Water management system using underground channels
POPULARITY
Husk, jeg holder gratis workshop på Zoom om holdbar ro i krop og sind!>>> Tilmeld dig her For et stykke tid siden fik jeg et spørgsmål, der handler om, hvordan vi lærer at acceptere den krop, vi har, selvom den ikke ligner den krop, vi ønsker os og heller ikke ligner den krop, vi havde, da vi var yngre. Det er et tema, der fylder for mange kvinder uanset alder, og derfor besluttede jeg mig for at tage det op her på podcasten. Også fordi der er en direkte sammenhæng mellem kærlighed til kroppen og så stress.Her er, hvad Lone skrev, og længere nede kan du høre mit svar i podcasten:–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––Kære BirgitteJeg har næsten alle dine forløb og lytter til dem på daglig basis:) Jeg er 56 og har været gift i 10 år, været alene i ligeså mange og haft et par ulykkelige forhold. Jeg har haft syge børn og har selv været syg bla. med stress, og jeg er derfor igennem en proces nu, hvor jeg ser hele mit liv igennem, heler, reparerer, finder mig selv. Og jeg har også - takket være dit materiale - fundet glemte og gemte drømme og længsler, som jeg er begyndt at indfri med kæmpe begejstring til følge!Men... mit forhold til min krops udseende halter bagefter det hele. Jeg er lige nu ret overvægtig grundet mit kollaps. Jeg spiser sundt og nærende, så det er mere samfundets krav til mit udseende, der sniger sig ind på mig. Intimitet med en ny mand, kan jeg slet ikke forholde mig til! Jeg kan ikke finde ro i den krop, jeg har og at jeg ikke behøver ligne en 30-årig spændstig energisk, ung, velformet kvinde. Meditation, gåture, styrketræning, yoga og sund kost kan bringe mig langt, men jeg bliver aldrig en ung kvinde igen - og får heller aldrig den figur jeg altid har drømt om.Kan du give mig idéer til, hvordan jeg kan arbejde mig frem til at turde blive intim med en mand igen og også gå i svømmehal, på stranden mm.? Tusinde tak for al din uundværlige hjælp i mit liv. Jeg tør ikke tænke på, hvor jeg ville være i dag, hvis jeg ikke havde opdaget dine forløb og podcast for to år siden.Kærlig hilsen Lone–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––Kærlighed til kroppen – her er mit svarLyt til podcastepisoden, hvor jeg svarer på Lones spørgsmål og kommer ind på:Hvorfor vi skal starte et helt andet sted end kroppens udseendeHvordan vi kan praktisere kærlighed til kroppen – b.la. ved fokus på det, den kanAt vi kan elske vores krop med mad og bevægelseHvem du ikke skal følge på Instagram, hvis du gerne vil bevare et godt forhold til din kropHvorfor kærlighed til kroppen og det at hele efter alvorlig stress er to sider af samme sagHvornår en mand (eller partner) kan komme ind i billedet, og hvad der skal til inden – samt hvilken mand, Lone skal lede efterAt det helende blik fra en anden er en vigtig brik, når det kommer til, hvordan vi ser på vores egen kropHvorfor accept af kroppens udseende er overflødigt, fordi der ikke er noget at acceptere.At du kan ændre din krop uden at hade den, hvis der er tale om en naturlig og gavnlig ændring.Her er en liste over de bøger, der nævnes i episoden:Louise Hay - Love your bodyGeneen Roth - Women, Food and GodHillary McBride - Emodied livingTricia Hersey - Rest is ResistanceSonya Renee Taylor - Your Body is not an Apology
Konda Araştırma işbirliğiyle hazırlanan Apaçık Radyo Dinleyici Araştırması: konda.com.tr/apacikradyo --Konuğumuz Birds in Winter ve Birds at Rest adlı kitapların yazarı Roger F. Pasquier ile kuşların değişen dünyaya nasıl uyum sağladıklarını ve karşılaştıkları zorlukları ele alıyoruz.
Bülbüller ve iklim değişimi arasındaki ilişki üzerine konuşuyoruz.
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
EFENDİMİZDEN HAYAT ÖLÇÜLERİ
ABD'de 5 Kasım'da yapılacak seçim için süreç devam ediyor. Biden'ın başkan adaylığından çekilmesinin ardından Demokratlar Kamala Harris'i destekledi. Haftalık anketlerde Eski Başkan Trump ve Harris arasında birkaç puan fark görünürken salıncak eyaletlerde durumun ne olacağı belirsizliğini koruyor. Seçim sürecinin başladığı ilk günden bugüne tüm detayları SETA-Washington D.C. Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat ile konuştuk.
1994 yılında Doğu Konferansı grubuyla birlikte İran'a gitmiştik. Doğu Konferansı, o dönemde İslamcı, solcu, liberal sağcı her kesimden insanların bir araya gelerek çeşitli ülkelere seyahatler yaptığı bir platformdu. Suriye, Lübnan, Ermenistan, Mısır, İran ve Ürdün gibi ülkeleri ziyaret etmiştik. Oradaki entelektüel ve kamu çevreleriyle birlikte toplantılar yapardık. Geçen günlerde taksimde bütün katılımcılarla bir çalıştay gerçekleştirmiştik. Katılımcı listesinden bahsetmeyeceğim. Bugün, değil birlikte başka bir ülkeyi ıslah etmeyi, katılımcıların her biri başka bir yöne savruldu. Hrant Dink ve Aydın Engin gibi bazıları vefat etti; diğerleri kendi dünyalarında. İran'da Hatemi cumhurbaşkanı olmuştu, reformcular oldukça heyecanlıydı. Doğu Konferansı grubu, İran'da birçok etkinlikte bulunuyordu. Gazetecilerle görüşüyor, dışişleri bakanlığı, üniversiteler, seyahatler, restoran sünneti denilen lokantalarda canlı müzikler dinliyorduk. Bizim heyetin çoğu solcu ve laik çevrelerden geldiği için İran'a gelirken Suudi Arabistan'a gitmiş gibi bir ön kabul içindeydiler. İran'ın derin kültür yapısını, devlet aklını ve insanlardaki özgür tutumları gördükçe şaşırıyorlardı. İran siyasetini anladıkça dikkat çeken bir konu oldu. İran'daki Ali Hamaney'in temsil ettiği muhafazakârlar, bizdeki CHP'ye benziyordu; reformcular ise AK Parti'yi andırıyordu. İran'daki yapıyı çözümek için bu formül oldukça işlevsel görünüyordu. Her ne kadar reformcular iktidarda olsalar da İran'daki rejimin katılığını görmek mümkündü. Geçen yirmi yıl içinde İran'da çok şey değişti, siyasi iniş çıkışlar yaşandı; Batı ile ilişkiler, ABD'deki demokratların yerine cumhuriyetçilerin iktidara gelmesiyle köklü bir değişime uğradı. Bugünkü İran siyaseti, ambargo döneminden sonra bambaşka bir evreye girmiş oldu. İran seçimleri talihsiz bir kazadan sonra gerçekleşti. Kanatımca, İran'a reformcu bir adayın seçilmesi zorunlu bir durumdu. Pezeşkiyan, kendisinin seçime girmesine onay verilen bir adaydı; Avrupa devletlerinde yaşanan liderlik krizi bütün dünyada yaşanıyordu. İran'da muhafazakârlar topluma hitap edecek karizmatik bir aday bulamadı, bugünkü devlet uygulamalarını daha radikal bir hale getirmeyi vadeden Celili ise daha ileri bir vizyon ortaya koyamadı.
