POPULARITY
Yazılarıma gelen yorumlara bakınca sanki kamu işçilerinin düşmanıymışımcasına bir yaklaşım sergilendiğini görüyorum. Kitabın ortasından yazmanın zorluğunu bilerek yazılarımı kaleme almaya çalışıyorum. Bu nedenle bir dönem EYT'liler yazılarıma tepki göstermişti. Ancak gelinen noktada hep bir ağızdan EYT düzenlemesinin ne kadar kötü olduğu belirtiliyor.
Gündem Eşitlik'te bu hafta Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi bölümünden Profesör Doktor Sezgin Polat ile Türkiye ekonomisinin son 20 yılda nereden nereye geldiğini, bunun iş gücü üzerindeki etkisini, gençler arasındaki umutsuzluğu ve yine gençlerin üzerindeki EYT yükünü konuştuk. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Potacast'in yeni bölümünde Kaan Kural ve Orkun Çolakoğlu, NBA'de yeni sezon öncesi Batı Konferansı takımlarını değerlendiriyor. Bölümde, son finalist Dallas Mavericks, pivotsuz New Orleans, sakatlık geçmişi bir hayli kabarık olan Memphis Grizzlies, Caldwell-Pope'suz Denver ve EYT'li Mike Conley'li Minnesota Timberwolves mercek altına alınıyor. Stephen Curry, Kevin Durant, LeBron James gibi, artık kariyerinin sonlarına yaklaşan isimlerin yer aldığı Pasifik Grubu, sonbahar ve yaprak dökümü temaları eşliğinde değerlendiriliyor. Ülker Magma ile Haftanın Lezzeti ise Houston Rockets ve temsilcimiz Alperen Şengün incelemeleri bu bölümde sizlerle!
Ülker'in katkılarıyla hazırlanan Potacast'in yeni bölümünde Kaan Kural ve Orkun Çolakoğlu, NBA'de yeni sezon öncesi Batı Konferansı takımlarını değerlendiriyor. Bölümde, son finalist Dallas Mavericks, pivotsuz New Orleans, sakatlık geçmişi bir hayli kabarık olan Memphis Grizzlies, Caldwell-Pope'suz Denver ve EYT'li Mike Conley'li Minnesota Timberwolves mercek altına alınıyor. Stephen Curry, Kevin Durant, LeBron James gibi, artık kariyerinin sonlarına yaklaşan isimlerin yer aldığı Pasifik Grubu, sonbahar ve yaprak dökümü temaları eşliğinde değerlendiriliyor. Ülker Magma ile Haftanın Lezzeti ise Houston Rockets ve temsilcimiz Alperen Şengün incelemeleri bu bölümde sizlerle!
Emeklilikte Yaşa Takılanlar, yenilgi yenilgi büyüyen, “buradayım ve buradayım” yakarışının mucidinin ülke ekonomisine dayattığı yüzyılın ürün yerleştirmesi. Hem çalışanlar için hem de işgücü piyasasının kapısında bir umut bekleyenler için başlangıçta tatlı bir kurtuluş reçetesi olarak parlatılan EYT herkesin kursağına takılan dev bir sorun yumağına doğru yuvarlanıyor.
Çerçeve'nin yeni bölümünde Mert Söyler ve İlkan Dalkuç; EYT ile bütçe açığı ilişkisini ve Hindistan'da yapılan Asya Özgürlük Forumu üstünden Hindistan'ın siyasi, ekonomik durumunu konuşuyorlar.Become a supporter of this podcast: https://www.spreaker.com/podcast/daktilo1984--5970640/support.
Gazeteci Ozan Gündoğdu, iktidarın yeniden gündeme taşıdığı EYT tartışmasını tüm yönleriyle ele aldı. EYT'nin sorumluluğu, bütçeye getirdiği yük ve siyasi yansımaları analiz etti.Ekonomi için EYT büyük bir tehdit mi? Bütçe yükü kaldırabilir mi? | Sorumlu kim? | Ozan Gündoğdu
Başlığa bakıp hükümetin ikinci bir EYT hazırlığı yaptığını sanmayın. Bu furya emeklilik sisteminin çarpık yapısından kaynaklanıyor. Son aylarda gelen soruları derlediğimizde, 2024 yılında emekli olma ile 2025 yılında emekli olmanın emekli maaşına etkisi ilk sırada gelmektedir. Gelen tepkiler 2024 yılında emekliye ayrılacak çalışanların çok yoğun olacağını gösteriyor.
Yaz aylarının gelmesi ile toplumun ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelere olan anksiyetesi azalıyor. Çok yoğun bir sıcak günün ardından Adana'da kanala ve göle boğmaca atlayan çocuklar misali ekonomik olarak serinleyeceğimiz günleri bekliyoruz. Enflasyonda normalleşme, ücretlerde görece iyileşme, algılanan fiyat adaletinde zedelenme. Markette, restoranda, otelde, pazarda, siyaset arenasında aklımızın bir köşesinde hep kandırılmışlık hissi. Her yeni güne sahipsiz başlayıp her geçen günü sahipsiz bitirmişlik duygusu. Tıpkı EYT meselesinde olduğu gibi yapısal önermelerden ziyade popülist söylemlerle sahnede olan yapay muhalefet anlayışı. Seçimsiz dönemin ülke ekonomisine ve sosyolojisine potansiyel katkılarını ve dinamizmini konuşmak yerine haftada bir “ya geçim ya seçim” fetişizmi. NORMALLEŞME Mİ YUMUŞAMA MI? Temel olarak siyasetin yumuşaması, ekonomik gelişmeler için önemli fırsatlar sunuyor. Siyasi gerilimlerin azalması ve uzlaşma kültürünün hakim olması, ekonomik istikrarı ve öngörülebilirliği artırma imkanı getiriyor. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel arasındaki karşılıklı nezaket ziyaretleri “Acaba bir şeyler mi değişiyor?” iyimserliklerini beraberinde getirmişti. Areda Survey'in Haziran Sosyometresi toplumun bu iyimserliğin üzerine toprak atıldığına kanaat ettiği gerçeğini ortaya koyuyor. Toplumun %80,2'si karşılıklı ziyaretler sonucunda oluşan iklim değişikliğinin siyasette anlamlı bir versiyona dönüşmeyeceğini düşünüyor. Siyasette normalleşme mi yumuşama mı manşetleri ile yoğun gündem olan bu gelişme toplum tarafından satın alınmamış durumda. Ekonomide hakim olan kafe ve restoranların enflasyonu bahane ederek fırsatçılık algısı siyaset sahnesinin muhalefet tarafında da kendisini gösteriyor. Toplumun % 92,5'si siyaset meydanında uzun dönemde evlinin evine, köylünün köyüne döneceğine, karayelin yerini poyraza bırakacağına güçlü bir şekilde inanıyor. Dolayısıyla yıllarca eğrisini doğrusuna bakmadan pek çok AK Parti politikası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişisel profilinden seçilmişliğine, zaman zaman ülke menfaatlerinin de karşıtlığına dönüşmüş muhalefet varlığının ve anlayışının sihirli bir dönüşüme uğramasını toplum beklemiyor. 31 Mart seçimlerinde gerek AK Partinin stratejik hataları, gerek sandığa gitmeyen seçmen, gerek sandığa gidip en güçlü ikinci alternatife eğilim gösteren seçmen davranışı nedeniyle ortaya çıkan tablo 40 yıl sonra CHP'nin bir başarı elde etmeninin önünü açmıştı. Ortaya çıkan bu tabloyu iyi değerlendiren CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel'i toplum yenilgi yenilgi büyüyen Kılıçdaroğlu'na göre daha başarılı buluyor. Toplumun %68,1'i Özel'i Kılıçdaroğlu'ndan daha başarılı buluyor. Tabii burada Özel yerine başkası da olmuş olsa ve benzer seçim başarısı olsa tablo değişmemiş olabilirdi. Ancak kullanılan yumuşak görünümlü dil, satır aralarına gizlenen misyonlar Özel'in farklı parti seçmenlerinden de Kılıçdaroğlu'na kıyasla sempatizan toplamasının önünü açıyor. Özel'in CHP Genel Başkanlığına getirdiği “yeni yaklaşımın”, parti tabanında ve genel kamuoyunda olumlu karşılandığı görülüyor. Bu kanaatin ilk seçim sathında sadece kendi parti çevresi ile sınırlı kalacağı gerçeğini de bir yere not etmiş olalım. SEÇİMSİZ DÖNEM BİR FIRSAT MI
Rahatsız edici bir durumla karşılaştım. Bir hasta küçük bir yaranın pansumanı için aile hekimine gelmiş. Aile hekimi hangi antibiyotiği kullandığını sormuş. O da söylemiş. Meğer en pahalı ve en güçlülerinden bir antibiyotikmiş. Neden tedaviyi yapan doktor bu antibiyotiği yazdı, diye bir sorgulama olmuş tabii. Sonuçta mesele sağlık. Tedavinin bir gereği mi, gereği… Ama bir doktor bir diğerini sorguluyorsa bu köşeye taşınacak kadar bir mesele var demektir. Elbette kamu kaynaklarının lüzumsuz harcanıp harcanmadığı herkesin ortak hassasiyeti... Doktor-ilaç şirketi temsilcisi ilişkileri hemen bu durumlarda akla geliyor. Doktor maaşları konusu gündemden düştü. Ama gene de artış için alan vardır, diye düşünüyorum. Sağlık sektöründe ücretleri artırmanın ilaç giderlerini azaltıp azaltmadığını bilmekse gerçekten güzel bir istatistik olurdu. EYT BORSASI Pek tutar yanı, belgesi, ispatı olmayan konulara girmeyi sevmem ama bugünkü köşem böyle gidiyor. Son günlerde EYT borsası kurulduğuna dair spekülasyonlar duyuyorum. Deniyor ki; EYT'li olmayıp bu nimetten yararlanmak isteyenler için SGK kayıtlarından benzer bir isim bulunuyor. Sonra EYT'li olmak isteyen kişi bu benzer isimli kaydın aslında kendine ait olduğu ve sehven yanlış yazıldığı şeklindeki itirazını yapıyor. Eğer doğruysa itirazın kabul edilmesini sağlayacak iddialara da ulaşılabildiği, sanırım anlaşılıyordur. Sonra gerçekte EYT'li olmayan bu kişiler EYT'li yapılıp emekli ediliyormuş. Anlaşılacağı üzere bu yöntem her “talihlinin” kullanabileceği türden değil. İsim benzerliği tutturmak kolay olmaz. Ama gene de iler tutar bir spekülasyon mudur bunlar, gerçekse matematik karşılıkları ne kadardır, diye düşündüm. Belki bu ön kısmı dikkate almaya gerek yoksa dahi, ki varsa fena şey bilemiyorum, buradan sonra yazacaklarım EYT hakkında gerçekten düşündürücü olabilir.
