Podcasts about karad

Mezarlığın bir köşesinde işaretlenmiş konumu dikkatlice takip edip nihayet kabrin başına ulaştığımızda, ciddi bir şaşkınlık -hatta afallama bile diyebilirim- yaşadım doğrusu. Yerden hafifçe yükseltilerek etrafı çevrilmiş kabirde herhangi bir isim, yazı veya tarih yoktu. Başucundaki beton plakada “103” rakamı yer alıyordu sadece. Uzun ömrü boyunca sürdürdüğü ilmî faaliyetleri, eserleri, fetvaları, konferans ve hutbeleri, yetiştirdiği nesiller ve siyasî duruşuyla yakın dönemde İslâm dünyasının en etkili şahsiyetlerinden biri olan Prof. Dr. Yûsuf el-Karadâvî'nin (1926-2022) ukbâya geçiş durağı bundan ibaretti.

This is the Catchup on 3 Things by The Indian Express and I'm Niharika Nanda.Today is the 31st of December and here are the headlines.On the last day of the year, Manipur Chief Minister N Biren Singh expressed “regret” and “apologised” for the ethnic strife that has gripped the state since 3rd May, 2023, leaving dozens dead and thousands homeless. Addressing the press in the first such comments, he said, quote “This entire year has been very unfortunate. I feel regret and I want to say sorry to the people of the state for what's happening till today since last May 3.” unquote.Walmik Karad, who has been in the eye of a storm since the murder of a sarpanch in Maharashtra's Beed district, Tuesday surrendered at the headquarters of the Criminal Investigation Department in Pune. Karad is a former NCP corporator and an aide of NCP minister Dhananjay Munde. He is also a group leader in Parli Nagar Parishad, president of the Ladki Bahin Yojana in Beed, and NCP's member of the Beed district planning committee.The family of Santosh Deshmukh (45), a sarpanch of Massajog in Kaiz tehsil, has alleged Karad's involvement in Deshmukh's murder on 9th December.An analysis of the data released by the Election Commission showed that the 2024 Lok Sabha elections saw 800 women candidates contesting across 390 parliamentary constituencies, the higher-ever since the second general elections in 1957. With 800 women candidates in the fray, this also led to a decline in the number of seats having no women candidate to its lowest-ever of 152. Over the years, the number of women candidates has been on the rise.On Tuesday, Kerala Chief Minister Pinarayi Vijayan said Maharashtra BJP minister Nitesh Rane's statement calling Kerala a “mini Pakistan" is highly provocative and deplorable.Addressing a function in Pune, Rane had said, quote “Kerala is mini Pakistan… that is why Rahul Gandhi and his sister are elected from there. All terrorists vote for them. This is the truth, you can ask. They have become MPs after taking terrorists with them.'' unquote. In a sharp response, Vijayan said, quote “The Maharashtra minister's words reflected the Sangh Parivar's approach towards Kerala. Sangh Parivar is of the view that it can alienate places where it finds it difficult to gain control, by unleashing such hate campaigns. The minister is not fit to continue in his post. It is surprising that the leadership of the party that rules the country has not reacted to the statement of the minister, who has breached the oath of office by insulting the Constitution of the country.” unquote.A federal appeals court has upheld a $5 million verdict against Donald Trump for sexually abusing and defaming magazine writer E Jean Carroll, marking a legal setback for the president-elect, The Guardian reported. The three-judge panel at the second US circuit court of appeals in Manhattan rejected Trump's appeal for a new trial. They ruled that evidence, including testimonies from other women who accused Trump of sexual misconduct and the infamous Access Hollywood tape, was properly admitted in court. The tape famously recorded Trump boasting about grabbing women.This was the Catch Up on 3 Things by The Indian Express.

August '94: the popular referendum in Republika Srpska on the Contact Group Plan | The clash between Karadžić and Milošević | The fall of the Autonomous Region of Western Bosnia

Agosto '94: il referendum popolare in Republika Srpska sul Piano del Gruppo di contatto | Lo scontro tra Karadžić e Milošević | La caduta della Regione autonoma della Bosnia Occidentale

