bu mukime -en azından ona zulmünü hatırlatmak bakımından- zarar veren kişi ilan ediliyorsunuz. Giderek bu zararlılığınız sizin terörist olarak ilan edilmenizle sonuçlanıyor. Artık işgalcinize karşı en ufak kıpırdanışınız bile sözüm ona medeni bir mukime karşı barbarlık yapmanız şeklinde sabitleniyor. Bu vb. örneklerin hülasası, Filistin'i her geçen gün metre metre işgal eden Siyonistlerin sanki buranın gerçek mukimleriymiş gibi mağdur gösterilmeleri; vatanlarının işgaline, zulüm altında yaşamaya rıza göstermeyen Filistinlilerin ise terörist ilan edilmeleridir. Bu bağlamda Biden'in, gerçekleri tersyüz etmekle meşhur ABD'nin başkanı olarak, önceki gün medyanın önüne çıkıp, işgalci bir terör devleti olan İsrail'i mülk sahibi, vatanını savunan Hamas'ı ise terörist ilan etmesi söz konusu sakat anlayışın ve ahlaksızın ilk örneği olmadığı gibi son örneği de olmayacaktır.

Trend Topic
309: Giderek Büyüyen Tehlike: Metin Amca

Trend Topic

Play Episode Listen Later Aug 24, 2023 24:30


İsrailli uyuşturucu kaçakçısı İsrail ricası üzerine affedildi. Peki uyuşturucu böyle rahat davranabileceğimiz bir sorun alanı mı? Bu bölümde konumuz son yıllarda bir salgın gibi yayılan metamfetamin bağımlılığı. Namı diğer, metin amca.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast techcareer.net hakkında reklam içerir. Ücretsiz bootcamplere katılmak, eğitimlerle seviye atlamak veya teknoloji alanında iş bulmak istiyorsan, hemen şimdi buradan techcareer.net'e üye ol, kariyerini yükselt.Bu podcast, Lavita hakkında reklam içerir.Eğer günlük beslenmenizi 70'ten fazla doğal meyve, sebze ve bitki özü içeren mikro besin konsantresi LaVita ile desteklemek istiyorsanız, hemen şimdi buradaki linkten TREND20 kodunu kullanarak %20 indirim fırsatını değerlendirin ve dünya dalış rekortmeni Cenk Devrim Ulusoy'dan online nefes egzersizi eğitimini kaçırmayın!Açıklama: Nefes egzersizi eğitimi 8 Ekim 2023 tarihinde online bir webinar olarak düzenlenecektir. Ürünü indirim koduyla satın alan müşterilere firma tarafından bilgilendirme e-postası gönderilecek ve olası bir tarih değişikliği durumunda da bilgilendirme yapılacaktır.*Neuroendocrinology. 2015 Eyl; 36(4): 337-347. Yönetmen: Prof. Dr. Mosgöller, Viyana Üniversitesi"See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Gerçek gazetesi
Başyazı: Bu düzenden alacaklıyız! Haklarımızı vermeyecekler alacağız! (Temmuz 2023)

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Jul 9, 2023 4:45


Erdoğan'ın seçime giderken ülkeyi bir borç batağına soktuğunu seçimlerden sonra da alacaklıların kapıya dayanacağını söylemiştik. Teker teker gelmeye başladılar. İlk gelen NATO oldu. Daha resmi sonuçlar bile açıklanmadan NATO'nun istediği asker gücü Kosova'ya yollandı. Ardından uçaklar Almanya'daki NATO tatbikatına gönderildi. Hükümet açıklandı. Hazine ve Maliye, Batı emperyalizminin gözdesi İngiliz Mehmet'e, Merkez Bankası Amerikan bankalarından transfer edilen Gaye Erkan'a teslim edildi. İngiliz Mehmet ilk ziyaretini TÜSİAD'a yaptı. İşçisine lira ödeyip malını dövizle satan büyük patronlar adına Tuncay Özilhan ve turizm patronları değersiz Türk lirası istedi. Merkez Bankası kuru baskılamasın dedi. Dolar kuru 26'yı geçti. Patronların kasaları doldu. Alacaklılar Erdoğan'ın yeni iktidar döneminde istediklerini bir bir alıyorlar. Peki ya emekçi halk? Emekçi halkın payına hayat pahalılığı ve işsizlik düşüyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) yayınladığı endekse göre Türkiye 149 ülke içinde işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasında yer alıyor. Asgari ücret zamları senede iki defa yapılıyor artık. Ama asgari ücret bir türlü açlık sınırını aşmıyor. Giderek daha fazla işçi asgari ücretli haline geliyor. Kamu emekçilerine ve emeklilere yapılan zamlar da aynı şekilde yapıldığı gibi enflasyon karşısında eriyor, buhar olup uçuyor. Elinde paranın gücünü bulunduranlar hükümetten istediklerini alırken işçi ve emekçinin haklarını savunabilmesinin tek yolu örgütlü olmaktan ve üretimden gelen gücünü kullanmaktan geçiyor.

Medyascope.tv Podcast
Nuray Mert ile Soru-Cevap (80): “Demokratik bir Türkiye isteyenler sandığa giderek itirazlarını kayda geçirmeli”

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later May 23, 2023 34:47


ismi sonra bulurum
insan büyüdükçe-kusura bakma- giderek kendine benziyor

ismi sonra bulurum

Play Episode Listen Later Nov 18, 2022 13:06


selam! bu bölüm üstüme düşen kedi, iletişim becerilerimin gelişmesi, bazı harika akademisyenler ve küçüklüğümün hayal kırıklığı mıyım? sorusunu içeriyor.- umarım değilizdir-