Mehmet Şimşek'in, nam-ı diğer İngiliz Mehmet'in yaptığı açıklamalar insanı hayrete düşürüyor. Memleketin gerçeklerinden tamamen habersiz bir uzaylı gibi konuşuyor. Türkiye'de asgari ücret düşük değil diyor. Açlık sınırının asgari ücreti sollayıp geçtiği, asgari ücretin büyük şehirde kirayı bile karşılayamaz hâle gelmeye başladığı bir Türkiye'de bunu söylüyor. Yurtdışı çıkış harcına yaptığı zammı izah ederken “imkânı olan yurtdışına çıkabiliyor zaten biz de imkânı olandan vergi alacağız” diyor. İnsanlarımızın eğitim, aile ziyareti şu ya da bu sebeple yurtdışına imkânlarını zorlayarak, çoğu zaman da borçlanarak çıktığı bir ülkede bunu söylüyor. Vergide adaleti sağlayacağız diyor ama imkânları derya deniz olan Koçların, Sabancıların, yerli yabancı tekellerin, işçinin ödediği gelir vergisinden daha az oranda vergi ödediği ülkede, bu adaletsizliği gidermekten bahsetmiyor. EYT'yi muhalefetin popülist iteklemesiyle çıkardık diyor. Milyonlarca insan sanki yıllarca alınteri dökmemiş, emekliliği hak edecek sigorta primlerini fazlasıyla ödememiş gibi, işçinin hakkı olanı sanki kendi verdikleri bir lütufmuş gibi sunuyor. Gıda arzını arttırarak enflasyonu düşüreceğiz diyor. Bunun için üretimi desteklemek yerine, siloları ithal buğdayla doldurup yerli üreticiyi eziyor. Çiftçiyi perişan ediyor ama hayat pahalılığı hız kesmeden artmaya devam ediyor. Uluslararası olarak hazırlanan ve kara para aklayan ülkeleri gösteren gri listeden çıkmayı bir zafer olarak sunuyor ama ülkeyi nasıl bir kara para cennetine dönüştürdüklerinden bahsetmiyor. Nasrettin Hoca'nın eşeğini kaybedip bulma fıkrasını anlatıyor. Ama emekçi halkımızın gülecek hali kalmadı! Mehmet Şimşek sanki uzaylı gibi konuşuyor dedik ama ne Mehmet Şimşek uzaylı ne de ülkeyi uzaylılar istila etmiş ve yönetiyor. Memleket sermayenin ve emperyalizmin istilası altında. Mehmet Şimşek ve onu görevlendiren Erdoğan, uzaydan değil yerli ve yabancı tekellerin yönetim ofislerinden, Londra, Frankfurt ve New York finans merkezlerinden ısmarlanan bir kemer sıkma programını uyguluyor. Bu program öncelikle işçi sınıfını hedef alıyor ama halka halka genişliyor, kamu emekçisini, küçük esnafı, yoksul köylüyü, memleketin doktorunu, mühendisini, avukatını, kısacası halkın ezici çoğunluğunu bir ekonomik cendereye sokuyor. Kemer sıkmayan sadece büyük patronlar! Tam tersine onlar kemerlerini gevşetiyorlar çünkü emekçi halkın kanını emerek büyüttükleri göbekleri pantolonlarına sığmıyor! Burada da toplumsal öfkeyi yatıştırmak üzere CHP devreye giriyor. Erdoğan'ın son yerel seçim hezimetinden sonra partide ve kabinede büyük revizyon yapılacağı konuşuluyordu. Birkaç il başkanlığı ve üç bakanlıkla sınırlı kaldı. Ama herkes şunu kaçırıyor: Erdoğan esas büyük revizyonu CHP'yi iktidara gizli ortak haline getirerek yaptı. Biz bu bakanlığa “narkoz bakanlığı” adını takalım. Bu dönemin en kritik bakanlığı bu! Erdoğan ve Şimşek, Orta Vadeli Programla halkın etinden et koparırken CHP'nin işi siyasi narkoz vererek toplumsal tepkiyi uyuşturmak! Sermaye sınıfı nasıl da ayrı gayrı demeden birleşiyor! Birbirine etmediği hakareti bırakmayan AKP ve CHP nasıl da para babalarından talimat geldiğinde, mesele sermayenin çıkarları olduğunda el ele veriyor! O halde bizim de düzen siyasetinin tuzaklarına düşmemek ve emekçi halkın birliğini sağlamak için mücadele etmemiz, safları sıklaştırmamız gerekiyor. Gaz alma mitinglerinden uzak durup sendika ve konfederasyon ayrımı yapmadan, Birleşik İşçi Cephesi'ni inşa ederek işçi sınıfının tüm güçlerini meydana indirmek, işçi sınıfının örgütlü gücünün etrafında kamu emekçilerini, küçük esnafı, yoksul köylüyü, memleketin doktorunu, mühendisini, avukatını, aydınını, sanatçısını birleştirmek gerekiyor. Düzen muhalefetinin narkozunun etkisinden sıyrılıp uyanık kalmak gerekiyor. Uyanık duran, fitneyi, bölünmeyi reddeden, birleşen ve gücünün farkına varan emekçi halkı istibdadın sopasıyla korkutamazsınız! Ekmek ve hürriyet için ayağa kalktığında halkın coşkun akan selini durduramazsınız!
Bürokratların birden fazla yerden daha doğrusu asli görevlerine ek olarak dahil oldukları kamu nitelikli şirketlerin yönetim kurullarından alacağı ücretlerin miktarı, vergilendirmesi ve diğer standartlarına dair sair hususların yasalaştırılması gündeme geldi. Aslında bürokratlar için “ilave görev almalarına ve kaç tane ilave görev alırlarsa alsınlar bunların sadece birinden gelir elde etmelerine,” izin verecek şekilde yapılmış düzenlemeler zaten yeri geldiğinde var. Bu başlıktaki yeni teklif standartlaşma getiriyor. Meselenin izahı da biliniyor; bürokratlar iyi yetişmiş kişilerden seçiliyor ve kamunun sunduğu ücretler bu kalibredeki kimseler için karşılaştırıldığında yetersiz kalıyor. Evet, taşınan sorumlulukla alınan ücret denk değil. Ama bu işin çözümü ek gelir imkânı sunmak da değildir, diye düşünüyorum. Asıl çözüm, üst düzey bürokratların ücretlerini tatmin edici seviyelerde ayarlayıp ek görev almalarını kamuda ücretler üzerinden gerekçelendirmemek veya ihtiyaç bırakmamaktır. Ve hatta ücret ayarını iyi yapıp ek görev almalarının önünü de kapamaktır. Bu devletin maliyesiyle, üretimiyle, kotardığı işlerle, şerefiyle dünyada dengi yok… Abur cubur ülkeler şu tartışmaları uzaktan izleseler ne düşünürler? Bürokratlar kapasitelerinin ve verdikleri emeğin karşılığını bihakkın almalılar. Ama böyle paralel yöntemlerle almaya ilk başta kendileri karşı çıkmalılar. Hükümetin iyi niyeti belli. Fakat gerçekten çare bu değil. 100'se 100, 300'se 300, 500'se 500, herkes bıraksın artık ajitasyonu. Kiliseden mülhem bu ajitasyon kültürü nasıl gelip yerleşti bu milletin kaderine anlamak mümkün değil. Bakış açılarımızı çarpıtan şey ajitasyon… KÖK MAAŞ MESELESİ Emeklilerin en azından bir bölümü için az da olsa iyi bir haber nihayet geldi. Detayları belli olmasa da 10 bin liranın altında emekli maaşı alanların durumunun iyileştirileceği anlaşılıyor. Aslında emekliler içinde bir gruba her odaklanıldığı seferde başka yerler, başka gruplar patlıyor. SGK'nın kaçınılmaz hale gelen reform ihtiyacının gerisinde de yıllar içinde yapılagelen grup bazında iyileştirme amaçlı müdahalelerin doğurduğu yeni sorunların etkili olduğu biliniyor. SGK'da reform artık yapısal reform başlığının en üst başlıklarından birisi durumunda. EYT'den sonra başlayan 7 bin günü dolduran ücretlilerin işten ayrılıp kayıtdışı alanlara veya başka girişimlere yönlenmesi eğilimi hala devam ediyor. Bunu SGK'nın emeklilik sistemine tepki olarak yapıyorlar. Ödemeye devam etmeleri halinde emekli maaşlarının düşebileceğine dair haklı endişeler taşıyorlar. EYT'lilerin sırtlarında taşıyor gibi hissediyorlar. Belli ki bu mekanizma böyle çalışmaz. Prim-maaş dengesi hala kusurlu… Patronlar emekli, patron çocukları EYT'li, çalışma yaşamından çok daha uzun süre maaş alan milyonlar var, onların varisleri var, var oğlu var… SGK reformunun tam zamanı değilse nedir acaba?
Atilla Yeşilada ile Mehmet Şimşek'in EYT, asgari ücret, KKM, vergi ve bütçe açığına dair yaptığı açıklamaları, dolardaki sakinliği ve mülteci sorununu konuştuk. İyi dinlemeler...
Bu köşeyi takip edenler sınavsız atamalar ve sözlü sınavlarla ilgili çok sayıda yazı kaleme aldığımızı hatırlayacaktır. Kalkınma Planına ve seçim beyannamelerine sözlü sınavlar ve sınavsız atamalar girmiş olmasına rağmen maalesef hala adım atılmadı. Bu yazımızda konuyu oluşturduğu sıkıntılar özelinde açıklamaya çalışacağız. Kalkınma Planına göre sözlü sınavlar istisnalar dışında kaldırılacaktı 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planında sözlü sınavların oluşturduğu sıkıntılar dikkate alınarak düzenleme yapılacağı kararlaştırılmıştı. Palana göre Kamu Görevlerine ilk defa atanacaklar için mevcut sınav sistemi mevzuatta uygulama boyutlarıyla birlikte gözden geçirilerek sözlü sınavların atamaya konulan görevin niteliğinin gerekli kıldığı hallerle sınırlı olarak yapılması sağlanacak, sınav kurullarının tarafsızlığının korunması, şeffaflık, adalet ve hakkaniyet ilkelerini güçlendirecek düzenlemeler hayata geçilecekti. Uzunca bir süre geçmesine rağmen hiçbir adım atılmaması anlaşılabilir bir durum değildir. Genel Yönetmelik incelendiğinde sözlü sınavların yaygınlaştırıldığı görülecektir. Uygulamada sözlü sınavların amaçlanan işlevi yerine getirmediği açıkça görülmektedir. Bu nedenle yönetmelikte sözlü sınav sınavlara ilişkin maddelerin acilen masaya yatırılması gerekiyor. Aksi takdirde oluşan olumsuz algı İktidarı yıpratmaya devam edecektir. Aynı şekilde Planda görevde yükselmede yaşanan sorunlar dikkate alınarak gerekli adımların atılacağı ifade edilmişti. Palanda yer alan ifadelere göre görevde yükselme de uygulanan seçme yöntemleri liyakat esaslı teknikler gözetilerek geliştirilecekti. Ancak bu konuda da hiçbir adım atılmamıştır. Özellikle Kamu Görevlileri Etik Kurulu kararlarına ve Sayıştay raporlarına yansıyan ihlaller dikkate alındığında istisnalar kullanılarak görevde yükselme sınavlarının nasıl işlevsiz kılındığı görülecektir. Bu nedenle zaman kaybetmeden çözüm üretilmesi gerekmektedir. Seçim beyannamesinde de sözlü sınavların kısıtlanacağı açıklanmıştı AK Parti'nin Seçim Beyannamesi'nde; “Kamu görevine ilk defa yapılacak atamalarda, görevin niteliğinin gerektirdiği haller dışında mülakat usulünü kaldıracak, atamaları yazılı sınav sonuçlarına göre yapacağız.” ifadesine yer verilmişti. Cumhurbaşkanının seçimlerde verdiği her sözü yerine getirdiği konusunda seven sevmeyen her kesimin ittifakı olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim 3600 ek gösterge ve EYT konusunda verilen sözün yerine getirilmesi en somutlarından birisidir. Bu düzenlemelerin hazineye getirdiği yük ortadadır. Uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen hala hiçbir adım atılmaması sınavlara giren gençler arasında ciddi tepkilere sebep oluyor. Sözlü sınav denilince torpil algısı zihinleri kaplamıştır. Ne kadar adil yapılırsa yapılsın sözlü sınavlarla ilgili algı budur ve de değişmiyor. Daha önceki yazılarımızda sıklıkla ifade ettiğimiz üzere kamuya girişlerdeki mülakat uygulaması oldukça genişletilmiştir. Bu durum ise uygulamada ister istemez ciddi rahatsızlıklara ve mağduriyet algısına yol açmıştır. Özellikle sınavların kayıt altına alınmaması ve şeffaf yapılmaması adayları rahatsız etmektedir. Bu nedenle acilen mevzuat değişikliği yapılması gerekiyor. Mahalli idarelerdeki sözlü sınavlar ve sınavsız personel alımı endişe veriyor
Alışık olduğumuzun dışında gelişmeye başladı her şey. Aslında bugünün dünyasında hiçbir şeye alışık olmadığımız da doğrudur. Riyakâr kapitalizm aramızda dolaşıyor. Çıplak olsa tanıyacağız. Hanedana alışık değildik, sürdürdük. Demokrasiye de alışık değiliz, onu da sürdürüyoruz. Refah devletine de alışık değildik, onu da sürdürüyoruz. Avrupa'da siyaset değişirken, her geçen gün daha fazla gündemimize gelecek refah devleti olgusunu tartışmak istiyorum. Konuyu anlaşılır kılmak için yer yer herkesin hakim olduğu konular üzerinden somutlaştırma gayretinde olacağımı da şimdiden söyleyeyim. Refah devleti, bireyselleştirilmiş toplumlarda bireyin kopartılan bağlarıyla uğratıldığı yalnızlığı ikâme ettiği olgudur. Aile, arkadaş-akraba, toplum dayanışmasının yerine konur. Finansmanı maliyetlidir ve zengin kaynaklar yahut sömürgeleri olmaksızın sürdürülemez. Herkesi kuşatırmış gibi yaparken devleti, menfaat birlikteliğinin kaldıracı (aygıt) yapar. Devlet yüce ideallerin muştusu değil, yağma iştahına servis sağlayıcıların egemenlik sahasına dönüşür. Bu son cümleye tam manasını vermekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama şunu eklersem belki somutlaşır; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı, Türkiye için yüzyıllık idealler yeşertirken yerleşen refah devleti düşüncesinin EYT saldırısı altında kalmıştır. Yani İttifak, o anda muhalefet eliyle refah devletinin ikilemi içine düşürülmüştür. Böyle bir liderlik ve ittifak kurgusu, refah devletinin sonu hüsranla bitecek kendisini yağmalatma amacına hizmet etmek için kurulamaz. Böyle bir kurgudan ancak Ergenekon'dan çıkış ayarında bir destan beklenir. Mesela deprem yaralarını sarması beklenir. Çünkü devlet, şişman değil, büyük olmalıdır ve toplumun gücünün yetmeyeceği durumda sahneye çıkmalıdır. Toplumun kendi çözebileceği meselelerde vakarını yıkmamalı, sınırı aşmamalıdır. 1923'te muştulanan refah devletidir, denecekse buna itiraz ederim.
