Podcasts about rabbinin

  • 14PODCASTS
  • 100EPISODES
  • 36mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Mar 30, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about rabbinin

Latest podcast episodes about rabbinin

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -30. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 30, 2025 10:57


Umut Sûresi: Rabbin seni asla yalnız bırakmaz. Umudunu asla yitirme. Geleceğe umut ve azimle yürü “Kuşluk vaktine ve iyice kararıp sakinleştiğinde geceye yemin olsun ki; Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı. Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın. Hani O, bir zamanlar seni yetim bulup barındırmamış mıydı? Seni şaşkın bir halde bulup sana yol göstermemiş miydi? Ve seni yoksul bulup zengin etmemiş miydi? O hâlde sakın yetimi ezme! Sana el açıp isteyeni de sakın boş çevirme! Rabbinin lütuflarını şükranla an” (Duhâ Sûresi).

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -25. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 25, 2025 9:14


Âfâkta ve enfüste gösterilecek âyetler nelerdir? “Çevrelerinde ve kendilerinde bulunan delillerimizi onlara göstereceğiz. Ta ki onun hakikat olduğu kendileri için apaçık ortaya çıksın. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?” (Fussilet 41/53). “Çevrelerinde” diye çevirdiğimiz “âfâk (ufuklar)”, “kendilerinde” diye çevirdiğimiz “enfüs (nefsler)” ve “delillerimiz” diye çevirdiğimiz “âyât (âyetler)” kelimeleri ile nelerin kastedilmiş olabileceği ve “hakikat (hak) olduğu ortaya çıkacak olan”ın ne olabileceğine dair çeşitli yorumlar yapılabilir. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

Kerem Önder
Amerika'yı helak eden rüzgar? - Ahkaf 25 tefsiri / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 3, 2025 40:11


“O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.” Ahkaf 25 “Mekkeliler, dünya lezzetlerine gömülmüş oldukları ve onlar peşinde gezmeleri sebebiyle, bu delillerden yûz çevirip, bunlara iltifat etmeyince, haklarında, "Kâfirler, cehennemin karşısına getirilip gösterilecekleri gün denilir ki: "Siz bütün zevklerinizi dünya hayatınız içinde yaşayıp bitirdiniz" buyurmuştur. Durum böyle olunca da, Âd kavminin, malca, kudretçe ve makamca Mekkelilerden daha ileri olduklarını, buna rağmen küfürlerinin uğursuzluğu sebebiyle, bu azabın kendilerine musallat kılındığını beyân etmiş ve bu kıssayı, Mekkeliler ibret alıp, elde ettikleri dünyalıklarla aldanmayı bıraksınlar ve dini elde etmeye yönelsinler diye zikretmiştir. "Ey Muhammed, kavmim Mekkelilere, Hûd (a.s)´dan bahset. Çünkü Hûd, kavmini, iman etmezlerse, Allah´ın azabının geleceğini söyleyerek ikaz etmişti" demektir. "O halde şimdi, eğer vaadinde doğru isen, müşrik olduğumuz için başımıza gelecek diye bizi tehdid ettiğin o şeyi getir." İşte bu noktada Hud (a.s), "Bunun bilgisi ancak Allah katındadır" demiştir. Hûd (a.s)´un bu sözü, onların, "O halde şimdi, bizi tehdid ettiğin o şeyi getir" şeklindeki sözlerine cevap olmaya elverişli bir sözdür. Çünkü onların bu sözleri, o azabın hemen gelmesini istemektir. İşte bundan dolayı Hûd (a.s) onlara, "bu azabın ne zaman olacağı hususundaki bilgi bende değildir. Bunun bilgisi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle gönderilen mesajı size tebliğ ediyorum. Bu da sizi o azabtan sakındırmak, o azab hususunda ikaz etmektir. Fakat o azabın ne zaman olacağı bilgisini Allah bana vahyetmedi. Ne var ki ben sizi, câhil bir toplum olarak görüyorum" dedi. Farzedelİm ki benim doğru olduğumu anlamadınız. Fakat yalancı olduğum da tarafinızdan kesin olarak bilinmemektedir. Öyleyse, sizin bu azabı, böylesine ısrarla istemeniz, büyük bir cehalettir. Hûd (a.s) kavmi arasında bulunuyordu. Derken, çok yağmur yağdıracağı zannedilen simsiyah bir bulut çıktı. Onlar, "Bu, bize yağmur yağdıracak buluttur" dediler de, bunun üzerine Hûd (a.s), "Hayır, bu, sizin hemen gelmesini istediğiniz o azabür" dedi; sonra da onun ne olduğunu beyân etmek üzere, "Bu, kendisinde elem verici bir azabın bulunduğu rüzgârdır" dedi, daha sonra da bu rüzgârı niteleyip tavsif etmek için yani, "İnsan, hayvan ve bitki namına ne varsa, Rabbinin emriyle imha eder" buyurdu. Ki bu, "Bu, yıldızların tesirinden ve biraraya gelmelerinden kaynaklanan bir şey değil, tam aksine bu, doğrudan doğruya, size azâb etmek için Allah´ın kudretiyle meydana gelen şeydir" demektir. Rivayet olunduğuna göre, onların, bunun elîm bir azâb olduğunu anladıkları şeyin ilki, onların, çölde bulunan adamlarının ve hayvanlarının, o rüzgâr sebebiyle gökle yer arasında uçuyor olduklarını görmeleridir... Bunun üzerine onlar da, evlerine girdiler ve kapılarını kapadılar. Derken, o rüzgâr o kapıları, yukarı kaldırdı ve o kimseleri de yere vurup baydı.. Derken, Allah Teâlâ, onların üzerini kumlarla yığdı. Onlar, bu yığınların altında, inleyerek bir hafta kaldılar. Daha sonra, yine aynı rüzgâr, üzerlerindeki o kum yığınlarını kaldırdı; o insanları da denizlere firlattı. Hûd (a.s), o rüzgârın geleceğini anlayınca, hem kendisi hem de mü´minler için, fişkıran bir pınarın yanına bir çizgi çizdi... Böylece, mü´minler ve Hûd (a.s)´a isabet eden o rüzgâr, yumuşak, rahatlatıcı ve hoş oldu; Âd kavmine isabet eden rüzgâr ise, onları yerden kaldırıp göklerde uçurarak, yerlere salıyordu... Mucizenin eseri, rüzgârın böyle farklı farklı oluşuyla zuhur etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)in de, şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah, rüzgârları idare eden melege, Ad kavmi üzerine, bir yüzük kadar, rüzgâr salıvermesini emretmiştir." Ama bu kadarı bile, onları tamamiyle helak etmeye yetmiştir.

Mevlana Takvimi
TEHECCÜD EHLİNİN SIFATLARI VE FAZÎLETLERİ - 19 KASIM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 19, 2024 2:16


Yüce Allâh, gece ibâdet edenleri Resûlü (s.a.v.) ile birlikte zikretmiştir. Bu güzel işe karşılık olarak vereceği mükâfatta onları peygamberinden ayırmayarak hepsini şöyle övmüştür: “Resûlüm, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yansında ve üçte birinde kalkıp ibâdetle geçirdiğini ve senin yanında bulunan bir topluluğun da böyle yaptığını Râbbin elbette biliyor.” (Müzemmil s. 20) Yüce Allâh, bu surede gece Kur'an okumanın kalb için daha uyumlu ve bu okuyuşun ezberleme ve zikretme için daha elverişli olduğunu da bildirmektedir. Yani, anlama ve hıfzetmede kalp dile uyar. Yüce Allâh, gece ibâdet edenlere “âlim” ismini vermiş ve onları havf ve recâ (korku ve ümit) ile ibâdet edenlerden yapmıştır. Ayrıca onlar için göz aydınlığı ve mutluluk vesilesi olacak mükâfatı katında gizlemiştir. Gece ibâdet edenler âyette şöyle anlatılmıştır: “Yoksa inkârcı kimse, o geceleyin secde ederek ve kıyamda bulanarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir?” (Zümer s. 9) Yüce Allâh, gece ibâdet edenlerin dünyadaki vasıflarını ve ahirette onlar için hazırlanan nimetlerin özelliklerini şöyle anlatır: “Onlar geceleri Râblerine secde ederek ve kıyâmda ibâdet yaparak geçirirler.” (Furkan s. 64) “Korkuyla ve umutla Râblerine yalvarmak üzere ibâdet ettikleri için onların vücutları yataklarından uzak kalır.” (Secde s. 16) Yani yataklarından kalkarlar. Azap korkusundan veya kendilerine vadeliden mükâfatları elde etme arzusundan dolayı artık yatmakla huzur bulamazlar. “Yaptıklarına karşılık olarak onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.” (Secde s. 17) (Ebû Tâlib El-Mekkî, Kûtu'l Kulûb, c.1, s.185-186)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Tahrim Suresi Tefsiri Ali Kucuk N107 M066

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 22, 2024 56:50


TAHRÎM SÛRESİ MEALİ N107 M066 Medine döneminin ortalarında nâzil oldu. On iki âyettir. Helâl olanları haram kılmamamız bize öğretilir. "Helal ve meşru olan bir şeyi yapmayacağım" diye yemin eden kişinin, yeminini bozması daha iyidir. Yaptığımız kötülüklere yürekten pişmanlık duyarak nasuh tevbesi yapmamız gerektiği bildirilir. Toplumu ifsad eden kâfirlerle ve münafıklarla cihat emredilir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığını, niçin haram ediyorsun? Allah afvedicidir. 2 Allah, yeminlerinizin çözülmesini farz kılar. Allah'tır sizin Mevlanız. O her şeyi bilen her şeye hükmedendir. 3 Hani peygamber eşlerinden birine (Hafsa'ya) gizlice bir söz söylemişti. O eşi bu sözü (bir başka eşi Ayşe'ye) haber verdi. Allah da bu söz sır naklini peygambere açıklayınca, (Peygamber eşlerinden birine) Bunun bir kısmını bildirdi, bir kısmını bildirmekten vazgeçti. Bunu ona (Hafsa'ya) haber verince (Hafsa) "Bunu sana kim haber verdi?" dedi. (Peygamber de) "Bana her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah haber verdi" dedi. 4 Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, (iyi olur). Çünkü ikinizin de kalpleri kaymıştı. Eğer onun (peygamberin) aleyhine birbirinize arka çıkarsanız, şüphesiz O Allah, Cebrail ve mü'minlerin salihi onun dostudur. Bunun ardından melekler de yardımcıdırlar. 5 Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona sizden daha hayırlı, Müslüman, mü'min, itaatkar, tevbe eden, ibadete düşkün, oruç tutan, dul ve kızlar verir. 6 Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun (ateşin) üzerinde kaba ve güçlü melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı gelmezler ve emredilenleri yaparlar. 7 Ey kâfirler, bugün özür dilemeyin. Ancak yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız. 8 Ey iman edenler, nasuh tevbesiyle Allah'a tevbe edin. Umulur ki Allah kötülüklerinizi gizler ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün Allah, peygamberi ve iman edip onunla beraber olanları rusvay etmez. Onların nuru önlerinde ve sağ taraflarında koşar. "Rabbimiz bizim nurumuzu tamamla, bizi afvet. Şüphesiz Sen, her şeye gücü yetensin" derler. 9 Ey Peygamber! kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara (savaşırken) sert davran. Onların yeri Cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. 10 Allah kâfirlere, Nuh'un hanımı ile Lût'un hanımını örnek verdi. İkisi de bizim kullarımızdan iki salih kulumuzun (nikahı) altında idiler. İkisi de (iman etmemekle) ihanet ettiler. O ikisi (iki peygamber) onları (eşlerini) hiç bir şeyle Allah (azabın)'dan kurtaramadılar. Onlara: ‘Ateşe girenlerle beraber siz de girin" denildi. 11 Allah, Firavun'un hanımını da örnek verdi. Hani o kadın: "Rabbim benim için katından cennette bir ev yap, beni Firavun'dan ve yaptığından ve zalimler topluluğundan beni kurtar" demişti. 12 Namusunu koruyan, Imran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfürdük. O, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve itaat edenlerden oldu. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/tahrim-suresi-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Insan Suresi 8 - 31 Tefsiri Ali Kucuk N098 M076

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 12, 2024 58:30


İNSAN SÛRESİ 8-31 MEALİ N098 M076 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 8 Sevmelerine rağmen, yemeklerini fakire, yetime ve esire yedirirler. 9 "Biz ancak Allah rızası için yediririz, sizden bir karşılık ve teşekkür istemeyiz" (derler). 10 "Çünkü biz, asık suratlı, katı günde Rabbimizden korkarız." 11 Allah onları bu günün şerrinden korudu ve onlara parlaklık ve sevinç verdi. 12 Sabretmeleri nedeniyle mükâfatları cennet ve ipektir. 13 Koltuklar üzerine yaslanırlar. Orada (yandırıcı) güneşi, (dondurucu) zemheriyi görmezler. 14 Gölgeleri üzerlerine sarkmış (meyvelerin) koparılması kolaylaştırılmıştır. 15 Etraflarında gümüşten kaplar, billûr bardaklar dolaştırılır. 16 Sayılarını belirledikleri gümüşten billûrlar. 17 Orada, karışımı zencefil olan bardakta içirilir. 18 Selsebil denilen bir pınar vardır orada. 19 Etraflarında ölümsüz çocuklar dolaşır. Sen onları görsen saçılmış inci sanırsın. 20 Art arda baktığın zaman orada nimet ve büyük saltanat görürsün. 21 Üzerlerinde ince ve kalın yeşil ipekten elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişler. Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. 22 (Onlara şöyle denir.) İşte bunlar sizin mükâfatınız oldu ve sizin çalışmanız kabul edildi. 23 Şüphesiz Kur'ân'ı parça parça, sana indiren biziz. 24 Rabbinin hükmüne sabret, onlardan günahkârlara veya inkârcılara itaat etme. 25 Sabah akşam Rabbinin adını zikret. 26 Geceleyin O'na secde et ve geceleyin uzun uzun O'nu tesbih et. 27 Şüphesiz onlar acele (Dünya) yi isterler. O ağır (âhiret) gününü arkalarına bırakırlar. 28 Onları biz yarattık, eklemlerini biz güçlendirdik. Dilesek onları benzerleriyle değiştiririz. 29 Şüphesiz bu bir uyarıdır.Artık kim dilerse Rabbine bir yol edinir. 30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Çünkü Allah her şeyi bilen, her şeye hükmedendir. 31 O, dilediğini rahmetine koyar. Zalimlere (gelince) onlara da acıklı bir azap hazırladı. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/insan-suresi-8-31-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Rahman Suresi Tefsiri Ali Kucuk N097 M055

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 29, 2024 56:25


*55 RAHMÂN SÛRESİ Mekke'nin sonlarına doğru nâzil oldu. İsmini birinci âyetten aldı. İnsanlara ve cinlere hitap ettiği için tesniye=ikil sığasını kullandı. İman ve ameli salih üzere olanlara, bu dünyanın da Cennet gibi olacağından iki Cennet va'dedildi. Bizi, Güneşimizi, Ayımızı, yiyeceklerimizi, adalet terazimizi, denizleri, gemileri, incileri, mercanları ve mü'minlere "Cenneti ve nimetlerini veren Rabbinizi nasıl yalanlarsınız" sözünü çokca tekrar ederek Rabbin önemine dikkat çekti. 78 âyettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 Rahmân, 2 Kur'ân'ı öğretti. 3 İnsanı yarattı, 4 Ona beyanı(konuşmasını) öğretti, 5 Güneş ve Ay hesapladır. 6 Bitkiler ve ağaçlar O'na secde ederler. 7 Gökyüzünü kaldırdı ve ölçü koydu ki, 8 Artık tartıda taşkınlık etmeyin. 9 Ölçmeyi adaletle yapın ve tartıyı eksik yapmayın. 10 Yeryüzünü canlılar için koydu (meydana getirdi). 11 Orada meyve ve tomurcuklu hurma vardır. 12 Kabuklu dane ve hoş kokulu(lar) vardır. 13 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 14 İnsanı bardak gibi (ses veren) kupkuru çamurdan yarattı. 15 Cinleri de dumansız ateşten yarattı. 16 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 17 O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. 18 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 19 İki denizi bir birine karışmak için salıvermiştir. 20 Aralarında perde vardır, birbirlerine geçmezler. 21 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 22 O iki denizden inci ve mercan çıkar. 23 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 24 Denizde dağlar gibi inşa edilmiş, akıp giden (gemi) ler O'nundur. 25 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 26 (Yer) üzerindeki her şey fanidir. 27 Celal ve İkram sahibi Rabbin yüzü baki kalacaktır. 28 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 29 Göklerde ve yerde olanlar O'ndan isterler. O, her gün (her an) bir iştedir. 30 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 31 Ey ağırlığı olan (insan ve cin) lar sizin (hesabınızı) görmek için de vakit ayıracağız. 32 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 33 Ey cin ve insan topluluğu, göklerin ve yerin çevresinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa çıkın. Ancak Sultanla (Allah'tan gelen güçle) çıkabilirsiniz. 34 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 35 (ikinizin) Üzerine (ateşten) dumansız alev, alevsiz duman gönderilir de kurtulamazsınız. 36 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 37 Gökyüzü yarılıp gül gibi (kızardığında), yağ gibi eridiğinde. 38 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 39 (Kabirlerinden kalktıkları) o gün hiçbir insana ve hiçbir cinne (mahşere varıncaya kadar) günahından sorulmaz. 40 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 41 Suçlular, sîmâlarıyla tanınırlar, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. 42 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 43 İşte bu, suçluların yalanladığı Cehennemdir. 44 Onlar Cehennemle kaynar su arasında dolaşıp dururlar. 45 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 46 Rabbinin huzurunda (hesap vermekten) korkanlara iki Cennet vardır. 47 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 48 İki Cennet (çeşit çeşit ağaçların) dallarına sahiptir. 49 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 50 Bu Cennetlerde akan iki kaynak vardır. 51 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 52 Bu Cennetlerde her meyveden çifter çifter vardır. 53 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 54 Astarları ipekten olan yataklara yaslanarak (nimetlenirler.) İki Cenneti (meyvelerini) devşirmek yakındır. 55 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 56 Oralarda gözlerini (yalnız eşlerine) hasreden eşler vardır ki, onlara onlardan önce hiçbir insan ve cin dokunmamıştır. 57 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 58 Onlar sanki yakut ve mercan gibidirler. 59 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ....

Yeni Şafak Podcast
AYŞE BÖHÜRLER - Ah Narin'im!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 18, 2024 7:54


Ebabil kuşları gibi geldi Narin! “Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları haline getirdi.” Kur'ân-ı Kerîm'de Fîl Sûresi'nde anlatılır ki Rabbimin himmetiyle koskoca filleri ebabil kuşları yener. Mısır tarlaları arasında salınan sazların içinde toprağın koynunda Narin'in mezarını ziyaretimde onu Fîl Sûresi'nde anlatılan ebabil kuşlarına benzettim. Tıpkı Bodrum sahillerinde ıssız bir koya vuran, küresel sistemi vicdansızlığıyla yüzleştiren Aylan bebek gibi.

Yeni Şafak Podcast
HAYRETTİN KARAMAN - Sosyal Medya Aynasından

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 18, 2024 4:23


Sosyal medya birçok cihetten bir ayna da ben, dini hayat, bilgi ve irşad cihetinden, genci ve yaşlısı ile toplumun durumu hakkında, canlı ayna oluşu ile ilgili bir örnek üzerinde duracağım. Vaktim yeterli olmadığı için sosyal medya ile fazla meşgul değilim, ara sıra bakıyorum, facebookta, sevdiğimiz bir kişinin adına açılmış grupta bir tartışmaya rastladım, konu şort ile namaz kılmak. Diz kapaklarının biraz üstü de açık kalan şort ile namaz kılan birkaç gencin arkadan fotoğrafı çekilmiş ve (bu yazıda isim vermeyeceğim) bir hanımefendi şunları yazmış: “Yazın sıcağını bahane ederek şort giyen kardeşlerimizin dikkatine: Namazın kabul olması için şartlardan biri avret yerini örtmektir. Âlimlerin çoğunluğuna göre, dizleri açıkta bırakan şortlarla namaz kılmak namazı geçersiz kılar. Ayrıca, namaz için güzel giyinmek tavsiye edilir. Bu nedenle, namazlarınızın kabul olması için şortlarınızın dizlerinizi örtmesine veya dizlerin altına kadar uzanmasına dikkat edin. Dünyalık bir iş için hâkimin karşısına çıkarken en düzgün kıyafeti itina ile seçip giyen Müslüman, seni yoktan var eden, her türlü nimetleri ile donatan Rabbinin huzuruna çıkarken nasıl özen göstermezsin.” Bu yazı üzerine çok yorum var da yerim yok, bir kısmını vereyim: -Bilerek böyle  yapıyorlar …dinde  reform.. diye  ya da  bu  adamlar  gerçek İslâm'ı  bilmiyorlar. -Bu hıyarların derdi namaz kılmak olsaydı namazın nasıl kılındığını da bilirlerdi. -Namazın şartlarına uymazsan namaz olmaz, şartlarında göbek deliğinden diz altına kadar kapalı olması gerekir. -Bunlar domuzun doğurduğu kefereler, ulan .... Allahın huzuruna çıkıyosun! -İslam'da böyle konuşmak var mı domuzun doğurduğu kefere ne demek,  belki senden benden daha iyi insan, Allah katında daha iyi bi kul, insanları böyle itham etmek var mı, Allah'ın huzurundasın. Belki adam tam anlamıyla bilmiyo, böyle namaz kılınmayacağını edeple ikaz etmek varken domuzun doğurduğu ne demek!

Kur'an Mealleri
92. LEYL suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later May 30, 2024 1:57


### Leyl Suresi #### Arapça ve Türkçe Meali **بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ** **Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla** **1. وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰ** 1. Örtüp bürüdüğü zaman geceye andolsun, **2. وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ** 2. Parlayıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun, **3. وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَىٰ** 3. Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki, **4. إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّىٰ** 4. Sizin gayretleriniz gerçekten çeşit çeşittir. **5. فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَاتَّقَىٰ** 5. Kim (Allah için) verir ve (Allah'a karşı gelmekten) sakınırsa, **6. وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَىٰ** 6. Ve en güzel olanı (Kelime-i Tevhid'i) tasdik ederse, **7. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرَىٰ** 7. Biz de onu en kolay olana muvaffak kılacağız. **8. وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَىٰ** 8. Fakat kim cimrilik eder ve kendini müstağni görürse, **9. وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَىٰ** 9. Ve en güzel olanı yalanlarsa, **10. فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ** 10. Biz de onu en zor olana muvaffak kılacağız. **11. وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّىٰ** 11. Düştüğü zaman malı ona fayda vermez. **12. إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ** 12. Şüphesiz doğru yolu göstermek bize aittir. **13. وَإِنَّ لَنَا لَلْآخِرَةَ وَالْأُولَىٰ** 13. Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir. **14. فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ** 14. Sizleri alev alev yanan bir ateşle uyardım. **15. لَا يَصْلَاهَا إِلَّا الْأَشْقَى** 15. O ateşe ancak en bedbaht olan girer. **16. الَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ** 16. O ki yalanlamış ve yüz çevirmiştir. **17. وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى** 17. Ondan en çok sakınan uzaklaştırılır. **18. الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّىٰ** 18. O ki malını verip temizlenir. **19. وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَىٰ** 19. Ve onun yanında kimseye ait bir nimet yoktur ki karşılık verilsin. **20. إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ** 20. Ancak en yüce Rabbinin rızasını (isteyerek verir). **21. وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ** 21. Ve elbette (o Allah'tan razı olacak) ve Allah da ondan razı olacaktır. ### Leyl Suresi'nin Faziletleri Leyl Suresi, Kur'an-ı Kerim'in önemli surelerinden biridir ve bazı hadislerde bu surenin faziletlerine dair bilgiler bulunmaktadır. İslam literatüründe Leyl Suresi'nin çeşitli faziletleri şu şekilde ifade edilmiştir: 1. **Korunma ve Güvenlik**: - Leyl Suresi'nin okunmasının, kişinin Allah'ın koruması altında olmasını sağlayacağına inanılır. Gece okunan surelerin, özellikle bu surenin, kişiyi kötülüklerden ve tehlikelerden koruduğu düşünülür. 2. **Rızık ve Bereket**: - Leyl Suresi'ni düzenli olarak okuyan kişilerin rızkının genişleyeceğine ve bereketleneceğine inanılır. Rızık konusunda sıkıntı çeken kişilerin bu sureyi okuyarak Allah'tan yardım dilemeleri teşvik edilir. 3. **Sıkıntıların Giderilmesi**: - Kişi, hayatında karşılaştığı sıkıntı ve zorlukların giderilmesi için Leyl Suresi'ni okuyabilir. Bu surenin manevi olarak rahatlama ve huzur getirdiği kabul edilir. 4. **İman ve Takva**: - Leyl Suresi'ni düzenli olarak okumak, kişinin imanını güçlendirmesine ve takvasını artırmasına yardımcı olur. Sure, Allah'a olan bağlılığı pekiştirmekte ve kişinin manevi hayatını zenginleştirmektedir. 5. **Ahiret Hazırlığı**: - Leyl Suresi, kişinin ahiret hayatına hazırlık yapmasına vesile olur. Surede geçen ayetler, kişiye dünya ve ahiret hayatındaki sorumluluklarını hatırlatır ve ahiret bilincini artırır. 6. **Hayırlı Amellere Teşvik**: - Surede, hayırlı amellerde bulunanların mükafatlandırılacağına dair ifadeler yer aldığı için, Leyl Suresi'ni okuyan kişilerin hayırlı işler yapmaya teşvik edildiği kabul edilir. ### Hadislerde Leyl Suresi - **Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen bazı hadislerde Leyl Suresi'nin faziletleri üzerinde durulmuştur**: - "Her kim Leyl Suresi'ni okursa, Allah ona kolay bir hesap ve mutlu bir hayat nasip eder." (Hadis-i Şerif) - "Leyl Suresi'ni okumak, kişiye hem dünya hem de ahiret mutluluğu getirir." (Hadis-i Şerif)

Maksat 114
Bir İnsan Bunları Nereden Bilebilir? (Fetih Suresi'ndeki 3 Mucize)

Maksat 114

Play Episode Listen Later May 23, 2024 43:51


Allah Resulü'nün (sav) rüyası üzerine hac ibadeti yapmaya gelen müslümanlarla anlaşmak için Kureyş Suheyl b. Amr'ı elçi olarak göndermişti. “Hudeybiye… Kazandık, Muhammed'i ve adamlarını hezimete uğrattık sanmıştık… Fakat, garip bir şeyler vardı. Anlaşma esnasında Muhammed'in suratındaki eminlik beni tedirgin etmiyor değildi. Öyle zeki bir adam, en yakınlarının isteğinin aksine giderek böyle bir anlaşmayı gözünü kırpmadan kabul etmişti. O güne kadar ilk defa Muhammed'in adamlarının ona bu kadar karşı çıktıklarını görmüştüm. Bu kadar zor şartlarda yaptıkları yolculuk, katlandıkları onca meşakkatin üstüne götürdüğüm istek ve tekliflerimiz onlara çok ağır gelmişti. Anlaşma yapıldı, Mekke'ye döndüm. Sevinçten ne yapacağımızı bilmiyor, zafer naraları atıyorduk o gün. Fakat, bu sefer yanılmıştık. Evet, Kureyş'in zeki, tecrübeli önderleri olan bizler, bu sefer geri dönüşü olmayan bir yanılgıya düşmüştük. Muhammed'in suratındaki eminliğin nedenini şimdi anlıyorum işte. O'nun ve bahsettiği Rabbinin bildiği bir şeyler varmış meğer…” Anlaşmanın üzerinden sadece 2 yıl geçmesiyle Kureyş anlaşmayı bozmak zorunda kaldı. Anlaşmanın onlara 2 yılda yaşattığı bunca şeyi kaldıramamışlardı. 2 Yılda ne mi yaşandı?.. * Video Linki: https://youtu.be/jicyfQtI8fM * Bölümler: 00:00 Fragman 01:05 İslam Tarihindeki 4 Kırılma Noktası 01:40 Efendimiz'in (a.s.m) Rüyası Ve Hazırlıklar 03:30 Kureyş'i Çaresiz Bırakan Yolculuk 07:28 Efendimiz'in Bir Mucizesi 08:14 Kureyş Suikast Timi Gönderiyor 09:46 Kureyş Elçi Gönderiyor 12:00 Efendimiz'i Azarlamaya Kalkışan İkinci Elçi Ve İtirafları 15:02 Müslümanların Elçisine Yapılanlar 17:00 "Hz. Osman'ı Öldürdüler" Söylentileri 20:42 Sahabeleri Çıldırtan Hudeybiye Anlaşması 26:59 Hz. Ömer'in Dayanamayıp Resulullah'a Sordukları 28:49 Medine'ye Geri Dönüş Ve Fetih Suresi'nin Nüzulu 29:33 Fetih Suresindeki Birinci Mucize 31:34 Fetih Suresindeki İkinci Mucize 40:40 Fetih Suresindeki Üçüncü Mucize 43:00 Son * Fatih Toprakoğlu * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa⁠ YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 ⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muminun Suresi 70-96 Tefsiri Ali Kucuk N074 M023

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 22, 2024 59:12


MÜ'MİNÛN SÛRESİ 70-96 MEALİ N074 M023 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 70 Yoksa onda: "bir delilik" mi var diyorlar? Hayır! Onlara hak geldi, onların birçoğu haktan hoşlanmazlar. 71 Eğer hak onların hevalarına uysaydı, gökler, yer ve her ikisindekiler bozulurdu. Hayır biz onlara zikirlerini verdik. Onlar ise zikirlerinden yüz çevirdiler. 72 Yoksa onlardan vergi mi istiyorsun? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır. 73 Şüphesiz sen, onları sıratı müstakime davet edersin. 74 Şüphesiz âhirete iman etmeyenler elbette yoldan saparlar. 75 Onlara acıyıp da zararlarını kaldırırsak elbette azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar. 76 Biz onları azapla yakaladık da, onlar yine Rablerine boyun eğmediler ve yalvarmadılar. 77 Nihâyet üzerlerine şiddetli bir azab (kıtlık) kapısı açtık. Birden ümitsiz ve şaşkınlık içindedirler. 78 O ki, sizin için kulağı, gözleri ve kalpleri inşa etti. Ne de az şükrediyorsunuz. 79 Sizi yeryüzüne yayan O'dur ve O'na toplanacaksınız. 80 Dirilten ve öldüren O'dur. Gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun içindir. Akıl etmiyor musunuz? 81 Hayır! Onlar daha öncekilerin söyledikleri gibi söylediler. 82 "Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı biz diriltileceğiz?" dediler. 83 Biz ve bizden önceki atalarımız da korkutulduk. Bu (kıyamet) ancak evvelkilerin uydurduğu efsaneden başka bir şey değildir. 84 De ki: "Eğer biliyorsanız yer ve yerdekiler kimin?" 85 Allah'a aittir diyecekler. De ki: "düşünmez misiniz?" 86 De ki: "Yedi semanın Rabbi ve büyük arşın Rabbi kimdir?" 87 "Allah'ındır" diyecekler. O halde sakınmıyor musunuz? 88 De ki: "eğer biliyorsanız (söyleyin) her şeyin yönetimi kime aittir? Odur (azaptan) koruyan. Onun korumadığını kimse koruyamaz. 89 "Allah'a aittir" diyecekler. De ki: "Nasıl da büyüleniyorsunuz?" 90 Biz onlara doğruyu getirdik, onlar ise yalancıdırlar. 91 Allah hiç bir çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. 92 Gizliyi de açığı da bilendir. Onların ortak koştuklarından yücedir. 93 De ki: "Rabbim, onların va'd olduğunu bana gösterirsen,” 94 "Rabbim, beni zalim kavim içinde kılma." 95 Onlara va'd ettiğimizi sana göstermeye biz elbette kadiriz. 96 Kötülüğü en güzel şekilde def et. Biz onların ne ile vasıflandıracaklarını biliyoruz. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muminun-suresi-70-96-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Naziat Suresi Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 17, 2024 58:21