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - İnsanlığı savunmak

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 20, 2022 4:32


LGBT dayatması, insanı kendi vasatının altına indirmeye yönelik bir sapıklık / sapkınlık eyleminden ibaret olmadığı gibi, sonuç itibariyle toplumsal yaşayıştaki cinsiyet dengesini bozmaya yönelik bir teşebbüsten de ibaret değil. Giderek dijitalleşen iletişimin, insanın insanca davranışlarını tahrip ettiği; insanı ekran bağımlılığı içinde sosyal hayatın dışına ittiği, yüz yüze ilişkileri ortadan kaldırarak insanı yalnızlaştırdığı ve dolayısıyla onu salt kendi bunalımlarını, hırslarını, arzularını, saplantılarını derinleştiren bir aşırı bencillik içinde bunalım- severliğin bataklığına sevk ettiği bir ortamda yaşamaya zorlandığımız kadar, bunları sessiz bir kabul, tepkisiz bir seyir içinde, hak edilmiş bir zillet olarak kanıksayıp kabullenmeye zorlanıyoruz. Bunun adı LGBT sapkınlığı, özgürlükçülük, teknolojik güce teslimiyet, sanalcılık, kültürel aşkınlık, dünya vatandaşlığı, bireyleşme, kimliksizleşme... her ne olursa olsun son tahlilde tehlikede olan şu ya da bu sosyal kurum değil, bizzat insanlığın kendisidir ki, bu bağlamda zikredilen olumsuzluklara karşı çıkmak artık doğrudan insanı / insanlığı savunmaktır. LGBT dayatmasından söz ettiğimiz yerde, âlemin kıyametini erkene almayı teolojik bir görev bilerek, bunun için ilk etapta insanı insan kılan vasatın altına indirmeye ve böylece sapkınlığın dibini bulmaya çalışan Yahudi-Hıristiyan karışımlı inanç sahiplerinin ve onların ön verdiği muktedirlerin, LGBT başta gelmek üzere sapkınlıkları kendi anayasalarıyla meşrulaştırmalarından ve bu meşrulaştırmaya itiraz edenleri a priori olarak anayasa ve devlet düşmanı ilan etmelerinden söz ediyoruz demektir. Konu bu safhaya taşındıktan sonra sanat, edebiyat, tiyatro, sinema... esaslı kültürel projelerde devletin ya da sivil müesseslerin desteğini alabilmek için LGBT'ye özel bir yer ayrılması, bunun teknik olarak mümkün olmaması durumunda ise çağrışım, ima ve gönderme yoluyla sapkınlıklardan ve başarılı(?) sapıklardan olumlu bir şekilde bahsedilmesi zorunlu sayılmakta; internet ortamındaki ağ sunucuları, arama motorları, sosyal medya ortamları, film ve dizi-film kanalları da bunların yayım ve yaygınlaştırılmasından birinci derece yetkili kılınarak sorumlu tutulmaktadır. Bunu örneklendirmek için çok uzağa gitmemize gerek yok. İnsanlığı savunmak maksadıyla LGBT dayatmasına karşı okur ve izleyicilerini bilgilendiren Albayrak Medya'nın yayımlarına sosyal medyada sınırlama getirildi; gazetecilik başarısını ve mezkûr konudaki savunma azmini gıpta ederek izlediğimiz gazetemiz yazarları Ersin Çelik'in ilgili hesaplarına müdahale edildi. Ersin Çelik bu sınırlamayı ve tasallutu, “Yeni Şafak olarak eşcinsellik akımlarının önüne geçilmesin diye örülen setlerden birine daha takıldık. YouTube, tıp dünyasının aslında yıllardır tartıştığı, bilim dünyasının üzerinde çok kafa yorduğu 'eşcinsellik geni var mı yok mu' tartışması üzerine yaptığımız dosya haberi yayından kaldırdı. Altı uzmanın görüş verdiği dosyanın 'nefret söylemi' barındırdığına kanaat getirmişler. Dayanakları ise bir uzmanın eşcinselliği tedavi edilebilir hastalık olarak değerlendirmesi. İtiraz ettik ve beklediğimiz gibi reddedildi. Çünkü sadece YouTube üzerinden 500 bin izlenen bu bilimsel yorumlar tıp dünyasında üzeri örtülen tartışmayı yeniden gündeme getirmişti. Ellerindeki 'sansür gücünü' kullanarak yayını durdurdular” cümleleriyle gündeme taşıdı ama ne özgürlük düşkünlerinden, ne de sansür karşıtlarından “tık” çıkmadı.

Made in Turkey
Okulun - Diplomanın Önemi Giderek Azalıyor mu?

Made in Turkey

Play Episode Listen Later Aug 31, 2022 3:01


Firmalar işe alım yaparken diplomaya bakıyor mu? Okul sırasında elini kirletmek ne kadar değerli? Sıfırdan Globale'nin yaptığı bootcampleri takip etmek için: instagram.com/sifirdanglobale

Yeni Şafak Podcast
LEVENT YILMAZ - Kusursuz fırtına giderek yaklaşıyor!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 15, 2022 4:14


Dün ABD enflasyonu açıklandı. Son veri %9,1 geldi. ABD enflasyonu tarihi yüksek seviyelerde ve görünen o ki böylesi bir enflasyonla mücadele edebilmek için ABD Merkez Bankası Fed'in her zamankinden daha sıkı para politikası uygulaması gerekecek. Hatta enflasyonla mücadele için resesyon bile göze alınıyor diyebiliriz.

CEPTE PSİKİYATRİ
BAĞIMLILIK NEDİR ? TEDAVİLERİ NELERDİR?

CEPTE PSİKİYATRİ

Play Episode Listen Later Jul 6, 2022 17:57


Giderek artan metamfetamin bağımlılığı ve bağımlılıktan kurtulma yolları.

Yeni Şafak Podcast
Abdullah Muradoğlu - Amerika'da eyalet savaşları..

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 27, 2022 4:43


“ABD Yüksek Mahkemesi'nin kürtajı anayasal hak olmaktan çıkaran son kararı “kültür savaşları”nda dönüm noktası oldu. Giderek derinleşen kutuplaşmanın Amerika'nın gelecekteki 'yeni iç savaşı'nın zeminini oluşturduğuna dair karamsar görüşler dile getiriliyor. ABD, hem kişi başına düşen silah sayısında, hem de ateşli silahlarla hayatlarını kaybeden insan sayısında Dünya'da ilk sırada yer alıyor. Son birkaç yıl içinde silah sahipliği sayısı daha da arttı. Sivil kişilerin elinde çok fazla silah birikti. 6 Ocak 2021'de Amerikan Kongresi'nin Trump yanlısı tuhaf post- modern gruplarca işgal edilmesiyse Demokratlar'ı çok ürküttü. “Beyaz üstünlükçü” gruplarda yoğunlaşan silah sahipliği diğer etnik ve ideolojik gruplar arasında da yayılıyor. Böyle devam ederse, bir 'iç savaş' halinde taraflar yeteri kadar silah biriktirmiş olacaklar. ABD medyasında dile getirilen bir karamsar tablo bu. 2020'de “Siyah Hayatlar Değerlidir “gösterilerine karşıt grupların müdahalesi sonucunda

Beyazperde: Fragmanlar
Zir-i Cin Fragman

Beyazperde: Fragmanlar

Play Episode Listen Later Jun 19, 2022


Defne, işinde oldukça başarılı olan bir gazetecidir. Başarılı haberlere imza atan genç kadın, Malatya Film Festivali'ni takip etmek için ekip arkadaşları ile birlikte Malatya'ya gider. Festivalin sona ermesinin ardından dönüş yoluna girdiklerinde, yolda bir tabela Defne'nin ilgisini çeker. Tabelaya olan merakı Defne'yi küçük bir köye sürükler. Ekip ile birlikte köye giden Defne, burada anlam veremedikleri olaylarla karşı karşıya kalır. Giderek daha korkunç olaylara şahit olan Defne ve arkadaşları, içine düştükleri durumdan kurtulmanın yolunu arar.

Yeni Şafak Podcast
ÖMER LEKESİZ - Hind-İslam imparatorlukları, Hindistan ve Müslümanlar

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 13, 2022 5:12


Hindistan'da İslamofobik olaylara her gün bir yenisi ekleniyor. Müslüman öğrencilere başörtü yasağı getirilmesinin ardından, Delhi'den Mumbai'ye... birçok şehirde başlatılan ezan yasağı, polis zoruyla uygulamaya konuldu. Son haberler ise, iktidar partisi sözcüsünün Ranchi ilinde Hz. Peygamber'e hakaret etmesini takiben çıkan olayları önlemek için polisin başvurduğu ağır şiddet hakkındadır. Bu haberlerle kısmen görünürlüğe çıksa da aslında Hindistan, bizler için çok kalın bir sis perdesinin arkasındadır. Batılıların ürettiği egzotik diyar romantizminin kırıntılarından ve bu bağlamda Şah Cihan'ın (ö. 1666) vefat eden eşi Ercümend Bânû Begüm'ün anısına inşa ettirdiği Tac Mahal'in aşk soslu masalsı dünyasından öte fazla bir bilgimizin olduğu pek söylenemez. Gerçekte tarihi ve dini bağlarımız nedeniyle çok yakınımızda olan (ya da olması gereken) Hindistan neresidir? Ne zamandan beri bizler için uzak diyardır? Neşen şimdilerde İslamofobya'nın merkezlerinden biri haline getirilmek istenmektedir? Giderek çoğalan önemleri artan bu sorular cevaba muhtaçtır.