Maaliskuussa lahtelainen Tarja Pölkki julkaisi ilmoituksen Facebookin Lahti-ryhmässä, jossa hän etsi itselleen paikkaa päästä kesämökille. “Tässä tulee erikoinen ”työnhaku”. Olen eka kertaa elämässäni tilanteessa, että minulla ei ole maata. Ei omaa, eikä vuokrattua. Minulla täytyy olla kosketus maahan tai kuihdun. Sinä, joka et pääse mökillesi ensi kesänä syystä tai toisesta. Tässä sinulle oivallinen pehtoorska. Hoidan kukat, pihat ja nurmikot. Häädän rosvot ja rotat. Vastapainoksi uin rannassasi ja vaan chillaan.” – Halusin tuoda Suomeen Euroopassa tunnetun housekeeping-ilmiön. Sain ilmoitukseeni jopa 18 vastausta, mutta Painovoima ry:n yhteydenotto oli kuitenkin se, mitä halusin tehdä. Lahden kaupungin omistaman Enonsaaren toimintaa pyörittää saaren vuokrannut Painovoima ry. Pölkin lisäksi saarella työskentelee muitakin kesätyöntekijöitä. Pölkki kertoo, että sai määritellä toimenkuvansa hyvin vapaasti, nyt tärkein tehtävä on tehdä Enonsaarta tunnetuksi ja suunnitelmissa on esimerkiksi laittaa saaren luontopolku kuntoon. Pölkki esittää Radio Voiman haastattelussa kaupungille puutarhaosastolle toiveen, että Enonsaaren Siesta-huvilan Siestan laitettaisiin kuntoon. – Nyt se piha on kuin perunamaa, vaikka huvilassa on tehty mittava remontti. Etelä-Suomen Sanomien jutussa aiemmin keväällä Pöllki haaveili kesäkanoista saareen. – Saaressa on supikoiria, enkä halunnut kanan elämää kontolleni, joten niitä ei nyt tule. Kuuntele podcast, jossa Pölkki kertoo, miten itse kulkee Enonsaareen ja mitä suunnitelmia hänellä on jo kesälle 2025! Toimittaja: Eeva Ristkari Kuva: Tarja Pölkin albumi
Fidiro Kahvesi bu bölümünde satış rekorları kırarak gündeme oturan roman Dördüncü Kanat'ı (Fourth Wing) konuşuyor. Romantik fantastik türe ait olup, genç yetişkinlere hitap eden bu kitap müdavimlerimizi fantastik edebiyat türünün dönüşümü üzerine eğlenceli bir sohbete itiyor. Politik doğruculuğun arttığı romantik evrenler neye benziyor? Dördüncü Kanat, Twilight serisi, Harry Potter gibi seriler ile nasıl benzerlikler taşıyor? Ejderhalarla bağ kurmak müdavimlerimiz için ne ifade ediyor? Kitaptaki cinsel ögeler nasıl bir sosyolojik gerçekliği açığa çıkarıyor? Belediye seçimleri ile Xaden karakteri arasındaki şaşırtıcı ilişki nedir? Z kuşağı bu kitabı neden sevdi?Bunlar gibi pek çok sorunun peşine düştüğümüz bölümümüze sizler de buyrun ve dinledikten sonra yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!Bu bölümü sevdiyseniz Fidiro Kahvesi'nin ilginizi çekebilecek diğer bölümleri:Midnight Sun: Vampirler ve Flört Şiddeti'ne dair bir Nostalji [Roman]https://www.fidirokahvesi.com/1214024/5252692Ninth House: Üniversitelerdeki Gizli Topluluklar, Kara Büyü ve Elitizm [Roman]https://www.fidirokahvesi.com/1214024/6213031 Ateşin Peşinde: Fantastik Edebiyatta Ortadoğu Esintileri [Roman]https://www.fidirokahvesi.com/1214024/7767700 Harry Potter ve Felsefe Taşı ( ve maratonun devam bölümleri)https://www.fidirokahvesi.com/1214024/9890611 Support the show
In den letzten Jahren hört man immer mehr davon und auch viele Hörer:innen haben sich eine Auseinandersetzung mit diesem Thema gewünscht: Heute geht es um ADHS. Um dieses komplexe Thema verständlicher zu machen, geht es in diesem ersten Teil um die wissenschaftlichen Grundlagen. Sinja und Boris stellen sich die Frage, was ADHS eigentlich genau ist. Dabei beleuchten sie typische Symptome, neurologische Besonderheiten, Folgen, Ursachen und vieles mehr!Wie gefällt dir Verstehen, fühlen, glücklich sein? Erzähle es uns hier.Hintergründe und Studien: Scobel (2023, Dezember 21). Wie #ADHS auch eine Chance sein kann | Gert Scobel [Ganze TV-Folge]. Youtube. Link zum Video Arns, M., Conners, C. K., & Kraemer, H. C. (2013). A Decade of EEG Theta/Beta Ratio Research in ADHD: A Meta-Analysis. Journal of Attention Disorders, 17(5), 374-383. Link zur Studie Hart, H., Raduà, J., Nakao, T., Mataix-Cols, D., & Rubia, K. (2013). Meta-analysis of functional magnetic resonance imaging studies of inhibition and attention in attention-deficit/hyperactivity disorder: exploring task-specific, stimulant medication, and age effects.. JAMA psychiatry, 70 2, 185-98 . Link zur Studie Wu, J., Xiao, H., Sun, H., Zou, L., & Zhu, L. Q. (2012). Role of dopamine receptors in ADHD: a systematic meta-analysis. Molecular neurobiology, 45, 605-620. Link zur Studie Li, D., Sham, P. C., Owen, M. J., & He, L. (2006). Meta-analysis shows significant association between dopamine system genes and attention deficit hyperactivity disorder (ADHD). Human molecular genetics, 15(14), 2276-2284. Link zur Studie Willcutt, E., Doyle, A., Nigg, J., Faraone, S., & Pennington, B. (2005). Validity of the Executive Function Theory of Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder: A Meta-Analytic Review. Biological Psychiatry, 57, 1336-1346. Link zur Studie Ozel-Kizil, E., Kokurcan, A., Aksoy, U., Kanat, B., Sakarya, D., Baştuğ, G., Çolak, B., Altunoz, U., Kırıcı, S., Demirbaş, H., & Oncu, B. (2016). Hyperfocusing as a dimension of adult attention deficit hyperactivity disorder.. Research in developmental disabilities, 59, 351-358 . Link zur StudieGöbel, K., Baumgarten, F., Kuntz, B., Hölling, H., & Schlack, R. (2018). ADHS bei Kindern und Jugendlichen in Deutschland–Querschnittergebnisse aus KiGGS Welle 2 und Trends. Link zur StudieØstergaard, S. D., Dalsgaard, S., Faraone, S. V., Munk-Olsen, T., & Laursen, T. M. (2017). Teenage parenthood and birth rates for individuals with and without attention-deficit/hyperactivity disorder: a nationwide cohort study. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 56(7), 578-584. Link zur Studie Angold, A., Costello, E. J., & Erkanli, A. (1999). Comorbidity. The Journal of Child Psychology and Psychiatry and Allied Disciplines, 40(1), 57-87. Link zur Studie Freitag, C. M., & Retz, W. (Eds.). (2007). ADHS und komorbide Erkrankungen: Neurobiologische Grundlagen und diagnostisch-therapeutische Praxis bei Kindern und Erwachsenen. W. Kohlhammer Verlag Link zum Buch Brikell, I., Kuja‐Halkola, R., & Larsson, H. (2015). Heritability of attention‐deficit hyperactivity disorder in adults. American Journal of Medical Genetics Part B: Neuropsychiatric Genetics, 168(6), 406-413. Link zur Studie Unsere allgemeinen Datenschutzrichtlinien finden Sie unter https://art19.com/privacy. Die Datenschutzrichtlinien für Kalifornien sind unter https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info abrufbar.