*79 NÂZİ'ÂT SÛRESİ Mekke'de nâzil olmuştur. 46 âyettir. Kâfirlerin canları alınırken zorla alınacağı, mü'minlerinin ki ise kolayca alınacağı bildirilir. Çürüyen kemiklerin diriltileceği, kâfirlerin elebaşısı olan Firavunun iki dünyada da cezalandırıldığı anlatıldıktan sonra, dünya nimetlerinden en önemlileri, yeryüzü, dağlar, sular, otlaklar sayılır ve cehennemlik işlerden uzak durup cennete yaklaşmaya çağrılır. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 And olsun boğup çıkaranlara, 2 Yavaşça çekenlere, 3 Yüzdükçe yüzenlere, 4 Yarıştıkça yarışanlara, 5 İşleri yönetenlere. 6 O gün sarsan sarsar. 7 Onu peşinden biri takip eder. 8 O gün yürekler korkudan titrer. 9 Gözler (korkudan) aşağı iner. 10 "Biz önceki hale mi döndürüleceğiz?" derler. 11 Çürümüş kemik olduğumuzda mı (diriltileceğiz)? 12 "O zaman bu zararlı bir dönüştür" dediler. 13 O ancak bir tek haykırıştır, (dirilmek için sur'a bir üfürme yeter), 14 Bir de bakarsın ki, onlar (mahşer) yerindedirler. 15 Musa'nın olayı sana geldi mi? 16 Hani Rabbi ona Tuvâ'da, kutsal vâdide şöyle seslenmişti: 17 Firavuna git. Çünkü o azdı. 18 (Ona) söyle: "Arınmak ister misin?" 19 Seni Rabbinin yoluna götüreyim ki (azabından) korkasın. 20 (Musa) Ona en büyük âyeti gösterdi. 21 O, hemen yalanladı ve isyan etti. 22 Sonra koşarak geri döndü. 23 (Halkını) topladı ve bağırdı! 24 "Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi. 25 Bunun üzerine Allah onu hem âhiret ve hem de dünya cezasıyla cezalandırdı. 26 Şüphesiz bunda korkan için ibret vardır. 27 Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü mü? Onu Allah bina etti. 28 Onun boyunu yükseltip düzeltti. 29 Gecesini kararttı, gündüzünü çıkardı. 30 Bundan sonra yeryüzünü döşedi. 31 Ondan suyunu ve otlağını çıkardı. 32 Dağlarını dikti. 33 Size ve davarlarınıza faydalı olmak için (çıkardı) 34 O büyük belâ geldiğinde, 35 O gün insan neye koştuğunu anlar. 36 Görene Cehennem yaklaştırılır. 37 Kim azgınlık yapar, 38 Dünya hayatını (âhirete) tercih ederse 39 (Onun için) Cehennem varılacak yerin ta kendisidir. 40 Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsini hevadan alıkoyarsa, 41 (Onun için) cennet varılacak yerin ta kendisidir. 42 Sana "kıyametin demir atması ne zamandır?" diye soruyorlar. 43 Onu anlatmanın sen neresindesin 44 Onun sonunun (ilmi) Rabbine (aid) dir. 45 Sen ancak ondan (kıyamet gününden) korkanları uyarıcısın. 46 Onlar (kâfirler) onu (kıyamet gününü) gördükleri gün, sanki (Dünyada/kabirde) ancak bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar kalmışlar gibi olurlar. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/naziat-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hakka Suresi Tefsiri Ali Kucuk N078 M069

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 12, 2024 59:19


*69 HÂKKA SÛRESİ MEALİ N078 M069 Mekke'de nâzil oldu. 52 âyettir. İsyan ve inkâr içinde olduğu için helâk edilen toplumlardan haber verir. Ahireti hatırlatır yaptıklarımızın hesabının görüleceği bildirilir. İman etmeyen, fakire ikram etmeyenlerin kötü sonu bildirilerek bizi uyarır. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Gerçek olan, 2 Nedir gerçek olan? 3 O, gerçeğin ne olduğunu sana ne bildirdi? 4 Semud ile Ad (kavimleri) kıyameti yalanladı. 5 Semud (kavmi) aşırı (bir şeyle) helâk edildiler. 6 Ad (kavmi) ise uğultulu azgın bir fırtına ile helâk edildiler. 7 Onu (fırtınayı), kökünden kazımak için onlar üzerine, yedi gece sekiz gün musallat eyledi. (Eğer orada olsaydın) O kavmi orada, içi boş hurma kütüğü gibi görürdün. 8 Şimdi onlardan geride kalan bir şey görüyor musun? 9 Firavun da, ondan öncekiler de, altüst olmuş (Lût kavmi) de aynı hatayı yapmışlardı. 10 Rab'lerinin Rasûlü'ne isyan ettiler. Bunun üzerine onları şiddetlice yakalayıverdi. 11 Şüphesiz su bastığında (Nuh'un yaptığı) gemiyi de sizi de biz taşıdık. 12 Size bir ibret olsun, anlayışlı kulaklar anlasın diye yaptık. 13 Sûr'a bir defa üfürüldüğünde, 14 Yer ile dağlar kaldırılıp, bir çarpılışta paramparça edildiğinde, 15 İşte o gün olacak olan olur (kıyamet kopar).. 16 Gökyüzü yarılır artık o gün gevşer. 17 Melekler onun (gökyüzünün) etrafındadır. O gün sekiz melek, onların (meleklerin) üstünde Rabbinin arşını taşır. 18 (Ey insanlar!) O gün huzura arz olunacaksınız. Sizden hiç kimsehiç bir şey gizlenemez. 19 Kimin kitabı sağından verilirse: "İşte okuyun kitabımı" der. 20 "Doğrusu, ben hesabımla karşılaşacağıma inanıyordum." der. 21 Artık o hoşlandığı bir yaşantı içindedir. 22 Yüksek bir cennette. 23 Devşirilecekleri yakın. 24 Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin için. 25 Kimin kitabı solundan verilirse: ‘Keşke kitabım bana verilmeseydi" der. 26 "Ve hesabımın ne olduğunu bilmeseydim" 27 Keşke (ölümle her şey) bitmiş olsaydı. 28 Malım bana fayda vermedi. 29 Saltanatım da gitti. 30 (Meleklere) "Onu yakalayın bağlayın" 31 Sonra cehenneme sallayın. 32 Sonra boyu yetmiş arşın olan zincire bağlayın. 33 Çünkü o, yüce Allah'a inanmazdı. 34 Fakirin yemeğine teşvik yapmazdı. 35 Onun için, burada onun hiçbir dostu yoktur. 36 İrinden başka yiyecek yoktur. 37 Onu ancak hata yapanlar yer. 38 Yoooo! gördüğünüze yemin ederim. 39 Görmediğinize de yemin ederim ki, 40 Şüphesiz o (Kur'ân), değerli bir elçinin sözüdür. 41 O bir şair sözü değildir. Ne kadar da az iman ediyorsunuz!? 42 Sihirbaz sözü de değildir. Ne az düşünüyorsunuz. 43 Alemlerin Rabbinden indirilmedir. 44 Eğer Peygamber kendine ait) bazı sözleri bize isnad etseydi. 45 Elbette onun sağ elinden yakalardık. 46 Sonra onun can damarını keserdik. 47 Sizden hiçbiriniz ona engel olamazdı. 48 Şüphesiz Kur'ân, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. 49 Şüphesiz aranızdaki yalanlayanları biliriz. 50 Muhakkak o (Kur'ân) kâfirler için hasret (iç yarası)'dir. 51 Şüphesiz o (Kur'ân), kesin gerçeğin ta kendisidir. 52 Öyle ise Yüce Rabbinin adıyla tesbih et. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hakka-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Secde Suresi Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 7, 2024 57:32


*32 SECDE SÛRESİ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 ElifLâmMîm. 2 Kitabın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır. Bunda hiçbir şüphe yoktur. 3 Yoksa "Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar?" Hayır, o Rabbinden olan hak (kitap)tır. Senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir kavmi uyarmak içindir. Belki yola gelirler. 4 Allah'tır gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden(Yarattığı her şeyi hükmü altına alan). Sizin için O'ndan başka bir dost ve şefâatci yoktur. Düşünmüyor musunuz? 5 Gökten yere kadar bütün işleri Allah düzenler. Sonra sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde, O'na yükselir. 6 İşte O, gizliyi de açığı da bilen, her şeye gücü yeten, merhamet edendir. 7 Yarattığı her şeyi güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. 8 Sonra, onun soyunu, bayağı bir sudan yarattı. 9 Sonra onu düzeltti ve ona ruhundan üfürdü. Size kulaklar, gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 10 "Topraklarda kaybolduktan sonra, biz yeniden mi yaratılacağız?” dediler. Evet onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. 11 De ki: "Size görevlendirilen ölüm meleği sizi öldürecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” 12 Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek; "Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi (dünyaya) geri döndür de salih amel işleyelim. Biz kesin olarak inandık" diyen suçluları bir görsen. 13 Biz, dileseydik herkese hidâyetini verirdik. Fakat benden; "Cehennemin tamamını cinler ve insanların bir kısmıyla dolduracağım" sözü gerçekleşti. 14 Bu (kıyamet) gününüzü unutmanız sebebiyle (azabı) tadın. Biz de sizi unuttuk, yaptıklarınızın karşılığı olarak, ebedi azabı tadın. 15 Bizim âyetlerimize ancak şunlar iman ederler: Âyetler hatırlatıldığında secdeye kapananlar. Rablerini hamd ile tesbih edip, büyüklük taslamayanlar. (Secde âyeti) 16 Yanlarını yataklardan (ibadet için) uzak tutanlar, ve korkarak ve umarak Rablerine dua edenler ve kendilerine verdiğimiz rızkdan infak edenler (bizim âyetlerimize iman ederler.) 17 Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için göz aydınlığı olan nimetlerden (onlara verilmek için) nelerin saklandığını hiçbir kimse bilemez. 18 Mü'min olan, fasık olan gibi midir? Bunlar denk değildir. 19 İman edip ameli salih işleyenlere gelince, onlar için yaptıklarına karşılık ağırlanmak için varacakları cennet vardır. 20 Fasıklara gelince, onların sığınağı ateştir. Oradan her çıkmak isteyişlerinde oraya geri çevrilirler ve onlara; "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadınız!" denir. 21 Belki (İmana) dönerler diye, onlara büyük azaptan önce, küçük azabı tattıracağız. 22 Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra, ondan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Şüphesiz biz suçlulardan intikam alırız. 23 And olsun biz, Musa'ya kitab verdik. Sen ona kavuşacağından şüphe etme. Onu İsrail oğullarına hidâyet rehberi kıldık. 24 Sabredip, âyetlerimize iman ettiklerinden, onlar arasından emrimizle yol gösteren imamlar (önderler) kıldık. 25 Şüphesiz Rabbin, kıyamet gününde, ihtilaf ettikleri konularda hükmedecektir. 26 Kendilerinden önceki nesillerden helâk ettiklerimiz ki, şimdi bunlar onların yurtlarında geziyor. Bu onları doğru yola götürmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. Hâlâ kulak vermiyorlar mı? 27 Görmüyorlar mı? biz suyu kurak yere sevkederiz de, onunla ekin çıkarırız, ondan hayvanları ve kendileri yerler. Hala görmüyorlar mı? 28 "Eğer doğru söylüyorsanız fetih (kıyamet) ne zaman?" derler. 29 De ki; “fetih (kıyamet) günü geldiğinde, kâfirlere imanları fayda vermez. Onlara zaman da tanınmaz.” 30 Vazgeç onlardan ve bekle, şüphesiz onlar da bekleyecekler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/secde-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Tur Suresi Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 6, 2024 56:57


*52 TÛR SÛRESİ Mekke'de nâzil olmuştur. Dağlara, denizlere, gökyüzüne dikkatimiz çekilir. Kitap hatırlatılır. Bütün bunları görüp okuduktan sonra yine de, inkâr edenlere gökyüzünden parçalar halinde azap indirse, yine de "Bu bulut kümesidir" deyip inkâr edeceklerini bildirir. Batılın bataklığında oynayanlar, soytarı, zorba zalimlerin âhiret azabından önce de azap görebilecekleri hatırlatılır. 49 âyettir Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 And olsun Tûr (dağın)'a 2 Yazılan kitaba, 3 Neşredilmiş sahife içinde. 4Ma'mur eve, 5Yüksek tavana (gökyüzüne), 6Kaynayan denize (yemin olsun ki), 7 Rabbinin azabı mutlaka olacaktır. 8 Onu engelleyecek hiçbir şey yoktur. 9 O gün gökyüzü sarsıldıkça sarsılır. 10 Dağlar yürüdükçe yürür, 11 (Dini) yalanlayanların o gün vay haline, 12 Ki onlar, (batılın) bataklığında oynuyorlar. 13 O gün, Cehennem ateşine itildikçe itilecektir. 14 “İşte yalanladığınız ateş budur” (denilecek). 15 “Bu bir sihir midir, yoksa siz görmüyor musunuz?” 16 (O ateşe) yaslanın. İster dayanın, ister dayanmayın. Sizin için aynıdır. Siz ancak yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız. 17 Mûttakiler, Cennetler ve nimetler içindedirler. 18 Rablerinin kendilerine verdiği ile sevinçlidirler. Rableri onları Cehennem azabından korumuştur. 19 (Dünyada) yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için. 20 Dizilmiş koltuklara yaslanmış olarak (yeyin–için) onları güzel gözlü eşlerle evlendireceğiz. 21 İman edenler ve imanla kendilerine uyan zürriyetlerine gelince, zürriyetlerini kendilerine katarız. Amellerinden hiç bir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazandığının karşılığında rehindir. 22 (Cennette) onlara meyve ve etten, canlarının çektiğinden bolca veririz. 23 Birbirlerine kadehler sunacaklar. Onda saçmalama ve günaha sokma yoktur. 24 Sedefinde saklı inciler gibi hizmetçiler, onların (hizmeti için) etrafında dönüp duracak. 25 Birbirlerine dönerek sorarlar. 26 “Bundan önce (dünyada iken) biz ailemiz hakkında (Allah'ın azabından) korkuyorduk” derler. 27 Allah bize lütfetti de zehirli azaptan korudu. 28 Bundan önce biz ona dua ediyorduk. Şüphesiz O, çok iyilik sahibi, çok merhamet sahibidir. 29 Sen nasihat et. Sen, Rabbinin nimetiyle kahin değilsin, deli de değilsin. 30 Yoksa “O bir şairdir. Biz ona zamanın şüphesini/belasını (ölümünü) bekliyoruz” mu diyorlar? 31 De ki: “Bekleyin ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” 32 Yoksa onlara bunu (şair, kahin, deli gibi çelişkili sözleri) akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir toplum mudurlar? 33 Yoksa onu (Kur'ân'ı) kendisi uydurup söyledi mi diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler. 34 Eğer doğru söylüyorlarsa haydi onun (Kur'ân'ın) benzeri bir söz getirsinler. 35 Yoksa onlar hiç bir şey olmadan (yaratıcısız) mı yaratıldılar? Yoksa yaratan onların kendisi mi? 36 Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır onlar kesin inanmıyorlar. 37 Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa onlar, (Milletin kaderini belirleyen) baskıcı soytarılar mı? 38 Yoksa onların merdiveni var da oradan (vahyi) dinliyorlar mı? Öyle ise dinleyicileri açık bir delil getirsin. 39 Yoksa (istemediğiniz) kızlar onun (Allah'ın) da, oğullar sizin mi? 40 Yoksa sen onlardan ücret istiyorsun da, onlar borç nedeniyle ağır yük altındalar mı? 41 Yoksa ğayb onların yanında da (gayba ait şeyleri) onlar mı yazıyorlar? 42 Yoksa (sana) tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat bu kâfirlerin kendisi tuzağa düşecektir. 43 Yoksa onların Allah'tan başka ilâhı mı var? Onların ortak koştuğundan Allah'ı tenzih ederim. 44 Gökyüzünden bir parça düşerken görseler,“üst üste yığılmış buluttur” diyecekler. 45 Artık çarpılacakları (kıyamet) günlerine kadar onları bırak. 46 O gün tuzakları onlara fayda vermeyecek ve onlara yardım olunmaz. 47 Bu zalimlere, bu (âhiret) azabından önce de azap vardır. Ancak onların birçoğu bilmezler. 48 Rabbinin hükmüne sabret. Şüphesiz sen gözlerimiz (in önün) desin. Kıyam ettiğinde Rabbini hamd ile tesbih et. 49 Gecenin bir kısmında ve yıldızların batması anında O'nu tesbih et.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Enbiya Suresi 46-73 Tefsiri Ali Kucuk N073 M021

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later May 3, 2024 58:13


ENBİYA SÛRESİ 46-73 MEALİ N073 M021 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 46 Eğer Rabbinin azabından bir esinti onlara dokunsa; "Eyvah bize, biz gerçekten zalimlerden olduk..!" derler. 47 Kıyamete ait adalet terazilerini koyarız. Hiç bir kimseye hiç bir şeyle zulmedilmez. Eğer (yaptığı) hardal tanesi ağırlığında bile olsa, biz onu getiririz. Hesaba çekici olarak biz yeteriz. 48 And olsun, Musa'ya ve Harun'a, hak ile batılı ayıranı, mûttakilere bir ışık ve öğüt olanı (Tevrat'ı) indirdik. 49 Onlar (mûttakiler), görmeden Rablerinden korkarlar ve onlar kıyametten de korkarlar. 50 İşte bu (Kur'ân) indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Siz onu inkâr mı ediyorsunuz.? 51 And olsun ki daha önce de İbrahim'e rüşdünü (doğruyu bulma ilmini) vermiştik. Ve biz onu biliyorduk. 52 Hani o babasına ve kavmine "Şu ibadet edip durduğunuz heykeller nedir?" demişti. 53 Dediler ki: "Biz babalarımızı onlara ibadet yaparken bulduk." 54 (İbrahim): "Muhakkak siz ve babalarınız apaçık bir sapıklığın içindesiniz" dedi. 55 Dediler ki: "Sen bize hak ile mi geldin, yoksa şakacılardan mısın?" 56 (İbrahim) dedi ki: "Hayır, sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları (ilahlarınızı) da O yarattı. Ben de buna şahitlik edenlerdenim." 57 "Allah'a yemin olsun ki, siz dönüp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kuracağım." 58 Onları (putları) paramparça etti. Ancak, kendisine başvursunlar diye putların büyüğünü bıraktı. 59 Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? Şüphesiz o zalimlerdendir." 60 Dediler ki: "İşittik ki bir genç onları konuşuyordu. Ona İbrahim deniyor." 61 Dediler ki: "O halde onu insanların gözleri önüne getirin de şahit olsunlar." 62 Dediler ki: "İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?" 63 (İbrahim): "Hayır, şu büyükleri yapmış, eğer konuşuyorlarsa onlara (kırılan ilahlara) sorun" dedi. 64 Kendilerine döndüler ve "şüphesiz siz zalimlersiniz" dediler. 65 Sonra başları üzerine çevrildiler ve "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmaz" (dediler). 66 (İbrahim) "Allah'tan başka size hiçbir fayda ve zarar vermeyenlere mi ibadet ediyorsunuz?" dedi. 67 "Yuh size ve Allah'tan başka ibadet ettiklerinize! Akıl etmiyor musunuz?" 68 Dediler ki: "Onu yakın.! İlahlarınıza yardım edin. Eğer bir şey yapacaksanız." 69 Biz dedik: "Ey ateş, İbrahim'e serin ve selamet ol." 70 Ona tuzak kurmak istediler. Biz de, onları en fazla hüsrana uğrayanlar kıldık. 71 Onu (İbrahim'i) ve Lût'u alemler için mübarek kıldığımız yere (hicret ettirerek) kurtardık. 72 Ona İshak'ı bağışladık. Fazladan (torun) olarak Ya'kub'u (bağışladık.) Hepsini salihler kıldık. 73 Onları, emrimizle yol gösteren imamlar (önderler) kıldık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/enbiya-suresi-46-73-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Ibrahim Suresi 22-34 Tefsiri Ali Kucuk N072 M014

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 20, 2024 59:24


İBRAHİM SÛRESİ 22-34 MEALİ N072 M014 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 22 İş olup bitince şeytan der ki: "Allah size hakkı va'detti, ben de size va'dettim ve size yalancı çıktım. Benim sizin üzerinizde otoritem yoktu. Ancak ben sizi davet ettim, siz de hemen çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendinizi ayıplayın. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Daha önce, beni Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim. Şüphesiz o zalimler için acıklı bir azap vardır. 23 İman edip, ameli salih işleyenler, Rablerinin izniyle orada ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere girdirilirler. Orada selâmlaşmaları "Selâm" (sözü) iledir. 24 Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı? Güzel bir kelime, kökü (yerde) sabit, dalları gökte bir ağaca benzer. 25 Rabbinin izniyle meyvesini her zaman verir. Öğüt alırlar diye Allah insanlara misaller verir. 26 Kötü kelimenin durumu da, topraktan koparılmış kararı olmayan kötü ağaç gibidir. 27 Allah, iman edenleri dünya hayatında da, âhirette de sabit bir söz üzerinde tutar. Zalimleri sapıtır ve Allah dilediğini yapar. 28 Allah'ın nimetini(imanı) küfürle değiştiren, kavimlerini de helâk yurduna yerleştirenleri görmedin mi? 29 Yaslanacakları cehenneme (yerleştirdiler) O, ne kötü bir duraktır. 30 O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortak koştular. De ki: "Faydalanın (bakalım) sonunda dönüş yeriniz ateşedir." 31 İman eden kullarıma söyle: "Kendisinde alışverişin ve dostluğun olmadığı (âhiret) günü gelmeden önce namazı kılsınlar, kendilerine rızk olarak verdiklerimizden gizli ve açık olarak infak etsinler." 32 Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökyüzünden su indiren, o su ile size rızk olması için meyveler çıkaran, Allah'ın emriyle denizde akıp gitmesi için gemiyi emrinize veren, ırmakları emrinize verendir. 33 (Görevlerini) Sürekli olarak yerine getiren Güneş'i ve Ay'ı emrinize veren, geceyle gündüzü emrinize amade kılandır (Allah). 34 O'ndan istediğiniz her şeyin bir kısmını size verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymak isteseniz sayamazsınız. İnsan çok zulmeden, çok inkâr edendir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/ibrahim-suresi-22-34-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nahl Suresi 1-16 Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 14, 2024 58:42


*16 NAHL SÛRESİ 1-16 N070 M016 Mekke'nin sonlarına doğru nazil olmuştur, 128 âyettir. Bal arısı anlamına gelen "Nahl" sûresi diye isimlendirilmiştir. Sûrede; arının dahi balını Rabbinin vahyi ile yaptığından, yaratılan ve yaratıacaklardan bahseder. Ayrıca Kur'ân ehline dikkatimizi çeker. Sözleşmelere ve yeminlere bağlı kalmamız emredilir. Kara ve deniz ürünlerine dikkatimizi çeker ve bunları da Allah'ın yarattığı vurgulanır. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 1 Allah'ın (müminlere zafer,kâfirlere azab) emri geldi. Artık onu acele istemeyin. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. 2 Kullarından dilediğine kendi emrinden bir ruh (vahiy) ile Melekleri indirir. “Benden başka İlah yoktur, benden sakının diye uyarınız”(der) 3 Gökleri ve yeri hak ile yarattı. O, onların (müşriklerin) ortak koştuklarından yücedir. 4 İnsanı nutfe (meni) den yarattı. Bir de bakarsın o, açık bir hasım kesilmiş. 5 Davarları da yarattı. Sizin için onlarda ısınmanızı sağlayan şeyler ve daha bir çok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. 6 Akşam getirirken, sabah salıverirken sizin için bir güzellik vardır. 7 Canlarınızın yarısı tükenmeden varamayacağınız ülkelere ağırlıklarınızı taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli ve çok merhametlidir. 8 Atları, katırları ve merkepleri siz binesiniz ve ziynetlenesiniz diye (yarattı). Daha bilmediklerinizi de yaratır. 9 Doğru yolu bildirmek Allah'a aittir. Ondan sapan da var. Eğer Allah dileseydi sizin hepinizi hidâyete erdirirdi. 10 Gökyüzünden size suyu indiren O'dur. Sizin için onda içecek var ve ondan içinde (hayvanlarınızı) otlattığınız ağaçlar vardır. 11 O su ile sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşit meyveler bitirir. Düşünen toplum için bunda ibret vardır. 12 Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı emrinize amade kıldı. Yıldızlar da onun emriyle boyun eğdirilmişlerdir. Aklı başında olanlar için bunda ibretler vardır. 13 Sizin için yeryüzünde çeşitli renklerdekileri de yarattı (emrinize verdi), şüphesiz öğüt alan toplum için bunda ibret vardır. 14 Ondan, taze et yemeniz ve ondan, giyeceğiniz süs eşyasını çıkarmanız için denizi (emrinize) müsahhar kılan Odur. O denizi yararak giden gemiler görüyorsun. Bütün bunlar Allah'ın Lütfundan aramanız ve şükretmeniz içindir. 15 Sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağları bıraktı, nehirleri ve yolları bıraktı ki, yolunuzu bulasınız. 16 Alametler (yarattı). Onlar yıldızlarla da yolları bulurlar. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nahl-suresi-1-16-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sets/nahl-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nahl Suresi 116-128 Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 14, 2024 58:40


*16 NAHL SÛRESİ 116-128 N070 M016 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 116 Dilinizin yalan vasıflandırmasıyla: "Şu helaldır, bu haramdır" demeyin ki, Allah'a yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar felah bulmazlar. 117 (Dünyada) azıcık bir faydalanma vardır. Acıklı azab onlar içindir. 118 Yahûdi olanlara daha önce (En'am 146) sana anlattıklarımızı haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik. Ancak onlar kendilerine zulmediyorlar. 119 Sonra şüphesiz Rabbin, bilmeden kötülük yapan, sonra da bunun ardından tevbe edip ıslah edenlere, şüphesiz Rabbin ğafur'dur, rahîm'dir. 120 Şüphesiz İbrahim (tek başına) bir ümmetti. Allah'a itaatkâr (batıla meyletmeyen) hanif idi. Müşriklerden olmadı. 121 Allah'ın nimetlerine şükredendi. (Allah) O'nu seçti ve doğru yola iletti. 122 O'na dünyada güzellik verdik. Ahirette de şüphesiz O salihlerdendir. 123 Sonra sana: "İbrahim'in dinine hanif olarak uy, o müşriklerden olmadı" diye vahy ettik. 124 Cumartesi ancak onun hakkında ihtilaf edenler üzerine (farz) kılındı. Şüphesiz Rabbin kıyamet gününde ihtilaf ettikleri konuda aralarında hükmedecektir. 125 Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle da'vet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve O, hidâyette olanı da en iyi bilendir. 126 Eğer ceza ile karşılık verecekseniz, size yapılan azabın benzeriyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz elbette bu sabredenler için daha hayırlıdır. 127 Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlara karşı üzülme. Yaptıkları hilelerden dolayı sıkıntıya düşme. 128 Şüphesiz Allah, iyi korunanlarla ve iyilik yapanlarla beraberdir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nahl-suresi-116-128-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nahl Suresi 33-44 Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 14, 2024 59:22


*16 NAHL SÛRESİ 33-44 N070 M016 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 33 Kafirler kendilerine (ölüm) meleklerinin veya Rabbinin emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmettiler. 34 Yaptıklarının cezası onlara isabet etti ve kendisiyle alay ettikleri şey (azab) onları kuşattı. 35 Şirk koşanlar: "Eğer Allah dileseydi, ondan başka hiçbir şeye biz ve babalarımız ibadet etmezdik. (Onun haram kıldıklarından) başka hiçbir şeyi haram kılmazdık." dediler. Onlardan öncekiler de işte böyle yaptılar. Peygamberin üzerine ancak apaçık tebliğ vardır. 36 Muhakkak biz, her ümmete: "Allah'a ibadet edin, tağuttan kaçının" diye bir Peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde dolaşın da, yalanlayanların sonu nasıl oldu görün. 37 Sen onların hidâyetine hırslı olsan da, Allah sapıttığına hidâyet vermez ve onlar için yardımcı da yoktur. 38 Onlar yeminlerinin bütün şiddetiyle "Öleni Allah diriltmez" (diye) yemin ettiler. Hayır bu, (Allah'ın)üzerine aldığı gerçek vaaddir. Ancak insanların birçoğu bilmezler. 39 Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi açıklamak ve kâfirlerin yalancı olduklarını bilmeleri için (diriltecektir). 40 Bir şeyi (n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak "Ol" dememizdir. O, derhal oluverir. 41 Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri dünyada güzel bir yere yerleştireceğiz. Ahiretin mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi. 42 Onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. 43 Biz, senden önce kendilerine vahy ettiğimiz erkeklerden başkasını Peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız zikir (Kur'ân) ehline sorun. 44 (Biz, o rasülleri) deliller ve kitaplarla(gönderdik), onlara ne indirildiğini insanlara açıklayasın diye sana da zikri (Kur'ân'ı) indirdik. Ta ki iyice düşünsünler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nahl-suresi-33-44-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nahl Suresi 65-76 Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 14, 2024 55:02


*16 NAHL SÛRESİ 65-76 N070 M016 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 65 Allah gökyüzünden suyu indirdi de onunla öldükten sonra yeryüzünü diriltti. Şüphesiz bunda işiten bir kavim için bir âyet vardır. 66 Davarlarda (Deve, sığır, koyun, keçide) sizin için ibret vardır. Onların karınlarından, fışkı ile kan arasından içenler için, gâyet kolay süt içiriyoruz. 67 Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden içki ve güzel rızk elde edersiniz. İşte bunda aklını kullanan kavim için âyet vardır. 68 Rabbin, arıya şöyle vahy etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve çardak (kovan)lardan evler edin." 69 "Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin yollarına boyun eğerek yürü." Onların (arıların) karınlarından çeşitli renklerde içecekler çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Düşünen kavim için bunda âyet vardır. 70 Sizi, Allah yarattı. Sonra sizi O öldürecek. Bir kısmınızı bir şey bildikten sonra, bir şey bilmez olsun diye ömrün en reziline döndürür. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir. 71 Allah, rızk konusunda sizi birbirinize üstün kıldı. (Rızkta) üstün kılınanlar, ellerinin altındakilere; onlarla rızkda ortak olmasınlar diye rızklarını vermiyorlar. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyorlar? (İnsanoğlu bile kendi kazancına, çalışanlarını ortak etmiyor ve onlara yalnız ücretlerini veriyor. Allah, niçin kendi mülkünde yarattıklarını ortak edinsin?) 72 Allah, nefislerinizde sizin için eşler yarattı. Sizin için eşlerinizden oğullar ve torunlar yarattı ve sizi güzel rızklarla besledi. Batıla inanıyorlar da, Allah'ın nimetini mi inkâr ediyorlar? 73 Göklerde ve yerde kendileri için hiçbir rızka sahip olmayan ve buna gücü de yetmeyen, Allah'tan başkasına ibadet ediyorlar. 74 Allah'a benzerler bulmaya kalkmayın. Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz. 75 Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olan köle ile, kendisine tarafımızdan rızk verdiğimiz ve o rızktan gizlice ve açıktan infak edeni misal verdi. Hiç bunlar denk olur mu? Allah'a hamd olsun. Onların birçoğu bilmezler. 76 Allah, biri dilsiz olan, hiçbir şeye gücü yetmeyen, efendisine yük olan, nereye gönderse bir hayır getirmeyenle, adaleti emreden, doğru yolda olan iki adamı örnek verdi. Bu (köle öbürü ile) denk midir? https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nahl-suresi-65-76-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Kehf Suresi 22-29 Tefsiri Ali Kucuk N069 M018

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 7, 2024 57:44


*18 KEHF SÛRESİ 22-29 MEALİ N069 M018 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 22 "Onlar üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. "Beştir, altıncıları köpekleridir" diyecekler. (ikisi de) gaybı taşlıyorlar. "Yedidir, sekizincileri köpekleridir" diyecekler. De ki: Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onları pek azı bilir. Onlar hakkında açık (deliller) dışında münakaşaya girme ve onlar hakkında kimseden hiç bir şey sorma. 23 Hiçbir şey için "Bunu yarın muhakkak yapacağım" deme. 24 Ancak Allah dilerse (yaparım de) unuttuğun zaman Rabbini an ve de ki: "Umulur ki Rabbim, beni doğruya bundan daha yakın bir yoldan ulaştırır.” 25 Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Dokuz da ilave ettiler. 26 De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O, ne güzel görendir, O, ne güzel işitendir. Onların Allah'tan başka dostu yoktur. O hükmüne hiçbir kimseyi ortak yapmaz. 27 Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku. O'nun kelimelerini değiştirecek yoktur. Sen O'ndan başka sığınak bulamazsın. 28 Nefsini, sabah akşam rızasını dileyerek Rablerine dua edenlerle beraber tut. Sen dünya ziynetini arzu ederken, gözlerin onlardan kaymasın. Bizi anmaktan kalbini gafil kıldığımıza, hevasına uyana ve işi hep aşırılık olana uyma. 29 De ki: "O hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen kâfir olsun. Biz, zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, duvarları onları kuşatmıştır. Eğer su isterlerse yüzleri haşlayan erimiş maden gibi su ile yardım edilirler. O, ne kötü içecek ve ne kötü bir sığınaktır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/kehf-suresi-22-29-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Ahkaf Suresi 15-35 Tefsiri Ali Kucuk N066 M046