Turkish Stories
17 AĞUSTOS 1999 ADAPAZARI DEPREMİ / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Jun 3, 2022 4:09


Turkish Stories for Learner Turkish AFETLER 17 AĞUSTOS 1999 ADAPAZARI DEPREMİ Hep aynı rüyayı görüyordum: Ailecek Türkiye'deki evimizdeyiz. Kocam, kızım ve oğlum... Gecenin derin sessizliğinde çıt yok. Birden yer gök sarsılıyor, evimiz yıkıldı yıkılacak... Telaşla dışarı fırlıyoruz, avluda bulunan araba garajına sığınıyoruz. Büyük bir gürültüyle yıkılıyor evimiz... Toz duman, çığlıklar... Bir kâbustan uyanır gibi yataktan doğruluyorum. Soluk soluğa, yüzüm terler içinde, etrafıma bakınıyorum. Aynı rüyayı üç kez görmüştüm. İkisini Almanya'da; üçüncüsünü ise Adapazarı'ndaki evimizde... Bir gün kocama anlattım. Dinledi “Hayır olsun!” dedi. Derken dünya işleri, vatanıma kavuşmanın heyecanı, neşesi rüyayı bana unutturdu. 1999 yılının temmuz ayıydı. Havalar öylesine sıcaktı ki! İnsanı bayıltan bir sıcaklıktı bu. Hani gölgeler de olmasa, kesin ölebilirdi insan, diye düşünüyordum. Yıllardır Almanya'dayız. Bu yüzden her temmuz ayında yollara düşüyor ve memleketimize geliyoruz. Bu yıl da Adapazarı'ndayız. Bazen rüyam geliyordu aklıma, dalıp gidiyordum. Ağustos ayının 16'sıydı. Unutmuştuk Almanya'yı... Memleketimizde, eş dost arasında çok güzel günler geçiriyorduk. Görülmedik bir yazdı. O ne sıcaktı! Giderek artıyordu sıcaklıklar... Bir ay önceki güneş tutulmasından sonra komşularımız havanın çok sıcak olduğunu söylüyordu. Gece saat 12:00'yi geçmiş olmalıydı. Sokaklarda kimseler yoktu. Uzaklardan acayip gürültüler ve köpek ulumaları geliyordu. Zamanla onların sesi de kesildi. Erken kalkmak için uyumalıydım. Ama gözümde uyku yoktu. Birden gördüğüm o kâbus gibi rüya aklıma geldi. Evet, evimiz yıkılmıştı. Ailecek dışarı fırlamıştık... Bu rüyayı zihnimden atmaya çalıştım. Hatırlamak istemedim. Yerimden kalktım. Yan odaya geçtim. En iyisi, uyumaktı. Yatağa girdim. Hafiften dalmışım. Derken, büyük bir gürültüyle uyandım. Önce rüya görüyorum sandım. Yine aynı kâbus diye düşündüm. Her şey sarsılıyordu. Yerimden zorlukla doğruldum. Ayakta duramıyordum. Evin içindeki eşyalar devriliyor, sallanıyordu. Deprem olmuştu. Eşyalar yerle bir olmuştu. Her yer darmadağınıktı. Evdekilere seslendim: “Haydi balkona!” diye bağırdım ve yürüdüm; ister istemez onlar da arkamdan koştular. Balkonun kapısını açınca şaşkınlıktan donakaldım. Hemen önümüzde bahçe vardı. Oysa evimiz zemin katta değil ikinci kattaydı. Nasıl bahçede olabilirdik! Hep birlikte balkondan bahçeye geçtik... Manzara korkunçtu. Apartmanın iki katı yere çökmüş, bizim balkonumuz da bahçe ile eşit seviyeye gelmişti. Dehşet içinde etrafımıza bakındık. Her taraf zifirî karanlıktı. İniltiler, feryatlar, uğultular duyuluyordu. Sabah, gün doğduğunda, o acı gerçeği öğrendik. Adapazarı'nda, Gölcük'te, İzmit'te ve İstanbul'da binlerce ev yıkılmış, on binlerce insan ölmüştü. Memleketimiz, tarihin en büyük depremlerinden birini yaşamıştı. Hâlâ şaşkınlıkla düşünüyorum: Almanya'da iken gördüğüm kâbus gibi rüya, aynen gerçekleşmişti.

Esra Sert Podcast
Ne Olacak Bu Erkeklerin Hali?

Esra Sert Podcast

Play Episode Listen Later May 30, 2022 19:03


Psikoloğa giden kadınlar, meditasyon yapan kadınlar, bu podcasti dinleyen kadınlar

Fularsız Entellik
Aptallaşıyor muyuz 1: Idiocracy ve Öjenik

Fularsız Entellik

Play Episode Listen Later May 27, 2022 27:03


Nesiller arası kıyas yapmanın objektif bir yolu var mı? İnsanlık genel olarak aptallaşıyor mu, daha zeki bir hale mi geliyor. Daha temelde zeka ne demek, nasıl ölçülüyor, ne kadar önemli. Tüm bunları konuşacağımız kısa bir seriye başlayalım. (Duyuru: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon çıktı!)Bölümler:(00:04) "Şimdiki Gençler" ve Nostalji Bölümü(02:26) Story of Human Language(05:08) Idiocracy(06:50) Dsygenics(09:30) Marching Morons(10:04) Platon'un gardiyanları(11:15) Geçmişte öjenik(13:03) Galton ve modern öjenik(14:22) Goddard: İdiot vs moron(15:24) Göçmenlere zeka testleri(18:40) Zorunlu kısırlaştırma(19:50) Yeni Öjenik(21:06) Robert Plomin(22:46) Gattaca(24:29) İdiocracy bir ütopyaydı(25:09) Giderek aptallaşıyor muyuz?(26:09) Teşekkürler.Kaynaklar:Why We've Been Hating on ‘Kids These Days' for Thousands of YearsIdiocracy: Deep or Dumb?Platon ve ÇocuklarHayvanlarda öjenikABD'de Öjenik ve KısırlaştırmaDysgenic doğurganlık araştırması.Sponsorlar:.Bu podcast, Decathlon hakkında reklam içerir.Decathlon Mayfest kapsamında 5 büyük şehirde gerçekleşecek olan (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya'da) ücretsiz ve sürpriz ödüllerle dolu spor etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Mayıs ayı boyunca atölye hizmeti veren Decathlon mağazalarında ücretsiz bisiklet check up hizmetinden yararlanabilir ve aya özel fırsat ürünlerini keşfedebilirsiniz.Decathlon Mayfest fırsatlarını detaylı incelemek için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Yeni Şafak Podcast
Ayşe Böhürler - Acaba?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 12, 2022 4:55