Gören anlar. Bu aslında deve değil, piredir der. Hörgücü bile yoktur nitekim. Deve hörgüçsüz olmaz. Yine de alışkın olduğumuz bir durumdur bu. Deyim hâline gelmiştir. Abartı, mübalağa der geçeriz. Fazla büyütüldüğünü ima ederiz. Fakat bununla yetinmeyip daha ileri gidenler vardır. Sineğin kanatlarını kırarlar ve bit yaparlar. Kanat kırmakla sinekten bit olmayacağını düşünen yanılır. Saray, palas olur. Palas zaten saraydır. Hırsızlığın adı intihal. Mahkeme karar verir. Mine G. Kırıkkanat'ın “Sinek Sarayı” isimli romanı, bir başkasında “Bit Palas” olmuştur. Temyiz yolu açık olsa da pek temiz görünmemektedir. * Alıntı ile çalıntı arasındaki fark, bir ç'den ötedir. (Bunu en iyi Behzat Ç ile sevenleri bilir.) Bilenlerle bilmeyenler karışır ve bir bildiri yayınlanır. Ne anlama geldiğini yazar şöyle izah eder: “Mahkemenin gerekçeli intihal kararını takiben 124 yazarın ‘İntihalin suç sayılması yaratıcılığımıza tehdittir' anafikriyle temyiz mahkemesini etkilemek için imzaladıkları bildiri, işte bu anlamda evrensel bir utanç anıtıdır.” İntihalin intihara çok yakın olması yalnızca şekil bakımından mıdır? Bir yazar için şekilden ileri olsa gerek. Sağlık olsun deyip işimize mi bakalım? Elif demedim, be demedim. Gız ben sana ne demedim? Guş ganedi galem olsa… İSTANBUL TRAFİĞİ KİLİT Murat Kurum'un İstanbul için hazırladığı projeleri gördük. Bu vuruş, hiç de kör vuruşuna benzemiyor demiş ya adam, tıpkı onun gibi, Murat Bey'in heyecanla anlattıklarının, üç beş günlük bir hazırlığın ürünü olmadığı belli. Açıklanan her bir kalem üzerinde titizlikle çalışıldığını tahmin etmek zor değil. Her konunun üzerine ciddiyetle eğilerek kafa yorulmuş. Çözülmez sanılan problemlere ekibiyle beraber çareler üretmiş. Devasa boyutlara ulaşmış konular var. Biri deprem tehlikesi, diğeri trafik. İstanbul halkına sorunca deprem riski ikinci sırada yer buluyor, trafik en başa geçiyor. * Havaalanı trafiği Yeşilköy'den uzaklaştırıldı. Buna rağmen yoğunluk var. Murat Kurum'un açıkladığı projelerden biri İstanbul otogarını Esenler'den İhsaniye'ye taşımak. Esenler otogarı 32 yıl önce açıldı. Öncesinde Topkapı'daydı. Giriş çıkış imkânsız hâle gelmişti. Bugün Esenler de ihtiyacı karşılamaktan uzak. Orası açılırken “Şehir bu hızla büyümeye devam ederse, bir sonraki İstanbul otogarının Çorlu'ya yapılması gerekir” yazmıştık. Maalesef artık bu mübalağa olmaktan çıktı. İstanbul halkının işe gelip giderken yolda harcadığı zaman, dayanılmaz seviyeye ulaştı artık. Şehir içindeki cadde ve sokakların, araçlar için otopark olmaktan çıkarılması, çok katlı otoparkların yapılması, raylı sistemin yaygınlaştırılması gerekir. Aksi hâlde günün birinde bütün araçlar yollarda kıpırdayamaz duruma gelecek ve herkes arabasını kaldığı yerde bırakıp gideceği yere yürümek zorunda kalacak.
Jolie Kanat has these words of wisdom for the parents out there.
Bir terör örgütü var. Adı: PKK. O terör örgütünün bir silahlı kanadı var. Bir de siyasi kanadı. Silahlı kanadı oluşturan teröristler aldıkları emir üzere ölüm kusuyorlar. Siyasi kanadı oluşturanlar ise aldıkları emir gereği siyasi sonuç devşirmek için faaliyet icra ediyorlar. Kısacası terörün siyasetini yapıyorlar. Hiç çekinmeden, pervasızca. Terör örgütünün siyasi propagandasını yapıyorlar. Terör örgütünün ölüm kusan silahlı kanadındaki teröristleri “özgürlük savaşçıları” olarak selamlıyorlar. * Belediye başkanı seçiliyorlar. Belediyeyi örgütten aldıkları talimat doğrultusunda yönetiyorlar. Örgüt tarafından atanıyorlar. Sandık sadece biçimsel bir yasallık kılıfı. Sonrasında örgüt ne derse o. * Milletvekili seçiliyorlar. Daha doğrusu örgüt tarafından belirlenip atanıyorlar. Sandık, seçilmişliğin yasal kılıfı. Meclis'e geliyorlar. Meclis'i yönetecek başkan vekiline sahip oluyorlar. Altlarında devletin kendilerine tahsis ettiği makam araçlarıyla dolaşıyorlar. Sabah akşam terör örgütünün ve liderinin propagandasını yapıyorlar. Yetmezmiş gibi, tehditler savuruyorlar. Dokunulmazlık zırhının arkasına sığınıp terörün siyasetini pervasızca yapıyorlar. Sonra utanmadan kalkıp bu ülkede demokrasinin olmadığını söyleyerek devleti/hükümeti suçluyorlar. Devletin sömürgeci ve faşist olduğunu söylüyorlar. * Şimdi soruyorum size: Terör örgütünün silahlı elemanlarıyla siyasi elemanları arasında ne fark var? Sadece rolleri farklı. Görevleri farklı. Her ikisi de aynı örgütün elemanı. Her ikisi de talimatla hareket ediyor. Talimat aldıkları yer aynı merkez. Birinin elinde silah var, ötekinin elinde yasal siyaset kartı. * O terör örgütünün partisine ne yazık ki en büyük desteği Atatürk'ün kurduğu parti CHP veriyor. Dahası, desteğin ötesinde o terör örgütünün partisiyle ittifak içine giriyor. Bu olayda yasallık ile meşruiyeti birbirine karıştırılıyor. Bence Atatürk'ün partisi olma iddiasındaki CHP bunu bilerek yapıyor. DEM Parti'nin PKK'nın partisi olduğunu elbette biliyorlar. Bal gibi biliyorlar. Çünkü o partinin yöneticileri bunu saklama gereği bile duymuyorlar ki. Açık açık kendileri söylüyor zaten. CHP bunu bildiği halde siyasi iş birliğine yasallık kılıfı geçirmek için o partinin yasal bir parti olduğunu her seferinde söyleyip duruyor. Sanki bunu bilmeyen varmış gibi! Elbette o parti, yani PKK'nın partisi, yasalara göre kurulmuş bir parti. O yüzden seçimlere katılabiliyor. O yüzden Meclis'te bulunuyor. O nedenle devlet bütçesinden devasa yardımlar alıyor. Sorun yasallığında değil ki, asıl meşruluğunda. Terör örgütlerinin çeşitli kılıflarla parti kurmalarına izin veren yasalarımızın kendisi o yüzden sorunlu zaten. Yasallık, her zaman meşruluk anlamına gelmez. * Bu yasaların ivedilikle demokratik meşruluk temelinde düzenlenmesi şart. Demokrasilerde terör örgütlerinin partilerine yer yoktur. Terörün propagandasına ve siyasetine yer yoktur. Terörün siyaseti gayrı meşrudur. Yeryüzünün hiçbir ülkesinde o ülkeyle savaşım halinde olan terör örgütlerinin partilerine hayat hakkı tanınmaz.