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 4, 2024 55:33


*46 AHKÂF SÛRESİ 15-35 MEALİ N066 M046 15 Biz insana, anne ve babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Annesi onu zor taşıdı ve zor doğurdu. Onun (çocuğun anne karnında) taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihâyet o olgunluk çağına varıp, kırk yaşına erişince: "Rabbim bana, anne ve babama verdiğin nimetler için, beni şükretmeye ve hoşnut olacağın işler yapmaya sevk et. Benim için zürriyetimi de ıslah et. Ben sana tevbe ettim ve ben Müslümanlardanım."dedi. 16 İşte onlar Cennet yaranı içinde amellerinin en güzeliyle kabul edeceklerimiz ve kötülüklerinden vazgeçeceklerimizdirler. Bu va'd olundukları doğru bir va'addır. 17 Annebabasına: "Yazıklar olsun size. (Kabirden) çıkarılmakla mı beni korkutuyorsunuz? Halbuki benden önce nice çağlar/nesiller gelip geçti" diyen (çocuğa) annebabası, Allah'a yalvararak: "Yazık sana, iman et. Şüphesiz Allah'ın va'di haktır" dediklerinde (çocuk): "Bu ancak öncekilerin masallarıdır" der. 18 İşte bunlar daha önce geçen cin ve insan ümmetleri arasında, haklarında (azap) sözü hak olanlardır. Şüphesiz onlar hüsranda olanlardır. 19 Amellerinin karşılığının verilmesi ve haksızlığa uğratılmamaları için onların (mü'min ve kâfirlerin), her biri için dereceler vardır. 20 Kâfirler ateşe arz olundukları gün: "Siz dünya hayatınızda bütün güzelliklerinizi giderdiniz ve orada faydalandınız. Bu gün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanız ve yoldan çıkmanız sebebiyle alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız." (denir). 21 Ad (kavmin) in kardeşini (Hûd'u) hatırla. Hani O kavmini Ahkâf (denilen yer)'da uyarmıştı. Ondan önce de sonra da nice uyarıcılar gelip geçmişti. Onları: "Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Ben sizin için büyük günün azabından korkuyorum!" diye uyarmıştı. 22 (Hûd kavmi) dediler ki: "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize va'dettiğin'i (azabı) getir." 23 (Hûd) dedi ki: "Onun (gelecek azabın) ilmi Allah katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum. Fakat ben sizi cahil bir toplum olarak görüyorum." 24 Onu (azabı), vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüklerinde: "İşte bu bulut bize yağmur yağdıracak" dediler. Hayır o sizin acele gelmesini istediğiniz şey (azap) dir. O, içinde acıkli bir azap olan rüzgârdır. 25 O (Rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder. Meskenlerinden başka hiç bir şey görünmez oluverdi. İşte suçlu bir toplumu böyle cezalandırırız. 26 And olsun, onlara öyle yerleşim yerleri vermiştik ki, size o yerleri vermedik. Onlar için kulaklar, gözler ve gönüller vermiştik. Onların kulakları da, gözleri de, gönülleri de hiçbir şekilde onlara fayda vermedi. Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alay ettikleri şey onları kuşattı. 27 And olsun ki çevrenizdeki şehirlerden bir kısmını helâk ettik. Belki dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık. 28 Allah'a yaklaştırmak için Allah'tan başka edindikleri ilâhlar onlara yardım etmeli değil miydi? Hayır onlar (ilâhlar), onlardan savuşup gittiler. Bu onların uydura geldikleri bir uydurmadır. 29 Hani cinlerden bir grubu Kur'ân dinlemek üzere sana sevk etmiştik. Kur'ân'ı dinlemeye hazır olduklarında (birbirlerine) "Susun" demişlerdi. Okuma bitince uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. 30 (Kavimlerine şöyle) dediler: "Ey kavmimiz, biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri tasdik eden, hakka ve doğru yola götüren bir kitap işittik.” 31 "Ey kavmimiz, Allah'ın davetçisine uyun ve O'na iman edin ki, günahlarınızı afvetsin ve acıklı bir azaptan sizi kurtarsın." 32 Kim Allah'ın davetçisine uymazsa yeryüzünde O'nu aciz bırakamaz. O'ndan başka onun dostları da yoktur. İşte onlar apaçık bir sapıklığın içindedirler. 33 Gökleri ve yeri yaratan, onları yaratmakla yorulmayan Allah'ın ölüleri diriltmeye kadir olduğunu görmediler mi? Evet, O her şeye gücü yetendir. 34 Kâfirler ateşe arz olundukları gün : ‘Bu gerçek değil miymiş?" (denir) onlar: "Rabbimize yemin olsun ki evet (gerçekmiş)" derler. (Allah): "İnkârcı olmanız sebebiyle buyurun azabı tadın" der.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Zuhruf Suresi 31-56 Tefsiri Ali Kucuk N063 M043

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 30, 2024 55:50


43 ZUHRUF SÛRESİ 31-56 MEALİ N063 M043 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 31 (Kâfirler) : "Bu Kur'ân, şu iki şehirden (Mekke ve Taif) birinde olan, büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" dediler. 32 Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimliklerini biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürsünler diye, bir kısmını diğerleri üzerine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların topladıklarından daha hayırlıdır. 33 Eğer insanlar (inkârda) bir ümmet olmıyacak olsalardı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler (asansörler) yapardık. 34 Evlerine kapılar, yaslanacakları koltukları (gümüşten yapardık.) 35 Ve nice altın süslemeler. Bütün bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Rabbin katında âhiret, mûttakiler içindir. 36 Kim Rahmân'ın zikrine karşı kör olursa, ona şeytanı musallat ederiz de, o (şeytan) onun arkadaşı olur. 37 Şüphesiz onlar (şeytanlar), onları yoldan alıkoyar. Onlar ise doğru yola ulaştırıldıklarını zannederler. 38 Sonunda (mahşerde) bize geldiğinde (arkadaşı olan şeytana) : ‘Keşke benimle senin aranda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın" der. 39 Zulmettiğiniz için (pişmanlığınız) bu gün size asla fayda vermeyecek. Muhakkak siz azapta ortaksınız. 40 Sen mi sağırlara işittireceksin? Yoksa körlere ve apaçık sapıklık içinde olanlara sen mi hidâyet vereceksin? 41 Seni götürsek (vefat ettirsek) bile, biz onlardan muhakkak intikam alırız. 42 Veya onlara va'd ettiğimizi sana gösteririz. Şüphesiz bizim ona gücümüz yeter. 43 Sana vahy olunana sarıl, muhakkak sen dosdoğru yoldasın. 44 Şüphesiz o (Kur'ân) sana ve kavmine büyük bir şereftir ve yakında sorgulanacaksınız. 45 Senden önce gönderdiğimiz peygamberlere sor, Rahmân'dan başka ibadet edilecek ilâhlar kılmış mıyız? 46 And olsun, biz Musa'yı, âyetlerimizle Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. "Şüphesiz ben, alemlerin Rab'binin elçisiyim." dedi. 47 (Musa) onlara âyetlerimizle geldiğinde, birden gülüverdiler. 48 Bizim onlara gösterdiğimiz her âyet/mucize, o (mucize) nun kız kardeşinden (daha önceki benzer mucizeden) daha büyüktü. Belki (Rabbe) dönerler diye onları azapla yakaladık. 49 (Firavun ve adamları): "Ey sihirbaz, Rabb'inin senin yanındaki ahdi ile Rabb'ine dua et. Muhakkak biz doğru yola ulaştırılanlar olacağız." dediler. 50 Biz onlardan azabı kaldırınca, bir de bakarsın sözlerinden dönüverirler. 51 Firavun, milletine şöyle ilan etti: "Ey kavmim, şu Mısır mülkü ve altından akan ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?” 52 "Yahut ben, neredeyse meramını/derdini anlatmaktan aciz, şu alçak adamdan daha iyi değil miyim?" 53 "Üzerine altın bilezikler atılmalı veya yanında melekler gelmeli değil miydi?” 54 (Firavun) kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar fasık bir toplum idi. 55 Onlar bizi öfkelendirince, biz de onlardan intikam aldık ve hepsini suda boğduk. 56 Onları daha sonra gelenler için bir selefi ve (kötü) örneği kıldık. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/zuhruf-suresi-31-56-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Sura Suresi 1-22 Tefsiri Ali Kucuk N062 M042

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 27, 2024 56:00


ŞÛRA SÛRESİ 1-22 MEALİ N062 M042 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 1 HâMîm 2 AynSînKâf 3 Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahy eder. 4 Göklerde ve yerdekiler O'nundur. O yücedir, büyüktür. 5 Üstlerindeki gökler neredeyse çatlayacak. Melekler de, Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yeryüzündekilere istiğfar ederler. İyi bilinki; şüphesiz Allah afvedicidir, merhamet edicidir. 6 Allah'tan başkalarını dost edinenleri de Allah korumaktadır. Sen onlar üzerinde vekil değilsin. 7 Şehirlerin anası (Mekke'yi) ve çevresindekileri uyarman ve hakkında şüphe olmayan, toplanma (kıyamet) gününe karşı korkutman için, sana Kur'ân'ı Arapça olarak, işte böyle vahy ettik. Bir kısmı Cennettedir, bir kısmı ateştedir. 8 Allah dileseydi onları bir tek ümmet yapardı. O ancak dilediğini rahmetine sokar. Zalimlerin dostu da yoktur, yardımcısı da yoktur. 9 Yoksa ondan başka dostlar mı edindiler? Dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir. O her şeye gücü yetendir. 10 İhtilaf ettiğiniz her şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte O Allah benim Rabbimdir. Yalnız O'na tevekkül ettim ve ben O'na yöneldim. 11 Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size sizden eşler yarattı. Hayvanlardan çift çift verdi. Böylece sizi üretiyor. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. O işitendir, görendir. 12 Göklerin ve yerin kilidi O'nundur. Rızkı dilediğine açar, dilediğine kısar. Şüphesiz O her şeyi bilir. 13 "Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahy ettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi size Şeriat kıldı. Onları kendisine çağırdığın (Şeriat), müşriklerin (gözünde) büyümektedir. Allah dilediğini kendisine (Peygamber) seçer ve kendisine yöneleni hidâyete erdirir. 14 Onlara ilim (Kitap) geldikten sonra aralarındaki taşkınlıkları sebebiyle ayrılığa düştüler. Eğer belirli bir zamana kadar Rabbinin geçmiş bir kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba varis olanlar da, ondan (Kur'ân'dan) şüphe içindedirler. 15 O'nun için hemen davet et. Emr olunduğun gibi doğru ol. Onların hevalarına uyma. Söyle: "Ben Allah'ın indirdiği her kitaba iman ettim. Aranızda adalet yapmakla emr olundum. Allah bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda çekişmeye gerek yoktur. Allah hepimizi bir yere toplar. Dönüş yalnız Onadır. 16 Onun daveti kabul edildikten sonra, hâlâ Allah hakkında çekişenlerin delilleri Rableri katında batıldır. Gazab onların üzerinedir ve şiddetli azab onlar içindir. 17 Hak ile kitabı ve (adalet) terazisini indiren Allah'tır. Sana hangi şey haber verdi? Belki de kıyamet yakındır. 18 Kıyamete iman etmeyenler onun acele olmasını istiyorlar. Kıyamete iman edenler ise ondan korkuyorlar. Biliyorlar ki, o gerçekleşecektir. İyi bilin ki (Kıyamet) saati hakkında çekişenler uzak bir sapıklığın içindedirler. 19 Allah, kullarına karşı lütufkârdır. Dilediğine rızk verir. O güçlüdür, kuvvetlidir. 20 Kim âhiret ekinini isterse, onun ekinini artırırız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ekininden veririz. Onun âhirette hiçbir nasibi yoktur. 21 Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği şeyleri dinde şeriat yapan (kanun koyan) ortakları mı var? Eğer (haklarında verilmiş bir sûre) bir karar olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimler için acıklı azap vardır. 22 Yaptıkları şeyler başlarına düşerken, zalimleri yaptıklarından dolayı korkudan titrerken görürsün. İman edip, ameli salih işleyenler, Cennet bahçelerindedirler, onlar için Rableri katında istedikleri her şey vardır. İşte bu büyük bir lütuftur. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sura-suresi-1-22-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Fussilet Suresi 29-54 Tefsiri Ali Kucu N061 M041

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 25, 2024 53:32


*41 FUSSILET SÛRESİ 29-54 MEALİ N061 M041 29 Kâfirler şöyle dediler: "Rabbimiz, cin ve insanlardan bizi sapıtanları bize göster de, biz onları ayaklarımızın altına alalım en altta kalanlardan olsunlar." 30 "Rabbimiz Allah" dedikten sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner ve: "Korkmayın, üzülmeyin ve size va'dolunan Cennette sevinin" (derler). 31 Biz, dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Orada canınızın çektiği herşey sizin için vardır. İstediğiniz herşey vardır. 32 Ğafur ve Rahîm'in (Allah'ın) bir ikramı olarak (verilecektir). 33 Allah'a da'vet eden, ameli salih işleyen ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır? 34 İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş. 35 Buna (kötülüğü iyilikle defetmeye) ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (Kur'ân'dan) büyük bir haz alanlar kavuşturulur. 36 Eğer şeytandan olan bir kötülük seni kışkırtacak/dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 37 Gece, gündüz, Güneş, ve Ay O'nun âyetlerindendir. Güneşe de, Aya da secde etmeyin. Eğer yalnız O'na ibadet ediyorsanız. Onları yaratan Allah'a secde edin.(Secde âyeti) 38 Eğer kibirlenirlerse... Rabbinin katındakiler hiç usanmadan gece gündüz O'nu tesbih ederler. 39 O'nun âyetlerinden biri de şudur: Sen Yeryüzünü kupkuru/boynu bükük görürsün. Onun üzerine su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır. O yeryüzünü dirilten, elbette ölüleri de diriltecektir. Şüphesiz O, her şeye gücü yetendir. 40 Ayetlerimiz hakkında sapanlar bize gizli değildirler. Ateşe atılan mı, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O yaptıklarınızı görüyor. 41 Onlara zikir (Kur'ân) geldikten sonra inkâr ettiler. Elbette o değerli bir kitaptır. 42 Önünden de, arkasından da ona batıl bir şey giremez. O Hakim ve Hamid tarafından indirilmiştir. 43 Sana söylenenler, senden önceki peygamberlere söylenenlerdir. Şüphesiz senin Rabbin avf sahibidir, acıklı azabın sahibidir. 44 Eğer biz, Kur'ân'ı yabancı bir dille yapsaydık: "Ayetleri açıklanmalı değil miydi?, Arap'a Arapça olmayan bir dille söylenir mi?" derlerdi. De ki: "O, iman edenler için yol gösterendir ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında ağırlık vardır. O (Kur'ân) onlara körlüktür. (Hakkı göremezler). Onlara (sanki) uzak bir yerden bağırılıyormuş gibi (duymazlar). 45 And olsun, Musa'ya kitap vermiştik de onda ayrılığa düşülmüştü. Eğer Rabbinin geçmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar kuşku uyandıran bir şüphe içindedirler. 46 Kim ameli salih işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir. 47 Kıyamet saatinin bilgisi O'na döndürülür. O'nun bilgisi olmadan hiçbir meyve kabuğundan çıkamaz, hiçbir kadın doğuramaz. Onlara: "Ortaklarım nerede?" diye bağırdığı gün "Bizden hiçbir gören yok diye sana bildiririz" derler. 48 Daha önce yalvardıkları (sahte ilâhlar) onlardan uzaklaşmıştır. Onlar kaçacak yer olmadığını anlamışlardır. 49 İnsan iyilik istemekten usanmaz. Ona bir kötülük dokunursa hemen karamsar ve ümitsiz olur. 50 Ona dokunan zarardan sonra, ona bizden bir rahmet tattırırsak "Bu benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını da zannetmiyorum. Eğer Rabbimin huzuruna döndürülürsem O'nun katında da benim için güzel şeyler vardır." der. Kâfirlere yaptıklarını elbette açıklayacağız ve onlara katı bir azab tattıracağız. 51 İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğunda geniş bir duanın sahibi olur. 52 De ki: "Eğer (bu Kur'ân) Allah katından ise ve siz de onu inkâr etmişseniz söyleyin bakalım, çok uzak bir ayrılıkta olan o kişiden daha sapık kim var?”

Yeni Şafak Podcast
YUSUF KAPLAN - Ramazan Medeniyeti - 7: Oruç Insanı Tutar Ve Putları Kırar

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 24, 2024 6:06


İbadet, kişinin varlık sebebi ve varoluş şartıdır. Çünkü kişi ancak ibadetiyle yani Rabbine kul olmasıyla, kula ve paraya pula kul olmaktan kurtulur, özgürleşir ve kendine gelir. Ubûdiyetin / kulluğun harekete geçmesidir ibadet: Dikey eksen ve yatay eksen. Mekke süreci ve Medine süreci. Enfüs ve âfak'ta aynı ânda yolculuk... Bütün ibadetler, bu iki ekseni harekete geçirerek kişiyi kirlerden arındırır, temizler, kendine getirir: Namaz insanı, Hacc hayatı, Zekât maddeyi, Oruç ruhu kirlerden arındırır, temizler.   KULLUK'LA, PUTLARI REDDEDER VE ÖZGÜRLEŞİR İNSAN...   Her ibadet gibi oruç da bir kulluktur (ubûdiyet); insanın kul olduğunu hatırlaması, unutmaması. Kulluk, özgürleşmektir. Büyük romancı ama aynı zamanda bilge adam Dostoyevski, “Tanrı yoksa, her şey mübahtır,” der ve insanın özgürlüğüne Yaratıcı fikrine inanmakla kavuştuğuna dikkat çeker. Benzer gözlemleri, ateşst psikanalist Jacques Lacan da yapar. “Tanrı inancını yitiren bir insan” der Lacan, “Tanrı inancını yitirdiği andan itibaren artık her şeyi tanrılaştırmaya başlamış demektir.” Yaratıcı inancı, kişiyi, yalnızca Yaratıcı'ya yöneltir; böylelikle yaratılan her şeye kulluktan, kölelikten özgürleştirir. Kul olmayan, kulluğunun şuuruna varamayan insanlar, özgürlüklerini yitirirler; kâh kula, kâh paraya-pula kul olurlar; kâh kulun yapıp ettiklerine, kâh dünyaya, dünyadaki her şeye, kâh nefislerine, nefislerinin arızî arzularına ve ârızalarına... Ama Hakk'a kul olmayan insan, hakîkati göremez, hakkıyla; en zayıf şeylere de, en güçlü şeylere de kul-köle olur da farkedemez bile bunu. İşte oruç, insana, her şeyden önce kulluğunu hatırlatır. Hakka kul olmadığı takdirde kolaylıkla her şeyin kulu olacağını....   SEKÜLER HAYAT, İNSANI AYARTARAK KÖLELEŞTİRİR   Seküler hayat, insanı özgürleştirmek adına her şeyin kulu kılar: Hızların, hazların ve arzuların kulu-kölesi yapar: Ayartarak... Oysa hızların, hazların ve arzuların peşinden koşmak, özgürleşmek midir yoksa özgürlüğün yitirilmesi mi? Aslında bütün bunlar birer kaçıştır: İnsanın iradesinin boşalması ve özgürlükten kaçış biçimleri... İnsanın kendisinden kaçması... sorumluluklarından kaçması... kulluğundan kaçması... Sonuçta, Rabbine kul olacağına, Rabbinin kullarının kullarına kul olması... Seküler / Batılı hayat, ruhu yok eder; ruhun yerine şeytanı ikame eder; iyiyle kötüyü, şeytan'la Tanrı'yı eşitler. Hâl böyle olunca, böyle bir ortamda ruh, sırra kadem basar. Ruhu yok olan insan, her şeyin kulu-kölesi olmaya başlar; kendini kurtaramaz bundan.   RUH, KULLUK'LA ÖZGÜRLEŞİR...   Bütün diğer ibadet biçimleri gibi oruç da, insanın ruhunu özgürleştirir.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Zumer Suresi 54-75 Tefsiri Ali Kucuk N059 M039

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 20, 2024 55:03


ZÜMER SÛRESİ 54-75 MEALİ N059 M039 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 54 Azap size gelmeden Rabbinize dönün ve O'na teslim olun. Sonra yardım olunmazsınız. 55 Siz farkına varmadan, ansızın, size azap gelmeden, Rabbinizden size indirilen en güzele (kitaba) uyun. 56 (Ki kıyamet günü) hiçbir kimse: "Allah'ın yanında yaptığım hatalardan dolayı yazıklar olsun bana, gerçekten ben (Kur'ân'ı) alaya alanlardandım" demesin. 57 Veya: "Eğer Allah bana hidâyet verseydi elbette ben müttekilerden olurdum" demesin. 58 Veya azabı gördüğünde: "Keşke benim için bir kere (dahi olsa dünyaya dönüş) olsaydı da ben iyilik yapanlardan olsaydım" demesin. 59 (Allah buyuracak): "Evet sana âyetlerim gelmişti de sen yalanlamıştın, kibirlenmiştin ve kâfirlerden olmuştun" 60 Allah hakkında yalan söyleyenleri, kıyamet günü yüzlerini kararmış olarak görürsün. Kibirlenenlere cehennemde yer olmaz mı? 61 Allah, sakınanları başarılarından dolayı koruyacak. Onlara hiçbir kötülük dokunmaz ve üzülmezler de. 62 Her şeyin yaratıcısı Allah'tır. O her şeye vekildir. 63 Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. 64 De ki: "Ey cahiller, bana Allah'tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz." 65 And olsun ki, sana ve senden öncekilere de vahy vahyolunmuştur ki: "Eğer Allah'a ortak koşarsan amelin boşa gider ve sen hüsrana uğrayanlardan olursun." 66 Hayır! yalnız Allah'a ibadet et ve şükredenlerden ol. 67 Onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Yeryüzünün tamamı kıyamet gününde, O'nun kabzasında (kudreti altında)'dır, gökler de O'nun kudretiyle dürülmüştür. Onların ortak koştuklarından, O (Allah) çok yücedir. 68 Sûra üflenince, Allah'ın diledikleri hariç göklerde ve yerde olanların hepsi bayılıp düşecek. Sonra sûr'a bir daha üflenecek bir de bakmışsın ki, hepsi kalkmış bakıyorlar. 69 Yer, Rabbinin nuruyla parlar. Kitap (ortaya) konur, nebiler ve şahitler getirilir. Aralarında hak ile hükmedilir. Onlara haksızlık yapılmaz. 70 Herkese yaptığı ödenir. Onların yaptıklarını O (Allah) daha iyi bilir. 71 Kâfirler cehenneme bölük bölük sevk olunur. Oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size sizden peygamberler gelip Rabbinizin âyetlerini okuyup, bu gününüze kavuşacağınızı uyarmadılar mı?" (Cehennemlikler) : "Evet geldiler." derler. Ancak kâfirlere azap sözü hak olmuştur. 72 "Ebedi olarak kalacağınız cehennem kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denir.” 73 Rablerinden sakınanlar, cennete bölük bölük sevk olunurlar. Cennete geldiklerinde, cennet kapıları açıldığında onlara: "Selâm size, hoş geldiniz, ebedi olarak cennete giriniz." derler. 74 (Cennete girenler): "Va'dinde doğru çıkan, bizi bu yere varis kılan, Allah'a hamd olsun. Cennette dilediğimiz yere yerleşiyoruz. Çalışanların mükâfatı ne güzelmiş!"derler. 75 Melekleri, arşın etrafını kuşatmış hamd ile Rablerini tesbih ederken görürsün. Onların (halkın) arasında hak ile hüküm olunmuştur. "Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir" denir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/zumer-suresi-54-75-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Zumer Suresi 1-10 Tefsiri Ali Kucuk N059 M039

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 17, 2024 57:11


ZÜMER SÛRESİ 1-10 MEALİ N059 M039 Mekke döneminin ortalarına doğru nazil olmuştur. 75 âyettir. Cennetlik ve cehennemlik zümrelerden bahsettiği için Zümer sûresi diye isimlendirilmiştir. Kitabın sıradan bir kitap olmadığı, Aziz ve Hakim Allah'ın kitabı olduğu, Dinin yalnız ona has olması gerektiği vurgulanır. Bilginin önemini anlatır. Müminlerin her sözü duyduğunu, en güzeline uyduğunu ve doğruyu tasdik edip doğru yaptığını haber verir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 Bu Kitabın indirilmesi Aziz ve Hakim olan Allah tarafındandır. 2 Biz onu sana hak ile indirdik. Öyle ise, sen de dini O'na halis kılarak Allah'a ibadet et. 3 Dikkat et, halis din yalnız Allah'a aittir. O'ndan başkasını veli edinenler: "Bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye, onlara ibadet ederiz" (derler). İhtilaf ettikleri şeylerde Allah onların arasında hükmedecektir. Allah, yalancı ve kâfir kimseyi hidâyete erdirmez. 4 Eğer Allah, çocuk edinmek isteseydi elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi. O'nu tenzih ederim. O tek ve Kahhâr olan Allah'tır. 5 Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine dürer, gündüzü gecenin üzerine dürer. Güneşi ve Ay'ı emri altında tutar. Her biri belirli bir zamana kadar akar gider. Dikkat et, O Aziz'dir, günahları afvedendir. 6 O sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra eşini de ondan yaptı. Sizin için (deve, sığır, koyun, keçi gibi) davarlardan sekiz çift indirdi. Annelerinizin karnında üç karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa geçirerek yarattı. İşte sizin Rabbiniz Allah bu. Mülk Onundur. Ondan başka ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da döndürülüyorsunuz? 7 Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah'ın size ihtiyacı yoktur. Kulların İnkârına razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden razı olur. Hiçbir kimse başkasının yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O size yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, gönüllerdekini bilir. 8 İnsana bir zarar dokunduğunda, Rabbine yönelerek dua eder. Sonra ona kendinden bir nimet verse, Ona yaptığı dayı unutur. Onun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar. De ki: "İnkârınla azıcık daha faydalan. Şüphesiz sen ateş yaranındansın." 9 (Ateşte yanacak olan kâfirler mi hayırlı?) yoksa âhiretten sakınarak, Rabbinin rahmetini umarak, geceleri secde ederek, kıyamda durarak, gönülden ibadet eden mi? (daha hayırlı) De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar. 10 De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik yapana iyilik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenlere mükâfatı hesapsız verilir.” https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/zumer-suresi-1-10-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/zumer-suresi-tefsiri-ali-kucuk İslam Okulu WhatsApp Grubu: https://chat.whatsapp.com/Ln1UeXsrz5W4eNXDBmaT95 Tum dersleri dinleyin, indirin: www.SoundCloud.com/KuraniKerimTefsiri Telegram Grupları 1- https://t.me/KuraniKerimTefsiri (Mahmut Toptaş) 2- https://t.me/besairulkurantefsiri (Merhum Konyalı Ali Kucuk)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Sebe Suresi 1 21 Tefsiri Ali Kucuk N058 M034

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 14, 2024 57:58


SEBE' SURESİ 1-21 N058 M034 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 Hamd, göklerde ve yerde olanların hepsi kendisine ait olan Allah'a aittir. Hamd, âhirette de O'na aittir. O, her şeye hikmetle hükmedendir ve her şeyden haberdardır. 2 Yeryüzüne gireni ve ondan çıkanı, gökyüzünden ineni ve gökyüzüne çıkanı bilir. O Rahîm'dir, Ğafur'dur. 3 Kâfirler: "Bize kıyamet gelmeyecektir" dediler. De ki "Hayır, gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o kıyamet size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığında hiçbir şey O'ndan gizli kalmaz. Bundan (zerreden) daha küçüğü de, daha büyüğü de apaçık bir kitabın içindedir.” 4 (Kıyametin gelmesi) iman edip, ameli salih işleyenleri mükâfatlandırmak içindir. İşte onlar için mağfiret ve güzel bir rızk vardır. 5 Ayetlerimizi geçersiz kılmak için çalışanları da cezalandırmak için (kıyamet gelecektir). İşte onlar için acı veren pis bir azap vardır. 6 Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu, Aziz ve Hamid olanın yoluna ilettiğini görürler. 7 Kâfirler dediler: "Size, parça parça edildikten sonra, yeni bir yaratılışla diriltileceğinizi haber veren adamı gösterelim mi? 8 “Acaba o, Allah'a yalan mı uydurdu, yoksa onda bir delilik mi var?” (dediler). Hayır, âhirete inanmayanlar azabda ve uzak bir sapıklığın içindedirler. 9 Onlar, gökyüzünde ve yerde önlerini ve arkalarını görmüyorlar mı? Dilersek onları yere batırırız ve gökyüzünden üzerlerine parçalar düşürürüz. İşte bunda, (Rabbine) yönelen her kul için ibret vardır. 10 And olsun, biz Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik, "Ey dağlar, Onun (Davud)la beraber tesbih edin (dedik ve Kuşlara da (tesbih etmelerini söyledik.) Ona demiri yumuşattık. 11 Geniş zırhlar yap, dokumasını ölçülü yap. Salih amel yapınız. Şüphesiz ben, yaptıklarınızı görürüm. 12 Rüzgarı da Süleyman'ın emrine verdik. Onun sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık (mesafedir). Biz, ona erimiş bakırı su gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin bir kısmı onun önünde (emrinde) çalışırdı. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona çılgın azaptan tattırırdık. 13 Onlar (cinler), Süleyman'a köşklerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlardan dilediğini yaparlardı. Ey Davud ailesi, şükrediniz, kullarımdan şükreden çok azdır. 14 Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimizde, onun öldüğünü, ancak onun değneğini yiyen ağaç kurdu gösterdi. Süleyman yere düşünce ortaya çıktı ki; eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, bu alçaltıcı azap içinde kalmazlardı. 15 Sebe'lilerin yurdunda onlar için ibret vardır. Biri sağda, diğeri solda iki bahçeleri vardı. (Onlara:) Rabbinizin rızkından yiyin ve ona şükredin. İşte güzel bir ülke ve çok bağışlayan bir Rab. 16 Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de onlara Arim selini gönderdik ve onların iki bahçelerini; acı meyveler, ılgın ağacı ve birazda sidr ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik. 17 Nankörlükleri sebebiyle onları işte böyle cezalandırdık. Biz nankör olmayana ceza verir miyiz? 18 Onlarla (Sebe'lilerle) içinde bereket kıldığımız şehirler arasında art arda şehirler meydana getirdik. Aralarında düzenli seferler belirledik. "Buralarda gecelerde ve gündüzlerde güven içinde yürüyün" (dedik). 19 Bunun üzerine onlar: "Rabbimiz, yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır" dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları masallaştırdık ve paramparça ettik. İşte bunda çok sabreden ve çok şükreden için ibretler vardır. 20 Yemin ederim ki, İblis onlar hakkındaki zannını gerçekleştirdi. Onlar uydular. Ancak Mü'minlerden bir gurup uymadı. 21 İblisin onlar üzerinde hiçbir otoritesi yoktu, ancak âhirete iman edenle, âhiret hakkında şüphe içinde olanı ayırd etmek için (İblise fırsat verdik). Rabbin her şeyi koruyandır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sebe-suresi-1-21-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Saffat Suresi 119 182 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 11, 2024 57:48


SÂFFÂT SÛRESİ 119-182 N056 M037 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 119- Sonrakiler arasında ikisinin namını bıraktık. 120- Musa ve Harun'a selam olsun 121- İşte iyileri biz böyle mükâfatlandırırız. 122- Şüphesiz ikisi de mü'min kullarımızdan idiler. 123- Şüphesiz İlyas da peygamberlerdendir. 124- Kavmine şöyle demişti: "Allah'tan korkmaz mısınız?" 125- Ba'l (putun ) a mı dua edersiniz de yaratanların en güzelini bırakırsınız. 126- Halbuki Allah sizin Rabbinizdir, sizden önceki atalarınızın da Rabbi'dir. 127- Bunun üzerine onu yalanladılar. Şüphesiz onlar (Cehennemde) hazır bulundurulacaklar. 128- Ancak, Allah'ın ihlas verilen kulları müstesna. 129- Sonrakiler arasında namını bıraktık. 130- İlyas'a selam olsun. 131- İyileri biz işte böylece mükâfatlandırırız. 132- Şüphesiz o mü'min kullarımızdandır. 133- Şüphesiz Lût da rasüllerden dir. 134- Onu ve ehlinin hepsini kurtardık. 135- Geride kalanlardan ihtiyar kadın hariç. 136- Geride kalanları yerle bir ettik. 137- Şüphesiz siz sabahları onlara (Helak edildikleri yurtlarına) uğruyorsunuz. 138- Geceleyin de (uğruyorsunuz), akıllanmayacak mısınız? 139- Şüphesiz Yunus da rasüllerdendir. 140- Hani dolu gemiye doğru kaçmıştı. 141- Kur'a çektiler de atılanlardan oldu. 142- O pişman olmuşken, balık onu yutuverdi. 143- Eğer o tesbih edenlerden olmasaydı, 144- Diriltiliş (kıyamet) gününe kadar balığın karnında kalırdı. 145 - O hasta olduğu halde boş bir yere attık. 146- Onun için geniş yapraklı Yaktin/kabak ağacı yetiştirdik. 147- Yüz binden daha fazla insana onu peygamber gönderdik. 148- Hemen onlar da iman ettiler ve biz de onları bir zamana kadar faydalandırdık. 149- Sor onlara: Kızlar Rabbinin de, oğlanlar onların öyle mi? 150- Yoksa biz melekleri dişi olarak yarattık da, onlar da şahit mi olmuşlar? 151- Dikkat edin, onlar kesinlikle yalanlarından konuşuyorlar. 152- "Allah doğurdu" diyorlar, kesinlikle yalan söylüyorlar. 153- (Allah) Kızları, oğlanlara tercih mi etmiş? 154- Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz? 155- Hiç düşünmez misiniz? 156- Yoksa size apaçık bir ferman mı var? 157- Eğer doğru söylüyorsanız kitabınızı getirin. 158- Onunla cinler arasında nesep uydurdular, cinler biliyorlar ki, Allah'ın huzurunda mutlaka toplanacaklar. 159- Onların anlattıklarından Allah'ı tenzih ederim. 160- Ancak, Allah'ın ihlas verilen kulları müstesna. 161- Siz ve tapındıklarınız, 162- O'na (Allah'a) karşı, kimseyi kandıramazsınız. 163- Ancak cehenneme gidecekler müstesna. 164- (Melekler şöyle derler:) Bizden her birimiz için belirli bir makam vardır. 165- Bizler saf tutanlarız. 166- Bizler tesbih edenleriz. 167- Daha önce şöyle diyorlardı. 168- "Bizim yanımızda öncekilerden bir zikir olsaydı”, 169- “Elbette biz Allah'ın ihlasa erdirdiği kullarından olurduk." 170- Şimdi O'na küfrettiler ama, yakında bilecekler. 171- Peygamber kullarımız için, şu kelimeler daha önce geçmişti. 172- "Şüphesiz onlar, elbette yardım olunacaklar.” 173- Muhakkak bizim ordularımız galip gelecektir. 174- Bir zamana kadar onlardan yüz çevir, 175- Onların haline bak. Onlar da görecekler. 176- Azabımızı mı acele istiyorlar? 177- (Azab) onların sahasına inince, uyarılanların sabahı ne kötü olur! 178- Bir zamana kadar onlardan yüz çevir. 179- Onların (haline) bak. Onlar da görecekler. 180- Onların anlattıklarından, izzet sahibi Rabbini tenzih ederim. 181- Peygamberlere selam olsun. 182- Alemlerin Rabbine hamd olsun. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/saffat-suresi-119-182-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
En'am Suresi 153-159 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Mar 6, 2024 63:23