Basra Körfezi, 1500'lü yıllardan itibaren önce Portekizlilerin, ardından da İngilizlerin istilasına sahne oldu. Bilâdüşşâm ile Hindistan arasındaki ticaret yollarının tam göbeğinde yer alan bölgede İngilizler çok kârlı koloniler kurdular. İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar pek aksamadan işleyen İngiliz sistemi, uluslararası dengelerde yaşanan değişimlere paralel olarak biçim değiştirdi: 1951'de Umman, 1961'de de Kuveyt, İngiltere'den bağımsızlıklarını kazandı. Londra, Körfez'in diğer emirliklerine dokuz parçadan oluşan bir federasyonun çatısı altında bir araya gelmelerini önerdi. Bunlardan yedisi (Abu Dabi, Dubai, Şârika, Ra'su'l- Hayme, Acman, Fuceyre, Umm Kayveyn) teklifi kabul ederek “Birleşik Arap Emirlikleri”ni oluşturdular; Katar ve Bahreyn, ayrı birer devlet olmayı tercih etti. Çok eski tarihlerden beri kendine has siyasetiyle ve bağımsız yapısıyla dikkatleri çeken Katar, 1971'den sonraki süreçte Körfez'deki diğer devletlerden daha da ayrıştı. Dünyada bilinen doğalgaz rezervlerinin yüzde 14'üne tek başına sahip olan Katar, bu sayede elde ettiği olağanüstü zenginliği yalnızca ekonomik refaha tahvil etmedi, aynı zamanda siyasî gücünü artırmak için de kullandı. Uluslararası mahfillerde çok boyutlu lobicilik faaliyetlerine hız verilirken, 1996'da yayına başlayan El-Cezîre televizyonu kısa sürede Katar'ın en güçlü kozlarından birine dönüştü. 1960'larda siyasî sebeplerle ayrılmak zorunda kaldığı ülkesi Mısır'dan Katar'a iltica eden Prof. Dr. Yûsuf el-Karadâvî de tek başına Katar'ı güçlendiren bir başka aktördü. Her şartta Karadâvî'nin arkasında duran ve onun telkinlerine büyük önem veren Katar yönetiminin bu yaklaşımı sayesinde, Doha, zaman içinde bir çekim merkezine haline geldi. İslâm coğrafyasında başı sıkışan herkes Doha'ya sığınırken, Katar yönetimi bu müsamaha atmosferinin siyasî bedellerini ödemekten de çekinmedi. Zaman zaman Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi komşularıyla gerginlik yaşayan Katar, geri adım atmadan yoluna devam etti. Birçok ülkede Müslüman Kardeşler Teşkilâtı, Hamas, Nahda Hareketi vb. oluşumlar “terör örgütü” muamelesi görürken, Katar, hepsine kucak açarak uluslararası arenada sıra dışı ve sağlam bir mevki edindi. Bu bağlamda, Taliban-ABD müzakerelerine merkez olarak Doha'nın seçilmesi tesadüf değildi. Karadâvî'nin öncülüğünde kurulan Dünya Müslüman Âlimler Birliği, İslâm dünyasından âlim ve mütefekkirlerin Katar'a akın etmesine vesile oldu. Iraklı Ali Karadâğî'den Moritanyalı Muhammed Hasan Dedev'e sayısız isim ilmî faaliyetlerini Doha'da sürdürürken, “Çeçenistan'ın Aliya'sı” Zelimhan Yandarbiyev'den Cezayir İslâmî Selamet Cephesi'nin efsanevî lideri Abbâsî Medenî'ye, İslâm coğrafyasının siyasî hafızası da Doha'da temerküz etti. Nihayet geçtiğimiz hafta Hamas lideri İsmail Heniyye, Katar'da toprağa tevdi olundu.