Ekrem İmamoğlu'nun Rize gezisi ve bunu İBB imkânlarıyla finanse etmesi, Nagehan Alçı'dan başlayarak gazetecilerin dizaynı, Özlem Gürses'in itirafı, Fenerbahçe ile çekişmesi gibi birçok haberi üst üste okudum, lakin herkesten farklı olarak “acaba istenen bu muydu” diye düşünüyorum. Türkiye'de derin devlet derken ima edilen en önemli güçlerden birisi derin CHP'dir. Olayın bu boyutu düşünülmeli. Diğer taraftan Türkiye'de seçmen kitlesinin oturduğu taban sağ siyasete yakın. İktidara gelmek için sağ seçmenin oyunu almak gerekiyor. Son dönemlerde CHP genç seçmene, diğer tarafta Kürt muhafazakâr seçmenin oyunu almaya yöneldiyse de sonuç çok başarılı değil. Kıpırdanma var ancak. Afişlere başörtülü seçmen resmi koyarak, başörtülülerle toplanarak, toplantıda da onlara bu işi ne kadar zoraki yaptıklarını hissettirerek olmuyor. İçtenlik ve samimiyet olmayınca başörtülüler de dindarlar da yama gibi kalıyor. İmamoğlu İBB bütçesiyle çıktığı Rize gezisinde derin CHP operasyonuna mı maruz kaldı? Veyahut da istediği bu muydu? CHP ile ayrışmak, “Koç sermayesi İmamoğlu'nu destekliyor” sözünü boşa çıkarmak, sol seçmenle arasına mesafe koymak... Giderek böyle olduğunu düşünüyorum. Rize gezisi sağ seçmenden oy istemeye daha rahat gidebilecek imkânları mı ortaya çıkardı... Düşünmek lazım... Hataların (hataysa eğer) çıkarttığı fırsatları da göz önüne almak gerekebilir. Araştırmalar seçmenin oy verme davranışının da giderek rasyonellikten uzaklaştığını ortaya koyuyor. İnsanlar giderek daha içe kapatıyor, bu da onların kendi küçük gruplarının dışındaki gruplarla bağlantı ve duygudaşlık kuramamasına sebep oluyor. Acaba diğer gruplarla duygudaşlık kurabilmesi için Rize gezisi araç mı olacak, bakıp göreceğiz... Diğer taraftan acaba CHP içi bir hesaplaşma mı var? Kılıçdaroğlu'nun çektiği videodaki 100 bin liralık otel odası imasının CHP İstanbul Gençlik Kolları tarafından servis edildiği düşünüldüğünde CHP Genel Merkezi, İstanbul Kaftancıoğlu ekibini tasfiye mi ediyor sorusu akla geliyor. KÜLTÜR, FİKİR SAVAŞLARINA GALİP GELİYOR Che Guevera'nın arkadaşı Fransız düşünür Regis Derbay Türkiye'de daha çok sol çevrelerde bilinir. Sosyalist düşüncenin güçlü olduğu, devrim fikrinin en canlı tartışıldığı yıllarda söylediği “Blucinlerin ve rock'n roll'un gücü tüm bir Kızıl Ordu'nun gücünden fazla” tespiti o günlerde olduğu gibi bugün için de önemli. Bu söz; devrimcilerin “Amerikan emperyalizmine hayır” deyip dolarla satın alınan blucinleri giydikleri yılları anlatmanın ötesinde, kültür ve yaşamın getirdiklerinin ideallerin ve fikirlerin üzerine çıkan belirleyiciliğine yaptığı vurgu açısından da önemlidir. Bugün bu modalar değişse de kültürün etki gücü değişmiyor. Geçenlerde bir arkadaşım küçük çocuklarının diline dolanan Lady Gaga'nın bir şarkısının nakaratından ne kadar rahatsız olduğunu, ama aynı zamanda nakaratın da ne kadar müzikal olarak dile dolanmaya müsait olduğunu anlatıyordu. Merak ettim baktım. Lady Gaga'nın ABD askeri gücünü anlattığı “Tut elimi her şey düzelecek, gök kubbeden kulağıma fısıldandı” şarkısına Amerikan hava savaş gücünü anlatan Tom Cruise'un oynadığı film görüntülerinin de yer aldığı klibini izlerken arkadaşıma da Regis Derbay'a da hak verdim. Siyasetin kör kavgalarına değil dünyanın kültür kavgalarına bakmak gerekiyor. Devrim orada başlıyor. HAYVAN HAKLARINI SAVUNURKEN... Hayvan haklarını savunmanın insan haklarını savunmaya yeğlendiği bir sınır çizgisi var. O sınır çizgisi bugünlerde çok sık ihlale uğruyor. Sokak köpeklerinin saldırısıyla sakat kalanların, ölenlerin haberlerinin giderek sıklaşması herkesi korkutuyor. Bunu son derece soğukkanlı kalarak karşılayanları, hatta bir çocuğun hayatını kaybetmesine ya da uzuvlarını kaybetmesine tepki vermeyerek, “Medya abartıyor” diyenlerin umursamazlıklarını görünce doğrusu hayret ediyorum. Hiçbir canlıyı bir canlıya yeğlemeyelim, eyvallah. Lakin insanları da vahşi köpeklere yem etmeyelim ve buna bir önlem alalım.

Ahval
‘Erdoğan giderek sertleşecek, yeni bir toplumsal yarılma amaçlanıyor' - Ertuğrul Günay

Ahval

Play Episode Listen Later Jan 22, 2022 20:57


Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanatçı Sezen Aksu'yu neden hedef aldı? Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay ile konuştuk.

Lumost
58. Bölüm - Honest Company Nerede Hata Yaptı?

Lumost

Play Episode Listen Later Jan 21, 2022 21:51


Lumost'un 58. bölümünde konuğumuz, başta bebek bezi başta olmak üzere, şampuandan, saç kremine, el temizleyicisinden, biberon temizleyicisine ürettiği organik ürünlerle ön plana çıkan The Honest Company. Giderek daha fazla insanın etik tüketim konusunda endişelendiği bir dünyada yaşıyoruz. Artık çok sayıda tüketici, satın aldıkları şeyin içinde ne olduğunu bilmek istiyor. Ürününü satın aldığı markanın sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımını, çalışanlarına nasıl davrandığını, ürünlerini hayvanlar üzerinde test edip etmediğini, sağlık için güvenli bileşenler kullanıp kullanmadığını sorguluyor. Ama zamanı 15 yıl geriye sardığımızda, tüketicilerin bu kadar bilinçli olduğunu söylemek zor. İşte Honest Company, etik tüketimin çok da önemsenmediği bir dönemde ortaya çıkarak yavaş yavaş bu bilinci tüketicilere aşılamış bir marka. Bölümün ilk kısmında Honest Company'nin ortaya çıkış hikayesine Jessica Alba üzerinden bakıyoruz.  Honest Company'nin ilk yıllarında başarısının altında nedenleri inceliyoruz. İkinci kısımda The Honest Company ilk yıllarında yakaladığı büyük başarının ardından yaşadığı çöküşü analiz ediyoruz. Şirketin içinde bulunduğu türbülanstan nasıl çıktığını konuşuyoruz. Son kısımda ise şirketin IPO sürecine bakıp, geleceği hakkında tahminlerde bulunarak bölümü tamamlıyoruz. 

Yeni Şafak Podcast
Yasin Aktay - Dam Üstünde Saksağana Sosyoloji Söyletmek

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 17, 2021 5:41


“Filzoflar dünyayı hep yorumlamakla uğraştı, oysa aslolan onu değiştirmektir” diye yazmıştı Karl Marx, Feuerbach Üzerine Tezler'inin 11. sinde. Bu sözün sol için hep özel ama bir o kadar da çelişik bir anlamı oldu. Dünyayı değiştirecek eylem çağrısına cevap verelim derken giriştikleri eylemler-devrimler dünyayı kendi teorileri açısından bile daha kabul edilemez ve katlanılamaz hale getirdi. Sosyalist hareketin tarihi o yüzden ütopya arayışlarının totaliter, otoriter ters-ütopyaya dönüşümünün tarihidir aynı zamanda. Öyle olunca dönüp yine yoruma sarılmanın daha sağlam bir yol olacağına inanmış olmalılar ki sonradan benimsedikleri yol biteviye söz, yorum, cedelden başka bir şey olmadı. Giderek tipik sol eylem tarzı lafla peynir gemilerini yürütme çabalarından ileri gidemedi. Dünyayı yorumlama işi aslında azımsanacak bir iş değil. Başkaları iş yapacak siz o işe bir ad koyacaksınız. O işin mahiyetinin ne olduğu sizin laflarınızla bir anlam kazanacak, gerçeğin üstünü sol laf- u güzafıyla istediğiniz şekilde örtebileceksiniz. Eylemin, pratiğin, gerçekliğin önüne teoriyle, lafla, sözle geçip onu örtbas etmenin, onu olduğundan başka bir şey olarak göstermenin adı İslami literatürde konulmuştur aslında. O adı zikretmeyelim şimdi.

SBS Turkish - SBS Türkçe
Moda endüstrisi kültürel çeşitliliği giderek benimsiyor ama bu yeterli mi?

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Dec 17, 2021 6:07


Avustralya moda endüstrisi giderek kültürel çeşitliliği kucaklıyor. Ancak podyumlarda, reklam kampanyalarında ve dergi çekimlerinde temsil edilme, azınlık gruplarını gerçekten güçlendiriyor mu? Ve değişimin hızı yeterince hızlı mı? Sektörün içindekiler düşüncelerini SBS ile paylaştı.