EN'AM SÛRESİ 153-159 N055 M006 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 153 Muhakkak bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyunuz. Başka yollara uymayın; sizi Allah'ın yolundan ayırır. Sakınasınız diye Allah bunları size tavsiye etti. 154 Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, yol göstermek ve rahmeti tamamlamak üzere Musa'ya kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşmaya iman ederler. 155 İşte bu da, indirdiğimiz mübarek kitaptır. Ona uyun, Allah'tan sakının ki merhamet olunasınız. 156 "Kitap ancak bizden önce (Yahûdî ve Hıristiyan) iki taifeye indirildi. Biz onları öğrenmekten gafildik" demeyesiniz diye (Kur'ânı indirdik). 157 Yahut "Eğer bize kitap indirilmiş olsaydı biz onlardan daha doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (indirdik). Rabbinizden apaçık delil hidayet ve rahmet geldi. Allah'ın ayetlerini yalanlayan ve ondan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Allah'ın ayetlerinden yüz çevirenleri bu yüz çevirmeleri sebebi ile azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. 158 Onlara meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bir kısmı geldiği günde daha önce iman etmemiş olanların veya iman içinde bir hayır işlememiş olanlardan hiçbir kimsenin imanı ona fayda vermez. De ki: "Bekleyin biz de bekliyoruz." (Bak:Fecr, 89/2223, Enfâl, 8/32, İsrâ, 17/92, Mümin, 40/85) 159 Dinlerini parça parça edip gruplara ayıranlar var ya işte sen onlardan değilsin; onların işi ancak Allah'a aittir. Sonra Allah onlara yaptıklarını haber verecektir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/enam-suresi-153-159-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
En'am Suresi 123-127 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 29, 2024 66:10


EN'AM SÛRESİ 123-127 N055 M006 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 123 Böylece her şehirde ileri gelenleri, hile yapmaları için o şehrin suçluları kıldık. Onlar, ancak kendilerine hile yaparlar da farkına varamazlar. 124 Onlara bir ayet geldiğinde: "Allah'ın rasullerine verilenin benzeri bize de verilmeden asla iman etmeyiz."derler. Allah peygamberliğini kime vereceğini iyi bilir. Suçlulara Allah katından bir alçaklık ve yaptıkları hilelerden dolayı şiddetli azap dokunacaktır. 125 Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe çıkıyormuş gibi göğsünü sıkar ve daraltır. Böylece Allah, iman etmeyenlerin üzerine pislik kılar. 126 İşte Rabbinin dosdoğru yolu, biz öğüt alan kavim için ayetleri açıkladık. 127 Onlar için Rableri katında "Dârusselâm (Selâmet yurdu /Cennet)” vardır. Yaptıklarından dolayı onların dostu Allah'tır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/enam-suresi-123-127-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
En'am Sûresi 115-119 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 27, 2024 67:10


EN'AM SÛRESİ 115-119 N055 M006 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 115 Rabbinin sözü doğrulukta ve adalette tamdır. O'nun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur.O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 116 Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan sapıtırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Onlar ancak yalan söylerler. 117 Yolundan sapanı en iyi bilen Rabbindir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. 118 Eğer Allah'ın ayetlerine inanıyorsanız, üzerine Allah'ın adının anıldığı hayvanlardan yiyiniz. 119 Size ne oluyor ki, üzerine Allah'ın adının anıldığı hayvanları yemiyorsunuz. Çaresizlik hali dışında, size neleri haram kıldığını Allah sizlere açıkladı. Birçok kişi, bilgisizce hevalarına uyarak sapıtıyorlar. Senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/enam-suresi-115-119-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
A'raf Suresi 57-64 Tefsiri N039 M007

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 15, 2024 60:58


A'RAF SURESİ 57-64 MEALİ N039 M007 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 57- Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. Ağır bulutları yüklendiğinde onu ölü ülkeye gönderir; onunla su indirir ve onunla meyvelerin her çeşidinden çıkarırız. İşte ölüleri de böylece çıkarırız. Umulur ki ibret alırsınız. 58- Güzel ülkenin bitkisi, Rabbinin izniyle (güzel ve bol) çıkar. Kötü olanınki ise zor çıkar. Şükreden bir kavim için ayetlerimizi biz, böyle açıklarız. 59- Şüphesiz Nuh'u kavmine peygamber olarak gönderdik ve (Nuh) şöyle dedi: "Ey kavmim, Allah'a kulluk ediniz. Sizin için ondan başka ilah yoktur. Büyük günün azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum." 60- Kavminin ileri gelenleri : ‘Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. 61- (Nuh): "Ey kavmim, hiçbir sapıklık yok. Ben, ancak alemlerin Rabbinden bir elçiyim." 62- "Size, Rabbimin mesajlarını ulaştırıyorum. Size, nasihat ediyorum ve sizin bilmediklerinizi Allah tarafından biliyorum." 63- "Sizi uyarmak için, sakınmanız ve merhamete kavuşmanız için sizden bir erkeğe, Rabbinizden bir zikir gelmesine mi şaştınız? 64- O'nu yalanladılar. Biz de onu ve gemide bera-berinde olanları kurtardık ve ayetlerimizi yalanla-yanları suda boğduk. Şüphesiz onlar kör bir kavim idiler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/araf-suresi-57-64-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
A'raf Suresi 130-138 Tefsiri N039 M007

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 15, 2024 54:26


A'RAF SURESİ 130-138 MEALİ N039 M007 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 130- Belki öğüt alırlar diye Firavun ve çevresini yıllarca kıtlık ve ürün eksikliğine uğrattık. 131- Onlara bir iyilik geldiğinde "Bu bize aittir" derler. Eğer onlara bir kötülük isabet ederse, Musa ve beraberindekilerin uğursuzluğu sayarlar. İyi bilinki onların uğursuzluğu ancak Allah katındadır; ancak onların bir çoğu bilmez. 132- Onlar (Musa'ya): "Bizi büyülemen için her hangi bir mu'cize getirsen de biz, yine de sana iman etmeyiz" dediler. 133- Bunun üzerine ayrı ayrı mucizeler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular. 134- Azap üzerlerine çökünce "Ey Musa, sana verdiği söz üzerine, Rabbine bizim için dua et. Eğer sen, bu azabı bizden giderirsen, sana iman edeceğiz ve İsrail oğullarını seninle beraber göndereceğiz" dediler. 135- Onlara gelecek olan azabı bir müddet kaldırınca, hemen sözlerinden cayarlar. 136- Ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları sebebiyle, biz de onlardan intikam aldık ve denizde boğduk. 137- O daha önceleri Müstez'af haline getirilen kavmi, mübarek kıldığımız yerin doğusuna ve batısına varis kıldık. Sabretmeleri sebebiyle Rabbinin güzel sözü İsrail oğullarına tamamlandı. Firavun ve kavminin yaptığı ve yükselttiğini yerle bir ettik. 138- İsrail oğullarını denizden geçirdik. Putlarına tapınmakta olan bir kavme geldiler. "Ey Musa, onların ilahı gibi bize de bir ilah yap" dediler. (Musa): " Şüphesiz siz, cahillik eden bir kavimsiniz" dedi. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/araf-suresi-130-138-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
A'raf Suresi 139-146 Tefsiri N039 M007

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 15, 2024 55:28


A'RAF SURESİ 139-146 MEALİ N039 M007 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 139- Şüphesiz onların (puta tapanların) içinde bulundukları (sapıklık) yok olucudur, yaptıkları da batıldır. 140- (Musa): "O, sizi alemlere üstün kılmışken, Allah'tan başka size İlah mı arayayım?" dedi. 141- Hani biz, size azabın en şiddetlisini yapan, oğullarınızı öldürüp kızlarınızı sağ bırakan Firavun'un hanedanından sizi kurtarmıştık. Bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardır. 142- Musa ile otuz gece sözleştik ve ona (otuz güne) on ilavesiyle tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a: "Kavmimin içinde benim yerime geç, islah et ve bozguncuların yoluna uyma" dedi. 143- Musa belirlenen vakitte geldi ve Rabbi ona konuştu. (Musa): "Rabbim, bana (Kendini) göster de seni göreyim" dedi. (Rabbi): "Sen, beni göremezsin; ancak şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de beni görürsün" dedi. Rabbi, o dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa da düşüp bayıldı. Ayıldığında: "Seni tenzih ederim. Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi. 144- (Allah) : ‘Ey Musa, seninle konuşmamla, mesajlarımla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol" dedi. 145- Biz ona öğüt olarak her şeyi ve her şeyin tafsilatını levhalara yazdık. "O'nu kuvvetle al. Kavmine en güzelini tutmalarını emret. Fasıkların yurdunu size yakında göstereceğim. 146- Yeryüzünde haksız yere büyüklenenleri ayetlerimden çevireceğim. Bütün ayetleri görseler de onlar iman etmezler. Doğru yolu görseler bile onu yol edinmezler. Azgınlığın yolunu görseler onu yol edinirler. İşte bu, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve ondan gafil olmalarındandır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/araf-suresi-139-146-tefsiri-ali-kucuk

Kerem Önder
Musa Peygamberin Allah'la konuşması! / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 12, 2024 52:31


“Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ´dasın!” Taha 12 Onun iki ayağı, vadinin hereketiyle temasa geçsin diye, Cenâb-ı Hak ona pabuçlarını çıkarmasını emretmiştir. Bu, Hasan el-Basri, Said İbn Cübeyr ve Mücahidin görüşüdür. Bu, o toprak parçasının tazim edilmesi manasına hamledilebilir. Çünkü o, o «adiyi tazim edebilmesi ve Rabbinin kelâmını dinlerken tam bir huzur içinde olabilmesi çin, oraya yalınayak basması gerekir. Bunun delili, Allah Teâlâ´nın hemen bunun peşinden "Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin" buyurmuştur. Tasavvuf erbabı ise, bu hususta şu izahları yapmışlardır: a) Rüyada bir pabuç görüldüğünde bu, zevce, hanım ve çocuk ile yorumlanır. Buna göre Cenâb-ı Hakk´ın, "pabuçlarını çıkar" ifadesi, onun gönlünün hanımına ve çocuğuna iltifat etmemesine, kalbinin onların işine takılıp kalmaması gerektiğine bir işarettir. Pabuçların çıkarılmasından maksad, dünyaya ve ahirete iltifatı terketmektir. Buna göre Cenâb-ı Hak, Hz. Musa (a.s)´a sanki, "Kalbinin tamamiyle merifetullaha gark olmasını, gönlünün Allah´dan başkasına iitifat etmemesini..." emretmiş olur. Mukaddes Vadî´den murat ise, Celaiullah´ın kudsiyyeti ve O´nun izzetinin taharetidir. Yani, "Sen, marifet deryasına ulaştığında, mahlûkata iltifat etme" demektir. “Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.” Taha 13 Bu, "Ben seni, hem peygamberlik, hem de sana vereceğim o kelâmım için seçtim" demektir. Bu ayet, peygamberliğin çalışma ile elde edilemeyeceğine delâlet eder. Çünkü ayetteki, "Ben seni seçtim" ifadesi, bu yüce makam ve mevkiin o bunu hakettiği için değil, sırf Allah Teâlâ´nın onu bu iş için seçtiğinden dolayı meydana geldiğine delâlet eder. Hak Teâlâ´nın "Şimdi vahyolunacak şeyi dinle "hitabında Cenâb-ı Hakk´ın sonsuz heybet ve Celâli gözükmektedir. Buna göre sanki Allah: "Yemin olsun ki sana büyük ve ağır bir iş geliyor. Öyleyse ona hazırlan, aklını ve gönlünü bütünüyle ona ver" buyurmuştur. Böylece Hz. Musa (a.s) için birinci ifadeden nihayetsiz ümid, ikincisinden de nihayetsiz korku doğmuş olur. “Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” Hak Teâlânın, "Ben Allah´ım. Benden başka hiçbir ilah yok. Öyleyse Bana ibadet et" ayeti akâid ilminin (inanç ilminin), furû (fıkıh) ilminden daha önce geldiğine, (daha önemli olduğuna) delâlet eder. Çünkü tevhid, ilm-i usulden, ibadet ise ilm-i furûdandır. En Büyük Zikir Namazdır: Ayetteki Benim zikrim İçin..." ifadesi ile ilgili olarak şu izahlar yapılmıştır: a) Bu, "beni hatırlaman için... Çünkü Benim hatırlanmam, bana ibadet olunması ve namaz kılınması ile olur" demektir. b) "Beni, o namazda hatırlaman için...." demektir. Çünkü namaz çeşitli zikirleri ihtiva etmektedir. c) "Ben o namazı, kitablarda zikrettiğim ve emrettiğin için, onu kıl." d) Benim seni medh-ü sena ile zikretmem (anmam) ve senin için bir yâd-ı cemii (güzel nâm) kılmam için..." f) "Zikri Bana has kılman (yani sadece Beni zikretmen) ve Benim rızamı taleb edip kazanmak için... Öyle ki bu namazınla gösterişe kalkışmaz ve bununla başka birşeyi gaye edinmezsin." g) "Tıpkı ihlaslı kimselerin, Rab´erinin zikrini en başta gelen şey yapmaları gibi, sen de Beni zikredip hatırlayasın ve unutmayasın diye..." Nitekim Cenâb-ı Hak bu hususu, "Onları ne bir ticaret, ne de bir alışveriş Allah zikretmekten alıkoymaz..." (Nûr 3) diye beyan buyurmuştur. Vakti Geçen Namazın Kazası h) "Benim zikir vakitlerinde..." demektir. Bunlar da namaz vakitleridir Çünkü Allah Teâlâ "Namaz mü´minler üzerine vakitleri belli bir farz olmuştur" (Nisa, 103) buyurmuştur. "Zikrettiğinde (hatırladığında) namazını kıl. Yani "Bir namazı unutursan, onu hatırladığında kaza et" demektir. Katâde, Enes (r.a)´den, Hz. Peygamber(s.a.s)´in "Kim bir namazı unutursa, onu hatırladığında kılsın. Çünkü o namazın bundan başka kefareti yoktur"

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Buruc Suresi Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Feb 1, 2024 57:20


*85 BÜRÛC SÛRESİ N027 M085 Mekke'de nâzil olmuştur. 22 âyettir. İman etmekten başka suçu olmayanları, ateş çukurlarına, hendeklere atarak yakanları haber verir. Sonunda iman edenler iki dünyada da başarıya ulaşırlar. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Burçları olan gökyüzüne And olsun. 2 Va'd olunan (kıyamet) gününe And olsun. 3 Şahitlik edene ve şahitlik edilene And olsun. 4 Hendeklerin sahipleri geberip gitti. 5 Tutuşmuş ateş(le dolu hendek sahipleri) 6 O hendeklerin etrafında oturuyorlar. 7 Mü'minlere yaptıklarına (işkencelerine) bakıyorlar. 8 Mü'minler, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman etmeleri sebebiyle, (kâfirler) intikam alıyorlardı. 9 O ki göklerin ve yerin mülkü O'na aittir. Allah her şeye şahitdir. 10 Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'mine kadınlara işkence ederek dinden döndürmeye çalışanlar, sonra tevbe etmeyenler için cehennem azabı vardır. Onlar için yakıcı bir azap vardır. 11 Şüphesiz iman edip, ameli salih işleyenlere de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur. 12 Şüphesiz Rabbinin yakalaması şiddetlidir. 13 Şüphesiz ilk defa yaratan da, tekrar diriltecek olan da O'dur. 14 Afveden de seven de O'dur. 15 Yüce arşın sahibidir. 16 Dilediğini yapandır. 17 Sana orduların haberi geldi mi? 18 Firavun ve Semud'un 19 Fakat o inkâr edenler hala yalanlamakta... 20 Allah onları arkalarından kuşatmıştır. 21 Fakat O yüce bir Kur'ân'dır. 22 O, Levhi mahfuzdadır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/buruc-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Yusuf Suresi 23 28 Tefsiri Ali Kucuk N053 M012

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 28, 2024 32:12


YUSUF SURESİ 23-28 N053 M012 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 23- O'nun (Yusuf'un) evinde kaldığı kadın Ondan (Yusuf'dan) murat almak istedi ve kapıları kapayarak: "Haydi gel" dedi. O (Yusuf) "Allah'a sığınırım. Şüphesiz O benim Rabbim, benim yerimi güzel eyledi. Zalimler asla iflah olmaz" dedi. 24- Şüphesiz o kadın O'nu arzu etmişti. Eğer Rabbinin bürhanını görmeseydi, Yusuf da o kadını arzu etmişti. Ondan kötülüğü ve fuhşu gidermek için böyle yaptık. Çünkü O ihlasa erdirilmiş kullarımızdandır. 25- Kapıya doğru koştular. Kadın, Yusuf'un gömleğini arkasından yırttı. Kapının yanında kadının beyine rast geldiler. Kadın: "Ailene kötülük yapmak isteyenin cezası nedir? Hapsedilmek veya acıklı bir işkenceden başka (ne olabilir?)" dedi. 26- Yusuf: "O benden murat almak istedi" dedi. Kadının ailesinden biri şahitlik yaptı ve: "Eğer Yusuf'un gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş, Yusuf yalancılardandır." 27- "Eğer Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiş. Yusuf doğru söyleyenlerdendir" dedi. 28- Kadının kocası Yusuf'un gömleğini arkadan yırtılmış görünce: "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzaklarındandır. Gerçekten siz kadınların tuzağı büyüktür." dedi. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/yusuf-suresi-23-28-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Yusuf Suresi 1-5 Tefsiri Ali Kucuk N053 M012

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 26, 2024 38:25


YUSUF SURESİ 23-28 N053 M012 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 23- O'nun (Yusuf'un) evinde kaldığı kadın Ondan (Yusuf'dan) murat almak istedi ve kapıları kapayarak: "Haydi gel" dedi. O (Yusuf) "Allah'a sığınırım. Şüphesiz O benim Rabbim, benim yerimi güzel eyledi. Zalimler asla iflah olmaz" dedi. 24- Şüphesiz o kadın O'nu arzu etmişti. Eğer Rabbinin bürhanını görmeseydi, Yusuf da o kadını arzu etmişti. Ondan kötülüğü ve fuhşu gidermek için böyle yaptık. Çünkü O ihlasa erdirilmiş kullarımızdandır. 25- Kapıya doğru koştular. Kadın, Yusuf'un gömleğini arkasından yırttı. Kapının yanında kadının beyine rast geldiler. Kadın: "Ailene kötülük yapmak isteyenin cezası nedir? Hapsedilmek veya acıklı bir işkenceden başka (ne olabilir?)" dedi. 26- Yusuf: "O benden murat almak istedi" dedi. Kadının ailesinden biri şahitlik yaptı ve: "Eğer Yusuf'un gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş, Yusuf yalancılardandır." 27- "Eğer Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiş. Yusuf doğru söyleyenlerdendir" dedi. 28- Kadının kocası Yusuf'un gömleğini arkadan yırtılmış görünce: "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzaklarındandır. Gerçekten siz kadınların tuzağı büyüktür." dedi. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/yusuf-suresi-23-28-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hud Suresi 114-123 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 23, 2024 30:52


HUD SURESİ 114-123-N052 M011 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 114- Gündüzün iki tarafında (sabah-öğle-ikindi) ve gecenin de (gündüze) yakınında (akşam-yatsı) namaz kıl. Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlar için bir nasihattir. 115- Sabret. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayii etmez. 116- Sizden önceki çağlarda yeryüzünde bozgunculuk yapanları engelleyecek (iyilerden arda) kalan akıl sahipleri olmalı değil miydi? Ancak onlardan kurtardığımız çok az kişi (engellemeye çalıştı). Zalimler ise kendilerine verilen malın peşine düştüler ve suçlu oldular. 117- Halkı iyi işler yaparken, zulümle şehirleri helâk etmek senin Rabbine yaraşmaz. 118- Eğer Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek ümmet yapardı. Onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler. 119- Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesna. Onları bunun için yarattı. Rabbinin: "Elbette cehennemi bütün cin ve insanlardan dolduracağım" sözü tam yerine geldi. 120- Peygamberlerin haberlerinden hepsini, onunla senin kalbini sabit kılmamız için sana anlatıyoruz. Bunda sana hak, mü'minlere de öğüt ve ibret geldi. 121- İman etmeyenlere de ki: "Yerlerinizde elinizden geleni yapın, biz de yapacağız. 122- Bekleyin. Biz de bekleyeceğiz." 123- Göklerin ve yerin gaybı (nı bilmek) Allah'a aittir. Bütün işler Allah'a döndürülür. O'na ibadet et. O'na dayan ve güven. Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hud-suresi-114-123-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hud Suresi 99 - 109 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 21, 2024 31:13


HUD SURESİ 99-109 N052 M011 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 99- Burada (dünya) da kıyamet gününde de lâ'nete tabi kılındılar. Bu ne kötü bir vergidir!. 100- Bunlar sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan bir kısmı hala ayakta, bir kısmı da biçilmiş ekin gibidir. 101- Biz onlara zulmetmedik. Ancak onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin (azab) emri geldiğinde Allah'ı bırakıp da tapındıkları ilâhlar onlara hiçbir şekilde fayda sağlamadı. Onlara zarardan başka bir şey artırmadılar. 102- Zalim şehirlerin halkını yakaladığında Rabbin işte böyle yakalar. Şüphesiz O'nun yakalaması çok acıklı ve şiddetlidir. 103- Ahiret azabından korkanlar için şüphesiz bunda ibretler vardır. O, kendisi için bütün insanların toplandığı gündür. Bu, her şeyin hazır olduğu bir gündür. 104- Biz, onu ancak sayılı bir zamana kadar geciktiririz. 105- O gün gelince Allah'ın izni olmadan kimse konuşamaz. Onların bir kısmı şaki (mutsuz) bir kısmı said (mutlu) dur. 106- Şakî olanlar ateştedirler. Onlar orada (nefes alıp verirken eşek anırması gibi) yüksek ve alçak sesle alıp verirler. 107- Gökler ve yer var oldukça Rabbinin dilediği (günahkar mü'minler) hariç orada ebedidirler. Şüphesiz Rabbin dilediğini yapandır. 108- Mutlu kılınanlar ise, gökler ve yer var oldukça, sonsuza değin cennettedirler. Ancak Rabbinin dilediği müstesna. (Günahkar müminler günahlarının cezasını Rabbimiz dilerse çekeceklerdir. Bu cennette ebedi kalış) kesintisiz bir ihsan olarak (verilmiştir). 109- Şunların taptıklarının (batıl olduğun) da şüphe içinde olma. Onlar ancak daha önceki atalarının taptığı gibi tapıyorlar. Biz onların (azaptan) paylarını eksiksiz vereceğiz. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hud-suresi-99-109-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hud Suresi 80-86 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 18, 2024 32:01


HUD SURESİ 80-86 N052 M011 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 80- Lût dedi ki: "Keşke size karşı bir gücüm veya sağlam bir sığınağım olsaydı..." 81- (Elçi melekler) dediler ki: "Ey Lût, şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamazlar. Gecenin bir kısmında aileni al götür, içinizden hiç bir kimse geriye bakmasın. Hanımın hariç onlara isabet eden (azâb) ona (hanıma) da isabet edecektir. Onlara (azâb için) va'dedilen sabah vaktidir. Sabah vakti de yakın değil mi?" 82- (Azâb) emriniz gelince oranın üstünü altına getirdik. Üzerlerine ard arda dizilmiş çamurdan taş yağmuru yağdırdık. 83- Rabbin tarafından işaretlenmiş (taşlar yağdırdık). Bu (taş yağmuru), zalimlere uzak değildir. 84- Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin. Sizin için ondan başka ilâh yoktur. Ölçü ve tartıları eksiltmeyin. Ben sizi hayır içinde (zengin) görüyorum. Her şeyi içine alan (âhiret) gününün azâbından sizin için korkuyorum." 85- Ey kavmim, ölçü ve tartıda adaleti yerine getirin. İnsanların eşyasını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak kötülük yapmayın." 86- Eğer iman ediyorsanız Allah'ın bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinize bekçi değilim. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hud-suresi-80-86-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hud Suresi 72-79 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 17, 2024 27:43


HUD SURESİ N052 M011 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 72- Hanımı dedi ki: "Vay bana, ben ihtiyar bir kadınım, şu eşim de bir ihtiyardır, ben nasıl doğum ya-parım? Bu gerçekten şaşılacak bir şeydir." 73- (Melekler) dediler: "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Ey ev halkı, Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun. O Hamid'dir. (Övülendir) Mecid'dir, (iyiliği boldur). 74- İbrahim'den korku gidip sevinç gelince, Lûd kavmi hakkında (adeta) bizimle mücadeleye başladı. 75- Şüphesiz İbrâhim, yumuşak huylu, yanık yürekli, kendini Allah'a verendir. 76- "Ey İbrâhim, bundan (Lût kavmi için yalvarmaktan) vazgeç. Çünkü Rabbinin emri gelmiştir. Şüphesiz geri çevrilmeyen azap onlara gelecektir." 77- Elçilerimiz (genç delikanlı şeklinde) Lût'a geldiklerinde (oğlancı olan kavminin onlara zarar vermelerinden) onlar hakkında endişelendi, göğsü daraldı ve "Bu zor bir gündür" dedi. 78- Daha önce kötü işler yapan kavmi koşarak Lût'a geldiler. (Lût) dedi ki: "Ey kavmim, İşte kızlarım (kavmimin kızları) bunlar sizin için daha temizdir. Allah'tan korkun, müsafirlerimin içinde beni rüsvay etmeyin. Aranızda aklı başında bir adam yok mu?" (Kızlar dururken, erkeklerle cinsel ilişki kurmayın) 79- Dediler ki: "Sen de biliyorsun ki, senin kızlarında bizim hiç bir hakkımız yoktur. Sen bizim ne istediğimizi biliyorsun." https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hud-suresi-72-79-tefsiri

Hizmetten
Hizmet Mâzeret Değil!..| 03.09.2007

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 16, 2024 21:20


Soru: Bazen Kur'an hizmeti bahane edilip eşlerin birbiri üzerindeki haklarını da içine alan aile hukuku çiğnenebiliyor. Dinin hakkı ile ailenin hukukunu birbirini ihlal etmeyecek şekilde gözetebilmenin esasları nelerdir? Bu hususta eşlerin tavır ve davranışları nasıl olmalıdır? -Yirmi Dördüncü Söz'de ifade edildiği gibi; “Ubudiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sâbıkadır. Evet, biz ücretimizi almışız; ona göre hizmetle ve ubudiyetle muvazzafız.” Bu açıdan, kulluk adına ne yaparsak yapalım, yine de Allah Teâlâ'nın üzerimizdeki haklarına layıkıyla mukabelede bulunmuş olamayız. (00.12) -Cenâb-ı Hak, omuzlarımıza üzerimizdeki hukukunun büyüklüğü ölçüsünde bir vazife yüklemiyor; bizden -objektif olarak- altından kalkabileceğimiz bir kulluk çizgisi tutturmamızı talep ediyor. (03.00) -Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, zamanını çok iyi tanzim ediyor ve ailesinin bütün fertlerinin haklarını mutlaka gözetiyordu. (05.12) -Hazreti Selman-ı Fârisi, sürekli oruç tutan, yatağa hiç girmeyen, neredeyse gecenin tamamını kıyamda geçiren Ebu'd-Derda Hazretlerine Peygamber Efendimiz'den işittiği şu nasihatı hatırlatır: “Senin üzerinde Rabbinin hakkı var, nefsinin hakkı var, ehlinin de hakkı var. Her hak sahibine hakkını ver.” (08.50) -Ne olur, iman ve Kur'an hizmetini bazı hakları ihmal etmek için bir mazeret olarak kullanmayın! Ne olur, bir sürü hukuku çiğneyip de “hizmet” kisvesi altına sığınmayın; sığınıp kendinizi kandırmayın! Hizmet etmek anne-babanın hukukunu gözetmeye ya da eş ve çocukların haklarına riayet etmeye asla mani değildir. (10.16) -Rehber-i Ekmel Efendimiz'in, Allah'la kavî münasebetine ve sorumluluklarının ağırlığına rağmen, eşlerinin ve çocuklarının haklarına karşı fevkalâde hassas davranmasını kendimize örnek almalıyız!.. Hiçbirimiz O'nun kadar meşgul değiliz; bahaneleri bırakmalıyız!.. Ne hizmet, ne sohbet ve ne de istişare üzerimize terettüp eden ailevî hukuku çiğnememize mazeret olamaz!.. (13.12) -Saatlerce süren istişarî toplantılar hak anlayışımıza uygun mu? Mefkûre insanı istişare süresini nasıl tanzim etmeli? Şayet, evine gecikmesi zarurî olacaksa ne yapmalı? (15.57)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Yunus Suresi 092 109 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 12, 2024 85:06


YUNUS SURESİ 92-109 N051 M010 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 92- Bugün senin (denizde boğulan) bedenini senden sonrakilere ibret olsun için (denizden) kurtaracağız. Şüphesiz insanlardan bir çoğu ayetlerimizden gafildir. 93- And olsun ki biz İsrail oğullarını çok doğru bir yere yerleştirdik ve onlara en temiz rızklar verdik. İlim (Kitap) kendilerine gelinceye kadar ihtilaf etmediler. Şüphesiz senin Rabbin kıyamet gününde, ihtilaf ettikleri şeylerde aralarında hükmedecektir. 94- Eğer sen, sana indirdiklerimiz hakkında şüphe içinde isen, senden önce kitap okuyanlara sor. Yemin olsun ki hak sana Rabbinden geldi. Sakın şüphe edenlerden olma. 95- Sakın Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan olma, yoksa hüsrana uğrayanlardan olursun. 96- Rabbinin kelimeleri (küfürleri sebebiyle cehennem) kendilerine hak olanlar, iman etmezler. 97- Onlara bütün deliller gelmiş olsa bile onlar acıklı azabı görünceye kadar (iman etmezler). 98- (Azap geldikten sonra) İman edip de, imanı kendisine fayda veren bir memleket olsaydı ya, Yunus'un kavmi müstesna. Onlar iman edince dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir zamana kadar faydalandırdık. 99- Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi iman ederdi. O halde insanlar iman edinceye kadar sen mi zorlayacaksın. 100- Allah'ın izni olmadan hiçbir kimse iman edemez. Akıllarını kullanmayanları pislik içinde bırakır. 101- De ki: "Bakın göklerde ve yerde neler var? İman etmeyecek bir kavme ayetler ve uyarılar fayda vermez." 102- Onlar kendilerinden önce geçenlerin başına gelen (acı) günlerin benzerini bekliyorlar. De ki: Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. 103- Sonra elçilerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Mü'minleri kurtarmak üzerimize bir hak oldu. 104- Ey insanlar, benim dinimden şüphede iseniz, ben de sizin Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam. Ancak sizi öldüren Allah'a kulluk yaparım. Ve ben mü'minlerden olmakla emr olundum. 105- Hanif olarak yüzünü dine çevir. Sakın müşriklerden olma. 106- Allah'tan başka sana fayda ve zarar vere-meyene dua etme. Eğer yaparsan o zaman sen de zalimlerden olursun. 107- Eğer Allah, sana bir zarar dokundurursa onu, ondan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır isterse onun lütfunu geri çevirecek yoktur. (Allah) hayrını kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, esirgeyendir. 108- De ki: "Ey insanlar, size Rabbinizden hak geldi. Artık hidayeti kabul eden kendisi için kabul etmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Ben sizin üzerinize vekil değilim." 109- Sana vahy olunana uy. Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O hükmedenlerin en hayırlısıdır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/yunus-suresi-92-109-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Yunus Suresi 030 039 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 7, 2024 68:11