Building With People For People: The Unfiltered Build Podcast
Developer Productivity Engineering is becoming more and more a mainstream idea. But what does it mean and how does it apply to me? Today we talk with an engineering wizard, Max Kanat-Alexander about how his company, LinkedIn, thinks about developer productivity. Using his team as framing we will investigate methodologies and approaches he and his team use that enables happier and more productive engineers. Max has held numerous roles throughout his career including Chief Architect for the open-source Bugzilla project and Tech Lead for Code Health at Google. Currently he is a Principal Staff Software Engineer at LinkedIn and is the founding technical lead for the Knowledge Systems team inside of the Productivity & Happiness org. He is also the author of two books, Code Simplicity which is now available for free online, and Understanding Software. When our guest is not finding ways to help engineers be more productive, he is spending time with his two-year-old son and making music. Our guest is an absolute delight, is a fountain of endless knowledge, is always so enthusiastic about helping others and I hope you enjoy our conversation about developer productivity with him today. Connect with Max: LinkedIn Blog Website Twitter Sponsor: Get Space: Install Get Space's real-time survey iteration tool now with code "buildwithpeople" and get 20% off your first year Show notes and helpful resources: Three pillars of focus for Max's team: 1. Metrics, 2. Feedback and 3. Knowledge DPE Summit 2023 Talk Definition of developer productivity at LinkedIn - A developer can effectively and efficiently accomplish their intentions regarding the systems they are attempting to build and they are happy with the systems, tools, processes, and facilities that are involved in software development Max designed a metric called “Code Reviewer Response Time” - He will be releasing open source notes soon with more info You need to show metrics to the people who can take action on them and you need to show them metrics that they want to take action on Always start with the goals of the business or goals of team and if a team cannot tell you or cannot tell you what their metrics should be its because they do not know what their goals are Any survey is better than no survey and free text feedback is very valuable LinkedIn uses both a quarterly survey and a real-time feedback system Using their real-time feedback system they found that satisfaction rating is .5% higher than quarterly surveys Two questions he would ask when starting a survey are: 1. Using a 0-5 scale: “I regularly reach a high level of productivity”, and 2. Free text feedback: “What are some aspects of development that have frustrated you in the last three months?” High quality up-to-date documentation is the highest productivity driver 2023 DORA report For more show notes visit podcast.unfilteredbuild.com. Building something cool or solving interesting problems? Want to be on this show? Send me an email at jointhepodcast@unfilteredbuild.com Podcast produced by Unfiltered Build - dream.design.develop.
On today's show we chat to Tammy Kanat - a Melbourne-based fibre artist and weaver, who's tapestry work, which she posts on her Instagram to over 150k followers, is quite literally mind blowing. Having professionally begun her career in the arts as a jewellery designer - an industry she worked in for 12 years - it was actually when she was renovating her home back in 2010 that Tammy wanted a woven tapestry, but couldn't find the right one - so, she made it herself. Starting with that very first piece, Tammy completely repurposed her artistic talents and understanding into textiles. Within 6 years she gained international recognition, with celebrities regularly inquiring about her pieces - and has since produced commissions for both local and international clients. – Often when Tammy is weaving she will listen to chanting and meditation music such as Deva and Miten, however she is also a big fan of rap music, namely Russ. Tammy has also been reading Rick Ruben's book, The Creative Act: A Way Of Being and The Other Side: A Journey into Women, Art and the Spirit World by Jennifer Higgie. – Find Tammy on Instagram and online at tammykanat.com In February 2024, Tammy will be exhibiting her work at The Melbourne Art Fair with Gallery Sally Dan-Cuthbert – Wanting more? Find us on TikTok, Instagram and LinkedIn as @cleverwomenco Ps. you can ask us a question or pitch to come on the show by heading to our website: clevermediaco.com – And please don't forget to support us! If you liked what you heard, subscribe to our show & leave us a rating and review - we will love you for it
Birinci Dünya Savaşı hâlâ bitmedi. Batı'nın sömürgeci medeniyeti, insanlığın başına gelmiş en büyük felakettir. Batılı sömürgeci güçler, iki yüzyıldır kendi refahlarını ve geleceklerini güvence altına alırken dünyanın geri kalanını savaşlara ve sefalete mahkûm etti. Bugün Batı'nın sömürgeci medeniyetinin düzen kurma kabiliyeti kalmamıştır, çünkü evrensel diye addettikleri tüm haklar ve değerler fiiliyatta yalnızca kendileri için geçerlidir. Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'da kurduğu bir barış düzeni vardı. Bu düzen yıkıldıktan yüz yıl sonra bölgede onlarca devlet kuruldu. Bu devletlerin her biri dolaylı olarak müstemleke ruhlu yöneticiler eliyle Batılı sömürgeci devletlere bağlandı. Müslüman nüfusun yoğun olduğu bölgeler, sancılı bir sürecin sonunda zımni bir bağımsızlık statüsü kazandı. Bu sırada Filistin halkı tam 70 yıldır İsrail Devleti'nin soykırım eylemlerine ve gaddarlığına terk edildi. Aslında Yahudilik, Hristiyanların sorunudur. Hristiyanlar, iki ilahi din olan İslâmiyet'i ve Yahudiliği doğal hâlleri ile kabul etmedi. İslâmiyet'i putperestlik olarak reddederken Yahudileri kendi peygamberlerini öldüren kimseler olarak aşağıladılar. Müslümanları Avrupa topraklarına kabul etmedikleri için savaşlar dışında Müslümanlarla iç içe yaşamıyorlardı. Yahudiler ise Batı şehirlerinde yarı göçebe, yarı sığınmacı gibi yaşıyorlardı. Gündüz şehir merkezine dağılıyor, gece gettolara kapatılıyorlardı. Orta Çağ'ın Batı kentlerinde Yahudiler cüzzamlı hastalar gibi görülüyor, her türlü kötülüğün, hatta manevi lanetlilerin Yahudilerden geldiğine inanılıyordu. Örneğin İspanya'da komşuları kendilerini Hristiyan zannetsin diye Yahudilerin evlerinde domuz eti bulundurulurmuş. Zannedilmesin ki Hristiyanların Yahudi düşmanlığı Nazilerin yaptıkları ile sınırlıdır. Hristiyan sosyolojisindeki Yahudi düşmanlığı, Yahudilere yönelik kin ve nefret 15. yüzyılın sonundaki İspanya sürgününden sonra Almanya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde nüksetmiştir ki bugün bu nefret toplumsal dip dalgada hâlâ mevcuttur. Sonuç olarak Yahudiler kin, nefret, ötekileştirme, gettoya kapatılma, Orta Çağ İngiltere'sinde yarı hayvan, yarı yaratık olarak algılanma, sürgün, katliam gibi her türden zulümleri Hristiyanlardan görmüştür. Fakat bu kötülükler karşısında bugün Hristiyanlardan gördüklerinin aynısını Müslümanlara uyguluyorlar. Diğer bir ifadeyle dünün mazlumu bugünün zalimi hâline geliyor. Yahudilik bir Avrupa problemi idi. Siyonistler, Yahudilerin rotasını Vadedilmiş Topraklar'a çevirdiler. Batılı devletler de Yahudilerden kurtulmak için onların Filistin topraklarına göç edip yerleşmesini teşvik ettiler. Bir TV yayınında Fetullahçı Terör Örgütü'nün gedikli haini Cemal Uşak, Siyonizm'i doğru bulduğunu savunmuştu. Bunların o dönemde hainlikleri henüz tescilli değildi. Sureti haktan görünmeye devam ediyorlardı. Kendisine dedim ki bütün milletlerin toprak edinme hakkı vardır, fakat işgal, gasp ve zulüm ile elde edilmiş bir hakkı kabul etmiyorum. Bu cümleyi ancak emperyalistler sizin kadar rahat kurabilir diye tepkimi gösterdiğimde kendisi sessizce geri çekilip susmuştu. İsrail'in belirlenmiş, meşru sınırları yoktur. Siyonistler, Vadedilmiş Topraklar'ı milenyum çağında yeniden elde etmek istiyor. Kendi hesabıma ben Yahudiler adına ümitsizim. Yahudilerin Ortadoğu'da yaşayabildiklerine şükretmesi gerekir, zira yarınları bugünlerinden daha güvenli olmayacak. İsrail, kurulduğundan bugüne dek hiç hız kesmeden Filistinlileri katletmeye, sürgün etmeye, topraklarını işgal edip şiddet yanlısı katil yerleşimcileri bu topraklara yerleştirmeye devam etti. Âdeta Filistinlilere diyorlar ki biz sizi yavaş yavaş yok edeceğiz, lütfen ölürken gürültü çıkarmayın. Son İsrail-Filistin Savaşı şunu göstermiştir ki İsrail bir terör devletidir. Din, hukuk, ahlak, insan hakları veya uluslararası hiçbir anlaşma İsrail'i sınırlandırmıyor. Bir terör örgütü ile bir devleti birbirinden ayıran en önemli fark, devletlerin terör örgütlerinin aksine hukuka bağlı olma zorunluluğudur.