Ankara Kulisi & Gazetelerde Bugün
Muhalefetin büyük kaygısı!

Ankara Kulisi & Gazetelerde Bugün

Play Episode Listen Later Dec 16, 2021 5:52


Giderek büyüyen yoksulluk ve derinleşen kur krizi nedeni ile muhalefetin bir bölümü kontrollü sokak hareketlerini doğru bulurken, bir diğer bölümü ise bundan uzak durulması görüşünde. Ancak tüm muhalefet iktidarın sokaktan yükselecek en ufak sese şiddet ile karşılık vereceği fikrinde ortaklaşıyor.

venezuela ancak aday kayg giderek abdulkadir selvi okullar ne zaman venezuela maske cumhur ittifaku
Hayat Kaçık Bir Uykudur
#126 Konutsuzluk

Hayat Kaçık Bir Uykudur

Play Episode Listen Later Dec 5, 2021 22:59


Giderek pahalılaşan evler, gayesi ev almak olmayan yeni nesil, kiraların fahiş artışı ile savaşanlar, büyük şehirlerden kaçışlar ve temel bir insan hakkı olarak barınmak. Bu bölümde konutsuzluğa doğru giden dünyanın mevcut ve potansiyel gelecekteki durumunu konuştuk. Keyifli dinlemeler!WWW.HKBUPODCAST.COMSupport the show (https://www.patreon.com/hkbupodcast)

Amerika Günleri
ABD'de giderek artan politik bölünme

Amerika Günleri

Play Episode Listen Later Nov 1, 2021 19:07


Son günlerde yaşanan ırkçılık temelli olaylar üzerine bir değerlendirme.

Barış Özcan ile 111 Hz
10 - Onarılmaz Bir Dünyaya Doğru

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later Oct 11, 2021 19:59


Laptoplar, tabletler, akıllı telefonlar ve akıllı saatler: Gün geçtikçe, daha yüksek teknolojiyi, daha da ufak boyutlarda yanımızda taşıyoruz. Peki ya bunun bir bedelinin olduğunu söylesem? Giderek ufalan boyutlarıyla elektronik aletler, bizi nasıl daha fazla şey satın almaya yöneltiyor? Peki ya eskiyen cihazlarımıza ne oluyor? Dünyada nasıl bir iz bırakıyorlar?See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Medyascope.tv Podcast
Gündem: Türkiye'nin giderek artan enflasyon sorunu - Konuk: Prof. Dr. İbrahim Turhan

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Oct 5, 2021 31:18


Medyascope Gündem'de bu sabah İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Turhan, Türkiye'nin giderek artan enflasyon sorununu, Merkez Bankası'nın faiz indirim kararını ve küresel ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. KATIL butonuyla Medyascope'a destek olabilirsiniz → https://bit.ly/3fmHOfP PATREON'dan Medyascope'a destek olabilirsiniz → https://www.patreon.com/medyascopetv Teşekkürler!

Artı Tv
Gürcan: İdlib'de Bulunmanın Maliyeti Giderek Ağırlaşıyor | Fatih Yapıcı Ile Gündem Özel

Artı Tv

Play Episode Listen Later Oct 2, 2021 50:33


Gürcan: İdlib'de Bulunmanın Maliyeti Giderek Ağırlaşıyor | Fatih Yapıcı Ile Gündem Özel by Artı TV

Endüstri Radyo
Dr. Hamza Zeytinoğlu - Hayallerimin Peşinden Giderek Bugüne Geldim (1)

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Aug 18, 2021 13:34


Bahar'la İş Dünyası programının bu bölümünde Socıal-I Networks Kurucu Başkanı Dr. Hamza Zeytinoğlu konuğumuz oldu.

Endüstri Radyo
Dr. Hamza Zeytinoğlu - Hayallerimin Peşinden Giderek Bugüne Geldim (3)

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Aug 18, 2021 19:40


Bahar'la İş Dünyası programının bu bölümünde Socıal-I Networks Kurucu Başkanı Dr. Hamza Zeytinoğlu konuğumuz oldu.

Endüstri Radyo
Dr. Hamza Zeytinoğlu - Hayallerimin Peşinden Giderek Bugüne Geldim (2)

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Aug 18, 2021 17:54


Bahar'la İş Dünyası programının bu bölümünde Socıal-I Networks Kurucu Başkanı Dr. Hamza Zeytinoğlu konuğumuz oldu.

Bilgilendirme Masası
Simon Lewis: Dünyanın giderek daha fazla kısmı yakında insanlar için çok sıcak olacak

Bilgilendirme Masası

Play Episode Listen Later Jul 5, 2021 3:52


Yeni Şafak Podcast
Mehmet Metiner - İnsanlığı Merkeze Alan Yeni Bir Tarz-ı Siyaset

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 29, 2021 6:34


Tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Giderek insan olmanın uzağına düşüyoruz. İnsanlığımız her geçen gün değer kaybediyor. Birbirimizden giderek zihnen ve kalben uzaklaştıkça düşüş yaşıyoruz. İnsan, ünsiyetten gelir. Ünsiyet; kaynaşmak, tanışmak ve ahbaplık demek. Biz birbirimizi sahiden tanıyor muyuz?