YUNUS SURESİ 30-39 N051 M010 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 30- Orada herkes geçmişte yaptıklarını deneyecek. Ve hepsi gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülürler. Ve (ilah diye) uydurdukları şeyler yok olup gider. 31- De ki: "Sizi gökten ve yerden kim rızklandırıyor? Yahut o kulaklar ve gözlerin sahibi kimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarır? İş (ler) i kim düzenliyor?", Allah" diyecekler. De ki: "O halde (Allah'tan) sakınmaz mısınız?" 32- İşte gerçek Rabbiniz olan Allah budur. Haktan sonra sapıklıktan başka ne vardır? Nasıl da döndürülüyorsunuz. 33- Böylece yoldan çıkanlar için Rabbinin söylediği: "Onlar iman etmezler" sözü gerçekleşmiş oldu. 34- De ki: "Sizin Allah'a ortak koştuklarınızdan, yeniden yaratacak, sonra geriye iade edecek var mıdır?" De ki: "Allah yeniden yaratır, sonra iade eder. Nasıl da saptırılıyorsunuz." 35- De ki: "Sizin Allah'a ortak koştuklarınızdan hakka götüren var mıdır? De ki: "Allah, hakka götürür. Hakka götüren mi uyulmaya daha layıktır? Yoksa yol gösterilmeden doğru yolu bulamayan mı (uyulmaya daha layıktır)? Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz? 36- Onların çoğunluğu zanna uyar. Zan ise haktan hiçbir şey kazandırmaz. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını bilir. 37- Bu Kur'ân, Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş değildir(Allah kelâmıdır).. Ancak o, önce geçen kitapları tasdik eden ve kitabı açıklayandır. Onda şüphe yoktur; O alemlerin Rabbindendir. 38- Yoksa "O'nu uydurdu"mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız onun benzeri sûreler getirin. Allah'tan başka gücünüzün yettiğini çağırın." 39- Hayır, Onlar ilmini kavrayamadıkları, ve açıklaması gelmeyen şeyleri yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Bak, zalimlerin sonu nasıl oldu. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/yunus-suresi-30-39-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Leyl Suresi Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 3, 2024 56:55


LEYL SÛRESİ N009 M092 Mekke'de nâzil olmuştur. 21 âyettir. Vermeyi, kötülüklerden sakınmayı, güzeli onaylamayı, cimrilikten sakınmayı, güzel sözü tasdik etmeyenlerin dini yalanlayanlar olduğu, karşılıksız, yalnız Allah rızası için vermek gerektiği öğretilir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 And olsun bürüdüğü zaman geceye, 2 Açıldığı zaman gündüze, 3 Erkeği ve dişiyi yaratana (yemin olsun ki), 4 Şüphesiz sizin çalışmalarınız başka başkadır. 5 Amma kim verir ve sakınırsa, 6 Güzel (söz)i tasdik ederse, 7 En kolay olanı ona kolaylaştıracağız. 8 Amma kim cimrilik yapar (kendini) yeterli bulursa, 9 Güzel (söz)i yalanlarsa, 10 Ona zora (düşmesini) kolaylaştıracağız. 11 Yuvarlandığında malı onu kurtaramaz. 12 Şüphesiz bize düşen doğru yolu göstermektir. 13 Şüphesiz son da (âhiret), ön de (Dünya) bize aittir. 14 Ben sizi alevlenen ateşle uyardım. 15 Oraya ancak şaki olan yaslanacak. 16 O ki, yalanladı ve yüz çevirdi. 17 Muttaki olan o ateşden uzak tutulacak. 18 O ki, malını verir temizlenir. 19 Hiçbir kimsenin onun yanında karşılığı verilecek bir ni'meti yoktur.(Karşılıksız iyilik yapar.) 20 Ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için (verir), 21 Ve o (buna kavuşarak) yakında, muhakkak razı olacaktır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/leyl-suresi-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Isra Suresi 76 94 Tefsiri Ali Kucuk N050 M017

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jan 2, 2024 58:04


İSRA SURESİ 76-94 N050 M017 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 76 Neredeyse seni yurdundan çıkarmak için rahatsız edecekler. (Mekkeliler seni yurdundan çıkaracaklar.) O zaman onlar da senden sonra (Mekke'de) çok az kalacaklar. (Sen Mekke'yi fethedeceksin). 77 Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimizin kanunu budur. Sen, bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın. 78 Güneşin (öğleyin) kaymasından, gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve sabah (namazının) Kur'ân'ını yerine getir. Çünkü sabah Kur'ân'ı (melekler tarafından) görülür. 79 Gecenin bir kısmında sana fazladan bir namaz olarak, O Kur'ânla teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makamı Mahmud'a gönderir. 80 De ki: "Rabbim, beni doğru bir girişle girdir ve doğru bir çıkışla çıkar. Bana katından yardım edici bir delil ve kuvvet ver. 81 De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olup gidecektir." 82 Biz, Kur'ândan mü'minlere şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Zalimlerin ise ancak hüsranını artırır. 83 İnsana bir nimet verdiğimizde (Allah'tan) yüz çevirip yan çizer. Ona bir zarar dokununca da pek ümitsiz olur. 84 De ki: "Herkes kendi yaratılışına/kendisini kalıba sokanına göre hareket eder. O halde Rabbiniz, kimin doğru yolda olduğunu daha iyi bilir." 85 Sana Ruh'dan soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ilimden pek az şey verilmiştir." 86 Yemin olsun ki, eğer dilesek, sana vahy ettiklerimizi gideririz. Sonra sen onu (geri almak için) bize karşı bir vekil bulamazsın. 87 Ancak Rabbinden bir rahmetle (vahyi sende bıraktı) Rabbinin lütfu senin üzerinde gâyet büyüktür. 88 De ki: "Eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek için birleşseler, birbirlerine arka çıksalar da bir benzerini getiremezler." 89 Bu Kur'ân'da; insanlar için her türlü misali anlattık. Yine de insanların çoğu İnkârda ısrar ettiler. 90 Dediler ki: "Yerden bir pınar akıtmadan sana iman etmeyeceğiz." 91 "Yahut hurmalardan ve üzümden bir bahçen olmalı ve aralarından sular fışkırtmalısın." 92 "Veyahut iddia ettiğin gibi gökyüzünü parça parça üzerimize düşüresin veya Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin." 93 "Veyahut senin, altın'dan bir evin olsun veya gökyüzüne çıkmalısın. Okuyabileceğimiz bir kitabı bize indirmedikçe, gökyüzüne çıkmana da iman etmeyeceğiz." De ki: "Sübhanellah. (Rabbimi tenzih ederim) Ben ancak, Peygamber olan bir insanım." 94 Onlara hidâyet (Kur'ân) geldiğinde insanları iman etmekten alıkoyan "Allah bir insanı mı Peygamber olarak gönderdi?" demeleridir. https://soundcloud.com/KuraniKerimTefsiri/isra-suresi-76-94-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Isra Suresi 52 64 Tefsiri Ali Kucuk N050 M017

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 31, 2023 58:06


İSRA SURESİ 52-64 N050 M017 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 52 O gün sizi çağıracak ve siz onun hamdi ile cevap vereceksiniz. Ve siz çok az kaldığınızı zannedeceksiniz. 53 Kullarıma söyle: (müşriklere) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını dürterek birbirine düşürür. Çünkü şeytan insana apaçık düşmandır. 54 Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size rahmet eder, dilerse size azap eder. Biz, seni onlar üzerine vekil göndermedik. 55 Göklerde ve yerde olanları Rabbin daha iyi bilir. Peygamberlerin bazısını, bazısına üstün kıldık. Davud'a Zebur'u verdik. 56 De ki: "Onun dışında (ilâhlığını) iddia ettiklerinizi çağırın. Sizden zararı kaldırmaya ve değiştirmeye güçleri yetmez. 57 O yalvardıkları (putlar) da hangisi daha yakın diye Rablerine vesile ararlar. Rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Şüphesiz Rabbinin azabı korkunçtur. 58 Hiçbir ülke yoktur ki biz onu kıyamet gününden önce helâk etmeyelim veya şiddetli bir şekilde azap etmeyelim. İşte bu kitapta (Levhi mahfuzda) yazılıdır. 59 Bizi, mucizeler göndermekten ancak evvelkilerin yalanlaması engellemiştir. Semud'a açık bir şekilde dişi deveyi verdik de onlar (Semud'un kavmi) o deveye (boğazlayarak) zulmettiler. Biz mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz. 60 Hani biz sana: "Şüphesiz Rabbin insanları kuşattı" demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı insanlar için bir fitne (imtihan) kıldık. Kur'ân'da la'netlenen ağacı da (imtihan kıldık.) Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu onların azgınlıklarını artırıyor. 61 Meleklere: "Adem'e secde ediniz" dediğimizde iblis hariç, hepsi secde ettiler. (İblis): "Ben, çamur olarak yarattığın kişiye secde eder miyim?" dedi. 62 (İblis) dedi ki: "Şu bana üstün kıldığın (Adem)ı gördün mü.? Eğer beni kıyamet gününe kadar geciktirirsen onun neslinin pek azı hariç, hepsini çenelerinden tutup sürükleyeceğim." 63 (Allah): "Git. Onlardan kim sana uyarsa bol bir ceza alarak cehennem sizin cezanızdır" dedi. 64 "Onlardan gücünün yettiği kişileri sesinle yerlerinden oynat, atlı ve yaya (asker)lerinle onların üzerine yaygarayı bas, mallarda ve evladda onlara ortak ol. Ve onlara (boş) vaadler yap. Şeytan onlara ancak aldanmayı va'deder. https://soundcloud.com/KuraniKerimTefsiri/isra-suresi-52-64-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muddesir Suresi 14-56 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 12, 2023 59:40


MÜDDESSİR SURESİ N004 M074 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 14 Ona (her şeyi önüne) serdiğimi (bana bırak). 15 Sonra (verdiklerimi) artırmamı umar, 16 Hayır. Çünkü o âyetlerimize karşı çok inatçıdır. 17 Onu sarp bir yokuşa sardıracağım. 18 Çünkü o (nasıl inkâr edeceğini) düşündü ve bir ölçü koydu. 19 Kahrolası nasıl ölçtü biçti? 20 Sonra kahrolası nasıl ölçtü biçti? 21 Sonra baktı, 22 Sonra surat astı, kaş çattı. 23 Sonra geri dönüp büyüklük tasladı. 24 Ve şöyle dedi: "Bu (Kur'ân) açık bir sihirden başkası değildir. 25 Bu, insan sözünden başka bir şey değildir." 26 Onu Sakar'a yaslayacağım. 27 Sana Sakar'ı kim öğretti? 28 (O Sakar cehennem) Bırakmaz ve vazgeçmez. 29 Derileri kavurur. 30 Üzerinde on dokuz (zebani) vardır. (Bak:Tahrim 6) 31 Cehennem bekçilerini (on dokuzu) kâfirlere imtihan kıldık ki, kitap verilenler kesin bilgi edinsin, iman edenlerin imanı artsın. Kitap verilenlerle mü'minler şüphe etmesin ve kalplerinde hastalık olan (münafık)larla, kâfirler: "Allah bununla neyi murad ediyor" desinler. İşte Allah böylece dilediğini sapıtır, dilediğini hidâyette kılar. Rabbinin ordularını O'ndan başka kimse bilemez. O, insanlara öğütten başka bir şey değildir. 32 Hayır, Ay'a yemin olsun ki, 33 Dönüp geldiği zaman geceye. 34 Ağardığı zaman sabaha (yemin olsun ki)! 35 Şüphesiz o (Cehennem) büyük (olaylardan) biridir. 36 İnsanlığı uyarmak içindir. 37 Sizden öne geçmek veya geride kalmak isteyene, 38 Herkes kazandığı karşılığında rehindir. 39 Ancak (kitabını) sağdan alanlar müstesna. 40 41 Onlar cennetlerde, Suçlulara, sorarlar: 42 Sizi Sakar'a (Cehenneme) iten nedir? 43 Dediler: "Biz namaz kılanlardan değildik, 44 Fakiri doyurmazdık, 45 (İnkâra) dalanlarla beraber biz de dalardık, 46 Biz, ceza gününü yalanlardık. 47 Yakîn (ölüm) bize gelinceye kadar. 48 Şefaatçıların şefaati onlara fayda vermez. 49 O halde onlara ne oluyor da öğütten yüz çeviriyorlar? 50 Sanki onlar ürkmüş eşekler gibiler. 51 Aslandan (ürküp) kaçan (eşekler gibiler). 52 Hayır, onlardan her bir kişi yazılmış sahifeler verilmesini ister. 53 Hayır, belki onlar âhiretten korkmazlar. 54 Hayır, o bir öğüttür. 55 Dileyen öğüt alır. 56 Ancak Allah'ın diledikleri öğüt alır. Kendisinden korunmaya ehil olan O'dur, affetmeye layık olan da O'dur. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muddessir-suresi-14-56-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muzemmil Suresi 11 20 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 9, 2023 46:25


MÜZZEMMİL SURESİ 11-20 N003 M073 Mekke'de, ilk yıllarda nâzil olan sûrelerdendir. 20 âyettir. Kıyama kalkmayı, gece ibadetini, Kur'ân'ı anlayarak okumayı emreder. Firavunun kötü sonunu haber verir ve bizi uyarır. Namaza, zekâta sadakaya teşvik eder. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Ey örtünen (peygamber). 2 Az bir zamanı hariç geceleyin kalk. 3 (Gecenin) yarısında veya biraz azında (kalk). 4 Veya (yarısının) üzerine artır, Kur'ân'ı açık, tane tane ve güzel oku. 5 Şüphesiz biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. 6 Şüphesiz (Kur'ân okumak ve ibadet için) gece kalkmak daha dokunaklı ve okuma yönüyle daha sağlamdır. 7 Çünkü gündüzde, senin için uzun bir meşguliyet vardır. 8 Rabbinin adını zikret ve yalnız O'na yönel. 9 O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilâh (yaratan, yaşatan, yöneten) yoktur. Öyle ise O'nu vekil tut. 10 Söylediklerine sabret. Onlardan güzellikle ayrıl. 11 (Dini) yalanlayan varlık sahiplerini bana bırak. Onlara biraz zaman tanı. 12 Şüphesiz yanımızda (ateşten) boyunduruklar ve cehennem vardır. 13 Boğazda kalan yiyecek ve acıklı azap vardır. 14 O (kıyamet) gününde yeryüzü sarsılır ve dağlar, dağılmış kum yığınına döner. 15 Firavuna Peygamber gönderdiğimiz gibi size de şahitlik yapacak bir peygamber gönderdik. 16 Firavun, Peygambere isyan etti. Biz de onu şiddetli bir şekilde yakalayıverdik. 17 Eğer inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatan (kıyamet) gününden nasıl korunabilirsiniz? 18 Onunla (kıyamet dehşetiyle) gökyüzü yarılacak. O'nun va'di yerine gelir. 19 Şüphesiz bu bir uyarıdır. Artık kim dilerse Rabbine bir yol edinir. 20 Şüphesiz Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir kısmının, gecenin üçte ikisinden azını, yarısını, üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini bilir. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Onu(n takdirini) sayamayacağınızı Allah bildi de, tevbenizi kabul etti. Kur'ân'dan kolay olanı okuyunuz. Allah biliyor ki, içinizden bir kısmı hasta olacak, diğerleri Allah'ın lûtfündan aramak için yeryüzünde dolaşacak, bir diğerleri ise Allah yolunda harp edecek. O halde ondan (Kur‘ân'dan) kolay olanı okuyunuz, namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a güzel bir şekilde borç veriniz. Kendiniz için önceden, hayırdan neyi gönderirseniz, Allah katında onu hem daha hayırlı, hem de daha büyük mükâfat olarak bulacaksınız. Allah'a istiğfar ediniz. Çünkü Allah afvedicidir, merhamet edicidir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muzzemmil-suresi-11-20-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Kalem Suresi 1 13 Tefsiri Ali Kucuk N002 M068

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 9, 2023 56:41


KALEM SURESİ 1-13 N002 M068 Mekke'de nâzil olmuştur. 52 âyettir. Kaleme, divite ve yazıya dikkatimizi çekiyor. Peygamberimizin yüce ahlâkını bize tanıtarak sünnete uymamız, Kur'ân'ı onun gibi yaşamamız isteniyor. Zorbalara boyun eğmeme ve zalimlere yağdanlık olmamayı öğretiyor. "Aramıza fakir girmesin" diyen zenginlerin kötü sonunu haber veriyor ve Kur'ân'ın bütün alem için bir öğüt olduğu bildiriliyor. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Nuuuun. Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki, 2 Sen, Rabbinin nimeti ile mecnun değilsin. 3 Şüphesiz senin için kesintisiz mükâfat vardır. 4 Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzeresin. 5 Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler, 6 Hanginiz meftun imiş. 7 Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı iyi bilir. O, hidâyette olanı da iyi bilir. 8 Artık yalanlayanlara itaat etme. 9 (Önce) senin yağcılık yapmanı (davandan dönmeni) isterler. Ardından onlar da sana yağcılık yapsınlar. 10 Devamlı yemin eden aşağılıklara itaat etme. 11 Hep (lâf ve kaşgöz işaretleriyle) ayıplayan, laf getirip götürene, 12 İyiliği engelleyen, haddi aşana, devamlı günah işleyene, 13 Zorbaya, bunlardan başka soysuza da (itaat etme) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/kalem-suresi-1-13-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muzemmil Suresi 1 10 Tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 9, 2023 58:33


MÜZZEMMİL SURESİ 1-10 N003 M073 Mekke'de, ilk yıllarda nâzil olan sûrelerdendir. 20 âyettir. Kıyama kalkmayı, gece ibadetini, Kur'ân'ı anlayarak okumayı emreder. Firavunun kötü sonunu haber verir ve bizi uyarır. Namaza, zekâta sadakaya teşvik eder. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Ey örtünen (peygamber). 2 Az bir zamanı hariç geceleyin kalk. 3 (Gecenin) yarısında veya biraz azında (kalk). 4 Veya (yarısının) üzerine artır, Kur'ân'ı açık, tane tane ve güzel oku. 5 Şüphesiz biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. 6 Şüphesiz (Kur'ân okumak ve ibadet için) gece kalkmak daha dokunaklı ve okuma yönüyle daha sağlamdır. 7 Çünkü gündüzde, senin için uzun bir meşguliyet vardır. 8 Rabbinin adını zikret ve yalnız O'na yönel. 9 O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilâh (yaratan, yaşatan, yöneten) yoktur. Öyle ise O'nu vekil tut. 10 Söylediklerine sabret. Onlardan güzellikle ayrıl. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muzzemmil-suresi-1-10-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Kalem Suresi 46 52 Tefsiri Ali Kucuk N002 M068

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Dec 9, 2023 51:25


KALEM SURESİ 46-52 N002 M068 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 46 Yoksa sen, onlardan ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? 47 Yoksa gayb onların yanında da onlar yazıyorlar mı? 48 Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. O üzgün olarak Rabbine dua etmişti. 49 Eğer Rabbinden ona bir nimet erişmeseydi, kınanmış olarak sahile atılıverirdi. 50 Rabbi onu (Peygamber olarak) seçti ve onu salihlerden kıldı. 51 Kâfirler zikri (Kur'ân'ı) işittiklerinde, nerdeyse seni gözleriyle kaydıracaklardı. Ve "şüphesiz o deli" diyorlar. 52 Halbuki o (Kurân) bütün alemler için bir zikir (öğüt, şan, şeref) dir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/kalem-suresi-46-52-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Isra Suresi 35 51 Tefsiri Ali Kucuk N050 M017

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 29, 2023 58:05


İSRA SURESİ 35-51 N050 M017 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 35 Ölçtüğünüz zaman, tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı ve sonuç itibariyle daha güzeldir. 36 Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan, (yaptığından) sorumludur. 37 Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne de boyca dağlara yetişebilirsin. 38 Bütün bunlar, Rabbin katında kötü olan ve sevilmeyen şeylerdir. 39 Bunlar, sana Rabbinin vahy ettiği hikmettendir. Allah'la beraber başka ilâh edinme. Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. 40 Rabbiniz, oğulları size seçti de meleklerden kız (çocuk)larmı edindi? Şüphesiz siz, büyük bir söz söylüyorsunuz. 41 Biz, öğüt alsınlar diye bu Kur'ân da türlü şekillerle anlattık. Ancak onların ürkekliğini artırıyor. 42 De ki: "Eğer onların dediği gibi Onunla beraber ilâhlar olsaydı o zaman elbette arş'ın sahibi bir yol ararlardı. 43 O, onların dediklerinden münezzehtir, yücedir, büyüktür. 44 Yedi gökle yer ve bunlardakiler Onu tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ancak siz onların tespihini anlayamazsınız. Şüphesiz, O, Halimdir, (yumuşak davranır) bağışlayıcıdır. 45 Sen, Kur'ân okuduğun zaman seninle, âhirete iman etmeyenler arasına gizli bir perde çekeriz. 46 Onu (Kur'ân'ı) iyice anlamalarını engellemek için kalplerine perde çeker kulaklarına ağırlık kılarız. Kur'ânda bir tek Rabbini andığın zaman ürkerek arkalarına dönüp giderler. 47 Onlar, seni dinlediklerinde neyi dinlediklerini, zalimler fısıltı halinde konuşurlarken "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini biz daha iyi biliriz. 48 Bak, (sihirbaz, deli, v.s. demekle) seni kimlere benzettiler de yoldan saptılar. Artık yol bulmaya güçleri yetmez. 49 Dediler ki: "Biz kemik ve ufalıp toprak olduktan sonra yeniden yaratılıp diriltilecek miyiz?" 50 De ki: "İster taş olun, ister demir olun (yine de diriltileceksiniz)." 51 Yahut gönlünüzde büyük olan bir yaratık olun (yine de diriltileceksiniz) "O halde bizi kim iade edecek" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan (diriltecek)." Bunun üzerine sana başlarını sallayacaklar ve "Ne zaman?" diyecekler. De ki: "Umulur ki o, yakındır." https://soundcloud.com/KuraniKerimTefsiri/isra-suresi-35-51-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Meryem Suresi 16 38 Ayetlerin Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 29, 2023 57:08


MERYEM SÛRESİ 16-38 N044 M019 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 16- Kitapta Meryem'i de an. Hani O, ailesinden ayrılıp (Ma'bedin) doğusunda bir yere çekilmişti. 17- Onlarla kendi arasına bir perde çekti. Biz de O'na ruhumuzu gönderdik ve ona düzgün bir insan şeklinde göründü. 18- (Meryem) dedi ki: "Ben, senden Rahmân (olan Allah)a sığınırım. Eğer sen çok mûttaki isen (bana dokunma)" 19- "Ben, ancak sana temiz bir oğlan vermek için (gelen) Rabbinin elçisiyim" dedi. 20- (Meryem): "Benim çocuğum nasıl olur? Bana bir insan dokunmadı ve ben bir iffetsiz de değilim" dedi. 21- Öyle, Fakat Rabbin buyurdu ki: "O, bana göre kolaydır. Onu insanlara bir mu'cize ve bizden bir rahmet kılmamız için (yaratacağız). O kesinleşmiş bir iş oldu. 22- Meryem ona hamile kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. 23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına (dayanmaya) götürdü. (Meryem): "Keşke bundan önce ölseydim ve unutulmuş gitmiş olsaydım" dedi. 24- (Ruh) ona altından şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafından, bir su arkı meydana getirdi." 25- "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgun taze hurma düşsün." 26- "Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen: "Ben Rahmân'a oruç adadım, bu gün hiç bir insanla konuşmayacağım" de. 27- Derken onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Dediler ki: "Ey Meryem, muhakkak sen kötü bir şey getirdin." 28- “Ey Harun'un kardeşi, senin baban kötü biri değildi. Annen de iffetsiz değildi." 29- (Meryem) çocuğu işaret etti. Onlar: "Biz beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?" dediler. 30- (Kundaktaki İsa): "Ben, Allah'ın kuluyum. O bana kitap verecek ve beni peygamber kılacak" dedi. 31- "Nerede olursam beni mübarek kıldı. Yaşadığım sûrece bana namaz ve zekâtı tavsiye etti." 32- "Anneme iyilik yapmayı da (tavsiye etti) ve beni başkaldıran bir zorba yapmadı." 33- Hem doğduğum gün, hem öldüğüm gün, hem de diri olarak kaldırılacağım gün bana selam olsun. 34- İşte Meryem oğlu İsa hakkında çekişip durdukları şeyin doğru sözü budur. 35- Çocuk edinmek Allah'a yakışmaz. O'nu tenzih ederim. Bir işi yapmaya hükmettimi, ona: "Ol" der, o da oluverir. 36- Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Onun için O'na ibadet ediniz. İşte bu dosdoğru yoldur. 37- Hizipler kendi aralarında ihtilafa düştüler. Büyük günün duruşmasından vay o kâfirlere. 38- Bize geldikleri gün ne güzel işitirler ve ne güzel görürler. Ancak bugün zalimler açık bir sapıklığın içindedirler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/meryem-suresi-16-38-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Isra Suresi 9-22 Tefsiri Ali Kucuk N050 M017

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 29, 2023 58:19


İSRA SURESİ 9-22 N050 M017 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. 9 Şüphesiz bu Kur'ân, en doğru yola iletir ve salih amel işleyen müminlere büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. 10 Ahirete iman etmeyenlere de acıklı bir azab hazırladık. (Bunu da kâfirlere müjdele.) 11 İnsan hayra dua eder gibi şerre de dua etmekte. İnsan pek aceleci oldu. 12 Geceyle gündüzü iki âyet yaptık. Gece âyetini (Ay'ı) sildik, gündüz âyetini (Güneşi) gösterici kıldık ki; Rabbinizden bir nimet arayasınız, senelerin ve hesabın sayısını bilesiniz. Biz her şeyi açık seçik anlattık. 13 Her insanın (amel) kuşunu kendi boynuna taktık. (Herkes kendi yaptığından sorumludur.) Kıyamet günü onun için bir kitap çıkarırız ki; onu açılmış olarak bulur. 14 "Oku kitabını. Bugün hesaba çekici olarak nefsin sana yeter." 15 Kim doğru yolu bulursa, kendisi için bulmuş olur. Kim de sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olur. Günah yükü taşıyan hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Biz, bir peygamber göndermedikçe (hiçbir kimseye) azab etmeyiz. 16 Biz, bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde şımarık zenginlerine (itaatı) emrederiz, orada bozgunculuk çıkarırlar, oraya (azab) sözü hak olur, biz de orayı yerle bir ederiz. 17 Nuh'dan sonra nice nesilleri helâk ettik. Kullarının günahlarına, Rabbinin haberdar ve görücü olması yeter. 18 Kim bu çabucak geçici (dünyayı) isterse, biz ona dünyada dilediğimiz kadar, istediğimize çabucak veririz. Sonra da ona cehennemi (yatak) kılarız. Oraya kınanmış ve kovulmuş olarak yaslanır. 19 Kim iman ederek âhireti ister ve ona yaraşır şekilde mü'min olarak çalışırsa, işte onların çalışmaları meşkur (makbul)dür. 20 Her birine, onlara da (dünyayı isteyenlere de) bunlara da (âhireti isteyenlere de) Rabbinin bağışından veririz. Rabbinin bağışı (hiç kimseden) engellenmiş değildir." 21 Bak, nasıl onların bir kısmını bir kısmından üstün kıldık. Elbette âhiret dereceler yönünden daha büyük ve üstünlük bakımından da daha büyüktür. 22 Allah ile beraber, başka bir ilâh edinme, sonra kınanmış ve kendi başına yardımcısız bırakılmış olarak otura kalırsın. https://soundcloud.com/KuraniKerimTefsiri/isra-suresi-9-22-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Suara Suresi 192 227 Tefsiri Ali Kucuk N047 M026

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 27, 2023 56:11


ŞUARA SÛRESİ 192-227 N047 M026 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 192- Şüphesiz O (Kur'ân), alemlerin Rabbinin indirdiğidir. 193- Onu güvenilen Ruh (Cebrail) indirdi. 194- Uyarıcılardan olman için senin kalbine (indirdi). 195- Apaçık arapça bir dille (indirdi). 196- Şüphesiz o (Kur'ân'ın özü ve indirileceği) evvelkilerin kitaplarında vardır. 197- İsrail oğulları alimlerinin onu (Kur'ân'ın vahiy olduğunu) bilmeleri onlar için bir delil olmadı mı? 198- Eğer biz onu (Kur'ân'ı) arap olmayan birine indirseydik. 199- Ve o da, Kur'ân'ı onlara okusaydı (anlamadıkları için) ona iman etmezlerdi. 200- Böylece (anlaşılır bir dille indirmekle) biz suçluların kalplerine onu (Kur'ân'ı) soktuk. 201- Onlar acıklı azabı görünceye kadar iman etmezler. 202- O (azap) onlara ansızın, onlar farkında olmadan geliverecek. 203- "Acaba bize mühlet verilir mi?" diyecekler. 204- Azabımızı acele mi istiyorlar? 205- Gördün mü? Biz onları senelerce nimetlerle yaşatsak, 206- Sonra onlara va'd olunan (azap) gelse, 207- O nimetler içinde yaşatılmaları onlara fayda vermez. 208- Biz uyarıcı göndermeden, hiç bir şehri helâk etmedik. 209- (Bu bir) öğüttür. Biz, zulmedici olmadık. 210- Onu şeytanlar indirmedi. 211- Onu indirmek onlara yaraşmazdı, güçleri de yetmez. 212- Çünkü onlar (gökyüzünü) dinlemekten uzaklaştırılmışlardır. 213- Allah ile beraber başka ilaha dua etme, yoksa azap edilenlerden olursun. 214- En yakın akrabalarını uyar. 215- Mü'minlerden sana uyanlara kanat ger. 216- Eğer sana isyan ederlerse: "Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım" de. 217- Aziz ve Rahîm olan Allah'a tevekkül et. 218- O ki seni (kıyama) kalktığında görür. 219- Secde edenler arasındaki hareketini (görür). 220- Şüphesiz O işiten ve bilendir. 221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? 222- Onlar her iftiracı, günahkar üzerine iner. 223- (İftiracı şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır. 224- Şairlere de azgınlar uyar. 225- Görmedin mi? onlar, her vadide şaşkın dolaşırlar. 226- Onlar, yapmadıklarını söylerler. 227- Ancak iman eden, ameli salih işleyen, Allah'ı çokca zikreden ve kendilerine zulmedildikten sonra galip gelmeye çalışanlar müstesna. Zulmedenler de, yakında nasıl bir devrimle devrileceklerini bilecekler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/suara-suresi-192-227-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Suara Suresi 1 37 Tefsiri Ali Kucuk N047 M026

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 27, 2023 57:48


ŞUARA SÛRESİ 1-37 N047 M026 Mekke döneminin ortalarında nazil olmuştur. 227 âyettir. 224 ncü âyette şairlerden bahsedildiği için ŞUARA sûresi denmiştir. İnsanları köleleştirenlerle mücadele eden İbrahim ve Musa, fuhuşun her çeşidiyle mücadele eden Lût, Kartellerle mücadele eden ŞUAYB (as), çağlarında teknolojinin zirvesine ulaşan ve azanlarla mücadele eden Hud ve Salih peygamberlerden ve onların başarılarından bahsederek bizleri yüreklendiren sûre, ayrıca iman edenlerin söz silahı olan şiirden de yararlanmasına işaret etmektedir. بسم الله الرحمن الرحيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1- Tâ - Sîn – Mîm. 2- Bunlar apaçık/açıklayan kitabın âyetleridir. 3- (Kâfirler) iman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin. 4- Eğer dilersek üzerlerine gökten bir âyet indiririz de boyunları ona eğilir kalır. 5- Rahmân'dan onlara gelen her yeni zikirden yüz çevirirler. 6- Şüphesiz yalanladılar. Yakında alay ettiklerinin haberleri onlara gelecektir. 7- Yeryüzüne bakmazlar mı? Orada her güzel çiftten nicelerini bitirdik. 8- Şüphesiz bunlarda (Allah'ın birliğine) delil vardır. Bir çoğu iman edici değildir. 9- Şüphesiz Rabbin Aziz'dir, Rahîm'dir. 10- Hani, Rabbin Musa'ya: "Zalimler toplumuna git" diye seslenmişti. 11- "Firavun'un kavmine" (git). Onlar sakınmazlar mı?" 12- (Musa) dedi ki: "Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum." 13- "Göğsüm daralıyor, dilim tutuluyor. Onun için Harun'a da elçilik ver." 14- "Benim onlara karşı bir günahım da var. Beni öldürmelerinden korkuyorum." 15- (Allah) dedi ki: "Hayır. İkiniz âyetlerimizle gidin. Biz sizinle beraber dinleyiciyiz." 16- Firavun'a gidin ve deyin: "Biz alemlerin Rabbinin elçisiyiz" 17- "İsrail oğullarını bizimle gönder." 18- (Firavun) dedi ki: "Biz, seni içimizde bir çocuk olarak büyütmedik mi? Ömrünün bir çok senesinde içimizde kalmadın mı?" 19- “Yaptığın o (kötü) işi de yaptın. Sen nankörlerdensin.” 20- (Musa) dedi ki: ”Onu yaptığımda dalâlette olanlardanım. 21- "Sizden korkunca, aranızdan kaçtım. Rabbim bana hükmü bağışladı ve beni peygamber kıldı." 22- "Başıma kaktığın o nimet ise, İsrail oğullarını köleleştirmen sebebiyle (elde ettiklerin) dir." 23- Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?" 24- (Musa) "Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Eğer yakinen bilirseniz" dedi. 25- (Firavun) Çevresindekilere "işitmiyor musunuz?" dedi. 26- (Musa): "O sizin Rabbiniz ve sizden önceki babalarınızın da Rabbidir" dedi. 27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz şüphesiz delidir" dedi. 28- (Musa): "O, doğunun, batının ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Eğer akıl ederseniz." dedi. 29- (Firavun) dedi ki: "Eğer benden başka ilah edinirsen, muhakkak seni hapse atılanlardan kılacağım." 30- (Musa) "Sana apaçık bir şey getirsem de mi?" dedi. 31- Firavun: "Eğer doğru söyleyenlerden isen onu getir" dedi. 32- Bunun üzerine (Musa) asasını bıraktı. Bir de baktı ki, o apaçık bir ejderha oluverdi. 33- (Musa) elini çıkardı, bakanlara bembeyaz oluverdi. 34- (Firavun) çevresindeki ileri gelenlere "Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır" dedi. 35- "Sihriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz?" 36- Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy ve şehirlere toplayıcılar gönder." 37- "Bütün bilgin sihirbazları sana getirsinler." https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/suara-suresi-1-37-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Taha Suresi 115-135 Ayetlerin Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 27, 2023 58:30