İstanbul'dan Amman'a gidecek olan uçağımıza binmek üzere kapıya geldiğimizde, onu bir kenarda yalnız başına otururken gördüm. Hemen yanına gittim, selamlaştık. En son iki yıl kadar önce İstanbul'da yüz yüze görüşmüş, uzun uzun sohbet etmiştik. Şimdi, ayaküstü de olsa yeniden karşılaşmak çok güzeldi. Laf arasında Ürdün'deki ziyaret programımızdan bahsedince, “Evimize buyurun” dedi, sonra da -teklifindeki ciddiyet ve samimiyeti göstermek için- “Ürdün numaramı kaydet, mutlaka bekliyorum” diye ekledi. Arap dünyasının en önemli mütefekkir, gazeteci ve yazarlarından Dr. Azzâm Temîmî ile evinde sohbet fırsatına elbette hayır diyemezdim. Ürdün ziyaretimizin son gününde, Dr. Azzâm'ın gönderdiği konuma ulaştığımızda kendimizi Ölüdeniz'in doğu yakasında, Kudüs'e tam karşı cepheden bakan yüksek bir noktada, zeytin ve badem ağaçlarının çevrelediği bir bağ evinde bulduk. Birazdan kahvelerimiz ve zahterli çöreklerimiz de masada yerlerini aldı. Filistin'i iliklerimize kadar hissetmeye hazırdık artık. Azzâm Temîmî'ye ilk sorum, İslâmî hareketlerin geleceğine dairdi: “Farklı ülkelerde yaşanan tecrübelere ve uygulanan baskılara bakan biri, İslâmî hareketler için artık yolun sonuna gelindiğini düşünebilir. Gidişatı nasıl görmeliyiz?” Üstad'ın cevabı, yürek ferahlatan cinstendi: “Ümidimizi kesinlikle kaybetmemeliyiz. Eğer ümidimizi kaybedersek, biz de bitmişiz demektir. İslâmî hareketler yok olmayacaktır, çünkü İslâmî hareketler İslâm'ın ta kendisidir. Dünyaya bakın mesela: Siyasal İslâm adını verdikleri bir şeyle mücadele ediyorlar. Siyasal İslâm'la kastettikleri, aslında İslâm'dır. Kişiler İslâm'ı terk edebilir, ancak ilahî vaat gereği onların yerlerini hemen yenileri alacaktır.” Sözün burasında, elbette tarihe bakışımıza da değinmemek olmazdı: “Ortadoğu ilk kez işgal edilmiyor. Şu gördüklerimiz ve yaşadıklarımız ilk kez yaşanmıyor. Tarih okuyan, şahit olduğu hiçbir hadiseye şaşırmaz. Çocuklarımıza tarihi çok iyi öğretmek mecburiyetindeyiz ki olaylara hazırlıksız yakalanmasınlar.” (2021 yılında Derin Tarih dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlendiğimde, ilk sayıdan itibaren derginin sloganını değiştirip şu cümleyi kapağa yazdırmıştım: “Tarih okuyan şaşırmaz”. Aynı cümleyi Azzâm Temîmî'den de işitmek çok hoş bir sürpriz oldu.) 1955'te Filistin'in El-Halîl şehrinde dünyaya gelen Dr. Temîmî, içinde yetiştiği atmosfer gereği, Hamas başta olmak üzere bölgenin bütün İslâmî hareketleriyle iç içe. Bilahare doktora tezini de yine İslâmî hareketlerin siyaset ve demokrasi tecrübeleri hakkında yazmış. Hal böyle olunca, söz illa Hamas'a geldi: “Hamas'ın teşkilât yapısında, istişare çok önemlidir. Bazı görüş ayrılıkları ve ihtilaflar bulunsa da, karar alınırken mutlaka şura meclisinin dediği olur. Hamas üzerindeki İran etkisinin sınırlı olduğu kanaatindeyim. İran, Filistin'de hiçbir zaman kök salamadı, bugün de insanların İran'a yönelik yaygın bir temayülü yok. Hamas, İran'ın desteğine mecbur kaldı, çünkü Arap kardeşleri kendisini yalnız bıraktı.” Azzâm Temîmî, merkezi Londra'da bulunan “Hivâr” televizyonunun yayın yönetmenliğini ve program yapımcılığını sürdürüyor. Hivâr'da kendisinin hazırlayıp sunduğu “Murâcaât” adlı mülakat programı, Arap ve İslâm dünyasından çok sayıda önemli ismi ağırladı, yakın tarihe dair oldukça detaylı tanıklıkları kayıt altına aldı. 2016'da, Murâcaât'ın konuklarından biri Prof. Dr. Yûsuf el- Karadâvî idi. Karadâvî ile tam 30 bölümlük bir röportaj gerçekleştiren Dr. Temîmî'ye merhum üstadı sordum. Karadâvî'yi şu cümlelerle anlattı: “Hiç şüphesiz, kendisi gerçek bir âlim, bir mürebbî ve her şeyden de önemlisi, bir mücadele adamıydı. Benim ve akranlarımın fikriyatının gelişmesinde kendisinin çok kritik bir rolü vardır. Karadâvî'nin kitle üzerindeki tesirini şu misal çok iyi anlatır: Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, 2017'de Katar'ı abluka altına aldıkları zaman, Karadâvî'nin el-Cezire televizyonunda konuk olarak katıldığı “Şeriat ve Hayat” programının yayından kaldırılmasını istemişlerdi.”

Futbol dünyasındaki tanınmış isimleri milyonlarca dolar dolandırdığı iddia edilen Denizbank eski Şube Müdürü Seçil Erzan'ın, yargılanmasına devam ediliyor. Kamuoyunu kara para aklama iddiasıyla meşgul eden Dilan Polat ve Engin Polat çifti, sosyal medyada lüks yaşamı ile kendilerinden söz ettiriyordu. Kara para aklama iddialarıyla gündem olan Dilan Polat ve Engin Polat çiftiyle birlikte 17 kişi İstanbul'da düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Bülent Somay Akıntıya Karşı'nın bu bölümünde Türkiye'nin gündemindeki dolandırıcılık olaylarını ve kara para aklamayı yorumluyor.