Yeni sezon, konuksuz ilk bölüm.
Today's special guest is Ethan Kanat, Senior Principal of Creative Strategy at Zendesk. In this episode, we dive into the biggest changes in tech and business in recent years, including the increasing importance of incorporating a strong narrative company-wide. As organizations are built with many individuals, human stories remain more important than ever. We cover how to use those stories as a foundation to build frictionless customer and employee experiences.Join us as we discuss:Zendesk's perspective on remote work (and the role tech plays)The importance of constantly telling your story, and how to incorporate a strong narrative throughoutHow to build inspiration for great culture and good material, and whether AI can play a role
Hiç madalyasız kalmadı. Her turnuvadan madalya ile döndü. Görme engelli Milli halterci Döndü Kanat, #Engelsiz'de..
Max Kanat-Alexander, the Tech Lead for the Developer Productivity and Insights Team at LinkedIn, shares an inside look at LinkedIn's metrics platform and how teams across the organization use it. Discussion points: (1:31) Why Max shares how his team is measuring productivity (3:20) Why some teams use metrics and some don't (6:03) The types of metrics Max's team focuses on (12:59) The role of TPMs (17:05) How Max would measure productivity if he weren't at LinkedIn (25:04) Surprises in how teams are using metrics at LinkedIn (31:27) The tooling required to enable metrics for teams to use (36:41) Qualitative versus quantitative metrics (40:39) Measuring code quality at Google (46:16) Whether a centralized team should own measurement Mentions and links:Connect with Max on LinkedIn or TwitterRead the article, Measuring Developer Productivity and Happiness at LinkedInListen to the first interview with Max and his colleague Or Michael Berlowitz: Episode 23Abi's blog post on the Three-Bucket Framework for Engineering Metrics
Dinis Guarda citiesabc openbusinesscouncil Thought Leadership Interviews
Merve Kanat Dogan is a senior executive and serial entrepreneur with more than two decade's experience in foreign communications and relations, while working across various sectors, including pharma, health tourism, and technological devices. She is now the Vice President Business, Partner Turkiye & Central Asia at ztudium group.Merve Kanat Dogan BiographyMerve Kanat Dogan has had a diverse career spanning various industries, including foreign trade, consultancy, banking, health tourism, medical, cosmetics, HVAC, electronics, automation, manufacturing, equestrian business, mining, and food service. She has also co-founded several companies and cooperatives, managed different departments, and established business relationships. Among the companies she has worked for, we can find IS BANK, ERK PHARMA, KLIMA, EQUUSIR Germany GmbH. As the co-founder she has managed UTCM, FIL COSMETICS, QUANTUM HEALTH TOURISM COOPERATIVE, SUBWAY ORGANISATION and MERANKA Mining. Her broad range of experiences and skills would make her a valuable asset in any team or organisation that values diversity and adaptability.To digitalise Turkish trade corridors, Merve co-founded UTCM Foreign Trade Co., to carry out import-export and consultancy duties since 2007. The company managed the entry of many foreign companies into the Turkish market and managed their country's activities including multi-faceted training on digital marketing, content creation, and sponsored advertising activities.In her present role as the Vice President and Business Partner for Turkiye & Central Asia at ztudium group, she benchmarks her skills to create a robust network of businesses across these regions and create a global ecosystem that strives towards 4IR. Merve has a degree in Economics from Hacettepe University and also has attended programs at Vienna University of Economics. After concluding her major in economics, she finished a program in foreign trade with success and went on to pursue a career in international business development and marketing. During her education life, she has always lived in various cities and finally graduated from International Christian School of Vienna which contributed her a lot in gaining multinational perspectives and opinions about the world. Links & Resourceshttps://www.linkedin.com/in/merve-kanat-dogan-46bab317/https://twitter.com/mervekanatdoganRead Merve's full biography on https://openbusinesscouncil.org/wiki/merve-kanat-dogan About Dinis Guarda profile and Channelshttps://www.openbusinesscouncil.orghttps://www.intelligenthq.comhttps://www.hedgethink.com/https://www.citiesabc.com/https://openbusinesscouncil.org/wiki/dinis-guardaMore interviews and research videos on Dinis Guarda YouTube
Bir böcek uçarken saniyede ortalama birkaç yüz defa kanat çırpar. Hatta kanatlarını saniyede 600 defa çırpabilen böcekler bile vardır. Bir saniyede bu kadar hareketin olağanüstü bir hassaslıkta yapılması, bunun teknolojik olarak taklit edilmesini imkansız kılmaktadır. Nitekim California Üniversitesi'nde biyoloji profesörü olan Michael Dickinson ve arkadaşlarının meyve sineklerinin uçuş tekniğini ortaya koyabilmek için geliştirdikleri robot, meyve sineğinin 100 katı büyüklüğünde ve sineğin kanat hızının ancak binde biri hızla kanat açıp kapama hareketi gerçekleştirebilmektedir. Üstelik her beş saniyede bir kanat hareketi yapan robot sineğin, bu hareketi için 6 ayrı motor kullanılmaktadır. Meyve sinekleri uçmak için birden fazla aerodinamik özellikten yararlanır. Meselâ kanatlar bir vuruş meydana getirdiğinde arkasında girdablı, komplike bir hava dalgası bırakır. Kanat geri dönerken de bunu dümen suyu gibi dalganın içinden geçirerek daha önce kaybettiği enerjisinin bir kısmını yeniden devreye sokar. Saniyede 200 kez kanat çırpan 2,5 milimetrelik meyve sineğinin uçmasını sağlayan kas, diğer bütün böceklerin uçuş kaslarının arasında en güçlüsü olarak nitelendirilir. Ayrıca sineklerde, kanatların yanı sıra sâhib oldukları keskin gözler, denge için kullandıkları ufak arka kanatlar ve kanatların zamanlamasını ayarlayan alıcılar gibi daha pek çok detay da yaratılışındaki mükemmelliği göstermektedir. Sinekler milyonlarca senedir bu aerodinamik kurallardan yararlanarak uçmaktadır. Günümüzde en gelişmiş teknolojileri kullanan bilim adamlarının bile sineklerin uçuş tekniklerini tam olarak açıklayamamaları, Allâh (c.c.)'un kudretinin apaçık delillerinden biridir. (Michael Dickinson'un 2001 Haziran'da Scientific American dergisinde yayınlanmış makalesinden alıntıdır.) “Ey insanlar, size bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allâh'ın dışında tapmakta olduklarınız (hepsi bunun için biraraya gelseler dahi) gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de.” (Hacc s. 73)