TÂHÂ SÛRESİ 115-135 N045 M020 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 115- Daha önce biz Adem'e (şu ağaçtan yeme diye) emrettik de, o unuttu. Biz onda bir azim bulmadık. 116- Hani biz meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik. Hepsi secde etmişti de yalnız iblis kaçınmıştı. 117- Biz de dedik ki: “İşte bu (iblis) senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın ikinizi Cennetten çıkarmasın, sonra sıkıntıya düşersiniz." 118- “Orada (Cennette) acıkmayacaksın, çıplak kalmayacaksın." 119- "Orada susamayacaksın, kuşluk güneşi ile yanmayacaksın." 120- Şeytan ona vesvese verdi ve şöyle dedi: Ey Adem, sana sonsuzluk ağacını ve eskimeyen bir mülkü göstereyim mi?" 121- İkisi (Adem ile Havva) ondan (yasak ağaçdan) yediler ve hemen onlara utanılacak yerleri göründü. Üstlerine Cennet yaprağından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı geldi ve yolunu şaşırdı. 122- Sonra Rabbi onu (Peygamber olarak) seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yolu gösterdi. 123- "İkiniz oradan (Cennetten) birlikte inin. Siz, (insanla-şeytan) birbirinize düşmansınız. Size benden bir hidâyet geldiğinde kim benim hidâyetime uyarsa sapıtmaz ve sıkıntıya düşmez." 124- "Kim benim zikrimden (Kur'ân'ımdan) yüz çevirirse onun için geçim darlığı vardır. Onu kıyamet günü kör olarak haşr ederiz.” 125- "Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin, halbuki ben görüyordum" dedi. 126- (Allah) buyurur: "İşte böyle. Ayetlerimiz sana geldi ve sen onları unuttun. Bu gün de sen öylece unutulursun." 127- İşte biz (kendini) israf eden ve Rabbinin âyetlerine iman etmeyenleri böyle cezalandırırız. Ahiret azabı daha şiddetli ve süreklidir. 128- Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onların yurdunda dolaşıyorlar. (Bu helâk olanların hali) onlara bir yol göstermedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır. 129- Eğer Rabbin tarafından geçmiş bir söz (bu ümmetin azabının âhirete bırakıldığı sözü) ve belirlenmiş bir sûre olmasaydı elbette (geçmiş ümmetlerin başına gelen azabı bunlar için de) lazım olurdu. 130- Söylediklerine sabret. Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece vakitlerinin bir kısmında ve gündüzün taraflarında tesbih et. Umulur ki rızaya nail olursun. 131- Onlardan bir kısmına, denemek için verdiğimiz, dünya hayatının süsüne ve metâına iki gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve süreklidir. 132- Ailene namazı emret, sen de ona sabret. Biz senden rızk istemiyoruz. Biz, sana rızk veriyoruz. Sonuç takva (sahipleri) nindir. 133- Dediler ki: "Keşke bize Rabbinden bir âyet (mu'cize) getireydi." Onlara daha önceki sahifelerdeki delil (mu'cize) gelmedi mi?" 134- Biz onları bundan (Kur'ân inmeden) önce bir azap ile helâk etseydik: "Bize bir elçi göndersen de biz alçalmadan ve rezil olmadan âyetlerine uysaydık" derler. 135- De ki: "Herkes (sonucu) bekliyor. Siz de bekleyin. Kim dosdoğru yoldadır, kim hidâyet üzeredir, yakında bileceksiniz.” https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/taha-suresi-115-135-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Taha Suresi 36 70 Ayetlerin Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 25, 2023 58:10


TÂHÂ SÛRESİ 36-70 N045 M020 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 36- (Allah) buyurdu: "İstediğin sana verildi ey Musa" 37- Sana bir kerre daha iyilik yapmıştık" 38- (Firavunun seni de kesmemesi için, sen doğduğunda) "Annene vahy olunanı vahy etmiştik." 39- "Onu sandığa koy ve denize (Nil nehrine) bırak. Deniz onu sahile bıraksın. Benim düşmanım ve onun düşmanı onu alır. Üzerine benden bir sevgi bıraktım ki gözlerimin önünde yerleştirilesin." 40- Hani kız kardeşin gidip "ona bakacak birini size göstereyim mi?" diyordu. Annenin gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene geri verdik. Sen bir adam öldürmüştün de seni bir kederden kurtardık ve seni imtihandan imtihana attık. Yıllarca Medyen halkı arasında kaldın sonra bir takdir üzere geldin ey Musa!" 41- "Seni kendim için yetiştirdim." 42- "Sen ve kardeşin, ayetlerimle gidin ve zikrimde gevşeklik etmeyin." 43- "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü O, azdı." 44- "Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır veya korkar." 45- (Musa ile Harun): "Rabbimiz, onun bize saldırmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız" dediler. 46- (Allah) Dedi ki: "Korkmayın, şüphesiz ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm." 47- "Haydi ona varın ve deyin: "Biz, senin Rabbinin elçileriyiz, İsrail oğullarını bizimle beraber gönder ve onlara işkence etme. Biz, sana Rabbinden bir âyetle geldik. Selam, hidâyete tabi olanların üzerine olsun." 48- Muhakkak bize şöyle vahy olundu: "Şüphesiz azap, yalanlayan ve yüz çevirenin üzerinedir." 49- (Firavun) "Sizin Rabbiniz kim? Ey Musa" dedi. 50- (Musa): "Bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren, sonra da yol gösterendir" dedi. 51- (Firavun): "Ya ilk çağlardakilerin durumu ne olacak?" dedi. 52- (Musa) dedi ki: "Onların bilgisi Rabbim yanında bir kitaptadır. Rabbim şaşmaz ve unutmaz." 53- "O (Rabb) ki, yeryüzünü size beşik yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökyüzünden su indirdi." O su ile her çeşit bitkiden çiftler çıkardık. 54- Yeyiniz ve hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için âyetler vardır. 55- Sizi ondan (Topraktan) yarattık yine oraya döndüreceğiz ve sizi ondan (Mahşer için) son bir kerre daha çıkaracağız. 56- Bütün âyetlerimizi ona (Firavun'a) gösterdik de o yalanladı ve yüz çevirdi. 57- (Firavun) "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin?" dedi. 58- "Elbette biz de senin sihrinin bir benzerini getireceğiz. Bizimle senin aranda uygun bir buluşma yeri tayin et ki biz de, sen de caymayalım." 59- (Musa) "Buluşma zamanımız ziynet günü (bayram günüdür) ve insanların toplandığı kuşluk vakti olsun" dedi. 60- Firavun geri gitti oyununu (sihirbazlarını) topladı sonra geldi. 61- Musa onlara "Yazık size, Allah'a yalan iftirada bulunmayın, yoksa sizi azap ile helâk eder. İftira eden muhakkak helâk olmuştur" dedi. 62- Onlar (sihirbazlar) işlerini aralarında tartıştılar ve fısıltılarını gizlediler. 63- Dediler ki: "Bu iki sihirbaz sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak ve en güzel örnek yolunuzu gidermek (yok etmek) istiyorlar." 64- "Bütün hilelerinizi toplayın sonra sıra halinde gelin. Bugün üstün gelen kazanacaktır." 65-(Sihirbazlar) dediler ki: "Ey Musa! Ya sen at veya ilk atan biz olalım." 66- (Musa): "Hayır siz atın dedi. (Onlar attılar) Bir de ne görsün, onların ipler ve sopaları sihirleri sebebiyle koşarmış hayalini veriyor." 67- Musa içinde bir korku hissetti. 68- Biz "Korkma, şüphesiz yüce olan sensin" dedik. 69- "Sağ elindekini bırak, onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onların yaptığı sihirbazın bir oyunudur. Sihirbaz her nereye gelse felah bulmaz." 70- Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar. "Harun ve Musa'nın Rabbine iman ettik" dediler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/taha-suresi-36-70-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Meryem Suresi 62 98 Ayetlerin Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 24, 2023 58:49


MERYEM SÛRESİ 62-98 N044 M019 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 62- Orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" (işitirler). Onlar için orada sabah-akşam rızklar vardır. 63- İşte o cenneti biz, kullarımızdan mûttaki olanlara miras kılarız. 64- (Cebrail'in sözünü nakleden ayet) Biz, ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunların arasında olanlar O'na aittir. Rabbin asla unutkan değildir. (Cebrail'in efendimize gelirken gecikmesi Rabbin emriyledir.) 65- O, göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin Rabbidir. O halde O'na ibadet et ve O'na ibadetinde sabret. Sen O'na (Allah adıyla çağrılan) bir adaş biliyor musun? 66- İnsan diyor ki: "Öldüğüm zaman mı diri olarak çıkarılacağım?" 67- Daha önce hiçbir şey değilken bizim onu yarattığımızı düşünmez mi? 68- Rabbine yemin olsun ki, onları ve şeytanları toplayacağız, sonra hepsini cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır tutacağız. 69- Sonra da her toplumdan Rahmân'a en şiddetli karşı gelen hangisi ise çekip çıkaracağız. 70- Sonra o cehenneme yaslanmaya en layık olanı biz biliriz. 71- Sizden herkes oraya varacaktır. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür. 72- Sonra mûttakileri kurtarırız ve zalimleri diz üstü bırakırız. 73- Ayetlerimiz onlara açık açık okunduğunda kâfirler iman edenlere şöyle derler: "Bu iki guruptan hangisinin makamı daha iyi ve mevkii daha güzeldir?" 74- Biz kendilerinden önce, mal ve gösterişte daha güzel olan, nice çağlardan (kavimler) helâk ettik. 75- De ki: "Kim dalalette ise, Rahmân onun sûresini uzatsın. Kendilerine va'd olunan azap veya kıyameti gördüklerinde kimin mekanca daha kötü ve orduca daha zayıf olduğunu bilecekler." 76- Allah, hidâyete erenlerin hidâyetini artırır. Baki olan salih ameller; Rabbinin katında sevapça daha hayırlı, sonuç bakımından daha iyidir. 77- Ayetlerimizi inkâr eden ve "(kıyamette) elbette bana mal ve evlad verilecek" diyenleri gördün mü? 78- O gayba mı muttali oldu? veya Rahmân'ın katından bir söz mü aldı? 79- Hayır..! Biz onun söylediklerini yazacağız ve onun için azabı uzattıkça uzatacağız.! 80- Onun söylediği (mal ve evladı) na biz varis olacağız ve o bize tek başına gelecek. 81- Kendilerine izzet-kuvvet olsun diye Allah'tan başka ilahlar edindiler. 82- Hayır.! Onların ibadetlerini inkâr edecekler ve onlara zıt (düşman) olacaklar. 83- Görmedin mi? Biz, şeytanları kâfirler üzerine gönderdik. Onları oynatıp duruyorlar. 84- Onlar için acele etme. Biz onlar için (günlerini) sayıyoruz. 85- Muttâkileri heyet halinde Rahmân'ın huzurunda toplayacağız. 86- Suçluları da susuz olarak cehenneme sevk edeceğiz. 87- Rahmân'ın katından izin alanlardan başkası şefaata malik olamayacak. 88- "Rahmân çocuk edindi" dediler. 89- Yemin olsun ki çok kötü bir şey yaptınız. 90- (Bu sözden) Neredeyse gökyüzü çatlayacak, yeryüzü yarılacak ve dağlar devrilecekti. 91- Rahmân'a çocuk iddia ettiler diye. 92-Çocuk edinmek Rahmân'a yaraşmaz. 93- Göklerde ve yerde olan herkes Rahmân'a kul olarak gelecektir. 94- Yemin olsun ki onların hepsini kuşattı ve hepsini saydı. 95- Kıyamet gününde hepsi O'na tek başına gelecektir. 96- İman edip, ameli salih işleyenlere Rahmân, şüphesiz bir sevgi yaratacaktır. (Herkes onları sevecek). 97- Onunla mûttakileri müjdeleyesin ve onunla inat bir kavmi sakındırasın diye senin diline, onu (Kur'ân'ı) kolaylaştırdık.” 98- Onlardan önce nice çağlardan (kavimler) helâk ettik. Onlardan birini hissediyor musun veya onlara ait gizli bir ses duyuyor musun? https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/meryem-suresi-62-98-tefsiri

Hizmetten
Güçlü bir gelecek bekliyorsanız... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 16, 2023 6:47


Kendisine, “Sen hep maziden bahsediyorsun; sen bir harabîsin; gözün mazidedir, âtî değilsin…” diyenlere karşı Yahya Kemal, “Ne harabîyim ne harabatîyim / Kökü mazide olan âtîyim!” diye cevap vermiştir. Evet, bugünü değerlendirmek için dünü bilmek iktiza etmektedir. Güçlü bir gelecek bekliyorsanız sağlam bir kökünüzün olması lazımdır. *Geçmişsiz bir gelecekten bahsedilemez. Geçmiş bir kök gibidir. Gelecek onun üzerinde ser çekmiş, budak salmış ve yayılabilme ölçüsünde yayılabilmiş bir ağaç gibidir. Mutlaka kökümüzle irtibatımızı korumamız lazımdır. Ruh ve mana kökü diyoruz buna; hususiyle bizi biz yapan değerlere.. Üstad Necip Fazıl “Bu milleti gerçek millet yapan İslam'la tanışması olmuştur.” derdi. Biz bir yönüyle o blokaj üzerinde Allah'ın izni inayetiyle gökdelenler gibi yükselmişiz. Değişik dönemlerde devletler muvazenesinde bir muvazene unsuru olmuş ve sözümüzü âleme dinletmişiz. Kur'an-ı Kerim'den Enfes Bir Misal *Geçmişi olmayanların, sağlam bir geçmişe ve geçmiş blokajına bina edilmeyen şeylerin geleceği olması söz konusu değildir. Onlar âtîsiz insanlardır; her şeyi bugüne ve şartlara göre yaparlar. *Kur'an-ı Kerim'in şu teşbihleri sağlam blokaja dayanıp istikbal vad eden ya da köksüzlüğe yenilip kuruyup giden nesiller açısından da değerlendirilebilir: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ “Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı: Güzel söz, kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Düşünüp ders çıkarsınlar diye Allah insanlara böyle temsiller getirir. Kötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca benzer.” (İbrahim, 14/24-25) Bu video 07/06/2015 tarihinde yayınlanan “Tarih Şuuru ve Sulh Ruhu” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kuran Time
Rabbinin Nimetini Anlat da Anlat | Duha Sûresi Meal ve Müzakere 9-10-11. Ayetler

Kuran Time

Play Episode Listen Later Oct 13, 2023 19:47


Merhaba arkadaşlar, Daha önce Kuran Time kanalında yayınlanan, Açıklamalı Meal ve Müzakere yayınları artık Kuran Time + kanalımızda olacak. Bu video ile birlikte Duha Sûresi de tamamlanmış oldu. İnşallah bir başka sûrenin müzakereli mealinde görüşmek üzere. Bu videoda işlenen ayetler: 9. Öyleyse sakın yetimi ezme! 10. Sakın isteyeni azarlama! 11. Rabbinin nimetine gelince; işte onu anlat.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Necm Suresi Tefsiri - Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 29, 2023 52:10


18 *53- NECM SÛRESİ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1- And olsun batan yıldıza ki, 2- Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı, ne de azıttı. 3- O, hevadan konuşmaz. 4- O, kendisine vahy olunan, vahiyden başka bir şey değildir. 5- Onu çok kuvvetli (Cebrail) öğretti. 6- Kâmil akıl sahibi (Cebrail) hemen doğruldu (kendi sûretinde göründü.) 7- O en yüksek ufukta idi. 8- Sonra (Cebrail) yaklaştı ve sarktı (daha da yaklaştı). 9- İki yay kadar veya daha da yakın oldu. 10- (Allah'ın) kuluna vahy ettiğini vahy etti. 11- Gönül gördüğünü yalanlamadı. 12- Gördüğü konusunda onunla çekişiyor musunuz? 13- Andolsun ki! Onu diğer bir inişte yine gördü. 14- Sidret'ül –Münteha'nın yanında. 15-Cennetül Meva, onun (Sidre'nin) yanındadır. 16- Sidre'yi bürüyen bürüyordu. 17- Göz ne kaydı ne de saptı. 18- And olsun o, Rabbinin büyük âyetlerini gördü. 19- Gördünüz mü Lat ile Uzza'yı?, 20- Ve üçüncüsü olan diğer Menat'ı? 21- Erkek sizin de, dişi O'nun (Allah'ın) öyle mi? 22- İşte bu haksız bir taksim. 23- Bu (putlar, Lât, Menat ve Uzza) sizin ve babalarınızın taktığı isimden başka bir şey değildirler. Allah onlar hakkında bir delil indirmedi. Onlar ancak zanna ve nefislerin hevasına uyarlar. And olsun onlara, Rablerinden hidâyet gelmiştir. 24- Yoksa insana her umduğu şey var mıdır? 25- Ahiret de, dünya da Allah'ındır. 26- Gökyüzündeki meleklerin şefaati, ancak Allah'ın dilediği ve razı olduklarına izin verdikten sonra fayda verir. 27- Âhirete iman etmeyenler, Meleklere dişi adı takarlar. 28- Onların bu konuda bilgileri yoktur. Onlar zanna uyarlar. Zan ise haktan hiçbir şey ifade etmez. 29- Onun için zikrimizden (Kur'ân'dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden, sen yüz çevir. 30- İlimden ulaşabilecekleri yer işte budur. Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. Doğru yolda olanı da O daha iyi bilir. 31- Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Kötülük edenleri yaptıklarına karşılık cezalandırması ve iyilik yapanları da daha güzeliyle mükâfatlandırması için (yaratmıştır.) 32- (O iyilik yapanlar) ufak tefek hatalar hariç, günahın büyüklerinden, fuhuştan kaçınırlar. Şüphesiz Rabbinin mağfireti boldur. O, sizi topraktan yarattığında da, annelerinizin karnında iken de en iyi bilendir. Kendinizi temize çıkarmayın. Mûttaki olanı en iyi O bilir. 33- (Kur'ân'dan) yüz çevireni gördün mü? 34- (Malından) azıcık verip de kaskatı kesileni, 35- Gaybın ilmi yanında da o görüyor mu? 36- Musa'nın sahifelerindekiler ona haber verilmedi mi? 37- Görevini tam yerine getiren İbrahim'in (sahifelerindekiler haber verilmedi mi?) 38- Hiçbir günâhkar başkasının günahını taşımayacaktır. 39- İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır. 40- Şüphesiz çalıştığı yakında görülecektir. 41- Sonra tam karşılığı verilecektir. 42- Son varış yeri Rabbinedir. 43- Şüphesiz güldüren de ağlatan da O'dur. 44- Öldüren de dirilten de O'dur. 45- Şüphesiz erkek ve dişi, iki çifti yaratan O'dur. 46- Atıldığı zaman meniden (yaratan O'dur.) 47- Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir. 48- Zengin edip memnun eden O'dur. 49- Şi'ra yıldızının Rabbi O'dur. 50- Evvelki Ad'ı (Hud'un kavmini) helâk eden O'dur. 51- (Salih'in kavmi) Semud'u da bırakmadı. 52- Daha önce Nuh kavmini de (helâk etti). Çünkü onlar çok zalim ve azgın idiler. 53- (Lût kavminin) şehirlerini kaldırıp yere vurdu. 54- Onları bürüdükçe bürüdü. 55- Peki, Rabbinin hangi nimetlerinden şüpheleniyorsun? 56- Bu, önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. 57- Yaklaşan (kıyamet) yaklaştı. 58- Allah'tan başka onu açığa çıkaracak yoktur. 59- Bu söze mi (Kur'ân'a mı) şaşıyorsunuz? 60- Gülüyor da, ağlamıyorsunuz. 61- Sizler(Kur'ân dinlenilmesin diye) oynayıp duruyorsunuz. 62-Artık Allah'a secde edin ve O'na ibadet edin. (Secde ayeti) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/18-necm-suresi-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/necm-suresi-tefsiri-ali-kucuk Kuranı kerim tefsir grubu günde 1 ders : https://chat.whatsapp.com/GNtQOkfXY7q4twBoslXoOi

Hizmetten
Tarih boyu diktatörlerin değişmeyen bahaneleri… | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 7, 2023 6:15


Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسٰى وَلْيَدْعُ رَبَّهُ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَنْ يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ Bu âyet-i kerime, Firavun ailesi içinde neş'et edip, Hazreti Musa'ya en kritik anda destek veren bir mü'minin (Mü'min-i âl-i firavn) adının verildiği Mü'min Sûresi'nde geçmektedir. Firavun'un “Bırakın, ben Musa'yı öldüreyim; varsın o da Rabb'ine yalvarsın. Doğrusu ben onun, sizin dininizi değiştirmesinden ve bu yerde, bu ülkede fesat çıkarmasından korkuyorum.” dediğini anlatmaktadır. *Mekke müşriklerinin Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) için, “Ailelerimizi bölüyor, bizi atalarımızın yolundan döndürmeye çalışıyor.” dedikleri gibi; Firavun da kendi kavmine, “Dininizi, sisteminizi değiştirmesinden, sizi birbirinize düşürüp, bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum.” diyor ve kendi müfsitliğini gizleme gayreti içinde, eskiden beri bütün tiranların, diktatörlerin, tağutların yaptığı gibi davranıyordu. *Evet hak karşısında yenilince ya kuvvete ya da demagojiye başvuran, dünyanın kaderine hâkim bütün mütekebbirler, despotlar gibi, Firavun da kuvvet gösterisinde bulunmak istiyor, bunun için halka sığınarak kamuoyu oluşturma gayretleriyle demagojiler yapıyor ve “Onun, dininizi/sisteminizi değiştirmesinden veya ülkede fesat çıkarmasından korkuyorum.” diyordu; diyor ve sanki o âna kadar her şey yolundaymış, toplum da müreffeh ve mesutmuş da Hazreti Musa her şeyi karıştırmış, halkı kargaşaya sürüklemiş gibi bir imaj uyarmaya çalışıyordu. Mütekebbir zorbalardan Rabbimize sığındık!.. *Firavun'un gittikçe çöküp, nihaî bir kaybetme noktasına doğru hızla ilerlemesine karşılık, Hazreti Musa fevkalâde rahattı ve Firavun'un tehditleri karşısında en ufak bir sarsıntı bile hissetmiyordu. Bu itibarla da hemen cevabını yapıştırmıştı: وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ “Ben, hesap gününe inanmayan her mütekebbir (gururlu, kendini beğenmiş zorba)dan benim ve sizin Rabbinize sığındım.” (Mü'min, 40/27) diyerek, bir yandan Hakk'a güvenini ortaya koyarken diğer yandan da bütün insanların Rabbinin sadece Allah olduğunu bir defa daha ihtar etmişti. *Bu ayet-i kerimelerle, bir tarafta Firavun'un tiz perdeden atıp tutması, ölüm tehditleri savurması, ölüm tehditleri savururken de içten içe aklî, mantıkî ve kalbî tutarsızlıklarının şuurunda olarak tedirginliği, telaşı ortaya konuyor. Ayrıca, böyle bir tedirginlik ve telaş karşısında, daha evvel horlayıp hakir gördüğü teb'anın gücünü yanına almaya çalışması ve bu uğurda onların dinî hissiyatlarını istismar etmesi anlatılıyor. Dahası her devirde olduğu gibi, kendisi fesat çıkarıp dururken başkalarını fesatla karalaması, her fırsatta mü'minlere düşmanlık yapmasına mukabil dindarların dinin ruhunu değiştirdiklerinden ve değiştireceklerinden dem vurması nazara veriliyor. Diğer taraftan da bütün bunlara karşı Hazreti Musa'nın fevkalâde bir temkin içinde halka bedel Allah'a sığınması ve Firavun'un kibrini, gururunu onun yüzüne vurması hatırlatılıyor. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kur'an Mealleri
87. A'la suresi (Arapça: سورة الأعلى), HKMK Hasan Basri Çantay meali Kur'an meali

Kur'an Mealleri

Play Episode Listen Later Sep 6, 2023 2:45


A'la Suresi (Arapça: سورة الأعلى), Kur'an-ı Kerim'in Mekke'de nazil olan surelerinden olup, Mushaf'taki resmi sırası itibariyle 87. ve iniş sırasına göre ise, 8. suresidir. Bu sure, yüce Allah'ı tesbih etme emriyle başladığından dolayı bu adı almıştır. İbn-i Mesud'un rivayeti esasınca A'la Suresi'nin ilk ayetinde, rükû ve secde zikrinin tesbih olduğu ve namazın bu iki (rükû ve secde) yerinde (Subhanallah ile) Allah'ın tespih edilmesi gerektiğini beyan eden fıkhi bir hüküm bulunmaktadır. Ayrıca bu surenin 14 ve 15. ayetlerinde de Ramazan bayramı hakkında iki fıkhi hüküm dile getirilmiştir. A'la Suresi A'la Suresi, yüce Allah'ı tesbih etme emriyle başladığından dolayı bu adı almıştır. “Sebbihi'sme Rabbike'l A'la.” (tercüme: Yüce Rabbinin ismini tesbih et.) Ayetlerinin sayısı hakkında hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 19 ayet, 72 kelime ve 296 harften ibarettir. Mushaf'taki resmi sırası itibariyle 87. ve iniş sırasına göre ise, Kur'an'ın 8. suresidir. Bu sure Mekke'de nazil olmuştur. "Lafız" ve "hacim" bakımından “Mufassal”(geniş) surelerden olup, "Evsat" sureleri grubundandır. Allah'ı tesbih ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi surenin sonuncusudur. Konuları İbn-i Mesud'un rivayeti esasınca A'la Suresi'nin ilk ayetinde, rükû ve secde zikrinin tesbih olduğu ve namazın bu iki (rükû ve secde) yerinde (Subhanallah ile) Allah'ın tesbih edilmesi gerektiğini beyan eden fıkhi bir hüküm bulunmaktadır. Ayrıca bu surenin 14 ve 15. ayetlerinde de Ramazan bayramı hakkında iki fıkhi hüküm (Ramazan Bayramı ve Ramazan Bayramı fitresi) dile getirilmiştir. A'la Suresi, Allah'tan korkanların öğüt aldığını ama şekavet yolu üzere olanların ise, öğüt ve nasihatten kaçtığını zikrederek Allah Resulüne (s.a.a) öğüt ve nasihatin faydası ve gerekliliğini beyan etmektedir. Daha sonra, katı kalplilerin ahiretteki durumundan bahsederek, temiz kalplilerin doğru yol üzere olduklarını müjdelemektedir.[1]

Hizmetten
Mefkûre kahramanları, her mevsim ürün veren bereketli ağaç gibidir! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Aug 8, 2023 9:46


Mefkûre kahramanları, her mevsim farklı bir ürün veren kelime-i tayyibe veya bereketli ağaç gibidir!.. *Mefkûre insanları, birer kelime-i tayyibe gibi her mevsim farklı bir ürün/meyve vermesini bilmelidirler. Cenâb-ı Hak, İbrahim Suresi'nde şöyle buyurur: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ “Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı: Güzel söz (kelime-i tayyibe), kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Düşünüp ders çıkarsınlar diye Allah insanlara böyle temsiller getirir. Kötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca benzer.” (İbrahim, 14/24-25) *“Kelime”yi, ağzınızdan çıkan bir söz, davranış olarak ortaya koyduğunuz bir tavır, arkada bıraktığınız bir eser, sebebiyet verdiğiniz olumlu veya olumsuz bir şey şeklinde şümullü anlamak lazım. “Habis kelime”nin misali, yeryüzünün derinliklerine doğru kök salmadığından sürekli oynayıp duran, değişik fırtınalar karşısında savrulan ve hatta devrilen ağaç gibidir. Yeryüzünde onun için hiç karar yoktur. Güzel kelimenin misali ise, tertemiz, kendisine güve musallat olmamış, küfe maruz kalmamış, yerin derinliklerine doğru kök salmış, sabitkadem, dimdik, yukarılara doğru ser çekmiş bir ağaç gibidir. *Madem mü'min de bir Allah kelimesidir; o da işte öyle güzel bir ağaç gibi olmalı ve her mevsimde o mevsime göre bir kısım meyveler vermelidir. Öbür tarafta Cenâb-ı Hakk'ın inayet elinin damlayı derya, zerreyi güneş yapıp iade etmesi için burada her mevsimi en iyi şekilde değerlendirmelidir. Bu video 04/10/2015 tarihinde yayınlanan “Hizmet Mevsimleri ve Himmet Meyveleri” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Mevlana Takvimi
TEVÂZÛDA TOPRAK GİBİ OL - 31 MAYIS 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 31, 2023 3:12


Tevâzû, sözlükte boyun eğmek demektir. Örfte, insanın, makam ve azâmetinin gereğinden çıkması, emsalinin derecesinden inmesidir. Hakîkati araştıran âlimlere göre, tevâzû; kulun, kendi nefsi için bir değer, bir kıymet ve bir üstünlük görmemesi, içinde bulunduğu hâli, hak ettiğinden daha büyük görmemesidir. Tevâzû'nun en geçerli olanı, hiç kimseye yaltaklanmadan ve zillete düşmeden, ölçülü, tutarlı ve itidalli bir şekilde bulunmaktır. Kur'ân-ı Kerîm ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde tevâzu üzerinde önemle durulmaktadır. “Rahman'ın iyi kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde alçakgönüllü yürürler. Cahiller kendilerine takıldıkları zaman da, onlara “selâm” deyip geçerler. Onlar mü'mînlere karşı şefkâtli ve merhametlidirler. Her zaman onları rükûda iki büklüm ve secdede kıvrım kıvrım bulursun!” (Furkan s. 63) Şeyh Sadî diyor ki: “Ey insan! Allâh (c.c.) seni topraktan yarattığı için alçak gönüllü ol. Ateş gibi hırslı, inatçı olma ve dünyayı yakma. Korkunç ateş yükseldi, sivrildi. Toprak ise tevâzu gösterdi. Ateş böyle yükseldiği, yani kibirlendiği için ondan la'netlenmiş şeytan yaratıldı. Toprak alçakgönüllülük gösterdiği için ondan da Adem (a.s.) yaratıldı.” Ebû Zeyd (r.a.) der ki: “Kul, yaratılanlar arasında, ondan daha şerlisi olduğunu sandıkça, o mütekebbirdir, büyüklük taslayandır.” Ona denildi ki: “Pekiyi ne zaman mütevazi olur?” cevâben şöyle dedi: “Kendisi için söz ve hâl hakkı görmediğinde.” Mütevâzi, boyun eğdiği zaman kendini, yaptığının üstünde gören kimse değildir. Mütevazi; boyun eğdiğinde kendini, yaptığının altında görendir. Tevâzû, bâzen Rabbinin büyüklüğünü hissettiğinde olur. Bu gerçek tevâzûdur. Bâzen de tevâzû, kulun kendi noksanlarını gördüğünde olur. İlk tevâzû, nefsi söndüren, onu eriten benlikleri yok eden kibir ve başkanlık tuzağını nefisten söktürür. İkinci tevâzû ise, kulun fazilet derecelerine yükselmesini sağlar. (Muhammed Alevî Mâlikî (r.h.), Kâmil İnsan Hz. Muhammed (s.a.v.), s.150)

Tarih Köşesi
İslamiyet Tarihi: Miraç ve İsra Hadisesi

Tarih Köşesi

Play Episode Listen Later May 24, 2023 5:40


Bölümün Youtube videosu; https://youtu.be/5Jez01zRM6U Destek vermek isterseniz; Youtube linki: www.youtube.com/@yasinacarpodcast Patreon Hesabım: www.patreon.com/yasinacar/membership Instagram linki: www.instagram.com/yasinacar50 Kaynak; • Muhammed İbn Salih edDimaşkî, Subulu'l-hüda ve'r-reşad fi hedyi hayri'l-ibad, Beyrut 1993, (terc. Ebu Bekir Sifil), İstanbul 2011, c. III, s. 148. • 9 Bu bilgilerle ilgili rivayetler genel olarak sahih kabul edilmektedir. Bkz. Buhârî, Salât 1; Menakıbu'lEnsar, 42; Enbiya 5; Bed'u'l-halk 6; Müslim, İman 263. • Buhârî, Menakıbu'l-Ensar, 42; Müslim, İman 259; İmam Ahmed, Müsned, c. III, s. 148. • 13- İmam Zehebî, Sîre, Beyrut 1982, s. 154. • "Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (Ey Müşrikler! Şimdi siz Peygamberin) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? And olsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (asli şekliyle) Sidretü'l-Münteha'nın yanında görmüştü. Me'va cenneti de Sidre'nin yanındadır. O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. And olsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü." (Necm, 53/8–10) • "Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) gecenin bir kısmında Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." (İsra, 17/1) • Buhârî, Tefsir (İsra Suresi), 3 (4709). Sütü tercih ettiğine dair kaydedilen hadislerin sahih olduğu ile ilgili olarak bkz. M. es-Sûyânî, es-Siretun Nebeviyye, c. I, s. 146 • Abdullah İbn Abbas'ın rivayetiyle gelen hadiste Resûlullah şöyle buyurmuştur: "Cebrail beni öyle yüksek bir yere çıkardı ki, orada kaza ve kaderi yazan meleklerin kalem cızırtılarını duymaya başladım" (Buhârî, Enbiya 5; Müslim, İman 263.