Blišč kronanja Karla III. nas je spomnil na pomen in vlogo monarhij v sodobnem svetu, pa tudi v preteklosti. Monarhije so zdaj ustavne, monarh je vrhovni predstavnik svoje države. O vlogi monarhij, tudi vplivu Habsburžanov in Karadžordževićev, razmišljata zgodovinar in nekdanji veleposlanik v Avstriji dr. Andrej Rahten z ZRC SAZU in Univerze v Mariboru ter diplomat, veleposlanik Iztok Mirošič. Foto: Wikipedije; cesarske insignije v zakladnici, Hofburg, Dunaj

Podržite nas preko Patreona i PayPala: Patreon - http://patreon.com/radioaktivni_komarac PayPal - http://paypal.me/radioaktivnikomarac Poslovni žiro račun : 265-6630310000410-75 Radioaktivni Komarac Beograd Gosti u 93. epizodi podkasta Ubod kulture su Aleksandar Karadžić poznatiji kao Arigo Saki i Ljubinko Tomanović Bale. Spojio ih je bend "Prljavi Inspektor Blaža i Kljunovi". Ljubinko je svirao u bendovima "Oktobar 1864", "Braća Left", "Blaža i Kljunovi", i jedan period sa Partibrejkersima i grupom 357. Arigo je imao svoj bend "Pretežno Vedro". Sa njima sam razgovarao o jugoslovenskoj sceni, sa Sakijem o stranim gitaristima koji su na njega uticali i anegdotama, a sa Ljubom o Oktobru, Braći Left, čiji hit "Aikido" su obradili Bijesovi, a sada će i Đuričko u Americi, harizmatičnim frontmenima sa kojima kao po pravilu nastupao, ali i Tanji i Milanu, koji su zajedno zvučali neverovatno dobro. Voditelj - Bojan Uzelac (Radioaktivni Komarac) Animacija - Vojin Ubiparip (Duna Solution) https://www.dunasolution.com/ Muzika - Nedeljko Stojković (Mono Putnik) https://cutt.ly/TbH3kor Ton, kamera i montaža - Dajana Ikonić-Veljković

Mustafa Şapçı'nın hazırlayıp sunduğu E-Ticaret Notları programına E-ticaret Fotograf ve Görsel Uzmanı Aydın Karadöller konuk oldu.

Mustafa Şapçı'nın hazırlayıp sunduğu E-Ticaret Notları programına E-ticaret Fotograf ve Görsel Uzmanı Aydın Karadöller konuk oldu.

Islám nemá papeže ani žádnou jinou ústřední autoritu. Egyptský, a později katarský duchovní Jusúf Karadáví se ale dostal hodně blízko k tomu, aby byl považován za nejvlivnějšího islámského kazatele posledních desítek let. Nepochybně patřil i k těm velmi kontroverzním. V pondělí krátce po svých 96. narozeninách zemřel.

Ministr, který našel 175 miliard. Lidé ztrácejí důvěru v nákupy i budoucnost. Komunální koalice. Rusové v mobilizačním věku utíkají za hranice, jsou jich stovky tisíc. Nová italská premiérka Meloniová je víc přítelkyní Fialy, než Putina. Podivuhodný odkaz Jusúfa Karadávího

Islám nemá papeže ani žádnou jinou ústřední autoritu. Egyptský, a později katarský duchovní Jusúf Karadáví se ale dostal hodně blízko k tomu, aby byl považován za nejvlivnějšího islámského kazatele posledních desítek let. Nepochybně patřil i k těm velmi kontroverzním. V pondělí krátce po svých 96. narozeninách zemřel.Všechny díly podcastu Názory a argumenty můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.

Ministr, který našel 175 miliard. Lidé ztrácejí důvěru v nákupy i budoucnost. Komunální koalice. Rusové v mobilizačním věku utíkají za hranice, jsou jich stovky tisíc. Nová italská premiérka Meloniová je víc přítelkyní Fialy, než Putina. Podivuhodný odkaz Jusúfa KaradávíhoVšechny díly podcastu Názory a argumenty můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.

Katar'ın başkenti Doha'nın dış semtlerinden birinde bulunan Ömer bin Hattab Camii'nde, 14 Ocak 2011 Cuma günü, coşkulu bir tören vardı. Cuma namazı kılındıktan sonra cemaat dışarı çıkmamış, önceden duyurulan tören için mihrabın önündeki kürsülere yönelen hatipleri dinlemeye koyulmuştu. Bunlar arasında en coşkulu konuşmayı yapan kişi, hutbeyi de aynı heyecanla irad etmiş olan Prof. Dr. Yûsuf el Karadâvî idi. Coşkusunun ve heyecanının sebebi ise, Tunus'tan gelen bir haberdi: Yaklaşık bir aydır protesto gösterilerinin hedefinde bulunan Cumhurbaşkanı Zeynelabidin Bin Ali, müsrif karısı Leylâ Trâbelsî ve çocuklarıyla birlikte ülkeyi terk ederek Suudi Arabistan'a sığınmıştı. O sıralarda henüz yeni telaffuz edilmeye başlayan adıyla “Arap Baharı”nın ilk meyvesi, Tunus'taki bu değişimdi. Karadâvî, zalimlerin ve diktatörlerin hep benzer akıbetlere maruz kaldığından bahisle, En'âm sûresinin 45'inci ayetine atıf yapmıştı konuşurken...