Don Kişot'un Maceraları Don Kişot ve silâhtarı Sanşo Pansa'nın karşısına otuz kırk kadar yel değirmeni çıktı. Don Kişot bunları görür görmez silâhtarına dedi ki: -Talih bize istediğimizden fazla yardım ediyor. Çünkü önümüzde otuz kırk kadar korkunç dev var. Bunlarla kavgaya tutuşacağım ve hep- sinin canını çıkartacağım. Onları yok ettikten sonra elimize geçecek mirasları ile zengin olacağız. Devlerle savaşmak ve bunları yeryüzünden kaldırmak insanlığa hizmet etmektir. Sanşo Pansa hayretle sordu: -Hangi devler? -İşte şu karşımızda gördüğün uzun kollu şeyler. Bunların bazen iki fersah uzunluğunda kolları vardır. Sanşo: -Aman efendim, bunlar dev değildir. Yel değirmenleridir. Kolları dediğiniz şeyler de yel değirmenlerinin kanatlarıdır. Bu kanatlar rüzgârla dönerek değirmen taşını çevirir ve buğday öğütülür. -Anlaşılıyor ki, Sanşo senin serüven işlerine hiç aklın ermiyor: Bunlar devdir, dev! Sen korkuyorsan oradan çekil, şu karşıki tepeye çık. Ben bu korkunç devlerle çarpışacağım! Atı Rossinante'ı mahmuzladı ve ileri atıldı. Sanşo'nun bunların dev olmayıp yel değirmeni olduğuna dair bağırıp çağırmasına hiç kulak asmıyor, yel değirmenlerini hâlâ dev görüyordu. Bir yandan da şöyle bağırıyordu: -Kaçmayınız alçak yaratıklar!... Size saldıran tek başına bir şövalyedir!... O sırada bir rüzgâr esti. Değirmenlerin kanatları dönmeye başladı. Don Kişot: -Nafile, dedi. Kollarınızı Briyare devi gibi de oynatsanız gene elimden kurtulamazsınız. Bunu da dedikten sonra kalkanını göğsüne tuttu. Mızrağını tarttı ve Rossinante'ı dört nala sürerek ilk önüne gelen değirmenin kanatlarına mızrağını sapladı. Kanat hızla dönmekte olduğundan mızrak kırıldı ve at da, atlı da havalanarak beş on adım ileriye yuvarlandı... Sanşo, eşeğinin bütün hızıyla efendisinin yardımına koştu. Yanına gelince düşüşün şiddetinden ne kendisinin ne de Rossinante'ın kımıldayacak hâlde olmadıklarını gördü. -İlahi sen bilirsin! dedi. Bunların yel değir-meni olduğunu size söylememiş miydim? Fakat bir kere aklınıza koyduğumuz şeyden şaşmıyorsunuz ki... Don Kişot cevap olarak: -Sus, dostum Sanşo! dedi. Savaş demek düşmanının aldatmak demektir. Şimdi işi anladım. Amansız düşmanın Freston haini bu devleri, beni onlara karşı zaferden yoksun etsin diye, hemen yel değirmenine çeviriverdi. Fakat bütün bu hilelerin, keskin kılıcımın karşısında hiç etkisi olamaz!... Sanşo Pansa: Allah akıl versin! Diyerek Don Kişot'u güç-lüklerle yerden kaldırdı. Topallamaya başlayan Rossinante'a bindirdi ve yola düzüldüler. Niyetleri Lapice limanına gitmekti. Çünkü Don Kişot diyordu ki, o limanda herhâlde insanın karşısına hesapsız macera çıkar. Fakat mızrağını kaybettiğine de canı sıkılıyordu. Biraz sonra, gene okuduğu hikâyelerden aklına şu olay geldi: Perez de Vargas adlı ünlü bir şövalyenin bir kavgada kılıcı kırılmıştı. Kılıçsız kalınca bir meşe ağacını kökünden çıkararak o günkü savaşta kılıç gibi kullanmıştı. Önüne gelene koca ağacı öyle bir yapıştırıyordu ki, her vurduğu adam yamyassı eziliyordu. Don Kişot da öyle yapacak, mızrak yerine ilk rast geldiği bir meşe veya kavak ağacını sökecek, mızrak gibi kullanacaktı. Sanşo'ya dedi ki: -Göreceksin benim buluşum olan bu mızrağı nasıl kullanacağım. Asıl mızraktan daha korkunç olacak. Onu yiyen bir daha güneşin doğduğunu göremeyecek!... Bir aralık Sanşo, Don Kişot'un beygir üzerinde eğri oturduğunun farkına vardı. Don Ki- Şot'un biraz önceki yuvarlanmada epeyce incindiği belliydi. Kendisine sorunca: -Evet, dedi. Sol böğrüm müthiş ağrıyor. Fakat bundan daha fazla da ağrısa şövalyelik gereği hiç belli etmem. Şövalyeliğin kurallarından biri de ağrıdan, sızıdan şikâyet etmemektir. Sanşo cevap olarak dedi ki: -Yok! Ben bu işe gelemem. Şövalyelerin emri altındaki silâhtarlar da ağrıdan sızıdan şikâyet ederler mi etmezler mi, bilmem; fakat benim bir tarafım ağrısa dayanamam. Avazım çıktığı kadar bağırırım, haberiniz olsun... Böyle konuşa konuşa akşam ettiler. Ortalık kararmaya başlayınca nerede konaklayacaklarını düşünmeye başladılar. O geceyi ormanda bir ağacın kovuğunda geçirmekten başka çare yoktu. Onlar da öyle yaptılar. Sabah olunca Don Kişot meşe ağacından kalınca bir dal kesti ve kırılan mızrağının demirini ucuna takarak yeni bir mızrak yaptı. Sonra yine yola koyuldular. Yolda Don Kişot Sanşo'ya şövalyelik kurallarını açıklıyordu: -Beni ne zaman kavgaya tutuşmuş görürsen, ilk işin kavga ettiğim adamların şövalye olup olmadıklarını anlamak olacaktır. Şövalye değillerse bana yardım edebilirsin. Yok eğer kendim gibi soylu şövalyelerle boy ölçüşüyorsam sakın işimize karışma!... Böyle konuşurlarken karşıdan bir kafile göründü. Önde katır üzerinde iki rahip geliyordu. Arkalarında bir araba, arabanın etrafında birkaç atlı ve yayan kimseler vardı. Don Kişot'un gözleri parladı: -İşte dedi. Hayatımın en önemli serüvenlerinden biri karşımıza çıktı. Bu arabanın içindeki prensesi bu herifler kaçırıyorlar. Şimdi hemen üzerlerine saldırıp zavallı prensesi bu alçakların elinden kurtaracağım!... Sanşo hayretle Don Kişot'un yüzüne bakarak: -Ne diyorsunuz, efendim, dedi. Önden gelenler iki rahiptir. Hiç onlar kız kaçırırlar mı? Don Kişot bir yandan kendine çeki düzen verirken, diğer yandan Sanşo'ya dedi ki: -Senin bu serüven işlerine hiç aklın ermiyor... Ben ne söylediğimi bilirim. Prensesi arabaya koymuşlar, kaçırıyorlar. Cervantes, Don Kişot, İstanbul, (1966, s.36-39)
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 26.12.2022 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Yazar Nedim Şener ve Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu konuk oldu. Türkiye artık kendi gazını mı kullanacak? Karadeniz doğal gazı piyasaları nasıl etkileyecek? Karadeniz gazının ekonomiye katkısı ne olacak? 710 milyar metreküplük rezervin getirisi ne olacak? Paris'te PKK/YPG terörü Terörü besleyenlerin terörle imtihanı Türkiye'nin mücadelesini görmezden gelmişlerdi PKK/PYD Fransa'yı nasıl savaş alanına çevirdi? PKK terörü Fransa'nın siyasi adımlarını nasıl etkiler? HDP “yansın Paris” dedi, sonra geri adım attı Muhalefet, Fransa'daki terör olayları ile ilgili neden sessiz? Macron polise neden itidalli olma çağrısı yaptı? İngiliz haber ajansının skandal iş ilanı ne anlama geliyor? Avrupa PKK gerçeğiyle yüz yüze Fransa nasıl bir kurguyu uygulamaya koydu? Fransız basınından Türkiye provokasyonu mu? Kılıçdaroğlu afişlerle kime, ne mesaj verdi? 6'lı masa liderleri ortak paydada buluşamıyor mu? Akşener'in sert çıkışlarına CHP neden tepki vermiyor? Masada yol arkadaşı olanlar ayrı yolları mı yürüyor? #terör #paris #pkk Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
Üniversitemizde bu yıl ikinci kez düzenlenen ve dereceye giren eser sahiplerinin ödüllendirildiği Yaşar Üniversitesi Şiir ve Öykü Yarışması'nda ödüle layık görülen eser sahiplerini daha yakından tanıyor, şiir ve öyküleri kendi seslerinden dinliyoruz. Program dizisinin bu haftaki konuğu, yarışmaya “Kanat Sesleri” adlı şiirle katılarak 3. olan, Yaşar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Sekreteri Berna Karayılan. https://radyu.yasar.edu.tr
Chorus'un yeni bölümünde, punk'ın mihenk taşı albümlerinden biri konuşuldu. Ant Arın Şermet ve ürettiği içerikleri takip etmeye doyamadığımız Kanat Atkaya; The Velvet Underground'un Nico'yla kurduğu ortaklığın tek meyvesi olan albümü inceledi. Lou Reed, Andy Warhol ve bu albümden ilham alan müzik dünyası da; bölümün içerisinde bolca yer aldı. Müziğin verdiği ilhamla hareket edenlerin podcasti Chorus'un 39. bölümü yayında! Bölüm içerisinde bahsedilen The Velvet Underground and Nico'nun A Symphony of Sound kaydına bu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=2YXhut_ITLw