Hizmetten
Hizmet hareketinin Gaye-i hayali... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Apr 6, 2023 10:07


Bu video 05/06/2016 tarihinde yayınlanan “Ramazan Oruç ve Takva” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... *Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır: حُفَّتِ الْجَنَّةُ بِالْمَكَارِهِ وَحُفَّتِ النَّارُ بِالشَّهَوَاتِ “Cennet çepeçevre nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle sarılmış, Cehennem de (bedenî arzu ve iştihâları kabartan) şehevâtla…” Evet, Cennet mekârihle, insana ters, ağır ve zor gelen bir kısım hadiselerle kuşatılmıştır. Onlara takılmadan ve o dikenli tarlalardan geçilmeden oraya ulaşılamaz. Cehenneme gelince, o da cismânî, bedenî, beşerî ve garizî hislerle, şehvetlerle, arzularla, bohemlikle, yemekle, içmekle, yan gelip yatmakla ve dünyada ebedî kalacakmış gibi davranmakla kuşatılmıştır. *Kaynaklarda, Hazreti Ömer'in (radıyallahu anh) gözünün nuru olan bir delikanlıdan bahsedilir. O genç ismet ufkunun temsilcilerindendir. Bir tuzağa düşüp günaha karşı hafif bir temayül gösterecek gibi olunca birdenbire “Allah'a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir dürtü ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar, basiretlerine tam sahip olurlar.” (A'raf, 7/201) mealindeki ayetin diline dolandığını fark etmiş; Cenâb-ı Allah'tan hayâ etmiş; gönlü Allah korkusundan hâsıl olan heyecana dayanamamış ve genç oracığa yığılıp kalmıştır. Hazreti Ömer, gencin ölüm sebebini anlayınca hemen gömüldüğü yere gider ve orada ona şu ayetle seslenir: “Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki Cennet vardır.” (Rahmân, 55/46) O, sözlerini bitirdikten sonra herkesin duyacağı şekilde mezardan şöyle bir ses yükselir: “Yâ Emire'l-Mü'minîn! Allah bana onun iki katını verdi.”

Mevlana Takvimi
HESABI İLK SORULACAK İBÂDET - 14 OCAK 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 14, 2023 3:00


Kulların ilk önce hesaba çekilecekleri şey Allâh (c.c.)'a imân edip etmedikleridir. Eğer imân etmişlerse bundan sonraki aşamada imânın gereklerini yerine getirip getirmedikleri hususunda hesaba çekileceklerdir. İmândan sonraki aşamada imânın bir gereği olarak kullardan istenen ilk şey namazdır ki bu ibâdet kulların üzerinden kesinlikle düşmeyen ve daima edâ etmesi gereken sorumluluktur. Hac ibâdeti insanın sağlığının bozulmasından veya ekonomik gücünün olmamasından ötürü üzerinden düşebilir. Oruç ibâdeti hastalık yahut seferi olması dolayısıyla yine kulların üzerinden düşebilir. Aynı şekilde zekât ibâdeti de zekâta tabi malının olmamasından dolayı üzerinden düşebilir. Ömründe bir defa olsun Kelime-i Şahadet'i ikrâr eden kimse de bu farzı yerine getirmiş olur. Oysa namaz ibâdeti, hastalıkta, sağlıkta, zenginlikte, fakirlikte, gençlikte, yaşlılıkta, seferde, hazarda, her türlü şartlarda Allâh (c.c.)'a imânın gereği olarak yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Kesinlikle kulun üzerinden düşmez. İşte bu nedenledir ki eğer insanın namazı eksiksiz çıkarsa diğer âmellerinin hesabı çok kolay olacaktır. Günâhkâr müminler ise dünyada iken işledikleri mâsiyetlere göre hesaba çekileceklerdir. Dünyada iken işlediği iyiliklerin kötülüklerin ve de Allâh (c.c.)'un ona ihsan ettiği nimetlerin yazılı olduğu kitabı kendisine verilecektir. Allâh (c.c.)'un fazlından ve rahmetinden uzak olarak hesaba çekilecekleri için önce isyanlarının karşılığı olan azâbı çekmek için cehenneme girerler, daha sonra da cennete idhâl olunurlar. Allâhü Teâlâ'nın şu âyet-i kerimede istisna tuttuğu kimseler onlardır: “Rabbinin dilediği hariç...” (Hûd s. 107) Bu âyette yapılan istisna, azâbın sonraki aşamasını ihtivâ etmektedir. Yani küfür veya mâsiyetlerinden dolayı bedbaht olanlar hep birlikte ve aynı anda azâp görmeye başlayacaklar fakat daha sonraki aşamada günâhkâr olanlar cehennemde ebedi olarak kalmayacaklar, Allâh (c.c.)'un engin rahmetiyle cehennemden çıkarılacak ve cennete girdirileceklerdir. (İmâm Şarani, Ölüm-Kıyâmet-Ahiret, s.115-116)

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - İnsan bu, malum!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 13, 2022 4:47


Önceki yazımızı “İlahî Sanatı, icrası yönünden kalbi ve onun hallerini zemin edinen sanat, sadece sonuçları yani esere dönüşmesi itibariyle Fıkh'ın alanına girer” diyerek bitirmiştik. Buradan bakıldığında insanın tanınabilir ve tanınamaz şeklinde iki ayrı özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Felsefecilerin “İnsan bu, meçhul!” şeklindeki meşhur söyleyişleri de insanın layıkıyla tanınamayacağına dair kanaati özellikle destekliyor gibidir. Bizim inanışımıza göre ise insan meçhul değil, malumdur. Çünkü onun hakkında Kur'an'ın ve Peygamberimizin verdiği bilgilerde bir eksiklik yoktur. Eksiklik onların verdikleri bilgilerin keşfinin henüz tamamlanmamış olmasındandır. Dolayısıyla insan insan olarak malumdur ancak onun hakkındaki zahirî ve batınî bilgilerin derinliği aşılabilmiş değildir. Bunları keşfetme iddiasındaki tek ilim ve uygulama ise Tasavvuftur ki, bu müessesede tarikat adıyla ortaya çıkan her bir yeni yol onun iddiasının baki ama onun da henüz tamamlanmış olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan, Kur'an ve hadislerdeki sahih bilginin ilk zamanki tazeliğini hâlen muhafaza ettiğini söylemek aşırı bir yorum olmasa gerektir. Geldiğimiz bu noktada, Müslüman sanatlarına mahsus olarak ifade ettiğimiz “İnsan nefsi nedeniyle kendisinin kurdudur” şeklindeki ilk dinamiğin, insanın varlığına ve hayatına mana kazandıran özellikli ve öncelikli kimi isimlere, kavramlara ya da ıstılahlara göre inşa edilmesi elzemdir. Bu bağlamda İhyâ'sında kalp, ruh, nefs ve akıl isimlerini önem sıralarına ya da insandaki karşılıklarına göre öne çıkaran İmam Gazzâlî (k.s.), bunların anlamlarını şöyle sıralamaktadır: “Cismani kalp, cismani ruh (nefes, can), kötü arzuların kaynağı olan nefis ve bilgiler (toplamı olarak akıl). Bu dört kelimenin beşinci bir (ortak) anlamı var ki o da insandaki ‘bilen ve idrak eden güç' anlamındaki ilâhî vergidir.” Bunların devamında “Kur'an'da kalp kelimesinin geçtiği yerlerde bununla insandaki eşyanın hakikatini bilme ve tanıma yeteneği”nin kastedildiğini belirten Gazzâlî, Müddessir suresinin 31. ayetinde geçen “Rabbinin askerlerini ondan başkası bilemez” mealindeki ifadeden hareketle, “Yüce Allah'ın kalplerde, ruhlarda ve daha başka âlemlerde mahiyetlerini ve ayrıntılı sayılarını kendisinden başka hiçbir kimsenin bilemeyeceği donanımlı orduları” bulunduğunu söyleyerek, onlardan bazılarına işaret eder. Onun zikrettiği işaretleri aktarmadan önce, mezkûr ilâhî ifadede geçen ordular (cunûde) kelimesinin, korunmaya ve savaşa delalet ettiğini belirtelim. Zira ordulardan söz edilen yerde, savunulacak bir alandan ve bu maksatla yapılan veya yapılacak olan bir savaştan da söz ediliyor demektir. Allah teâlânın söz konusu ayetteki ordu örneğini, yine aynı ayetin sonunda buyurduğu şekilde, sadece insanların düşünmesi için verdiğini de bildiğimize göre, insanın kendinde savunulması gereken bir yurt ve aynı zamanda yine kendinde bir savaş alanı olduğunu düşünebiliriz.

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - “İstersem dilim kurusun, verirler de almazsam elim kırılsın...”

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 5, 2022 4:06


Sevdiklerimiz çok kalmıyor burada. Çok sevdiklerimiz, daha çabuk gidiyor. Ömer Tuğrul Hoca, soyadı gibi, kelimenin tam anlamıyla “İnanç eri” idi. Vefat haberi ulaştığında, elimden bardağı düşürdüm. İbrahim Kalın'ın taziye mesajında belirttiği vasıfları iyi anlamak gerekir. Şöyle diyordu Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü: “Rabbinin sevgili bir kulu, ebediyet yurdunun bir eri olarak yaşadı. İman, ahlâk, erdem, şefkat, merhamet ve güzellik yoluna adanmış bir ömür... Cemali de güzeldi, celali de.”

Kur'an-i Kerim Tefsiri
244 Enam Suresi 153-158 Tefsiri Mahmut Toptas

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Aug 23, 2022 29:25


#244 En'am Suresi 153-158 Ayet-i Kerimeler Rahman ve Rahim Olan Allah'ın adıyla 153- Muhakkak bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyunuz. Başka yollara uymayın; sizi Allah'ın yolundan ayırır. Sakınasınız diye Allah bunları size tavsiye etti. 154- Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, yol göstermek ve rahmeti tamamlamak üzere Musa'ya kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşmaya iman ederler. 155- İşte bu da, indirdiğimiz mübarek kitaptır. Ona uyun, Allah'tan sakının ki merhamet olunasınız. 156- "Kitap ancak bizden önce (Yahûdî ve Hıristiyan) iki taifeye indirildi. Biz onları öğrenmekten gafildik" demeyesiniz diye (Kur'ân-ı indirdik). 157- Yahut "Eğer bize kitap indirilmiş olsaydı biz onlardan daha doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (indirdik). Rabbinizden apaçık delil hidayet ve rahmet geldi. Allah'ın ayetlerini yalanlayan ve ondan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Allah'ın ayetlerinden yüz çevirenleri bu yüz çevirmeleri sebebi ile azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. 158- Onlara meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bir kısmı geldiği günde daha önce iman etmemiş olanların veya iman içinde bir hayır işlememiş olanlardan hiçbir kimsenin imanı ona fayda vermez. De ki: "Bekleyin biz de bekliyoruz." (Bak:Fecr, 89/22-23, Enfâl, 8/32, İsrâ, 17/92, Mümin, 40/85) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/244-enam-suresi-153-158-tefsiri Rasûlullah ﷺ şöyle duâ ederdi: "Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, Sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!” (Ebû Dâvûd, Vitir 26)

Synergy Kendiyas
KENDİNE DOĞRU OL! LADİKLİ AHMET EFENDİ HZ.15.08.2022 | Synergy Kendiyas |

Synergy Kendiyas

Play Episode Listen Later Aug 16, 2022 18:20


Doğru olun! Doğru olmak önce insanın kendisine doğru olmasıdır. Kendine doğru olan, olan her şeyi doğru şekilde kendine anlatır. Kendini anlatmak demek nefsini de alır, ruhunu da alır, bedenini de alır, toplar bir araya getirir, harmanlar, doğru bir şekilde anlatır. Kendine doğru olan gördükleri ve yaşadıklarını kendini kandırmak üzere değil, doğru olarak, olduğu gibi kendine anlatırsa işte o zaman ahiretini de geleceğini de ve yaşantısını da doğru olarak dizayn eder, düzenler. Doğru olarak kendini anlatan Rabbine de doğru olur. Rabbine doğru olmak ne demektir? Rabbinin verdiği emirleri değiştirmeye kalkmaz, bu da böyle olur demez. Yapamadıklarında sebep göstermez. #synergykendiyas #doğruolmak #nefs #nefis #ruhu Facebook: https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Tüm kulaklarınla dinlemek ve tüm gözlerinle görmek için Arafat'ta dur!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 6, 2022 4:56


İhrama girmek haccın şartı, Arafat'ta vakfeye durmak ve Kabe'yi tavaf etmek onun iki rüknüdür. Sair emirler, ibadetler, dualar, zikirler bunların arasında, devamında ve içinde gerçekleşir. Arafat, Mekke'nin doğusunda Tâif yolu üzerinde kuzey, güney ve doğu tarafı dağlarla çevrili düz bir alandır. Harem sınırın dışındaki Hil bölgesinde olmakla birlikte, Müzdelife'yi de kendine katarak (Mevâkıf) Harem'e bitişen bir büyük mescittir. Mekke'den Arafat'a doğru yürüdüğümüzde “Allah ile Allah karşısında ve marifet gününde Allah'a yürüdüğümüzü dikkate alırız. Çünkü orası Arafat'taki bir mescittir ve orası kulluk mescididir. Mescit, sadece kulluk mekânı olabilir, çünkü secde, eğilmek ve yüksekten aşağı inmek demektir. Bu nedenle secde edene ayaktan yere indiği için 'secde eden' denildi. Arafat mescidi insanın kendisi hakkında bir bilgi verir. Bu bilgi, insanın Rabbinin bilgisine ulaşacağı bir basamak haline gelir. Çünkü 'kendini bilen Rabbini bilir.' Bu nedenle bu secde emredilmiştir. Marifet, sıçrayışta tek bir durum talep eder ki, o da onun ilgili olduğu şeydir. Başka bir ifadeyle kulun bilgisi ve marifetinin özel anlamda Allah'ın mutlak birliğiyle ilişkili olmasını ister.” (İbnü'l-Arabî, Fütûhât-ı Mekkiyye, Trc.: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık) Bu cihetle Arafat arife, ârif, mârif-et, mârifetullâh... kelimeleri ayakta durmak, belli bir yerde beklemek, durmak anlamındaki vakfeye vakıf oluşta toplanır. Bu toplanış, marifetin marifetini ilim ve hüküm pınarı olarak ikiye ayıran en-Nifferî'nin ilim pınarının menbaını hakiki cehl ve hüküm pınarının menbaını da o ilmin pınarı olarak işaretleyerek vardığı şu sonuçtan anlaşılır: “Sana emrettiğimde, sana emretmem sebebiyle onu yerine getir ve onunla ilmini umma; şayet Emrimle emrimin ilmini umarsan, Emrime asi olmuş olursun. Şayet onun ilminin sana açık kılınışı haricinde Emrini yerine getirmezsen, itaat ettiğin şey emir değil, emrin ilmi olmuş olur.” (Mevâkıf, Trc.: Nurullah Koltaş, Büyüyenay Yayınları) Arafat'ta vakfeye durmanın asıl nedenini de burada aramak gerekir. Şöyle ki: Seküler-İlahiyatçıların tahrip ettikleri önemli terimlerden birinin ilim olduğunu; ilim sadece ve sadece Allah'tan alınabildiği halde, onların ilmi başkalarından öğrenilen şeylerin toplamından oluşan malumata indirgediklerini; bu nedenle Arafat'ta “dur” emrinin, seküler malumatın reddini ve dolayısıyla som bir cehli iktiza ettiğini anlarız. En-Nifferî'nin Mevâkıf'ında, “Hak beni (şu makamda) durdurdu ve bana dedi ki”, İbnü'l-Arabi'nin Meşâhid'ü-esrâr'ında “Hak beni (şununla) birlikte şahit kıldı ve bana dedi ki” ibareleriyle başlayan vakfelerinin, öncelikle Sübhân olan Allah'a yönelik ve buradaki en büyük zikrin de Allah'ı tenzih esasında ululamak, yüceltmek anlamındaki Sübhânallâh kelimesi olduğunu idrak ederiz. Bu idrak vakfedeki mümini, en-Nifferî'nin “Rabbini bilen kendini bilir”, İbnü'l-Arabî'nin “Kendini bilen Rabbini bilir” anlayışları arasında bir salınıma uğratır ve zikirden marifete, marifetten zikre doğru cehl içinde teslimiyetle, tüm kulaklarıyla Rabbi'nin emrini işiterek; tüm gözleriyle Rabbi'nin tecellilerini görerek, bu tarzdaki bir işitmenin ve görmenin dışında oluşan dünyevî (seküler) malumattan onu arındırarak saflaştırır. Peygamber Efendimizin (sav) haccın karşılığını cennet ve dolayısıyla günahsızlaşma olarak belirlemesi de bu saflaşmaya işaret olsa gerektir. O halde Arafat'ta vakfe, Allah'ın ve Peygamberi'nin hacda dur dedikleri yerde durmak, hakikatte mezkur zikir ve bilgilenme arzusu yönünde kaynağı İlahî olan bir harekete geçme eylemidir. Bu manada ârif vakfenin mahiyetini ve bu sayede ilmi öğrenen değildir, bilakis ârif, Peygamber Efendimizin “Kâbe'yi tavaf, Safâ ile Merve arasında yapılan sa'y ve şeytan taşlama işi (dünya kelâmı konuşmak veya gafletle geçirmek için değil) ancak Allah'ın adının anılması içindir.” mealindeki hadisine uygun olarak amel etme ilmini öğrenen ve bu esasa tabi olarak bu bilgideki artışı talep eden kişidir. Zira:

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Güzel günün güzel yolcusu

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 25, 2022 4:43


Gün cumadır. İşi, alışverişi tatil ederek Allah'ı anma davetine koşmanın günüdür. Has kokular ve giysiler içinde mescitleri zikirle süsleyip, aynıyla o zikrin rahmetiyle, bereketiyle de süslenmenin günüdür. Bugün kul, emir ve rahmet olarak Rabbinin yere indirdiklerine karşı, bunun şuurunda olduğunu arz sadedinde yerde fiil ile hâl ile Rabbine lâyık olan her ne bulursa O'nun için yukarıya yöneltir. Böylece her cuma, Allah ile kul arasında değerli bir bağın adı olarak, müminlerle güzelleşir ve müminleri güzelleştirir. Geçtiğimiz perşembe günü Rahmet-i Rahman'a kavuşan Nakşıbendî şeyhlerinden Mahmud Ustaosmanloğlu'nun (rahimehullah), güzel yolculuğu da böyle bir günde gerçekleşti. Eski zamanlarını elbette bilemeyiz ama, tanıkları olarak yaşadığımız şu vakitte Fatih semtinde böylesi bir güzel cumaya ve böylesi güzel bir yolcunun yolculuğuna ilk kez tanık oluyoruz. Günün, yolun ve yolcunun güzelliği, merhum Şeyh'e rahmet dilemek için gelenlerin çokluğuyla ayrı bir düzeye taşınıyordu. Ancak Allah'ın dilemesiyle, rahmete erenin değeriyle ve müminlerin yola-yolcuya duydukları muhabbetin büyüklüğüyle birlikte izah edilebilecek bir çokluk... Edirnekapı-Balat-Şehzadebaşı-Aksaray arasındaki havzada namaz kılmaya müsait her yer işte o muhabbet ehli müminlerle doluydu. Tasavvuf ehlinin kesrette vahdet, vahdette müştereklik dedikleri böyle bir şey olsa gerekti. Merhum şeyhe intisap etmiş olanlar; ona intisap etmedikleri halde gönülden bağlı bulunanlar; tasavvufla, tarikatla bir bağları olmadığı halde salt Din-i Mübin'e hizmet edenlere selam vermede ve rahmet dilemede gayretkeş olanlar... Kısaca “bizim” dünyamızın insanları, mırıl mırıl dualarıyla, arşı sarsan tekbirleriyle, hayırlı tanıklıklarıyla, mümince şehadetleriyle... oradaydılar. Ülkemizin geleceğini ellerine teslim ettiğimiz ve başarılarının duacısı olduğumuz yönetici hazirûnun ardında saf tuttu müminler... Allahekber dediler, selam aldılar, selam ilettiler, güzel yolcuya rahmet dilediler ve onu gönderdikleri yolun Rabbine hep birlikte şükrettiler. Merhum Şeyh Mahmud Efendi (rahimehullah), mübarek şahsında Müslümanların birliğini, dayanışmasını, kardeşliğini yegâne yol olarak kendi naaşıyla bir daha göstermiş oldular. Yaşarken, irşad ederken, hayrı tavsiye ederken de bu yolun güzel yolcularından biri değil miydi merhum! Onun Allah'ın dininde hizmetini, Resulüne muhabbetini bilen, Müslümanların zor zamanlarında onlara kol kanat geren biri olduğundan değil miydi aynı zamanda bu söz konusu teveccüh. Ve yine bundan değil miydi kâfirlerin, Bizans artıklarının, müstemlekecilerin onun vefatını vesile edinerek Müslümanların değerlerini küçümsemeye yeltenmeleri... İslâm öyle büyük bir dindir ki, kendisine hizmet edenleri de büyütür. Allah'ın ve Peygamberinin sevgisine talip olarak kendilerini Müslümanların hizmetine adayanların layık oldukları ilgiye mazhar olmadıkları nerede görülmüş? Nerede görülmüş, dildeki ayrılıkların varlığını silerek müminlere “kardeşim” diyenlerin kardeşsiz kaldıkları!

Mevlana Takvimi
MAHŞER GÜNÜ EN BÜYÜK ŞEFAATÇİMİZ, PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'DİR. - 04 HAZİRAN 2022 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 4, 2022 3:03


“Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir fazlalık olmak üzere namâz kıl. Böylece Rabbinin, seni, övgüye değer bir makâma (Makâm-ı Mahmud'a) göndereceğini umabilirsin.” (İsrâ s. 79) Hz. Peygamber (s.a.v.), “Makâm-ı Mahmud, ümmetime şefaat edeceğim bir makâmdır.” buyurmuştur. (İmâm Taberî) İmâm Tirmizî'den gelen bir rivâyette de Hz. Peygamber (s.a.v.)'e Makam-ı Mahmud sorulmuş; “O, şefaattir.” cevâbını vermiştir. Âyetin mânâsı, Rûhu'l-Beyân tefsirinde şöyle açıklanıyor: “Makam-ı Mahmud, mahşer ehlinin tamamına şefaat etme makamıdır. O umumî şefaat sırasında herkes Peygamberimiz (s.a.v.)'e gıpta eder. Çünkü kendisinden şefaat istenen peygamberlerin hepsi de ilk önce şefaat etmekten kaçınır ve herbiri şefaat isteyenleri diğer bir peygambere gönderir. Sonunda bütün insanlar Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e gelirler. Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Ben şefaat etmeye ehilim.” buyurur ve büyük şefaatını yapar. Diğer peygamberler ondan sonra şefaat ederler.” Ömer Nasuhi Bilmen ise bu âyetin tefsirinde şu mânâyı veriyor: “Muhakkak ki, Rabbin seni bir Makam-ı Mahmuda, bir şefaat-ı kübrâ (büyük şefaat) makamına gönderecektir. Senin dereceni bütün mahlûkâtın fevkine (üstüne) yükseltecektir.” Abdullah b. Ömer (r.a.)'den gelen bir rivâyet de şöyledir: İnsanlar, Peygamber (a.s.e.)'nin ümmetleri olarak, cemaat cemaat toplanırlar. Her ümmet, peygamberinin peşine düşer ve: Ey filân, bize şefaat edip bizi bu sıkıntıdan kurtar.” diye ricâ ederler. Büyük peygamberler dolaşılıp hepsinden, bu konuda bir şey yapamayacaklarına dair cevâp alındıktan sonra, şefaat işi dönüp dolaşıp son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gelir. İşte bu, Cenâb-ı Hâkk'ın O (s.a.v.)'i, Makâm-ı Mahmud'a gönderdiği gündür.” Cenâb-ı Hâkk cümlemizi Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in şefaatine nâil eylesin. Âmin. (Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.48)

Hizmetten
“Yazıklar olsun ona!” | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Apr 20, 2022 9:06


Bu video 16/04/2017 tarihinde yayınlanan "ÖTELERE İŞTİYÂK VE PEYGAMBERÂNE ÎSÂR" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Peygamberin gözü kaymadı, şaşmadı, aşmadı da. Vallahi gördü, hem de Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü!” İnsanlığın İftihar Tablosu, Âyetü'l-Kübrâ'nın kendi hususiyetleriyle zuhûrunu müşâhede etti, ama asla gözleri kamaşmadı; kamaşmadı ve bütün gök ehlince “müşârun bi'l-benân” oldu. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle, “O dem ki Sidre'yi bir feyiz sarıyor, sardıkça sarıyordu… Peygamberin gözü kaymadı, şaşmadı, aşmadı da. Vallahi gördü, hem de Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü!” (Necm, 53/16-18) Orada, gördüğü her şeyi doğru gördü. O güzellikler karşısında, kendisini yanlış yorumlamaya sevk edebilecek yanlış algılamaları olmadı. Cenneti, debdebe ve ihtişamıyla gördü, “vücûd-i necmî-i nûrânî”siyle, “vücûd-i hâkânî”siyle… Cismanî keyfiyet kazanıp öbür tarafta size sunulacak şey, o cennet, o cehennem şu anda da mevcut; belki mahiyet farklılığıyla mevcut. Şu anda, siz onu göremezsiniz; çünkü belki birisi bir zakkum-ı Cehennem tohumu halinde, öbürü de bir tubâ-i Cennet çekirdeği halinde. Ama Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendi vücûd-i necmî-i nûrânîsi, vücûd-i hâkânîsiyle gördü. Esasen, rüya değil, tahayyül değil, tasavvur değil ama farklı, tam kendine göre. O vücuda döndüğü zaman, o “tahavvül” mü diyelim, bir yönüyle, o “değişim” mi, “farklı değişim” mi diyelim; sofîlerin ifadesiyle, “fenâ fillah”, “bekâ billah/maallah” mı diyelim, o vücûd-i hâkânîsiyle, o âlemler, bütün debdebe ve güzelliğiyle meşher gibi O'nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) önüne serildi. Neye baktı ise o engin bakışıyla, sadece bakma değil, gördü; her şeyi gördü. Her şey nasıl görülecekse, göz kaymadı, öyle gördü; onun hakkında nasıl bir mütalaada, nasıl bir analizde, nasıl bir sentezde bulunulacaksa, nasıl bir terkipte, nasıl bir tahlilde bulunulacaksa, öyle bulundu. Bir de çokları gibi Kadı Iyaz, “Şifâü'ş-Şerîf”inde ısrarla üzerinde duruyor, Aliyyü'l-Kâri de, Şifâ kitabı üzerine yazdığı şerhte Kadı Iyaz hazretlerinin mütalaalarına destek veriyor: Kaynak söylüyorum, erbâbı bilir bunları; “Cenâb-ı Hakk'ın cemâl-i bâ-kemâlini de gördü!” diyor. Ama şu, bir disiplindir: “Muhît, muhît olduğu aynı anda, muhât olmaz!” Onun için Kur'an-ı Kerim, esas, “ihâtâ”yı nefyetmekte: “Gözler O'nu idrak/ihata edemez, O'na ulaşıp O'nu göremez, fakat O bütün gözleri idrak eder, görür ve kuşatır. O, Lâtif (en derin, en görünmez şeylere de nüfuz eden)dir, Habîr (her şeyden hakkıyla haberdar olan)dır.” (En'âm, 6/103) Basarlar, O'nu ihata edemez, kuşatamaz! Çünkü bizim basarımız, bir yönüyle “muhât bir basar”dır, bize göredir; ne kadar engin bakarsanız bakınız, bize göredir. Oysaki O (celle celâluhu) nâmütenâhîdir, nâmütenâhî… Nasıl “Zât-ı Baht” dediğimiz Hazreti Zât-ı Kibriyâ, “nâ-kâbil-i idrâk”tir; aynı zamanda ihâta edilme mevzuunda da O, öyle ihata edilmez. Ama Efendimiz, o yüksek kabiliyet ve istidadıyla ve gözü kaymama kabiliyetiyle, Cenâb-ı Bârî hazretlerini de gördü; o baş döndürücü şeylere de şâhit oldu. Bir; böyle anlamak lazım. Bir de başınız öyle döner ki, işte “Bed'ü'l-Emâlî”de dendiği gibi; “Mü'minler, O'nu keyfiyetsiz ve kemmiyetsiz olarak görürler. Buna bir misal de getirilemez. O'nu gördükleri zaman da bütün Cennet nimetlerini unuturlar. ‘Allah görülmez' diyen Ehl-i İ'tizâl'e hüsran olsun!” (el-Ûşî, Bed'ü'l-emâlî s.50-54) Ehl-i İ'tizal, “Rü'yet”i kabul etmediklerinden dolayı, “Yazıklar olsun ona!” diyor.