Poglavitni razlog, da sem postal pisatelj, pa bo vedno ostal Kopitar, saj mu na tem področju dolgujem - če že ne vse, vsaj veliko, zelo veliko. Tega plemenitega človeka je treba spoznati tako, kot sem ga spoznal sam, da bi mu lahko izkazali spoštovanje, ki si ga zasluži – kot znanstvenik in kot človek … je zapisal Vuk Karadžić. Brez Kopitarja mu verjetno ne bi uspela reforma srbskega jezika, saj Kopitar ni bil le Karadžićev osebni prijatelj in mecen, ampak ga je kot velika mednarodna avtoriteta zagovarjal pred kritikami, neposredno usmerjal in celo soustvarjal njegova dela. Dr. Luka Vidmar poudarja, da je bilo malo ljudi, ki jim je Kopitar izkazoval tako naklonjenost; kot je povedal, je imel Karadžića zares rad. O njem ni našel slabe besede, kar je bila za Kopitarja velika redkost, saj je bil neusmiljeno kritičen tudi do najtesnejših sodelavcev. V znamenje njunega prijateljstva in sodelovanja so v Beogradu in Ljubljani postavili spomenika. V srbski prestolnici stoji spomenik Jerneju Kopitarju, v Ljubljani pa Vuku Karadžiću.

Açıklamalı soru ... Sorduklarımı yazı ile ifade ettiğim ve yanlış anlaşılacak bir anlamaya sebep olmamak için biraz uzun yazıyorum. Zaman ayırıp beni bu konuda bilgilendirirseniz çok memnun olurum. Karadâvî'nin fetvalarında borsa ile ilgili bir soruda belirtmiş olduğu aşağıdaki cevabı okumuştum. Bilindiği üzere şirketler üç kısım altında değerlendirilmektedir: 1. Hakkında hiçbir şâibenin bulunmadığı ve bir

Marzio G. Mian, Francesco Battistini"Maledetta Sarajevo"Viaggio nella guerra dei trent'anni. Il Vietnam d'Europa.Neri Pozzahttps://neripozza.it/Fu la prima guerra in Europa dal 1945. Il più lungo assedio dell'età moderna. Genocidi e pogrom come non se ne vedevano dai tempi di Hitler e Stalin. A Srebrenica, l'uomo diede il peggio di sé. I lager, gli stupri etnici, i profughi. L'evoluta Europa si ritrovò faccia a faccia con un odio tribale che pareva uscito dal Medioevo.Accadeva solo trent'anni fa, al di là dell'Adriatico, e già non ce lo ricordiamo più. Eppure la guerra in Bosnia rappresentò un prima e un dopo per tutti noi, la madre di tante crisi successive: lo scontro con l'Islam, l'odio razziale, i nazionalismi, le grandi migrazioni. Francesco Battistini e Marzio G. Mian, che raccontarono la guerra da dentro, tornano ad ascoltare i protagonisti di quella tragedia. Vittime e carnefici. Testimoni e mediatori internazionali, come Carl Bildt, Lord Owen, Carla Del Ponte. Incontrano il generale francese che comandava i Caschi Blu dell'Onu e scappò da Srebrenica. Intervistano nel supercarcere dell'Isola di Wight il primo responsabile di tutto: Radovan Karadžic´, condannato all'ergastolo per genocidio, che rivela episodi, retroscena, segreti di quegli anni di follia e della sua lunga latitanza. «A un certo punto – dice – ci accorgemmo che nemmeno i gatti dei musulmani andavano d'accordo con i gatti dei serbi».Un viaggio inchiesta in un dopoguerra non ancora finito. Un'indagine sulle responsabilità d'allora e sui fallimenti del dopo. La pavida Europa, ostaggio dell'arroganza tedesca e incapace di gestire le emergenze in casa sua. Le ambigue manovre del Vaticano. I misteri del primo bombardamento nella storia della Nato. Le spie americane che al Tribunale dell'Aia ostacolavano la nuova Norimberga. I nuovi tamburi di guerra in una Bosnia ancora più radicalizzata.Passati trent'anni, questo libro racconta anche di noi. Di come siamo cambiati: facevamo a gara per accogliere i profughi, affondavamo nel fango per portare gli aiuti, gli intellettuali si sporcavano la camicia sotto le bombe. E l'ultimo giornalismo eroico, senza internet e social, andava sul campo a smuovere le coscienze e a smascherare il potere. Non siamo mai guariti dalla Sindrome di Sarajevo, la maledizione di un luogo che ha incendiato il Novecento con la Prima guerra mondiale e ha tenuto a battesimo il Nuovo Millennio. Senza saperlo, la generazione cresciuta dopo il 1992 si porta ancora addosso la polvere di quelle macerie.Francesco Battistini è inviato speciale al Corriere della Sera, dopo aver lavorato al Giornale di Indro Montanelli e alla Voce. Ha seguito i Balcani dalla Bosnia in poi. Già corrispondente da Gerusalemme, si occupa prevalentemente di Europa dell'Est, Medio Oriente e Nord Africa. Ha coperto una dozzina di conflitti dall'Afghanistan all'Iraq. Coautore di Che cosa è l'Isis (Fondazione Corriere della Sera).Marzio G. Mian è stato vicedirettore di Io Donna del Corriere della Sera, collabora con Sky, Rai, Internazionale, L'Espresso, GQ, il Giornale, Reportagen. Ha realizzato reportage in 56 Paesi. Autore di Karadžic´ - Carnefice psichiatra poeta (Mursia, prefazione di Indro Montanelli), Artico, La battaglia per il Grande Nord (Neri Pozza) tradotto in Spagna e Germania e Tevere controcorrente (Neri Pozza).IL POSTO DELLE PAROLEascoltare fa pensarehttps://ilpostodelleparole.it/