Acilci.Net Podcast
Klinisyenin Tükenmişliğine Karşı Harekete Geçmek

Acilci.Net Podcast

Play Episode Listen Later Jun 18, 2021 20:29


Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Ekim 2019'de sağlık alanında iş ortamından kaynaklanan stresin yol açtığı sorunlara yönelik bir rapor yayınlandı. Raporu Ulusal Bilimler Akademisi yayınladı. Bu raporun hazırlanmasına destek sunan pek çok kurum bulunmaktadır. Rapor, sağlık kuruluşlarının klinisyen tükenmişliğini azaltmak için sistematik bir yaklaşım kullanarak kendi müdahalelerini oluşturmasını, uygulamasını ve değerlendirmesini, tükenmişlik ve tükenmişlik riskini değerlendirmek için titiz yöntemler kullanmasını ve bunları yaparken öğrendiklerini diğer sağlık kuruluşlarıyla açık bir şekilde paylaşmalarını şiddetle tavsiye etmektedir. Ulusal Bilimler Akademisi (The National Academy of Sciences), 1863 yılında Başkan Lincoln tarafından imzalanan bir Kongre Yasası ile Amerikan ulusuna bilim ve teknoloji ile ilgili konularda tavsiyelerde bulunmak üzere özel statüde, sivil toplum örgütü olarak kurulması benimsenmiştir. Üyeler, araştırma etkinliklerine seçkin katkılar sunmaları için akranları tarafından seçilmektedir. Bu kuruluşun sözleşmesi altında 1964 yılında Ulusal Mühendislik Akademisi ve 1970 yılında Ulusal Tıp Akademisi (National Academy of Medicine) kurulmuştur. Üç Akademi, Amerikan ulusuna nesnel, bağımsız analiz ve tavsiyeler sunmak, karmaşık sorunları çözmek ve kamusal alandaki politik kararlarda bilgilendirici olarak faaliyetler yürütmek için birlikte çalışır. Ulusal Akademiler ayrıca eğitim ve araştırmayı teşvik eder, bilgiye seçkin katkıları onaylar ve bilim, mühendislik ve tıp konularında halkın anlayışını artımayı hedefler. Rapora Giden Süreç ve Komitenin Oluşumu Klinisyenlerde tükenmişlik sendromunun görülmesi ve bunların sağlık hizmeti üzerine etkilerinin dökümante edilmesi uzun zamandır üzerinde çalışılan bir konudur. Giderek artan oranda veri ve bilgi, kurumları, çalışmalarını soruna sistem temelli yaklaşım yönünde geliştirmeye yöneltmiştir. Ulusal Tıp Akademisi'nin klinisyenin iyilik hali ve dayanıklılığı (resilience) için eylem birliği yönünde çalışan biriminin, başta Amerikan Tıp Dernekleri Birliği ve Mezuniyet Sonrası Eğitim Akreditasyon Kurulu ile başlattığı çalışmalar giderek gelişmiş ve bir çok kurumun desteklediği bir komitenin oluşumuna evrilmiştir. Çalışmaların ilerlemesi sonucunda sistem temelli bir yaklaşıma ulaşmak için klinik bakım, sağlık hizmetleri sistemleri ve yönetimi, sağlık bilgi teknolojisi, sağlık hizmeti kalitesi, sağlık profesyonel eğitimi, sistem mühendisliği/organizasyon bilimi, insan-sistem entegrasyonu, insan faktörleri ve ergonomi, sağlık hizmeti politikası ve finansmanı, klinik dokümanların izlemi, tükenmişlik, araştırma metodolojisi, uygulama bilimi ve tıp etiği dahil olmak üzere geniş bir uzmanlık yelpazesine sahip bağımsız bir komite atanmıştır. Aşağıda klinisyenin tükenmişliğine karşı harekete geçmek için yapılan çalışmalara destek sağlayan kuruluşların listesi yer alıyor. Klinisyenin Tükenmişliğine Karşı Harekete Geçmek: Raporun oluşturulmasına destek sağlayan kuruluşlar Ben raporu ilk gördüğümde çok heyecanlanmış ve nihayet acil tıpta çevreye yönelik kurumsal işbirliğini içeren bir metodolojik yaklaşım oluşmaya başlamış diye düşünmüştüm. Acil tıp eğitimi ve hizmet sunumu sırasında yaşanan iş ortamıyla ilgili sorunlara yönelik çözümler daha ziyade kişisel düzeyde güçlenme ve başa çıkma yönünde ilerliyor. Sağlık eğitimi ve hizmet sunumu yapılan kurumlara karşı eleştiri ve öneriler ise duygusal ve subjektif, bir metodoloji ile bir amaca yönelik olmaktan uzak, kişilerin kendi durumlarını iyileştirme yönünde çabalar üzerinde yoğunlaşıyor. Kurumların eşgüdüm içinde çalışarak, sistemli bir yöntemle bir amaca yönelik eylem planı önerisi olması açısından rapor bende heyecan yaratmıştı.  Bu raporu acilci.net aracılığıyla tanıtmayı planlarken, Ocak 2021'de Covid-19 gündemimize girdi ve sağlık çalışanlarının en önemli ve tek gündemi halini aldı. O zamanlar yakın çevremdeki bir kaç kişiyle bireysel olarak paylaştığım raporu,

Medyascope.tv Podcast
Muhalefet liderleri açık oturumu çağrısı

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Apr 20, 2021 20:50


Medyascope destekçileriyle düzenlediğimiz buluşmalarda ve izleyicilerimizden gelen mesajlarda muhalefet partilerinin liderlerinin katılacağı bir açık oturum yapmamız isteniyor. Giderek artan bu beklenti neden kaynaklanıyor? Böyle bir açık oturum mümkün mü?

Medyascope.tv Podcast
Film Çıkışı (1): Gülten Taranç ile 4. Kadın Yönetmenler Festivali üzerine söyleşi

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Apr 4, 2021 20:56


Medyascope’un yeni sinema programı Film Çıkışı’nın ilk bölümünde, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin Direktörü Gülten Taranç ile festival projesinin gelişim sürecini ve koronavirüs salgını koşullarında festivalin gidişatını konuştuk. Gülten Taranç, festivalin nasıl ortaya çıktığını anlattı. Kendi filmine dağıtıcı bulamadığı için sinema salonu sahipleriyle görüşmeye başlan Taranç’a birçok kadın yönetmen ulaşarak, aynı sorunu yaşadıklarını anlatıyor. Bunun üzerine, kadın dayanışmasıyla 2018 yılında Kadın Yönetmenler Haftası projesini başlatıyorlar. Giderek büyüyen bu oluşum, ilk önce ulusal boyutta bir festivale dönüşüyor. Bu yıl ise uluslararası niteliği kavuşan festival, koronavirüs salgını nedeniyle çevrimiçi olarak yapılıyor. Taranç, festivalin, aynı zamanda Türkiye’den filmleri uluslararası platformlara ulaştırmayı hedeflediğini söyledi. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin, koronavirüs salgını koşulları uygun olursa, 25-30 Haziran tarihleri arasında İzmir Seferihisar’da fiziki olarak yapılması da planlanıyor.

Bilgilendirme Masası
Bu kadar çok muhtaç çocuk varken, evlat edinme sayıları neden düşüyor?

Bilgilendirme Masası

Play Episode Listen Later Mar 15, 2021 2:20


Ankara Kulisi & Gazetelerde Bugün
Ekonomi giderek kötüleşiyor

Ankara Kulisi & Gazetelerde Bugün

Play Episode Listen Later Jan 28, 2021 33:00


28.01.2021- Ekonomi giderek kötüleşiyor. Ağırlaşan kriz, artan gıda fiyatları. İktidar marketlerde avda, muhalefet iktidara yüklenmekte....

Yankılar
Faruk Balıkçı: 'Türkiye’de gazetecilerin haber takip riski giderek artıyor'

Yankılar

Play Episode Listen Later Jan 10, 2021 13:15


Yankılar’ın konuğu Faruk Balıkçı ile Kürt illerinde gazeteciler üzerindeki baskıları konuştuk.

Ahval
Faruk Balıkçı: Bölgede gazetecilerin haber takip riski giderek artıyor

Ahval

Play Episode Listen Later Jan 10, 2021 13:14


Yankılar’ın konuğu Faruk Balıkçı ile Kürt illerinde gazeteciler üzerindeki baskıları konuştuk.

SiberinGunlugu
SiberinGunlugu-92-25.12.2020-Solarwinds Olayı Giderek Büyüyor

SiberinGunlugu

Play Episode Listen Later Dec 25, 2020 5:22


Bu hafta geçtiğimiz haftalarda ele aldığımız Solarwinds ve FireEye hack olaylarının devamında yaşanan gelişmeleri konuştuk. Önümüzdeki hafta yıl içerisinde işlediğimiz haberlerden kesitler ve ufak bir sürpriz ile karşınızda olacağız. Görüntülü yayına youtube.com/siberingunlugu adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Keyifli dinlemeler, #siberingunlugu

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Dünyanın sonuna doğru: İklim değişikliği ve bizi bekleyenler

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Sep 7, 2020 41:51


Yangınlar, seller, kasırgalar... Çok alametler belirdi, vakit tamam mıdır? Duymak istemediğimiz, ilgilenmekten kaçındığımız kıyamet kapıda mı? Her şey için geç mi, yoksa kurtuluş ümidi var mı? Ne yapmalı, yaşamlarımızı nasıl değiştirmeliyiz? Giderek ateş topuna dönen dünyanın halini konuştuk.

Hürriyet Podcast
Spor Arena | Şampiyonlar Ligi'nde heyecan giderek artıyor!

Hürriyet Podcast

Play Episode Listen Later Aug 18, 2020 12:48


Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçları birbirinden ilginç sonuçları ortaya çıkarırken Barcelona'nın Bayern Münih karşısında uğradığı hezimet futbol tarihine geçti. Devler Ligi'ndeki yarı final heyecanı ve Barcelona'daki şokun yansımalarını Uğur Yapıcı değerlendirdi.

Ankara Rüzgarı
Zülfikar Doğan: İktidar giderek gerçeklikten kopuyor, olan her şey yok hükmünde!