Yakınlaşan seçim takvimi birçok konuda seçmenin beklentisini gün yüzüne çıkarıyor. Pek yakın zaman evvel genel seçimden çıkan Türkiye'de seçmenin o vakit en büyük beklentisi EYT iken, bu seçim döneminde emekli maaşları ilk sırayı alıyor. Bilhassa kök maaşa uygulanamayan ve 10 bin TL en alt maaş olarak belirlenen haliyle emekli maaşları seçmenin beklentisine karşılık vermiyor. Genç emekli sistemdeki sorunu büyütüyor. Türkiye'de emekli sayısının çok yüksek olması ve emeklilik yaşının neredeyse genç yaşlara inmesi, her 1.9 çalışana 1 emekli düşmesine sebep olmuştur. Dünya standartlarında bu oranın 4 çalışana 1 emekli olduğu göz önüne alınırsa durumun vahameti ortadır. Artan sağlık hizmetleri ortalama yaşamı uzattı. Bu veriye ek olarak 2000'li yıllarda ortalama ömür 2000 yılında 66 iken bugün Türkiye'de kadınlarımızda 80,7 yaş ortalaması, erkeklerde 75,3 yaş ortalaması var. Yani emekli sayımıza ek olarak emekliye ödenecek maaş yılı da çok yüksek şekilde arttı. Bunda son yirmi yılda hükümetin sağlık hizmetinde attığı sıra dışı adımların, hizmetlerin olduğunu inkâr edilemez bir gerçekliktir. Kendine iyi bakılan, sağlık hizmeti ve ilaç hizmeti bedavaya getirilen milletin yaşam süresi arttı. Elbette artan bu yaşam süresinin ekonomiye etkisi ise yüksek bir fatura olarak meydana çıktı. Bunu göz ardı edip makro ekonomi de maliye politikası yorumu yapmak büyük bir haksızlık ve eksikliktir. Ancak seçmen yine de alacaklıdır. Ne kadar süre ve ne kadar tutar prim yatırdığına, bunun kaç katı süre emekli maaşı talep ettiğine bakmaz, hesap etmez.
Kapitalizm içinde kadim bir soru vardır; Türkiye krizlerden neden etkilenmez? Ve cevap sosyal toplum olgusunda yatar. Aile bağlarının güçlü olması, akraba, arkadaşlık ve komşu ilişkilerinin bugünkü medeniyet algısının üzerinde değerler taşıması, şehirlilerin köyleriyle koparmadıkları bağ bu anlamda belirleyici faktörlerdir. Aile yanında vakıflar, dernekler, mahalle ve hemşehri kıraathaneleri gibi unsurlar Türkiye'nin kriz yönetiminin kurumsal yapısı içinde yer alır. Modern devlete ve modern topluma göre bu saydığım faktörler “ilkeldir” ve hürriyet karşıtıdır. Çünkü kapitalist düşüncede bu tür bağların koparılması özgürlüğün yani birey olmanın ta kendisi olarak görülür. Halbuki kapitalizm birey olmakla yalnız olmayı karıştırmaktadır, hepsi bu. Kapitalizmi benimseyen devletlerin “toplumu öldürüp (Margaret Thatcher'ın ifadesi)” bu yalnızlığın maliyetini sosyal devlet ile gidermeye çalıştığı görülür. Ve yüksek frekanslı kapitalist kriz zamanları her geldiğinde sosyal devlet kemer sıktığından mesela Avrupa ülkeleri yahut Amerika'da hanehalkı krizlerden şiddetli şekilde etkilenir. Türkiye krizlerden neden etkilenmiyor, sorusu da bu yüzden gündeme gelir. Aslında sorunun tam hali; “biz etkilendiğimiz halde neden daha kırılgan olan Türkiye krizlerden etkilenmiyor,” şeklindedir. Başka yönleri bir tarafa sırf bu tartışmadan da anlaşılacağı üzere sosyal devlet belli yönleriyle makul olsa da çarpık düşünsel temelleri ve başarısızlığa mahkûm yapısıyla dikkatli olunması gereken bir olgudur. Gene de 90'lı yıllarla beraber Türkiye de refah devleti ya da sosyal devlet olarak adlandırılan yaklaşımı benimsedi. Bu yolda hızlıca ilerledi. Fakat Türkiye'nin, sosyal devlet içinde geliştirdiği halde, sosyal devleti by-pass eden bir planı olduğu anlaşılıyor; ömür boyu nafaka. EYT gibi bir şey. Azıcık evleniyorsun ve Allah ömür verdikçe gelir sahibi oluyorsun. Bu yolla hükümet ömür boyu nafaka ile seve seve üstüne aldığı sosyal devlet rolünü ailesi bozulanları cezalandırarak üstünden atmanın bir yolunu bulmuş gibi görünüyor. Öyle ya kapitalizmin şeriatına göre; ailesi bozulan günahkâr, bozulan aileyi oluşturan iki kişiden biri ölene dek diyet ödemek zorundadır. Ödemezse yaşına başına bakılmaksızın hapse atılmalıdır. Biraz Katolik biraz da başka şey işte. Eklektik bir din. İnsan dengeye muhtaçtır. Kadının finansal olarak güçlendirilmesi de özen gösterilmesi gereken bir meseledir. Dünyada kadının finansal olarak güçlendirilmesini esas alan ilk uygulamalardan mehir mekanizması bu dengenin güzel bir temsili olarak görülebilir. Mehir ya da toplumda yaygın olan başkaca makul uygulamalara da nafaka gibi hukuki nitelik kazandırılabilir fakat ömür boyu nafaka gibi bir ifrat-tefrit hali kolay anlaşılır durmuyor. Hükme varacak veri elimde yok lakin ömür boyu nafakanın faydası ile zararı tartıya vurulsa sosyo-ekonomik bakiyesinin negatifliği çarpıcı olur gibi geliyor. Bu arada mehir bir İslami sosyal finans enstrümanıdır. Farklı mehir uygulamaları da vardır. Mesela Musevilikte erkekten kadına doğru değil, kadından erkeğe doğru çalıştırıldığı kayıtlara girer. Bazı toplumlarda mehrin dengenin değil, dengesizliğin enstrümanına çevrildiği de görülür. Yani görece yüksek mehir bedelleri nedeniyle aile kurmanın imkânsız hale geldiği toplumlar var.
Emeklilere 2023 yılında 2 kere zam yapıldı. Zamlar yapıldıkları dönemler itibariyle kendi kısıtlarını zorluyordu belki ama temmuz ve ağustos aylarındaki kur ve vergi şokları enflasyonu sıçratınca üçüncü bir artış gerçek bir ihtiyaç oldu. Diğer taraftan en alt gelir grubunu da ifade eden en düşük maaşlı emeklileri kayırma gayreti diğer emeklileri mağdur hissettirdi. Emekli maaşları arasındaki eski dengeye dönmek için üçüncü zammın yardımı olabileceği düşünüldü. Fakat dengeye yeniden dönüş yerine üçüncü zam bir ikramiye gibi tasarlandı. Uygulamasında ise çalışan emekliler kapsam dışında bırakılınca sert eleştiriler beraberinde geldi. Açık konuşayım; çiftçileri tamamen ayırarak söylüyorum, düşünenin aklına sağlıktı. Hele de EYT ile birçok varsıl, çocuk yaşta SGK girişi yaptırıldığı halde ayıklanmadan emekli edilmişken. Bunların ihtiyacı da yok. Ama bu düşünüşün ağır eleştirilere maruz kalması normaldi. Emekliler arasında ayrımcılık yapıldığı tezinin altında kaldı. Nihayet ikramiye kapsamı dışında kalan 4,5 milyon civarı emekli de kapsama alındı. Yani çalışan emekliler. Çalışan emekli tamlamasının Türkiye'de sıradanlaşmış biçimde kullanılması dünyanın en absürt şeylerinden ikincisi olabilir. Birincisi geçen yazımda ele aldığım bir işçi hakkı olduğu halde Türkiye'de işverenin de emekli edilmesi durumudur. Emekli maaşları düşük. Çocuklar okuyor. Gelir yetmiyor. Emeklilikte refah kaybı çok derin oluyor. Kiralar aldı başını gidiyor vesaire vesaire. Hepsi çok haklı serzenişler olur bu değerlendirmem karşısında ama çalışan emekli diye bir şey olmaz, olamaz. Bunu Türkiye'nin artık kendisine itiraf etmesi lazım. Çalışan emekli olmasını örtük olarak kabul edip sonra ayrım yapmak da olmaz, olmadığı görüldü. Bu 4,5 milyon kişi arasında gerçekten çalışmak durumunda olanlar olduğu gibi, çalışmamaları halinde oluşacak boşluğu doldurmanın da imkânı olmayan kişiler vardır. Bu bir kısım emeklinin yerini doldurmaya talip türde işgücü arzı Türkiye ekonomisinde bir daha hiç ortaya çıkmayacak gibi duruyor. Fakat birçok durumda işverenler bu çalışanların emekli maaşları olmasını da suistimal ediyor. Makul seviyedeki toplam refah beklentilerinin bir bölümü devlet tarafından karşılandığından bilinçli şekilde görece düşük ücret teklifleri yapıyorlar. Kısaca emeklinin çalışmasını kabul etmek gibi bir yanlış birçok başka yanlışı doğuruyor. Türkiye örneğinde çözümü çok zor bir muamma bu. Ancak gelecek kuşakta emekli olabileceklerin üzerinde ameliyata devam ederek sorun çözülebilir ki bünyenin daha fazla ameliyat kaldırmayacağı da ortada. Bu şartlarda sorunun tek gerçek çözümü var; yanlışı doğrulayıp içselleştirmek. Yani çalışan emekli diye gerçek bir statü oluşturmak. Hukuken emekli statülerini ayırdıktan sonra dilendiği şekilde yeni yaklaşımlar getirilebilir.