In questa seconda puntata, Francesco Battistini e Marzio G. Mian ci portano faccia a faccia con Radovan Karadžić, personaggio cruciale della tragedia bosniaca. A Sarajevo era uno psichiatra poco considerato e un poeta tenuto ai margini nei circoli letterari. Ma a un certo punto esce dall'anonimato e dà fuoco alle polveri: diventa il regista della pulizia etnica, dei campi di concentramento e dell'assedio di Sarajevo. Gli autori hanno ottenuto da Karadžić una lunga intervista esclusiva dal carcere di massima sicurezza inglese dell'Isola di Wight dove sconta l'ergastolo, condannato per genocidio.

Part of the International conference on Maharashtra in September 2021 - Rupali Mokashi, Ulhasnagar, Thane Human migration is the movement of people from one place to another with the intention of settling permanently or temporarily at a new location. The migration of humans has been an outcome of different reasons. Religion played a pivotal role in resettling of the learned Brahmanas in early medieval India. Learned Brahmanas formed a sacerdotal class having a repository of Vedic and sacrificial knowledge. As custodians of knowledge, their expertise was required in the society. The class of learned Brahmanas is very clearly defined and extolled in the sacred texts. Patanjali quotes in Mahabhashya, ‘penance, study of the Vedas and birth in a pure race can make a Brahmana but he who is devoid of tapas and Vedic study is a Brahmana only for name sake.' Manu advocates that a Brahmana should assiduously study the Vedas alone, for that is the highest dharma and everything else is inferior dharma. Hence for the subsistence, pratigraha or receiving gifts from worthy persons was a permissible means of their livelihood. Simultaneously, various sacred texts acclaim donations to be given to the learned Brahmana, as that would place the donor in the celestial world. Offering dana has been eulogised as the principal aspect of the religious life during the Kali age. Various smriti texts reiterate that the gift of land was the most meritorious of all. In the light of such textual testimonies, this paper will try to analyse the land grants received by the learned Brahmanas residing in ancient Karad and its manifold impacts, especially migration. A thorough check to the preceding land grants in Maharashtra will enable an appropriate historical perspective. The Rashtrakuta and Shilahara inscriptions spanning over a period of four centuries, divulge various important aspects like the exact purpose, merit accrued thereof and geographical details of these donations. The duties and prerogatives of the donee Brahmanas will be studied at length. The antiquity of Karad will be given a thorough check. The land grants given to the Brahmanas initiated them to accept the add on role of the agriculturist. The subsequent change in the approach in the smriti literature will also be appropriately analysed.