Mevlana Takvimi
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'İN ÜSTÜN VASIFLARI - 20 EKİM 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 20, 2021 3:08


O (s.a.v.), öyle bir kıymeti haiz bulunur ki; ne dille ifade edilebilir, ne de çalışmakla elde edilir. Bu ancak, Yüce Allâh'ın bir vergisi ve tahsisidir. İşte Habibine bu cümleden olarak şunları ihsân etmiştir: Peygamberlik, elçilik, dostluk, muhabbet, seçilme (kendi tarafından), isra, cemâlini müşahede ettirmek, kendisine yaklaştırmak ve cemalini göstermek, vahiy, şefaat, vesile, fazîlet, yüksek derece, Makâm-ı Mahmud, Burak, Mi'rac, tüm insanlığa peygamber olarak gönderilişi, tüm peygamberlere imâmlık yapması, peygamberlerle tüm milletlerarası tanıklık yapması, Ademoğullarının seyyidi (efendisi) olması, Livaü'l-Hâmd vel-beşâre'nin kendisine verilmesi, tebşir etme, Arş sahibi olan Rabbinin nezdindeki yeri ve orada kendisine itaat edilmesi, emanet, hidayet vasıflarına sahip oluşu, âlemlere rahmet olarak gönderilişi, Kevser sahibi bulunması, nimetin kendi üzerinde tamamlanması, geçmiş ve gelecek günâhlarının afv edilmesi, sadrının açılması, şânının yükseltilmesi, zafere kavuşturulması, sükûnetin verilmesi, meleklerle desteklenmesi, kitab, hikmet, Seb'a mesâni ve Kur'ân-ı Azîm'in kendisine verilmesi, Allâh (c.c.)'un kendisine olan rahmeti, meleklerin kendisi için yaptıkları istiğfarına mazhar olması, insanlar arasında adâletle hükmetmesi, sayesinde insanlardan ağır ve yorucu manevî yüklerin kaldırılması, ismi ile yemin edilmesi, duâsının kabulü, bitki ve hayvanların kendisiyle konuşması, Allâh (c.c.)'un izni ile ölüleri diriltmesi, sağırları duyurması, parmaklarından suların fışkırması, azı çoğaltma yeteneği, Ay'ın inşikakı (ikiye bölünmesi), elindeki asanın bir anda kılıç kesilmesi, düşmanın kalbine korku verilmekle zafere kavuşturulması, Allâh (c.c.)'un inâyeti ile bilinmeyen bazı gizliliklere vukufiyeti, bulutun kendisini gölgelemesi, taşların tesbih etmesi, elemleri (kederleri) iyileştirmesi ve benzeri mucizeler ki, sayısını ancak bunları kendisine lutfeden bilir. Bütün bunların yanında âhirette de kendisine, yüksek rütbeler ve de kutsal dereceler, mutluluk veren mertebeler ve akılların idrâk edemeyeceği ve hayâl gücünün bile âciz kalacağı nice nimetler bahşedilecektir. (Kâdı ‘İyaz, Şifâ-i Şerîf, s.64)

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Samirînin Bir Sanatçı Olarak Portresi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 15, 2021 4:40


Tevrat'ta İsrailoğulları'nın kendi tarihlerine düşürdükleri “kara bir leke olarak” anlatılan, altın buzağının yapılmasına ve ilah edinilmesine mahsus olayın, tashih edilmiş bir kıssa olarak Kur'an'da anlatılışı özetle şöyledir: Hz. Musa, arkasında bıraktıklarının kendisinin izinde olduklarından emin bir şekilde, Rabbinin rızasını gözeterek O'ndan yeni emirleri almak için Sina'ya çıkmıştır. Onun emin olduğu cihetten sınanan kavmi ise, Hz. Musa'nın dönüşünün gecikmesi üzerine Sâmirî tarafından saptırılmakla sınanmıştır. Bu aynı zamanda Hz. Musa'nın da sınanmasıdır, zira Sâmirî'nin işine karşı göstereceği tutum onun da sınanması anlamına gelmektedir. Hz. Musa'nın şiddetli bir kızgınlıkla mukabele bulunduğu; kendisine vekil tayin ettiği Hz. Harun'un ise, İsrailoğulları'nın arasına ayrılık sokmama konusundaki Peygamber emrine uyması nedeniyle mağdur ve mazur olduğu hadise, altın buzağının yakılması ve yegâne tanrının Allah olduğunun teyidiyle sonuçlanmıştır. (Tâhâ sûresi, 20/83-99) Bu kısadaki Sâmirî kimdir? Zemahşerî, Keşşâf'ında “hem sapkın hem de saptırıcı” olarak nitelediği Sâmirî'ye dair, “ve Sâmirî onları saptırdı” şeklindeki ilâhî ifadeyi tefsir ederken, onun kimliği hakkında şu bilgiyi vermiştir: “Sâmirî ismi, İsrailoğullarından Sâmira isimli bir kabileye mensup kişi demektir. Sâmira kabilesinin bir Yahudi kabilesi olduğu, bazı dini konularda Yahudilerden farklı inançlara sahip olduğu söylenmiştir. Yine, Sâmirî'nin, Bâcermâ (Musul civarında bir köy) halkından olduğu da söylenmiştir. Ayrıca, Musâ b. Zafer adlı Kirmanlı bir gavur olduğu, görünüşte Müslüman olmakla beraber aslında münafık olduğu, sığıra tapan bir kavimden olduğu da söylenmiştir.” Her devirde tekrarlanabilir bir kök-imge olması bakımından, Sâmirî'nin kimliğine dair özel bir bilginin fazla bir önemi yoktur, ki olsaydı bu Kur'an'da zaten verilirdi. Dolayısıyla kök-imge esasında Sâmirî'nin portresini oluşturan asıl unsur, şu iki ayette şekillenmektedir: “Peki, senin (buzağı putu yapmaktaki) amacın ne idi ey Sâmîrî? O da: ‘Ben onların görmediğini gördüm ve o elçinin izinden bir avuç avuçlayıp bunu (zinetlerin eritildiği çukura) attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi! dedi.” (Taha sûresi 20/95-96) Ayetteki “...Sevvelet lî nefsî” ibaresi, kimi meallerde “Nefsim bana böylece süsledi; Bunu bana yapmamı nefsim süslü gösterdi” şeklinde de okunmuştur. Râgıb el-İsfanî'nin, el-Müfredât'ında “sevvele” kelimesine verdiği şu anlam da bu okumayı teyit etmektedir:

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.)'İN ÜÇ KEZ BEDDUÂ ETTİĞİ GÜNÂH - 26 AĞUSTOS 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 26, 2021 3:06


Lût kavminin yaşadığı şehrin adı Sodom'un halkı, Allâh (c.c.)'un Kur'ân'ında beyân ettiği gibi erkeklere giderlerdi, oturak alemlerinde daha bir çok kötü hareketlerde bulunur, en bayağı çirkefliklerle meşgul olurlardı. Allâhü Te‘âlâ yüce Kur'ân'ının bir çok yerinde Lût kavminin kıssasını bize anlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Vaktâ ki azâb emrimiz geldi, o memleketin üstünü altına getirdik ve tepelerine, balçıktan, pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zâlimlerden uzak değildir.” (Hud s. 83-84) Âyetteki: “Rabbinin katında hep damgalanmışlardı” yani taşlar dünya taşları cinsinden olmadığını belirleyen nişanlarla damgalanmıştı. Ve bu taşlar kimsenin tasarrufda bulunamadığı Allâh (c.c.)'un hazinelerinde saklı idiler. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: “Sizin namınıza en fazla endişe duyduğum husus, Lût kavminin yaptığını yapmanızdır.” Onların yaptıklarını yapanı üç defa lânetleyerek: “Lût kavminin yaptığını yapana Allâh (c.c.) lânet etsin Allâh (c.c.) onun belâsını versin, Allâh (c.c.) ona ilensin” diye bedduâ etmiştir. Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Lût kavminin yaptığını yapan kimseyi bulduğunuz vakit yapanı da, yapılanı da öldürünüz.” İbn Abbas (r.a.)'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: “Bir kısım adi özellikler Lût kavminin yaptığı fiillerdendir. Erkeklerin saçlarını örgü yapmaları, güvercin uçurmak, parmaklarla ıslık çalmak, yerde entarileri sürümek, içkiye devam etmek, erkeklere gitmek, hayvanları taşla öldürmek, kuşlara sapanla taş atmak. Bu ümmet de bu hasletlere bir fenâsını ilave edecek: Kadınların birbirlerine sürtmeleri (sevicilik).” Peygamberimiz (s.a.v.): “Kadınların aralarında sürtüşmeleri zinadır” buyurmuştur. İbn Abbas (r.a.): “Tevbe etmeden ölen livatacının vücudu, mezarında domuz suretine çevrilir” demiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Erkeğe giden ve kadına arka uzuvdan temas eden adama Allâh (c.c.) bakmaz” buyurmuştur. (İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.38-39)

Askıda Kitap
Namazın Farzları!

Askıda Kitap

Play Episode Listen Later Aug 10, 2021 5:34


Farz, Allahü teâlânın yapılmasını istediği kesin emridir. Bir ibâdetin farzları yerine getirilmedikçe, o ibâdet sahîh, doğru olmaz. Namâz kılarken, oniki şartı yerine getirmek farzdır. Bu farzların yedisi namâzın dışında, beşi de içindedir. Dışındaki farzlara (Şartlar) denir. İçindekilere de (Rüknler) denir. [Ba'zı âlimler, tahrîme tekbîrinin, namâzın içinde olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre, namâzın şartları da, rüknleri de, altı olmakdadır.] A) Namâzın Dışındaki Farzlar (Şartları): 1-Hadesden tahâret: Abdestsiz olanın abdest alması, cünüb Gusletmesi (boy abdesti alması) gereken kimse. olanın da gusl etmesidir. 2-Necâsetden tahâret: Namâz kılanın, vücûdunu, elbisesini ve namâz kılacağı yeri, kaba ve hafîf necâsetden ya'nî dînimizde necs (pis) sayılan şeylerden temizlemekdir. (Meselâ; kan, idrâr, alkol gibi maddeler, dînimizde pis sayılmakdadır). 3-Setr-i avret: Avret yerini örtmek demekdir. Avret yerini örtmek, Allahü teâlânın emridir. Mükellef olan, ya'nî âkıl ve bâlig olan insanın, namâz kılarken açması veyâ her zemân başkasına göstermesi ve başkasının da bakması harâm olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Erkeğin avret yeri, göbeğinden dizi altına kadardır. Kadınların ise, yüz ve ellerinden başka her yeri avretdir. 4-İstikbâl-i kıble: Namâz kılarken kıbleye dönmekdir. Müslimânların kıblesi, Mekke-i mükerreme şehrinde bulunan (Kâ'be)nin arsasıdır. Ya'nî yerden arşa kadar o boşluk kıbledir. 5-Vakt: Namâzı, vaktinde kılmakdır. Ya'nî namâzın vaktinin girdiğini bilmek ve kıldığı namâzın vaktini kalbinden geçirmekdir. 6-Niyyet: Namâza dururken kalb ile niyyet etmekdir. Yalnız ağız ile söylemeye niyyet denmez. Namâza niyyet etmek demek, ismini, vaktini, kıbleyi, cemâ'at ile kılınıyorsa imâma uymayı, kalbden geçirmek demekdir. Niyyet, başlama tekbîri söylenirken yapılır. Tekbîrden sonra edilen niyyet, geçerli değildir ve o namâz kabûl olmaz. 7-Tahrîme tekbîri: Namâza dururken (Allahü ekber) demekdir. Bu başlama tekbîrine (İftitah tekbîri) de denir. Başka kelime söylemekle, tekbîr alınmış olmaz. B) Namâzın İçindeki Farzlar (Rüknleri): Namâza durunca yerine getirilecek beş farz vardır. Bu beş farzdan her birine (Rükn) denir. Namâzın içindeki farzlar şunlardır: 1-Kıyâm: Namâza başlarken ve kılarken ayakda durmak demekdir. Ayakda duramayan hasta, oturarak kılar. Oturarak kılamayan yatarak îmâ ile kılar. Sandalyede oturarak namâz kılmak câiz değildir. 2-Kırâet: Ağızla okumak ma'nâsına gelir. Namâzda, Kur'ân-ı kerîmden sûre veyâ Alâmet, nişan.'> âyet okumakdır. 3-Rükü': Kırâetden sonra, elleri dize koyup eğilmekdir. Rükü'da, en az üç kerre (Sübhâne rabbiyel-azîm) denir. Doğrulurken (Semi'allahü limen hamideh) denir. Doğrulunca da, (Rabbenâ lekel-hamd) denir. 4-Secde: Rükü'dan sonra yere kapanmak demekdir. Secde, arka arkaya iki kerre elleri, alnı ve burnu yere koyup kapanmakdır. Her bir secdede en az üç kerre (Sübhane rabbiyel-a'lâ) denir. 5-Ka'de-i ahîre: Son rek'atde (Ettehıyyâtü)'yü okuyacak kadar oturmakdır. Buna (son oturuş) da denir. Namâzın büyük bir iş ve ibâdetlerin en önemlisi olduğu, şartlarının bu kadar çok olmasından anlaşılmakdadır. Ayrıca, vâcibleri, sünnetleri, müstehabları, mekrûhları, müfsidleri de bunlara eklenirse, kulun Rabbinin huzûrunda nasıl bulunacağı, nasıl bulunması lâzım geldiği anlaşılır. Kullar, âciz, güçsüz, zevallı birer mahlûkdurlar. Her nefesde, kendisini yaratan, Allahü teâlâya muhtâcdırlar. Namâz kula aczini bildiren bir ibâdetdir. İşte bu kitâbımızda bu bilgiler sırası ile anlatılacakdır. Namâz Kitâbı | Sayfa : 45

SESLİ DERGİ
Şebnem - Alemlerin Rabbinin Hitâbı

SESLİ DERGİ

Play Episode Listen Later Apr 26, 2021


rabbinin
Ahmed Hulusi
Zelzele Sûresinin Bir Açıklaması - Twitter Sohbetleri

Ahmed Hulusi

Play Episode Listen Later Mar 17, 2021 4:19


Zelzele Sûresinin Bir Açıklaması - Ahmed Hulusi 1. Beden, sinir sistemindeki biyoelektrik gücün kesilmesiyle şiddetli bir sarsıntı ile sarsılıp, tükenişe gittiğinde; 2. Beden içindeki gizli ağırlık noktası olan RUH'u, yani holografik ışınsal bedeni serbest bırakıp dışarıya saldığında; 3. Kendinde hiçbir değişiklik olmaksızın, bedeninde olan bu değişikliği hissedip, görüp, yaşayıp, kendini RUH bedeniyle tanımaya başlayan insan büyük bir hayret, şaşkınlık ve telâş içinde buna ne oluyor dediğinde... 4 - 5. Rabbinin vahyi sonucu olarak beden, bütün özelliklerini ve çalışma sistemini, hâlini ve âkıbetini, neler yapabileceğini, neler geçirdiğini fark ettiğinde... 6. İşte ölümü tadış anı olan, o bedenleri terk anını yaşayan insanlar, tüm yaptıklarının ve neticelerinin görülmesi için yeni bir bedenle bâ's olarak, biyolojik bedenlerinden çıkarak içsel kıyametlerini yaşarlar... 7. Kim zerre ağırlığında bile olsa, yani en önemsiz gördüğü düşünce ve fiillerinin karşılığı olan hayrı, kendi bedenlerinde, kitaplarında, bilinçlerinde yazılı olarak karşılarında görürler... 8. Kim zerre kadar kötü bir düşünce ya da fiil gerçekleştirmişse, bunu da kitabında yani kendi beyin dalgalarından forme olmuş belleğinde apaçık görür!.. (99.Zilzâl: 1-8)

Mevlana Takvimi
HİRA DAĞINDA İLK VAHYİN GELMESİ - 6 ŞUBAT 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 6, 2021 2:54


İmâm-ı Buhârî (r.âleyh), Âişe-i Sıddika (r. anhâ)'dan rivâyet eylemiştir ki: “Vahyin başlangıcı sâdık rü'yâ ile vâki olmuştu. Gördüğü her rü'yânın eseri sabah gibi çıkardı. O zamanda Hira dağına gidip geceleri ibâdet ederdi. Hira dağının mağarasında iken bir Melek geldi: “İkrâ” diye emretti. Yâni: “Yâ Muhammed, Oku!” dedi. Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz Hazretleri de: “Mâ enâ bi-kari” diye buyurdu. Yâni: “Ben okuyucu değilim!” dedi. Resûlullâh (s.a.v) der ki: “Melek beni tuttu, kuvvetle sıktı ve yine salıverip “İkrâ” dedi. Ben de yine “Ben okuyucu değilim” dedim. Üç defa böyle vâki olduktan sonra: “Bütün mevcudatı halkeden ve insânı kan pıhtısından yaratan Rabbinin ismiyle oku! Oku! Bütün kerimlerin kerîmi olan, insana kâlemle yazmayı öğreten ve bilmediği şeyi bildiren Rabbin hakkı için” (Alâk s. 1-5) dedi.” Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz'e Hira dağında bunlar vâki olunca kalbine korku geldi. Bâzı âzası titreyerek döndü. Hz. Hatîce (r.anhâ)'nın evine geldi: “Zemmilûnî, zemmilûnî! (Beni örtülerle sarın, beni örtülerle sarın!)” diye buyurdu. O (s.a.v)'i sıkıca örttüler. Mübârek kalbinden korku zâil oluncaya kadar yattı. Sonra kalkıp: “Yâ Hatîce! Bana ne oldu? Bunun aslı ne olsa gerek?” diye başından geçenleri anlattı ve: “Ya Hatîce, bana bir zarar olmasından korktum” dedi. Hz. Hatîce (r.anhâ): “Hâşâ ve kellâ ki, sana bir zarar yetişsin! Sevin, memnun ol, yâ Muhammed (s.a.v.)! Vallâhi, Hâkk Teâlâ aslâ sana zarar eriştirmez. Sen sıla-i rahm edersin (yâni akrabanla görüşme, buluşma). Vahşet üzere olup onlardan ilişkini kesmiş değilsin. Sözüne sâdıksın. Konuklarına ziyafet ve ikrâm edersin. Halkın müşkül işlerine yardım edersin. Hâkk Te‘âlâ sana hiç zarar mı eriştirir?” dedi. (İmâm Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye, c.1, s.61-63)

Hizmetten
Merhum Hüseyin Baydar Ağabey'e mektup | Ebubekir Sıddık Muhammed

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 15, 2021 13:31


Seyh Huseyin Baydar a mektup, Bugün sana bir saygı ibaresi olarak adının Türkçe yazılışını kullanmayı tercih ediyorum. Seninle hep Arapça konuştuğumuzdan dolayi, dünyada ki beraberliğimiz müddetinde hic ismini Turkce kullanma fırsatım olmadı, Hüseyin ve Hussein , iki telaffuz arasında bulanık bir farkti olan aslinda. Şu anda içinde bulunduğumuz hayatın doğasını algılamasam da, seni 'ölü' olarak da düşünmüyorum. Yaşadığına ve Rabbinin yanında rızıklandirildigindan eminim. (Bakara 154 ve Aali İmraan 169). Ancak bu güvence, aramizdan ayrılışının yüreklerimize verdigi acıyı yok etmeyecek; sadece kederi belki biraz azaltacaktır. Allah ölümsüzlüğü hiçbir ölümlüye nasip etmediği için ölümsüz olmadığını biliyorum. İnanıyorum ki hepimiz - teker teker - bu kaçınılmaz yoldan geçeceğiz ve zamanımız geldiğinde ne bir saat erteleyecek ne de ilerletebilecegiz; şüphesiz Allah'ın rızası dışında her şey mahvolacaktır. Emir O'nundur ve hepimiz O'na döndürüleceğiz. Devamı hizmetten.com'da

Mevlana Takvimi
ASHÂB (R.A.E.)'İN VE SALİHLERİN KORKUSU - 2 ARALIK 2020 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 2, 2020 2:39


Bil ki, peygamberlerden sonra Allâhü Te'âlâ'yı en çok tanıyan ve O (c.c.)'un hakkında en fazla bilgisi olan kimseler ashâb, tabiîn ve bunları takip eden âlimler ve sâlihlerdir. Beşeriyetin en akıllı kesimi de bunlardır. Bunlar da, Alâhü Te'âlâ'dan çok korkmuşlardır. Meselâ, Hz. Ebu Bekir (r.a.), Allâhü Te'âlâ'dan o kadar korkardı ki, büyük hizmetine ve erişilmez imânına rağmen “Keşke ben sorumlu bir insan değil, masum bir kuş olarak yaratılsaydım.” demiştir. Hz. Ömer (r.a.)'in yanaklarında göz yaşlarının açtığı iki oluk vardı. Çünkü Allâhü Te'âlâ korkusuyla çok ağlardı. O azap âyetlerini dinlerken de bayılırdı. Bir gün, “...Ve amel defterleri açıldığı zaman herkes neler yapmış olduğunu görür.” (Tekvîr s. 14) âyetlerini dinleyince bayılmış, bir gün de, “Rabbinin azabı vuku bulacaktır. Hiçbir şey onu önleyemeyecektir.” (Tûr s. 7-8) âyetlerini dinlerken kendinden geçmiş ve bir müddet evde hasta yatmıştır. Muâz İbni Cebel (r.a.) şöyle demiştir: “Cehennem üzerindeki Sırat köprüsünü selâmetle aşıp cennet tarafına geçmedikçe müminin korkusu azalmaz.” Bu az sayıdaki örnekler bile, bu masum ve mahfuz kulların Allâhü Te'âlâ'dan ne kadar korktuklarını açıkça gösterir. Ancak korkmak ve korku duymak, günâh çokluğundan değil, kalp saflığından (arı ve duru olmasından) ve marifet tamamlığından ileri gelir. Bundan dolayı bu zatlar, günâhlarının olmamasına veya çok az olmasına rağmen Allâhü Te'âlâ'dan çok korkmuşlardır. Biz (İmâm Gazalî) ise, şehvet, gaflet ve kasvetle malul olduğumuz için kalplerimizde yeterli korku hissetmiyoruz. Bunu hissetmeyince de ne günâhlarımızın çokluğu, ne amellerimizin azlığı, ne duygularımızın canavarlaşması, ne de bu kötü hâl içinde ecelimizin yaklaşmış olması bizi ürkütmüyor ve silkeleyip harekete getirmiyor. Allâh'ım! Basiretlerimi fethet ve kalplerimizi kendine yönlendir. Ta ki, söylediklerimizi yapalım ve duyduklarımıza uyalım. (İmâm-ı Gazâlî (rh.a.), İhyâ-u Ulûmi'd-dîn, 4.c., 337-347.s.)

Kuran Time
14 - "Biz, Alemlerin Rabbi'nin Elçileriyiz" - BİR NEBİ ÖYKÜSÜ - Şuara Suresi 15-17

Kuran Time

Play Episode Listen Later Nov 20, 2020 13:07


Hz Musa, ağabeyi Harun aleyhisselam'ın peygamberliğe yakışır bir insan oladuğunu nereden biliyordu? "Mucizelerimizle Firavun'a gidin" ayetindeki "mucizeler"den kasıt nedir? Firavun'un karşısına çıktığı zaman ilk söyleyeceği şey ne olacaktı? Firavun psikolojik savaşı hangi sözlerle başlatacaktı? Hepsi bu videomuzda. İyi seyirler. Yabancı dil altyazı çalışması yapmak isteyen arkadaşlarımız videolardaki "subtitle" (altyazı kısmına tıklayarak bize yardıumcı olabilirler) Bu videoda ele alınan ayetler: Şuara Suresi (Elmalılı Meali) 15- (Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz, işitiyor olacağız." 16- "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz. 17- İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."

Mevlana Takvimi
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'E İHSÂN EDİLEN GÜZELLİKLER - 17 EKİM 2020 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 17, 2020 3:14


Peygamberlik, elçilik, dostluk, muhabbet, seçilme (kendi tarafından), İsra, cemâlini müşahede ettirmek, kendisine yaklaştırmak ve cemalini göstermek, vahiy, şefaat, vesile, fazîlet, yüksek derece, Makâm-ı Mahmud, Burak, Mi'râc, tüm insanlığa peygamber olarak gönderilişi, tüm peygamberlere imâmlık yapması, peygamberlerle tüm milletlerarası tanıklık yapması, Ademoğullarının seyyidi (efendisi) olması, Livaü'l-Hamd (hamd sancağı) kendisine verilmesi, tebşir etme, azabtan korkutma vasfının kendisine ihsân edilmesi, Zi'l-Arş'ın (Arş sahibi olan Rabbinin) nezdindeki yeri ve orada kendisine itaat edilmesi, emanet, hidayet vasıflarına sahip oluşu, âlemlere râhmet olarak gönderilişi, Allâh (c.c.)'un rızasına ve istediğine nail olması, Kevser sahibi bulunması, sözünün dinlenmesi ve geçerli olması, nimetin kendi üzerinde tamamlanması, geçmiş ve gelecek günâhlarının afv edilmesi, sadrının açılması, günâh yükünün sırtından bertaraf edilmesi, şânının yükseltilmesi, zafere kavuşturulması, sükûnetin verilmesi, meleklerle desteklenmesi, Kitab, hikmet, Seb'i mesâni ve Kur'ân-ı Azîm'in kendisine verilmesi, ümmetin tezkiye yetkisi ve Allâh (c.c.)'a duâ etme yeteneğine sahip bulunması, Allâh (c.c.)'un kendisine olan râhmeti, meleklerin kendisi için yaptıkları istiğfarına mazhar olması, Allâh (c.c.)'un kendisine verdiği ilhâm ve kabiliyetle insanlar arasında adaletle hükmetmesi, sayesinde insanlardan ağır ve yorucu manevî yüklerin kaldırılması, ismi ile yemin edilmesi, duâsının kabulü, cemâdat ve hayvanatın kendisiyle konuşması, Allâh (c.c.)'un izni ile ölüleri diriltmesi, sağırları duyurması, parmaklarından suların fışkırması, azı çoğaltma yeteneği, ay'ın inşikakı (ikiye bölünmesi), (İsrâ gecesi) güneşin durdurulması, elindeki asanın bir anda kılıç kesilmesi, düşmanın kalbine korku verilmekle zafere kavuşturulması, Allâh (c.c.)'un inayeti ile bilinmeyen bazı gizliliklere vukufiyeti, bulutun kendisini gölgelemesi, taşların tesbih etmesi, elemleri (kederleri) iyileştirmesi, insanların şerrinden korunması ve benzeri mucizeler ki, sayısını ancak bunları kendisine lütfeden bilir. (Kadı İyaz, Şifâ-i Şerîf, 64.s.)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
526.Ders - Mahmut Toptaş - Tefsir Günlüğü - Tahrim Suresi Ayet 1-12

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jun 3, 2020 32:39


*66- TAHRÎM SÛRESİ Medine döneminin ortalarında nâzil oldu. On iki âyettir. Helâl olanları haram kılmamamız bize öğretilir. "Helal ve meşru olan bir şeyi yapmayacağım" diye yemin eden kişinin, yeminini bozması daha iyidir. Yaptığımız kötülüklere yürekten pişmanlık duyarak nasuh tevbesi yapmamız gerektiği bildirilir. Toplumu ifsad eden kâfirlerle ve münafıklarla cihat emredilir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1- Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığını, niçin haram ediyorsun? Allah afvedicidir. 2- Allah, yeminlerinizin çözülmesini farz kılar. Allah'tır sizin Mevlanız. O her şeyi bilen her şeye hükmedendir. 3- Hani peygamber eşlerinden birine (Hafsa'ya) gizlice bir söz söylemişti. O eşi bu sözü (bir başka eşi Ayşe'ye) haber verdi. Allah da bu söz sır naklini peygambere açıklayınca, (Peygamber eşlerinden birine) Bunun bir kısmını bildirdi, bir kısmını bildirmekten vazgeçti. Bunu ona (Hafsa'ya) haber verince (Hafsa) "Bunu sana kim haber verdi?" dedi. (Peygamber de) "Bana her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah haber verdi" dedi. 4- Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, (iyi olur). Çünkü ikinizin de kalpleri kaymıştı. Eğer onun (peygamberin) aleyhine birbirinize arka çıkarsanız, şüphesiz O Allah, Cebrail ve mü'minlerin salihi onun dostudur. Bunun ardından melekler de yardımcıdırlar. 5- Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona sizden daha hayırlı, Müslüman, mü'min, itaatkar, tevbe eden, ibadete düşkün, oruç tutan, dul ve kızlar verir. 6- Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun (ateşin) üzerinde kaba ve güçlü melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı gelmezler ve emredilenleri yaparlar. 7- Ey kâfirler, bugün özür dilemeyin. Ancak yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız. 8- Ey iman edenler, nasuh tevbesiyle Allah'a tevbe edin. Umulur ki Allah kötülüklerinizi gizler ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün Allah, peygamberi ve iman edip onunla beraber olanları rusvay etmez. Onların nuru önlerinde ve sağ taraflarında koşar. "Rabbimiz bizim nurumuzu tamamla, bizi afvet. Şüphesiz Sen, her şeye gücü yetensin" derler. 9- Ey Peygamber! kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara (savaşırken) sert davran. Onların yeri Cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. 10- Allah kâfirlere, Nuh'un hanımı ile Lût'un hanımını örnek verdi. İkisi de bizim kullarımızdan iki salih kulumuzun (nikahı) altında idiler. İkisi de (iman etmemekle) ihanet ettiler. O ikisi (iki peygamber) onları (eşlerini) hiç bir şeyle Allah (azabın)'dan kurtaramadılar. Onlara: ‘Ateşe girenlerle beraber siz de girin" denildi. 11- Allah, Firavun'un hanımını da örnek verdi. Hani o kadın: "Rabbim benim için katından cennette bir ev yap, beni Firavun'dan ve yaptığından ve zalimler topluluğundan beni kurtar" demişti. 12- Namusunu koruyan, Imran kızı Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfürdük. O, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve itaat edenlerden oldu.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
9 87 A'la Suresi Tefsiri - Mahmut Toptaş

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Jun 3, 2020 30:42


9 *87- A'LA SÛRESİ TEFSİRİ Mekke'de nâzil olmuştur. 19 âyettir. Kâfirler kendileri gibi bir insanı putlaştırıp yüceltmeye çalışırken mü'minlerin, yüce Allah'ı tesbih etmesi istenmekte. Dinin kolay olduğu ve iman edenlere kolaylaştırıldığı haber verilmekte. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1- Yüce Rabbinin adını tesbih et. 2- Ki O, yaratıp düzeltti. 3- O (Rabbin) ki ölçülü yarattı ve yol gösterdi. 4- O (Rabbin) ki otlakları çıkardı. 5- Sonra onları simsiyah çerçöp haline çevirdi. 6- Sana (Kur'ân'ı) okutacağız, sen unutmayacaksın. 7- Allah'ın dilediği müstesna. Şüphesiz O açığı da gizliyi de bilir. 8- En kolay olanı sana kolaylaştıracağız. 9- Eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver. 10- (Allah'tan) korkan öğüt alacaktır. 11- Şaki olan ondan kaçınacaktır. 12- Ki o büyük ateşe yaslanacaktır. 13- Sonra orada ölmeyecek ve dirilmeyecek. 14- Temizlenen mutlaka kurtuluşa erdi. 15- Rabbinin adını zikredip, namaz kılan (kurtuluşa erdi). 16- Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17- Halbuki âhiret daha hayırlı ve bâkidir. 18- Şüphesiz bunlar önceki sahifelerde de vardır. 19- İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde (de vardır) https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/009-ala-suresi-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
109 Vakıa Suresi 83-96 Tefsiri Mahmut Toptaş

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Apr 2, 2020 29:55


#109 *56- VÂKIA SÛRESİ 83-96 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 83- Can boğaza geldiğinde, 84- O zaman siz baka kalırsınız. 85-Biz ona (ölmekte olana) sizden daha yakınız,fakat siz göremezsiniz. 86- Eğer cezalandırılmayacaksanız, 87- Eğer doğru söylüyorsanız, onu (canı cesede) geri döndürseniz ya. 88- Amma eğer (ölen) Mukarrabinden (yaklaştırılanlardan) ise, 89- (Ona) Rahatlık, güzel kokular/nimetler ve naim cennetleri vardır. 90- Eğer sağın adamlarından ise... 91- Sana sağcılardan selâm var. 92- Amma eğer (dini) yalanlayan sapıklardan ise... 93- Ziyafetleri kaynar sudandır. 94- Cehenneme atılış vardır. 95- Şüphesiz bu kesin bir gerçektir. 96- O halde büyük Rabbinin adını tesbih et. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/109-vakia-suresi-tefsiri-83-96-tefsiri

Çağlayan Dergisi
En Dayanikli Biyomalzeme / 2019 Mayıs

Çağlayan Dergisi

Play Episode Listen Later May 10, 2019 9:11


Bütün mevcudatın hakikati, Esmâ-i İlâhiyyeye dayanır. Göklerdeki birsüpernova o dehşetengiz patlaması ile “Ya Kadîr!” derken, atomdakiçekirdek de içinde saklı hayretengiz nükleer kuvveti ile Rabbinin kudretineişaret eder. Her şeyin, kendi kabiliyetine göre sonsuz kudrete ayna olduğubu demde, denizlerin derinliklerindeki minicik bir canlı da bu hakikatin birlem'âsını taşımakla şeref bulur.

esm rabbinin
Çağlayan Dergisi
Kur'ân-ı Kerim'de Güzel ve Kötü Söz / 2018 Haziran

Çağlayan Dergisi

Play Episode Listen Later Jun 14, 2018 6:45


“Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı: Güzel söz, kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Düşünüp ders çıkarsınlar diye Allah insanlara böyle temsiller getirir” (İbrahim, 14/24–25). Kur'ân-ı Kerim öyle ulvî bir ağaçtır ki 14 asırdan beri çok güzel çiçekler açmaya, çok faydalı meyveler vermeye devam etmektedir. “Söyle o kullarıma: ‘Hep en güzel sözleri söylesinler…'” (İsrâ, 17/53). Âyet-i kerime; olumsuz, kırıcı, alaycı, boş, ümitsizlik telkin eden, samimiyeti ve uhuvveti zedeleyen sözlerden uzak durmamıza işaret etmektedir. Aynı inanca sahip olan ve aynı havayı teneffüs eden insanların bile bazen anlaşmakta güçlük çektiği görülür. Başkalarına karşı nezaketle konuşup eşine dostuna karşı bu nezaketi koruyamayanlar, şeytani düşüncelere kapı aralamış olurlar. Güzel söz, Kur'ân'da farklı ifadelerle yer alır: Uhdesinde bulunan yetimlere söylenmesini istediği tatlı sözleri “kavl-i maruf” (Nisa, 4/5), şeklinde ifade etmiştir İlahi Kelâm. Bu yetimler henüz kendi kendilerini veya mülklerini idare edecek yaşta değillerdir. Burada Kur'ân-ı Kerim, hukukî kurallar yanında dilin de merhametli bir kalbin tercümanı olması gereğine dikkat çekmektedir. “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin” (Ahzab, 33/70) âyetinde doğru söz, “kavl-i sedid” ifadesiyle talim buyurulmuştur. Allah yoluna hidayet edilmişler için “en güzel sözler” anlamında, “kavl-i tayyib” (Hac, 22/24) tabiri kullanılmıştır. Onlar dünyada iken sözlerin en güzelini kullanmaya azami dikkat ederler. Hakaret, iftira, alay ve yalan onların semtine dahi uğramaz. İnsanları Allah'a iman etmeye davet için kullanılması istenen “tatlı ve yumuşak söz”,“kavl-i leyyin”dir (Taha, 9/44). Firavun azmıştır ve zulmetmektedir. Hazreti Musa ve Harun aleyhisselam, ona gidip yumuşak sözlerle işin hakikatini anlatır. Ancak zulme ve şirke giren firavun bundan nasipsiz kalır. Yukarıda da bahsi geçen, “Söyle o kullarıma: ‘Hep en güzel sözleri söylesinler…'” (İsrâ, 17/53) âyetinde,“kavl-i hasen”e dikkat çekilmiştir. Söz, insanlar arasında ciddi fitnelere sebep olabilir. İstihza ve kibir içeren sözlerle kalpler kırılır, düşmanlıklar zuhur eder.