Malumlarınız üzere bir süreden bu yana ekonomi yönetimi tarafından bir sıkılaştırma programı uygulanıyor. Enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkılaştırma her ne kadar henüz enflasyon verilerine yansımasa da ikincil etkileri reel sektör üzerinde hissedilmeye başlandı. Bir önceki yazımda da atıf yaptığım Merkez Bankası'nın son Enflasyon Raporu'nun içinde önemli bir kutu var. “Firma görüşmelerinden elde edilen bulgular” başlıklı inceleme önemli bazı sinyaller içeriyor. TCMB'nin reel sektör firmaları ile yüz yüze yaptığı görüşmeler neticesinde hazırlanan “Reel Sektör İktisadi Mercek” adlı çalışmasının Temmuz-Eylül dönemine ilişkin bulgularının yer aldığı çalışmanın önemli bölümlerine bir göz atalım. En başta ifade edeyim; yılın üçüncü çeyreğindeki iktisadi faaliyet önceki çeyreğe göre hız kesmiş durumda. Toplam talep koşulları yurtiçi satışlar kaynaklı olarak yavaşlıyor. Yılın üçüncü çeyreğinde yurtiçi satışlar önceki çeyreğe göre ivme kaybetmiş görünüyor. Bunda enflasyondaki yükseliş ve finansman koşullarındaki sıkılaşmanın etkili olduğu değerlendiriliyor. Her ne kadar ihracatçı firmalar görece iyi durumda olsa da iç piyasaya çalışan firmaların yatırım duruşundaki ihtiyatlılık belirginleşmiş. Buna bağlı olarak ağırlıklı iç piyasaya yönelik çalışan firmalardan istihdam artışı planlayanların oranı önceki döneme göre azalıyor. Öte yandan EYT uygulaması nedeni ile tecrübeli çalışanların işgücü dışına çıkmış olması nitelikli eleman bulma konusundaki sıkıntıları da artırmış. En önemli konulardan birisi de finansman. Yılın üçüncü çeyreğinde firmaların finansman ihtiyacı artış göstermiş. Finansman ihtiyacı ağırlıklı olarak işletme sermayesi kaynaklı artarken bu artışta işgücü, akaryakıt ve kur kaynaklı tedarik maliyetlerinin etkili olduğu belirtiliyor. Dahası ve belki de en önemlisi sıkılaşan kredi koşulları ve firmalar arası ticarette vadelerin kısılması nedeniyle nakit akışında aksamalar baş göstermiş durumda. Bu oldukça dikkat edilmesi gereken bir durum. Zira nakit akışındaki aksamalar senet, çek ödemeleri ve banka kredisi dönüşlerini zora sokabilir. Üçüncü çeyrekte firmalar üzerindeki maliyet baskısı da belirgin bir şekilde artmış. Firmaların en çok ön plana çıkardığı maliyet unsuru ise işgücü. Asgari ücret artışları ve EYT uygulaması gibi konular ciddi bir maliyet baskısı yaratmış. Bu baskının diğer etkenleri ise kur kaynaklı maliyetler. Ayrıca akaryakıt maliyetlerine yapılan vurgu çeyrek genelinde kayda değer bir artış göstermiş. Kuşkusuz bunun nedeni Temmuz ayında akaryakıttaki ÖTV matbu tutarında yapılan ciddi artış. TCMB, akaryakıt fiyatlarındaki artışın enflasyonun yayılımını artırdığını ifade ediyor. Detayları artırmak mümkün ancak özetle firmaların son dönemdeki sıkılaşmadan belirgin şekilde olumsuz etkilenmeye başladığını ifade edebiliriz. Sıkılaşmanın hızı, dozu ve içeriğine bakarak firmaları etkileyen unsurları incelediğimizde Aralık ayında yapılacak olan yeni asgari ücret düzenlemesi ile beraber istihdam piyasasındaki bozulmanın hızlanmasının muhtemel olduğunu kayda geçirmiş olalım. Ayrıca artan finansman maliyetlerinin bazı firmaların faaliyetlerini sürdürmede sıkıntı oluşturmaya başladığı da dikkat edilmesi gereken başka bir realite.
show notes coming soon! Bio I'm an average human being, a mother, a poet, a writer, a trauma survivor, and a coach and healer. I help parents who parent with a narcissistic partner or ex to preserve sanity, take their life back and support their children. My experience of growing up in highly narcissistic environments, and later being in narcissistic relationships, led me to reflect on my own life at a point when I was severely depressed and suffering from C-PTSD. Since then, I've been healing from inner child wounds and narcissistic abuse to build a thriving life for me and my daughter. I've worked in the field of education for almost 20 years before I became a life coach and Advanced EFT and Matrix Reimprinting Practitioner. I also hold a diploma in NLP. I am a DISC Facilitator and qualified to work with narcissism and domestic violence. Other qualifications include MA, BA, CELTA, EYT, diplomas in teaching and in Montessori teaching. Guest Info. LINKEDIN - https://www.linkedin.com/in/nisanka-wickramarachchi-043358177/ FACEBOOK GROUP - Co-parenting Support Group - https://www.linkedin.com/in/nisanka-wickramarachchi-043358177/ FACEBOOK BUSINESS PAGE - https://www.facebook.com/coachingwithnisanka/ INSTAGRAM - https://www.instagram.com/coparentingwithanarcisst_coach/ Julie's Info. Julie@courage-ignite.com https://www.courage-ignite.com/ https://linkedin.com/in/julie-browne-courage-ignite https://www.instagram.com/juliebrownecourageignite/ https://facebook.com/juliebrownecourageignite Podcast — Bold Becoming Book — Masters of Change—if you're not already on my mailing list, sign up here so you'll get the email when Masters of Change is available for purchase. Music — Happy African Village by John Bartmann --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/julie-browne/message Support this podcast: https://podcasters.spotify.com/pod/show/julie-browne/support
Bu bölümde avcı toplayıcı topluluklarda beleşçiliğin ne anlama geldiğinden, EYT meselesine, oradan dilenciliğe, gerontofobiye ve son olarak gösterişçi tüketime kadar […]
Nisanka is a Trauma Aware Life Coach, a Holistic Practitioner, a mother, a poet, a writer and a trauma. She helps parents who parent with a narcissistic partner or ex to preserve sanity, take their life back and support their children. Nisanka's experience of growing up in highly narcissistic environments and later being in narcissistic relationships led her to reflect on her own life at a point when she was severely depressed and suffering from C-PTSD. Since then, she has been healing from her inner child wounds and narcissistic abuse to build a thriving life for her and her daughter. She's worked in the field of education for almost 20 years before she became a Life Coach, Advanced EFT and Matrix Reimprinting Practitioner. She holds a Diploma in NLP. She is a DISC Facilitator and is qualified to work with Narcissism and Domestic Violence. She's other qualifications include MA, BA, CELTA, EYT, Diploma in Teaching and Diploma in Montessori Teaching. Connect with Nisanka:www.coachingwithnisanka.comFreebie - (Starter Kit for those who parent with a narcissistic partner or ex)LinkedIn Instagram Facebook Group Want a specific topic covered? Let me know here.After you listen to this, tag me on Instagram @aliciakrasko and let me know what you think!Want to learn more about The Stepmom Side community? Here's where you get all the info. Looking forward to connecting with you on the inside.All things Alicia visit www.aliciakrasko.comGet on the list, get behind the scene info on Stepmom life, and tips delivered to your inbox.
Bu bölümüzde güncelliğini korumakta olan EYT, yani emeklilikte yaşa takılanların nihayet emekli olma hakkına kavuşmasıyla birlikte iç turizmde herhangi bir hareketliliğin yaşanıp yaşanmayacağına dair fikir ve yorumlarımızı sizlerle paylaşıyoruz. Bununla birlikte Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çalışma ve emeklilik koşullarını; emeklilerin yaşam standartlarını da ele aldık. Ülkemizin ekonomik gerçeklerini göz önünde bulundurarak temkinli ama umutlu görüşlerimizi dile getirdiğimiz keyifli bölümümüzü dinlemek için hadi, hemen “oynat” tuşuna basın
Adaletin İş Yüzü'nde Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için çıkarılan yasanın ardından emekli olan çalışanların kıdem tazminatı haklarını nasıl kullanabileceklerine dair soruları yanıtladı. Dr. Murat Özveri, EYT'den faydalanan çalışanların kıdem tazminatı haklarına dair yasada hangi hükümlerin bulunduğu, staj ve çıraklık sürelerinin emeklilik prim günü hesabına dahil edilmesinin mümkün olup olmadığına dair Gözde Meydan'ın sorularını cevapladı. Çalışma yaşamına dair Dr. Murat Özveri'nin yanıtlamasını istediğiniz sorularınızı adaletinisyuzuweb@gmail.com adresine e-posta yoluyla gönderebilirsiniz. Adaletin İş Yüzü her salı Evrensel'de.
Günaydın. EYT teklifi TBMM'den geçti. Millet İttifak'ının cumhurbaşkanı adayının bugün belirlenmesi ancak açıklanmaması bekleniyor. Macaristan'ın onayının ardından İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğinin önünde tek engel kalıyor. Bugünün bülteni UNICEF ile birlikte ulaşıyor. Fotoğraf: Reuters
Emeklilikte yaşa takılanlar konusundaki yasa meclisten geçti. Peki bundan sonra ne olacak? Anadolu Ajansı Muhabiri Özcan Yıldırım hem sürecin nasıl ilerleyeceğini hem de bu kapsama giren vatandaşların neler yapacağını anlatıyor.
Millet ittifakı 12. Toplantıya hazırlanıyor.../ Okullarda ücretsiz yemek başlıyor... /İstanbul'da yaşam maliyeti yüzde 112 arttı, 27 bin TL'yi aştı.../ EYT haftası: Dijital ortamda başvurusu çağrısı... / Bu yaz iki kişilik en ucuz tatil 25-30 bin TL'den başlayacak.../ ABD, Çin'in 'casus balonunu' düşürdü, gerilim çıktı.../ Hindistan'da yasa dışı 'çocuk evlilikleri' nedeniyle 2 bin kişiyi gözaltına alındı .../ Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
TBMM'nin bu hafta gündemi oldukça yoğun. Ayrıca milyonların merakla beklediği Emeklilikte Yaşa Takılanlar için düzenlenen kanun teklifi de Meclis'e sunuldu. Peki EYT ile ilgili 4 maddelik kanun teklifi ile neler getiriliyor? Düzenleme yasalaştığında nereye başvurulacak? Meclisin gündeminde bu hafta hangi konular ele alınacak? AA Parlamento Muhabiri Sinan Uslu anlattı.