National Trafficking Awareness Day  Golu Karadžić, a man from Eastern Europe tells all about his experience having been trafficked around the continent. Orphaned at a young age, along with his sister who he kept watch over for as long as he could, Golu talks about drug addiction, the moment of clarity through principle, and how he's turned a moment to his advantage and leveraged his skills in later life to allow him the freedom to live his chosen lifestyle. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/curious-anarchy/message

Ce dimanche 9 janvier marque le trentième anniversaire de la Republika Srpska. Un anniversaire célébré avec faste par les autorités de l'entité serbe en Bosnie-Herzégovine, alors qu'un processus sécessionniste vient d'y être lancé. En coulisses : Milorad Dodik, le dirigeant nationaliste et sécessionniste qui vient tout juste d'être sanctionné par les États-Unis.  C'est le 10 décembre dernier, au parlement de la Republika Srpska (RS), que le processus de sécession a été officiellement lancé. À la manœuvre : Milorad Dodik, 62 ans, le dirigeant des Serbes de Bosnie qui a adopté depuis une quinzaine d'années une posture nationaliste, hostile à l'État fédéral de Bosnie-Herzégovine. Un positionnement radical qui tranche avec ses débuts en politique, beaucoup plus modérés. « Il a commencé sa carrière politique pendant la guerre, dans les années 1990, et à l'époque, il était dans l'opposition à Radovan Karadžić », explique Loïc Trégourès, enseignant en sciences politiques à l'Institut catholique de Paris. « À l'époque, il était vu par les Occidentaux comme quelqu'un sur qui on pouvait compter pour écarter les nationalistes serbes du pouvoir en Bosnie. Dans un premier temps, c'est ce qu'il a fait : dans les interviews de 1996-1997, par exemple, il disait que Karadžić devait être envoyé à La Haye…  Et dans ces années-là, il n'avait pas de problème à reconnaître que ce qui s'était produit à Srebrenica était un génocide. » Projet de sécession Au mitan des années 2000, changement de cap : Milorad Dodik dénonce les accords de Dayton, et critique, au fil de déclarations incendiaires, le fonctionnement de l'État centralisé. Aujourd'hui, Milorad Dodik n'hésite pas à glorifier des auteurs de crimes de guerre condamnés par la justice internationale – à commencer par Ratko Mladić – et le dirigeant des Serbes de Bosnie fait tout pour faire avancer la cause sécessionniste. « Ça fait quinze ans qu'il parle de faire sécession donc, évidemment, les gens ont certainement du mal à le prendre au sérieux. Mais là, il a annoncé son plan, et il le suit, s'inquiète Aline Cateux, doctorante en anthropologie, que RFI a jointe à Saravejo. On est dans un processus de sécession qui a été lancé : ce n'est plus une hypothèse de travail, c'est en train de devenir une réalité. » « Stratégies de protection » Un scénario cauchemar pour les habitants de Bosnie-Herzégovine qui gardent en mémoire les horreurs de la guerre : le siège de Sarajevo, le massacre de Srebrenica et les 100 000 tués du conflit le plus meurtrier qu'ait connu l'Europe depuis la fin de la Seconde Guerre mondiale.  « La population civile est encore aujourd'hui totalement traumatisée, poursuit Aline Cateux. Face à la menace des armes ou de la violence, les gens réagissent très vite et très fort en mettant en place des stratégies de protection. En novembre dernier, par exemple, tout le monde a vérifié la validité de son passeport et il y a eu des files d'attente devant les banques, parce que les gens étaient persuadés que la banque centrale allait fermer et qu'ils allaient perdre tout leur argent. » Pas de soutien populaire Le processus de sécession lancé par Milorad Dodik ravive des souvenirs douloureux – chez les musulmans et les Croates, mais également parmi les habitants de l'entité serbe de Bosnie. Paradoxalement, même au sein de la RS, le projet de sécession porté par Milorad Dodik ne recueille que très peu de soutien. « Aujourd'hui, il n'y a pas de mouvement populaire derrière cette idée en Republika Srpska, décrypte Loïc Tregoures, de l'Institut catholique de Paris. Même l'opposition à Milorad Dodik, qui est pourtant l'ancien parti de Karadžić, ne le suit pas. Non pas qu'ils sont opposés en soi au projet de sécession, mais parce qu'ils pensent que cela mènerait à la guerre, et que les gens n'en veulent pas. Ce qui se passe avec Milorad Dodik, c'est qu'il se sent en danger sur la scène politique et qu'à l'approche des élections générales prévues à l'automne 2022, il joue son va-tout. Mais il n'y a pas de mouvement populaire derrière et vous n'avez pas, dans les rues, des gens qui descendent en scandant des slogans favorables à la sécession. » Sur la scène internationale, Milorad Dodik peut compter sur le soutien de la Serbie et de la Russie. Et sur la faiblesse des réactions dans le camp occidental. Si les États-Unis ont décidé cette semaine de sanctionner le dirigeant des Serbes de Bosnie, l'Europe reste pour l'heure quasi muette sur un sujet pourtant explosif – comme l'a montré à maintes reprises l'histoire du XXe siècle.