In recent months, tensions in the Eastern Mediterranean reached new heights amidst war of words between Greek and Turkish leadership. Türkiye has accused Greece of militarizing the Aegean islands in contravention of international agreements while the Greek leadership leveled accused Turkey of threatening Greek sovereignty. Türkiye has also expressed its discomfort with American military hardware to be deployed to the islands and the recent lifting of arms embargo to Greek Cypriots. The two NATO allies, Greece and Türkiye, have had these episodes of increased tensions in the past but this latest round might have serious implications for the unity within the alliance in the wake of the war in Ukraine. There are also concerns about traditional U.S. policy of keeping the balance between Greece and Türkiye in terms of arms sales and transfers. The SETA Foundation at Washington DC is pleased to organize an expert panel discussion on the dynamics and future implications of recent tensions between Greece and Turkiye. Speakers Mitat Çelikpala, Professor of International Relations and the Dean of Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences at Kadir Has University Nurşin Güney, Professor of International Relations at Nişantaşı University Kılıç Kanat, Research Director, SETA DC Moderator Kadir Ustun, Executive Director --- Support this podcast: https://anchor.fm/seta-dc/support
Türkiye has pursued a policy of support for Ukraine while maintaining relations with Russia since the outbreak of the war more than six months ago. The Russian invasion has met unprecedented Western sanctions while Türkiye focused on bringing Ukrainian and Russian sides to the table for negotiations to end the conflict. Even though the initial attempts at a ceasefire ultimately failed, Türkiye continued to push for a diplomatic breakthrough. The most recent Ukrainian grain exports deal has been hailed as a major accomplishment to alleviate the global food crises. Turkish President Erdogan recently paid a visit to Ukraine and signed agreements for reconstruction after meeting Ukrainian President Zelensky. As the West is focused on a sanctions policy and is increasingly threatened by exploding energy prices, Türkiye remains focused on a policy of balancing its support for Ukraine with continued relations with Russia. What are the dynamics pushing Türkiye to pursue a policy of engagement with both Ukraine and Russia? What are the chances of further diplomatic breakthroughs? How can the Western sanctions be reconciled with Türkiye's approach? The SETA Foundation at Washington DC is pleased to host a panel of distinguished experts to discuss these questions and more. Speakers Yevgeniya Gaber, Senior Fellow at Centre in Modern Turkish Studies at Carleton University Rich Outzen, Nonresident Senior Fellow at Atlantic Council Kadir Ustun, Executive Director at SETA DC Moderator Kılıç Kanat, Research Director at SETA DC --- Support this podcast: https://anchor.fm/seta-dc/support
Kanat oyuncusu arayışında olan Beşiktaş, radarına Nathan Redmond'u aldı. Futbolseverlerin gündeminde yer alan Nathan Redmond hakkında merak edilenleri sizler için derledik.
Bugün 28 Ağustos 2022 #doğayıdinliyoruz
Episode 42 - Melbourne-based fiber artist Tammy Kanat shares her journey, from successful jewelry entrepreneur to celebrated fiber artist, and how she found fulfillment again through the power of making. We discuss NFTs, copying, finding and evolving your creativity You can find Tammy online at: https://www.tammykanat.com/ Instagram: @tammykanat Video of this episode can be found here: https://youtu.be/oQPDedPaLWU Cindy/Niroma Studio on Instagram: @niromastudio And shop for macrame and weaving fibers online at: http://www.niromastudio.com
Are NFTs worth buying? What is their value for society? Today we chat with internationally recognised artist, Tammy Kanat about the value of NFTs. Tammy is known for her beautiful and vibrant weaving. Her work has been featured in the NGV and she has produced commissions for local and international clients, including one of our favourite brands Mecca. To celebrate 10 years in the textiles business, Tammy recently brought her artwork to life through NFTs and today we hear about her experience. Keep track of Sophie and Maddy between the episodes on Instagram, or on TikTok, and come and be part of the conversation on Facebook with our You're In Good Company Discussion Group. Got a question or a topic suggestion? Email us here. *****In the spirit of reconciliation, Equity Mates Media and the hosts of You're In Good Company acknowledge the Traditional Custodians of country throughout Australia and their connections to land, sea and community. We pay our respects to their elders past and present and extend that respect to all Aboriginal and Torres Strait Islander people today. *****You're In Good Company is a product of Equity Mates Media. All information in this podcast is for education and entertainment purposes only. Equity Mates gives listeners access to information and educational content provided by a range of financial services professionals. It is not intended as a substitute for professional finance, legal or tax advice. The hosts of You're In Good Company are not financial professionals and are not aware of your personal financial circumstances. Equity Mates Media does not operate under an Australian financial services licence and relies on the exemption available under the Corporations Act 2001 (Cth) in respect of any information or advice given.Before making any financial decisions you should read the Product Disclosure Statement and, if necessary, consult a licensed financial professional. Do not take financial advice from a podcast. For more information head to the disclaimer page on the Equity Mates website where you can find ASIC resources and find a registered financial professional near you. You're In Good Company is part of the Acast Creator Network. See acast.com/privacy for privacy and opt-out information.
An exploration of the power of rest and some of the things can get in the way of us feeling really well rested!
At age 70, Jolie Kanat says life is more answers than questions.
Omer Kanat is the Director of the Uyghur Human Rights Project and is the Executive Committee Chairman of the World Uyghur Congress. During our conversation, Omer talks about his journey to the U.S., Uyghur history and culture, China's historic oppression of the Uyghur people, and the current Chinese genocide of the Uyghur people, which includes concentration camps, brainwashing, murder, rape, sterilization, and mass surveillance.------------Support this podcast via VenmoSupport this podcast via PayPalSupport this podcast on Patreon------------Show notesLeave a rating on SpotifyLeave a rating on Apple PodcastsFollow "Keep Talking" on social media and access all episodes------------(00:00) Intro(00:45) Get to know Omer Kanat(01:46) Omer's upbringing and the life events that led him to participate in human rights activities on behalf of the Uyghurs(08:27) Who are the Uyghur people and what is their history?(17:14) About the Uyghur population: the numbers, their culture, and other specifics(19:19) The attempts of the Chinese government to assimilate the Uyghur population into the Chinese population(24:45) Omer explains the Chinese approach to the Uyghur community(33:02) How does Omer describe the Uyghur people?(37:09) How did the unsuccessful integration of the Uyghur people into Chinese culture trigger changes in the Chinese government's approach towards Uyghurs(40:17) Omer explains the changes to the Chinese leadership post 2017(49:02) How does China detain and oppress Uyghurs?(56:35) What goes on inside Uyghur concentration camps?(01:05:22) A list of Uyghurs who have escaped Chinese concentration camps(01:09:45) What percentage of Uyghurs are living in concentration camps?(01:17:55) What hope does Omer have for the Uyghurs?