Altılı masa: Erdoğan aday olamaz... AKP: Olabilir... / Altılı masaya ortak genel merkez .../ HDP'nin yol haritası ne olacak?.../ EYT, pazartesi Meclis'te.../ Hazine ve Maliye Bakanlığı, sıfır kilometre araç satışlarına inceleme başlattı.../ Ukrayna bir yadan savaşla bir yandan yolsuzlukla uğraşıyor... / ABD, Rus Wagner'i 'uluslararası suç örgütü' ilan etti.../ Mısır'da 4 bin 300 yıllık mumya bulundu... Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Altılı masanın 11'inci buluşması bugün... Yol haritasında neler var?.../ Muhalefet anayasa değişikliğine destek vermeyecek.../ İki vekil için karar günü: 31 Ocak.../ AYM, HDP'nin erteleme talebini bugün görüşecek.../ Sinan Ateş soruşturmasında üç gözaltı.../ Son açıklama: EYT maaşı 1 Mart'ta.../ Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Seçimler yaklaşınca bir anda tüm partiler emekli dostu oluverdi ve sonunda EYT yasası çıktı. Yaklaşık 2,5 milyon kişi için emeklilik yolu açıldı. Ancak şimdiden uyaralım. Bu balayı çok uzun sürmeyecek. Çünkü bugün seçim hesapları yaparak EYT'lilerin yanında gözükenler dün EYT'yi yani mezarda emekliliği bu milletin başına bela edenlerdir. Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ilk yasayı geçiren hükümettir. Abdullah Gül, Ali Babacan, Tayyip Erdoğan ise mezarda emekliği katmerlendirmiştir. EYT hepsinin ortak eseridir. Kemal Kılıçdaroğlu bu süreçte iktidarda olmadı ama o da SSK Genel Müdürü olduğu dönemde 60 yaşında emekliliği ateşli şekilde savunmaktaydı. Hele bir seçimler geçsin. EYT giderek gündemden düşecek, hava tersine dönecek ve günaşırı “aktüeryal denge” lafını duymaya başlayacağız. 90'lı yılların sonlarını hatırlayan kuşaklar bu “aktüeryal denge” kavramına aşinadır. İşçilerin taktığı adla “hop hop Yaşar” (dönemin çalışma bakanı Yaşar Okuyan) dilinden düşürmezdi. Aktüeryal denge özetle sosyal sigorta sisteminde çalışanlardan toplanan primlerle emeklilere yapılan ödemelerin karşılanabilmesidir. Böyle deyince kulağa hiç de kötü gelmiyor değil mi? Aman! Kapitalistler “denge” diyorsa mutlaka size bir fatura çıkacak demektir. Örneğin “bütçe dengesi” konu ediliyorsa peşinden eğitim ve sağlık harcamalarının kısılması, pek çok kamu hizmetinin özelleştirilmesi gelir… Çünkü bütçe açıklarının kapatılması gerekir. Şirketlerden alınan kurumlar vergisini arttırın, servet vergisi getirin derseniz aynı kişiler size ekonominin dengelerini bozmamak gerektiğinden bahsedeceklerdir. Erdoğan cari açığı kapatacağız dedi ve ne oldu? İhracatta rekabet sağlamak için ülkeyi yerli ve yabancı sermaye için ucuz emek cennetine çevirdi! Emeklilik eğer bir hak ise o halde prim de dahil herhangi bir koşula bağlı olmamalıdır. Bunu kapitalistlerin havsalası almaz. Ama Sovyetler Birliği'nde ve işçi devletlerinde emeklilik için kimseden sigorta primi kesilmiyordu. Emeklilik ücretleri ve daha başka birçok hak devlet bütçesi tarafından karşılanıyor ya da hizmet olarak devlet işletmeleri tarafından sunuluyordu. Sosyal sigorta yoktu sosyal güvenlik vardı. Olur mu olur. Toplumsal yaşam özel mülkiyet temelinde ve kapitalist kâr mantığıyla değil kamu mülkiyeti temelinde ve planlamayla düzenlendiğinde olmaz denenler olur. Liberaller bunları söyleyince de zıplarlar SSCB yıkıldı çöktü diye aynı nakaratı söylemeye başlarlar. Evet SSCB yıkıldı ama emeklilerine baktığı için değil. Sebeplerini biliyoruz. Bu sebepler arasında herkese çalışma hakkı ya da eşit ve parasız sosyal güvenlik yok! Defalarca analiz ettik, tartıştık, yazdık, derslerimizi çıkardık. Emin olun bu dersler içinde piyasa anarşisini sosyalist planlamaya tercih etmek yok. İşçilerin sömürülmediği emeklilerin süründürülmediği bir dünya mümkün! 100. kuruluş yılında, bunun yaşanmış kanlı canlı kanıtı olan SSCB'ye selam olsun! Kapitalistlerle ve liberallerle bu konularda anlaşamayız ve anlaşmamız gerekmiyor da… Ama işçiler ve emekçiler zihinlerindeki kapitalist prangalardan kurtulmalı, bir hak istediğimizde bize sanki bir ayrıcalık istiyormuşuz gibi hissettiren hâkim ideolojiden sıyrılmalıdır. Ne EYT ne de emeklilik bütçeye ya da SGK'ya yük değildir. Staj sigortasının başlangıç sayılması için, 9 Eylül günü sigorta girişi olup bir güne takılanlardan aylarla yıllarla EYT'yi kaçıranlara kadar emeklilik hakkının genişletilmesi için mücadele edilmelidir. Bu mücadele ayrıcalık değil hak mücadelesidir. Sermayenin ve parababalarının ayrıcalıklarına karşıdır. Derdimiz SGK'yı batırmak değildir ama mücadelemiz işçiyi sömüren emekliyi süründüren bu düzeni yerin dibine sokana kadar sürecektir.
Erdoğan seçim tarihini açıkladı.../ Muhalefetten 14 Mayıs yanıtı.. / Ahmet Türk: Seçmenimizin tercihi Kılıçdaroğlu'ndan yana olur.../ Selahattin Demirtaş: Ortak aday ihtimali hala masada.../ SADAT, “Reklamı kanal istedi” dedi, tv100 “Yalan” dedi..../ Hrant Dink anmasına çağrı: Karanlıkla asla yüzleşilmedi... / Bakan itiraf etti: 280 bin kayıt dışı öğrenci var. Çocuklarını okula göndermeyen velilere para cezası yasada var ama uygulanmıyor.../ İki bakandan EYT açıklaması: Top bizden çıktı.../ Damacana suya 1 yılda yüzde 160 zam: Şebeke suyuna dönüş.../ Taliban'ın hedefi kadınlar... / Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Bakan Bilgin, EYT düzenlemesinin ay sonuna kadar TBMM'ye gidebileceğini söyledi. Mustafa Elitaş ise "Bu konuda bizden takvim beklemeyin." dedi. Muğla Valiliği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mitingini paylaşınca "parti devleti" yorumları yapıldı. Bugünün bülteni Jam's Space ile birlikte ulaşıyor. Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/Anadolu Ajansı
Bu haftaki Ateş Ölçer'de Ömer ile Yaşar son günlerde gündemi meşgul eden EYT meselesini konuştu. EYT kararının Türkiye'ye etkisi ne olur? Türkiye'de ve dünyada emeklilerin durumu nasıl? İdeal emeklilik yaşı nedir? Sosyal harcamalar ne kadar olmalı? SGK batıyor mu? EYT kararından türkiye ekonomisi nasıl etkilenir? Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları neler? Türkiye'de vergi sistemi nasıl? Dünyadaki vergi sistemleri nasıl? Neden Türkiye'de dolaylı vergiler çok fazla? Sorularının ve daha fazlasının cevabı burada!
Erdoğan açıkladı: Seçim öne çekiliyor .../ AYM'den HDP kararı: Hazine yardımına geçici bloke.../ EYT düzenlemesinin haftaya Meclis'e sunulması bekleniyor.../ CHP'li Ağbaba: 2022 yılında 125 binden fazla esnaf iflas etti../ Erdoğan'dan Esad açıklaması: Daha sonra gelişmelere göre liderler olarak görüşeceğiz../ ABD'de yeni varyant endişesi.. / Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
7. yargı paketinin detayları ortaya çıkıyor: Çat - kapı haciz kalkıyor... / 1 yılda 334 kadın katledildi, yüzde 63'ü evlerinde öldürüldü... / Konser ve festival gibi açık hava faaliyetlerine 5 gün sınırı.../ EYT ve sözleşmeli düzenlemesi tek teklif olacak../ Bir yıllık araştırma: Markette fiyatı artmayan sebze-meyve 'kalmadı'; soğan fiyatı katlandı.../ Otomobilde zam beklentisi: Fiyatlar yüzde 4 artabilir.../ IMF: Dünyanın üçte biri 2023'te resesyonda olacak.../ New York, cesetlerin gübreye dönüştürülmesine onay verdi../ Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
C HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun köstebekleri aracılığıyla hükümetin hazırlıklarına ilişkin konularda ön alıcı açıklamalarına 5-6 aydır tanık oluyoruz. Memurlara 3600 ek gösterge, KYK faizleriyle icralık bazı borçların silinmesi gibi icraatların Kılıçdaroğlu sayesinde yapıldığını savunan CHP'liler, EYT için de aynı tezi savundu. Sadece CHP'liler değil, bizzat Kemal Kılıçdaoğlu, ‘Loading' yazılı kâğıtla kamera karşısına geçip, hükümetin icraatlarının kendisi sayesinde yapıldığını ima etti. EYT ile ilgili kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilân edilmesinin ardından sosyal medyada harekete geçen CHP trolleri olayı daha da ileri taşıdı. “KYK borçlarını sildirdi, Taşeronu kadroya geçirtti, Ek göstergeyi verdirdi, Emekliye bayram ikramiyesini sağladı, TRT payını kaldırttı, Okulda ücretsiz yemek sorununu çözdü, Şimdi de EYT'liler haklarına kavuştu, Teşekkürler Kılıçdaroğlu!” gibi paylaşımlar yapıldı. CHP MUHALEFETTE OLMASAYDI
İçinden'in bu bölümünün konusu Temel Yurttaşlık Geliri! Bu gelir Türkiye'nin ekonomik sorunlarına bir çözüm olabilir mi? EYT, asgari ücret gibi tartışmaların önüne geçebilir mi?
Kobraların gündeminde bu hafta 2022'nin son haftası yaşananlar var. Ahmet Hakan'ın 2022'yi değerlendirdiği yazısı, Aşık Veysel yılı olması kararlaştırılan 2023, Süleyman Soylu ve Ekrem İmamoğlu arasında yaşanan tartışmalar ve bazı telefon kayıtları, İmamoğlu'nun devam eden davasındaki gerekçeli karar, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdroğlu'nun sürpriz buluşması, sürpriz buluşma hakkındaki yazılarıyla Mehmet Barlas ve Esra Elönü, EYT müjdesi veren Erdoğan, ilginç açıklamasıyla dikkat çeken Ekmek Üreticileri Derneği başkanı Cihan Kolivar, market müdürleriyle buluşan Ticaret Bakanı, ulaşıma gelen zamlar ve taksi zamlarını beğenmeyen Eyüp Aksu, 101 lira olan Big Mac, doğalgaza gelen indirim var. Cumhurbaşkanı köşesinde Nobel Barış Ödülü, Ronaldo, ayrıcalık olmaktan çıkan üniversiteler var. Yeni yılın ilk bölümü yayında! Kobralara destek olmak için : http://kreosus.com/kobrakobrapodcast Twitter: http://twitter.com/kobrapod Instagram: http://instagram.com/kobrakobrapodcast
Avant de devenir pape, Joseph Ratzinger était réputé pour ses qualités de théologien. Le père Michel Kubler se souvient de ses rencontres avec le futur Benoît XVI, y compris ce jour où le cardinal prend la plume pour écrire au courrier des lecteurs de La Croix ! S'engage alors un débat, dans la pure tradition de la disputatio. Dans ce podcast, les grandes signatures de La Croix qui ont croisé la route du cardinal Joseph Ratzinger dressent le portrait d'un pape méconnu. ► Episode 4 sur 5 : Un théologien avant tout "Le piéton de la place Saint-Pierre." Tel est le souvenir que le père Michel Kubler, assomptionniste et ancien rédacteur-en-chef religieux de La Croix, gardera du défunt pape émérite Benoît XVI. Un souvenir qui date d'avant sa renonciation en 2013, avant même son élection au pontificat. C'est une image qui date de la période ou Joseph Ratzinger était préfet de la Congrégation pour la doctrine de la foi, de 1981 à 2005. Par cette image, le père Kubler veut traduire la simplicité de celui qui, derrière sa fonction de soucieux gardien de la doctrine catholique, était d'une grande accessibilité. Ainsi, explique-t-il, on pouvait être "d'accord ou pas" avec le cardinal allemand, "scandalisé ou rassuré » par ses décisions, mais quiconque le rencontrait "devait renoncer aussitôt à tous les clichés dont on a pu l'affubler" - à commencer par le trop répété sobriquet de panzer-cardinal. Autre gage de cette simplicité de Joseph Ratzinger ? Cette missive parvenue fin 1999 au bureau du père Kubler La Croix, avec cette simple mention en objet : leserbrief, courrier de lecteur. Le préfet de la Congrégation pour la doctrine de la foi, explique le religieux assomptionniste, était lecteur de La Croix et souhaitait réagir à un article, comme tout autre lecteur. En l'occurrence, il s'agissait d'une réponse à un texte du cardinal Eyt, alors archevêque de Bordeaux, et engageant ainsi un débat théologique, sur le modèle de la disputatio. "Entre les lignes on pouvait lire une jubilation de vieux renard universitaire", s'amuse le père Kubler. Mais le théologien n'était pas toujours aussi ouvert au dialogue, notamment lorsqu'il parlait avec une "dureté assez pénible", incarnant pour l'assomptionniste une certaine "suffisance théologique de l'Église catholique", affirmée du haut de son autorité de préfet de la doctrine de la foi. Pour autant, c'est plutôt la "grande délicatesse" du pape allemand qui aura durablement marqué le père Kubler, qui regrette que "que le grand public n'ait pas pu prendre la mesure de l'humanité" de celui qui sera ensuite pape de 2005 à 2013. ► Vous avez une question ou une remarque ? Écrivez-nous à cette adresse : podcast.lacroix@groupebayard.com CREDITS : Rédaction en chef : Jérôme Chapuis. Responsable éditorial : Xavier Le Normand. Chargée de production : Célestine Albert-Steward. Réalisation : Flavien Edenne. Mixage, doublage et création musicale : Emmanuel Viau. Responsable marketing : Laurence Szabason. Illustration : Isaline Moulin. Extraits : Benoît XVI, visite à la communauté juive de Rome, le 17 janvier 2010 ; Benoît XVI, colloque sur le sacerdoce, le 10 juin 2010. Place Saint Pierre est un podcast original de LA CROIX – Décembre 2022
Kobraların gündeminde bu hafta 2022'nin son haftası yaşananlar var. Ahmet Hakan'ın 2022'yi değerlendirdiği yazısı, Aşık Veysel yılı olması kararlaştırılan 2023, Süleyman Soylu ve Ekrem İmamoğlu arasında yaşanan tartışmalar ve bazı telefon kayıtları, İmamoğlu'nun devam eden davasındaki gerekçeli karar, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdroğlu'nun sürpriz buluşması, sürpriz buluşma hakkındaki yazılarıyla Mehmet Barlas ve Esra Elönü, EYT müjdesi veren Erdoğan, ilginç açıklamasıyla dikkat çeken Ekmek Üreticileri Derneği başkanı Cihan Kolivar, market müdürleriyle buluşan Ticaret Bakanı, ulaşıma gelen zamlar ve taksi zamlarını beğenmeyen Eyüp Aksu, 101 lira olan Big Mac, doğalgaza gelen indirim var. Cumhurbaşkanı köşesinde Nobel Barış Ödülü, Ronaldo, ayrıcalık olmaktan çıkan üniversiteler var. Yeni yılın ilk bölümü yayında! Kobralara destek olmak için : http://kreosus.com/kobrakobrapodcast Twitter: http://twitter.com/kobrapod Instagram: http://instagram.com/kobrakobrapodcast
Aposto Premium dünyasına katıl! EYT ile emekli olacak vatandaşların 2023 yılı bütçesine maliyetinin 450 milyar lira civarında olması bekleniyor. Millî Savunma Bakanı Akar ve MİT Başkanı Fidan Rusya ve Suriye'den mevkidaşlarıyla bir araya geldi. Pele hayatını kaybetti. Bugünün bülteni BANDWITT ile birlikte ulaşıyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Mahkeme heyeti, reddi hakim talebini reddetti. Fincancı'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi, bir sonraki duruşma 11 Ocak 2023'te. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakan Nureddin Nebati ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesine ilişkin bir toplantı yaptı. Toplantının ardından açıklama yapan Erdoğan, “Bugün 2 milyon 250 bin vatandaşımız emekli olma hakkına kavuşuyor. Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır” dedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberinde MİT Başkanı Hakan Fidan ile Moskova'ya gitti. Bakan Akar ve MİT Başkanı Fidan; Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Rusya Federasyonu ve Suriye istihbarat başkanlarıyla bir araya geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerle bir araya geldi. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Medyascope muhabiri Sahra Atila ile Fincancı davasını, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi ve Medyascope yorumcusu Prof. Dr. Öner Günçavdı ile EYT kararını, emekli diplomat ve Medyascope yorumcusu Aydın Selcen ile Türkiye-Suriye arasında 11 yıl sonra bakanlar düzeyinde gerçekleşen ilk teması, Medyascope Ankara muhabiri Cansu Timur ile Kılıçdaroğlu'nun gazeteciler ile buluşmasını konuştuk.