“The eCommerce Growth Show Turkey” yepyeni bir bölümle sizlerle! Bu bölümümüzde Fotometrik 360'ın kurucu ortağı, usta fotoğrafçı Aydın Karadöller, Hüseyin Öğüt'ün konuğu oldu. Aydın Karadöller'in kariyer yolculuğu, Fotometrik 360'ın projeleri, eticarette fotoğraf kullanımı ve eticarette fotoğrafın önemi üzerine keyifli ve ufuk açıcı bir sohbet gerçekleştirdik. E-ticaret ile ilgilenen herkes için kendi hikayelerinden parçalar bulacakları zevkli bir podcast olmasını diliyoruz.

Gost podkasta Aleksandar od Jugoslavije je glumac Mimakar Adžić koji u ovoj seriji tumači lik Puniše Račića. Račić je u Skupštini Kraljevine SHS ubio grupu hrvatskih poslanika koje je predvodio Stjepan Radić. U podkastu Aleksandar od Jugoslavije posvećenom istoimenoj seriji Karadžić govori o ulozi u ovom ostvarenju, kao i o saradnji sa rediteljem Zdravkom Šotrom. Karadžić se osvrnuo i na uloge koje je imao u nekim kultnim ostvarenjima, poput Davitelj protiv davitelja, Lepota poroka, Sivi dom...

S.L.A.M.A sa Vama! Umjesto simfonije, sarkazmi i ironije! Kad popuste kontakti i hvataljke. Za Nešto... Ovo je priča koja NIKAKO nije bajka! S.L.A.M.A sa Vama! By Vladimir Kreća

Poznata bajka ispričana arhaičnim jezikom iz pera Vuka Stefanovića Karadžića

The guests in our program included the delegates of reisu-l-ulema, Mensur ef Karadža - director of the legal department of Riyadh and Mensur ef Pašalić - head of the Office for Diaspora of Riyadh.They spoke to us in more detail about the reasons for their visit to Australia and the concept of a significant reorganisation of the Bosniak Islamic community in the diaspora. - Izaslanici reisu-l-uleme, Mensur ef. Karadža - direktor pravne službe Rijaseta i Mensur ef. Pašalić- šef Ureda za dijasporu Rijaseta detaljnije govore o razlozima njihove posjete Australiji i konceptu značajne reorganizacije bošnjačke Islamske zajednice u dijaspori.

Guest Intro (Meyem Karad)Political policy and lawWorking in the field you majored inTypical Day to DayVisibly Seeing progress through optimismIts not a problem until its a problemAre we relying on the government too much?How to get in touch with the GovernorAllowing your work to speak for itselfHow can we get people too perceive us differentlyEpisode 100Gas of the Week

Karad triathlon. Satara camp.

„‘Urlajte, ja igram šah!’ – poručio je vladar šačici pobunjenih podanika, ali i međunarodnoj zajednici koja nas je opet ujela za srce osudivši srpskog pesnika Karadžić Radovana.“ Ljubomir Živkov

Bosnia and Herzegovina, weekly report, March 10, 2019 - Sedmični izvještaj iz Bosne i HercegovineReakcije nakon presude radovanu KaradžićuNastavljaju se razgovori oko formiranja vlastiDenis Zvizdić očekuje da Bosna i Hercegovina dobije kandidatski status u Europskoj uniji

autorská čtení v Café Fra, Praha 
úterý 25. září 2018, 19.30 Váno Krueger (Ukrajina) Ukrajinský básník Váno Krueger čte z knihy Poslední Leninův polibek (Fra) Uvádí a moderuje Miroslav Tomek Tlumočí Alexej Sevruk Česky a ukrajinsky, tlumočeno Audio a foto Jitka Hanušová Ukrajinský básník Váno Krueger (1986) je první známý nekrokomunista v naší galaxii. Čtenáře sevře do pařátů a odnese ho do Krasnokruegersku, města rudých stínů, kde komunistická mytologie vzkvétá tak, jako by se Velký říjen odehrál loni. Tenhle lidový komisař pro ideologii nechává ve svých básních vstát z hrobů Stalina, Beriju i Zoju Kosmoděmjanskou, aby se obloukem přes KLDR a Karadžiće dostal až k německému pornu. Zaživa pitvá postavy, symboly a rituály sovětských dob.   Autorská čtení, debaty a jiné literární události v Café Fra. Dramaturgie a produkce Petr Borkovec (tel. 724827499). Pořádá Fra s pod­porou Ministerstva kultury ČR, hlavního města Prahy, paní Hany Michalikové. Partneři Literature Across Fron­tiers (s podporou Programu Kultura EU); Polský institut v Praze; Literárne informačné centrum v Bratislavě; Literarnyklub.sk; Goethe-Institut, Praha; Lyrik Kabinett, Mnichov; Den poezie.