Ankara Rüzgarı

Play Episode Listen Later Aug 16, 2020 13:38


Ankara Rüzgârı’nda Türkiye gündemini değerlendiren Zülfikar Doğan, New York Times editörleriyle 7 ay önce yaptığı görüşmede Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki sözleri yeni gündeme gelen ABD Başkan adayı Joe Biden’ın iktidar ile muhalefeti bir araya getirdiğini söylüyor.

Ahval
Zülfikar Doğan: İktidar giderek gerçeklikten kopuyor, olan her şey yok hükmünde!

Ahval

Play Episode Listen Later Aug 16, 2020 13:37


Ankara Rüzgârı’nda Türkiye gündemini değerlendiren Zülfikar Doğan, New York Times editörleriyle 7 ay önce yaptığı görüşmede Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki sözleri yeni gündeme gelen ABD Başkan adayı Joe Biden’ın iktidar ile muhalefeti bir araya getirdiğini söylüyor.

Kısa Dalga Podcast
Şimdi ne olacak? Çoklu baro, çoklu hukuk

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Aug 4, 2020 27:09


Giderek yozlaşan ve bağımsızlığını kaybeden adalet sistemine son müdahale de barolar üzerinden geldi. AKP ve MHP ortaklığıyla mecliste kabul edilen yasayla, çoklu baro sistemine geçildi. Üstelik 80 baronun 80’inin de karşı çıkmasına, engel olmak için Ankara’ya yürümelerine ve günlerce adalet nöbeti tutmalarına rağmen. Yeni sistemle birlikte, 5 binin üzerinde avukat bulunan illerde, en az 2 bin avukat bir araya gelerek kendi barolarını kurabilecekler. Eski sistemde barolar 3 delegeye ek olarak her 300 üye için ek delege gönderebiliyordu. Ancak yeni sistemle birlikte her baro 4 delege gönderecek ve her 5 bin üye için ek delege gönderebilecek. Beril Eski, Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Türkiye Direktörü Emma Sinclair Webb’in yanı sıra eski Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz ile konuştu. Demiröz, aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun seçilmesinde önemli bir etkisi olan bir isim. Demiröz, “eski dostum” dediği Feyzioğlu’nun çoklu baro sistemini neden desteklediğine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

COSMO Köln Radyosu - Beiträge
"Ayasofya, islamcıların hayaliydi"

COSMO Köln Radyosu - Beiträge

Play Episode Listen Later Jul 24, 2020 5:12


Ayasofya'nın müzeden cami statüsüne geçirilmesinin ardında ne var? Gazeteci Levent Gültekin Köln Radyosu'na verdiği söyleşide bunu Türkiye'nin "islamlaşmasına, müslümanlaşmasına yönelik bir adım" olarak görüyor. Gültekin'e göre Türkiye'deki muhalefet bu karara ciddi bir eleştiri getirmeyerek, Erdoğan'ın destekçisi durumuna düştü. "Türkiye'de laiklik kağıt üzerinde kaldı. Giderek inanç esaslı, otoriter bir düzen kuruluyor, Ayasofya da onun bir parçası" diyor deneyimli gazeteci. Levent Gültekin ile söyleşi:

SBS Turkish - SBS Türkçe
COVID-19'dan iyileşen hastalarda daha fazla sağlık sorunu olabiliyor

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Jul 10, 2020 6:33


Giderek artan sayıda iyileşme gösteren COVID-19 hastası olan ülkelerdeki doktorlar taburcu olduktan sonra bile hastaların tedaviye ihtiyaç duyduğunu söylüyor.

Unsal Unlu
Baro işi giderek Başkanlık kampanyasına benzemeye başladı.

Unsal Unlu

Play Episode Listen Later Jul 1, 2020 31:59


Ne zaman başı sıkışsa, anlamı kendinden büyük cümlelere sığınan iktidar yine benzer bir durumda.

Mental Klitoris
01: Anüs Yalama

Mental Klitoris

Play Episode Listen Later Apr 7, 2020 29:30


New York şehri Sağlık Departmanı’nın hazırladığı Kovid-19 Seks Rehberi’nden yola çıkarak “rimming” yani "anüs yalama", "arka dilleme", "anüs dilleme" meselesini Lara Özlen ile konuştuk. Giderek daha az asalak kelime kullanmam dileğiyle.

Evrim Kuran
Sawubona

Evrim Kuran

Play Episode Listen Later Mar 26, 2020 3:25


Evrim Kuran'ın anlatımı ve Gül Çetin'in illüstrasyonları ile... İnsanların yanan veya çöken binalardan kaçmaya çalışırken ölmelerinin temel sebebi girdikleri kapıdan çıkmaya yönelmeleriymiş. Demek ki, insan panik veya yüksek kaygı anlarında çaresizlikten çare yaratmak, alternatif yollar düşünmek yerine yıllarca sırtladığı düşünce kalıplarına güveniyor. Hayat denen yangın yerinde sorunlarla başa çıkmak, yıkılmamak, ayakta kalmak için çevik olmak lazım. Çeviklik dendiğinde ilk akla gelen tanım nedir? Bedenin hızlı ve doğru biçimde hareket ettirilebilmesi yeteneği mi? İşte bu artık yetmiyor; duygusal çeviklik de gerekiyor. Duygusal çevikler, zorluklarla karşılaştıklarında açık bir zihinle kapalı olduğu varsayılan yollardan yeni çıkışlar yaratanlardır. Bunu da kabullenmesi kolay olmayan gerçekleri ve bunların sebep olduğu hisleri örterek ya da bastırarak değil, cesaretle karşılayarak yaparlar. Yani esas mesele sorun yaratan ortama hangi kapıdan girdiğimiz, acıya neyin sebep olduğu değil, bu acıyla ne yapmayı seçtiğimizdir. Düşüncelerimi ve hislerimi yutulabilecek kadar küçük lokmalar haline getirmeye çalışmanın hiçbir işe yaramadığını anladığım kırk dördüncü yaşımda öğrendim ki duyguları görmezden gelmek onları derinleştirmekten başka işe yaramıyor; kısa vadede sorunlarla baş etmeyi kolaylaştırıyor gibi görünse de orta ve uzun vadede duygusal sızıntılara yol açıyor. Birkaç yıl önce katıldığım bir konferansta Harvard Tıp Fakültesi Profesörü Susan David’i dinledim. Ana vatanı Güney Afrika olan Susan konuşmasına ”Sawubona” diyerek başladı. Bu, Zulu dilinde Merhaba anlamına geliyormuş. Kelime bire bir çevrildiğinde ise anlamı şuymuş: “Seni görüyorum. Varlığını saygı ve kabul ile karşılıyorum.” Giderek karmaşıklaşan yaşamda, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre depresyon küresel olarak hem kanserin hem de kalp hastalığının önünde geliyor. İnsan gergin, insan mutsuz, insan tedirgin. Susan David’in 70.000’den fazla kişiyle yaptığı araştırmaya göre üçte birimiz bu olumsuz duygulara sahip olduğumuz için kendimizi yargılıyoruz ve hislerimizi öteliyoruz. Bunu sadece kendimize yapsak iyi; sevdiklerimizin de çocuklarımızın da olumsuz hislerden utanmalarına sebep oluyoruz. Kişisel gelişim endüstrisinde herkes bizi -sanki tek doğru buymuşçasına- pozitif olmaya davet ediyor. Olumlu olmak acımasızca dayatılıyor. Her pozitif düşünce çağrısıyla insanın içindeki merak, şefkat ve cesaret kursağında kalıyor. Duygular veridir, direktif değildir diyor Susan David. Yani olumlu ya da olumsuz olsun, anlamlı ya da karmaşık olsun, duygular bize bir şeyler anlatır. Duygular, bilgi duraklarıdır. Reddetmek ya da utanç duymak için değil, kabul etmek ve yaşamda ilerlemek için vardırlar. Ve önemli olan onlarla ne yaptığımızdır. Belirsizlikle tanımlanan ve kalitesi karmaşık sorunlarla başa çıkma yetimizle ölçülen çağdaş yaşamda, stresle, kalp kırıklığıyla, yenilgiyle bol miktarda karşılaşmamız kaçınılmaz. Yalnızca ölülerin kalpleri kırılmaz diyor Susan. Yalnızca ölüler konforludur; ölülerin sıkıntıları yoktur. Ve ekliyor: Sıkıntılar, anlamlı bir hayata katılım bedelidir. O halde yaşamın fırtınalarına Zulular gibi selam durabiliriz: “Sawubona”. Seni görüyorum. Varlığını saygı ve kabul ile karşılıyorum.