Aposto Premium dünyasına katıl! Günaydın. Cumhurbaşkanı Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) olarak bilinen düzenlemeye ilişkin detayları paylaştı. Bakan Soylu, İmamoğlu'nun açıklamalarına ilişkin "Meseleleri demagojiyle anlatmaya çalışanlar boşuna çırpınış içindedir." dedi. Bugünün bülteni LG ile birlikte ulaşıyor. Fotoğraf: Deniz Sabuncu
Seçim Günlüğü programında her hafta siyasetin sıcak gündemini, haftanın önemli olaylarını ve tartışılanları Gülener Kırnalı soruyor, araştırmacı ve siyasi iletişim uzmanı Dr. İbrahim Uslu yorumluyor. İlk olarak Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesini değerlendiren Uslu, masanın dağılmayacağını söyledi. Erdoğan'ın açıkladığı EYT düzenlemesini değerlendiren Uslu, seçim ekonomisi hamlelerinin oy oranlarında önemli bir değişiklik yaratmayacağına dair görüşünü korudu. Uslu, son olarak erken seçim ihtimallerini masaya yatırdı ve seçimin büyük ihtimalle Nisan sonu Mayıs başında olacağını söyledi. #seçim #ekonomi #erdoğan #eyt #kılıçdaroğlu #imamoğlu #akşener
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, EYT konusunda yapılan çalışmayı açıkladı. Konuyla ilgili düzenlemelerin detaylarını, Anadolu Ajansı Muhabiri Özcan Yıldırım ile konuştuk.
Ekonomist Murat Kubilay, bu haftaki programın ilk bölümünde asgari ücret artışını ve EYT tartışmalarını yorumladı. Ardından kur korumalı mevduatın (KKM) bir yıllık karnesini ve seçim sonrasında ekonominin nasıl olacağını anlattı. İyi seyirler... #ekonomi #seçim #kkm
Akşener: İstanbul'a çökmenize izin vermeyeceğiz.../ Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na İmamoğlu yanıtı: Bay Kemal oğluna sahip çık, o kendisine başka ebeveynler arama peşinde!.../ RTÜK'ten televizyonlara 'İmamoğlu' cezası .../ Virüsler patladı: 1 haftada rekor artış.../ Asgari ücret bugün açıklanacak.../ EYT yeni yıla kaldı.../ Enflasyonun kredi kartına yansıması: Borçlar geçen yıla göre yüzde 99 arttı.../ Taliban'dan 'utanç verici' adım: Kadınların üniversiteye gitmesini yasakladı... / Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 12 Aralık 2022 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Yazar Nedim Şener, Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu ve Av. Yasin Şamlı konuk oldu. EYT'de takvim belli oldu Asgari ücret ve EYT'de toplumun beklentisi ne? EYT ve asgari ücrette hangi formüller masada? EYT yine yaşa takılır mı? Çocuğa istismar iddiası İstismar olayında zincirleme suç mu var? Tedbiren tutuklama kararı için hangi şartların oluşması gerekir? 23:57 İstismar tartışmasına kim, nereden bakıyor? Çocuğa istismar davasının usul yönünden esası nedir? Şiddet ve istismarla mücadelede hangi aşamadayız? İstismar tartışmasına kim, nereden bakıyor? Kılıçdaroğlu Adalet Bakanlığı'na neden gitti? Çocuğa istismar davasında süreç nasıl işleyecek? Çocuğa istismar davasını kimler din düşmanlığına çevirmeye çalışıyor? CHP'li Müslim Sarı'dan vizyonsuzluk itirafı ABD-İngiltere'de hazırlanan vizyon Almanya'da mı tescillenecek? CHP neden vazgeçip, neyi kabul ettirmeye çalışıyor? Almanya'nın FETÖ'sü kimleri korkuttu? Adaylık onayı için son durak Almanya mı? Darbe girişimi Almanya'da FETÖ'nün sonunu getirir mi? #eyt #asgariücret #kılıçdaroğlu Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
Konuşmak Lazım'ın 14 Aralık 2022 tarihli bu bölümüne Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mehmet Metiner, Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı ve Av. Bayram Sakartepe konuk oldu. İmamoğlu'na hakaretten 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası İmamoğlu'na verilen ceza muhalefette nasıl yankılandı? Muhalefet, davayı siyasi şova çevirme peşinde mi? Kılıçdaroğlu'nun zamanlaması manidar Almanya ziyareti CHP liderinin ABD, İngiltere, Almanya üçlemesi nasıl okunmalı? Kılıçdaroğlu ithal kadro oluşturmakla ne amaçlıyor? Kılıçdaroğlu, Rifkin'in gölgesinde Almanya'dan ne isteyecekti? Kılıçdaroğlu Almanya'dan ne ithal etmeyi planlıyordu? İstismar davasını kimler suistimal etmek istiyor? Muhalefetin vesayet zihniyeti su yüzüne mi çıktı? Muhalefetin menfaatleri, milli değerlerin önüne mi geçiyor? Muhalefetin genelleyici söylemlerinin altında ne gizli? Başörtüsü teklifine kim, ne diyor? Muhalefetin linç kültürünün temellerini neler oluşturuyor? 28 Şubat'ı kimler hortlatmaya çalışıyor? CHP toplumu psikolojik bir savaşa mı sürüklemeye çalışıyor? EYT ve asgari ücrette hangi formüller masada? #imamoğlu #ekremimamoğlu #chp
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki grevi erteledi: Millî güvenliği bozucu nitelikte... / Sendikalar kararına rağmen greve başladı... / AKP'nin başörtüsü teklifiyle ilgili partiler ne dedi? ... / İmamoğlu davası bugün görülecek.../ Tarikat istismarında tutuklama ve gizlilik talebi.../ Barınaktaki köpek katliamında 2 kişiye 4 yıla kadar hapis istemi... / EYT, hükümette kriz çıkardı iddiası.... / AP'de rüşvet operasyonu büyüyor... / İngiltere'de grev dalgası... Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor
#eyt #imamoğlu #ademyavuzarslan Adem Yavuz Arslan gündemi Nöbetçi Editör'de yorumluyor 00:00 Giriş 00:30 İsmailağa cemaati, Mustafa Şentop ve AKP'liler suçun bireyselliğini hatırladı Kılıçdaroğlu 6 yaşındaki çocuk gelin için Adalet Bakanlığı'na yürüdü 13:07 'İktidar kazanmaz, muhalefet kaybeder' İmamoğlu'ndan 'Ben kazanırım' mesajı mı? 18:20 İşsizlik rekora doyamıyor 25:55 EYT gelecek yıla havale... 29:30 'Garanti zarar' kara deliğe dönüştü
Yıllardır beklenen EYT sorununun çözümü bir süre daha ertelendi, AKP bunun için 'teknik sorun' dedi. AKP'nin teknik sorun dediği meselenin maddi kaygılar olduğu belirtiliyor.
#MedyadaBugün #haber #sondakika #EYT #süleymansoylu Bülent Korucu ve Mahmut Filizer 12 Aralık 2022 Pazartesi günü medyada öne çıkan manşetleri, köşe yazılarını ve satır arasında kalmış haberleri MEDYADA BUGÜN'de ekranlarınıza taşıyor... 00:00 Giriş 00:30 'Fotoroman' kavgası... Soylu'ya MHP zırhı 07:50 Tr724'e güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere göre, 1994 ve 1999 yıllarına ait geçmiş kayıtlara ulaşılamıyor 13:30 230 kişilik temizlikçi kadrosuna 72 bin kişi başvurdu 16:20 İlaç bulunamıyor... 25:30 2022 Lantos İnsan Hakları Ödülü Enes Kanter'e verildi 42:58 Mustafa Şentop 6 yaşında çocuk evliliğini eleştirirken hukuku, suçun kişiselliği ilkesini hatırladı Korucu: Eşimi 'Ben döneyim' diye 8 ay hapis yatırdılar. Hakan Şükür'ün babasına yapılanları herkes biliyor 47:50 OHAL Komisyonu kapatılıyor... 53:45 Erdoğan'ın Yunanistan'ı vururuz sözleri Dünya medyasında
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu davasında savcı ceza istedi, duruşma ertelendi… / ÇHD davasında karar çıktı… / Prof. Dr. Dağlı: Virüsler işbirliği yaptı, çocuklar arasında yeni bir salgın var… / Bakan Bilgin, sözleşmeli memurlara kadro tarihini açıkladı, EYT için tarih verdi… / Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…
Türkiye gündeminde EYT konusu devam ediyor. Vatandaşlar EYT hakkında bilgi sahibi olabilmek için gelecek olan açıklamaları bekliyor ve arama motorlarında araştırma yapıyor. Peki, EYT'den kimler yararlanabilir? İşte detaylar...
Türkiye gündeminde EYT konusu devam ediyor. Vatandaşlar EYT hakkında bilgi sahibi olabilmek için gelecek olan açıklamaları bekliyor ve arama motorlarında araştırma yapıyor. Peki, EYT'den yararlanacak mısınız? EYT kimleri kapsayacak? İşte detaylar...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili çalışmaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Detayları, Anadolu Ajansı Muhabiri Özcan Yıldırım ile konuştuk.