For nylig spurgte jeg Rikke Winckler fra Forældresparring.dk, om hun ville komme på besøg i podcasten og dele visdom ud til os forældre. Dét at være forælder kan være en kæmpe udfordring, og derfor har vi brug jævnligt at minde os selv og hinanden om ting, der kan gøre rejsen lidt nemmere. Rikke er uddannet pædagog og psykoterapeut og har forskellige efteruddannelser bl.a. som Peaceful Parent Coach, og hun har undervist forældre og holdt foredrag i og om forældreskab, og hun har også individuelle sessioner. Hendes onlineforløb er populære, og du kan læse om det hele på Rikkes hjemmeside. Lyt med herunder, hvor vi kommer ind på: Skiftet fra at forstå børn udefra til at forstå dem indefraAt dét at håndtere børn, handler om at håndtere vores egne følelserAt man ikke kan lære børn noget, man ikke selv kanAt vi er meget alene i forældreskabet men bliver overdænget med gode rådHvad en "klap-sammen mor" erHvorfor det praktiske og tid sammen med børnene ikke skal adskillesAt børn er mindfulnesstræning på lavbudgetOg mange andre gode ting. Links til det nævnte i podcastepisoden: Rikke Wincklers hjemmesidePodcasten "Forældresparring"Rikke Wincklers instagram Hvis du kunne lide denne episode, så tjek også følgende ud: Charlotte Runge om, hvordan du kan give børn indre roKis Laursen om stress pga. børn, der kræver noget særligtSådan får du tid til at læse bøger, selvom du har små børnImran Rashid om hvorfor du skal gå OFFLINE, og det vigtigste du kan lære dine børn.
Socrates FC'de bu kez ofisten naklen yayınla karşınızdayız; EURO 2020'de ilk hafta sonu geride kalmışken Cem Pekdoğru, Caner Eler ve Arhan Ata Pilavoğlu turnuvanın nasıl başladığını, Finlandiya maçında hayati bir kalp rahatsızlığı yaşayan Christian Eriksen'in futbol endüstrisi, yayıncılık ilkeleri ve sosyal medya hakkında açtığı yeni tartışma alanlarını, Hırvatistan karşısında istediği skoru alan İngiltere ve Gareth Southgate'in verdiği ve vermediği ışıkları, Dumfries, Meunier, Lainer gibi örnekler üzerinden kanat beklerinin ilk maçlara etkisini ve Türkiye-Galler öngörülerini konuşuyorlar. Not: Socrates FC #82, Pazartesi maçlarından önce kaydedilmiştir.
Tammy Kanat plays with color and imagination as she weaves magical portals through textile. Spontaneous by nature, this jewelry designer turned textile artist is a testament to following the evolution of your dreams. By embracing her unique weaving style and celebrating the imperfection of loose threads, Tammy's work has hung in prestigious galleries, such as the National Gallery of Victoria. Listen to this episode to hear why Tammy gives the greenlight to cuddling her pieces. Visit culturedpodcast.com for full transcripts of this episode and links to things mentioned.
Kitabu al-Fara'idi: Al-Waladu Li al-Firashi Hurratan Kanat Awo Amatan - Ithmu Man Tabarra'a Min Mawalihi Hadith 739-745
Yusufçuğun bağımsız olarak çırpan kanatlarıve vücut yapısı, uçarken çok farklı manevralarıyapmasını sağlar. Sabit gibi dururken birdenavını yakalar. Avustralya Millî Üniversitesi GörselBilim Merkezi'nde çalışmalar yapan AkikoMizu-tani ve yine Avustralya'da bulunan Savunma,Bilim ve Teknoloji Kurumu'ndan Dr. JavaanChahl'a göre, yusufçuk; bir algı yanılması oluşturarakhızlı hareketlerini gizlemektedir.1Yusufçuğun dört kanadı, etrafa önemli miktardahava akımı yaymasını temin eder ve avınasaldırırken kendisini dengede tutmak içingerekli şartları sağlar. Bu hava akımı ve yusufçuğunyapabileceği karmaşık manevralar,araştırmacıları hayrete sevk etmektedir. Biryusufçuk, avına saatte 50 km hızla yaklaşırkenbile karmaşık manevralar yapabilir.Akiko Mizutani'nin gözlemlerine göre, “Avınıkovalayan yusufçuklar, savaş pilotlarının sadecehayal edebileceği kompleks manevralarladüşmanlarından gizlenmektedir.” Bu ifade,yusufçukların dünyadaki en çevik ve manevrakabiliyeti en yüksek böceklerden biri olduğugerçeğini vurgular. Yusufçuklar, çeviklik ve hızlarınıtam ihtiyaç duyulduğu şekilde kullanan,çok yetenekli böcekler olarak yaratılmıştır.Yusufçuğa sonsuz bir ilim, hikmet ve keremlebahşedilen dört kanat, hızını ve çevikliğinisağlar. Bu kanatlar şeffaf, güçlü ve esnektir.Kanat açıklığı 16 cm'ye kadar uzanabilir. Ön vearka kanat çiftleri farklı şekillerde yaratılmıştır.Teorik ve uygulamalı mekanik profesörüJane Wang tarafından Cornell Üniversitesi'ndeyürütülen bir araştırmaya göre, yusufçuk böceği,ağırlığını desteklemek için hava direncinikullanır. Uçaklar üzerinde yapılan birçok araştırma,uçuş verimliliğini azaltan hava direncinien aza indirmeye odaklanmıştır. Nazeninyusufçuk, gövdesini taşımak için aerodinamikdirenci kullanmak üzere ilhama mazhar olur.Yusufçuktan çok etkilenen Dr. Chahl şunlarıifade etmektedir: “Bir yusufçuğun yapabildiklerinitaklit eden bir uçağımız olsaydı, o zamankimsenin sahip olmadığı bir şeye sahip olurduk.”2Savunma sanayinde araştırma yapan biliminsanları, yusufçuktan ilham alarak savaşuçaklarının düşmana fark etmeden yaklaşmasıve yüksek manevra kabiliyeti gibi konulardaaraştırmalar yapmaktadır. Bu böceklerin uçuşkontrol özelliklerinin, yeni uçaklarda ve helikopterlerdeuygulanabileceğine inanan biliminsanları, bunun için son derece girift bir tasarımaihtiyaç olduğunun farkındadır. WestlandAircraft Company tarafından tasarlanan ilk helikopterinadının “Dragonfly” (Yusufçuk) olmasıtesadüf değildir. İlk helikopter, yusufçuk böceğininkaba ve basit bir taklidi olarak üretilmiştir.Bütün bu gözlemler ve tespitler sadeceteknolojik bilgi birikimimizi artırmakla kalmıyor,tekvinî ayetlerin merak ve hakikat aşkıylaokunmasıyla marifetullah ve muhabbetullahada vesile oluyor.“Evet, bir sineğin küçücük cismi, kâinatınekser anâsır (unsurları) ve esbabı (sebepleri)ile alâkadardır, belki bir hülâsasıdır. Eğer Kadîr-i Ezelî'ye verilmezse, o esbab-ı maddiyeonun vücudu yanında bizzat hazır bulunmaklâzım; belki onun küçücük cismine girmek gerektir.Belki cisminin küçük bir numunesi olangözündeki bir hüceyresine girmeleri icab ediyor.Çünkü sebep maddî ise müsebbebin (sebebinsonucunun) yanında ve içinde bulunmasılâzım geliyor. Şu halde, iki sineğin iğne ucugibi parmakları yerleşmeyen o hüceyrecikteerkân-ı âlem ve anâsır ve tabâyiin (bütün elementlerve maddî sebepler), maddeten içindebulunup usta gibi içinde çalıştıklarını kabul etmeklâzım geliyor.”