Ankara Rüzgarı
Zülfikar Doğan: Yüzde 1 büyümeye sevinecek hale geldik!

Ankara Rüzgarı

Play Episode Listen Later Dec 1, 2019 25:32


Bu hafta TÜİK tarafından açıklanacak 2019 yılı üçüncü üç aylık dönemine ilişkin büyüme hızı verileriyle ilgili tahmin ve beklentiler, yüzde 0,5 ile yüzde 1 arasında bir büyüme hızının gerçekleşeceğine yönelik.Ankara Rüzgârı’nda haftanın ekonomik, siyasi ve dış politika gelişmelerini analiz eden Zülfikar Doğan, 17 yıllık iktidar süresi sonunda Erdoğan ve AKP hükümetlerinin yanlış uygulamaları, parayı toprağa gömen inşaat öncelikli ekonomi politikalarıyla, Türkiye’yi yüzde 1 büyümeye sevinecek konuma getirdiğini söyledi.2008-2009 Küresel finansal kriz döneminde bile diğer ülkelerden ayrışan ve o dönemde Başbakan Erdoğan’ın “kriz teğet geçti” diyerek ekonomideki tabloyla övündüğünü anımsatan Doğan; “Türkiye bir dönem yüzde 7 hatta yüzde 11’e varan büyüme hızlarıyla, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi konumundaydı. Çin ile yarışıyordu. Kişi başına düşen milli gelir 12 bin dolar seviyelerine kadar çıkmıştı. Şimdi son 4-5 yıldır inişte. Giderek son üç çeyrekten bu yana durgunluk, ekonomik çöküş-daralma ve eksi büyüme söz konusu. Merkez Bankasına talimatla faiz indirtip, kamu bankalarına düşük faizli kredi dağıttırarak ekonomiyi canlandırmaya, konut ve otomobil satışlarını artırmaya çalışıyorlar. Ancak taşıma suyla değirmen dönmüyor. İflas ve konkordatolar patladı. İşsizlik aldı başını gidiyor yüzde 14-15’lere dayandı. İktidarın derdi son iki çeyrekte yüzde yarım ya da birlik büyümeler yakalayıp, 2019’u yüzde yarım da olsa pozitif büyüme hızıyla kapatmak. Hep bunu yapıyorlar. Seçim ya da referandum öncesi dönemlerde kamu bankalarını devreye sokup, kısa süreli bir ekonomik canlanma yaratarak günü kurtarma çabasındalar. Açıklanacak üçüncü çeyrek büyüme hızı rakamı da yine bunun göstergesi olacak” diyor.Zülfikar Doğan ayrıca, hükümetin yılbaşından itibaren vergi başta olmak üzere kamusal ödemelerin tümüyle özel bankaları dışlayıp, sadece kamu bankaları üzerinden yapılması kararı aldığını anımsatarak, bunun serbest piyasa ve rekabetin sınırlanması, iktidar gücüyle özel bankaların cezalandırılarak sopa gösterilmesi olduğunu söylüyor. İktidarın özel bankaları kredi vermeye zorladığını, bunu başaramayınca bu bankaları cezalandırma yoluna gittiğini vurgulayan Doğan, bu yüzden de Türk bankalarındaki yabancı sermayenin, yabancı ortak bankaların hisselerini devrederek Türkiye’den çıkışlarının hızlandığına dikkat çekiyor.Anayasa Mahkemesi’nin geçen hafta OHAL KHK’larıyla ilgili verdiği iptal kararlarıyla Güvenlik Soruşturmasını, sadece mülakatla kamuya personel alımlarını anayasaya ve yasalara aykırı bulduğunu kaydeden Zülfikar Doğan, bu kararların uzun süredir yargıya dönük yitirilen güven ve yargının siyasi etki altında verdiği kararlar karşısında bir nebze de olsa umuda yol açtığını ifade ediyor.3-4 Aralık’ta Londra’da yapılacak NATO zirvesi öncesinde yaşanan gerginliklere ve karşılıklı ağır suçlamalara dikkat çeken Doğan, Londra’daki zirveden Türkiye’yi mutlu edecek bir sonuç çıkmasının güç göründüğünü savunuyor.Zülfikar Doğan ile Ankara Rüzgârı’nı buradan dinleyebilirsiniz.

POTZ
S02 #5 Ritüeller

POTZ

Play Episode Listen Later Jan 28, 2019 18:31


Bu bölümde ritüeller ve günümüzdeki yerleri hakkında konuşuyoruz. Ritüeller bir toplum için neden önemli? Günümüzde neden eskisi kadar önemli bulunmuyorlar? Giderek azalıyorlar mı yoksa sadece yerlerini yeni ritüellere mi bırakıyorlar? Hepsini bu bölümde tartıştık, keyifli dinlemeler! Instagram:@potzcastIntro: OurMusicBox (Jay Man) “Bouncy MC”

Virgin Radio - Modern Sabahlar
Modern Sabahlar 545 B: 01.03.2018 Perşembe | Kaynağına giderek iyi kalpli insanlardan öğrenmeyi istiyoruz ve soruyoruz: ‘Hangi yörede, neye, ne denir? Siz kullanmasanız da duyduklarınızı öğretin bize...' Örnekli anlatımlarıyla dinliyor,

Virgin Radio - Modern Sabahlar

Play Episode Listen Later Mar 1, 2018 41:28


Açık Bilim Podcast
MUHABBET TEORİSİ #105 : KOMPLO YAĞMURLARI

Açık Bilim Podcast

Play Episode Listen Later Feb 22, 2018 62:36


Dört bölümlük bir bilimkurgu serüveninden sonra bol konulu bir bölümle yeniden sahaya döndük. Bu hafta Muhabbet Teorisinde şunları konuştuk: Mutant kerevit kendi başına ürüyor... Ağustos böceklerinin sessiz dansı devam ediyor... Akademik Tez tüccarlığı ya da "sen doktora yapma ulan ayı!" Giderek yaygınlaşan komplo teorileri... Neler oluyor bizeeee? Bize neler oluyoooor... Keyifli dinlemeler!

Delilik
Hediye, Cenaze Töreni, Vs.

Delilik

Play Episode Listen Later Jun 25, 2017 29:42


Giderek düşen performansımız ve giderek artan özgüvenimizle tekrar karşınızdayız. Hediye bu kez sahibini bulacak ve 'kulak seyircilerimizden' birisiyle ilk kez gerçek bir etkileşim kurmuş olacağız, bunun sevinci içerisindeyiz. Dinlerken gülümsemeniz gibi sıkılmanız da olası ancak pek de akıllı olduğu konusunda iddialı olmayan bizlerin bu yayında da tek vaadi sıkılmamak değil 'akıldan' uzaklaşmak :) Sağlıcakla kalınız.

Virgin Radio - Modern Sabahlar
Modern Sabahlar 375 B: 23.06.2017 Cuma | Belçika ile AB arasındaki gerilim ne?.. İyi kalpli insanlara 'Ahhh şimdiki kafam olaydı!' dedirtmeye çalıyor ve soruyoruz: 'Hayatınızın hangi kritik dönemine giderek hangi tavsiyeyi verirdiniz?..'

Virgin Radio - Modern Sabahlar

Play Episode Listen Later Jun 23, 2017 31:56