MHP'li Erkan Akçay, "EYT ile ilgili çalışmaların da kasım ayı içerisinde Meclise gelmesini bekliyoruz. En geç aralık ayının sonunda, en kötü ihtimalle yeni yılın ilk haftası Meclis'ten EYT geçer" dedi
EYT olarak kendini tanımlayan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” hakkında düzenleme yapılacağının belirtilmesi heyecanı arttırdı. EYT'lilerin yaşadığı sorunların çözüme kavuşturulmasının başka birçok soruna yol açacağı biliniyor. Yıllar önce Cumhurbaşkanı, işin sonunun nereye gideceğini gördüğü için seçimi kaybetme pahasına da olsa bu işin olmayacağını açıkça ifade ederek son noktayı koymuştu. Ancak şu an tekrar hükümetin gündemine girdi. Ortaya çıkacak sorunları düşünerek konuyu farklı boyutlarıyla açıklamaya çalışacağız. l EYT ÇIKTIĞINDA BÜLENT ECEVIT BAŞBAKAN'DI Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in imzasıyla TBMM'ye sunulan İşsizlik Sigortası Kanun Tasarısı 4447 sayılı Kanun olarak yürürlüğe girmişti. Meclis'e sunulan kanun tasarısının gerekçesinde; “sosyal güvenlik sistemlerinin bütün dünyada sıkıntılar yaşadığı ve reform ihtiyacının her ülkenin gündemini işgal ettiği” belirtiliyordu. İşin özü ise sosyal güvenlik sistemi üzerindeki yükü taşıyamaz hale gelmiş ve iflasa doğru gidiyordu. Kim ne derse desin o dönemde yapılan doğruydu ve olması gereken yapılmıştı. Bir zamanlar Çalışma Bakanlığı da yapan Ecevit Koalisyon Hükümeti bu düzenlemeyi yapmak zorunda kalmışsa konunun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. l5510 SAYILI KANUN DA YAPILMAK ZORUNDA KALINMIŞTIR 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile getirilen düzenlemeler 4447 sayılı Kanun'la getirilenlerden daha ağırdı. Ancak zaman içerisinde kanunda önemli esnemeler yapılarak reform özelliği kısmen törpülenmiştir. Dünyada sosyal güvenlik sistemleri önemli sorunlar yaşarken Türkiye'nin buna kayıtsız kalması düşünülemezdi. Yani 4447 sayılı Kanun'un getirdiği düzenlemeler yeterli olmadığı için 5510 sayılı Kanun'a ihtiyaç duyulmuştur. EYT'nin talep edildiği şekliyle çözüme kavuşturulması halinde ülke olarak nasıl bir maliyetle karşı karşıya kalınacağı hakkında resmi açıklamalar yapılmadığı için muhalefetin köpürtmesi daha da artmaktadır. Muhalefetin “Hükümet şu işe kaynak buluyorsa EYT için de bulmalıdır” mantığı ancak konunun bütün boyutlarıyla ortaya konulması halinde sona erdirilebilir. l EYT'LILERIN KAZANILMIŞ HAKLARI YENILDI MI? Özal iktidarında 10 Ocak 1986 tarihinde 3246 sayılı Kanun'la ilk defa emeklikte kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartı getirilerek genç yaşta emeklilik sona erdirilmiştir. Bu kanunla emeklilikte kademeli yaş şartı getirilerek kadınlar için 41, 43, 45 ve erkekler için de 46, 48 ve 50 yaş kademeleri oluşturulmuştur. Maalesef Süleyman Demirel'in 1992 yılında iktidara gelmesiyle popülizm tavan yapmış ve 27.02.1992 tarihli ve 3774 sayılı Kanun'la daha önce 3246 sayılı Kanun'la getirilen yaş şartı tamamen yürürlükten kaldırılmış ve eski haline getirilmiştir. Emeklilikte temel parametre olan yaş ve hizmet süresi şartı sadece hizmet süresine indirgenmiştir. Yani konu özet olarak yaş şartı yokken yaş şartı getirilmiş, daha sonra tekrar yaş şartı kaldırılmış ve son olarak da 4447 sayılı Kanun'la tekrar yaş şartı kademeli olarak getirilmiştir. Konu Anayasa Mahkemesi'ne götürülmüş ancak mahkeme kademeli yaşı Anayasa'ya aykırı bulmamıştır. Dolayısıyla maç yapılırken kural değiştirildi iddiası doğru değildir. Eğer öyle olsaydı, yaş şartı varken yapılan maçta da daha sonra yaş kaldırılarak kural değiştirilmiştir demek gerekir. İşin özü ise bir dönem sonuna kadar açılan kapının tekrar kapatılmasıdır.
BASAK YENI AYI GUNDEMI: EKONOMI, EYT, EGITIM, SAGLIK
İptal edilen KPSS'nin anlamını ve etkisinin nasıl olacağı tartışılıyor. 6'lı Masa'nın adayının kim olacağı ve seçimlere kaç aday ile gidileceği konuşuluyor. Muhalefetin farklı seçim tarihlerine göre hayata geçirebileceği senaryolar ve ihtimaller üzerine tartışıyor. Kılıçdaroğlu, Akşener, Yavaş, İmamoğlu ve diğer aday ihtimalleri masaya yatırılıyor. HDP'nin muhalefetin ortak adayına etkisi konuşuluyor. TÜİK'in son açıklamalarıyla bile % 80'e varan enflasyonun ve artan hayat pahalılığının sonuçları konuşuluyor. Bozulan fiyat düzeyinin etkileri, Erdoğan hükümetinin durumu değiştirmek için neler yapabileceği konuşuluyor. Hükümetin düşen oylarını arttırmak için yapabileceği eylemler; asgari ücrete zam, ek gösterge, EYT düzenlemesi, muhtemel af tartışılıyor.
Levent Kenez, 19 Temmuz 20022 Salı gündemini Nöbetçi Editör'de değerlendiriyor 00:00 Giriş 00:20 Erdoğan İran'da... Bayrak nerede? 05:02 MİT'ten tehdit: Çocuklarını düşün 09:30 Danıştay, Erdoğan'ı haklı buldu! 12:40 Cübbeli Ahmet meydan okudu: Kaseti çıkarmayan mel'undur 15:47 Sezgin Baran Korkmaz, üzerinden Soylu'ya mesaj! 21:50 Kılıçdaroğlu haklı çıktı: EYT loading 25:15 Dolar 2022 rekorunu kırdı
Yunanistan'da 2010'da kriz çıktığı zaman emeklilerin maaşları yarı yarıya düşürülmüştü. Bundan belki daha kötüsü, 800 bin memurun işine son verilmişti. Yunanistan ölçeğinde bu rakamın ne anlama geldiğini anlamak için, Türkiye nüfusu üzerinden bir kıyaslama yaptığınız takdirde, 800 bini 8'le çarpmanız lazım. Bizde öylesi olmadı şükür ama başka türlü sıkıntılarla yüzleşmek zorunda kaldık. Örnek vereyim mi? -Süleyman Demirel'in 1991 seçimlerini kazanmak için popülizmin zirvelerini zorlayıp 'erken emeklilik' vaadinde bulunması ve seçimlerden sonra bu vaadini hayata geçirmesi. -34-35 yaşlarından itibaren insanların emekli maaşı almaya başlamaları ve sırf bu nedenle 8 yıl sonra yani 1999 yılında sosyal güvenlik sisteminin felç olması. -Ve dönemin hükümet yetkililerinin “Emekli maaşlarını ödeyemeyecek hale geldik” itirafları eşliğinde yapılan düzenlemelerle sonraki neslin ve sonraki hükümetlerin kucağına bırakılan EYT meselesi. BÜTÇEDE GELİRLERİN ARTMASI MAAŞ ARTIŞLARI İÇİN HÜKÜMETİN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan pazartesi günü Kabine toplantısı sonrası milyonları ilgilendiren güzel haberler verdi. Emekli ve kamu çalışanlarına temmuz ayında yüzde 40 civarı bir maaş artışı yapılacağı önceden belli olmuştu zaten. Merakla beklenen, özel sektörü özellikle ilgilendiren asgari ücretle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmayacağı sorusuydu. Erdoğan'ın müjdeli haberi duyurmasıyla asgari ücrette artış yapılacağı da kesinleşti. Bu meselenin detaylarına gelmeden önce, diğer konuyla ilgili birkaç hususun altını çizelim. Emekli ve kamu çalışanlarına zam kararı, merkezî bütçenin doğrudan alanına giren bir konu. 2021'den beri, Türkiye ekonomisinin büyüme performansı güçlü bir seyir izlediği için, (Dünya genelinde enflasyonda negatif, büyümede pozitif şekilde ayrıştık) bu durum gelirlerin artmasını sağladı. (2022 bütçesi yapılırken 278 milyar lira açık öngörülürken, ilk 5 ayın sonunda 124 milyar lira fazla verdi.) Gelirlerin artması, bütçe dengesini güçlendirdi. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yılın kalan bölümü için 1 trilyon liranın üstünde gelir beklentisi ek bütçeye yansıdı. Bu da, hükümetin 13,7 milyon emekli ve yaklaşık 5 milyon kamu çalışanına enflasyon üzerinde maaş artışı yapma kararı alırken elini güçlendirdi. (Altını çizelim, bu maaş artışları, borçlanma yahut para basarak değil, artan vergi gelirlerinin sağladığı imkânla yapılacak.) ASGARİ ÜCRETİ ARTIRIRKEN İSTİHDAMI KORUMA ARAYIŞLARI Şimdi gelelim asgari ücret meselesine. Cumhur-başkanı Erdoğan, pazartesi günü yaptığı açıklamada, milyonların beklediği haberi verdi, asgari ücrete de zam yapılacağını duyurdu. Erdoğan'ın asgari ücret açıklamasında kritik bir bölüm var, önce onu aktaralım: “Asgari ücret artışı yapılırken bakanlığımız özellikle belli sayıya kadar personel çalıştıran işverenleri gözetecek bir yöntem de geliştirecektir. Böylece yapılan artışın istihdamda herhangi bir olumsuz etkiye yol açmasına da meydan verilmeyecektir.” Bu ifadelerden ne anlamalıyız? Asgari ücret rakamı, özel sektörü daha çok ilgilendiriyor.
DUVAR - Türkiye zengin bir ülke mi? ÖTV nereye gidiyor? EYT ne olacak? Türk lirası neden değer kaybetti? Akademisyen Oğuz Demir, Haydi Sor Sor'un yeni bölümünde yanıtlıyor.
DR. FATİH ERBAKAN YENİDEN REFAH PARTİSİ GENEL BAŞKANI CANLI YAYIN KONUĞUM OLUYOR
AK PARTİ'DEN YENİ #EYT AÇIKLAMASI
Guillermo is a serial intra/entrepreneur with 24+ years of healthcare technology experience that prides himself in designing, developing, and taking to market innovative solutions that address industry-wide problems.Guillermo is the Founder and CEO of NotiSphere, a healthcare technology startup revolutionizing the way the industry handles medical recall communications.Before NotiSphere, Guillermo served as Chief Executive Officer of Genesis Automation USA, a subsidiary of the fastest growing provider of traceability solutions for the healthcare industry in Ireland and the UK. Guillermo was also Executive Vice-President for the Commercial Group at Zynx Health, a leader of evidence and experience-based products and services for the healthcare industry. Prior to Zynx Health, Guillermo worked at VHA and Novation (now Vizient) where he was instrumental in designing, developing and commercializing innovative price benchmarking solutions and analytics applications that still today save hospitals hundreds of millions every year and generate millions in revenue. Earlier in his career, Guillermo also held positions at CSC Consulting, EYT (formerly Ernst & Young Technologies) and Shared Medical Systems (now Cerner).Guillermo holds a BS in economic sciences and business, from the University of Navarra, Spain and a Senior Executive Program degree from IESE Business School.Connect with Behind Company Lines and HireOtter Website Facebook Twitter LinkedIn:Behind Company LinesHireOtter Instagram Buzzsprout
Adaletin İş Yüzü'nde Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, Türkiye'deki emeklilik sistemini ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar'ın durumunu değerlendirdi. Dr. Murat Özveri, Türkiye'deki emeklilik sisteminin nasıl işlediği, emeklilik hakkının nasıl ele alınması gerektiği, Emeklilikte Yaşa Takılanlar'ın (EYT) durumu ve EYT'lilerin sorunlarının nasıl çözülebileceğine dair Gözde Meydan'ın sorularını yanıtladı. Adaletin İş Yüzü her salı Evrensel'de.
Ekonomi sahasında atılan adımlarla güçlü bir şekilde akıllara gelen erken seçim ihtimalinden siyasi tutuklulara, 'Üçüncü Yol'dan parlamenter sisteme dönüş, KHK'liler ve EYT'lilerin durumuna kadar geniş bir değerlendirmede bulunan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kapatma davasıyla ilgili olarak 'Z'ye kadar planımız hazır.' dedi.
DİP Bildirisi: İş, Aş, Hürriyet! Kurucu meclis için genel grev! Emekçi halk için geçinmek dünden daha zor, yarın bugünden de zor olacak. Erdoğan'ın asgari ücrete enflasyonun üzerinde zam vadetmesi bu gerçeği değiştirmez. Zira ekonomi zincirlerinden boşanmış bir enflasyon rotasına girmişken, TÜİK'in kimsenin inanmadığı yüzde 19'luk enflasyon oranının üzerinde verilecek rakamların hızla eriyeceği, kaşıkla verilenin kepçeyle alınacağı çok açık. İktidarın küresel tedarik zincirlerinde yer kapma ve ihracata dayalı büyüme iddiasının ardında, ülkedeki emek gücünü ucuzlatmak ve emperyalizme ülkeyi bir ucuz emek cenneti olarak sunmak vardır. İşçi sınıfı örgütlü değilse, ücretlerini ve sosyal haklarını toplu sözleşmelerle geliştiremezse, üretimden gelen gücünü ve grev silahını gereğince kullanamazsa enflasyon karşısında ücretlerinin erimesine mani olamayacaktır. Şimdiden açlık sınırı 3200 liraya ulaşmış durumdadır. Ayrıca adaletsiz vergi sistemi ile asgari ücretliyi dahi üst dilime sokan gelir vergisiyle yapılan zammın bir kısmı geri alınmakta, işsizlik sigortası fonu için yapılan kesintiler de teşvik ve destek adı altında sermaye tarafından yağmalanmaktadır. Emekçi halkın mücadelesi haklı ve meşrudur! İstibdad bir provokasyon rejimidir! İşçi sınıfının ve emekçi halkın bu gidişata karşı öfke duymasından ve tepki göstermesinden daha doğal bir şey yoktur. Bu tepkiler istibdad rejimi tarafından provokasyon olarak yaftalanmakta, istibdadın polisi sokak gösterilerine saldırtılmaktadır. İktidarın özel affıyla dışarı salınan faşist mafya babaları, yaptıkları açıklamalarla tepki gösteren emekçi halka aba altından sopa göstermektedir. İstibdadın polisi sokaklardadır, faşist çeteler sırasını beklemektedir. İktidarını sürdürmek için kardeş kavgasını körüklemekten çekinmeyenler tepki gösteren halkı provokatör olmakla suçlayamaz. İstibdad rejimi bizzat bir provokasyon rejimi olduğunu kanıtlamıştır. Hak verilmez alınır! Ayrı gayrı yok, birleşik işçi cephesi için ileri! İşçi sınıfı ve emekçi halk bu yüzden tepkisini göstermeden öfkesini içine atıp oturmamalıdır. Tam tersine, bu olan biten işçi sınıfına ve emekçi halka öfkesini örgütlü ve kitlesel biçimde ortaya koymak için hazırlanması yolunda bir işarettir. Ayrı gayrı demeden, sendika, konfederasyon, örgütlü örgütsüz ayrımı yapmadan Birleşik İşçi Cephesi'nde birleşmek tek yoldur! Her grev her işçi direnişi ekmek ve hürriyet mücadelesinin bir ocağıdır! İşçi mücadelelerinde kenetlenelim! Güç verelim güç biriktirelim! Metal işçilerinin MESS'le büyük hesaplaşması yaklaşıyor! MESS'i ezelim, sermayenin iktidarının, istibdadın üstüne yürüyelim! Asgari ücret, 3600 ek gösterge, EYT, vergide adalet ve emekçi halkın nice yakıcı talebi söz konusu olduğunda hakkımızı vermeyeceklerini ya da kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alacaklarını unutmamalıyız! Hak verilmez alınır! Haklarımızı almak ve korumak için güçlerimizi birleştirmek ve örgütlenmek zorundayız! İşçi sınıfının üretimden gelen gücü devreye sokulduğunda, tüm emekçi halk, işçi sınıfının örgütlü güçlerinin başını çektiği bir genel grev etrafında birleştiğinde bu gücün karşısında kimse duramaz! İşçi sınıfı kendi kaderini eline almalı ve memleketin kaderine el koyarak emekçi halkı etrafında birleştirmelidir. Sömürücü azınlığın çıkarları üzerine inşa edilmiş bir istibdad rejiminin mümessili olan Erdoğan ve hükümeti, nüfusun emekçi çoğunluğunun kaderini eline almasıyla istifa ederek sahneden çekilmek zorundadır. İstibdadın memlekete vurduğu zincirleri kıranlar bir işçi-emekçi hükümetiyle emekçi ve ezilen çoğunluğa iş, aş ve hürriyeti getirecektir. Ayrı gayrı yok! Birleşik İşçi Cephesi var! Kırk katıra da kırk satıra da hayır! Emeğin gücüyle emekçi halkın çözümüne! Zincirsiz Kurucu Meclis için genel grev! Kahrolsun işçi ve emekçi halk düşmanı istibdad! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın hürriyet!
Erdoğanın 6 milyonluk oy hesabı EYT
In this episode, Margo Lovett interviewed Coach Jeanine Bunzigiye for Hey Podcasters September 2021 Celebration. Empowering You TV with Coach Jeanine Bunzigiye - Empowering You TV is a global platform. EYT did notice that many businesses have great programs but they don't have the time or the time to expands their businesses globally, Empowering You TV is here to ensure that your brand gets to represent in the best way and that your business has a global presence. www.heypodcasters.com
DUVAR - İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, Siyasete Bakış'ta Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya'nın konuğu oldu. 2021 yılı bütçesini değerlendiren Usta, Kanal İstanbul, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) sorunu gibi konularda soruları yanıtladı, bütçenin sorunları çözmeyen bir fakirlik bütçesi olduğunu söyledi.
On today's episode Che'lyn is having a conversation with La Tina Epps-Thomas, ND, EYT, a Concierge Naturopathic Doctor, Experienced Certified Yoga Teacher ,Health and Wellness Educator, Author and Speaker. Dr. LaTina recounts her personal/professional journey, her battles with body image issues/eating disorders to her path to radical self-love/acceptance, empowerment and healing. Her honesty is refreshing and engaging and has become a significant factor in her building a highly successful practice in Memphis, TN. Follow and Consult with Dr. LaTina Epps-Thomas at: https://alnhealthandwellness,com/ FaceBook: https://m.facebook.com/ALNHealthand Wellness/ For more information on : Eating Disorders and Hashimoto's Thyroiditis: https;/www.nationaleatingdisorders.org https://www.thyroid.org Reach out to me at: InteriorMotivespodcast@gmail.com Remember to rate, review and subscribe. Be well and be blessed.
Yoga Therapy is a means to utilize the various tools of yoga: intelligent movement, breath, meditation, visualization, and life-style to facilitate an individual's healing process. Essential Yoga Therapy offers a gentle, therapeutic orientation to yoga that is supportive of those with limited mobility. The springboard for developing our programs arises from the same fundamental teaching of yoga: That we bear responsibility for reducing suffering in ourselves; and once we have achieved a level of health we are to be in service to others. Whether you are entering our door as a client or a student-teacher, the EYT orientation will help you to grow in wisdom and self-awareness, assisting you in living a more conscious, joyful and fulfilling life. Valeria interviews Robin Rothenberg, the author of Restoring Prana: A Therapeutic Guide for Yoga Teachers, Therapists and Healthcare Practitioners — One of the most common issues clients face is lack of energy, vitality or prana and this book presents a simple yet revolutionary breathing approach to restore balance. Grounded in the yogic teachings, this text introduces the Buteyko breathing method as a more contemporary way of understanding the original intention of pranayama. Through extensive research, Robin Rothenberg establishes that as with Dr. Buteyko's breath retraining technique, the ancient yogis prescribed breathing less not more. Vedic science and physiology are broken down and explained in accessible ways. The book presents a new understanding and application of breathing to address a wide range of ailments, including COPD, asthma, hay-fever, autoimmune disorders, anxiety, sleep apnoea and neurological conditions. Robin Rothenberg is deeply involved in yoga therapy and research since 2000, Robin runs a thousand-hour Accredited Yoga Therapy Training Program, and a busy private practice outside Seattle, Washington. Her unique weave of traditional Vedic teachings and practices with Western science create an orientation towards yoga that is accessible, practical, and transformational. Restoring Prana has received wide acclaim globally for grounding the esoteric teachings of pranayama in a scientific framework that allows practitioners to experience the healing power of the breath and reclaim the vital energy of life. To learn more about Robin Rothenberg please visit her website: https://essentialyogatherapy.com/ For Intro-free episodes: https://www.patreon.com/aquestforwellbeingpodcast Podcast Page: https://fitforjoy.org/podcast
YogaWorks teachers and teacher trainers have come together to form the first-ever yoga union. In this episode, Sarah interviews Markella, Jodie, and Laurel; three of the New York City YogaWorks teachers; about why they are unionizing and what forming a union would mean for yoga teachers and the yoga industry as a whole. To find out more about the unionization efforts, visit them on Facebook or Instagram. You can also learn more about yoga teacher unionization and find resources at Shut Up & Yoga.Want to connect with Sarah? Reach out to her on Instagram, Facebook. or directly via email at sarahdittmore@gmail.com.The Beginner's Mind is created in partnership with Shut Up & Yoga. Check out their new books at www.shutupandyoga.com/books or join the conversation via the new facebook group, Shut Up & Yoga Forum for Modern Yogis. Laurel Beversdorf, YACEP, E-RYT 500, is an international yoga educator, the creator of Yoga with Resistance Bands classes and trainings and Body of Knowledge anatomy and biomechanics workshops, and a Yoga Tune Up® and Roll Model® trainer. Laurel regularly presents trainings and workshops at locations like Kripalu, YogaWorks, and studios around the world. Her classes blend strength training, rehabilitation practices, myofascial release, and yoga. Laurel has written for Yoga Journal, Shut Up & Yoga, and the Tune Up Fitness blog. A Wisconsin native, she lives in NYC with her husband, baby girl, and two cats. You can connect with her at laurelbeversdorf.com.Jodie Rufty is a Senior Trainer and East Coast Director of Trainer Development for YogaWorks in NYC. She has been teaching Yoga since 1995 and is registered to teach through Yoga Alliance at the EYT 500 hour level and has been certified to teach both by Alan Finger in the ISHTA lineage as well as Alison West of Yoga Union and YogaWorks. Jodie co-founded Amrita Yoga Center NYC in September of 2002 and helped launch Nava Yoga Center in Zagreb Croatia in June 2004. She is also the author of “The Art of Yoga Sequencing” published in 2008. Jodie has continued her education with many teachers including Rodney Yee, Genny Kapuler, Desikachar, and Ana Forrest, completing several Training Intensives in 1998, 2000 & 2003. Jodie now resides in NYC where she continues to study, practice and teach Yoga at YogaWorks as well as privately. You can connect with her at jodieruftyyoga.com.Markella Los started practicing yoga in 2008. After years of faster-paced sports and martial arts, she thought she would find yoga slow and boring. Obviously, she was wrong. In 2015, she completed her first teacher training through YogaWorks under the mentorship of Chrissy Carter and has been teaching full time since. After almost ten years practicing yoga, and only yoga, she developed pain in her hips. More yoga and passive stretching didn't help. Instead, she had to completely rethink her practice, and therefore her teaching, to give her body more strength and stability. This led Markella on a path of discovery, advanced education in anatomy, kinesiology, and biomechanics, and further training. Now she helps people move and feel better while doing the practice they love and in their daily lives. Her teaching style is grounded, light-hearted, and rooted in resilience and exploration. You can connect with her at markellalos.com or on Instagram.